Türkiye genelinde yüzbinlerce öğrenci, Devlet Yurdu ona çıkmadığı için okulunu bırakıp memleketine mi döndü? Hayır! Bilakis imkanının elverdiği biçimde başını sokacak bir eve veya yurda yerleşti. Bunlardan kimisi yaşam standardı yüksek evlerde kalıyor ve kimisi de normal bir ailenin asla kalmayacağı gayrı sıhhi evlerde okuma mücadelesi vermekteler.

Resmi kurumlara, vakıflara, derneklere (kar amacı gütmeyen yapılanmalara) öğrenci evi açma imkanı verilmeli. Neden mevzuatta öğrenci yurdu var da öğrenci evi olgusu yok?

Yetkililer diyorlar ki: Bir yurt belli bir standart taşımalı.Odası şu kadar, lavabosu bu kadar metrekare olmalı. Tavan yüksekliği şusu busu şöyle şöyle olmalı ki gönül huzuru ile biz öğrenci barınması için oraya ruhsat verebilelim.

Görünürde makul ve samimi bir arzu. Lakin o standartlarda ticari bir yurdun fiyatı aylık 500-600 TL.dır. İşin içinde bir vakıf veya cemaat var ise rakam 300-400 TL.’na düşüyor ve yurtlarında kalan öğrencileri belli bazı faaliyetlere zorluyorlar.

Olayın sosyal etütleri ayrı konu. Yurt ortamı belli. Kim kiminle kalacak bir seçme şansı yok, odalar 4-6 kişilik; ayakta kalmak için mücadeleci olma ya da ezik bir profil sergileme zorunluluğu var. Gencin derdinin okumak olmaktan çıkıp başka niyetlere kolayca taşınabileceği alanlar…

Vurgu noktası ise; öğrenci evi de olsun denildiğinde, bunun mevzuatta yeri yok. Öğrenci evleri Devlet’e makul gelmiyor. Fakat mesela sadece bir ilde en az 3.000 öğrenci evi var ise ne olacak?

Bu realite kafa kuma gömülünce yok mu olacak? Bu öğrenciler hangi standartta, nasıl evlerde ikamet ediyor, kimin umurunda? Ne yer ne içerler? Nasıl bir yaşamları var? Devlete kapağı atamayan Devletin kütüğünden düşüyor mu? Bu evleri kimler hangi maksatlar ile açıyor? Bu evlerde kalan kimler hangi şartlarda nelerden taviz vermek zorunda kalıyor?

Mevzuat dedikleri kara kaplı kitap ne der ise o olmuyor! Mevzuata sığmayan bir gerçeklik var. Yaşanan bir hakikat var. Dört öğrenci bir araya geldiğinde adamın 300 lira etmez evini, onlar sırf öğrenci oldukları için 600 liraya tutmak zorunda kalıyorlar ise bu sorun Devleti en dibinden en tepesine kadar ilgilendirmelidir.

Bodrum katta, nemli, sığınak bozması evlerde daha ucuz olduğu için normalde kimsenin para verip tutmayacağı bir barınak bozmasını 350 lira verip tutan öğrencinin âhı yeri göğü inletiyordur.

Bir tertip olsun, düzen olsun, kontrol olsun… Kurumlara öğrenci evi açma ve işletme hakkı verin. Bu evleri kim olduğu, derdinin ne olduğu belli olmayan, adı kaydı namı olmayan yapılanmaların işletmesine fırsat vermeyin.

Çok net söylüyorum. Bir yapı ki beş öğrenciyi barındırdığı bir ev açıyor. Her öğrenciden adam başı 300 lira ev aidatı adı altında para alıyor, sonra sanayi gezmesine çıkıyor ve ‘öğrenci evim var, yardım edin’ diyerek oradan da sadece o ev için aylık iki bin lira topluyor ise, bu yapının var olmasının vebali asla sadece o yapıya ait değildir. Devletin sorumluluğu es geçilemez.

Öğrenciyi ticari rant ağacı görme kültürü diye bir şey oluştu. Hoş, öğrenci de bu kültürün kendi ayağını kendince kurdu. Artık sadece bir kuruma gitmiyor burs için. On kuruma gidiyor. Kaç burs aldı bahtına!

Sivil Toplum Kuruluşları öğrenci bursları konusunda ortak bir bilgi ağı kullanmalılar. Öğrenci evleri farklı standartlar gözetilerek resmiyete taşınmalı ve işletme hakkı, denetim, kurumun kontrolüne verilmeli.