-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Görüldüğü gibi kıymetleri kendinden menkul büyük hocalar!! dini nereden nereye getirmektedirler. İşin kötü tarafıda din kitaplarını sadece işlerine göre yorumlayıp insanları kandırmaktadırlar. Kadını bir mal ve erkeğin her türlü hakkı olduğunu savunan garip uygulamalarala dini sanki kadın pazarlama kadını mal gibi görme kadını et olarak değerlendirme gibi akla zarar uygulamalarıda erkek egemen topluma sunarak yer edinmektedirler.
Sanırsınız ki islam kutsal kitabı erkeğin uçkuruna göre yazılmıştır. Muta bunların en belirgin göstergelerinden birisidir. İslam peygamberinin yasakladığı bir evlilik şekli dahi olsa maalesef uygulama sı devam etmekte ve gitdgide güzel ülkemizede bulaşmaktadır.
Muta aslında zinanın imam eliyle yasal edilmesi demektir bizim anlayışımıza göre. Kimin kandırılmaya çalışıldığı belli olmasada Allah ı kullanarak erkeklerin bu nefislerini ''kitabına uydurma'' çalışmasından başka bir şey değildir. İşin içine din katılmış olmasıda bunu sadece iyice aşağılık yapmaktadır. Bu sayede evli olmayan hiç bir kadının cinsel ilişkide bulunması aklını kullanırsa suç olmaktan çıkacaktır. Erkekler için zaten zina diye bir suç oluşumu ortadan kalkmış olacaktır. Tek sakıncası şudur ki kadının bekarım demesi yeterli olmsına karşın evli çıkması durumunda işler biraz sarpa sarmaktadır.
İşin daha komiği aleni fuhuş demek olan mutanın zorlaştırıcı yanı olan ''aile büyüğünden izin alma'' kavramı ise nedense göz ardı edilen bir uygulamadır. Zaten göz ardı edilmese nasıl bir sonuç çıkacağını bilemediğim gibi kadının ''bekarım'' demesinin geçersiz olacağıda ortaya çıkmaktadır .
Bir de maalesef gene erkeklerin hegemonyasından doğan bir nikah daha vardır. Şigar nikahı. Ancak midem daha fazla mutaydı şigardı kaldırmadığından kısaca değinip azıcık gırgır bir konuya geçeceğim.
İki kadının; mehirleri belirlenmeden, biri diğerine mukabil olmak üzere iki erkeğe verilmesine "Nikâh-ı Şigar (Trampa Nikâhı)" denir. Mesela iki erkek; birbirlerine kız kardeşlerini (mehirleri birbirine bedel sayarak) nikâh etmiş olsalar "Nikâh-ı Şigar" teşekkül eder. İslam peygamberi muta nikahını olduğu gibi bu şigar nikahınıda yasaklamıştır. Burada ben biraz normal olsun diye ''kız kardeş'' dedim. Ancak tarih te gösterilen genelde baba veya dedelerin çocuk veya torun değişimi olmaktadır. Yani ensest engellensin diye de uygulanan bir sistem olabilir ki mutadan da iğrençtir. Çünkü genelde bir birleri arasında ki yaş farkı torun dede yaş farkıdır uygulamada da nasıl ouyorsa oluyor 12-15 yaş arası torunlar şigar nikahına kurban gidiyorlar.
Ancak büyük islam alimleri!! ''Sigar nikâhı caiz değilse de geçerlidir. Bu durumda mehr-i misil lâzım gelir.'' diyerek gene dindışılığı din içine alma uğraşına girmişlerdir. Mehr-i Misil demek ''Nikâh esnasında; taraflar arasında "Mehir" hiç konuşulmamışsa kadına "Mehr-i Misil" takdir edilir. Hatta erkek kadına: "Hiç mehir taleb etmeksizin benimle evlen" teklifinde bulunsa, kadın da cevaben "- Kabul ettim" dese, yine de kadına "Mehr-i Misil" verilir Kadının "Mehr-i Misil; babası tarafından akrabalarının mehrine göre takdir olunur. Kız kardeşleri, halaları, hala kızları gibi.'' demektir. Bu sadece sahtekarlık içindir. Çünkü bir birlerine verecekleri mihr genelde denk çıkartılarak alacak verecek olmaz.
Eğer çağdaşlaşma yolunda ilerleyeceksek öncelikle kadınlarımızın kendi bedenlerinin değerine sahip çıkmaları akıllarını düzgün kullanmaları gerekmektedir. Tabiiki 14 yaşında öğrenimini bırakıp türbana giren birisinin first lady!! olduğu bir ülkede bu nasıl olacaktır oda zor bir sorudur amma OLMALIDIR. yoksa korkarım ki...
Kadın ile erkeğin gizli dost tutmaları şeklindeki muhadene ya da hıdn nikahı,eşleri karşılıklı değiştirme şeklindeki bedel nikahı, asil bir erkekten çocuk sahibi olabilmek için eşi ona sunma şeklindeki istibda nikahı, babası öldükten sonra üvey anneyle evlenme şeklindeki zayzen yada makt nikahı, bir kadının en az on erkekle cinsellik hayatı yaşaması şeklindeki muzamede nikahı ,güçlü erkeklerin, beğendiği kadınları sorgu sual olmaksızın alarak onunla cinsel temas kurması anlamındaki mahtufat nikahı, savaşlarda esir edilen kadınlardan kendi hisselerine düşenlerle cinsellik hayatı yaşamaları anlamındaki müseyyebât nikahı yoldadır. Nasılsa dini bir kalıp uydurmak zor değildir.
Şimdilik kaydıylada bu akla zarar nikahlarıda bir kenara bırakalım azıcık komik gerçekte traji komik bir konuya geçerek ilerleyelim. Yıl bitti konu bitmedi...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Dini bir konuda tartışma yapmayı sevmem.
Muta benim inancıma göre zinadan farksızdır, haramdır.
Pek çok İslam bilgini de bu görüştedir.
Hazır din konusunda 3-5 söz söylemişken şunu söyleyeyim:
Gizli nikah da İslam dininin kabul ettiği bir nikah değildir.
Nikahın şartları ilan edilmesi; miras, nafaka ve nesebin kayıt altına alınmasıdır.
Dolayısıyla günümüzdeki "imam nikah"larının önemli bir kısmı dinen kabul görecek nikah değildir.
Süt kardeşiniz, süt anneniz veya sperm bankasından olma üvey kardeşinizle evlenmediğiniz sürece de resmi nikah dini açıdan geçerli nikahtır.
Mesela TMK'daki iddet kavramı da -yanılmıyorsam- Fıkıh-Mecelle kaynaklı bir kavramdır.
Bu isimsiz internet HOCAsı kimmiş merak ettim. Benim görüşüm şarlatan olduğudur. Ali Kalkancı veya Müslüm Gündüz kılıklı bir kişidir.
Eğer konuşmaları aynen kopyaladıysanız sizin o şarlatanla konuşurken 3 nick değiştirdiğinizi görüyorum. Bu da daha önce yaptığınız bir konuşmayı kendinizce tekrar yazdığınızı düşündürdü.
Böyle marjinal sohbetleri uzun uzun yazmak yerine, dini konularda doğruları uzun uzun yazmak daha doğru olur.
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Allahın Mücahidi : Yahu beyler size ne oluyor. Şeref din iman ayağa mı düştü de siz konuşuyorsunuz bu konuda. Hele destur kendinize gelin. Anlamaya çalışıyoruz. Allah ı kullanarak kendimizi mi aldatıyoruz onu merak ediyorum ne var bunda .Allah her şeyi bilmez mi?
(..)
Allaın Mücahidi : Hocam ondan soruyorum ya. Beni bu hale getiren baş Münafık 1938 yılında öldü amma ben hala böyleyim nedense. Hemde hiç görmediğim halde o güzel yüzünü . Fikir ve düşünceleriyle büyüdük böyle olduk… Şimdi sayenizde doğruyu bulacağız…
(..)
Allahın Mücahiti : Hocam sağ olun her halde yaşınız oldukça var bu engin bilgiler kolay kazanılmaz.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Şimdi bu MUTA cıların siteleri bile var soru yanıtın dışında interaktif hizmet bile var... Nöbetçi muta hocası var yazıyorsunuz yanıtlıyor.
Bu konuları her ne kadar bilsemde burada yazmak için bilgimi tazelemek ve arttırmak için bu sitelerde dolaştım ... Doğal olarak bu nickimle dolaşmadım. Çünkü burada bile kendilerini ''insan'' olarak değerlendiren bir takım mahlukat fikri tartışmayı ''km'' '' e mail'' ya da başka bir yoldan hakaret ve küfür etmek sanıyorlar. Bilmezler ki KÜFÜR EN BÜYÜK GÜNAHTIR. Bu mahlukatlar birde kendilerini islam müslüman sayıyor kader işte... Allah'ın gönül ve akıl gözünü kapadığı tipler vardır... Her yerde vardır . Kendilerini dindar sanacak kadar da şaşırtmıştır Allah onları...
Neyse bende bu nickimin fazla ''sevilen bir popiliterisi'' olduğunu bildiğimden başka nickle girdim soru yanıta. İlk nickimde daha '' esselamün aleyküm'' demeden bir homurtu koptu atıldım... Ne oldu ki derken nickime baktım '' kemalistler geliyor'' olarak seçmişim... Sonra da Muta denen dangalaklığı savunanların soru yanıt sitesine girmişim... EEE ben atılmayı çoktan hak etmişim... Ama atılana kadar anlamaya çalıştığım bir sürü salak erkeğin muta nın doğru ve dinimizde bulunduğunu kabul etmeye canı gönülden hazır olduğunu; nicklerin abuk olduğunu vede '' hoca'' denenin bunu bir şekilde Türkiye ye sokma azminde olan tiplerden birisi olduğunu anladım... İşin daha acısı buraya üye olan bu dangalakların kadınları türbana sokmak isteyen ama insan yerine koymayan tipler olduğunu anladım...
Sonra nick değiştirdim yeni bir mail le üye oldum... Ne ilginç bu kadar dincilik oynamaya çalışan var teki bile almamış bu nicki güldüm amma iyi nick ha... Azıcıkta kayıt tuttum . Onlarıda sizlerle aşağıda paylaşacağım amma nickime rağmen sonunda beni gene attılar !! Gerçi ben üçüncü sorumda atılırım sanıyordum amma.. Sanırım bilgisizlikten soruyor sandılar o soruyu... Nickim ne miydi ? Sitelerine yakışan bir isim Allahın Mücahidi.... Bazı yerleri sansürleyerek ekleyeceğim konuşmaları ... Bu siteye olan saygımdan ;sonra devam edeceğiz
Sayın sdt23 ;
Bu iletide gördüğünüz gibi açık ve net olarak sansürleyerek düzenleyerek vereceğimi yazdım. Orjinalinden düzeltmeye kalktım amma arada ki ilgisiz yazılar ve saçma hakaretlet o kadar çoktu ki almak istediğim yerleri söz verdiğim ve burada olmasını istediğim için oturdum yazdım. Tabiiki hızlı hızlı yazarken nickleri yanlış yazmış olabilirim. Örneğin hayat kadını pezevenk bölümünü nasıl yumuşatacağımı bulamadım atsam öz kaybolacak olduğu gibi aldım. Gelen yanıtlarda ki çok galiz anlatımları düzelttim. Örneğin Hoca denen şarlatanın
'' karıyı ayarladın. yeri buldun yani karıyı s....... tek eksik muta işte onu yapacaksın yoksa günah''
gibi bir çok ahlaka edebe aykırı sözcüklerini ya yazmadım yada çok yumuşattım.
Buraya almamın nedeni bir kızımız kadınımız dahi kendi üzerinden oynanan oyunu anlasa benim için yeterli olmasıdır. Bu vesile ile bir kez daha açık ve net yazayım ki bu yazıların amacı islam dinine karşı değildir. Tersine islam dinini kullanan şarlatanlara islam ve Allah ile insanları kandıranlara islamı nasıl hurafe saçmalıklarla doldurduklarını göstermektir. Bu işten en çok zararı kadınlarımız kızlarımız gördüğü içinde forum kadın üzerinden gitmektedir.
Örneğin Eminönü'nde ki son görüntüler halkımızın din konusunda ne kadar bilgisiz ne kadar din denince aldanmaya meğilli olduğunun göstergesi bir ibret dersidir.
IV. Murat zamanında kayıkçılık yaparak hayatını sürdüren ayyaşların ''PİRİ'' kabul edilen Bekri Mustafa'nın olduğu sanılan mezar bulunur.18 yaşından öldüğü 41 yaşına kadar gece gündüz için birisidir bekri mustafa. Halk sevdiği için bir türbeye defnedilir . İsmi neredeyse içkiyle özdeşleşen bekri Mustafaşimdi bir şeyhle yanyana yatıyor. Bekri Mustaha hazretleri diyede tabalasıyla... Önünde de dua eden edene adak desen gırla Ama bilen var mı kim bu yok ..... Kadının birisinesoruyorlar kim bu diye '' çok muhterem nefesi güçlü bir hocaymış...'' yanıtı geliyor. İşte bizim din bilgimiz tanımamamız cehalatimiz.
Madem konu Bekri Mustafa'ya geldi . Bu dualar edilen adamın bir anısıyla bu iletiyi bitireyim. Hemde ilk ve son hocalık anısı ile... forumauysun !!!
Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede bir caminin önünden geçmektedir. O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaatin beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu sırtında cübbesiyle ordan geçen Bekri Mustafa'yı hoca zannederek namazı kıldırmasını söylerler.
"Yok ben hoca değilim" dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat ölüye ne söylediğini merak eder.
Bekri Mustafa gülerek cevaplar:
“Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa imam oldu dersin. Onlar durumu anlar...”
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
Av.Duygu Tekay rumuzlu üyeden alıntı
Bu hafta bir hukuk semineri için İstanbul'a geldim.
Eğitimin yapıldığı otelin bahçesine çıktık kahve arasında. Masadaki meslektaşım arkana bak diyince dönüp baktım.
Bir adam bir kadın ( yani en azından kadın olduğunu tahmin ediyorum) ve bir çocuk. Adam Mutlu , çocuk mutlu ama kadın hakkında bir fikrim yok zira gözü dahi gorunmuyordu. Kuvvetle muhtemel kadın.
Yıl 2008, Yer Taksim.. Masada bir müddet sessizlik oldu.
Bu görüntüde ki tek sevımli şey bu kadının elinde bir buket çiçek olması.:) Seven erkek modeli...
Ertesı gün yıne benzer görüntüler..
Su kanaate ulaştım ben , burada korunan kadın değil. Burada erkekleri potansiyel sapık olarak işaret eden zihniyet. Bundan ötürü de erkeklerin zihinlerinde sürekli bir dürtüklenme var bu konuda.
Ve bunun kaynağı kesinlikle din değil uygulayıcılarıdır.
Şunu söyledim arkadaşıma;" Bak siz burada tümm erkekler olarak bir kadın çıksada tecavüz etsek diye beklıyorsunuz."
Soru; taksim gibi bir yerde; marjinal anlamda düşünün lütfen;
Bir erkeğin dikkatini; dekolte giyinen, ciddi giyinen, travesti olan, gay olan ve olmayanlar değilde bu bir bakışta cinsiyetini tahmin edemediğimiz şahıslar neden çekiyor.
Çünkü mesaj belli; ey erkek, sen bana tecavüz edebilirsin hadi yapamadın taciz edebilirsin.
Ben bir erkek olsam bundan hicap duyardım. Bizlerin değil sizin ahlaksızlığınız ve namussuzluğunuz tartışmaya açılmış.
İspatı;
Antalya'da veya tatil bölgelerinde mini etek giyen, askılı bluz giyen yani sırt bacak ve göğüs dekoltesini cesur kullanan kadına bakılmaz bile. Çünkü sıradandır.
Bu kadınlara bakıp rahatsız edenler tatilcilerdir.
Demem o ki bence bu zihniyetle savaşması gereken ERKEKLERDİR. Bizle hiiç alakası yok. Potansiyel tecavüzcü olan sizlersiniz çünkü..
O nedenle dinle ilgili konular seviye itibarile bel tarafına takılmış durumda.
Ben şaşkınlık yaşıyorum ki bu kadar tartışmada konusu lokasyon olarak hala daha yatak odası'ndan sokaklara ve hayatın kendisine intikal etmedi. Üreme kısmında hala..
sayın avukat duygu tekay ; bayağı uzun bir yazı yazmışsınız . inanınız ki , sizi temin ederim , texas-tommiks de dahil olmak üzere çocukluğumdan beri şu yaşıma kadar okuyup da kısmen de olsa anlamadığım bir yazı olmamıştı. sizin bu yazınız bunu başardı. inanın ne anlatmak istediğinize dair hiç bir şey anlayamadım. antalyadaki turistlerden , yerlilerden , yerli tatilcilerden , belki de sezonluk işçilerden filan bahsediyorsunuz. bir yerde kahve içmişsiniz. birinin elinde çiçek varmış....çiçeğin etrafında arılar uçarmış... bla.bla.bla... bize ne bunlardan...rica etsem de ne anlatacaksanız direkt anlatabilir misiniz... arapça , ingilizce ve hatta kısmen japoncayı bile zorlama ile de olsa tahmin de olsa anlıyorum , sizin türkçe anlatımınızı anlayamadım. kusuruma bakarsanız da siz bilirsiniz , çünkü yazı sizin yazınız....
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Mehri misil, nikahı şigar, muta ülkemizde pek yaygın olmayan meseleler.
(İlk ikisini sayenizde öğrendim. Üçüncüsünü de İran'da ve diğer Şiilerde yapılan bir uygulama olarak duymuştum. Sünni ve Alevi toplumlarında muta yok denecek kadar azdır.)
Bunların yerine mesela "gizli imam nikahı"nın dinen geçerli nikah olmadığı ve kandırmaca olduğu gibi konularda halkı aydınlatmakta fayda var.
Ayrıca bazı din görevlilerine (sadece müftüler ve birkaç büyük cami imamıyla, belli rahip ve hahamlara mesela) resmi nikah yetkisi vermek de yine suistimalleri önleyecektir.
Çünkü din açısından da devlet açısından da önemli olan nikahın dolayısıyla çocukların nesebinin ve miras ilişkisinin kayıt altına alınması.
Bekri Mustafa'nın mezarının türbe yapılması, türbelere mum dikilip çaput bağlanması gibi meseleler de yine daha önemli meseleler. Bu konuda da halkı aydınlatma adına mücadele vermeli.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
İlahi 'vergi' ayındayız...
İslam ulemaları ısrarla hem vergi hem zekat diye fetvada ağız birliği etmişler. Şu ulemalar da 'kullara' yarayan fetvalar vermeme konusunda inadına yeminliler!!!
Zekat ibadet?? imiş,,, vergi ise 'mükellefiyet'?? mi...
Yeni Şafak (H.Döndüren);Hz. Peygamber ve ilk dört halîfe döneminde bütün zekât türleri görevli zekât memurlarınca toplanır ve yıl boyunca ihtiyaç sahiplerine dağıtılırdı. Hz. Osman döneminden itibaren "bâtınî mallar" denilen altın, gümüş, nakit para ve ticaret mallarının zekâtı yükümlülerce hesaplanıp verilmesi esası benimsendi. Zekâtın dışında kamu harcamaları için harac, cizye, gümrük, rüsum ve benzeri vergiler ihtiyaca göre örfi olarak alınmaya devam edildi. Zekâtın verileceği sekiz sınıf bizzat Kur'ân-ı Kerîm'de belirtildiği için, onu bunun dışındaki yerlere harcama imkânı bulunmaz: Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Zekâtlar, Allah'ın bir farzı olarak ancak yoksulların, düşkünlerin, zekât toplama memurlarının, kalpleri İslâm'a ısındırılmak istenenlerin, kölelerin, borçluların, Allah yolunda olanların ve yolda kalmışların hakkıdır.
Bal gibi 'vergi' toplamışlar...
Yahut 'ibadete sevk' etmişler.
Zekat toplama memuru gibi bir isdihdam şekli olabilir mi?
Zekat belli bir topluluk/grup/dernek/vakıf adına toplanıp, dağıtılabilir mi??
İbadet; istihdam edilen memura bir para(değer) teslimi ile mümkün mü??
gibi sorular akla da gelmiyor değil...
Bir de sonuçlar??? ki akla zarar... Globalleşen 'zekat' 'sadaka' hezimetleri...
Ayrıca vergi talep eden devletin aynı zamanda sosyal devlet sorumluluğu ve icraatları da var,,, olmalı... Öyle ise.., zekat artık güncel yaşamda tatbiki olmayan bir ibadet!! tir.
Kanımca; ibadete 'memur' atanması,,, ibadete konu 'değer'lerin istiflenmesi ve belli topluluk/grup/dernek/vakıf tarafından tasarrufu 'ilahi ibadet' kavramına tamamen aykırı...
Güncelden devam edeyim. Oruç tutAmayan (tutmayan değil) müminler de fidye ödeyecekler. TUİK bu sene fakir ve güçsüzleri aç bilaç bıraktı, fidye vereceklerin ise yüzünü güldürdü...,
"Rahatsızlığı nedeniyle oruç tutamayan bir kimse tutmadığı her oruç için en az 6 YTL'yi bir fakire vermek zorundadır.
Ramazan ayı boyunca oruç tutamayan bir kimsenin vermesi gereken toplam fidye miktarı en az 174 YTL'dir. İsteyen vatandaşlarımız fazlada verebilir.
Fidyenin imkan varsa Ramazan ayı içerisinde verilmesi gerekir. Yine en uygun fidye verme şekli Ramazan ayında günü gününe vermektir.
Fidye verirken önemli olan bir nokta da taban rakam olan 6 YTL'yi bölmeyerek en az bir kişiye vermektir" İl Müftüsü Osman Artan...
Müslüman fakire gün de iki öğün uygun görülmüştür.
Tuik açlık sınırında 3,00.-ytl.lik bir öğün bedeli hesap etmiştir. Fidye içinde sınır budur.., da TUİK Başkan Vekili Ömer Toprak;
'Refah düzeyinden bahsetmiyoruz, acından ölmemekten bahsediyoruz'
diyerek konuyu ANLAŞILABİLİR hale getirmiştir.
İmdi; zekat veriyoruz, fidyeler ödeniyor,,, fıtreler dağılıyor.., aş kazanları kaynıyor, çadırlar ana baba günü... Fakirler pür neş'e:iyi:
Bu yüzyıllardır böyle... Üstüne bir de vergiler ödeniyor...
Hem Türkiye hem de İslamiyet(tüm islam ülkelerinde) halen 'fakirliğine' bir çare bulabilmiş değil. Fakirlik arttıkça artıyor.
Bir yerde bir hata var ama??
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
erenalp rumuzlu üyeden alıntı
sayın avukat duygu tekay ; bayağı uzun bir yazı yazmışsınız . inanınız ki , sizi temin ederim , texas-tommiks de dahil olmak üzere çocukluğumdan beri şu yaşıma kadar okuyup da kısmen de olsa anlamadığım bir yazı olmamıştı. sizin bu yazınız bunu başardı. inanın ne anlatmak istediğinize dair hiç bir şey anlayamadım. antalyadaki turistlerden , yerlilerden , yerli tatilcilerden , belki de sezonluk işçilerden filan bahsediyorsunuz. bir yerde kahve içmişsiniz. birinin elinde çiçek varmış....çiçeğin etrafında arılar uçarmış... bla.bla.bla... bize ne bunlardan...rica etsem de ne anlatacaksanız direkt anlatabilir misiniz... arapça , ingilizce ve hatta kısmen japoncayı bile zorlama ile de olsa tahmin de olsa anlıyorum , sizin türkçe anlatımınızı anlayamadım. kusuruma bakarsanız da siz bilirsiniz , çünkü yazı sizin yazınız....
Nasreddin Hoca'ya gelmişler, "'Hoca, seni asacağız, çok büyük bir suç işledin' demişler. Ne olacak beni asınca' diye sormuş Hoca, 'Ders alman lazım, bunun için de seni asacağız' açıklamasını yapmışlar.
Hoca da "Eğer ders alacaksam. başkasını asın, bende göreyim, ders alayım' demiş.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
erenalp rumuzlu üyeden alıntı
sayın avukat duygu tekay ; bayağı uzun bir yazı yazmışsınız . inanınız ki , sizi temin ederim , texas-tommiks de dahil olmak üzere çocukluğumdan beri şu yaşıma kadar okuyup da kısmen de olsa anlamadığım bir yazı olmamıştı. sizin bu yazınız bunu başardı. inanın ne anlatmak istediğinize dair hiç bir şey anlayamadım. antalyadaki turistlerden , yerlilerden , yerli tatilcilerden , belki de sezonluk işçilerden filan bahsediyorsunuz. bir yerde kahve içmişsiniz. birinin elinde çiçek varmış....çiçeğin etrafında arılar uçarmış... bla.bla.bla... bize ne bunlardan...rica etsem de ne anlatacaksanız direkt anlatabilir misiniz... arapça , ingilizce ve hatta kısmen japoncayı bile zorlama ile de olsa tahmin de olsa anlıyorum , sizin türkçe anlatımınızı anlayamadım. kusuruma bakarsanız da siz bilirsiniz , çünkü yazı sizin yazınız....
sayın erenalp;
Şu durumda size şunu önereceğim izninize gerek duymadan;
Okuma standartlarınızı -texas, tommiks ve belki de beyaz dizilerden- değiştirmeniz.
Sizin 3 dil biliyor olmanız hiç bir şey ifade etmez zira bu üç tür sadece Türkçe dışında ki 3 değil hemen tüm dünya dillerinde yayımlanmaktadır.
Hem neden aynı seyi üç farklı dilde okuyorsunuz ki Türkçe ile eder 4. Aslında bu türler bir kere okununca anlaşılabilir. Ama severseniz tabii bir kaç tur bindirebilirsiniz.. Mümkündür.
Ha kişisel önerim; Red Kit siz bilirsiniz İngilizce bildiğinizden Lucky Luck'u okumanızdır.
I reccomend to u;
Read-Search and Analyze....
Best regards.......
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
Av.Duygu Tekay rumuzlu üyeden alıntı
Bu hafta bir hukuk semineri için İstanbul'a geldim.
Eğitimin yapıldığı otelin bahçesine çıktık kahve arasında. Masadaki meslektaşım arkana bak diyince dönüp baktım.
Bir adam bir kadın ( yani en azından kadın olduğunu tahmin ediyorum) ve bir çocuk. Adam Mutlu , çocuk mutlu ama kadın hakkında bir fikrim yok zira gözü dahi gorunmuyordu. Kuvvetle muhtemel kadın.
Yıl 2008, Yer Taksim.. Masada bir müddet sessizlik oldu.
Bu görüntüde ki tek sevımli şey bu kadının elinde bir buket çiçek olması.:) Seven erkek modeli...
Ertesı gün yıne benzer görüntüler..
Su kanaate ulaştım ben , burada korunan kadın değil. Burada erkekleri potansiyel sapık olarak işaret eden zihniyet. Bundan ötürü de erkeklerin zihinlerinde sürekli bir dürtüklenme var bu konuda.
Ve bunun kaynağı kesinlikle din değil uygulayıcılarıdır.
Şunu söyledim arkadaşıma;" Bak siz burada tümm erkekler olarak bir kadın çıksada tecavüz etsek diye beklıyorsunuz."
Soru; taksim gibi bir yerde; marjinal anlamda düşünün lütfen;
Bir erkeğin dikkatini; dekolte giyinen, ciddi giyinen, travesti olan, gay olan ve olmayanlar değilde bu bir bakışta cinsiyetini tahmin edemediğimiz şahıslar neden çekiyor.
Çünkü mesaj belli; ey erkek, sen bana tecavüz edebilirsin hadi yapamadın taciz edebilirsin.
Ben bir erkek olsam bundan hicap duyardım. Bizlerin değil sizin ahlaksızlığınız ve namussuzluğunuz tartışmaya açılmış.
İspatı;
Antalya'da veya tatil bölgelerinde mini etek giyen, askılı bluz giyen yani sırt bacak ve göğüs dekoltesini cesur kullanan kadına bakılmaz bile. Çünkü sıradandır.
Bu kadınlara bakıp rahatsız edenler tatilcilerdir.
Demem o ki bence bu zihniyetle savaşması gereken ERKEKLERDİR. Bizle hiiç alakası yok. Potansiyel tecavüzcü olan sizlersiniz çünkü..
O nedenle dinle ilgili konular seviye itibarile bel tarafına takılmış durumda.
Ben şaşkınlık yaşıyorum ki bu kadar tartışmada konusu lokasyon olarak hala daha yatak odası'ndan sokaklara ve hayatın kendisine intikal etmedi. Üreme kısmında hala..
Bu kadar basit ve anlamlı yazıyı anlayamadıklarını söylemelerinin nedeni
işlerine gelmemesidir.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
erenalp rumuzlu üyeden alıntı
sayın avukat duygu tekay ; bayağı uzun bir yazı yazmışsınız . inanınız ki , sizi temin ederim , texas-tommiks de dahil olmak üzere çocukluğumdan beri şu yaşıma kadar okuyup da kısmen de olsa anlamadığım bir yazı olmamıştı. sizin bu yazınız bunu başardı. inanın ne anlatmak istediğinize dair hiç bir şey anlayamadım. antalyadaki turistlerden , yerlilerden , yerli tatilcilerden , belki de sezonluk işçilerden filan bahsediyorsunuz. bir yerde kahve içmişsiniz. birinin elinde çiçek varmış....çiçeğin etrafında arılar uçarmış... bla.bla.bla... bize ne bunlardan...rica etsem de ne anlatacaksanız direkt anlatabilir misiniz... arapça , ingilizce ve hatta kısmen japoncayı bile zorlama ile de olsa tahmin de olsa anlıyorum , sizin türkçe anlatımınızı anlayamadım. kusuruma bakarsanız da siz bilirsiniz , çünkü yazı sizin yazınız....
Sayın erenalp,
Sayenizde bu hayata dair birşey daha öğrendim: Bazen "anlamamak" için de delice bir uğraş verilebiliyormuş.
Ha nedenini anladınız mı derseniz, bize ne bundan..
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
sayın avukat duygu tekay ; bayağı uzun bir yazı yazmışsınız . inanınız ki , sizi temin ederim , texas-tommiks de dahil olmak üzere çocukluğumdan beri şu yaşıma kadar okuyup da kısmen de olsa anlamadığım bir yazı olmamıştı. sizin bu yazınız bunu başardı. inanın ne anlatmak istediğinize dair hiç bir şey anlayamadım. antalyadaki turistlerden , yerlilerden , yerli tatilcilerden , belki de sezonluk işçilerden filan bahsediyorsunuz. bir yerde kahve içmişsiniz. birinin elinde çiçek varmış....çiçeğin etrafında arılar uçarmış... bla.bla.bla... bize ne bunlardan...rica etsem de ne anlatacaksanız direkt anlatabilir misiniz... arapça , ingilizce ve hatta kısmen japoncayı bile zorlama ile de olsa tahmin de olsa anlıyorum , sizin türkçe anlatımınızı anlayamadım. kusuruma bakarsanız da siz bilirsiniz , çünkü yazı sizin yazınız....
Arapça, İngilizce hatta kısmen Japonca'yı zorlama ile de olsa anlıyorsanız ne mutlu size. Zira,Türkçe'yi zorlama ile olsa dahi anlayamadığınıza göre başka dillere fazlasıyla ihtiyacınız olacak yaşamınızda. Dua edin de karşılaştığınız, muhatap olmak istediğiniz herkesin biraz İngilizcesi, biraz Arapçası, biraz da Japoncası olsun...
Not: Arapça ve Japonca bilmiyorum ama İngilizcem oldukça iyidir. Anlayamazsanız hemen İngilizce tercümesini yaparım. (Yoksa bu notu İngilizce mi yazmalıydım?.. :rolleyes: )
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
sayın avukat Duygu Tekay hanıma hitaben yazdığım yazıda , yaptığı yorumda ne anlatmak istediğimi bir türlü anlayamadığımı belirtmiştim. bazı arkadaşlar da zannediyorum bana çok kızmışlar. neden kızdılarını da işin aslı anlayamadım. Sayın Forum Yorumcuları , aktarılan bir konuyu anlayamadığını ifade eden bir kişiye bu şekilde yaklaşmak ve adeta dalga geçmek BENCE iyi bir tavır olmasa gerek...? nasrettin hocaya , hoca anlattığını anlamadık demişler o da demiş ki , anlayanlara sor , onlar anlatsın... anladı iseniz neden anlatma yolunu seçmediniz ? yoksa hafif mizahi yolla yapılmış bir eleştiri mi hissettiniz ?
ayrıca neden karışıyorsunuz ki ? ben sorunumu kendisini fevkalade aktarma kabiliyetine sahip bulduğum sayın AVUKAT hanıma hitaben iletmiştim... neyse herkese açık bir ortamda sorun aktarımında bulunduğun zaman , müdahaleleri de beklemelisin , tabii olarak erenalp...
Kısacası sayın Avukat Duygu Tekay hanım , anlattıklarınızdan kendimce çıkarımım şudur , yanlış ise düzeltiniz :
1-) Dine göre bayanların kapanması direktifi , aslen onları ERKEKLERDEN ve onların doymak bilmez güdülerinden korumak içindir (mi) !? diyorsunuz...
2-) başka da bir şey anlatma durumunu göremedim...
benim sorum da bu fikrinize karşın : Erkek cinsinde böyle bir güdü mevcut ise , bunu önlemenin yolu SİZCE topyekün bayanların kıyafetsiz ve ya az kıyafetli gezmeleri midir ?
yani çözüm nedir ?
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
sayın commodore1tr , sitenin forumlarında nickiniz konularda epeyce geçiyor. genellikle de çok uzun yazılar yazıyorsunuz. anlatım tarzınızdaki maharetinizden ötürü de epey ilgimi çekmeye başladı yazılarınız... bazı kısımlarına katılıp katılmamakta tereddütler yaşasam da , ilginç bir aktarımınız var. mesela şu , farklı nikler kullanarak aktardığınız tecrubeniz... sormak istedim : acaba gerçekten bu hadiseyi yaşadınız mı , yoksa irdeleyici ve biraz da mizahi bir senaryo ile hayalinizin bir ürünü mü?
bir de bu aktardığınız NİKAH ÇEŞİTLERİ , hangi dinde yer bulmuş? bunu merak ettim... saygılarımla...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
AKP’nin özelleştirdiği elektrik dağıtım şirketlerinin teorisinde beklenmedik trafo arızası, pratikte gün aşırı elektrik kesintisidir.
AKP’nin baş top belediyesinde su tasarrufu duvar panolarında yapılır, teoride
düzenli su verilir, pratikte su bir gün akar, bir gün kesilir.
Aktığı günler, musluk suyu teoride içilebilir. Pratikte arsenikli, ağır metalli, klorlu, bol çamurlu, kısaca zehirlidir.
AKP’li başbakanlık teorisinde, “Asıl alkol içmeyene baskı vardır!” Pratikte alkollü içki satış noktalarında yüzde 13 düşüş saptanır, AKP’li belediye sınırları içinde içki satmak için artık cesaret gerekmektedir, zaten Başbakan’ın mahallesinde içki satan bakkal da dövülür.
***
Teoride, Ramazan’da oruç tutmak
zorunlu değildir. Pratikte, bazısının tutmadı diye suratına tükürülür, bazıları darpla kurtarır, bazıları da öldürülür.
Teoride, dilencilik yasaktır, polis dilencileri kovalar. Pratikte, hükümet sadaka dağıtır, dilenciliğe alıştırır.
Teoride, “Üniversiteler eleştirel aklın ve özgür düşünmenin yeridir. Fikirlerin demokratik yöntemlerle ifade edilmesi kimseyi rahatsız etmez” (Bkz. Erdoğan’ın İTÜ konuşması). Pratikte, eleştirel aklın özgür düşüncesini demokratik yöntemlerle ifade eden 18 öğrenci gözaltına alınır (Bkz. Erdoğan’ın nutuk attığı İTÜ bahçesi).
Zaten aynı teoride işçi sınıfı, pratikte ayak takımı olup, 1 Mayıs da teoride İşçi Bayramı, pratikte işçi olaylarıdır...
Teoride en çok kadın AKP’lidir, pratikte Çubukçu nöbettedir.
Teoride Türkiye laik bir ülkedir, pratikte Sünni Müslüman.
***
Teoride yolsuzluğu yargı cezalandırır, pratikte Allah’ın cezası beklenir.
Teoride yolsuzlukların üzerine gitmek basının görevidir, pratikte görevini yapmak itham gerekçesi olup, tehditten anlamayan ekonomik misillemeyle uslandırılır.
Teoride basın özgürdür, pratikte sadece iktidar yalakalığına özgürlük tanınır.
Teoride basın bağımsızdır, pratikte yarısı AKP’ye bağlıdır.
Zaten...
Türkiye’deki AKP iktidarı yüzde 47 oranında teori, yüzde 53 pratik olup, ekonomi yüzde 47 teoride çıkıp yüzde 53 pratikte batmakta, teorisyenler semirirken pratisyenler iflas, işsizlik, borç içinde debelenmekte, teorisyenlere ihya ihale edilirken, pratisyenlere mahya gösterilip deniz feneri dikilmektedir.
Zaten...
AKP teoride çağdaş, pratikte orta çağdaş değil midir?
Pratikte dünya nimetlerine doymayanların, açlara öteki dünyada teorik tokluk, yoksullara öteki dünyada teorik varsıllık, yasaklara öteki dünyada teorik özgürlük vaatleri, hangi çağın gerçekleridir?
Teoride istikbali göklerde arayanlara, pratikte istikbali toprağın altında göstermek, parlak gelecek değilse nedir?
Zaten...
Teoride delinmeyen Montreux Antlaşması, pratikte delik deşik değil midir?
Teoride aşılmayan kırmızı çizgiler, pratikte yol geçen hanına dönmez mi?
Teoride şehitler ölmez, pratikte oğullar ölmez mi? Teoride Türk askeri yenilmez, pratikte çuval geçirilmez mi?
Teoride kazanan Türkiye, pratikte borçlanmaz mı?
Teoride özelleştirilir, pratikte satılmaz mı?
Teoride ihale açılır, pratikte yüzdelik dağıtılmaz mı?
Teoride imar planı değişir, pratikte rant paylaşılmaz mı?
Teoride yoksullara yardım toplanır, pratikte gemicik, otelcik, kanalcık, yedicik derken, particilik doyurulmaz mı?
Teoride deniz feneri, pratikte ampul değil midir?
Teoride iktidar, pratikte rantçılıksa...
Teoride liberal demokrasi, pratikte soyguncu diktası değil de nedir, nedir, nedir?
Mine G. Kırıkkanat
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın cognis , "teoride - pratikte" şeklinde yazıya döktüğünüz ,( belki de şiir denmeli?!) kara-mizah , %98 tamamen katıldığım , %2 sine de işin içerisinde kuvvetli acaba sorularım bulunduğu halde , inanınız ki neredeyse tamamını düşünürken azkalsın ağlayacağım , bu hallerin mevcut bulunduğu bir vakıa... Fakat gerçekten inanınız ki , yanlış giden bir şeyler varsa da bunlar küresel sorun... ben sadece benden olan ve henüz en büyüğü 8 yaşındaki ve en küçüğü de 1,5 yaşında olan üç oğluma , onların akranı olan arkadaşlarına ağlıyorum.. oğullarımı her gördüğümde inanınız yüzlerine bakamıyorum... acaba biz babalarımızdan devraldığımız mirasımızı çar çur ettik , tamam... yahu bari bor bırakmayalım... esaret bırakmayalım... namerde muhtaç bırakmayalım... tamam ziyanı yok , ardımızdan hakaret etsinler , fakat hiç olmazsa KABRİMİZE DE gelsinler be yahu...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın erenalp ;
Onca dili biliyorsunuzda sanırım okumayı bilmiyor veya sevmiyorsunuz. Sayın sdt 23ün benzer bir sorusunu daha dört beş yukarıda yanıtlamışken iki altında aynı soruyu sorma mantığınızı anlayamadım tam olarak .
Bu sitenin hangi site(ler) olduğunu bulmak çok ama çok kolay. İpucunu anlatımda verdim zaten. Bulur bakarsınız diye düşünüyorum. Bu daha kolay hemde araştırmacı ...
Bu konuşmaların tamamı olmuştur. Sadece tarafımdan bazı yerleri komple sansürlenerek çıkartılmış bazı yerleri ise edepli hale getirilmiştir. Özüne asla dokunulmamıştır. Orjinal haliyle aslında şok yaratacak sözcükler vardır girip test etmenizi tavsiye ederim. Örneğin W diyelim birisinin '' sansürlü'' konuşmasını vereyim.
W : Hazreti hocam. Ben nişanlıyım. Allahın izniyle imam nikahını ve ZORUNLULUKTAN normal nikah denen saçmalamayı yapacağım. Nişanlım çok tutucu olduğundan evlenmeden ilişkiye girmiyor. Muta nikahı yapalım dedim kabul etmedi cahilliğinden . Bu durumda men muta yapabilir miyim başkasıyla ?
HOCA : Evladım nişan evlilik değildir ve dinimizde yoktur. yani sen bekar sayılırsın. Müslüman eşi olmamak şartıyla istediğinle yapabilirsin.
W : Sağ olun hocam. Şimdi bizim apartmanda bir kız var yollu bir kız. Ben bunla ilişkiye girsem ama günaha girmek istemediğimden muta yapsam babasına haber vermeden olabilir mi?
HOCA : Babasından yada dedesinden izin alman gerekir caiz değildir.
W : Ama babası cahil bu konuda Muta yı kabul etmez beni dövmeye kalkar elimden kaza çıkar...
HOCA : İzin verecek bir baba bulacaksın...
Allahın Mücahidi : Hangi aklı başında baba kızına pezevenklik yapar yahu ?
W : Sen sus lan kafir .....
Bu arada tembellik yapmayın diğer nikah şekillerini arayıp siz bulun. Armut piş ağzıma düş yok öyle.
Sanıyorum ki anlayamadığınız Duygu hanımın anlatmak istediği Kadının örtünmeside zor durumda kalmasıda biz erkeklerin dangalaklığının ürünü dinle ilgisi yok demek istiyor . Özeti bu. Biraz daha açığı diyor ki Duygu hanım . Siz hödük erkekler kadına sadece cinsel bir gözle baktığınızdan ve tüm erkeklerinde hemen hemen böyle olduğunu tahmin ettiğinizden eşinizi kız kardeşinizi hatta annenizi zorla örtüyorsunuz baskı kuruyorsunuz. Bu kendinizden kaynaklanan hödüklüğü ise din maskesiyle örtmeye çalışıyorsunuz....
Sayın cognis e yazdığınız yazıya ise diyecek bir şey yok. Amma bu konuda samimi iseniz din tüccarlarına fırsat vermeyin. Onları savunmayın makam ve sıfatları ne olursa olsun ....
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Şimdi konunun gidişine göre pek uygun yeri değil amma konunun temelinde yatan gerçekçilik gereği bunu burada da yazmak gerekiyor. Kaldıki bunu ayrı bir forum olarakta açmak gerek artık. Ama önce burada yazalım ki unutulmasın kısmi olarak yeride burasıdır. Çünkü neticede burada dincilerin yaptıkları saçmalamaları anlatmaktayız.
Bir üye DİNCİ KİM DİNCİ KİM diyip duruyordu açıkladık açıkladık anlattık ama tam ikna edici olamadık. Ama bu gün olay üzücü bir olayda ki öncekilerde de aynısıydı bu durum; çok açık ortaya çıkardı.
Bu sabah 10 gibi bir haber düştü internetteki haber sitelerine konu Orgeneral (E) şener Eruygur hakkındaydı. Haber şuydu.
“Ergenekon” soruşturması kapsamında tutuklanarak Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevine konulan emekli Orgeneral Şener Eruygur, Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine kaldırıldı.
Kandıra ilçesindeki Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde tutuklu bulunan emekli Orgeneral Eruygur, KOÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine kaldırıldı.
Acil serviste ilk müdahalesi yapılan Eruygur'un servise yatırıldığı öğrenildi. Emekli Orgeneral Eruygur'un tansiyonunun yükselmesi sonucu merdivenden düştüğü ve düşme sonucu başını çarparak beyin kanaması geçirdiği belirtildi.
YOĞUN BAKIMA ALINDI
Kocaeli Üniversitesi Tıp Faklütesi Başhekimi Prof Dr. Nazım Mutlu, emekli Orgenaral Şener Eruygur'un yoğun bakıma alınacağını söyledi.
Eruygur'un hastaneye kaldırılması üzerine jandarma ekipleri hastane çevresinde geniş güvenlik önlemi aldı.
Bugün Ankara'da televizyonların temsilcileriyle görüşen Orgeneral İlker Başbuğ, Ergenekon tutuklusu Şener Eruygur'un beyin kanaması geçirmesiyle ilgili olarak, "Takip ediyoruz" dedi, Eruygur'un askeri hastaneye alınması gerekirse bunun yapılacağını belirtti.
BAŞHEKİM: 4 PARÇALI BİR KIRIK TESPİT EDİLDİ
“Ergenekon” soruşturması kapsamında tutuklanarak Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ne konulan emekli orgeneral Şener Eruygur'un cezaevinde merdivenden düşerek kafasını çarptığı, beyin kanaması geçirdiği, boyun kemiğinde 4 parçalı bir kırık olduğu tespit edildi.
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nazım Mutlu, yaptığı açıklamada, emekli orgeneral Şener Eruygur'un sabah hastanenin acil servisine getirildiğini belirtti.
Eruygur'un hiper tansiyona bağlı olarak merdivenden düşerek kafa travması geçirdiğini ifade eden Mutlu, “Acil serviste çekilen tomografi ve radyografilerinde C1 adı verilen birinci boyun kemiğinde sipinal kanala etki etmeyen 4 parçalı bir kırık tespit edildi. Onun dışında kafa içinde kanamaları mevcut. Şu an şuuru yerinde. Genel durumu fena değil, ancak kırıklar ve kanamanın hastanın hipertansiyon ve diyabetik hasta olması nedeniyle yakın takibi gerekmektedir” dedi.
Kırıkların omuriliğe baskı yapmadığını, omurilikte zedelenmeye yol açmadığını, herhangi bir felç olayının şu anda söz konusu olmadığını dile getiren Mutlu, “Bizim için önemli olan beyin içindeki kanamanın stabil hale gelmesidir. Bu yüzden tansiyon kontrolü yapılıyor. Genel durumu için hasta hafif uyutuluyor. Şu anda başka yapacak bir şey yok. Ameliyat düşünülmüyor, kırık boyun yakalığıyla kontrol altına alındı” diye konuştu.
Hastanenin tüm imkanlarının olduğunu, gerekli konsültasyonların yapıldığını da vurgulayan Mutlu, Eruygur'un odasına alındığını ve istirahat ettiğini bildirdi.
Mutlu, Eruygur'un ne zaman taburcu edileceğine ilişkin ise bu tür hastaların stabil hale gelmesinin en az bir hafta sürebileceğini kaydetti.
TANSİYON NORMAL SEYRİNDE
Kocaeli Üniversitesi Tıp Faklütesi Başhekimi Prof Dr. Nazım Mutlu, son ölçümlerde Eruygur'un tansiyonu ve şekeri normal seyrine döndüğünü belirtti, “Bilinci açık, tansiyonu ve şekeri normal seyrine döndü. Boyunluklar vasıtasiyla sabit tutuluyor. Hala olay ciddiyetini koruduğu için yakından takip ediyoruz. Kendisi nasıl düştüğünü hatırlamıyor. Bize ‘Ben niye burdayım’ diye soruyor. Bir süre sonra yavaş yavaş nasıl düştüğünü hatırlamaya başladı. Zaman içersinde de daha da hatırlayacaktır” dedi.
Şener Eruygur’un şekerinin belli bir seviyede tutulması gerektiğini söyleyen Prof.Dr. Mutlu, “Bizim için önemli olan tansiyonudur. Tansiyon sorunun olmaması ve onu kontrol altına almamız gerekiyor. Kafa üstü çarpma söz konusu. O arada ciltte bir yırtık oluşmuş. Orası kapatıldı. Yüzünü yana da çarpmış. Kafa içersinde yaklaşık 3 santimetre çapındaki alanda kanama mevcut. Daha sonraki filmleri çekerek alanın büyüyüp büyümediğini kontrol edeceğiz. Şu anda ameliyatla ilgili birşey önerilmiyor. Zaman ne gösterir onu takip edeceğiz. Eğer beyin değil de boyun kemiğindeki kırık farklı bir türde olsaydı ciddi bir hasar yaratabilirdi. Şu anda öyle bir durum gözükmüyor. Kanama olayı ciddi bir olaydır. Hastanemizde yaklaşık bir hafta boyunca kalacak. Kafa içindeki kanama kontrol altına alınabilirse boyun bağıyla gidebilir” dedi.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sonra saat 21 10 gibi gene internet haber portallarına şöyle bir haber düştü .
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nazım Mutlu basına yaptığı açıklamada Emekli Orgeneral Şener Eruygur'un durumunun kritik olduğunu söyledi.
Emekli Orgeneral Eruygur’un tedaviye alındıktan sonra sürekli olarak ellerini hareket ettirip, ısrarlı bir şekilde boyunluğunu çıkartmak istediğini belirten Prof. Dr. Mutlu, “Bu nedenle yaklaşık 1.5 saat önce yoğun bakıma alarak uyuttuk. Başındaki iç kanama oranında yüzde 10 civarında artış da görüldü. Müdehaleler yapılıyor. Durumuyla ilgili olarak ne çok iyi, ne de çok kütü diyebiliriz. Durumu kritik. Yakın takipteyiz. " dedi.
Bu arada Şener Eruygur’un hastaneye kaldırılması nedeniyle Tıp Fakültesi Hastanesi'ne gelen 50 kadar gazeteci, gelişmeleri izliyor.
Ben çok ama çok üzüldüm. Bunun artık hukuk olmadığına inanmaya başladım. Rahmetli Okkır dan sonra eğer paşa yada bir şeyolursa bunun altından dinci bozması hükümet kalkamaz kalkamamalı tabiiki bunula birlikte bu dinci tayfasıda. Şimdi aynı haberi bu dinci bozması hükümetin dinci bozması bir gazetesinin nasıl verdiğine bakalım. Ve bir daha DİNCİ NE diye sormayalım defaaten örnekleri gösterilmesine rağmen anlaşılmayan bu olay bu sefer çok net ortaya çıkmıştır. BU DİNCİLERİN DİNDARLARI KANDIRMASIDIR TIPKI DİNCİLERİN DİNDARLARIN DİN DUGULARINI SÖMÜRÜP CEPLERİNİ DOLDURDUĞU FENER GİBİ.... UYANIN ARTIK UYANIN DİN BU DEĞİL... islam dini sevgi dinidir. Müslüman Allahtan korkar , yalan söylemez, riya yapmaz, vicdanlıdır acıma duygusu yardım duygusu vardır. Ama bu dinci şerefsizlerde sömürme dışında bir şey yoktur. İşte DİNCİ HABERİ
“Ergenekon” soruşturması kapsamında tutuklanarak Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevine konulan emekli Orgeneral Şener Eruygur'un, tansiyon yükselmesi sonucu merdivenlerden düştüğü ve orta derecede beyin kanaması geçirdiği açıklandı.
Şu an itibariyle durumu ağırlaştığı için yoğun bakıma alınan Eruygur'un durumu, Veli Küçük'ün hastaneye kaldırıldığı günü hatırlattı.
15 Temmuz 2008 günü Ergenekon sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük de, aynı cezaevinde banyoda düşmüş ve Kocaeli Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alınmıştı.
Ergenekon sanıklarının benzer şekillerde "düşerek" hastanelik olması dikkat çekici!
EE hala sormayın.... Dinci ne diye... zaten az kaldı gelecek dinci nedir diye... Ama sadece şunu söyleyeyim dincilerin en büyük şansı karşılarında ne dediğini anlatabilen ciddi bir gurup yok....
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Sayın erenalp ;
Onca dili biliyorsunuzda sanırım okumayı bilmiyor veya sevmiyorsunuz. Sayın sdt 23ün benzer bir sorusunu daha dört beş yukarıda yanıtlamışken iki altında aynı soruyu sorma mantığınızı anlayamadım tam olarak.
değerli commodore1tr , sorumu direkt size yönelttim. sebebine gelince , aslında size olan (ve tabii ki , forum katılımcılarını sadece yazılarından tanıyoruz) saygımdan kaynaklanmaktadır.sizin sitedeki pek çok muhtelif konuda ve benim düşünce ve eğitim tarzıma biraz yakın biraz da uzak olmanız bu saygımın temelini teşkil ediyor.
sayın sdt23 arkadaşımızın daha ziyade sizin yorumlarınıza muhalif görüşlerini de okudum.kısmen de size muhalif duruşundan ötürü benzeri şeyleri tekrarlamak istemedim.
bu nikah çeşitleri ve pek tabii ki kendini din alimi sayan şahısla alakalı hatıranız mevzusunda sizin aktarım tarzınız gerçekten hoşuma gitmişti . hatta benzetmemde bir hata olmazsa biraz da AZİZ NESİN in o memleketimizin belki de hepimizi yer yer güldüren fakat aslında içten içe de ağlatan tarzını hatırlatmıştı... bundan dolayı da aktarımınıza bir çeşit hayranlık hislerimi ifade etmek için böyle bir hitabı tercih ettim , kendimce...
kendini bilmez ve bağnaz olduğunu düşündüğüm ( fakat hangi düşünce tarzını benimsemiş olur ise olsun ) her türlü oluşumun grubun ve yanısıra kendini dindar veya dinsiz addedenlerin muhalifiyim. açık fikirli olmaya çabalıyorum , özel düşünce yapımda... herşeye de "acaba ..." sorusu ile yaklaşmayı tercih ediyorum. zannediyorum , Yüce Atamızın temennisi de budur... saygılarımla...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Şimdi bu MUTA cıların siteleri bile var soru yanıtın dışında interaktif hizmet bile var... Nöbetçi muta hocası var yazıyorsunuz yanıtlıyor.
Bu konuları her ne kadar bilsemde burada yazmak için bilgimi tazelemek ve arttırmak için bu sitelerde dolaştım ... Doğal olarak bu nickimle dolaşmadım. Çünkü burada bile kendilerini ''insan'' olarak değerlendiren bir takım mahlukat fikri tartışmayı ''km'' '' e mail'' ya da başka bir yoldan hakaret ve küfür etmek sanıyorlar. Bilmezler ki KÜFÜR EN BÜYÜK GÜNAHTIR. Bu mahlukatlar birde kendilerini islam müslüman sayıyor kader işte... Allah'ın gönül ve akıl gözünü kapadığı tipler vardır... Her yerde vardır . Kendilerini dindar sanacak kadar da şaşırtmıştır Allah onları...
Neyse bende bu nickimin fazla ''sevilen bir popiliterisi'' olduğunu bildiğimden başka nickle girdim soru yanıta. İlk nickimde daha '' esselamün aleyküm'' demeden bir homurtu koptu atıldım... Ne oldu ki derken nickime baktım '' kemalistler geliyor'' olarak seçmişim... Sonra da Muta denen dangalaklığı savunanların soru yanıt sitesine girmişim... EEE ben atılmayı çoktan hak etmişim... Ama atılana kadar anlamaya çalıştığım bir sürü salak erkeğin muta nın doğru ve dinimizde bulunduğunu kabul etmeye canı gönülden hazır olduğunu; nicklerin abuk olduğunu vede '' hoca'' denenin bunu bir şekilde Türkiye ye sokma azminde olan tiplerden birisi olduğunu anladım... İşin daha acısı buraya üye olan bu dangalakların kadınları türbana sokmak isteyen ama insan yerine koymayan tipler olduğunu anladım...
Sonra nick değiştirdim yeni bir mail le üye oldum... Ne ilginç bu kadar dincilik oynamaya çalışan var teki bile almamış bu nicki güldüm amma iyi nick ha... Azıcıkta kayıt tuttum . Onlarıda sizlerle aşağıda paylaşacağım amma nickime rağmen sonunda beni gene attılar !! Gerçi ben üçüncü sorumda atılırım sanıyordum amma.. Sanırım bilgisizlikten soruyor sandılar o soruyu... Nickim ne miydi ? Sitelerine yakışan bir isim Allahın Mücahidi.... Bazı yerleri sansürleyerek ekleyeceğim konuşmaları ... Bu siteye olan saygımdan ;sonra devam edeceğiz
Yukardaki alıntıda yapılanın aksine;
Belkide , etki/tepki yasasının fitilini ateşleyip ,dinamiğini açığa çıkartmaktan sakındıkları için ,
"Haber Sunanlar" ,genellikle , haberin kaynağını net olarak belirtmekten kaçınıyorlar.
" Su-i Misal ,Emsal Olmaz "
'Hukuki Net' akvaryumuna dadanan,
Su-i zan hastalığıyla malül,
giybet yapmaktan kaçınmayan,
hiç alışkın olmadıkları demokratik ortamı,
suistimal etmek için fırsat kollayan,
tecessüs sahibi; " çöpçü balıklarına "
"Su-i Misal ,Emsal Olamaz" ,
deyiminin doğruluğunu anlatabilmek ,
hayli zaman alacağa benzer.
Anlatmaya çalışanlara ,kolay gelsin.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Aziz Nesin olmak kim biz kim? Nerede tırnağı olsak yeter de artar aslında. Zamanında bir ülkeden adam gelmişti adam Aziz nesin fanatiği. Sanırsınız Aziz nesin şeyh bu mürit .Gel zaman git zaman ki bu git zaman topu topu üç ay sürdü aynı kişi ulvi bir laf etmişti...
'' Aziz Nesin de bir şey değilmiş yahu :) Bu ülkede yaşadıklarını yazmış sadece ... Hemde çok azını... ''
O gün bu gün düşünürüm ben bu lafı aklıma geldikçe gerçektende biz aslında komik bir milletiz aslında. Tepedekiler olmasa birde kendi çıkarı için roma yı bile yakanlar neşeli bir dünya yaratabilirdi Türkiye... Amma maalesef komedimiz bile bir şekilde trajediye dönüşür bizim. Yazık.
Aziz Nesin demişken pek bilinmeyen anısını da anlatalım da anmış olalım.
Aziz Nesin çatalca'da hırala gürele çalışmaktadır. TV ve radyo yu sevmez hiç. kapanır yazar allah yazar yada bahçe çapalar...
Sabah yedi gibi kapısı çalınır kalkar iner açar karşısında bir albay iki üç er vardır. Buyrun der. Albay siz buyurun der, sizi göz altına alıyoruz....
Yola çıkarlar Aziz Nesin şehre girildikçe bakar sağa sola
'' Yahu ne tembel halkız kimse dükkanı açmamış. Allahtan asker var bakın her yerde onlar var... ''
Albay Aiz nesin e ters ters bakar ve
'' İhtilal oldu Aziz bey sizi neden göz altına aldık sanıyorsunuz ?'' der...
Bu sefer de Aziz Nesin şaşkın şaşkın Albaya bakar...
'' Yahu yetmişime geldim neredeyse evden çıkmayan ben mi yaptım da ihtilali beni göz altına alıyorsunuz. Git kim yaptıysa bu densizliği onu göz altına al.... ''
Neyse işin komiği Selimiye ye getirilemeden aynı araçla geriye götürülür. Çünkü Kenan Evren durumu öğrenmiştir ve arar hemen 1. Ordu komutanını...
'' Aman ona dokunmayın. Beni yaptırdı zanneder dilinden kurtulamam...''
Sonra ne mi olur ? Aynı kişiler Aziz Nesin in alışverişini de yapıp çatalca'da ki evine bırakırlar. Aziz Nesin ise o anı şöyle anlatır....
'' Beni gözaltına alan Albaya parayı ödettim askerlerde malzememi taşıdı. Koca market te bir ben birde korumam Albay.... ''
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Şimdi sayın erenalp e hem Duygu hanımı daha iyi anlamasını hemde konuyu tam kavraması için bir beyin cimnastiği ile konuya yaklaşalım.
Duygu hanım o gördüğü kara şeyin ''çarşaf içersinde bir kadın'' olabileceğini belirtmiş. Buradan hareketlede aslında bu tip örtülerin erkeklerin en kibar deyimi ile kendisini bilmezliğinden kaynaklandığını başkada bir şey olmadığını belirtmiş.
Ancak diğer iletilerinden de anlaşıldığı üzere sayın erenalp aslında Türban ve çarşafı savunan bunun din gereği olduğunu kabul eden bir kişi olmasına karşın bunu savunacağına Duygu hanımı anlamadığını anlayamadığını belirterek yaklaşmış. Burada aslında ben gurur duydum kendimden demek ki benim yazdıklarımı anlamış!! Yada kaç sayfa oldu diye pas geçmiş... Bu daha kuvvetli olasılık çünkü ''pat'' diye ortaya düşmüş...
Neyse ben sorumlu vede sorunlu bir kamuoyu yaratıcısı olarak bu konuya el atmaya ve bu sayede aslında samimi ikrarı ortaya çıkarmaya karar verdim.
Konu her zamanki gibi kadın ve türban ve türbanın din emri olup olmadığı hakkında gelinen düğümlenme. Bu arada bilmeyenler için ikrar ne onu yazıp başlayalım.
İkrar : Açıkça söylemek. Tanıma;kabullenme;bir tarafın ileri sürdüğü bir olayın doğruluğunu beyan etmek anlamlarına gelir. Yani kişinin açıkça ifade etmesidir. Bu ya bir itiraf olabilir yada olayın anlatılmasıdır. Yargılama hukukunda delildir,ancak hukuk yargılamasında kural olarak,yargıcı bağlar,ceza yargılamasında ise,kural olarak yargıcı bağlamaz.
Olay Mısır da lolipop resimi ile başlar
Resmin orjinalinde bir de yazı vardır o da şudur.
Bu yazıda şu yazmaktadır ( Öyle diyorlar.)
Onları (erkekleri) durduramazsınız. Ama kendinizi koruyabilirsiniz" .
Şimdi gelin fikir cimnastiği yapalım...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Mısır seksen milyonu aşan nüfusu ile müslüman bir ülke , bu reklamdan sonra türban takanların sayısında ciddi bir artış olmuş. Zaten bu dandik resimli izahın amacıda o .... Ancak kopan onca kıyamete karşın kimse aslında bu resim ve anlatmak istediğini tam yorumlamamış gibi geliyor bana. Ve gerçektedebu bir SAMİMİ İKRAR olayıdır...
Şimdi resimde ne görüyoruz. iki adet lolipop , biri ambalajında birisi açılmış... Burada bu lolipoplar kadınları temsil ediyor. Kapalı lolipop türbanlı kadını açık lolipop ise türbansızı. Kapalı lolipop öylesine duruyor açık lolipopun üzerine ise sinekler konmuş bazılarıda etrafında uçuyor. Bu resmin amacını ve yazısının anlamını bilmesek yaralı reklam diyebiliriz.
'' açık gıdaları dışarda bırakmayınız...''
Ama anlatılmak istenenden dolayı diyemiyoruz. O zaman bu sineklerin ERKEKLERİ temsil ettiğini görüyoruz. Yani olay açığa çıkıyor lolipoplar kadınları sinekler erkekleri temsil etmiş ve türbanlı kadına erkek gitmezken türbansıza erkekler musallat olur demek istemişler.... Zaten altında yazan yazıda o ''erkekleri durduramazsınız ama kendinizi koruyabilirsiniz'' nasıl türban takarak .... Cin gibi fikir gözüksede aslında dikkatli bakılıp düşünüldüğünde hiçte öyle değil. Tam tersine sonuçlar çıkabilir....
En dikkate değer yanı bunun samimi ikrar olduğudur. Aslında bu şunun kabulüdür
TÜRBAN DİN EMRİ DEĞİLDİR. ERKEKLERİN GERİ ZEKALILIĞINDAN KORUNMA YÖNTEMİDİR.
Yazı dahil her şey aslında bunu demektedir. Örtünmenin gereği SAPIK ERKEKLERDEN KORUNMAK... Demekki hala saçtan kıldan tahrik olan mahlukat yaşıyor .... Erkekten özellikle sapık erkekten korunmak için kullanılan bir giyecek din emri olamaz... zaten ilan da da bu konuda KELAM DAHİ YOK.
İkincisi aslında gerek reklamda gerekse anlatmak istediği düşüncede erkeklere çok ciddi bir HAKARET var. Reklamı hazırlayanların da erkek olduklarını düşünürsek gerzeklikten başı dönmüş kadını mal gibi görüp örtmeye çalışmaktan ne olduğunu anlayamayan tipler olduğunu anlarız....
Erkekler sinek olarak gözüküyor. Malumunuz sinek ota da konar b.k ada. Her türlü pislikten çıkarlar. Yani insan pislikten iğrençlikten korunmalıdır. Bunun kız erkek olmakla ilgisi dahi yoktur. Erkeklerin bu kadar aşağılandığı bir reklamı erkeklerin hazırlamasıda ruh hallerini ortaya koymak bakımından düşündürücüdür. KADININ SAÇ KILINDAN TAHRİK OLACAK ERKEĞİN ERKEKLİĞİNİ BİLEMEM AMA İNSANLIĞINDAN ŞÜPHE EDERİM. KILDAN TÜYDEN TAHRİK OLAN AŞAĞILIK YARATIK GİBİ GÖSTERİLDİĞİNİN FARKINDA BİLE DEĞİLLER...
Bir erkek olarak her hangi bir duygu olmadan içimde kadının saçından kılından bacağından orasından burasından tahrik olmam. Ciddi ciddi tahrik olanınıda görmedim. Hele hele sadece saçından tahrik olanı duymadımda. Ancak görülen oki rivayet dahi olsa olanlar varnış maalesef. Bunun engellenmesinin de kadını örtmekten geçtiğini hele hele bunuda dini kısveye sokarak yapılmasını hiç içime sindiremiyorum.
Şimdi resmin diğer hallerine bakalım... Anlayalım iyice
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Şimdi konuya birde kadınlarımız açısından bakarsak. Lolipopların kadını temsil ettiğini görmekteyiz. Ve denmektedir ki kadına ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLA ERKEKLER ÜŞÜŞMESİN daha açık bir ifade ile hiç bir dini içeriği olmadığı halde erkeklerden korunmak için örtün bunuda SEN İSTEMİŞ OL....
Daha acısı da bu reklamı yapan Mısır da ki kadınların görüşleri aynen şöyle demişler ki reklamda bunu doğrulamaktadır.
''Mısırlı kadınların yüzde 72'si türbanlı. Bu kadınların yarısından fazlası "sokakta tacize uğramamak" için örtündüğünü söyledi. Tacize uğrayan kadın mahkemede kaybedeceğinden korkarak yetkililere şikayette bulunmuyor.
Mısır'da kadınlar din adına değil sırf erkeklerin tacizine uğramamak için örtünme yolunu seçiyor. Mısır Kadın hakları Merkezi'nin yaptığı son araştırmaya göre ülkedeki erkeklerin yüzde 62'si açık bir kadın gördüğünde tacizde bulunuyor.
Toplumsal yaşamda sırf kadın oldukları için tacize uğrayanların oranı ise yüzde 83 boyutlarına ulaşmış vaziyette. Kadınlar tacize uğradıklarında bunu yetkili makamlara da bildirmek istemiyor. Çünkü erkek "Yüz bulduğu için laf attığı" iddiasıyla kendisini savunuyor ve çoğu muhafazakar olan adalet yetkilileri de kadın yerine erkeği haklı görüyor.''
Burada kadın her yönden aşağılanmaktadır. Bir et parçası bir cinsel obje olarak algılanmakta aklı fikri dili düşüncesi yokmuş gibi adledilmektedir. Her ne kadar reklamda erkekler sinek olarak aşağılansada Mısır da çıkan bazı haberler ve bu ilan altındaki yazılar aşağılık bir düşünceyi ortaya koymaktadır...
''ŞEKER AÇIKSA YALANIR''
YAZABİLEN ZİHNİYETİN KADINLARI NE OLARAK GÖRDÜĞÜ ORTADADIR.
Sanki kadın açıksa isteyenin taciz edeceği kapalı ise kolayca alınabilecek bir lolipop gibi sunulduğu açıkça görülmektedir. İşin daha acısı bu ilanı veren radikaller sanki bir porno sitesinin reklamını yapar konumada düşmektedirler.
İşin acısı bu konu hakkında avrupada çıkan şu yorumdur.
''Kendilerini hayvan yerine koydukları için doğru bir tespit yapmışlar. Demek ki erkeklerin sinekten bile bir farkı yok. Kadınlar ise yalanarak bir kenara atılan loliloptan başka bir şey değil. İtiraf etmişler sonuçta. Kendilerini ne kadar düşürdüklerinin farkında değiller. Zaten aşağılık insanlar, insanlığa daha da rezil oluyorlar.''
EE şimdi biz bunu hakkettik mi?
Gelelim bu dangalak reklamın son hanesine ....
-
Toplam 1 dosya bulunuyor
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Şimdi ben çıkıp desem ki kadınlara
http://img.blogcu.com/uploads/kalanl...op_kopyala.jpg
BÖYLE DOLAŞMAKTAN KORKMAYIN. DİNCE MAHSURU YOK. AMA...
http://www.nascomarket.com/images/Ra...%20kokusuz.jpg
YANINIZDA BUNU TAŞIYIN. İŞE YARAR VE HATTA
http://img224.imageshack.us/img224/1747/89168671ux0.jpg
EVDE DE BUNU KULLANIN....
Ne olur ? Daha mantıklı değil mi? En azından zarar veren ortadan kaldırılıyor.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın commodore1tr,
Sinekler için bende aynı çözümü üretmiştim. Ancak yazmaya çekinmiştim.
İnsan olmanın sorumluluğunu taşıyamayanlar farkında olmadan kendilerine uygun bir isim ve tür bulmuşlar.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
''ŞEKER AÇIKSA YALANIR''
''Kendilerini hayvan yerine koydukları için doğru bir tespit yapmışlar. Demek ki erkeklerin sinekten bile bir farkı yok. Kadınlar ise yalanarak bir kenara atılan loliloptan başka bir şey değil. İtiraf etmişler sonuçta. Kendilerini ne kadar düşürdüklerinin farkında değiller. Zaten aşağılık insanlar, insanlığa daha da rezil oluyorlar.''
EE şimdi biz bunu hakkettik mi?
.
PENİS DİKTATORYASI!!
Eyy benim kafası ‘su kaçırmasın hava almasın’ diye devekuşu yumurtası gibi paketlenmiş hemşirem!
Eyy dini modernize edemediğinden, çağdaş yaşamı islamize etmeye çalışan tuhaf iktidarın seçmeni!
Eyy benim üstü kebap altı Lara Croft modifiye müslüman kardeşim!
Ey inandığı din;
erkeği kadına tercih eden,
üstün gören,
erkeğin otoritesini tartışılmaz ilan eden,
erkeği kadının hamisi,
kadını erkeğin hayatını kolaylaştırıcı unsur,
vesayet altında tutulması gereken bir çeşit geri zekalı ya da aciz ve hatta şeytan konumunda tanımlayan hemşirem!
Dini inancı ‘Penis Diktatoryasına mutlak itaat’ı emreden hemşirem!
İslamiyeti ‘kültür’, ahlakı dinden ibaret sanan hemşirem!
Eyy benim yaşama dair talimatı, erkekler tarafından yazılmış, erkek postacı Cebrail aracılığıyla gönderilmiş din kitaplarından alan hemşirem!
Üniversiteyi bitirirsen, diplomayı duvara asıp evinin kadını olacağını, kocanın şirketlerinden birinde çalışıyormuş gösterilip Bağkur primlerinin ödeneceğini, sonra da benim yıllarca it gibi çalıştıktan sonra bağlanan emekli aylığım kadar emekli aylığı alacağını biliyorsun değil mi? Ben de biliyorum. Bu hiç hoşuma gitmiyor.
Belki de kocanın şirketlerinden birine ortak gösterilirsin, adına ihalelere katılınır, ‘vekaleten’ kararlar, krediler alınır, hisseler satılır. Senin iraden dışında, haberin bile olmadan, sen hayata katılamadan ailenin erkekleri senin adına herşeye katılırlar, ekonomiyi falan bile yönlendirirler hatta. Sen de asaleten değil ‘vekaleten’ yaşayıp gidersin.
Üniversiteye okumak için mi gitmek istiyorsun?
Hayır! Üniversiteyi medreseleştirmeye. Mescit, çömelmeli kenef, abdest lavabosu talep etmeye. Diğer kadınlar üzerinde baskı oluşturmaya.
Kamu binasına çalışmak için mi girmek istiyorsun?
Hayır! Mescit, çömelmeli kenef, abdest lavabosu talep etmeye. Diğer kadınlar üzerinde baskı oluşturmaya.
Her yere Penis Diktatoryası’nın sana verdiği talimatları yerine getirmek için girmek istiyorsun. Bir düğmenize basacaklar, sürüler halinde çağdaş giyimli kadınların üzerine saldıracaksınız. Bir düğmenize basacaklar birşeyi protesto etmek ya da liderinizi alkışlamak için okullardan (AKP’li Belediye’nin tahsis edeceği) otobüslerle meydanlara doluşacaksınız.
Erkek emredecek siz yerine getireceksiniz. İnisiyatif, karar alamadan. Hiçbir zaman kendi başına hareket edebilen çağdaş, özgür kadınlar olamayacaksınız. Hep sürüler halinde yaşamanız, sürüler halinde eylem yapmanız gerekecek. Sizin yerinize Penis Diktatoryası düşünecek, beyninizdeki gri hücreleri kullanmayacak, alınan kararların sorumluluğunu üstlenmeyeceksiniz.
Pasif yaşamak da bir tür rahatlıktır hemşire. Bunu istiyor da olabilirsin.
Düşünmeme, koşulsuz itaat etme karşılığında ananın rahmi kadar sıcak, sarıp sarmalayan yuvanda güven içinde oturup, itaate dayalı sosyal düzen isteyen ‘kul’ çocuklar yetiştireceksin. Karnına basınca elham okuyan, bacağını çekince hatim indiren bebeklerle oynayan, isyan değil itaat eden ‘kul’lar.
Türban dediğin tesettürün sadece bir parçası hemşire.
Kafa derisinde çıkan keratini kapatan kumaş parçası.
Sana göre Allah'ın yarattığı saç, bana göre evrim sürecinde beyni radyasyondan, ısıdan korumak için oluşmuş izolasyon maddesi.
Şampuan reklamına göre ‘hazinemiz’, İslama göre bir telini gösterirsek cehennemde yanacağımız kıl kümesi.
Dinin örtünmeni emrediyorsa neden (Penis Diktatoryasının sokağa döktüğü) İranlı kızkardeşlerin gibi kara çarşaflara girmiyorsun? Bak “Eşarp yetmez, en iyi örtünme kara çarşaftır” diye sana destek gösterileri yapıyorlar oralardan.
Ama sen hemşire! Sen Ampul Partisi’nin sadakalarından, lutuflarından, avantalarından payını almakta olan Araplaşmış, ruju ojesi yerinde hemşire! Sen tesettür mayoya 250 Dolar, ipek türbana 500 Dolar, ya da üç kilo bulgura bir oy verebilen hemşire!
Sen, Allah korkusu, erkek korkusu, ölüm-cehennem korkusu arasında sıkışıp kalmış gariban! Bırak o soyut korkuları da, yakında Türkiye’de de kurulmasını beklediğim din muhafızlarının kızılcık sopasından, kırbacından, recm’inden kork.
Şimdilik rengarenk giyinebilmeni laik Cumhuriyet’e borçlu olduğunu da hiç unutma hemşire. Ampul Partisi’nin hortumlayıp babanın/kocanın cebine koyduğu avantada, oruç/namaz polisine ödeyecekleri maaşlarda benim aylığımdan kesilen, içtiğim rakıda, şarapta ödediğim vergiler olduğunu herzaman hatırla. (hadi sor şimdi Alo Fetva hattına: “İçkiden alınan vergiyle Din Polisi’ne maaş ödenirse bu para helal midir?”).
Sen de ben de biliyoruz ki senin dini inancının sana verdiği görev, yüklediği sorumluluk okumak, çalışmak, sosyal hayata aktif katılım değildir hemşire. Senin aklın bir adamın üçüncü beşinci karısı olmaya, ona sorgusuz itaat etmeye yatıyorsa eğer, eve kapanıp rahmin döl tutmayacak hale gelinceye kadar çocuk doğurup onları ‘itaatkar, isyan etmeyen kullar’ olarak yetiştirmeye yatıyorsa eğer, senin ne okumandan fayda gelir ne çalışmandan hemşire.
Kadını cinsel obje, ticari meta olarak gören sokakta kendi halinde yürüyen erkek değil, Kanada’dan Avustralya’ya kadar yayılmış yıllık cirosu 95 milyar Dolarlık tesettür giyim pazarıdır hemşire.
Kadını cinsel obje olarak gören dindar, dinsiz, ateist, bilmemneist erkek değil, beyni dinle yıkanmış yobazdır hemşire. Ona daha çocuk yaştayken nikah kıyabilen, kadını kapatarak pasifize eden Penis Diktatoryası’nın yobazı.
Soyut korkularını besleyerek özgüvenini aslında Penis Diktatoryası kırıyor senin. Sonra gelip “Beni mağdur ettin, bana zulmettin” diye beni suçluyorsun. Sonra da aynı Penis Diktatoryası açık (yani normal) giyindiğim için beni 'kokoş', değersiz ilan edip sana benim üzerimden kendini namuslu, değerli hissettiriyor, prim veriyor. Benim üzerimden senin egonu şişiriyor. Kadını kadına kırdırıyor yani.
Fallik strüktürde ibadethanelerde tapınanlara da bu yakışıyor.
KIYMET NADİR BİNDEBİR/GAZETEPORT/12/2/2008
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Buradaki tartışmalarda usul açısından itirazım vardı ama nasıl dillendireceğimi kestiremiyordum. Oral Çalışlar'la yapılan bir röportajda Çalışlar'ın söyledikleri aslında demek istediklerime tercüman olacak nitelikte.
Özellikle koyu yazılan kısımlar:
----------------------------------------------------------------------
* Kitaplığınızda Risâle-i Nur var, görüyorum.
Said Nursî’nin toplum hayatımızdaki etkisini daha rahat konuşmamız gerekiyor. Bence Türkiye böyle bir noktaya gelmiştir. Said Nursî konusunda haklı veya haksız birçok önyargı var. Onun için de Said Nursî tartışmasını ön ambargosuz yapmamız gerekiyor. Ben bunu yapmaya çalışıyorum.
* Peki okumalarınız sonucunda nasıl bir Said Nursî çıktı karşınıza?
Bir şey söyleyecek kadar duruma hakim değilim. Nursî’nin toplumun büyük bir kısmı üzerinde bu olağanüstü etkisinin nereden kaynaklandığını incelememiz lâzım. Bunu daha genişletirsek insanların dinle olan, dinin toplumla olan ilişkisini yeni gözle anlamamız lâzım. Özellikle bizim gibi laiklerin toplumun dinle kurduğu ilişkinin derinliğini yeniden gözlemlememiz gerekiyor.
* İnsanların bu konularda nasıl bir ön ambargoları var?
Küçük yaştan beri aldığınız pozitivist eğitimle dini bir yere koyuyorsunuz. Ona uygun kalıpları da onun üstüne yerleştiriyorsunuz. Bu bakış açısıyla Kur’ân’ı yüzlerce kez okuyun, fayda etmez. Çünkü okuduğunuz şeyi de farklı kendi bakış açınıza göre anlamaya başlıyorsunuz. Artık milyonlarca insanı kendine bağlayan dinleri yok sayma anlayışını sağlıklı bulmuyorum. Bunu da anlamak lâzım. İnsanlar bu ilişkiyi neden kuruyor, hangi sorularına cevap buluyorlar? Bunları anlayınca Türkiye’yi daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum. Artık pozitivist önyargıların bir işe yaramadığını düşünüyorum. Ben Buhari’nin hadis kitabını neredeyse ezbere biliyorum, ancak pozitivist bir bakışla okudum. Şimdi dinî kaynakları başka bir bakış açısıyla okumaya çalışıyorum.
* Hz. Muhammed’i nasıl okuyorsunuz?
Hz. Muhammed’i okurken onun yenileşmeci, modernleşmeci özelliklerini çok önemsedim. Topluma yenilik getiriyor, yeni kurallar koyuyor. Arap dünyasını ileri bir hamleyle yükseltiyor. “Kötü Araplar, iyi Türkleri zorla Müslüman yaptı” tartışması yanlıştır. O tarihlerde İslâm medeniyetin merkezi ve Araplar medeni. Üstün uygarlık geri uygarlığı yeniyor. Şu an Batı uygarlığı nasıl Doğu uygarlığını yeniyorsa, o gün İslâm uygarlığı içine kapılı toplulukları yeni bir uygarlıkla içine çekiyor. Senin ürettiğin düşünce dünyaya yeni bir şeyler getirecekse üstün oluyorsun. Şu anki Müslümanların sorunu bu. 40 sene önce Türkiye’de toplumsal kurallar bile dinî kurallar olarak lanse ediliyordu. İçine kapanmacı toplumsal kurallar, dinî referanslar verilerek yapılıyordu. Sen İslâmın kurallarını insanlığı korumak, insanlığa katkı yapacak ilerlemeye açık şekilde okursan Kur’ân âyetleri sana daha modern yollar da gösterir, ama bakış açına göre tersi de olabilir. Tıpkı El-Kaide gibi...
------------------------------------------------------------------
Oral Çalışlar pozitivist önyargılardan kurtulmanın gerekliliğinden bahsederek önemli bir noktaya parmak basıyor.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın cognis'in gazeteport'tan kopyaladığı, adını hiç duymadığım birinin yazısını sabırla okudum.
Biz bu sitede türbanla ilgili tartışmalara girdik, üniveristelerde serbest olması gerektiğini kendi gerekçelerimizi de belirterek savunduk. Türban aleyhinde görüş bildirenlerin kaygılarının da gözardı edilmemesini yazdık.
Ama şu adı duyulmamış "yazarın" adını anmak istemediğim makalesinde türban düşmanlığı yapılırken, dine ve kutsal değerlere saldırı yok mu? Türbanın aleyhinde olunabilir ama bu üslup ve bu kafa ile mi? Bu kafanın, dindarlığı yobazlık düzeyinde anlayanlardan ne farkı var?
Biraz dini bilgisi, biraz sosyoloji, biraz psikoloji bilen birisi sanıyorum konuya bu "yazarın" gözü ile bakmaz. Maksadım türban tartışması değil, zaten bu konuyu yeteri kadar tartıştık. Maksadım, bir zihniyeti, bir seviyesizliği, bir kabalığı vurgulamak..
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
cognis rumuzlu üyeden alıntı
PENİS DİKTATORYASI!!
Eyy benim kafası ‘su kaçırmasın hava almasın’ diye devekuşu yumurtası gibi paketlenmiş hemşirem!
(...)
Fallik strüktürde ibadethanelerde tapınanlara da bu yakışıyor.
KIYMET NADİR BİNDEBİR/GAZETEPORT/12/2/2008
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Sayın cognis'in gazeteport'tan kopyaladığı, adını hiç duymadığım birinin yazısını sabırla okudum.
Söz konusu yazı Yalçın Küçük'e aittir.
Ulusalcı sitelerde "Aydın bir adamın, kaleminden döktüğü isyan yazısını paylaşmak istedim..." notuyla beğenilerek okunmaktadır.
http://www.bizkackisiyiz.com/yazi.php?yazi_id=34960
http://groups.google.com.tw/group/ro...47484864973a0e
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Sayın cognis'in gazeteport'tan kopyaladığı, adını hiç duymadığım birinin yazısını sabırla okudum.
Biz bu sitede türbanla ilgili tartışmalara girdik, üniveristelerde serbest olması gerektiğini kendi gerekçelerimizi de belirterek savunduk. Türban aleyhinde görüş bildirenlerin kaygılarının da gözardı edilmemesini yazdık.
Ama şu adı duyulmamış "yazarın" adını anmak istemediğim makalesinde türban düşmanlığı yapılırken, dine ve kutsal değerlere saldırı yok mu? Türbanın aleyhinde olunabilir ama bu üslup ve bu kafa ile mi? Bu kafanın, dindarlığı yobazlık düzeyinde anlayanlardan ne farkı var?
Biraz dini bilgisi, biraz sosyoloji, biraz psikoloji bilen birisi sanıyorum konuya bu "yazarın" gözü ile bakmaz. Maksadım türban tartışması değil, zaten bu konuyu yeteri kadar tartıştık. Maksadım, bir zihniyeti, bir seviyesizliği, bir kabalığı vurgulamak..
Sayın Abbas Bey;
Tepki verdiğiniz yazar ve yazısına taşıdığı konuda da maksat tamamen aynı...bir zihniyeti, bir seviyesizliği, bir kabalığı ve insanlık dışı bakış açısını vurgulamak.
Yazar konuya radikal ve cesur yaklaşmıştır. Aynı konuda pek çok düşünce ve yazınlar mevcuttur, ki bu forumda da hem alıntılar hem de kişisel düşüncelerle halihazırda mevcuttur. Türbanın izahı ancak ve ancak cinsellikle mümkün olmuştur. Türbanın cevap verdiği bu izaha dinci! kesim ile laik! kesim arasında HİÇBİR İHTİLAF YOK ki.
Sanırım yıllardır her gün bir yenisi eklenen 'rte ve tebaaının jargonu' benimsendi, bunda sorun yok! seviyesizlik yok! kabalık yok! kaypaklık yok! açıkça şantaj/tehdit/karalama içerdiği için çiğnenip giden hiçbir şey yok!,,, eyvallah....
'şerefsiz',
'ananı da al git',
'gazetelerinizde çıplak kadın fotoğrafları basıyorsunuz, karışıyor muyuz?' ,
'türban=don',
'ben hepinizden en az 3 çocuk istiyorum',
'kadınlar mal mı ki kota koyacaksın'
"onlar yazdıkça biz açıklayacağız, bütün karanlıklarını ortaya dökeceğiz.' (ya yazmasalardı diye bir soru geliyor akla,,),
"izmir’in üzerinde zaman zaman yakıştırılan bazı ifadeler var. o ifadelerin olmadığı da görülecektir. çünkü, izmir’in aslı bu değildir. o yakıştırmalar değildir. inşallah bu yakıştırmaları da ilk seçimde silip atacaktır. ben buna inanıyorum"
vs. vs. vs.
Biraz dini bilgisi, biraz sosyoloji, biraz psikoloji, bilen birisi 'tesettürün' pekala erkeğin tahrik olup olmamasına birebir endeksli olduğunu da bilir. Yoksa maksat nedir? güne/güneşe/toza/yağmura karşı korumak mıdır?
Ayrıca; tesettür dini ve kutsal bir değer mi?
yoksa hem erkek cinselliği ve libidosunun kontrolünün erkeğin kendi irade ve gelişimi ile hiçbir biçimde mümkün olmayacağının ilahiyatça ikrarı hem de iradi aczi tanrısal olarak tescillenmiş erkek cinsinden dolayı uğrayacağı zararları en aza indirme amacıyla kadınlara önerilen korunma yöntemidir.
Şeriat düzenini uygulayan ülkeler de dahi ne yazık ki, tek başına tesettür hem kişisel ahlakı hem de toplumsal 'ahlak'ı' HİÇBİR ÇAĞDA tedarik edememiştir. Hatta marjinal ahlaksızlık alternatifleri yolunu da açmıştır.
Kıymet Nadir Bindebir; sosyoloji, tarih, psikoloji, ilahiyattan bi haber 'türbanıma dokunma' dan gayrı birşey bilmeyen, (ama neden? ne sağlar? yeter mi? neden benden bu isteniyor?) gibi soruları sormayan, asli cinsel organlarından gayrı saçının tek bir telini, ayak bileğini vs. her biri de cinsel organ zan'nettirilen ve hayli anlamlı bir nüfus ifade eden hemcinslerine bir ayna tutmaktadır.
2000 li yıllara gelene dek; 'insan' tüm kültürler ve toplumlarda bambaşka bir yere gelmiştir, daha da elitize olmak için tüm bilim dallarında (hukuk dahil) devinim inanılmaz bir randıman göstermektedir. Neden??? İnsan değerli bir varlıktır.
Böyle bir güncel de; 'tesettür dini bir kutsal değer' dir ve bu değere muhalefet yobazlıktır düşüncesinin bir türlü yer bulamaması tabii ki doğal sonuçtur. Tesettürün dini temin için farz olduğu nesiller boyu işlenmeye devam ettiğinde gelinen nokta hala kadının saç teli ile erkeğin uçkurunun arasındaki kördüğümdür.
Kadınlara; seks shop vitrini teşhir ürünü oldukları bellettirildiği, erkeklere de
gözlerine takılan bu ürünlerin kendilerini 'yaradılış gereği günaha sürükleyecekleri' öğretildiği sürece; içinde 'din/iman/müslüman/türban' övgüsü geçen yazınlar 'kutsal değerlerimizi sıvaslar', 'penis diktatoryası' başlıklı yazınlar ise değerlerimizi zedeler!!!!!
Başka bir forum da 'ağlatan şeytan' başlığı altında yazılan yazıda da benzer bir tavrınız olmuştu.
Sayın Abbas Bilgili; kişiler, isimler, tanınmış yazarlar, tanınmamış yazarlar, kimlikler, cv'ler, aidiyetler fikirlerin üstünde olmamalı,,, Bu insan beynini ve ideayı tamamen yok saymaktır. Fikirlerin referansını aramak da en çok Türkiye'ye has bir yaklaşım biçimi...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
sayın cognis;
Benim türbanla (veya başörtüsü ile) ilgili yazdıklarımı okuduysanız, bu konuyu cinsellik ya da dinsellik bağlamında ele almadığımı, tamamen liberal özgürlükler ve tercihlere saygı bağlamında ele almış olduğumu görürsünüz. Hiç bir zaman insanların türbanı neden tercih ettikleri benim ilgilendiğim konu olmadı. Hangi sebepten tercih ederse etsin, tercihini o yönde kullanmışsa bu tercihe saygı göstermek gerektiğini belirttim. Belirttiğiniz cinsel veya dinsel değinmelerin bu konuyu izah etmede yeterli olmadığını düşünüyorum.
Sizin "adını duymadığım yazar"dan kopyaladığınız yazı bana oldukça itici ve kaba geldi. Bu yazıda türban eleştirisi olduğu için böyle düşündüğümü zannetmeyin. Bu yazıda konu türban boyutunu aşarak dine ve kutsal değerlere sataşma düzeyine ulaşmıştır. Buaradaki "kutsal değerler" kavramından türbanı kastettiğimi çıkarmışsınız, ama yazı dikkatle okunursa, türban dışında dinsel değerlere saldırı olduğu görülecektir.
Başbakan'ın hiç de tasvip etmediğimiz kaba söylemlerini bana neden hatırlattığınızı da anlayamadım. Hatırlarsanız, bu sitede "en az 3 çocuk" konusunu açan bendim. Yani o söylemi ben de eleştirmiştim.
Gelelim bu kaba yazının yazarına.. Ben o isimde bir yazar tanımıyorum. Muhtemelen uyduruk bir isimdir.
Sayın sdt23, bu yazının Yalçık Küçük'e ait olduğunu belirtiyor. Bundan çok emin değilim, çünkü internetteki bilgilere çok güvenmem. Ama olabilir de..
Çünkü Yalçın Küçük'ün üslubuna benziyor.
Hem ne demiş Can Yücel; "yalçın küçüktür, mide bulandırır." Şayet söz konusu yazı Y. küçük'e aitse, gerçekten mide bulandırıyor. Yalçın Küçük'ün Atatürk'le ilgili mide bulandıran görüşlerini de unutmamak lazım.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Ben bu başlığı açan kişiye ve bunlara yazılan hak veren yazılara yorumlara demokratik açıdan özgürlük olarak bakıyorum ve saygı duyuyorum ama öte yandan sizlerin kabullenmek istemediği birkaç şey anlatmak istiyorum öncelikle gelelim türban başörtüsü vs. konusuna bakın eğerki biz müslüman diyorsak öncelikle kendimiz yapamasakta Allahın bize göndermiş olduğu emir ve yasakları kabullenmeliyiz (bkz.Nur Suresi 31.Ayet) bir bayanın kapalı olup olmaması onun tamamen kişisel vicdani bir özgürlüğüdür ona kimse karışamaz yani şunu kastediyorum bir insan kimse baskı uygulayıp onu tesettüre sokamaz ama aynı zamanda yer ve mekan neresi olursa olsun kimseyi başörtüsünü çıkartmakla zorunla tutmakta bizim hakkımız olamaz biz bence bazı şeyleri hala algılayamıyoruz bazı siyasi partilerin yanlışlarını göstermek için bazı şeyleri üzerini çizmek bize kolay geliyor.örneğin akp evet bencede oy toplamak için bu başörtüsü konusunu böyle yarım yamalak ortaya getirdi ve çözümsüz bıraktı ama bu özgürlük verilmeliydi çünkü ortada hak olan akpnin çıkardığı yasa değil hak olan t.c vatandaşı kızlarımızın okullara özgürce girememeleri hiçmi vicdanınızın sızlamıyor onları gözyaşlarıyla kapı önlerinde gördüğünüzde bu mu sizin özgürlük anlayışınız mini etekli bayana kezzap atıldı diye ortalığı kaldıran medyamız neden binlerce bayanın kapılarda çektiği zulme destek veriyor? diyelimki o insanları okula almadınız başörtüsü yüzünden peki okulunu okuyamayn bir genç kız ne yapacak? tabiki evlenecek ve kocasının hükmü altına girecek peki ya onun bu ülkeye yetiştireceği erkek çocuklar ne olacak duyar gibiyim terorist olacaklar dimi işte bu ülkede bunlar devam ettikçe ne terörün önüne geçilir ne yolsuzluğun ne hırsızlığın... biz asıl derdimizi düşmanımızı bilmiyoruz bırakalım bu sahtecilikler biraz gerçekçi ve dürüst yapalım siyasetimizi...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Kadınların el yüz ve ayaklar haricinde örtünmesi dini bir emirdir arkadaşım hemen üşünme google a yaz ve bak NUR SURESİ 31.AYET MEALİ
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
21-10-2007, 22:19:49
Av.Ragıp Atay http://images.hukuki.net/images/stat...er_offline.gif
Yönetici
.
İ
https://www.hukuki.net/forum/images/icons/icon1.gif Re: Vatan Sağolsun
Günlük 15000 ziyaretçi, ortalama 300 ileti!!!!!!
Hani nerdesiniz?Eşiyle sorunlarınız,Kredi kartı borçlarınız, kiracının kirayı ödeyememsi vs vs ulusun birliğinden, gencecik bedenlerin toprağa düşmesinden daha mı önemliydi?
Sorusuna 1 saat yanıt alamayınca ortalığı ayağa kaldıranlar?
Zamanınız bu kadar mı değerliydi?
stt23 Tüm iletilerini bulda 20 sayfa
erdem53 Tüm iletilerini bulda 5 sayfa
humbele Tüm iletilerni bulda 2 sayfa
sadivarol Tüm iletileri bulda 2sayfa
afyon03 Tüm iletileri bulda 2 sayfa
vecz37
ademce
birdahadüşün
https://www.hukuki.net/forum/images/icons/icon1.gif Re: Onlar evlat, baba, kardeş, eş, sevgili...
Farkında mısınız, artık şehit haberlerine de alıştı(rıldı)k... Çok acı, çok yazık.
Alıntı Dilek Kuzulu Yüksel
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
https://www.hukuki.net/forum/images/icons/icon1.gif Re: Vatan Sağolsun
Günlük 15000 ziyaretçi, ortalama 300 ileti!!!!!!
Hani nerdesiniz?Eşiyle sorunlarınız,Kredi kartı borçlarınız, kiracının kirayı ödeyememsi vs vs ulusun birliğinden, gencecik bedenlerin toprağa düşmesinden daha mı önemliydi?
Sorusuna 1 saat yanıt alamayınca ortalığı ayağa kaldıranlar?
Zamanınız bu kadar mı değerliydi?
stt23 Tüm iletilerini bulda 20 sayfa
erdem53 Tüm iletilerini bulda 5 sayfa
humbele Tüm iletilerni bulda 2 sayfa
sadivarol Tüm iletileri bulda 2sayfa
afyon03 Tüm iletileri bulda 2 sayfa
vecz37
ademce
birdahadüşün
Burası bir hukuki bilgi paylaşım sitesi olduğu için öncelikle hukuki sorularla ilgili yazıyorum. Şehit haberleri geldiği hafta internet erişimi kısıtlı bir yerdeydim, ben de sayın Hava Kuvvetleri Komutanı gibi olan bitenden geç haberdar oldum.
Düşüncelerimi Hıncal Uluç güzel bir şekilde ifade etmiş. Sözü ona bırakıyorum:
Bu savaşın komutanı kim?..
Türk ordusu bu ulusun en güvendiği kurumdur, bu ülkede anketler yapılmaya başlandığından beri hep açık ara öndedir. İsterdim ki, bu hafta içinde yeni bir anket yapılsın ve Aktütün baskınının bu güven duyusuna nasıl bir etki yaptığı ortaya konsun.
Cumartesi gününden beri halkın içindeyim.. Hemen bütün gazeteleri okuyorum, tv yorumlarını dinliyorum..
Aktütün'de verilen 17 şehitte bir PKK başarısından çok, bir askeri hata olduğuna inananların sayısı fazla.. Asker kanadından, hatta Genelkurmay İkinci Başkanı düzeyinde yapılan açıklamalar, kafalarda beliren sorulara yanıt vermekten, kamuoyunu tatminden uzak.. Hatta tersine şüpheleri destekler düzeyinde..
Bir ihmal, bir gaflet olduğu nerdeyse açık..
Şimdi bakın..
4 Ekim cumartesi günkü Vatan gazetesinin 18'inci sayfasında tek sütun bir haber var. Başlığını ve girişini aynen alıyorum..
"Aktütün Karakoluna taciz ateşi.."
"Şemdinli ilçesinde Irak sınırına 4 kilometre uzaklıktaki Aktütün Karakoluna bir gurup PKK'lı terörist taciz ateşi açtı."
Korkunç olan şeye bakar mısınız..
PKK, Aktütün karakolunu, bu haberin çıktığı gün basıyor.. 17 ölü, 20 yaralı.. Olacak şey mi?. Olacak şey mi, söyler misiniz?.
Adamlar gazetelere haber vere vere geliyorlar nerdeyse ve siz gafil avlanıyorsunuz..
Er Ramazan baskından bir gün evvel, Cuma günü evine telefon açıp veda ediyor.. "PKK'lılar bizi bu hafta içinde üç kez bastılar, ben artık zor dönerim anne.."
Ve dördüncü baskında, er Ramazan şehit..
Er Ramazan biliyor da, onun üzerindeki tek yıldızlıdan başlayıp, silsile-i meratip bol yıldızlıya bir yığın komutan nasıl bilmiyor acaba?.
Genelkurmay İkinci Başkanı ""15 şehitten 13'ü uzaktan atılan bomba ile öldü" diyor. Savunma mı, itiraf mı?.
Sınıra mesafe 4 kilometre.. PKK ile savaşın başladığı 30 yıl içinde 40 bilmem kaç kez baskına uğramış, son şehitler hariç, 28 gencimiz keklik gibi avlanmasına sebep olmuş bir karakol Aktütün. Karakol mu, elimizle kurduğumuz tuzak mı yoksa?..
Koskoca orduda, bu durumu değerlendirecek, önlem düşünecek bir kurmay çıkmaz mı?.
Harp Okullarında Taktik, Strateji dersleri niye okutulur?.
İsrail, Suriye'nin Golan Tepelerini niye işgal etti?. Eşek yükü Birleşmiş Milletler kararına rağmen niye hala ve hala elinde tutuyor?.
Çünkü bu tepelere yerleşen terör güçleri, sınırdaki İsrail karakollarını şakır şakır vuruyorlardı. Gittiler, onları kovdular, kendileri yerleştiler. Bitti.
Sen bu stratejik hamleyi yapamıyorsun, o zaman taktik bir karar alır o karakolu ordan çekersin.. İlle de orda asker şartsa, o zaman, o gecekonduya değil, havan atışlarına dayanıklı, daha ağır bombalara karşı da sığınaklı bir bina inşa edersin..
Bunların hiç birini yapma.. Çocukları oraya gönder ve de ki, "Dua edin de adamlar Irak tarafından bomba atmasın?.."
Şimdi çekiyorlarmış.. 45 şehit mi gerekiyordu, yanlışı görmek için?.
Bu mudur durum muhakemesi?..
17 Aralık 2007.. Zamanın Genelkurmay Başkanı konuşuyor..
"PKK unutmasın ki artık bizim için oradaki kamplar BBG (Biri Bizi Gözetliyor) evi gibidir.."
Allahtan öyle?.. Ya maazallah olmasaydı, kaç şehit verirdik?.. 150 mi?.. 1500 mü?.
Bugünkü Genelkurmay açıklıyor ki, BBG falan hikâye.. Aktütün karakolundan gözetleme mesafemiz 150 metre.. Eee. Adamın elinde sınır ötesinden, 5 kilometreden bomba atan silahlar var, ne olacak şimdi?.
Bugünkü Genelkurmay açıklıyor..
İstihbarat sorunu yok.. Amerikalılarla yapılan işbirliğiyle her şey haber alınıyor. Aktütün baskını biliniyor yani.. Bilindiği açık zaten.. Vatan gazetesi biliyor, er Ramazan biliyor, Genelkurmay bilmez mi?.
Ne yapıyor peki?..
Sınır dışı uzun mesafeli bomba atışına karşı tümüyle korumasız araziye takviye diye kara askeri gönderiliyor.. Sanki hedef büyüsün, PKK daha kolay, daha bol vursun diye?. Bu nasıl bir askeri düşüncedir?..
Aktütün'e baskın istihbaratını alan komutan sınırötesi bombalamaya açık araziye yeni asker mi yollar, yoksa ordaki korumasız askeri, güvenlik sağlanana kadar geri mi çeker?.
İstihbarat gelince, oraya bir bölük yollanmış.. Bölüğün komutanı nerde, kim?. Şehit olan astsubay mı?. O da ayrı bir soru!.
Şimdi asıl soruma geliyorum.. Yıllardan beri beynimi kurcalayan bir soruya..
Türk ordusu PKK ile 30 yıldan beri savaşıyor. Düşük Yoğunluklu Savaş.. Ama savaş.. Peki bu savaşın komutanı kim?.. Duydunuz mu böyle bir birlik.. Böyle bir komutan..
Tarih boyu bir daha Anadolu'ya saldırmaya kalkışmayacak Yunanistan için "Ya gelirse" diye Ege Ordusu kuruyoruz da, 30 yıldır Cumhuriyetle savaşan PKK'ya karşı bir niçin bir Ordu, Kolordu, tümen, her neyse bir birlik oluşturmuyor, bir sorumlu komutan atamıyoruz.. Komutansız savaş olur mu?. Olursa kazanılır mı?.
Savaş, Ankara'da toplanan kurmaylarla mı, harekat alanında fiilen çatışan komutanlarla mı yönetilir ve kazanılır?.
Diyelim Aktütün baskını haber alındı.. Ankara'ya Genelkurmay'a haber.. Genelkurmay Hava Kuvvetleri Komutanlığına haber.. Hava Kuvvetleri Komutanlığı yöreye en yakın taktik kuvvete görev.. Sizin bu satırları okumanız için geçen zamanda uzun mesafeli toplar patladı ve 17 er şehit oldu bile..
Yörede, bu savaş için gerekli, hava ve kara tüm unsurları emir ve komutası altında bulunduran bir komutan, bu savaşın Ankara'dan yönetilmesinden daha etkili olmaz mı?. Güney Doğu Anadolu Düşük Yoğunluklu Savaş Komutanlığı mesela..
Olmazsa niye, Birinci, İkinci, Üçüncü ordular var.. Ege Ordusu var?.
Hayali düşmana Ordu.. Gerçek düşmanı boş ver!..
Bugün Güney Doğu Anadolu Düşük Yoğunluklu Savaş Komutanlığı olsaydı, ben onun başındaki subaydan Aktütün Baskınının hesabını sorardım.
Bugün kime soracağımı bilmiyorum.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
21-10-2007, 22:19:49
Av.Ragıp Atay http://images.hukuki.net/images/stat...er_offline.gif
Yönetici
.
İ
https://www.hukuki.net/forum/images/icons/icon1.gif Re: Vatan Sağolsun
Günlük 15000 ziyaretçi, ortalama 300 ileti!!!!!!
Hani nerdesiniz?Eşiyle sorunlarınız,Kredi kartı borçlarınız, kiracının kirayı ödeyememsi vs vs ulusun birliğinden, gencecik bedenlerin toprağa düşmesinden daha mı önemliydi?
Sorusuna 1 saat yanıt alamayınca ortalığı ayağa kaldıranlar?
Zamanınız bu kadar mı değerliydi?
stt23 Tüm iletilerini bulda 20 sayfa
erdem53 Tüm iletilerini bulda 5 sayfa
humbele Tüm iletilerni bulda 2 sayfa
sadivarol Tüm iletileri bulda 2sayfa
afyon03 Tüm iletileri bulda 2 sayfa
vecz37
ademce
birdahadüşün
Sayın mehmet emin sezen;
konuyla alakasız bir yerde neden bu yazıyı yazıyorsunuz? Bunun tek nedeni olabilir; bir konuda cevap veremiyorsunuz ve fikren cevap veremediğiniz kişilerin açıklarını bulduğunuzu zannederek balıklama atlıyorsunuz.
Yukarıda isimlerini saydığınız insanları ne kadar tanımaktasınız. Vatanın sağ olması için ne kadar fedakarlık yaptıklarını nereden biliyorsunuz? O kişilerden fazlalık olarak siz ne yaptınız? Tanımadığınız kişiler hakkında böyle hüküm verme cüretini nereden buluyorsunuz?
Vatanın sağ olması bir sitede yorum yazmakla mı oluyor? Siz vatanın sağ olmasını Bilecik'te askerlik yapıp TÜRK BAYRAĞI'nı rakı reklamıyla kirletmek mi zannettiniz?
Evet TÜRK BAYRAĞINI KİRLETİYORSUNUZ. En kısa sürede imzanızı ve avatarınız değişmenizi veyahutta TÜRK BAYRAĞI'na yakışır içerikte yazı yazmanızı, ayrıca tanımadığınız kişilerin vatan sevgilerini sorgulamamanızı tavsiye ederim.
https://www.hukuki.net/forum/showthre...403#post219403
29-09-2008, 14:17:48 Kayıt Tarihi: Nov 2006
Nerede: izmir, konak, Turkey.
İletiler: 778
image001.jpg[/IMG]
mehmet emin sezen
Hukuk Sever
Re: S.O.S.
……………
Sayın commodore 1tr biraz geç oldu ama rakı'yada para vermeyin size askerlik yaptığım yerden çok eski bir rakı gönderiyorum Bayram'dan sonra içersiniz salgam suyunuda kim gönderir bilemem artık .sağlıkla kalın efendim.
__________________
image002.gif[/IMG]
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın erdem 53 ;
Akli sağlığınızla ruh sağlığınız yerinde değil mi?
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sen daha hayra yor gördüğün düşü,
Artık merdivenin bitti çıkışı.
Dizin dayanırsa in bakalım in.
İşte gülen selvi, susan minare
Nufüs tezkerende kayıt; Çağdışı...
Sunmuş olduğum Aparatif hoşunuza gitmedi galiba!?
işinize gelen konulara ileti yazıyorsunuz da Vatanını savunmak için 20 yaşındaki delikanlılar Şehit düşüp ölürken yazaçak birşey bulamıyormusunuz sadece merak ettim bana ne sizin sevginizden
"Bir soğan soyulurken yaşarırda bazı gözler! Şehitler kaldırılıken aldırmıyor Ö.....
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Şehitlere ağlamak, teröre lanet bu ülkede bir gösteri haline dönüştü, tam da bu utanç verici,,, acizliğin merasimi...
Sen daha az kahroldun, yok lanet eder iken söyle kaç promil alkollü idin,,, beraber ve solo şarkıları izlemeyin vs. vs. vs.
bu da tam bir duygusal sömürü anarşisi, vicdani TERÖR....