-
TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Çok dilli kanal TRT 6 test yayınına başladı. Siyasetçiler, kanalın birlik ve beraberliğe katkı sağlayacağı görüşünde birleşiyor.
TRT, yeni bir kanalla, yine oldukça iddialı. Henüz deneme yayını yapan TRT'nin Çok Dilli Kanal Yayınları, izleyicisinden tam not aldı.
TRT-6 yayınlarının özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde büyük ilgi görmesi, terörden beslenenleri de oldukça rahatsız etti.
Daha deneme yayınlarında olmasına karşın, büyük ilgi gören TRT-6 tüm bölgede olduğu gibi Diyarbakır'da da konuşuluyor. Test yayınının başladığını duyan vatandaşlar televizyonularının alıcılarını ayarlamaya çalışıyor.
TRT 6, sadece yurt içinde değil, Irka'ın kuzeyinde de ilgiyle izleniyor. Erbil'den yayın yapan televizyon kanalları ve gazeteler, TRT 6 yayınlarına geniş yer ayırdı. Ocak ayında yayın hayatına başlayacak olan TRT-6 yeni dönemde, haberden spora, magazinden diziye, müziğe, belgeselden çocuk programlarına, geniş bir yayın yelpazesiyle buluşacak izleyicisiyle.
TRT'nin bu yeni yayınıyla Türkiye'nin birlik ve beraberliğine katkıda bulunacağı görüşünde olan milletvekilleri konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
Ak Parti Bitlis Milletvekili Cemal Taşar:
"Bu bir ayrılığın sebebi değil bir birleştirmenin sebebi olur diye de inanıyorum."
CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt:
"İnsanların kendi örf ve adetlerini, gelenek ve göreneklerini yaşatması açısından çok olumlu."
BBP Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu:
"Milli birlik ve bütünlüğü pekiştirerek milletin üniter yapısını güçlendirecek."
DTP Diyarbakır Milletvekili Gülten Kışanak:
"TRT'den, Kürtçe yayın yapılmasının sosyal, kültürel, psikolojik ve hukuksal sonuçları mutlaka ki olacaktır."
Ancak TRT-6'nın kısa sürede yakaladığı bu başarı özellikle terörle beslenen hainleri oldukça rahatsız etti.
TRT Haber
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Belki bu kanal bazı şeyleri fırsata dönüştürebilir.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
TRT DTP'li Gülten Kışanak'ın açıklamasının tamamını vermemiş. Kışanak ve diğer DTP'li milletvekillerinin durumdan rahatsız olduğu anlaşılıyor. Ayrıca hamasetten beslenen bazı kesimler de elbette ki bundan rahatsız olacaktır.
Ancak Türkçe bilmeyen vatandaşlarımızın ve Kuzey Irak'ta yaşayanların Med TV, Roj TV yerine TRT Şeş'i izlemeye başlayacak olması Türkiye için kazanç olacaktır.
İnşallah kaliteli ve doğru yayın çizgisine sahip olurlar.
Hayırlı olsun.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Ancak Türkçe bilmeyen vatandaşlarımızın ve Kuzey Irak'ta yaşayanların Med TV, Roj TV yerine TRT Şeş'i izlemeye başlayacak olması Türkiye için kazanç olacaktır.
İnanın ilk duyduğumda ben de, ana dilde yayın ve ana dilde eğitimin ileride başka taleplere kadar gideceğine dair endişelerimi bir kenara bırakıp, tüm samimiyetimle aynı yorumda bulunmuştum. Ne var ki, Osman Baydemir'in sert çıkışları, TRT 6'nın açılması samimi ise isteklerine verilen yanıtların devamının gelmesi gerektiğine dair açıklaması, o toprakların (Sanki Türkiye Cumhuriyeti topraklarından değil de başka bir ülkenin topraklarından bahseder gibi.) adını da kabulleneceğimize, tanıyacağımıza dair resti, endişelerimin çok da yersiz olmadığını düşünmeme neden oldu.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Baydemir beğenmiyorsa Roj TV yi izlesin. Vatandaş memnunsa sorun yok demektir.
MHP Genel Başkanı'nın gafına ne demeli? Bölge halkını PKK olarak değerlendirdi.
Televizyonlar bir nevi eğitim aracı ise eğer; eğitimin dili yoktur, olmamalı da...
Hayırlı olsun, uğurlu olsun.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Ne var ki, Osman Baydemir'in sert çıkışları, TRT 6'nın açılması samimi ise isteklerine verilen yanıtların devamının gelmesi gerektiğine dair açıklaması, o toprakların (Sanki Türkiye Cumhuriyeti topraklarından değil de başka bir ülkenin topraklarından bahseder gibi.) adını da kabulleneceğimize, tanıyacağımıza dair resti, endişelerimin çok da yersiz olmadığını düşünmeme neden oldu.
Tam tersine Baydemir'in açıklamaları TRT Şeş'in doğru yolda olduğunu gösteriyor. PKK yandaşlarının sömürebilecekleri bir koz daha ellerinden alındı.
Bunun üzerine PKK ağzıyla konuşanların sertleşmesi, marjinalleşmesi çok doğal.
Onların elinden suistimal edebilecekleri şeyler alındıkça etkileyebilecekleri insanlar azalacak. PKK da marjinalleştikçe yok olup gidecek.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Sayın sdt23,
O bölgede yaşamış biri olarak, PKK'ya karşı olmasına rağmen ayrı bir ülke hayalini taşıyan çok Kürt vatandaşımız olduğunu biliyorum. PKK yandaşı olup da bağımsızlığın, ayrı bir ülke olmanın umurunda bile olmadığı, tek amacının Türkiye Cumhuriyeti bölünsün de nasıl bölünürse bölünsün olduğu birçok insan da biliyorum.
Peki bu durumda, çok hassas olan bu ayrımı nasıl yapmalıyız? Kriter PKK mı olmalı yoksa toprak talebi mi? TRT 6'nın açılması PKK'yı kızdırırken, PKK'ya karşı olmakla birlikte bağımsızlık isteyenlerin işine gelir mi?
Bir de konuya tersten bakacak olursak, bölgedeki okulları yakan, öğretmenlerimizi katleden PKK'nın tek amacı bölge vatandaşımızın eğitimsiz kalmasını sağlayarak bu durumu lehine kullanmak mıydı, yoksa Türkçe öğrenmelerini engelleyerek bu noktaya gelinmesini sağlamak da amaçlarından biri olabilir mi?
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Sevgili, forum üyeleri, kanal 6 ile ilgili yorumlarlarınızı ilgi ile okudum. Dikkat edilmesi gereken husus ülkemizin bölünmemesi olmalıdır. Bu ülkeyi ve daha önceki osmanlı imparatorluğunu kuran millet Türklerdir. Tarihin hiç bir döneminde Türk'lerin kurmuş olduğu devletlerde ırkçılığa rastlanmamış tam tersine yabancı unsurlar baş tacı edilmiştir. Ancan ne yazıktırki Türklerin azınlıkta olduğu ülkelerde Türkler daima aşağılanmış ve kötü davranışlara maruz bırakılmışlardır. Çinde uygurlar, kırımda tatarlar,ermenistan'da azeriler, Gürcistanda ahıskalılar, İranda azeriler, Bulgaris'tandaki Türkler, Almanya'daki Türkler ,Rusya'daki Türkler şimdide Kuzey ıraktaki Türkmenler bu uygulamalara bazı örneklerdir. Tabiki bu ülkedede yanlız yaşamıyoruz ve herkesin kendi kültürü ve dili ile ilgili serbestisi olmalıdır ancak bu iş devlet eli ile olmamalı, kendileri isterse yayın yapmalarına izin verilmelidir. Kimse bu ülkenin ortağı değildir iyi niyetin bu kadarına pes doğrusu. Zaten cahilce 8-10 çocuk yaparak çoğalıyorlar, yarın öbür gün nüfusları bizi geçip bizleri azınlık durumuna düşürürlerse (ki çoğunluğunun niyeti budur.) işte o zaman vay halimize. Hepinize saygılar sunarım.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Şivan Perwer'den Türkçe şov
TRT'nin Kürtçe kanal açılımından sonra bir açılım da sevilen Kürt sanatçı Şivan Perver'den geldi. Perver, Türkçe olarak çok sevilen seferberlik türkümüzü TRT'de...
Rıfat Yörük'ün haberi
TRT, yeni Kürtçe kanalı TRT 6 (TRT Şeş) için Kürt sanatçı Şivan Perwer'e göz kırptı. TRT 1'de bu gece yayınlanan ve Mithat Bereket'in hazırlayıp sunduğu "Pusula" programında Perwer'le yurtdışında yapılan röportaj sunuldu. Bir "Perwer güzellemesi" şeklinde hazırlanan programla adeta sanatçıdan Avrupa'da geçen "sürgün yılları" için özür dilendi.
Türkiye'de çok tanınan "Caney caney" ve "Leyla" gibi parçaların da bestekarı olan Perwer, Bereket'in isteği üzerine sazıyla çok sevilen seferberlik türkümüz "Yemen"i Türkçe olarak seslendirdi. Program boyunca sanatçının bazı konserlerinden görüntüler verildi ve çeşitli şarkıları yayınlandı.
TRT Şeş'in açılış töreninde Perwer'in yasaklı parçası "Mehmedo"nun sanatçı Rojin tarafından okunduğunu hatırlatan Bereket "yıllarca yasaklı olan bu parçanız TRT'de çalınınca neler hissettiniz?" diye sorunca "bu durum, gerçekten de bir şeylerin değiştiğinin göstergesi. Güzel bir adım olarak değerlendiriyorum" cevabını aldı.
Devamı: http://www.haber7.com/haber/20090110...-sov-Video.php
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Sayın sdt23,
O bölgede yaşamış biri olarak, PKK'ya karşı olmasına rağmen ayrı bir ülke hayalini taşıyan çok Kürt vatandaşımız olduğunu biliyorum. PKK yandaşı olup da bağımsızlığın, ayrı bir ülke olmanın umurunda bile olmadığı, tek amacının Türkiye Cumhuriyeti bölünsün de nasıl bölünürse bölünsün olduğu birçok insan da biliyorum.
Yurt içi ve yurt dışındaki PKK'lıların sayısı konusunda değişik spekülasyonlar olsa da 5000 civarında PKK'lı var. Evet bu rakam çok.
DTP'ye oy veren yüzde %5'e yakın bir seçmen var. Bu çoktan da, çok daha çok. Ancak bu "yüzde 5"in çok küçük bir kısmının "Türkiye nasıl bölünürse bölünsün" düşüncesinde olmalı. Ama bütün bu rakamlara değil toplum içindeki orana bakmamız lazım. 65 milyonun üzerindeki bir nüfus içinde bu tip marjinal görüşlerin ne kadar olduğuna bakmak lazım.
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Peki bu durumda, çok hassas olan bu ayrımı nasıl yapmalıyız? Kriter PKK mı olmalı yoksa toprak talebi mi? TRT 6'nın açılması PKK'yı kızdırırken, PKK'ya karşı olmakla birlikte bağımsızlık isteyenlerin işine gelir mi?
TRT 6'nın açılması ve düzgün yayın yapması orta ve uzun vadede yalnız ve yalnız Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve vatandaşlarının faydasına olacaktır.
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Bir de konuya tersten bakacak olursak, bölgedeki okulları yakan, öğretmenlerimizi katleden PKK'nın tek amacı bölge vatandaşımızın eğitimsiz kalmasını sağlayarak bu durumu lehine kullanmak mıydı, yoksa Türkçe öğrenmelerini engelleyerek bu noktaya gelinmesini sağlamak da amaçlarından biri olabilir mi?
Buna iki örnekle cevap vermek lazım.
Birincisi Kürtçe şarkı yasağının kalkması. Önce kaset satışlarında bir patlama oldu. Sonra düşüş.
California eyaleti 1970'li yıllarda 12 yıllık temel eğitimin aynı seviyede bir sınıf oluşturacak öğrencilerin olması halinde istenilen dilde yapılmasına izin veren bir kanunu kabul etti. Amerika'da üç tip okul var. Devlet okulları (public schools), özel okullar (private schools), devlet tarafından geri kalmış bölgelerde öğrenci başına para ödenen ama özel vakıflarca yönetilen okullar. (charter schools)
Bu kanun kapsamında sadece özel okullarda değil devlet ve charter okullarında da başka dilde eğitime izin verildi.
Mesela okula başlayacak 20 Vietnam kökenli öğrencinin velisi bir araya gelip bizim çocuklarımızın 12 yıllık ilk,orta ve lise eğitimini Vietnamca almasını istiyoruz, yabancı dil olarak da Fransızcayı seçtik, İngilizceyle hiç işimiz olmaz diyebiliyorlar.
Eyalet genelinde hispanic nüfusu %36 seviyesindeyken Los Angeles gibi illerde hispanic nüfus %52'nin üzerinde. Yani anadili İspanyolca olanların sayısı İngilizce olanlardan çok çok fazla. (36,5 milyon nüfuslu California'da 500 binin üzerinde yakın Ermeni ve İran kökenli vatandaşın yanı sıra 4 milyon Asya kökenli (Çin, Japonya, Kore, Tayvan, Vietnam kökenli) vatandaş var.
Bugün Los Angeles'ta elektrik ve su faturaları 5 dilde geliyor. (İngilizce, İspanyolca, Çince, Korece, Ermenice) Ehliyet sınavını dilerseniz Türkçe bile alabiliyorsunuz. (Çevirisi çok iyi değil. Komik kelime ve kavramlar var. Bu yüzden İngilizce alın. :o )
California'da 24 saat İspanyolca, Çince, Korece, Farsça ve Ermenice yayın yapan yerel televizyonlar var. Ama bugün California'da yasak olmamasına rağmen ana dilde eğitim veren sınıf var mı? Neredeyse yok. (Birkaç istisna olabilir diye ihtiyatlı konuştum. 2003 yılında bulamamıştım.)
Neden yok? Çünkü toplumla entegre olmak ve üniversiteye gidebilmek için İngilizce bilmek gerekiyor. Bir insan hiç İngilizce bilmeden Los Angeles'ta kendi mahallesinde yaşamını sürdürebilir. Ama asgari ücretten fazla ücret alabileceği bir iş arıyorsa İngilizce şart.
Dolayısıyla böyle örnekleri gördükten sonra sadece Kürtçe TV değil, Kürtçe eğitim verecek okul açılmasından bile korkmamak lazım. Korkularımızı yenersek rekabet ortamına açık serbest piyasa ortamında Türkçe Kürtçeye her zaman galip gelecektir.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Öncelikle şunu söyleyeyim:
Canan Arıtman'ı memnun edecek bir DNA testi yaptırma imkanı olmadı, ama bildiğim ve hissettiğim kadarıyla %100 Türk'üm. Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti sınırlarından daha geniş bir Türkiye hayali kuruyorum. Akıllı siyaset izlenirse pek çok komşu toplululuğun (Gürcistan, Azerbaycan, Makedonya, Kuzey Irak, Suriye gibi) Türkiye'ye bir birlik çerçevesinde iltihakı söz konusu olabilir. Türkiye çevresi için bir cazibe merkezidir.
Mesela dense ki:
Bir halk oylaması yapılacak ve kendini Kürt olarak tanımlayan ve ayrı devlet isteyenler için tamamen seçmen sayısına oranlayarak toprak verilecek.
Diyelim ki 40 milyon seçmen var, -abartarak söyleyelim- 400 bin kişi ayrı devlet istedi. 780 bin kilometre kare toprağımız var.
Şemdinli'de İran-Irak sınırının kesiştiği yere bir pergel konacak ve bu pergelle
7800 km2'lik yer ayrılacak.
Bunu kim ister?
Kim İstanbul'a, Ankara'ya, Antalya'ya vizeyle girmek ister?
Atatürk'ün bir konuşmasında ifade ettiği gibi:
16-17 ocak 1923;
"Ahmet Emin Yalman - kürt sorununa temas buyurmuştunuz. kürtlük sorunu nedir? bir iç sorun olarak temas buyurursanız çok iyi olur.
Mustafa Kemal Atatürk - kürt sorunu bizim yani türklerin çıkarına olarak da kesinlikle söz konusu olamaz. çünkü bildiğiniz gibi bizim milli sınırımız içinde var olan kürt unsurlar o şekilde yerleşmişlerdir ki pek az yerlerde yoğundur. fakat yoğunluklarını kaybede kaybede ve türk unsurunun içine gire gire öyle bir sınır doğmuştur ki, kürtlük adına bir sınır çizmek istersek türklüğü ve türkiye’yi mahvetmek gerekir. sözgelimi, erzurum’a kadar giden erzincan’a, sivas’a kadar giden harput’a kadar giden bir sınır aramak gerekir. ve hatta konya çöllerindeki kürt aşiretlerini de gözden uzak tutmamak gerekir. dolayısıyla başlı başına bir kürtlük düşünmektense, bizim teşkilat-ı esasiye kanunu gereğince zaten bir tür yerel özerklikle oluşacaktır. o halde hangi livanın halkı kürt ise, o*nlar kendi kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir. bundan başka türkiye’nin halkı söz konusu olurken o*nları da beraber ifade etmek gerekir. ifade olunmadıkları zaman bundan kendilerine ait sorun yaratmaları daima mümkündür. şimdi türkiye büyük millet meclisi, hem kürtlerin hem de türklerin yetki sahibi vekillerinden oluşmuştur ve bu iki unsur, bütün çıkarlarını ve kaderlerini birleştirmişlerdir. yani o*nlar bilirler ki, bu ortak bir şeydir. ayrı bir sınır çizmeye kalkışmak doğru olmaz."
"Mustafa Kemal Atatürk, Eskişehir-İzmit konuşmaları, 1923", sayfa 105, kaynak yayınları
Bazı kavramlar yanlış anlaşılıyor.
Mesela Fransa dünya üzerinde üniter devlet dendiğinde akla gelen ilk örneklerdendir. Ama orada bile "collectivité territoriale" veya "collectivité locale" denen Anayasal yerel yönetimler söz konusudur.
Türkiye'de bazı yerlerde Kürtçe konuşulması İngilizce veya Rusça konuşulmasından hatta Kürtçe eğitim verilmesi, eğitim dilinin İngilizce olmasından daha tehlikeli değildir.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Sn. sdt23,
Forumlarda yazdıklarınız benim düşüncelerim ile çoğu zaman uyuşmuyor, ancak makul yanıtlarınızı takdir ettiğimi belirtmeliyim. Hatta bir forumda konuyu tekrar mecraına çeken bir karşı eleştiriniz için teşekkür ettiğimi de hatırlıyorum.
Karşılıklı olarak suçlayıcı olmadan, kendi düşüncelerimiz doğrultusunda mümkün olduğunca mantık çerçevesinde ve hatta bilgilerimiz dahilinde bilimsel verilere dayanan argümanları ortaya koymak, "münazara" denilen hoş bir faaliyeti yerine getirebilmek ne güzel...
Konuya gelirsek; Kürtçe yayının geç kalınmış bir adım olduğunu düşünüyorum. Hatta biz o ırkı "karda yürürken kart, kürt sesleri çıkardığından" Kürt olarak adlandırılan Türkler olarak da tanımlamıştık bir zamanlar... (Tanımlayan da namı diğer Netekim Paşa'ydı.)
Bugün ise Devlet eliyle Kürtçe kanal oluşturduk. İşte burada çok ciddi bir yanlışlığın yapıldığını düşünüyorum. Bu iş seneler evvelinden yapılmalıydı ama Devlet eliyle yapılmamalıydı.
Örnek verdiğiniz eyalet, 52 eyaletli bir federatif devlete aittir. Biz ise ulus devletiz.
O federatif devlet son Irak Savaşı'nda ordusunu takviye etmek için 10.000 Dolar transfer ücreti ve dolgun maaşla vatandaşlarından, "Temel İngilizce bilen" personel aramış ancak yeterli sayıda bulamamış (Temel İngilizceleri yeterli olmadığından) bir devlettir.
Ulus devletler; vatandaşları arasında ırk, din, dil, soy, mezhep, bölge farkı gözetmeksizin her vatandaşına eşit yaklaşan devletlerdir. Geçmişte bu eşitliğin sağlandığı çeşitli saiklerle söylenemese bile , bugünün mantıklı çözümü de bugün yaşadıklarımız değildir, umarım bunu acı deneyimlerle görmeyiz.
Selamlar,
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Sayın Harun Gür,
Birinci mesajımda eksik kalan kısmı, ulus-devlet ve üniter devlet kavramı denince akla gelen ilk devlet olan Fransa örneğiyle de desteklemiştim.
Demokrasiyle yönetilen ülkeler büyük devlet olma iddiasındaysa daha kuşatıcı ve kucaklayıcı olmalı.
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Mesela Fransa dünya üzerinde üniter devlet dendiğinde akla gelen ilk örneklerdendir. Ama orada bile "collectivité territoriale" veya "collectivité locale" denen Anayasal yerel yönetimler söz konusudur.
"Devlet eliyle yapılmamalıydı." demişsiniz. İdeali öyle olurdu. Keşke bu şekilde yapılabilse.
Ama hem devlet eliyle olmayacak, hem de sakıncalı olmayacak bir Kürtçe yayın şu an için çok ütopik değil mi?
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Mesela Fransa dünya üzerinde üniter devlet dendiğinde akla gelen ilk örneklerdendir. Ama orada bile "collectivité territoriale" veya "collectivité locale" denen Anayasal yerel yönetimler söz konusudur.
Şu kavramların Fransa için gerçek anlamlarını ve uygulama şartlarını da bir açıklasanız da, bana gecenin bu saatinde Fransızcadan çeviri yaptırmasanız.:)
Bu sizin yorum, Hadi Uluengin'in Fransız Ulusal Marşı'ndan uhrevi anlamlar çıkardığı bir yazısına benzedi gibi geldi. Siz açıklamanızı yapın, ben yanıtlarım.:o
Selamlar,
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Dolayısıyla böyle örnekleri gördükten sonra sadece Kürtçe TV değil, Kürtçe eğitim verecek okul açılmasından bile korkmamak lazım. Korkularımızı yenersek rekabet ortamına açık serbest piyasa ortamında Türkçe Kürtçeye her zaman galip gelecektir.
Sayın sdt23 ,
Siz dua edin, Amin demek de benden olsun. :o
KÜRTÇE EĞİTİM ÜNİVERSİTEYE GİRİYOR muş.
Bu arada neden bu denli sakıncalı görülüyor anlayamadım doğrusu, ha devlet eliyle, ha özel TV ne fark eder; işlevi aynı mı değil mi?
Peki bir vatandaş olarak Devlet eli ile olmasını istiyorsam ne olacak?
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Alıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
Şu kavramların Fransa için gerçek anlamlarını ve uygulama şartlarını da bir açıklasanız da, bana gecenin bu saatinde Fransızcadan çeviri yaptırmasanız.:)
Bu sizin yorum, Hadi Uluengin'in Fransız Ulusal Marşı'ndan uhrevi anlamlar çıkardığı bir yazısına benzedi gibi geldi. Siz açıklamanızı yapın, ben yanıtlarım.:o
Fransız anayasasının 72. maddesinde göre Fransız topraklarının bazı bölgelerine diğer bölgelerden farklı olarak yerel yönetimler açısından daha fazla yetki veren düzenlemeler yapılmıştır. Özerklik veya ademi merkeziyetçi bir yönetim şekli olarak düşünülebilir.
collectivité territoriale veya collectivité locale denen yerlerin seçilmiş meclisleri ve diğer bölgelerden farklı yerel yönetimleri vardır. Merkezi yönetimden farklı kararlar alınabilir. Bu bölgelerden biri Korsika'dır.
Korsika ve diğer collectivité territoriale için Fransız anayasasında özel hükümler vardır.
Fransa'nın deniz aşırı topraklarının yönetimlerinde değişik oranda özerklikler söz konusudur. Ancak Fransız ana topraklarındaki 26 region ve bu 26 region'ın 96 department'inin kendi yönetimleri vardır.
Sadece Korsikalılar için Korsikacaya tanınan haklar yoktur. Mesela İspanya'da Basklılar sorun yaşarken Fransız yönetiminin sağladığı haklar nedeniyle Fransa'da Basklılardan kaynaklanan ciddi bir problem olmamıştır.
İspanya sınırındaki Languedoc-Roussillon region'ında Katalanca, Aquitaine region'ında Baskça, Alsace ve Lorraine region'larında Almancaya yakın dil konuşan halklar için değişik haklar tanınmıştır.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Baskın Oran revaçta bakıyorum da...:o
Korsika neresidir? Nüfusu kaçtır? Yüzde kaçı Korsikalıdır? Tarih boyunca kimlerle içli dışlıdır? Turizm gelirleri açısından önemi nedir? Ayrılıkçı mıdır?
Evvet, yanıtlar...:)
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
TRT Şeş için Erdoğan’a suç duyurusu
NTV Haber
ADD Isparta Şube Başkanı Mahmut Özyürek, Kürtçe yayın yapan TRT 6 (TRT Şeş) ile ilgili Başbakan Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulundu.
ISPARTA - Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Isparta Şube Başkanı Özyürek, Isparta Cumhuriyet Savcılığı’na giderek, suç duyurusu dilekçesini verdi.
Burada gazetecilere açıklama yapan Özyürek, Başbakan Erdoğan’ın TRT 6’nın yayınına izin verdiğini ve kanalın yayına başlaması dolayısıyla Türkçe ve Kürtçe yeni yıl mesajı ilettiğini belirterek, bunun Anayasa’nın 3. ve 174. maddelerine aykırı olduğunu iddia etti.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Konu dönüp dolaşıp aynı yere geliyor.
Diyorsunuz ki "onların ayrılıkçı özlemi olmadığı için daha geniş haklar tanınıyor."
Ben de diyorum ki, "daha geniş haklar tanındığı için ayrılıkçı talepleri yok."
Ya da bu yöndeki talepler zayıf kalıyor, taraftar bulamıyor.
Haklar daraltıldıkça da ayrılıklı talepler kuvvetleniyor.
Mesela İspanya'da bir Bask problemi var ama Fransa'nın Aquitaine bölgesinde bu kadar Basklı yaşamasına rağmen bir Bask sorunu yok. Bunun nedeni üniter Fransız devletinin tanıdığı serbestiler.
Aynı şey Korsika için de geçerli. Korsika'da da otonom yönetim veya tam bağımsızlık isteyen siyasi hareketler var.
1970'li yıllarda Korsika'daki Fransız devlet kurumlarına ve memurlarına yönelik pek çok bombalama eylemi ve suikast düzenlendi. 1975 yılında Fransa'nın Aleria'daki pied-noir isimli üzüm bağına yapılan barışçı işgal eyleminde orantısız güç kullanmasıyla ayrılıkçı hareketler halkta destek bulur olmuştu. 1990'lı yıllarda ayrılıkçı iki grup arasında çatışmalar yaşandı. Fransa'dan gelen kişiler kaçırıldı, evlerine saldırılar düzenlendi. Bütün bunlar 2000 yılında başbakan Jospin'in Korsika'ya daha fazla otonomi tanınacağına dair açıklamasıyla duruldu.
("Kürt realitesini tanımak" ile paralelliğe dikkat!)
Fransız meclisinde de bu konuda sert tartışmalar oldu. Bazı aşırı milliyetçiler bunun Brittany ve Alsace gibi bölgelerde de taleplere neden olacağını ve Fransa'nın üniterliğinin tehlikeye düşeceğini iddia ettiler.
En son 2003 yılında referandum yapıldı. Bu referandumda Korsika halkının çoğu tam bağımsızlığı reddetti ve sağlanan geniş otonomiyi kabul etti.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Mustafa Kemal'in bir sözü:
Biz bize benzeriz..
Fransa Korsika'yı kaybederse sadece turizm gelirinden olur. Biz fazlasından oluruz, bunun için sayfalarca yazmak mı gerekir? Yoksa arife tarif gerekmez mi? Neyi bu kadar basitleştirirseniz, basit insanlara sunacağınızı düşünüyorsunuz?
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Yaşadığımız ülkenin devletinin koyduğu anayasada anadil Türkçedir ibaresinin yer almasına rağmen resmi bir kuruluşta Türkçe dışında bir yayın yapılması bence çok yanlıştır. Açılım gerekiyor olabilir ancak bu şekilde olmamlıydı Diyarbakır belediye başkanının yaptığı açıklamada ''bu insanların dilini tanıyanlar zamanı gelecek bu toprakların ismini de tanıyacaktır'' sözü sizce hükümetin yaptığı hareketi istismar etmek değil midir? İşte bunun için istismara yol açacak girişimlerden kaçınmak en doğrusu olmalıdır.TC'de yaşan herkes Türk'tür tümcesini ne yapacağız o zaman? Bence bu insanlara TC vatandaşı bilincini aşılamaya çalışmak en doğrusu... Sadece doğuda yaşayan vatandaşlarımız için değil; gayrimüsliminden ermenisine kadar herkes için...
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
http://img364.imageshack.us/img364/7...izliyorck9.jpg
Bakışlarına, özellikle yüzündeki ifadeye dikkat ediniz; sizce bu çocuğu kandırıp dağa çıkarmaya güçleri yetebilecek midir?
Her çocuk gibi mutlu olmak onun da hakkıdır; bir çocuğun annesi mutlu ise , o da mutlu olur, değilse o da değildir!..
TRT 6'nın kadın-a-lara çok şey kazandıracağını düşünüyorum. Kuşkusuz kaliteli bir yayın ile...
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Netekim TRT Şeş oldu Paşam, ama
Ferman KARAÇAM
Diyarbakır’ın üstündeki sisler henüz dağılmamış, şehir uykusundan yeni uyanıyor. Güneş ağır ağır yükselirken, çatılardan kayan ışık parçaları gözlerimi kamaştırıyor. Subaylara ait kapalı bir servis aracı ile Diyarbakır Askeri Cezaevinin kapısından giriyoruz. Günlerden Çarşamba, yıl 1983.
Demir kapıya yaklaşırken daha servis aracının içinde iken o, ezilip pelte pelte yapılmış ve homurdayan bir koroya dönüştürülüp yerin altına sokulmuş, uzaklardan ama her yönden, her yandan uğultu halinde gelen sesler duyulmaya başlıyor. “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek.” Bu benim öteden beri çok beğendiğim bir slogandır. Gerçektende insanlık onuru er veya geç işkenceyi yeniyor. Ama ne yazık ki geleceğin ümit ve aydınlık yarınlarına lekesini ve acılarını yansıtarak işkencenin.
Bugün görüş günü. Sloganların biraz sonra kesilmesi lazım. Aksi taktirde görüş yapılamaz. Öyle oluyor ve öğlene doğru ziyaretler başlıyor. İç Emniyet Bölüğü adına görüşmelerden ben sorumluyum. Görüş kabinleri karşılıklı, insanlar bir birini incecik karelere bölünmüş olarak görebiliyor. İç kabinde iç emniyetten bir asker ve bir tutuklu/hükümlü, karşı kabinde dış emniyetten bir asker ve ziyaretçi. Kabinlere iki kişi zor sığdığı için görüşler sıkıntılı geçiyor ama bundan daha önemlisi, ziyarete gelenlerin bir çoğu Türkçe bilmiyor ve esas sıkıntı burada başlıyor.
Sanırım saat on bir sularında bu sıkıntı faciaya dönüştü. Altmış yaşlarında bir tombul bayan, çığlıklar atıp saçını başını yoluyor, ortalığı ayağa kaldırıyor ziyaret mahallinde. Çok şey konuşuyordu ama dilinden anlamadığımdan ne olduğunu öğrenmek için dış emniyetin yedek subayına sormak üzere yönelirken yirmi beş yaşlarında genç ve çok düzgün konuşan mahkûm kabindeki askerle birlikte ağlamaklı olarak yanıma koştu. “Komutanım” dedi “ben Hakkâriliyim, annemden başka kimsem yok. Uzun zamandır hiç ziyaretçim gelmemişti, buraya gelen komşularımız köyden annemi alıp getirmişler. Ama pekeke bizim oralarda propaganda yapıp insanları aldatmış. Demişler ki, Diyarbakır’da ki çocuklarınızın dillerini iğne yapıp lal etmişler, inanmazsanız gidin, görün artık onlar sizinle konuşamaz.”
Bu arada tombul yaşlı teyze tırnakları ile yanaklarını yırtmış, kırçıl saçları ve elini dokundurduğu her taraf kanlar içinde kalmıştı. Boğazı kesilmiş can veriyormuş gibi çırpınıyor ve feryat ediyordu. Genç mahkûm devam etti;
“komutanım n’olur izin verin bir tek cümle Kürtçe olarak diyeyim ki “Anne hayır sizi kandırmışlar, bizi lal filan yapmadılar.”
“Dilimi çıkarıp gösteriyorum, ama o bana diyor ki neden karşımda hiçbir şey konuşamıyorsun”
Ve böylece durumumu anlatamıyorum, eğer bir cümle konuşup gerçeği anlatamazsam o kendini öldürür.”
Ceketimin ön cebindeki düğmeyi çözdüm ve incecik parşömen yarım A4 kâğıdına yazılı olanları ona okuttum:
“Sn. P. Atğm. F.K. ... Günü ziyaret saatinde ... Sayılı ... tarihli yönetmeliğe aykırı olarak Türkçenin dışında bir dil ile görüşme yaptırdığınız tespit edilmiştir. Tekrarı halinde”
Evet, bir süre önceki ziyaretlerden birinde buna benzer bir faciayı önlemek için Kürtçe bilen bir asker nezaretinde bir mahkûm ve ziyaretçisine bir kaç cümle Kürtçe konuşturmuştum. Ama işte böyle bir ihtar almıştım.
Genç mahkûmun, kâğıdı okuduktan sonra yanımdan ayrılırken yumruklarını sıktığını gördüm fakat ne yapacağını kestiremedim. Sanırım asker tahmin edebilmişti veya kabininde ondan sorumlu olmasından dolayı mahkûmu takip etmişti. Ona yakındı ama faciayı tam olarak önleyemedi ve mahkûm bir anda fırlayıp kafasını karşıdaki duvara vurup yere yığıldı. Gene de asker onun arkasından yetişip koyu mavi tek tip ceketinden tutup biraz olsun hızını kesebilmişti.
Fikret Bila’nın sizinle yaptığı röportajın bir yerinde şöyle demişsiniz, Sayın Kenan Paşa:
Bila soruyor; Kürtçeyi neden yasakladınız?
Kenan Evren: “12 Eylül’de bir hatamız da oydu. Kürtçe konuşmayı yasakladık. Şöyle yasakladık: konuşmalarda, mitinglerde, şurada burada Kürtçe konuşulmayacak. Okulda falan Kürtçe tedrisat yapılamaz dedik. Neden dedik? Ben Devlet Başkanı’yken, bir köyde ilkokula gittim. Üçüncü sınıfa mı, dördüncü sınıfa mı girdim, hatırlamıyorum. Açtım kitabı, oku şunu dedim çocuğa. Kem küm, çocuk okuyamıyor.
Dördüncü sınıfa gelmiş, Türkçeyi okuyamıyor. Kızdım. Orada söyledim. Öğretmene döndüm, “dördüncü sınıfa gelmiş Türkçeyi okuyamıyor, bu nasıl iş?” dedim. Sonradan anlaşıldı ki, öğretmende Kürt. Kürtçe yapıyor tedrisatı. Döndüm ve Kürtçe yasağını koyduk. Sonra bu yasak kaldırıldı, ama hataydı. Hata olduğunu sonradan anladım.”
Keşke bu hataları bir aile reisi olarak yapmış olsaydınız da üç- beş kişi yaşamış olsaydı bunca acıları. (bunu da asla istemezdim) Oysa sizin bu hatanız yetmiş küsür milyonluk bir ülkenin kaderiyle oynayan bir hata oldu. Hata oldu da:
Aynı uygarlığa mensup, aynı vatan üzerinde asırlardır kader birliği yapmış ve et tırnak gibi iç içe girmiş iki ana unsur insanımızın birbirine karşı kin ve nefret tohumları ekildi.
Binlerce genç insanımız gök ekinler gibi biçildi gitti, analar ağladı, acılar yaşandı, yaşanıyor.
Milyarlarca dolarımız dağa taşa atıldı mermi ve bomba olarak.
Ayrıca. Ben yakından şahit olduğum için rahat söylüyorum. ilk zamanlar “it leşi” olarak nitelenip cezaevinde ölen PKK’lıları almayan aileler bile zaman içinde tombul teyze ve oğlunun o küçük dramatik hikâyelerinden dolayı istemeye istemeye bu kanlı örgütün destekçisi oldular ve önceleri üç beş hainden ibaret olan örgüt, bir kartopu gibi büyütüldü.
“Hata yaptık” deyip geçtiğiniz ama şahsen hiçbir bedel ödemediğiniz bu koskoca ülke ayak üstü aldığınız o hatalı kararların sonunda ne bedeller ödedi ve hâlâ ödüyor, değil mi ama paşam?
Şimdi devlet, devlete ait bir kanaldan Kürtçe yayın yapıyor ve bu ülke bölünmüyor, tersine güçleniyor. Ağzına toprak kelimesini falan da alıp, ihanete varan öfkeli konuşmalarla TRT Şeş’e saldıranlardan da anlamıyor musunuz devletin güç’e, milletin huzur’a kavuşacağı çizgide yürümeye başladığını.
Netekim öyle paşam, ama devasa bedeller ödeyerek.
Haber7
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Yeryüzünde Türkiye hariç hiç bir uygarlığın bugünlerde bu tür konuların tarştığını görmek mümkün değildir. Sosyal olgusuna katılmakla beraber, gerçek mahiyetinin sadece yayın yapmak olan bir kurumun yayın hayatına başlamasının, bu tür zeminlerde bilinç altı temiz insanlar tarafından kutlanmasından yanayım. Ne güzel bir olgu olan bu olayın herkese mutluluk getirmesi benimde isteğimdir. Özellikle eğitim seviyesi ve kalitesi düşük, geri kalmışlıktan kurtulma özleminde olan Türkiye'de yıllardır toplum için yapılan bütün güzellikler bilinçaltı temiz olmayan insanların övgü cümlelerinde hep taşlanmıştır. Sanatçı olunmaz olunur. Türkiye'de herkes sanatçıdır. Bunuda bilimesi gereği ile....
Herkese mutluluk ve sağlık dilerim.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Sayın sdt23,
Öncelikle konuyu farklı açılardan tartışabilmek için sormuş olduğum sorulara verdiğiniz yanıtlar için teşekkür ediyorum. Yanıtınızı okumakta geç kaldığım için yanıtlamakta da geç kaldım kusura bakmayın.
Sayın Gür, iletinizden sonra bu konudaki düşüncelerimi hemen hemen aktarmış bu nedenle tekrara girmeden size yine soru yönelterek devam etmek istiyorum. (Bu arada lütfen bu sorularımı yanlış anlamayın, amacım bilginizi sınamak değil, bilgilerinizden yararlanmak ve soru cevaplarla tartışmayı genişletmek.)
İlk okuldan beri gerek coğrafya gerekse tarih kitaplarımızda yer alan, hemen hepimizin diline pelesenk olmuş bazı kalıplar vardır. "Türkiye 3 tarafı denizlerle çevrili, Asya ile Avrupa kıtaları arasında köprü görevi gören, jeopolitik ve jeostratejik konumu önemli bir ülkedir." (Çoğumuz bunu ezbere bilir de pek azımız üzerinde düşünür, o da ayrı bir konu.) Enerji kaynakları bakımından çok zengin ve de bakir bir ülke olduğumuz, medeniyetlere beşik olmuş topraklarımızın verimliliği, tarihi ve kültürel miraslarımız, 4 mevsimi bir arada yaşamamız, bacasız sanayii diye tabir edilen turizm açısından da son derece şanslı olduğumuz gibi emperyalist güçlerin iştahını kabartan nice özelliklerimizi de sayabiliriz. (Detaya girmeden, basite indirgeyerek aktarıyorum.)
Şimdi, çok geniş kapsamlı bir konu olduğunu biliyorum ama kısaca örnek verdiğiniz o ülkelerin, birilerinin iştahını kabartan bu özelliklere sahip olup olmadığını; sahipse, iştahı kabaranların bu ülkelerde bırakın doymaya, midelerini bastırmaya dahi teşebbüs edip edemediğini; oralarda ülkemizdeki gibi gerek içeriden gerekse dışarıdan körüklenen etnik bir ayrım olup olmadığını; eğitim seviyelerini ve eğitim seviyesinin üniter yapının korunmasındaki önemini; ekonomik güçlerini ve yine ekonomik gücün üniter yapının korunmasındaki önemini; azınlık diye tabir edilen vatandaşların genel nüfus içerisindeki oranlarını ve nüfusun da bu konudaki önemini; o ülkelerde böl-yönet oyununun sergilenip sergilenmediğini değerlendirerek ülkemizle kıyaslama yapabilir misiniz?
Şimdiden vereceğiniz bilgiler için teşekkür ediyorum.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Sayın Dilek Kuzulu Yüksel,
Dönüp dolaşıp sürekli aynı kısır döngüler içine giriyoruz.
İki temel korkudan birini siz, diğerini sayın Harun Gür gündeme getirdi.
Siz "Türkiye'nin özel koşulları"ndan bahsediyorsunuz.
Bir çocuğun yaşına uygun hareket ve davranışları yapmasına izin vermemenin, sürekli anne veya babasının kontrolü, gözetimi altında tutmanın onun kişisel gelişimini nasıl engelleyeceğini takdir edersiniz.
Dünyadaki bütün diğer devletlerin özel durumu yok da bizim mi var?
Ne zaman evrensel insan hakları kapsamında bir talep olsa karşımıza Türkiye'nin bu "özel koşulları" engel olarak dikiliyor.
Herkese kendi derdi ağır gelir. Sanki dünyanın en büyük zorluklarıyla sadece kendisi karşı karşıyaymış gibi hisseder. Oysa herkes benzer sorunlarla karşı karşıya gelir.
Devletler de öyle. Devlet yönetimi kolay değildir. Boşuna siyaset ile seyis aynı kökten gelmiyorlar. Birbirinden farklı kültürel çevrelerden gelen ve birbirinden farklı taleplerinin her birini dikkate almak gerekir.
İnsanlar su değil ki koyuldukları kabın şeklini alsınlar.
Öncelikle kavram fetişizmini bir yana bırakmalıyız.
Bazı kavramlara öcü olarak görmekten diğerlerini ise kutsamaktan vazgeçmeliyiz.
Üniter devlet yapısına karşı değilim. Ancak üniter devlet kutsal bir kavram değildir. Federasyon ise öcü değil. Ülkenin sınırları içerisinde tüm vatandaşlarının huzur ve mutluluk içinde yaşaması üniter devletlerde de federasyonlarda da mümkün olabilir.
Daha önce verdiğim Amerika örneği bir federasyon. Almanya, İtalya, İsviçre gibi pek çok Avrupa ülkesinin de federatif yapısı var. Üniter devlet kavramına bu kadar önem atfeden bir Fransa, bir Türkiye var. Amerika örneği size ters geliyorsa Fransa örneği dikkatle incelenmeli. Üniter Fransa devleti yaşadığı tecrübelerin ışığında yine kendi çıkarları için azınlık haklarını genişleten uygulamalar yapmayı tercih etti.
Korsika'da 1970'li yıllardaki ayrılıkçı hareketler silahla, baskıyla, zorla değil 2000'li yıllarda verilen haklarla bastırılabildi.
Söylediklerimi tekrar edeceğim ama:
Sadece Korsikalılar için Korsikacaya tanınan haklar yoktur. Mesela İspanya'da Basklılar sorun yaşarken Fransız yönetiminin sağladığı haklar nedeniyle Fransa'da Basklılardan kaynaklanan ciddi bir problem olmamıştır.
İspanya sınırındaki Languedoc-Roussillon region'ında Katalanca, Aquitaine region'ında Baskça, Alsace ve Lorraine region'larında Almancaya yakın dil konuşan halklar için değişik haklar tanınmıştır.
Yani dünyanın 1 numaralı üniter devleti olan Fransa'nın uygulamaları bu yöndedir. Elbette ki, bir ülkedeki her etnik grup veya azınlık yabancı güçlerin tahrik etmesine müsaittir. Ama siz bu etnik grup veya azınlıkların bir de bazı temel haklarını kısıtlarsanız yabancı güçlerin eline malzeme vermiş olursunuz. Böylelikle tahrik çok daha kolay olur.
Sayın Harun Gür'e göre ise, "onların ayrılıkçı özlemi olmadığı için daha geniş haklar tanınıyor." Ben de diyorum ki, "daha geniş haklar tanındığı için ayrılıkçı talepleri yok." Ya da bu yöndeki talepler zayıf kalıyor, taraftar bulamıyor.
Haklar daraltıldıkça da ayrılıklı talepler kuvvetleniyor.
Fransa Korsika sorununu güçle halledemedi. Korsika için getirilen her çözüm önerisinde Fransızlar bunun Korsika'nın veya Alsace gibi başka bölgelerin ülkeden kopacağından korkanlar veya bununla halkı korkutanlar oldu. Ama 2000'lerde Korsika referandumu sonrasında korkulan olmadı.
Türkiye'de de korkulan olmayacak.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Siz "Türkiye'nin özel koşulları"ndan bahsediyorsunuz.
Bir çocuğun yaşına uygun hareket ve davranışları yapmasına izin vermemenin, sürekli anne veya babasının kontrolü, gözetimi altında tutmanın onun kişisel gelişimini nasıl engelleyeceğini takdir edersiniz.
Kabul ediyorum :
Stratejik iş ortağımın ve komşularımın benim çocuğun eline kibrit tutuşturup, "bunu evde yak, bak gece gündüz gibi olacak, çok güzel olacak, yakarsan sana elma şekeri alırım." dediklerini öğrendiğimde, "kızım sakın yapma , evi yakarsın, ver bakayım elindeki o kibriti" dersem ben hata etmiş olurum yani...
Ben hata etmeyeyim canım, evde korkulan olmaz nasıl olsa...:rolleyes:
Ver coşkuyu damardan, politikacıların çocukları kucaklarına neden alıp poz verdiklerini şimdi daha iyi anladım...
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Alıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
Kabul ediyorum :
Stratejik iş ortağımın ve komşularımın benim çocuğun eline kibrit tutuşturup, "bunu evde yak, bak gece gündüz gibi olacak, çok güzel olacak, yakarsan sana elma şekeri alırım." dediklerini öğrendiğimde, "kızım sakın yapma , evi yakarsın, ver bakayım elindeki o kibriti" dersem ben hata etmiş olurum yani...
Ben hata etmeyeyim canım, evde korkulan olmaz nasıl olsa...:rolleyes:
Ver coşkuyu damardan, politikacıların çocukları kucaklarına neden alıp poz verdiklerini şimdi daha iyi anladım...
Siz kızınız 40 yaşına geldiğinde de böyle mi davranacaksınız?
Sorumlu bir ebeveynin görevi çocuğunu hayata hazırlamak, doğru ile yanlışı öğretmek ve ardından yaşının izin verdiği ölçüde kendi kararlarını alabilme imkanı tanımak olmaz mı?
Türkiye'nin bir geçiş dönemi olabilir ama binlerce yıllık geçmişine rağmen hala halkına 3 yaşındaki çocuk muamelesi yapmaması gerekir.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Siz kızınız 40 yaşına geldiğinde de böyle mi davranacaksınız?
Sn. sdt23,
40 yaşına gelmiş kızım bu ajitasyona kanıyorsa, gitsin kendi evini yaksın. Kendi evi yok diyorsanız, stratejik ortağım ve komşularım ona ev kuruyorlar, gider orada oturur.
Yok benim evimde kalıyorsa, kaç yaşında olursa olsun benim evimde kibritle oynamak yasak...
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Alıntı:
Dünyadaki bütün diğer devletlerin özel durumu yok da bizim mi var?
Ne zaman evrensel insan hakları kapsamında bir talep olsa karşımıza Türkiye'nin bu "özel koşulları" engel olarak dikiliyor.
İşte aramızdaki görüş farkı tam da bu cümlenizden kaynaklanıyor Sayın sdt23. Ben Türkiye'nin özel koşullarının, diğer ülkelerinkinden daha önemli olduğunu düşünüyor, öne sürülen bu özel koşullarımızı ise evrensel insan hak ve özgürlüğü taleplerinde engel olarak görmüyorum. Çünkü aslında evrensel denilen o hak ve özgürlüklerin, ülkelere ve ülkelerin menfaatlerine, özel koşullarına göre evrenselliğini yitirdiğine inanıyorum.
Örnek olarak verdiğiniz ülkelerin de diğer ülkelerin de, kendi menfaatleri söz konusu olduğunda evrensel insan hak ve özgürlüklerinden anında ödün verdiğini lütfen görmezden gelmeyiniz.
Madem Fransa'dan örnek veriyorsunuz, ben de size Fransa'dan çok bilindik bir örnek vereceğim. Fransa'da yakın geçmişte çıkarılan Ermeni Soykırımı Yasası'nı ve bu yasa kapsamında engellenen özgürlükleri unutmayınız. Bizim ülkemizi ve milletimizi nasıl karalarsanız karalayın bunun adı ifade özgürlüğü olurken; bize her fırsatta ders vermeye kalkan sözde evrensel hak ve özgürlük savunucusu bir başka ülke, vatandaşlarının bu özgürlüğünü nasıl oluyorsa çok da rahat bir şekilde kısıtlayabiliyor. Neden? Ermeni soykırımı yapılmadı diyebilme özgürlüğü menfaatlerine, özel koşullarına zarar veriyor da ondan. Nerede samimiyet, nerede evrensellik, nerede evrensel hak ve özgürlük savunuculuğu?
İşte ben de bu noktada diyorum ki, bir adım atarken diğerleri 1 defa düşünüyorsa biz 10 defa düşünmeliyiz. Sorunlarımızı, sorunlarımızın kaynağını ve sorunları çözmeye yönelik olarak atacağımız adımların sonuçlarını iyi analiz etmeliyiz. Siyasi, ticari, kişisel menfaatlerimizi bir kenara bırakıp ülke menfaatlerimiz neyi gerektiriyorsa onu yapmalıyız. TRT 6 için dile getirdiğim kaygılar ve bu bağlamda sorduğum soruların temelinde de bu yatmaktadır.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
sorunun trt6 yayınından daha çok..
mevcut yöneten zihniyetin aklını bir durup düşünmekte fayda var..
yazık..
inanın bir 1-ulu önder başımıza birdaha gelmezse 2-durumumuz nicedir..
1. nin olmasındaki olasılığı düşünürsek..
buna bağlı olarak 2. yide düşünürüz..
sonumuz hayrolsun..
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Sayın Dilek Kuzulu Yüksel,
Önce verdiğiniz örnek ile başlayalım. Fransa'daki "Ermeni soykırımını inkar yasağı" ile "devletin halkının bir kısmının konuştuğu dilde yayın yapılması yasağı" bir tutulamaz.
Öncelikle "soykırımı inkar suçu" Hitler'in yaptığı Yahudi soykırımı (Holocaust) yüzünden Yahudi lobilerinin baskısıyla ortaya çıkmıştır. Yahudiler kendilerine yönelik bu insandışı muameleyi kullanarak bunun soykırım olmadığına yönelik her türlü söylemi suç olarak kabul ettirmişlerdir.
Bu Yahudilere ayrıcalık veren ve başka bir örneği olmayan bir suç tanımıdır.
Fransa gibi bazı ülkelerde Ermeni nüfus yoğunluğu ve lobilerin gücüyle bu kanun Ermeniler için de genişletildi.
Ama "soykırımı inkar suçu"nun cezası ne bir bakalım:
Prof. Bernard Lewis 1993 yılında Le Monde'da yer alan bir söyleşisinde Ermeni soykırımını inkar ettiği gerekçesiyle 1 Fransız Frangı para cezasına çarptırıldı.
Benzer bir durum İsviçre'de Doğu Perinçek ve daha sonra Bilkent'te ders veren Prof. Norman Stone'un başına geldi.
9 Mart 2007'de Lozan Sulh Ceza Mahkemesi, 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelemeyi "uluslararası yalan" olarak nitelendiren ve bunların soykırım değil karşılıklı kıyım olduğunu savunan Perinçek'i hapisten ertelemeli 9 bin İsviçre Frangı ve ayrıca 3 bin İsviçre Frangı para cezasına mahkum etmiş, 9 bin İsviçre frangı para cezasını ertelemişti. Perinçek’in itirazını değerlendiren Vaud Temyiz Mahkemesi, başvuruyu reddetmişti.
İsviçre Ceza Yasası'nın 261. maddesi
1 Ocak 2005'ten beri yürürlükte olan İsvriçre Ceza Yasası'nın 261. maddesinin 3. cümlesine göre, "Her kim, söz, yazı, görüntü, hareket ve başka tüm yollarla insan onuruna saldırı oluşturacak şekilde bir kişi veya gruba yönelik ırkları, etnik aidiyetleri veya dinleri nedeniyle alçaltır veya ayrımcılık yaparsa; aynı nedenle, soykırım veya insanlığı karşı işlenen diğer suçları kaba bir şekilde inkar ederse, hafife alırsa veya haklılığını savunursa üç yıla kadar özgürlükten mahrum bırakılma veya para cezasına mahkum edilir."
Yaşananlardan bu 261. maddenin bizdeki 301. madde gibi hakimlerin yorumuna açık amacını aşacak şekilde kullanılmaya müsait bir madde olduğu ortaya çıktı ve aşağıdaki habere göre bu maddenin değiştirilmesi, Ermeni soykırımını kabul etmemenin suç olmayacağı bir düzenleme yapılması kararlaştırıldı:
http://www.turkatak.gen.tr/index.php...=1997&Itemid=2
Şimdi Türk kamuoyunun gündeminden düştüğü için sonucun ne olduğunu bulamadım ama yukarıdaki linkte anlatılanlar doğruysa İsviçre bu ayıptan döndü.
Bütün medeni devletler soykırımı suç sayar. Bizim de TCK'nın 76. maddesine göre soykırımın tanımı yapılmış ve suç sayılmıştır. Eski TCK'nın 312. maddesine göre ise "suç olan fiili övmek de suç" idi. Bu da 301. madde gibi geniş yorumlamalarla mağduriyete neden oluyordu.
İsviçre'deki durum da budur. Yani iyi niyetle çıkarılmış, (kanun maddesini okursanız amacını aşacak yorumlara müsait olması dışında itiraz edilecek bir yanını bulamazsınız) konuya tam vakıf olmayan bir hakim veya konuyu suistimal edecek ellerde yanlış yorumlara müsait olan bir kanundur.
Sui misal misal olmaz.
Eğer kaygımız üniter devletin korunmasıysa, bir üniter devletin bu konuya nasıl yaklaştığına bakmalı ve uyguladığı politikaların sonuçlarını irdelemeliyiz.
Herkesin aklına gelen ilk üniter devlet örneği Fransa olduğu için Fransa'dan örnek verdim. Fransa 1970'li yıllardan beri deneyimlerinin ışığında katı uygulamaların sonuç vermeyeceğini anladı ve 1990'lı yıllardan başlayarak daha esnek politikalar uygulamaya başladı.
Başka bir üniter devlet örneği varsa onu da incelemeye hazırım.
Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. "Bu üniter devlet şu konuda şöyle yaptı ve başarılı oldu." diyebiliyorsanız Türkiye'de de onu uygulayalım.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Dilek Kuzulu Yüksel,
Önce verdiğiniz örnek ile başlayalım. Fransa'daki "Ermeni soykırımını inkar yasağı" ile "devletin halkının bir kısmının konuştuğu dilde yayın yapılması yasağı" bir tutulamaz.
Sayın sdt23,
Bu örneği, iki konuyu bir tuttuğum için vermedim, ben de öncelikle bunu tekrar izah edeyim. Bu örneği verdim, çünkü bir önceki iletinizde "Bizim özel koşullarımız var da diğerlerinin yok mu? Her evrensel talep karşısında bizim özel koşullarımız engel olarak ileri sürülüyor." demiştiniz kelimeleriniz tam olarak aynı olmasa da. Ben de buna istinaden, özel koşulların her ülkede olduğunu ve her ülkenin özel koşulları söz konusu olduğunda evrensel hak ve özgürlüklerden ödün verdiğini, evrensel hak ve özgürlük savunuculuklarının samimiyetinin kalmadığını belirttim. Örnek olarak da sizin örnek gösterdiğiniz ülkeyi, evrensel hak ve özgürlüklerden olan ifade özgürlüğünü özel koşulları söz konusu olduğunda kısıtlayan Fransa'yı gösterdim.
Örneği yasayı tartışmak için değil, yukarıda izah ettiğim durumu ortaya koymak için verdiğimden ve de Ermeni Soykırımı Yasası sitemizde ayrı başlık altında tartışıldığından burada yeniden değinme gereği duymuyorum. Dilerseniz ilgili konu başlığında devam edebiliriz. Ancak özetle şunu belirtmek isterim ki, cezanın nevi ve miktarı, Ermeni nüfusunun ve Ermeni lobisinin etkisi gibi gerekçeler benim nazarımda ne bu yasayı ne de Fransa'yı aklamaz, aklayamaz.
Yine İsviçre örneğine de konumuzun dışına çıkmamak için (Sonradan iletileri ilgili başlıklara taşıyarak konuları bölmek durumunda kalıyoruz.) girmeyeceğim.
Bu konuda da sadece bir temennide bulunacağım; batılı ülkelerin de bizim yasalarımızda yer alan bazı hükümlerin aslında iyi niyetli hükümler olduğunu ama konuya tam vakıf olmayan bir hakim veya konuyu suistimal edecek ellerde yanlış yorumlara müsait olan (Böyle bir durumun kabulü tarafımca mümkün olmasa da.) hükümler olarak değerlendirip, "şu şekilde değiştirin" ya da "kaldırın" diye dayatmalarda bulunmamasını can-ı gönülden diliyorum.
Alıntı:
Sui misal misal olmaz.
Sui misali, biz de onlar gibi yasalar çıkaralım diye vermediğimi de anlamışsınızdır sanırım. Sadece saf olmayalım diyorum, bilmem anlatabildim mi?
Alıntı:
Eğer kaygımız üniter devletin korunmasıysa, bir üniter devletin bu konuya nasıl yaklaştığına bakmalı ve uyguladığı politikaların sonuçlarını irdelemeliyiz.
Buna, yani başka ülkelerin uygulamalarını incelemeye itirazım yok ancak o ülke koşulları ile kendi ülkemizin koşullarını kıyaslamayı, aynı politikaların bizim ülkemize vereceği zararlarla getireceği yararları da değerlendirip ondan sonra adım atmayı da ihmal etmeyelim diyorum.
Alıntı:
"Bu üniter devlet şu konuda şöyle yaptı ve başarılı oldu." diyebiliyorsanız Türkiye'de de onu uygulayalım.
Hayır bence bu son derece yanlış bir uygulama olur. Her ülkenin koşulları, menfaatleri, toplum yapısı, tarihi, kültürel dokusu vs. farklıdır. Dış dünyayla bağlantımızı tabii ki kesmeyelim, örnekleri masaya yatıralım, enine boyuna tartışalım, analiz edelim, bize uyacaksa, menfaatlerimize ters düşmeyecekse deneyelim. Ters düşen yerleri değiştirelim, menfaatlerimize uygun hale getirelim, feyz alıp özgün başka politikalar yaratalım. Ancak, asla ama asla, "Onlar başarılı oldu, biz de başarılı oluruz." gibi bir yargıyla uygulamaya geçmeyelim derim ben.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
TRT 6 yayınına ilişkin bir yazı:
Alıntı:
"Hakikat için dilin dışında herhangi bir referans noktamız yoktur ve dil, farklılıklarımızın garantörüdür. Kürtçe yayın yapan TRT Şeş, en kötü ihtimalle Kürtlerin kendilerini `vatandaş` olarak görmelerine ve `muhabbete` vesile olacaktır. "
Devamı...
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Bu arada bir yanlış anlaşılmaya neden vermemek için şunu da ifade edeyim:
Yabancı güçlerin şu veya bu nedenle ülkemiz üzerinde oynadıkları oyunları küçümsüyor değilim. Oyun hep aynı. Ülkemizi bölmek isteyenler millet içinde ayrılıklar çıkarıyorlar. Bu ayrılığı çıkarırken de herkesin eşit vatandaşlık haklarına sahip olmadıkları alanları tahrik etmeyi tercih ediyorlar.
Türk-Kürt, Sünni-Alevi, Laik-antilaik kutuplaşmasında yapılan bu oldu.
Ülkede kutuplaşma olursa, insanlar bir tarafa ait olma mecburiyeti hissederse veya bir tarafı seçmeye zorlanırsa işte o zaman ülke bölünür.
Alıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
40 yaşına gelmiş kızım bu ajitasyona kanıyorsa, gitsin kendi evini yaksın. Kendi evi yok diyorsanız, stratejik ortağım ve komşularım ona ev kuruyorlar, gider orada oturur.
Yok benim evimde kalıyorsa, kaç yaşında olursa olsun benim evimde kibritle oynamak yasak...
Bu ülke hepimizin. Kimsenin diğerinden fazla hakkı yok.
Sayın Harun Gür gibi pek çok kişinin bilinçaltında da (kastının bu olduğunu zannetmiyorum diyecektim ama tahlil ve tahayyül problemim olduğu için kesin konuşamıyorum) bu ülkenin sahibinin kendisi gibi düşünenler kendisiyle aynı gruptan gelenler olduğu düşüncesi var.
Bu düşünce bu ülkenin pek çok vatandaşını dışlayacak yanlış bir düşünce. İnsanlar dışlanınca, meşru zeminlerde kendini ifade şansı bulamayınca bu kez marjinalleşir. İşte o zaman ülke bölünür.
Bu ülkenin bölünmesini istemiyorsak her vatandaşın bu ülkenin gerçek sahibi olduğuna inanmalı ve herkesin kendini birinci sınıf vatandaş hissetmesini sağlamalıyız.
Pek tabii ki, dışarıdan alacağımız örnekleri kendimize aynen uygulamayacağız.
Ancak geçmiş yasakçı metodlar Türkiye'de olduğu gibi Fransa'da da fayda etmedi. Asıl söylediğim bu. Dünyanın hiçbir yerinde de fayda etmez.
Bir üniter devletin başarılı olmuş politikalarını kendimize uygunsa örnek alalım, başarısız olmuş politikaların bizde de başarısız olma ihtimalinin yüksek olacağını unutmayalım.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Bu ülke hepimizin. Kimsenin diğerinden fazla hakkı yok.
Sayın Harun Gür gibi pek çok kişinin bilinçaltında da (kastının bu olduğunu zannetmiyorum diyecektim ama tahlil ve tahayyül problemim olduğu için kesin konuşamıyorum) bu ülkenin sahibinin kendisi gibi düşünenler kendisiyle aynı gruptan gelenler olduğu düşüncesi var.
Bu düşünce bu ülkenin pek çok vatandaşını dışlayacak yanlış bir düşünce. İnsanlar dışlanınca, meşru zeminlerde kendini ifade şansı bulamayınca bu kez marjinalleşir. İşte o zaman ülke bölünür.
Bu ülkenin bölünmesini istemiyorsak her vatandaşın bu ülkenin gerçek sahibi olduğuna inanmalı ve herkesin kendini birinci sınıf vatandaş hissetmesini sağlamalıyız.
Bu ülkenin gerçek sahiplerinin kim olduğunu anlamak için Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 66. maddesine bakınız. Bu ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan her görüşten, her dinden, her ırktan insan bu ülkenin eşit vatandaşlarıdır. Hepsi bu ülkenin eşit ve onurlu sahipleridir.
Bu ülkenin bir Anayasası ve yasaları var. Bu yasalara aykırı davranan her vatandaş da diline, dinine, ırkına bakılmaksızın eşit şekilde cezalandırılır. Tahayyül probleminize hezeyanlarınızı eklemeyiniz ve "kibrit" ile ne kastettiğimi anlamanıza rağmen konuyu saptırmayınız.
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Atatürkçü Düşünce Derneği Isparta Şube Başkanı Mahmut Özyürek TRT 6’nın yayınının durdurulması için Danıştay’a başvurdu.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...9&CategoryID=#
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
TRT attım dedi Rojin bıraktım!
Rojin'in ayrılığı konusunda akşam saatlerinde gelen ardarda açıklamalar kafaları karıştırdı. TRT, Rojin'in programına son verildiğini açıklarken Rojin ise kendi isteğimle ayrıldım açıklamasını yaptı. TRT yönetimi TRT-6’nın “Rojiname” programı sunucusu Rojin Ölker'in 08 Nisan 2009 tarihinde TRT İstanbul Televizyonu stüdyolarında yapılacak olan çekime mazeretsiz olarak katılmaması nedeniyle programının yayından kaldırıldığını açıkladı.
"Bırakma sebebim asla ekonomik degildir. Asla tehdit ve yıldırmalardan degildir. Asla kapris değildir. Kendi özgur irademle verdigim bir karardır..
Özgur olmadıgım yerde kimse beni tutamaz..sanatcı kimligim ve duruşumla uyuşmayan bir yerde olmak istemiyorum.
Girdim.. Gördum.. Çıktım.."
Saygılarımla ROJİN
Devamı: http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=187833
-
Re: TRT 6 Yayınına Büyük İlgi
Su mecraında yol alır. Havada olan şeyler onları havada tutan güç yerçekiminden daha zayıfsa yere düşerler.
Bir şeyi yasaklamaya, yasaklatmaya çalışmak nasıl beyhude ise, fizik kurallarına, sosyolojiye, psikolojiye, iletişim bilimlerine vb. bilimlere aykırı kararların da yere çakılmasından daha doğal bir sonuç yoktur.
Bu forumda Kürtçe yayının yapılmasını olumlu bulduğumu ancak bunun Devlet eliyle yapılmasının ortaya çıkaracağı sakıncaları anlatmaya çalıştım.
Rojin haklıdır veya haksızdır. Şeş TV, Devlet kanalı değil de özel bir kanal olsaydı gelecek tepkilerin adresi neresi olurdu, şimdi tepkinin adresi neresidir?
Siyasetçilere tavsiyem şu: Oy kaygısı sizin için önemli olabilir, gerçi onu da almayı beceremiyorsunuz. Ancak bu benim ülkem ve insanım... Bu ülkenin her Dinden, mezhepten, ırktan, cinsten, düşünceden, siyasi görüşten insanı benim kardeşim, eşimin ailesinin bir ferdi, iş arkadaşım, hiç tanımasam bile sevincini de üzüntüsünü de derinden hissettiğim benim gibi bu ülkenin yurttaşları...
Ne saikle, ne halt edecekseniz önce bunu hatırlayın. Yeter insanları kategorize edip kutuplara ayırdığınız. Ben; sizden de, diğerlerinden de olmayı reddediyorum, bu ülkenin benden farksız yurttaşları ile karşı karşıya değil, yanyana olmayı tercih ediyorum. Kulağınıza küpe olsun...