Telefon Dinleme Kayıtlarının Delil Kuvveti Ve Kıymeti
TELEFON DİNLEME KAYITLARININ DELİL KUVVETİ VE KIYMETİ
I-GİRİŞ;
Haberleşme özgürlüğü; ulusal ve uluslararası mevzuatta açık ve korunaklı biçimde düzenlenmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8.maddesinde ve Anayasamızın 22.maddesinde yer alan haberleşme özgürlüğü ve bu özgürlüğe saygı gösterilmesi hakkının, kesintiye uğramadan ve başkaları ile sansür edilmeden, gizliliğinin ihlal edilmeden iletişim kurma hakkı olduğu konusunda şüphe ve tartışma yoktur. Aksi davranışlarda Türk Ceza Kanunun 132. maddesi ve devamı hükümlerinde, her mağdur birey ve her eylem için ayrı ayrı yaptırıma bağlanmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, haberleşme özgürlüğünün sınırlandırılması konusunda bazı ölçütler getirerek, bu özgürlüğün sınırlandırılmasına ilişkin hükümlerin dar yorumlanması gerektiği sıkça vurgulanmaktadır. [1]
Aşağıda detayı açıklanacağı üzere, telefon dinleme kayıtları tek başlarına kesin delil niteliğinde olmadıkları, suçun telefonda ikrar edilmesi halinin dahi Kayseri 2.Ağır Ceza Mahkemesinin kesinleşen kararında da belirtildiği üzere “mahkeme dışı ikrar” niteliğinde bulunduğu, “ikrarında mahkeme huzurunda dahi yapılmış olmasının” Yargıtay Ceza Genel Kuruluna göre mahkumiyet için tek başına yeterli olmadığı dikkate alındığında, sadece telefon dinleme kaydına dayanılarak ceza verilemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
II-AÇIKLAMALAR:
1-Kayseri 2.Ağır Ceza mahkemesinin 16.03.2007 tarih ve 206/290 esas, 2007/85 sayılı kesinleşmiş kararında, “CMK 135.madde de belirtilen (katalog suçlar) koşulların varlığı halinde sanıkların telekomünikasyon yolu ile iletişiminin tespit edilebileceği bilinmektedir. Bu sebeple yasal yolla elde edilen bu görüşme tutanaklarının “Mahkeme Dışı İkrar” olarak değerlendirilmesi gerekecektir. Hâkimin huzurunda olmayan bu ikrar çeşidi, bütün deliler gibi takdir olunur. Mahkeme dışında ikrarın ne muteber, ne de böyle bir ikrarın kesin delil olduğu söylenebilir, takdire tabidir… bir ikrarın sanık aleyhine delil olabilmesi için, CMK maddesi gereğince hakim veya C.savcısı huzurunda veya müdafiinin hazır bulunduğu kollukta yapılması, sonrasında kovuşturma aşamasında geri alınmaması ve yan delillerde de doğrulanması gerekir”. [2] şeklinde tespit ve değerlendirme yapılmış, kararda, CMK nın 213.maddesine de yer verilmiştir.
2-Kaldı ki tek başına ikrar yani suç işlediğini kabul etmenin, mahkumiyet için yeterli olmadığı Yargıtay Ceza Genel kurulunun 10.12.1990 tarih ve 1990/6-257 esas, 1990/335 sayılı kararında çok net olarak belirtilmiştir. Kararda “Usul Yasamıza göre, sanığı hakim sorguya çekebilir. Meşhut suçlarda ve gecikmede tehlike olan hallerde bile, savcı veya kolluk sanığı sorguya çekemez. Hazırlık soruşturması sırasında henüz sanık sıfatını alamamışken, kuşkulunun dinlenmesi "sorgu" olmayıp "ifade almadır. Sorgu gerekiyorsa, C. Savcısı sulh hakimine başvurur ve sanık isnadı bu sorgu sırasında öğrenir. (CYUY.nın 135/1. maddesi).
Sorgu savunma vasıtası olup, kanıt elde edilmek üzere kabul edilmiş bir kurum değildir. Ancak maddi gerçeğin hakim tarafından öğrenilmesinde değerlendirilebilir. …..CYUY.nın 247. maddesine göre, duruşma dışındaki ikrarı içeren tutanağın, kanıt olabilmesi için ikrarın hakim önünde yapılması zorunludur. Savcılık veya kolluktaki ikrarı içeren tutanaklar duruşmada kanıt olarak okunamaz. Dolayısıyla kanıt olarak hükme esas alınamazlar.
Kaldı ki duruşma sırasındaki ikrarın bile tek başına kesin kanıt olduğu kabul edilemez. Zira bir insanın kendisini suçlu kabul etmesi veya bir başkasının suçunu kabullenmesi olanaklıdır. Bu itibarla duruşmadaki ikrarın da başkaca yan kanıtlarla desteklenmesi gerekir.”[3]
Yani, bırakın telefonda ki mahkeme dışı ve hâkimin huzurunda olmayan ikrarı, mahkemenin huzurunda yapılan ikrarın dahi maddi ve yan deliler ile desteklenmesi gerektiği Yargıtay Ceza Genel kurulu tarafından belirtilmektedir.
3-Ceza Muhakemesi Yasasının “Sanığın Önceki İfadesinin Okunması” başlıklı 213.maddesinde “Aralarında çelişki bulunması halinde; sanığın, hâkim veya mahkeme huzurunda yaptığı açıklamalar ile Cumhuriyet savcısı tarafından alınan veya müdafiinin hazır bulunduğu kolluk ifadesine ilişkin tutanaklar duruşmada okunabilir. “ hükmü yer almaktadır.
CMK tasarı metninde 221.madde olarak geçen hükümde, TBMM madde gerekçesi olarak “Sanığın, yüklenen suçu işlediğini hâkim huzurunda kabul etmesine ikrar denilmektedir. Böyle bir kabul hâkim huzurunda olmamışsa ikrardan bahsedilemez. Ancak, bunlar ikrar sayılmasalar da “sanık açıklamaları” delili olarak ceza yargılamasında değer taşırlar. Hâkim, tutanakları aynı davanın duruşmasında sanığın ikrarına delil olmak üzere okuyabilir. Buna karşılık, Cumhuriyet savcılığında, kollukta ve diğer soruşturma organlarında yapılan bu tür açıklamalar ikrar sayılamayacağından, bu açıklamalara ilişkin tutanaklar da ikrara delil olmak üzere duruşmada okunamaz. Böyle bir hükmün konulmasının temel nedeni, insan haklarına gösterilen saygıdır; zira ancak hâkim tarafından düzenlenen tutanak tam olarak güvenilir olabilir….Sanık açıklamaları sadece ikrardan ibaret değildir. İkrar dışında sanık tarafından yapılan diğer açıklamalar arasında bir çelişkinin bulunması hâlinde, bu açıklamalara ait tutanaklar duruşmada okunabileceği belirtilmiştir.[4]
CMK nın 314/1-c.maddesinde de “Sanık beraat ettikten sonra suçla ilgili olarak hâkim önünde güvenilebilir nitelikte ikrarda bulunmuşsa” şeklinde yargılamanın yenilenmesi ile ilgili olarak yer almaktadır. Bu ifade de, ikrarın hakim önünde yapılıp yapılmamasının önemine vurgu yapılmıştır.
Tasarının madde gerekçesi de olsa, bu hususa hukukçuların bakışını yansıtmak açısından önem arz ettiği için, tasarının madde gerekçesine yazımızda yer verilmiştir.
4-Özetle telefon konuşmalarında geçen ikrarların, CMK 213.madde kapsamında yer alan ikrar nitelik ve gücüne sahip olmadığı anlaşılmaktadır.
Zaten ikrarın tek başına mahkûmiyete esas alınamayacağı, ikrarın mutlaka maddi ve yan deliller ile desteklenmesi gerektiği de belirmiştir.
Telefon konuşmalarının ve burada geçen suç kabullerinin tek başına ispata yeterli olmayacağı, mutlak şekilde maddi ve destekleyici yan deliller ile kuvvetlendirilmesi gerektiği [5] anlaşılmaktadır.
Yargıtay kararlarında “ses ve görüntü kayıtlarının tek başlarına delil olmayacağı, güvenilirliğinin kuşkulu olduğu ve ancak diğer deliller ile desteklenmeleri halinde hükme dayanak oluşturabilecekleri vurgulanmıştır.”[6]
5-Bu delillerin tek başına delil olamayacağı gibi, bu tedbirlere ilk adım olarak başvurulması da hukuka aykırı olacaktır. Zira bu tedbir ikici derece başvurulabilecek bir araştırma ve delil toplama yöntemidir.
“5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi” isimli, Sayın Doç. Dr. Mustafa Ruhan ERDEM tarafından kale alınan makalede bu tedbirin “Uygulama Koşulları” başlıklı 3.bölümünün 4.sayfasında (http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/115.doc)
“Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi tedbirin haberleşme özgürlüğüne ağır müdahale oluşturması nedeniyle, oranlılık ilkesinin somut bir görünümü olarak ikinci derecede uygulanabilirlik koşulun yer verilmektedir. Bu koşul, aynı amaca hizmet eden iki tedbir arasında öncelik-sonralık ilişkisini ifade eder ve aynı suçu aydınlatmak üzere başvurulabilecek birden fazla tedbir arasında bir karşılaştırma yapılmasını ve bunlardan en ılımlısı hangisi ise onun seçilmesini gerektirir. Nitekim CMK m. 135/1’de, bu tedbire başvurmak için “başka suretle delil elde edilmesi olanağının bulunmaması” koşuluna yer verilmek suretiyle bu tedbirin diğer tedbirlere göre ikincil olduğu vurgulanmak istenmiştir.
Buna göre, bu koşulun gerçekleşmiş sayılabilmesi için, soruşturmanın başında veya soruşturma sürerken başka bir tedbire başvurulması durumunda olayın aydınlatılmasını olanaksız kılan bir engel ile karşılaşılmalıdır. Her halde başka bir tedbire başvurmanın sonuca ulaşmayı güçleştirecek olması, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin dinlenmesi tedbirine başvurmak için yeterli değildir. Bu koşul, tedbire ilişkin karardan önceden belirli bir varsayıma dayanılmasını gerektirir. Başka bir anlatımla, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin dinlenmesi tedbirine karar vermeden önce diğer tedbire başvurulmuş ve bundan sonuç alınmamış olması gerekmez; bunlara başvurulduğunda sonuç alınamayacağı konusunda bir beklentinin varlığı yeterlidir. Bu yüzden de, bu koşulun, tedbirin uygulama alanını sınırlandırmak bakımından etkisi azdır.”[7] Şeklinde bu tedbirin hukuki niteliğini ve uygulanma koşulları çok net ve anlaşılabilir şekilde ifade edilmiştir.
6-Ayrıca bu telefon kayıtlarının özel hukuk çerçevesinde tazminat davalarında ve disiplin soruşturmalarında delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığı açıklamıştır. [8]
7-CMK nın 135/6.maddesinde yer alan ve telefon dinlemesi yapılabilecek suçların fıkraları ile birlikte yer aldığı katalogda bulunmayan bir suç nedeni ile önce terör suçu kapsamında veya ihaleye fesat karıştırma gibi katalogda yer alan suçlardan soruşturma yapılacak izlenimi verilerek, buna göre dinleme karanın verilmesinin kanuna karşı hile yoluna gitmek olduğu, Yargıtay kararlarının şerhlerinde 1.sınıf Hakimler tarafından vurgulanmakta, usulsüz dinleme talep eden, bu talebe katılan ve nihayet bu kararları veren; kolluk görevlileri, Cumhuriyet Savcıları ve Yargıçlar hakkında yasal işlem yapılmak üzere suç duyurusu yapılması gerektiği” yine aynı Yargıtay kararlarının şerhlerinde belirtilmiştir.
Yargıtay 8.Dairesinin oy çokluğu ile verdiği iki karar. [9] (Yargıtay Sekizinci Dairesinin 23.01.2007 tarih ve 2006/8117 esas, 2007/320 sayılı kararı ile aynı Dairenin 25.03.2007 tarih ve 2007/11831 esas, 2008/2803 sayılı kararı) ve bu kararda geçen muhalefet şerhinin, telefon dinlemeleri ile ilgili bir takım kriterleri ortaya koyması açısından dikkat çekici olduğundan yazımızda yer vermenin anlamlı ve faydalı olacağı değerlendirilmiştir.
Belirtilen Yargıtay 8.Dairesinin kararlarında yer alan şerhte özetle; telefon dinlemelerinde, dinlenilecek telefonunun hangi şahsa ait olduğu ve kim tarafından kullanıldığının kararlarda belirtilmemiş olmasının, bu şahısların özel yargılama usullerine tabi olup olmadığı ve mahkemenin yetkili olup olmadığının bu açıdan belirsizlik taşıyacağı da vurgulanıp, katalogda yer alan suçlarda da ancak şartların doğması halinde dinleme kararının verilebileceği belirtilerek, katalogda bulunmayan bir suç nedeni ile önce terör suçu kapsamında soruşturma yapılacak izlenimi verilerek buna göre dinleme karanın verilmesinin kanuna karşı hile yoluna gitmek olduğu vurgulanmıştır.
Kararın devamında da “Bir ülkenin demokratik bir ülke olup olmadığı görmek için, ceza yargılama normlarına ve uygulamasına bakılması gerektiği unutulmamalıdır. Yasalarda ki hükümlere ve o hükümlerin emredici olmalarına karşı, tam tersi uygulama yapılmakta ve böylece kanuna karşı hile yolu ile kanıt toplanmakta ise, bu kanıtların sözde kanıt olacakları unutulmamalıdır.….Elde edilen iletişim tutanakları ile sorgulama yapılarak, elde edilen ikrar ve dolaylı ikrarların, hukuka aykırı kanıtların “uzak etkisi gereği” geçerli olmayacağı gözetilmek sureti ile mahkumiyetlerine karar verilen tüm sanıkların beraatlarına, usulsüz dinleme talep eden, bu, talebe katılan ve nihayet bu kararları veren Kolluk Görevlileri, Cumhuriyet Savcıları ve Yargıçlar hakkında yasal işlem yapılmak üzere suç duyurusu yapılması gerektiği” belirtilmiştir.
Bugün için muhalefet şerhinde yer alan bu değerlendirmelerin, gelecekte ana karar gerekçelerinde yer alması da mümkündür. Nihayetinde bu tespit ve değerlendirmeler 1.sınıf hâkimler tarafından yapılmaktadır.
III-SONUÇ:
İletişimi denetlenen yanı telefonu dinlenen kişi, dinleme esnasında ben falancayı öldürdüm, dediği ve yakalanmasına müteakip suçlamayı kabul etmediği ve susma hakkını kullandığı durumda, suçlu olur mu?
Elbette böyle bir somut eylem ve öldürme var mı?
Ceset nerede?
Suç aleti nerede?
Tanık var mı?
Olay yeri incelemesinden, şüpheli ile ilgili bir parmak izi, kıl, tüy bir şey bulunmuş mu?
Bu soruların cevapları olumlu olmadığı sürece, kişinin dinlenen telefonda suçunu ikrar ettiği ve sonra yetkili makamlar huzurunda inkâr ettiği veya susma hakkını kullandığı durumlarda, telefon kayıtlarının mahkûmiyete esas alınacağını düşünmek, sanırım biraz anlamsız olacaktır.
Ayrıca tek başına ikrar yani suç işlediğini kabul etmek mahkûmiyet için yeterli değildir. Yargıtay Ceza Genel kurulunun yukarıda belirtilen kararında da belirtildiği üzere, mahkeme önünde yapılan ikrarın dahi tek başına yeterli olmadığı, söz konusu fiilin gerçekleştiğinin yan deliller ile desteklenerek bir anlam ifade edebileceği anlaşılmaktadır.
Gizlice dinlenen kişinin susma hakkı ve diğer kanuni haklarını kendisine belirtilmemiş bir kişi konumunda bulunduğu, Anayasamızın 38/5.maddesinde “Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz” hükmü, CMK nın 147/1-e.maddesinde “Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu söylenir.” hükmü, Anayasamızın 38/4.maddesinde yer alan “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” hükmü, bir bütün olarak dikkate alındığında, yukarıda belirtilen açıklamalar ve içtihatlar paralelinde;
“Sırf beyanlardan, örtülü bir takım açıklamalardan veya susma hakkını kullanmasından hareket ile şüpheli veya sanığın suçlanması ve cezalandırılması doğru değildir.”.[10] Ayrıca, bu tedbire ikinci derecede başvurulabilir olmasına yönelik özelliğinin de, her uygulama sonrasında takdir ve denetiminin yapılması, keyfi kullanımlara engel olacaktır.
Önder ÖZLEM
KAYNAKLAR:
[1] Dr.Mustafa TAŞKIN, Adli ve İstihbari Amaçlı İletişimin Denetlenmesi, Seçkin Kitapevi Ankara 2008, s.169
[2] Prof.Dr.Ersan ŞEN, Telefon dinleme, Gizli soruşturmacı x muhabiri, seçkin Kitapevi Ankara 2008, s.89-90
[3] https://www.hukuki.net/ictihat/906-257_cgk.asp
[4] http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/mev...ce.doc.s.88-89
[5] Prof.Dr.Ersan ŞEN, Telefon dinleme, Gizli soruşturmacı x muhabiri, seçkin Kitapevi Ankara 2008, s.90
[6] Dr.Mustafa TAŞKIN, Adli ve İstihbarı Amaçlı İletişimin Denetlenmesi, Seçkin Kitapevi Ankara 2008, s.169
[7] Doç. Dr. Mustafa Ruhan ERDEM-5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi- s.4.-(http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/115.doc)
[8] Dr. Mustafa TAŞKIN, Adli ve İstihbari Amaçlı İletişimin Denetlenmesi, Seçkin Kitapevi Ankara 2008, s.171-172
[9] Prof.Dr.Ersan ŞEN, Telefon dinleme, Gizli soruşturmacı x muhabiri, seçkin Kitapevi Ankara 2008, s.62- Yargıtay Sekizinci Dairesinin 23.01.2007 tarih ve 2006/8117 esas, 2007/320 sayılı kararı ile aynı Dairenin 25.03.2007 tarih ve 2007/11831 esas, 2008/2803 sayılı kararı.
[10] Prof.Dr.Ersan ŞEN, Telefon dinleme, Gizli soruşturmacı x muhabiri, seçkin Kitapevi Ankara 2008, s.90
Re: Telefon Dinleme Kayitlarinin Delil Kuvveti Ve Kiymeti
Sayın Önder ÖZLEM!
Hemen hemen bütün iletilerinizi inceledim ve engin bilgilerinizle insanlara çok faydalı olduğunuzu tespit ettim, sayenizde mobbing'i de öğrendim hatta başka bir hukuk sitesinde bu konuyla ilgili bir açıklamada bulunmuşsunuz onuda okudum ve okumakla kalmadım çıktı alıp çoğalttım ve arkadaşlarıma dağıttım. Telefon Dinleme Kayitlarinin Delil Kuvveti Ve Kiymeti adlı yazınızı incelerken kendimden bir duruma rastladım;
6-Ayrıca bu telefon kayıtlarının özel hukuk çerçevesinde tazminat davalarında ve disiplin soruşturmalarında delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığı açıklamıştır. [8]
Bu madde belkide benim aklanmamı sağlayacak madde olabilir düşüncesiyle size içinde bulunduğum durumdan bahsetmek istedim tabiki ilgilenirseniz.
Olayı kısaca şu şekilde özetlemek istiyorum; Restoranın birinde yemek yerken bir insanla tanıştım kendisinin medikal işleriyle uğraştığını hastahanelere medikal malzemeler verdiğini söyledi bende kendisine polis memuru olduğumu söyledim. Şık giyimli, kibar bir beyefendi görünümü taşıyordu. Daha sonra aynı restoranda tamamen tesadüf birkez daha karşılaştık aynı masaya oturup yemeğimizi yedik akabinde iş hesap ödeme kısmına gelince hesap tek elden ödensin aynı masada ayrı ayrı iki hesap ayıp olmasın teklifini sundu bana kendi hesabınıda ödememi yada kendisinin benim hesabımıda ödeyebileceğini söyledi. Bende herkesin kendi hesabını ödemesinde bir sakınca olmayacağını söyledim ve uzatmak istemiyorum çünkü o tartışma çok uzadı ve nitekim şahıs masanın tüm hesabını ödedi. Bende kimseye borçlu kalmak istemediğimi yarın kendisine parasını iade etmek istediğimi söyledim ve telefon numarasını alarak ayrıldım.
ertesi gün bunu aradım paranı vermek istiyorum neredesin görüşelim dedim fakat aşırı şekilde sarhoştu ve ağzından çıkanı kulağı duymuyordu argo ve sinkaflı konuşuyordu, ertesi gün tekrar aradım bu defa normaldi ve hemen konuya girdim, biryer belirledik parasını verdim ve irtibatı koparttım ve ondan sonra bir daha o şahısla hiç görüşmek istemedim vede görüşmedim. Aradan bir ay geçti beni hukuk işlerinden çağırdılar ve hakkımda disiplin soruşturması açıldığını söylediler. bu şahıs uyuşturucu madde bulundurmaktan tutuklanmış ve o zamanlarda telefonları teknik takipteymiş. Bu şahısla telefon görüşmelerimiz önüme konuldu, Bana nerede tanıştığım, nasıl tanıştığım ve neden konuştuğum soruldu; bende yukarıda yazdıklarımı anlattım (Adli olarak hiç bir şekilde ifademe başvurulmadı ve işlem yapılmadı.) ve bana üç tane ayrı ayrı kıdem tenzili ilk ceza olmasından dolayıda 1-11 arası maaş kesim cezası (10+10+10) olmak üzere toplam 30 yevmiye kesim cezası verildi. Bu cezalar sırasıyla şu şekilde; 1-polisle iş ilişkisi olabilecek kişilerin yemek davetini kabul etmek(ki ortada bi davet yok) 2- polisle iş ilişkisi olabilecek kişilerle borç alacak ilişkisi içerisine girmek ve 3- görev dışında telefonla argo konuşarak resmi sıfata yakışmayacak davranışta bulunmak. İdare mahkemesine başvurdum ve borç Alacak ilişkisinden verilen cezayı iptal etti fakat diğer ikisi kaldı, bende danıştaya iptal edilmeyen iki madde için başvuruda bulundum. Bana verilen bu ceza hukuka uygun mudur sizce, hangi kanun maddesi benim yaramın merhemi olabilir? size şimdiden çok teşekkür ederim.Saygılar.
Re: Telefon Dinleme Kayitlarinin Delil Kuvveti Ve Kiymeti
kenan_77 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Önder ÖZLEM!
Hemen hemen bütün iletilerinizi inceledim ve engin bilgilerinizle insanlara çok faydalı olduğunuzu tespit ettim, sayenizde mobbing'i de öğrendim hatta başka bir hukuk sitesinde bu konuyla ilgili bir açıklamada bulunmuşsunuz onuda okudum ve okumakla kalmadım çıktı alıp çoğalttım ve arkadaşlarıma dağıttım. Telefon Dinleme Kayitlarinin Delil Kuvveti Ve Kiymeti adlı yazınızı incelerken kendimden bir duruma rastladım;
6-Ayrıca bu telefon kayıtlarının özel hukuk çerçevesinde tazminat davalarında ve disiplin soruşturmalarında delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığı açıklamıştır. [8]
Bu madde belkide benim aklanmamı sağlayacak madde olabilir düşüncesiyle size içinde bulunduğum durumdan bahsetmek istedim tabiki ilgilenirseniz.
Olayı kısaca şu şekilde özetlemek istiyorum; Restoranın birinde yemek yerken bir insanla tanıştım kendisinin medikal işleriyle uğraştığını hastahanelere medikal malzemeler verdiğini söyledi bende kendisine polis memuru olduğumu söyledim. Şık giyimli, kibar bir beyefendi görünümü taşıyordu. Daha sonra aynı restoranda tamamen tesadüf birkez daha karşılaştık aynı masaya oturup yemeğimizi yedik akabinde iş hesap ödeme kısmına gelince hesap tek elden ödensin aynı masada ayrı ayrı iki hesap ayıp olmasın teklifini sundu bana kendi hesabınıda ödememi yada kendisinin benim hesabımıda ödeyebileceğini söyledi. Bende herkesin kendi hesabını ödemesinde bir sakınca olmayacağını söyledim ve uzatmak istemiyorum çünkü o tartışma çok uzadı ve nitekim şahıs masanın tüm hesabını ödedi. Bende kimseye borçlu kalmak istemediğimi yarın kendisine parasını iade etmek istediğimi söyledim ve telefon numarasını alarak ayrıldım.
ertesi gün bunu aradım paranı vermek istiyorum neredesin görüşelim dedim fakat aşırı şekilde sarhoştu ve ağzından çıkanı kulağı duymuyordu argo ve sinkaflı konuşuyordu, ertesi gün tekrar aradım bu defa normaldi ve hemen konuya girdim, biryer belirledik parasını verdim ve irtibatı koparttım ve ondan sonra bir daha o şahısla hiç görüşmek istemedim vede görüşmedim. Aradan bir ay geçti beni hukuk işlerinden çağırdılar ve hakkımda disiplin soruşturması açıldığını söylediler. bu şahıs uyuşturucu madde bulundurmaktan tutuklanmış ve o zamanlarda telefonları teknik takipteymiş. Bu şahısla telefon görüşmelerimiz önüme konuldu, Bana nerede tanıştığım, nasıl tanıştığım ve neden konuştuğum soruldu; bende yukarıda yazdıklarımı anlattım (Adli olarak hiç bir şekilde ifademe başvurulmadı ve işlem yapılmadı.) ve bana üç tane ayrı ayrı kıdem tenzili ilk ceza olmasından dolayıda 1-11 arası maaş kesim cezası (10+10+10) olmak üzere toplam 30 yevmiye kesim cezası verildi. Bu cezalar sırasıyla şu şekilde; 1-polisle iş ilişkisi olabilecek kişilerin yemek davetini kabul etmek(ki ortada bi davet yok) 2- polisle iş ilişkisi olabilecek kişilerle borç alacak ilişkisi içerisine girmek ve 3- görev dışında telefonla argo konuşarak resmi sıfata yakışmayacak davranışta bulunmak. İdare mahkemesine başvurdum ve borç Alacak ilişkisinden verilen cezayı iptal etti fakat diğer ikisi kaldı, bende danıştaya iptal edilmeyen iki madde için başvuruda bulundum. Bana verilen bu ceza hukuka uygun mudur sizce, hangi kanun maddesi benim yaramın merhemi olabilir? size şimdiden çok teşekkür ederim.Saygılar.
Bence burda yasal dinleme yapıldığı için dinlemenin delil olmama gibi bir durumu olamaz ergenekondada bir kişi dinlenirken diğer zanlılara bu şekilde ulaşıldığı oldu.
Derdinize çare olacak kadar fikrim yok zaten soruyu tek kişiye sormuşsunuz ben dışarıdan bakan bir insan olarak yorumum şu ki telefon kayıtlarında konuştuğunuz her kelime tek tek kayda geçmiştir yani sizi bir konuda sorumlu tutuyorlarsa bu boşuna değildir,haklıysanız haklılığınız konuşmalarınızdan zaten anlaşılır.
Re: Telefon Dinleme Kayitlarinin Delil Kuvveti Ve Kiymeti
kenan_77 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Önder ÖZLEM!
Hemen hemen bütün iletilerinizi inceledim ve engin bilgilerinizle insanlara çok faydalı olduğunuzu tespit ettim, sayenizde mobbing'i de öğrendim hatta başka bir hukuk sitesinde bu konuyla ilgili bir açıklamada bulunmuşsunuz onuda okudum ve okumakla kalmadım çıktı alıp çoğalttım ve arkadaşlarıma dağıttım. Telefon Dinleme Kayitlarinin Delil Kuvveti Ve Kiymeti adlı yazınızı incelerken kendimden bir duruma rastladım;
6-Ayrıca bu telefon kayıtlarının özel hukuk çerçevesinde tazminat davalarında ve disiplin soruşturmalarında delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığı açıklamıştır. [8]
Bu madde belkide benim aklanmamı sağlayacak madde olabilir düşüncesiyle size içinde bulunduğum durumdan bahsetmek istedim tabiki ilgilenirseniz.
Olayı kısaca şu şekilde özetlemek istiyorum; Restoranın birinde yemek yerken bir insanla tanıştım kendisinin medikal işleriyle uğraştığını hastahanelere medikal malzemeler verdiğini söyledi bende kendisine polis memuru olduğumu söyledim. Şık giyimli, kibar bir beyefendi görünümü taşıyordu. Daha sonra aynı restoranda tamamen tesadüf birkez daha karşılaştık aynı masaya oturup yemeğimizi yedik akabinde iş hesap ödeme kısmına gelince hesap tek elden ödensin aynı masada ayrı ayrı iki hesap ayıp olmasın teklifini sundu bana kendi hesabınıda ödememi yada kendisinin benim hesabımıda ödeyebileceğini söyledi. Bende herkesin kendi hesabını ödemesinde bir sakınca olmayacağını söyledim ve uzatmak istemiyorum çünkü o tartışma çok uzadı ve nitekim şahıs masanın tüm hesabını ödedi. Bende kimseye borçlu kalmak istemediğimi yarın kendisine parasını iade etmek istediğimi söyledim ve telefon numarasını alarak ayrıldım.
ertesi gün bunu aradım paranı vermek istiyorum neredesin görüşelim dedim fakat aşırı şekilde sarhoştu ve ağzından çıkanı kulağı duymuyordu argo ve sinkaflı konuşuyordu, ertesi gün tekrar aradım bu defa normaldi ve hemen konuya girdim, biryer belirledik parasını verdim ve irtibatı koparttım ve ondan sonra bir daha o şahısla hiç görüşmek istemedim vede görüşmedim. Aradan bir ay geçti beni hukuk işlerinden çağırdılar ve hakkımda disiplin soruşturması açıldığını söylediler. bu şahıs uyuşturucu madde bulundurmaktan tutuklanmış ve o zamanlarda telefonları teknik takipteymiş. Bu şahısla telefon görüşmelerimiz önüme konuldu, Bana nerede tanıştığım, nasıl tanıştığım ve neden konuştuğum soruldu; bende yukarıda yazdıklarımı anlattım (Adli olarak hiç bir şekilde ifademe başvurulmadı ve işlem yapılmadı.) ve bana üç tane ayrı ayrı kıdem tenzili ilk ceza olmasından dolayıda 1-11 arası maaş kesim cezası (10+10+10) olmak üzere toplam 30 yevmiye kesim cezası verildi. Bu cezalar sırasıyla şu şekilde; 1-polisle iş ilişkisi olabilecek kişilerin yemek davetini kabul etmek(ki ortada bi davet yok) 2- polisle iş ilişkisi olabilecek kişilerle borç alacak ilişkisi içerisine girmek ve 3- görev dışında telefonla argo konuşarak resmi sıfata yakışmayacak davranışta bulunmak. İdare mahkemesine başvurdum ve borç Alacak ilişkisinden verilen cezayı iptal etti fakat diğer ikisi kaldı, bende danıştaya iptal edilmeyen iki madde için başvuruda bulundum. Bana verilen bu ceza hukuka uygun mudur sizce, hangi kanun maddesi benim yaramın merhemi olabilir? size şimdiden çok teşekkür ederim.Saygılar.
Bu hususta geniş açıklama http://www.turkhukuksitesi.com/makale_877.htm
adresinde yayınlanan Telefon dinleme Kayıtlarının Disiplin Soruşturması Kullanılması başlıklı makalemde geniş açıklama bulunmaktadır.
Re: Telefon Dinleme Kayitlarinin Delil Kuvveti Ve Kiymeti
Belirtmiş olduğunuz sitedeki makalenizi aldım ve inceledim, bunları kullanarak Danıştaya derhal ek savunma sunacağım. İnanın size ne kadar teşekkür etsem azdır. Saygılar!
Konu kenan_77 tarafından (12-01-2009 Saat 18:21:34 ) de değiştirilmiştir.
Sebep: eksik cümle
Re: Telefon Dinleme Kayitlarinin Delil Kuvveti Ve Kiymeti
sizce karakolda susma hakkı kullanan sanığın ağzından polis tarafından sçu ikrar ettiğine dair tutulan tutanağın (sanık tarafından imzalanmamış) hükme esas olması hatta tek kanıt olması ve polislerin mahkemede tutanak şahidi olarak dinlenmesi yasaya aykırı mıdır ? Bu konuda herhangi bir örnek karar var mı?
Cevap: Re: Telefon Dinleme Kayitlarinin Delil Kuvveti Ve Kiymeti
Danıştay 12. Dairesi, “teknik takip ve telefon dinlemelerinden elde edilen ancak ceza davasında kullanılmayan delillerin, disiplin soruşturmalarında kullanılabilmesi”ne karar verdi.
DANIŞTAY 12. Dairesi, ceza yargılamasında kullanılamayan veya kullanılmayan teknik takip ve telefon dinleme sonucu elde edilen delillerin disiplin soruşturmasında kullanılmasına vize verdi. Danıştay, “Disiplin yargılaması, ceza yargılamasından ayrı ve bağımsız” dedi.
Van emniyeti, 4 kişinin eroin kaçıracakları ihbarı üzerine teknik takibe başladı. Van’da görevli bir polis memuru da bu dinlemeye takıldı. Baskın yapıldı, arabanın arka koltuğunda ve yakıt deposunda eroin ele geçirildi. 29 Nisan 2004’te, diğer dört şüpheliyle birlikte polise “Uyuşturucu madde ticareti yapmaktan” adli soruşturma yanında disiplin soruşturması da açıldı. Disiplin soruşturması sürerken, Erzincan Ağır Ceza Mahkemesi 11 Ocak 2007’de, diğer sanıklarla birlikte polis memurunu 15 yıl hapse mahkûm etti. Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu da telefon dinleme tutanakları ile mahkûmiyet kararını dikkate alarak polis memurunun meslekten çıkarılmasına karar verdi.
Polis memuru, meslekten çıkarma cezasının iptali için Trabzon İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de temyizde 15 yıllık mahkûmiyeti delil yetersizliğinden bozdu. Mahkeme, 28 Ekim 2009’da ihraç kararını Yargıtay kararına atıf yaparak iptal etti. Mahkeme, sadece adli soruşturma kapsamındaki telefon tespit tutanaklarıyla cezalandırma yoluna gidildiği, usulüne uygun disiplin soruşturması yapılmadığına karar verdi.
İçişleri temyiz etti
İçişleri Bakanlığı, kararı, Danıştay’da temyiz etti. Danıştay, polisin meslekten çıkarılmasını iptal kararını 4 Şubat’ta bozdu. Gerekçeli karar ve dosya, adli tatil öncesi idare mahkemesine yeniden bir karar verilmek üzere gönderildi.
Danıştay, mahkemenin polis memurunun hiç tanımadığını iddia ettiği kaçakçılarla, kendisinin ve eşinin telefonundan 60-70 kez göreviyle açıklanamayacak para alışverişlerini içeren “samimi, şifreli ve şüphe uyandıracak derecede” konuşma tapelerinin değerlendirilerek, yeniden karar verilmesini istedi. Oybirliği ile verilen kararda özetle şöyle denildi:
“Bir memurun belli bir fiili nedeniyle Ceza Kanunu kapsamında suçluluk durumundan kurtulması, onun disiplin soruşturmasına tabi tutulmasını engellemez. Disiplin soruşturma-yargılaması, ceza soruşturma ve kovuşturmasından bağımsız ve ayrıdır. Bu nedenle ceza soruşturma ve kovuşturması sırasında kullanılamayan veya kullanılmayan bir kısım delillerin disiplin soruşturması ve yargılaması sırasında kullanılmasında hukuka aykırı bir durum olmadığı gibi disiplin hukukunda kimi durumlarda kanaatin yeterli olması nedeniyle bunu yasaklayan bir düzenlemeye yer verilmemiştir.”
Zuhahahahahahahah
Yukarda bunu yasaklayan onca kanun ve düzenleme varken Danıştay ın''Bu nedenle ceza soruşturma ve kovuşturması sırasında kullanılamayan veya kullanılmayan bir kısım delillerin disiplin soruşturması ve yargılaması sırasında kullanılmasında hukuka aykırı bir durum olmadığı gibi disiplin hukukunda kimi durumlarda kanaatin yeterli olması nedeniyle bunu yasaklayan bir düzenlemeye yer verilmemiştir'' diye karar vermesi nekadar mantıklı olmuş değilmi. Benım ülkemin mahkemeleri. Adalet dediğin böyle olmalı bence.Oysa bırakın yasaklamayı, buu delilleri izin alınan katagorik suç dışında başka bir soruşturmada kullananlar cezalandırılır denmektedir.
Cevap: Re: Telefon Dinleme Kayitlarinin Delil Kuvveti Ve Kiymeti
zarbo52 rumuzlu üyeden alıntı
Yukarda bunu yasaklayan onca kanun ve düzenleme varken Danıştay ın''Bu nedenle ceza soruşturma ve kovuşturması sırasında kullanılamayan veya kullanılmayan bir kısım delillerin disiplin soruşturması ve yargılaması sırasında kullanılmasında hukuka aykırı bir durum olmadığı gibi disiplin hukukunda kimi durumlarda kanaatin yeterli olması nedeniyle bunu yasaklayan bir düzenlemeye yer verilmemiştir'' diye karar vermesi nekadar mantıklı olmuş değilmi. Benım ülkemin mahkemeleri. Adalet dediğin böyle olmalı bence.Oysa bırakın yasaklamayı, buu delilleri izin alınan katagorik suç dışında başka bir soruşturmada kullananlar cezalandırılır denmektedir.
Sayın Özlem'in makalesi başta olmak üzere okuduklarımdan anladığım, örneğin "ortada bir uyuşturucu ticareti yokken teknik takibe karar verilmesi" sizin "cezalandırılır" dediğiniz olay. Yoksa ortada bir uyuşturucu ticareti varsa ya da olduğuna dair kuvvetli şüpheler varsa, ortada teknik takip kararı verlimesini suç haline getirecek bir durum var gibi anlamadım.
Ayrıca disiplin kurulunda bu tür bir karar verilmesi için "kanaat" yeterli denmiş. Ben burada hukuksuz bir durum göremedim şahsen.
Cevap: Re: Telefon Dinleme Kayitlarinin Delil Kuvveti Ve Kiymeti
senoleker rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Özlem'in makalesi başta olmak üzere okuduklarımdan anladığım, örneğin "ortada bir uyuşturucu ticareti yokken teknik takibe karar verilmesi" sizin "cezalandırılır" dediğiniz olay. Yoksa ortada bir uyuşturucu ticareti varsa ya da olduğuna dair kuvvetli şüpheler varsa, ortada teknik takip kararı verlimesini suç haline getirecek bir durum var gibi anlamadım.
Ayrıca disiplin kurulunda bu tür bir karar verilmesi için "kanaat" yeterli denmiş. Ben burada hukuksuz bir durum göremedim şahsen.
aslında demek istediğim bu değil, demek istediğim kanunda hangi suçlar için teknık takip ve telefon dinleme için izin alınabileceği açıkca belirtilmiştir.Ve bu suçlar kataorilendirilmiştir ve bunlar Önder71 in makalesinde yazmaktadır. Kanunda ''cezalandırılır'' demek istediği ise, örnek vermek gerekirse; örgütlü yapılan bir kaçakçılık suçu sebep österilerek alınan bir izin ile elde edilen deliller, katagoride olmayan, örneğin dolandırıcılık suçu soruşturmasında kullanılamaz. Eğer öyle bir şey mumkun olsa kanun koyucu hangi suçlarda izin alınabileceğini katagori olarak belirtmez, sadece herhani bir suç için izin alınarak dinleme yapılabilir derdi.
Sonuç olarak demek istediğim ise; ceza davalarında bile belli bir soruşturma için alınan izin ile elde edilen delil, başka bir ceza soruşturmasında bile kullanılamazken, adli bir soruşturma olmayan disiplin soruşturmasında kullanılması hem akla,hem mantığa hemde kanunlara ap açık aykırıdır.
İşte bu delilleri başkaca bir soruşturmada yada amaçla kullanılamayacağını belirten bir kaç kanun ve maddeleri;
4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Kanunun ek 7 nci maddesi,
10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Kanunun ek 5 inci maddesi,
1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Kanunun 135 inci maddesinde belirtilen amaçlar ve usul dışında kullanılamaz.” Hükmü yer almaktadır ve yine denılmektedirki;
10.11.2005 tarihli Yönetmeliğin Cezai hükümler başlıklı 27/1.maddesinde ve 2559 Sayılı Polis vazife ve selahiyet kanununun (Ek fıkra: 3/7/2005 – 5397/1 md.) de “Bu Yönetmelik hükümlerine göre yürütülen faaliyetler çerçevesinde elde edilen bilgiler, bu Yönetmeliğin dayanağını oluşturan kanunlarda belirtilen amaç ve usul dışında kullanılamaz. ….Bu fıkra hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır
Konu zarbo52 tarafından (08-11-2011 Saat 01:29:43 ) de değiştirilmiştir.
Cevap: Re: Telefon Dinleme Kayitlarinin Delil Kuvveti Ve Kiymeti
zarbo52 rumuzlu üyeden alıntı
örgütlü yapılan bir kaçakçılık suçu sebep österilerek alınan bir izin ile elde edilen deliller, katagoride olmayan, örneğin dolandırıcılık suçu soruşturmasında kullanılamaz.
Ben de bunu diyorum da az daha değişik:
Örgütlü kaçakçılık denip izin alınır, örgütlü kaçakçılık suçu ortaya çıkartılır. Yani bir sorun yok. Cezalandırılacak bir durum yok. Ancak bu sırada ayrıca bir dolandırıcılık suçu da belirlenirse, delil buna neden geçerli olmasın diyorum.
Diğer olayda; disiplin cezası için ise zaten delile gerek yok. Kanaat ile bu ceza verilebiliyor. O halde "teknik takipteki delillerle" karar verildiğini söylemek mümkün değil.
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Kripto Transferi Nedeniyle 7258...
18-06-2025, 09:12:38 in Ceza Hukuku