Kategoriler: Gazeteler

İYİ BİR HUKUKÇUDA BULUNMASI GEREKEN BAZI TEMEL NİTELİKLER

Kişilerin hukuken korunan menfaati anlamına gelen hak ve hakların devletçe güvence altına alınmasını ifade eden hukuk amaç olarak herkesin hukuk çerçevesinde hakkını alması olarak somutlaşan adalet idealine ulaşmayı hedeflemektedir.  Bu bakımdan William Watson’a ait şu söz ne kadar kıymetlidir, ‘Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun’.

Elbette ki hukuku anlamlı ve kuvvetli kılan uygulayıcılarıdır. Aksi halde hukuk metinleri ne kadar güzel yazılırsa yazılsın kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm olacaktır. Uygulayıcıların tam olarak hukuka ve vicdana uygun karar verebilmesi için onların hem akademisyenlerce çok iyi bir şekilde yetiştirilmesi hem devletçe birtakım güvencelerle korunması hem de şahsi olarak bazı karakteristik özelliklere sahip olması gerekmektedir.

Her meslekte olduğu gibi hukuk mesleğine (Hâkim-Savcı-Avukat-Noter-Arabulucu-Uzlaştırıcı-Müşavir vs. gibi) intisap eden kişilerde olması elzem birtakım nitelikler bulunmaktadır. Tabii ki bu niteliklerin hepsini saymak ve detaylandırmak bir makaleye sığmayacak niceliktedir. Bu nedenle bu makalede altı başlık altında genel kabul gören (Ayrıca Bkz: Bangolar Yargı Etiği İlkeleri, Mecelle) bazı nitelikler kısaca değerlendirilecektir.

1. Adil ve Güvenilir Olmalıdır: Adalet aramakla ve dağıtmakla görevli olanların evleviyetle kendilerinin adil ve güvenilir bir kişi olarak toplumda temayüz etmeleri bu mesleğin olmazsa olmazıdır (sine qua non ). Yani bu mesleği icra edecek kişiler gerek özel hayatlarında gerek mesleki hayatlarında adil, doğru, güvenilir olmalı ve tüm uğraşıları hakkı tutup kaldırma üzerine bina edilmelidir.  Çünkü kendileri adil ve güvenilir olmayan kişilerin karar ve uygulamalarının adilliği ve güvenirliği de tartışma konusu olacaktır.

2. Bağımsız ve Tarafsız Olmalı: Hukukçular mesleğini icra ederken hiç kimseden emir/ talimat almamalı ve de hedefleri adaleti gerçekleştirmek olduğundan tarafların iddia ve ispatlarını tarafsız bir biçimde değerlendirmeli, gerekli araştırmaları titizlikle yapmak suretiyle maddi gerçeğe ulaşmaya çalışmalıdırlar. Kişisel, mesleki, mezhebi, ırki veyahut dini yakınlık/uzaklık kararlarını etkilememelidir.  Bu konu o kadar önemlidir ki uluslararası/ulusal yazılı kuralların yanında özellikle yargı bağımsızlığı ve de yargıç tarafsızlığıyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesinin birçok kararı bulunmaktadır.

3. Mevzuata Hâkim Olmalıdır: Hukuk mesleğini icra edeceklerin başta hukukun evrensel ilkeleri olmak üzere iştigal ettikleri alanın mevzuatını (Anayasa-Kanun-Yönetmelik-İçtihat-Doktrin vs. gibi) çok iyi bilmelidirler. Bu bilme aynı zamanda yapılacak yenilikleri ve değişiklikleri takip etmeyi de kapsamalı ve her daim güncel kalabilmelidir. Ayrıca hukuki boşlukları da adil bir şekilde doldurabilme basiret ve ferasetine sahip olmalıdırlar. Aksi halde muhatapların hak kaybına sebebiyet verilmesi durumu ortaya çıkabilecektir.

4. İletişimi Kuvvetli Olmalıdır: Çağımız aynı zamanda bir iletişim çağıdır. O nedenle her alanda iletişim becerisi üst düzeyde olanlar bir adım öne çıkmaktadır. Bir hukukçunun da gerek sözlü gerek yazılı gerek görsel gerek sanal iletişim becerilerini sürekli geliştirmesi gerekmektedir. Bunun içinde iyi bir hukukçu inceleme/araştırma, okuma/yazma ve anlama/anlatma becerilerini verimli kılacak faaliyetler içerisinde olmalı bütün bunlarla birlikte teknolojik aletleri de iyi kullanabilmeli ve analitik düşünceyi karar ve davranışlarına yansıtabilmelidir.

5. Cesur ve Dirayetli Olmalıdır: Hukuk mesleğini icra edenler kurulu bir robot gibi hareket eden varlıklar değil çevrelerinden etkilenen korkuları, beklentileri ve doğal olarak zaafları olan insanlardır.  Ancak icra ettikleri görevin mahiyeti ve kutsiyeti uyarınca onların mümkün olduğunca bu tür beşerî zaaflara mağlup olmamaları beklenmektedir. Çünkü onların mağlubiyeti bağışıklık sisteminin çökmesi demek olduğundan toplum için ölümcül bir hastalığa davetiye çıkarılması anlamına gelmektedir.

6. Hobi Sahibi Olmalıdır: Hukuk mesleğinin dışındaki zaman için dinlendirici-eğitici-geliştirici bir spor-sanat-kültürel hobiye sahip olmak bireyi madden ve manen olumlu yönde etkileyen bir davranış biçimidir. Uzmanlara göre hayatı tek yönlü yaşamak ileriki dönemlerde birtakım olumsuz psikolojik sıkıntılara sebebiyet verebilmektedir. Öyleyse hem mesleki verim hem de kişisel gelişim açısından hobi sahibi olmanın birçok faydası bulunmaktadır. Bu aynı zamanda toplum önderi/aydını olarak görülen bu meslek grubunun topluma da bu yönüyle olumlu örnek teşkil etmesi açısından önem taşımaktadır.

İyi bir hukukçunun sahip olması gereken nitelikler elbette sadece yukarıda saydığımız niteliklerden ibaret değildir. Bunlara ilave olarak birçok nitelik sayılabilir;

– Zamanı iyi kullanma,

– Sabırlı olma,

– Merhametli olma,

– Düzenli olma,

– Empati sahibi olma,

– Plan ve Koordinasyon becerisine sahip olma vs. gibi…

Sürekli değişen ve gelişen bu bilgi ve teknoloji çağında önemini arttıran (bilişim teknolojileri) ve de önemini kaybeden (salt bedensel güce dayalı işçilik) çeşitli meslek grupları bulunmaktadır. Yapay zekanın hayatın her alanına girdiği ve hatta hukuk alanında dahi kullanılmaya başlandığı çağımızda gerek bireyler arasında gerek birey-devlet arasında gerekse de devletler arsında yeni yeni çözüm bekleyen ihtilaf alanları oluşmaktadır. Sosyal ve duygusal bir varlık olan bireylerin soğuk ve mekanik olan robotların hukuki ihtilafları çözmesine ne kadar sıcak bakacağı tartışmalıdır.

Bu nedenledir ki hukuk mesleğinin toplum yaşamındaki hayati konumunu her daim koruyacağı kanaatindeyiz.  Burada başta hukuk eğitimi veren eğiticiler olmak üzere meslek uygulayıcılarına büyük bir sorumluluk düşmektedir. Çünkü güçsüzün kuvvetliden hakkını almasının meşru biricik yolu olan adalet mekanizması toplum hayatı için adeta bir sigorta fonksiyonu icra etmektedir. Nitekim tarihte birçok isyan, kargaşa ve kaosun adalete olan inancın zedelenmesinden neşet ettiği görülmektedir. Amerika da 2020 yılında George Floyd adında siyahi bir vatandaşın, polisin kötü muamelesi sonucu ölmesi neticesinde başlayan olaylar bunun güncel somut bir kanıtıdır. Nitekim göstericilerin adeta mottosu haline gelen ‘NO JUSTICE, NO PEACE=Adalet Yoksa, Huzur Yok’ sloganı da adaletsizliğin ne büyük reaksiyonlara yol açabileceğinin göstergesidir.

Sonuç olarak adil, tarafsız, güvenilir, bilgili, cesur ve kabiliyetli hukukçuların varlığı ve çokluğu bir toplum için bulunmaz bir nimettir. Özellikle de gücün karşısında eğilmeyen, tehdide aldırış etmeyen ve de maddi menfaatlere aldanmadan görevlerini hukukun evrensel ilkelerine ve vicdani kanaatlerine uygun olarak yapan hukukçular hem adalet anlayışına yapmış oldukları olumlu katkılar nedeniyle toplum tarafından hem de geleceklerine tertemiz bir manevi miras bıraktıkları için aileleri tarafından hayırla ve özlemle yad edileceklerdir. Nitekim tüm kutsal kitaplarda adaletle davranma teşvik edilmiş onun aksi olan zulüm ise açıkça kınanmıştır. 

Son söz olarak kanımızca yukarıda sayılan niteliklere sahip bir hukukçu -özellikle de baskı ve tehdit altında olduğu dönemlerde- verdiği kararlardan dolayı vicdani olarak müsterih ve bu kararlar evrensel hukukça da hüsnü kabule şayan ise ve de konjonktür değiştiğinde de bu kararlarının arkasında durabiliyorsa mesleğinin hakkını verebilmiş ve de arkasından gelenlere güzel bir örnek olabilmiştir. Dileğimiz tüm hukukçuların hakları adaletli bir şekilde tevzi etme vazifesinde korkmadan, yılmadan ve olumsuzlukları bahane etmeden çalışabilmeleri ve her halükârda adil karar verebilmeleridir…

Av. Dr. Erkan BULGAN 

Orijinal haber kaynağı için; Hukuki Haber

Benzer haberler:

    yok