+ Konuyu Yanıtla
1 den 10´e kadar toplam 10 ileti bulundu.
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Dec 2011
    Nerede
    .
    İletiler
    1.381
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Yurt dışı hizmet borçlanması yapanlardan yaşlılık aylığı bağlananların yabancı ülkede çalışmaya başlaması

    Yurt dışı hizmet borçlanması yapanlardan yaşlılık aylığı bağlananların yabancı ülkede çalışmaya başlaması
    3201 sayılı yasanın 6. maddesinin B bendinde yurtdışı hizmet borçlanmasından yararlanarak aylık bağlananlardan yurtdışında tekrar çalışmaya başlayanların aylıklarının kesileceği ve bir daha aylık bağlanabilmesi için yeniden yurda kesin dönüş yapmalarının gerektiği belirtilmektedir.[318] Maddeye göre, bu şekilde yurda tekrar kesin dönüş yapanlar yurtdışında sonradan yaptıkları çalışmalarını da borçlanırlarsa yaşlılık aylıkları bu süreler de dikkate alınarak yeniden hesaplanır.
    Bu düzenleme SSK’nun 63. maddesinin A bendini anımsatmaktadır. Anılan maddeye göre, yaşlılık aylığı almakta olanlar bu yasaya göre sigortalı olarak çalışmaya başladıklarında kural olarak yaşlılık aylıkları kesilir. Daha sonra çalışmayı bırakıp yeniden aylık bağlanması talebinde bulunduklarında sonraki çalışmaları da dikkate alınarak aylıkları yeniden hesaplanır.[319] Anılan düzenlemenin amacı, genç işgücünün istihdama katılımının desteklenmesi ve ileriye dönük olarak sigortanın finansmanını sağlayan aktif işgücü sayısı ile yaşlılık aylığı almakta olan pasif sigortalı sayısı arasında bir dengenin sağlanmasıdır. Bu durum, genç nüfusun büyük olduğu ve istihdama katılmalarında güçlük yaşandığı Türkiye bakımından özellikle önemlidir. Ancak, bu şekilde istihdamın ve sosyal sigorta sisteminin korunması gereği, yaşlılık aylığı almakta olanların aynı istihdam ve sosyal güvenlik sistemi içinde kalarak tekrar çalışmaları durumunda söz konusu olur. Türkiye’de yaşlılık aylığı almakta olanlar yurt dışında çalışmaya başladıklarında, bu çalışmalarının Türkiye’deki istihdam ve sosyal güvenlik sistemine bir etkisi olmayacağı için, anılan sistemlerin korunması amacıyla aylıklarının kesilmesi gereksinimi de doğmaz.[320]
    Kaldı ki, Türkiye’de yaşlılık aylığına hak kazanma yaşının, şimdi kademeli olarak artmakla birlikte uzun yıllar düşük olması ve yaşlılık aylığı alanların aylıklarının geçimlerine yetmemesi nedeniyle SSK’nun 63. maddesinin B bendinde bir istisna hükmüne yer verilerek, yazılı talepte bulunurlarsa, yaşlılık aylığı almakta olanların çalışırken aylıklarını almaya devam edebilecekleri, bunun karşılığında kazançlarından sosyal güvenlik destek primi adı altında bir prim kesileceği öngörülmüştür. 1/4’ü işçi, 3/4’ü işveren payı olan bu primin miktarı sigortalının prime esas kazancının %30’udur.[321] Sosyal güvenlik destek priminin amacı da yaşlılık aylığı almakta olanların istihdama katılmalarını frenlemek, bu katılımın sosyal yaşlılık sigortası sisteminin finansmanı üzerindeki etkilerini hafifletmek ve işçiye işyerinde karşılaşması olasılığı bulunan iş kazası ve meslek hastalığı riskine karşı sağlanan güvencenin finansmanını sağlamaktır.
    Yaşlılık aylığı alırken yurtdışında çalışmaya başlayanlar bakımından ise, çalışırken yaşlılık aylıklarını almalarını sağlayacak böyle bir sistem olmadığı gibi, buna gerek de yoktur. Çünkü, yaşlılık aylığı almakta olanların yurt dışıda çalışmalarının Türkiye’deki istihdama ve yaşlılık sigortasının finansmanına bir etkisi olmadığı gibi, bunların işyerinde karşılaşabilecekleri iş kazası ve meslek hastalığı riski de yabancı sosyal güvenlik sistemlerince güvenceye kavuşturulmaktadır. Yukarıda yaşlılık aylığı almaktayken yurt dışında çalışmaya başlayanların aylıklarının kesilmesine gerek olmadığını belirtirken dayandığımız gerekçeler aynen burada da geçerlidir.
    Belirtelim ki, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi de bu yaklaşımla, Türkiye’deki çalışmalarına dayalı olarak SSK’na göre yaşlılık aylığı almakta olanların yurtdışında çalışmaya başlamaları durumunda SSK’nun 63. maddesinin A bendine göre aylıklarının kesilmesine gerek olmadığı sonucuna varmıştır.[322] Buna göre, 3201 sayılı yasanın 6. maddesinin B bendi olması gereken hukuk bakımından isabetli olmadığı gibi, Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır.[323] Çünkü, yurtdışı hizmet borçlanması yaparak yaşlılık aylığı almaya hak kazananlarla sadece Türkiye’deki çalışmalarıyla bu hakkı elde edenler yaşlılık sigortası sisteminde birlikte değerlendirilerek aynı emeklilik statüsüne sokulmaktadır. Bu şekilde aynı emeklilik statüsüne alındıktan sonra, yaşlılık aylığına Türkiye’deki çalışmaları dolayısıyla hak kazananların yurt dışında çalışmaya başlamaları durumda aylıkları kesilmezken, 3201 sayılı yasanın 6. maddesi uyarınca yaşlılık aylığı bağlananların aylıklarının yurt dışında çalışmaya başladıkları tarihte kesilmesi Anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur. Ekleyelim ki, yurtdışı hizmet borçlanması yaparak yaşlılık aylığı bağlanmış olanların aylıklarının yurtdışında tekrar çalışmaya başlamaları durumunda kesilmesini haklı bir nedene dayandırmak da olanaklı değildir.[324]
    Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan yurtdışı hizmet borçlanmasından yararlanarak yaşlılık aylığı almakta iken yurt dışında yeniden çalışmaya başlayanlarla yurt içindeki çalışmalarına dayalı olarak yaşlılık aylığı alan aynı durumdaki sigortalılar arasında yaratılan eşitsizlik, bunlarla ESK ve Bağ-Kur K’na tabi olarak aylık alanlar arasında da söz konusudur. Şöyle ki, ESK’nun 99. ve ek 11. maddelerinde, bu yasaya göre emekli aylığı alanların yine bu yasaya göre emekliliğe tabi işlere atanmaları durumunda aylıklarının kesileceğini düzenlemiştir. Bağ-Kur Kanununun 35. maddesine göre de, sigortalının yaşlılık aylığına hak kazanması için çalışmakta olduğu işini bırakması gerekmediği gibi, yasanın 38. maddesi ile yaşlılık aylığı alanların istekleri halinde aylıklarının kesilerek son defa prim ödedikleri basamaktan prim ödemelerine izin verilmiştir. Şu halde, hem ESK’na tabi olarak emekli aylığı alanların hem de Bağ-Kur Kanununa göre yaşlılık aylığı almakta olanların yurtdışında çalışmaya başlamaları durumunda yaşlılık aylıklarının kesilmemesi gerekir.[325]
    ________________________________
    [318] Dikkat edilecek olursa aylığın kesilmesinin nedeni yurt dışında çalışma ilişkisine girilmiş olmasıdır. Buna göre, yurtdışına çalışma değil de yerleşmek niyetiyle çıkanların aylıklarının kesilmesi söz konusu olmayacaktır. O halde yurt dışı hizmet borçlanması yapan ev kadınlarının aylık bağlandıktan sonra yurt dışına yerleşmek niyetiyle çıkmaları durumunda aylıkları kesilmeyecek, daha önce yurt dışında çalışıp bu sürelerini borçlananlar gibi ancak yurt dışında çalışmaya başlarlarsa aylıkları kesilecektir (bkz. S. Başterzi, Yurt Dışı Hizmet Borçlanması, 295).
    [319] bkz. Tuncay-Ekmekçi, 359; Güzel-Okur, 398-399; S. Başterzi, Yurt Dışı Hizmet Borçlanması, 296.
    [320] S. Başterzi, Yurt Dışı Hizmet Borçlanması, 298-299.
    [321] bkz. Tuncay-Ekmekçi, 359-363; Güzel-Okur, 399-403.
    [322] Y21HD., 28.6.1999, E.1999/669, K. 1999/4934, YKD., Ocak 2000, 93-94; A. Güzel’in bu kararı isabetli bulan incelemesi için bkz. Güzel, Değerlendirme 1999, 361-362.
    [323] Anayasa Mahkemesinin yukarıda değindiğimiz kararına konu iptal davasında (bkz yuk. Bl.2, II, A, 2, c, aa) 6. maddenin A bendi ile birlikte B bendindeki koşulların da Anayasaya aykırılığı iddia edilmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesi, 3201 sayılı kanunun 6/B maddesinin uyuşmazlık konusu davaya bakan mahkemenin uygulamakla yükümlü kurallar arasında olmadığını ve bu nedenle bu maddeye ilişkin itirazların Anayasa Mahkemesince incelenemeyeceğini belirterek talebi reddetmiştir.
    [324] S. Başterzi, Yurt Dışı Hizmet Borçlanması, 299.
    [325] S. Başterzi, Yurt Dışı Hizmet Borçlanması, 299-300



    Hukuki NET Güncel Haber

    Yurt dışı hizmet borçlanması yapanlardan yaşlılık aylığı bağlananların yabancı ülkede çalışmaya başlaması konulu yargıtay kararı ara
    Yurt dışı hizmet borçlanması yapanlardan yaşlılık aylığı bağlananların yabancı ülkede çalışmaya başlaması konulu hukuk haber
    Konu Hakkaniyetli tarafından (29-02-2012 Saat 02:52:24 ) de değiştirilmiştir.

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Dec 2011
    Nerede
    .
    İletiler
    1.381
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurt dışı hizmet borçlanması yapanlardan yaşlılık aylığı bağlananların yabancı ülkede çalışmaya başlaması

    YURT DIŞINDA BULUNAN TÜRK VATANDAŞLARININ YURT DIŞINDA GEÇEN SÜRELERİNİN SOSYAL GÜVENLİKLERİ BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN gereğince emekli olabilir ama ben bu kanun hükümlerine aldanarak emekli olmasın derim.
    Çünkü; 3201 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile Avrupalı Türk'ün cebinde yeşil sermayenin ve diğer fırsatçıların çaldıklarından geriya kalan son Centlere de devlet göz dikti. Kasası boşalan SGK kurumu çözümü Avrupalı Türkleri kandırarak borçlanmaya teşfik etmekte bulmuştur.

    3201 sayılı yasaya göre borçlananlardan %1'i bile aslında bu borçlanmadan sonra maaş talep etme hakkına sahip değildir. Ama maaş almaya teşfik ediliyor, çünkü ilgili düzenlemeye göre bir aylık bile maaş alırsanız; bu borçlanmanın iptali ile yatırmış olduğunuz borçlanma miktarını geri talep edemiyorsunuz. Dayanak:Resmi Gazetede 06.11.2008 tarihinde (Resmi Gazete Sayısı:27046) yayımlanan YURTDIŞINDA GEÇEN SÜRELERİN BORÇLANDIRILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİNE İLİŞKİN YÖNETMELİK MADDE 11/4 'Borçlandıkları hizmetler dikkate alınarak aylık bağlanmış olanlar, borçlanma başvurusundan vazgeçemezler ve bunların ödedikleri borçlanma tutarı iade edilmez'

    Çünkü; Benim yaşadığım Federal Almanya'daki durumu izah edecek olursam: Federal Almanya bir SOSYAL HUKUK DEVLETİDİR. Burda emeklilik yaşınız olan (63-65) yaşına kadar ya çalışırsınız ya da işsiz kaldığınız dönem için belli bir süre işsizlik yardımı, bu yardımın süresi sona erdiğinde ise sosyal yardım (HARZ IV) alırsınız. Yukarıda bahsettiğim 2008 tarihli yönetmeliğin Tanımlar başlıklı MADDE 4/d hükmünün düzenlemesi şu şekildedir: 'Kesin dönüş: Aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durunu'.

    Oysa SGK nun Yurtdışı İşçi Hizmetleri Dairesi Başkanı burda yıllardır televizyonlara haftada bir gün 5 SAAT (şu an salı günleri) çıkmakta ve ajite bir dille burdaki vatandaşları 43 yaşında emekli olabileceklerine ikna ederek borçlanmaya teşfik etmekte ve kandırmaktadır. Almanya'daki bir insanı borçlanmaya ikna ettiniz ve hatta daha da ileri giderek aldatıp maaş almaya teşfik edip başvurusunu alıp 43 yaşında maaşa bağladınız sayın SGK. Peki yukarıda bahsettiğim gibi burdaki vatandaş emeklilik yaşına kadar ya çalışır ya da devletten sosyal yardım alarak geçinir. İşsizlik yardımı veya sosyal yardıma başvurarak BAŞKACA HİÇBİR YERDEN GELİRİNİN OLMADIĞINI SÖYLEDİ ve ilgili işsizlik yardımı veya sosyal yardım aldı. Ama siz 43 yaşında emekli etmiştiniz ya, maaş alıyordu ya, bunu Federal İş Ajansına veya Sosyal Yardım Kuruluşuna bildirmedi. İşte bu nokta da büyük suç işlemiş oluyor.

    Burda bitmiyor; BU DURUM SGK'ya İSTEDİĞİ FIRSATI VERİYOR. Vatandaş ne yaptı aynı zamanda yaşadığı ülkede sosyal yardım veya işsizlik yardımı alınca; yukarıda bahsettiğim yönetmeliğin 4/d maddesini de Türkiye açısından ihlal etmiş oldu. SGK bu durumu Avrupalı Türkün adeta burnundan getirmektedir. Şöyleki; Avrupalı Türkü borçlanmaya teşfik eden SGK kasıtlı olarak başlangıçta vatandaşın yaşadığı ülkedeki sosyo ekonomik durumunu araştırmamaktadır. Vatandaş yaşadığı ülke olan Federal Almanya'da emeklilik yaşına gelince Federal Almanya Emeklilik sağlığı emekli olacak şahıs Türkiye kökenli olduğu için durumu SGK ya bildiriyor. Türk vatandaşına ait tüm sigorta dökümünü yolluyor. Aman da ama SGK nelerini yakalıyor vatandaşın bu sigorta dökümünden. Ne zaman çalıştığını, ne zaman sosyal yardım aldığını, ne zaman işsiz kaldığını ve dolayısıyla işsizlik yardımı aldığını. İşte bu nokta da Avrupalı Türk yaşamının son ve huzur içinde geçirmesi gereken anını öyle bir kısıyor ki: Çünkü SGK tarafından başına getirilecekler ömründen ömür götürüyor. Bu yaşta mücadele gücü de olmayınca çoğu zaman aklından, yüreğinden kayıplarla ödüyor bunu (Psikolojikmen çöküp vefat eden müvekkilim de oldu, şu an 2 kişi de çok kötü durumda).

    EVET SGK NE Mİ YAPIYOR BU SİGORTA DÖKÜMÜ ELİNE GEÇİNCE:
    AVRUPALI TÜRKE 3201 SAYILI YASA ÇERÇEVESİNDE MAAŞ ALMAYA BAŞLADIĞI İLK AYLIĞINDAN İTİBAREN YAKALADIĞI BU ANA KADAR Kİ TÜM MAAŞLARINI İNSAFA SIĞMAYAN BİR FAİZLE KARŞISINA KOYUP HEPSİNİN GERİ ÖDENMESİNİ EMREDİYOR. Bunun anlamı şu; kaç yıl boyunca bu maaşı aldıysanız hepsini faizi ile birlikte geri ödemekle yükümlüsünüz AMA BUNA DA AVRUPALI TÜRKÜN MALI DAYANMAZ.

    Neyseki yakın zamanda insaflı hakimler çıkıp yasanın bu acımasız düzenlemesine aykırı kararlara vardılar ve yargıtay da bu kararların arkasında durdu ama bu kararlar da Avrupalı Türkün mağduriyetini tam olarak gidermiyor. Çünkü yasal (ama adil olmayan) düzenlemeye göre siz ilk maaşı aldığınız tarihten bu durumunuz tespit edildiği ana kadar ki bütün maaşları faizi ile birlikte geri ödemek zorundasınız. Yani arada çalışmamış olmanız (GERÇİ YUKARIDA DA BAHSETTİĞİM GİBİ ÇALIŞMASANIZ BİLE BU SEFER İŞSİZLİK PARASI VEYA SOSYAL YARDIM ALACAKSINIZ - YANİ KURTULUŞUNUZ YOK- HER HALUKARNA 3201 sayılı düzenlemeye aykırı davranacaksınız) dahi affedilmiyor. Şimdi daha çok yakın tarihli bir düzenleme çıkarıldı
    SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
    Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü: B.13.2.SGK.0.0.10.07.01/01-031/482 05/08/2010
    Konu : Türkiye-Almanya Sosyal GüvenlikSözlesme Aylıklarına Ait islemlerin Taşra Ünitelerine Devrine dair 05 Ağustos 2010 tarihinde yayınlanan 2010/91 sayılı genelgenin ‘(EK-3) ALMAN SİGORTALILIK SÜRELERİNİN TAHSİS İŞLEMLERİNDE DEĞERLENDİRİLMESİNE İLİŞKİN TABLO’.
    Az buçuk gözü açıldı açılacak olan Avrupalı Türkün gözü bu sefer de bu tablo ile kör edilmeye çalışılıyor ki; geçen Salı günkü televizyon programında (Avrupada yayım yapan bir Türk kanalı) SGK Yurdışı İşçi Hizmetleri Dairesi başkanının adeta sizi yakaladım imalı, elini avuşturan tavrından bunu çok iyi gördüm. Bu tablonun özü şu: Federal Almanya'da sigortadan muaf MİNİJOB denilen ve 400, Euronun altında gelir elde edilen işler var. Normalde bizim 3201 sayılı yasa; YAŞADIĞI ÜLKEDE ÇALIŞMASINA SON VERENLER 3201 SAYILI YASAYA GÖRE EMEKLİLİK MAAŞI TAHSİS TALEBİNDE BULUNABİLİR diyordu ya; baktılar SGK ya para akışı yavaşlayacak HEMEN DÜZENLEME DEĞİŞİKLİĞ (OYSA TEMEL YASA OLAN 3201 SAYILI YASAYA AYKIRI BİR DÜZENLEME - NE YAPARSINIZ BİZİM ÜLKEMİZ İŞTE) ile bu tablo eklendi alakasız şekilde yukarıdaki genelgeye. .
    3201 sayılı yasa 1985 yılında çıktı ama 24 yıl sonra vatandaşları kazanılmış haklarından mahrum edecek TEMEL KANUNA AYKIRI GENELGELER ÇIKARILDI. 2009 yılına kadar 3201 sayılı yasaya göre emeklilik maaşı alanlara yaşadıkları ülkedeki ekonomik durumlarını gösteren ve ilgili Federal Alman makamlarından (İş Ajansından ve Sosyal Yardım Kuruluşundan) alınan belgeleri SGKya göndermeleri talep edilmedi. Ama T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü, Yurtdışı Borçlanma ve Tahsis İşlemleri Daire Başkanlığının, SAYI.13.2.SGK.O.10.07.01/01-031-3119,
    KONU:Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesi (tarih:02.01.2009) 2008/11 sayılı GENELGE ile 3201 sayılı yasa çerçevesinde SGK dan emeklilik maaşı bağlananlara 6 ayda bir yaşadıkları ülkedeki İş Ajansından ve Sosyal Yardım Kuruluşundan çalışmadıklarına ve sosyal yardım almadıklarınıa dair belge sunmaları zorunluluğu getirildi. AKSİ TAKDİRDE MAAŞLARI KESİLECEK..
    Avrupalı Türk şu an şok halinde. Ellerinde son kalan malvarlığını da SGK alacak. .
    3201 sayılı yasa çerçevesinde emekliliğin KESİN DÖNÜŞ ibaresinin en baştaki YAŞADIĞI AVRUPA ÜLKESİNDEN TASI TARAĞI TOPLAYIP TÜRKİYE'YE DÖNÜŞ YAPMAK şeklindeydi. Bakıldı para akışı olmuyor; kesin dönüş ibaresi yumuşatıldı: maaş tahsisi talebi esnasında Türkiye'de bir pasaport ibrazı ve ikamet adresi gösterme şeklinde yumuşatıldı. Çalışma yasağı vardı; baktılar para akışı duracak; 400,-Euroya kadar olan çalışmaları işten saymamak şeklinde temel yasaya (3201 sayılı yasa) aykırı yukarıda bahsettiğim alakasız bir genelgeye ilgili tablo eklendi..
    Avrupalı Türk silkeledikçe döviz döken ağaç olarak görülmesin artık, bir şeyleri kalmadı artık. Yaşlılıklarında biraz olsun dinlenmeyi hakkedeceklerdi ama ona yetecek yürek ve akıl da bırakmadınız artık. .

    3201 SAYILI YASA ANAYSAYA AYKIRIDIR VE BU YÖNÜ İLE İPTAL EDİLMELİDİR. Şöyle ki; 3201 sayılı yasanın özü incelendiğinde yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına adeta bir tuzak olduğu, politik menfaatlere aracı edildiği (Sosyal Güvenlik Bakanına yapılan ve yasanın uygulanmasının hukuka aykırı olduğu yönündeki izahata; Sayın Bakanın ‘Bu yasayı bizden öncekilerin ne kasıtla çıkardıklarını biz de anlamış değiliz’ cevabını vermesi), maksadın SGK nın açıklarının Avrupalı Türklerin sırtına yüklemek olduğu, bu yapılırken bile yanlış hesap ile bu yasadan faydalanarak maaş alanların da kurumun sırtına bir kambur haline getirildiği, tüm bu yönleri ile bu yasanın Anayasaya aykırı olduğu sonucu ortaya çıkacaktır. Çünkü bu yasa kurumun mali yapısı gözetilmeden çıkarılmış ve politik menfaatlere aracı edilmiş vaziyettedir.

    Şöyleki; Kurum şu an da Yurtdışı İşçi Hizmetleri Daire Başkanını da dahil olmak üzere Avrupa’da yayım yapan bir çok medya kuruluşunu (televizyon ve gazete) da kullanarak hatalı ve yanıltıcı beyanlarla Avrupada yaşayan vatandaşlarımızı 3201 sayılı yasa çerçevesinde emekliliğe teşvik etmektedir. Bu nokta da kullanılan şahıs ve kuruluşlar yasayı kasıtlı bir şekilde eksik bir şekilde anlatmaktadırlar ve bu yönde SGK tarafından buna teşvik edilmektedirler. En bariz örnek Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızdır. Bu ülkede emeklilik yaşı kadınlarda 60, erkeklerde ise 65’tir. Yani bu yaşlardan evvel bir Türkün işsiz kalmak, işsiz kalmışsa da sosyal yardım kuruluşundan sosyal yardım almadan geçinebilmesi mümkün değildir. SGK bu gerçeği bilmesine rağmen, en başta Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Daire Başkanını haftada bir gün Avurpada yayım yapan Türk Televizyon kanallarına en az 3 saat çıkarmakta ve vatandaşları yaşadıkları ülkelerin gerçeklerine aykırı şekilde 43 yaşı itibariyle kurumdan emekli maaşı alabileceklerine inandırmaya çalışmaktadırlar ve bunda da başarılı olmaktadırlar..
    Kurumun bütün hedefi SGK’nın açıklarının Avrupalı Türkün sırtına yüklenmesidir. Yaşadığı ülkedeki emeklilik yaşına daha 22 yıl kalan Avrupada yaşayan vatandaşlarımıza yönelik yapılan ajite kampanyalarla kendileri borçlanma yapmaya teşvik edilmektedirler. Borçlanmanın akabinde de hayatın olağan gerçeklerine aykırı yaşlarda bu vatandaşlarımız adeta tuzak bir şekilde yaşlılık aylığı (AMA DAHA 43 YAŞINDA) almaya teşvik edilmektedirler. 3201 sayılı yasanın samimi şekilde vatandaşa izah edilmemesi sebebiyle de çalışırken veya iş bulamaması sebebiyle sosyal yardım kuruluşundan yardım almak zorunda kalan Avrupadaki vatandaşlarımız kurumun iknası ile kanuna aykırı olmasına rağmen SGK’dan da ek destek maksadıyla yaşlılık aylığı almaktadırlar.

    Bu durumda davalı kurumdan yaşlılık aylığı alan ilgililer Federal Almanya Yasalarına da aykırı hareket etmiş bulunmaktadırlar. Çünkü Federal Almanya’da Sosyal Yardım Kuruluşundan yardım alınırken Türkiye’den alınan yaşlılık aylığı beyan edilmemektedir. İlgili Federal Almanya Sosyal Yardım Kuruluşunun Türkiye’den yaşlılık aylığı almanın yanında kendisinden de yardım alanları tespit ettiğinde bu durumda bu vatandaşlarımız Almanya’daki sosyal haklardan da mahrum kalmaktadırlar.

    Davalı kurumun açık kötü niyeti bu noktada yani vatandaşın yaşlılık aylığı bağlanmasını talebi esnasında ortaya çıkmaktadır. Kurum bu esnada adeta kötü bir niyetle vatandaşın yaşadığı ülkedeki sosyal yardım kuruluşu ile veya iş ajansı ile olan bağını araştırmamakta ve kimi zaman 20 yıl sonra vatandaşın kurumdan maaş almasının usulsüzlüğünü tespit etmekte ve bu noktayı da kuruma büyük bir fırsat olarak görmektedir. İşte bu durumlarda davalı kurum uygulamakla yükümlü olduğu kanunu ve Anayayı hiçe sayan uygulamalara başvurma yolunu seçmektedir. Yani ilgilinin tüm borçlanma işlemini iptal yolunu ve iptal gününe kadar almış olduğu tüm yaşlılık aylığını yüksek faizlerle geri talep etmekte ve maksadı yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza sosyal güvence sağlamak olan yasanın ruhuna aykırı hareket etmektedir.

    Kurumun kasıtlı sessizliği şu noktada da ortaya çıkmaktadır: Vatandaşın onlarca yıl sonra yasaya aykırı maaş aldığı ancak Federal Almanya Emeklilik Sigortasının SGK ile yaptığı yazışmalar ile ortaya çıkmaktadır. Federal Almanya Emeklilik Sigortasından alınan sigorta dökümü vatandaşın Federal Almanya Almanya’daki emeklilik yaşı olan 60 veya 65 yaşına gelindiğinde SGK’na gönderilmekte ve ilgilinin Türkiye’de de geçmiş yıllarda hizmeti olmuşsa bu hizmetlerin birleştirilmesi talep edilmektedir. Ancak bu noktadadır ki kurum vatandaşın kendisinden yaşlılık maaşı aldığı kimi dönemlerde yaşadığı ülke olan Federal Almanya’da sosyal yardım aldığı veya çalıştığı dönemleri tespit etmektedir.

    Yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelerdeki değişiklikler ülkenin sosyo-ekonomik yapısı göz önünde bulundurulmak suretiyle, söz konusu düzenlemelerin ve değişiklilklerin uygulamada doğuracağı sonuçları üzerinde titizlikle durulmasını gerektirmektedirler. Aksi takdirde ADALET DUYGUSUNU RENCİDE EDİCİ SONUÇLAR ORTAYA ÇIKABİLECEĞİ GİBİ, DEVLET, GÖREVİNİ LAYIKIYLA YAPMAKTA ZAAFİYETE DÜŞEBİLİR. ÖZELLİKLE SOSYAL GÜVENLİK KANUNLARINDA YAPILACAK HATALI DÜZENLEMELER VE DEĞİŞİKLİKLER, TOPLUMSAL YAPIDA BİR TAKIM YIPRANMALARA NEDEN OLABİLMEKTE VE VATANDAŞIN DEVLETE OLAN GÜVENİNİ SARSMAKTADIR.

    Çok nadir kişinin açabileceği davalarda kendilerine fayda edecek şu yargıtay kararını da konuya eklemek istiyorum.

    .YARGITAY 21. Hukuk Dairesi Esas: 2002/671 Karar: 2002/691 Tarih: 05.02.2002
    ÖZET: Kurumca; yurt dışında çalışılan veya ilişkinin devam ettiği saptanan süreler için; yaşlılık aylığını kesilmesi ve ödenen aylıkların geri alınması yerine, borçlanmanın ve buna bağlı yaşlılık aylığının iptali ile iptal gününe kadar ödenen aylıkların geri alınması biçiminde işlem tesis edilmesi Anayasal Sosyal güvenlik ilkeleri ile yasaların öngördüğü Sosyal Sigortalar sistemi ile bağdaşmadığı halde, yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.(506 sayılı SSK. m. 60, 63) (3201 sayılı YDBTVYDGSSGBDHK. m. 6)

    KARAR METNİ:
    (YHGK. 22/10/1997 gün, 1997/10-588 E. 857 K. s. ve 22/4/1999 günlü, 1999/21-284 E. 300 K. s. kararları)

    Davacı davalı Kurum işleminin iptaliyle, borçlanma işleminin geçerli olduğunun tesbitine, aylıkların kesildiği tarihten itibaren ödenmeye devam edilmesine ve geri alınan aylıkların iadesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    KARAR
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki bütün temyiz itirazlarının reddine,
    2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 3201 s. Kanuna göre, yurt dışı hizmetlerini borçlanan ve buna bağlı kendisine yaşlılık aylığı bağlanan bir Türk Vatandaşının uzun sayılabilecek bir süre sonra; yaşlılık aylığından yararlanma koşullarından biri olan yurda kesin dönüş koşulunun bulunmadığının anlaşılması üzerine, Kurumca; gerek borçlanma ve gerekse yaşlılık aylığının iptal edilmesine ilişkindir.

    Mahkeme; kurum işlemlerinin yerinde olduğunu kabul etmiş ve davacı isteminin reddine karar vermişse de bu sonuç usul ve kanuna uygun bulunmamaktadır.
    Gerçekten, taraflar arasında uyuşmazlık, temelde, yaşlılık sigortasından faydalanmak isteyen 3201 s. yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarının borçlanma veya yaşlılık aylığı koşullarından "yurda kesin dönüş koşulu´nun" bulunmadığının sonradan anlaşılması halinde, Kurumca uygulanacak işlem ve yaptırımlara ait olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle; öncelikle, belirtilen koşul noksanlığının saptanması durumunda; Kurum hak ve yetkilerinin, gerek 3201 s. gerekse temel Kanun niteliğinde bulunan 506 s. Kanun açısından ortaya koymak yararlı olacaktır.

    Gerçekten, 3201 s. Yasa, kendisinden önce yürürlükte bulunan 2147 s. Kanun ile birlikte; yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarına; yurt dışında çalıştıkları süreleri, döviz karşılığı borçlanma ve buna bağlı yaşlılık sigortasından yararlanma hakkı vermiş ve bu kişilerin, yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Anayurt Türkiye´de sosyal güvenceye kavuşma hakkı tanımıştır. Böylece Türkiye´de çalışıp, belirli bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunan Türk Vatandaşları ile yurt dışında çalışanların sosyal güvenceleri açısından bir farklılık kalmamıştır.
    Bu tür bir sistem sonucu; 3201 s. Yasadan yararlanmak suretiyle 506 s. Yasada ön görülen yaşlılık sigortası kapsamına girmek isteyen Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığından yararlanma koşulları ile yurt içerisinde çalışıp 506 s. Kanun kapsamında bulunan Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığından yararlanma koşulları zorunlu bir farklılık dışında birbirine koşut hale getirilmiştir. Şöyle ki; 506 s. Kanunun 60. maddesinde ön görülen ve yaşlılık aylığından yararlanma koşulları olarak belirlenen; "yaş", "sigortalılık süresi", "prim ödeme tarih sayısı", "işten ayrılma" ve "yazılı istekte bulunmak" koşulları 3201 s. Kanunun 6. maddesinde de aynen kabul edilmiş, sadece; Türkiye´de çalışanların "işten ayrılma koşulu" burada; "yurt dışındaki ülkeden ayrılıp Türkiye´ye dönüş" şeklinde belirlenmiştir. Şu duruma göre; Sosyal Sigortalar Kurumu; yurt içerisinde çalışan sigortalılar için; aradığı; işten ayrılma koşulunu yurt dışında çalışanlar içerisinde yurda dönüş koşulu olarak araması ve işlemleri buna göre yürütüp tamamlaması zorunludur.

    işte, görülmekte olan davada uyuşmazlık bu koşul ile doğrudan ilgili olduğundan az yukarıda anlatılan hukuki gerçeklerin açıklanması gerekli görülmüştür. Bu bakımdan 3201 s. Kanun uyarınca; yaptığı borçlanma karşılığı kendisine yaşlılık aylığı bağlanan bir Türk´ Vatandaşının, belirtilen "yurda dönüş" şartının gerçekleşmediği veya daha sonraki bir tarihte gerçekleştiğinin anlaşılması halinde kurumun bu kişiye karşı ne tür işlem yapması gerektiğinin saptanması kaçınılmazdır. Bu bağlamda hemen belirtelim ki, 3201 s. Kanun sistemi, yaşlılık aylığından yararlanabilmek için yurda kesin dönüş koşulunu 1985 yılında getirmesine karşılık, yakın tarihe kadar, bu koşul Yargıtay uygulamasında, katı şekilde kabul edilmemiş; yurda kesin dönüş yapmadığı anlaşılan ve yurt dışı ilişkilerinin bir süre daha devam ettiği hallerde, bu kişilerin borçlanmalarının iptali ile, Kurumun yaşlılık aylıklarını kesme işlemlerine geçerlilik tanınmamıştır. Ancak bu konunun Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gündemine gelmesiyle uygulama tersine dönmüş ve yurt dışında çalışanların yaşlılık aylığından yararlanabilmesi yönünden, yurda kesin dönüş koşulunun varlığı zorunlu görülmüştür (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/10/1997 gün, 1997/10-588 E. 857 K. s. ve 22/4/1999 günlü, 1999/21-284 E. 300 K. s. ve daha sonra aynı doğrultudaki kararlar).

    Ne var ki, sözü edilen Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararlarında; yaşlılık sigortasından yararlanma yönünden yurda kesin dönüş koşulunun varlığının aranmasına karşın, bu koşulun yokluğu halinde, yapılması gereken Kurum işlemlerinin ne doğrultuda olması gerektiği yönünden davayla doğrudan ilgilisi bulunmaması sebebi ile bir hukuki tavır alınmamıştır.

    Gerçekten, bu konuda sözü edilen 3201 s. Yasa, 6. madde (B) fıkrası, sistemi doğrudan olmasa bile, dolaylı şekilde ortaya koymuş, yurt dışından kesin dönüş yapılmasına ve kendilerine yaşlılık aylığı bağlanmasına karşın, yurt dışında çalışmak isteyenler yönünden Kurumca yapılması gereken işlemleri belirlemiştir. Buna göre; yurt dışından kesin dönüş yapan bir kimsenin yeniden yurt dışında çalışması halinde; çalıştığı süre kadar yaşlılık aylığı kesilecek bu kişinin yurda dönüşünde; isterse çalıştığı süre kadar borçlanmak suretiyle; yaşlılık aylığı oran ve miktarı artırılacak, isterse, eski aylık olduğu gibi ödenmeye devam edecektir. Böylece denilebilir ki, 3201 s. Kanun sisteminde yeniden yurt dışı çalışma söz konusu olduğunda, yaşlılık sigortasından bağlanan aylıklar ödenmemekte ve sosyal güvenlik askıya alınmaktadır. Bu durumun sonucu olarak, yaşlılık aylığı bağlanması sırasında, yurda kesin dönüş koşulunun gerçekleşmediği anlaşılırsa, yapılacak işlem; veya uygulanacak yaptırım; yaşlılık aylığının bağlanmaması ve kesin dönüş gününe kadar işlemlerin hukuken askıya alınması, istem olduğunda yatırılan borçlanma bedelini iadesidir. Yaşlılık aylığı bağlanmış olması halinde ise bağlanan aylığın kesilmesi ve ödenen aylıkların geri alınmasıdır.
    Nitekim; 506 s. Kanun sisteminde, yurt içerisinde çalışanlar için uygulanan yaptırımda belirtilen biçimde olmaktadır. Yargıtay uygulamasında kabul edildiği üzere, yurt içerisinde çalışan bir sigortalının, yaşlılık aylığından yararlanmak için Kuruma başvurduğunda, işten ayrılma koşulu gerçekleşmemişse, bu kişiye yaşlılık aylığı bağlanmamakta veya yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra, bu koşulun yokluğu anlaşıldığında; aylıklar kesilmekte ve ödenenler geri alınmaktadır. Bunun ötesin de; 506 s. Kanunun 3279 s. Kanun ile değişik 63. maddesinde kabul edildiği biçimde; yaşlılık aylığı alanlar, Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeme koşuluyla; yaşlılık aylıklarının kesilmeden çalışmalarını sürdürebilmektedirler. En önemlisi "işten ayrılma" veya "yurt dışından dönüş" koşulunun yokluğu, kişinin sosyal güvenlik haklarının büsbütün ortadan kaldırıcı bir neden olarak, yasalarda öngörülmemiş, sadece; aylığın başlatılmaması veya bağlanan aylığın kesilmesi şekilde yaptırıma bağlanmıştır.

    Buna karşın; görülmekte olan bu davada olduğu gibi 3201 s. Kanun yönünden de, Kurumun bu tür durumlarda uyguladığı hukuki statü ne Anayasal Sosyal Güvenlik İlkeleri nede Yasaların öngördüğü Sosyal Sigortalar sistemi ile bağdaşır durumdadır. Gerçekten de belirtilen koşulların yerine getirilmediğinin saptandığı durumlarda; Kurumun uygulanması ile;

    a)Kişinin borçlanması ve buna bağlı yaşlılık sigortası iptal edilmekte, kişi Türk Sosyal Sigortalar sisteminden dışlanmakta,
    b)iptal gününe kadar ödenen yaşlılık aylıkları faizi ile geri alınmakta,
    c)Borçlanma tarihindeki Kur üzerinden ödenen Türk Parası, dövizdeki artışlar dikkate alınmadan yıllar öncesi değerden iade edilmekte,
    d) İade edilmek istenen bedele faiz dahi uygulanmamakta,
    e)Kişinin yasadaki hakdüşürücü süreyi kaybedip etmediği dikkate alınmamakta,
    f)Ayrıca kişinin, yurt dışındaki sosyal sigortalar kurumundan primlerini alıp almadığı ve oradaki sosyal güvenlik kuruluşlarından haklarını kaybedip etmedikleri gözetilmemekte, kısaca kişi, sosyal güvencesiz bir biçimde ortada bırakılmaktadır. Böyle bir uygulama ise hiçbir yönden hukuksal kabul edilemez ve yasalarca korunamaz.
    Belirtilen nedenlerle; Kurumca; Yurtdışında çalışılan veya ilişkinin devam ettiği saptanan süreler için; yaşlılık aylığını kesilmesi ve ödenen aylıkların geri alınması yerine, borçlanmanın ve buna bağlı yaşlılık aylığının iptali ile iptal gününe kadar ödenen aylıkların geri alınması biçiminde işlem tesis edilmesi Anayasal Sosyal güvenlik ilkeleri ile yasaların öngördüğü Sosyal Sigortalar sistemi ile bağdaşmadığı halde, yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 5.2.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
    Kaynak: {Corpus Arşiv No:21-80}.
    .SONUÇ ŞU: YURTDIŞINDA YAŞAYAN BİR TÜRK EĞERKİ KESİN DÖNÜŞ GİBİ KESİN DÖNÜŞ YAPACAKSA YANİ TABİRİ CAİZSE TASI TARAĞI TOPLAYIP TÜRKİYEYE GİDECEKSE, YANİ YAŞADIĞI ÜLKE OLAN AVRUPA ÜLKESİNDE Kİ VEYA HERHANGİ BİR YABANCI ÜLKEDEKİ TÜM HAKLARINI ÖLDÜREREK TÜRKİYEYE GİDECEKSE TÜRKİYEYE GİTTİĞİNDE 3201 SAYILI YASA ÇERÇEVESİNDE BORÇLANMA YAPSIN VE EMEKLİLİK MAAŞI ALSIN. Yoksa burda yaşamaya devam edecekse bu işsizlik ortamında ilerde Federal Almanya'da alacağı emeklilik maaşı da geçimine yetmeyeceği için yine Federal Almanya devletinin Sosyal Yardım Kuruluşunun vereceği ek sosyal yardıma mecbur kalacağı için 3201 sayılı yasadaki İKAMETE DAYALI BİR SOSYAL YARDIM YA DA SOSYAL YARDIM ÖDENEĞİ ALMAMA koşulun gerçekleştiremeyeceği için hiçbir zaman Türkiye'deki maaşa hak kazanamayacak, yani SGK ya ödemiş olduğu borçlanma bedeli gibi bir zararla kurtaracaktır durumum. SADECE BORÇLANMASINI YAPIP MAAŞ ALMAYA BAŞLAYANLAR SAKINA MAAŞ TAHSİS TALEBİNDE BULUNMASINLAR. HEMEN YATIRDIKLARI BORÇLANMA BEDELİNİ GERİ ÇEKSİNLER. Bakın burdaki adaletsizliğe de: Diyelim ki borçlanmayı yaptınız ve 10 yıl sonra akıllanıp bu emeklilikten size hayır gelmeyeceğinizi anladınız. O zaman kurumun başka bir fırsatçı yüzü ortaya çıkıyor. Siz borçlanma için yatırmış olduğunuz döviz miktarını değil, o döviz miktarının 10 yıl önce yatırdığınız TÜRK PARASI KARŞILIĞINI ALABİLİYORSUNUZ. YANİ KUŞ KADAR BİR PARA ALACAKSINIZ YATIRDIĞINIZ KAZA KARŞILIK. .
    ..
    .OYSA KURUM SİZİ USULE AYKIRI ŞEKİLDE MAAŞ ALMIŞ ŞEKİLDE YAKALARSA; BIRAKIN VERDİĞİ TÜM MAAŞLARI, BU MAAŞLARI YÜKSEK FAİZİ İLE GERİ İSTEME HAKKINI KENDİSİNDE GÖRÜYOR. YANİ FAİZ VATANDAŞA HARAM DEVLETE HELAL..
    ..
    .Şu noktaya da değinmeden edemeyeceğim.Yukarıda bahsettiğim ve 06.11.2008 tarihli Resmi Gazetenin 27046 sayısında yayımlanan yönetmeliğin Yoklama işlemleri başlıklı 14/(7) hükmü var ki; bu hükümet döneminde çıkarılmıştır AMA YANİ HANGİ DİNE HİZMET DEDİTTİRECEK TÜRDEN. Hüküm aynen şöyle; 'Bu yönetmeliğin uygulamasında, evli ya da BİRLİKTE YAŞAYAN ÇİFTLER için ödenen yardımlar her iki eş için de ödeniyor olarak kabul edilir'.
    .Yani siz çalışmıyorsunuz, maaşınız geçiminize yetiyor ama birlikte yaşadığınız eşiniz; bu da yetmez KIZ ARKADAŞINIZ BİLE SOSYAL YARDIM ALIYORSA bu sizin suçunuz oluyor ve Türkiyedeki maaşı alıyorsanız geri ödemekle yükümlü oluyorsunuz hem de yüksek faizle, maaş almıyorsanız da ALAMAZSINIZ. .
    .SONUCUN SONUCU BU MAAŞI ALAMAZSINIZ ALIRSANIZ SONUCUNA KATLANALARDAN OLACAĞINIZ %99 İHTİMAL DAİRESİNDEDİR..
    .Hukukçulukla, zorunlu korumacılığın arasında bir dert yanma oldu cevabım biliyorum ama bu hususta fayda edecek protest tavırlı bir kalem oynatmak gerekiyordu artık.
    AVRUPALI MAĞDUR TÜRKÜ UYANDIRABİLMESİ UMUDUYLA.

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Dec 2011
    Nerede
    .
    İletiler
    1.381
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurt dışı hizmet borçlanması yapanlardan yaşlılık aylığı bağlananların yabancı ülkede çalışmaya başlaması

    Yurt Dışı Borçlanmasıyla Emekli Olanların Türkiyede Tekrar Çalışmaya Başlaması Halinde Emekli Aylıkları Kesilmeyecek


    Yurt Dışı Çalışma yasağı devam ediyor.

    5510 sayılı Kanun’da açık hüküm bulunmaması nedeniyle yurt dışı borçlanması yaparak emekliye ayrılanların tekrar çalışmaya başlaması halinde sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmaları imkânı olmadan emekli aylıkları kesiliyordu. 5997 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile 3201 sayılı Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 6’ncı maddesinin (B) fıkrasının ilk paragrafı değiştirilerek yurt dışı borçlanması yaparak emekli aylığı bağlananlardan Türkiye'de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında emekli aylıkları kesilmeden 5510 sayılı Kanun’un sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına imkân sağlanmıştır. Ancak yurtdışı borçlanması yapanlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanların, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilecektir. Bu düzenleme Resmî Gazete’de yayımlandığı 19 Haziran 2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

    Türkiye’den emekliler emekli sandığı ve bagkur emeklileri Yurt dışında çalışabiliyor ama 3201 e göre emekli olanlar ayni hakka sahip değiller.

    Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir durum.

    Yurt dışında calışmak 400 Eyro dan fazla kazanmak yasak.
    Konu Hakkaniyetli tarafından (29-02-2012 Saat 13:44:46 ) de değiştirilmiştir.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Dec 2011
    Nerede
    .
    İletiler
    1.381
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurt dışı hizmet borçlanması yapanlardan yaşlılık aylığı bağlananların yabancı ülkede çalışmaya başlaması

    5997 sayılı Kanunu TBMM de teklif edip kabul ettiren Milletvekillerinin amacı emekliler arasında tam Anayasal eşitlik sağlamak idi.
    Ama maalesef sosyal güvenlik kurumu bu eşitliği yönetmeliklerle asla vermeyecek.
    5997 sayılı Kanun’un 15. maddesi nde amaç Anayasal eşitlik sağlamak idi.

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Dec 2011
    Nerede
    .
    İletiler
    1.381
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurt dışı hizmet borçlanması yapanlardan yaşlılık aylığı bağlananların yabancı ülkede çalışmaya başlaması

    Artık 3201 e göre emekli olanlar için Türkiye’de çalışmak serbest yurt dışında çalışmak ise yasak devam ediyor.

    16 Haziran 2010 günü TBMM’den geçen Kanun ile Kabul edilen 15 inci madde ile

    “MADDE 15- 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin (B) fıkrasının ilk paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

    “Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir.
    Türkiye'de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır.”” denildi.
    Bu değişiklikten sonra da yurtdışı borçlanması ile emekli olanlar diğer emekliler gibi SGDP ödeyerek çalışabilecekler.

    Yürürlük maddesi ise hatalıdır
    Ancak, bu düzenleme de yürürlük tarihi bakımından eksiktir. Zira, 1 Ekim 2008 gününden beridir yapılan eziyet ile yurtdışı emeklilerine aylık verilmediği gibi ödenenler de geri istenmektedir.
    Bu düzenlemenin yürürlük tarihi 01.10.2008 olması gerekirken, yayımı tarihinde yürürlüğe girecek denilmiştir.
    Bu sebeple aylığı kesilen ve ödenenleri geri istenen yurtdışı emeklileri de SGK’yı dava etmeye başlayacaklardır.
    Davaları ise kazanacakları da aşikardır.
    Olan, yine SGK’nın kasasına olacak ve he avukatlık hem de dava masrafı ödeyecekler.
    Konu Hakkaniyetli tarafından (29-02-2012 Saat 17:58:02 ) de değiştirilmiştir.

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Dec 2011
    Nerede
    .
    İletiler
    1.381
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurt dışı hizmet borçlanması yapanlardan yaşlılık aylığı bağlananların yabancı ülkede çalışmaya başlaması

    YURT DISI HiZMET BORÇLANMASINDA
    "YURDA KESiN DÖNÜS KOSULU"
    Dr. Süleyman BASTERZi
    Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
    is ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı
    Öğretim Görevlisi


    Kisiler bir kez aynı statüye girdikten sonra, bunlar arasında ayrım yapılması Anayasanın esitlik ilkesine aykırı olur.
    Öte yandan, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 28.06.1999 tarihli kararı da52 dikkate alınırsa bir adım daha ileri gidilerek, yurt dısı hizmet borçlanması kurumundan yararlanarak yaslılık aylığına hak kazanıp kendilerine aylık 51 Bu konuda bilgi için bkz. Güzel-Okur, 307-310; Tuncay, Dersler, 288-291. 52 Y21HD., 28.06.1999, E. 1999/669, K. 1999/4934, YKD., Ocak 2000, 93-94. Kamu-İs; C: 6, S: 4/2002 bağlananların, daha sonra yurt dısına çıkıp çalısmaları durumunda yaslılık aylıklarının kesileceğine iliskin 3201 sayılı Kanun hükmünün de (m.6/B, 1) esitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürmek mümkündür.
    Yargıtay. 21. Hukuk Dairesinin söz konusu kararında tartısma konusu olan olay, Türkiye'deki çalısmaları esas alınarak 506 sayılı Kanuna göre kendisine yaslılık sigortası bağlanan sigortalının, daha sonra Almanya'da çalısmaya baslaması durumunda, yaslılık aylığının anılan kanununun 63/A maddesi uyarınca kesilip kesilmeyeceğine iliskindir. 21. Hukuk Dairesi, kararında, söz konusu maddede geçen ve yaslılık aylığının kesilmesine esas olan sigortalı bir iste çalısmanın, Türkiye'de 506 sayılı Kanun kapsamında geçen çalısmalar anlamına geldiğine dikkat çekerek, yurt dısında geçen çalısmalar 506 sayılı Kanun kapsamında olmadığı için, bu tür çalısmaların yaslılık aylığının kesilmesini gerektirmeyeceği sonucuna varmıstır.
    Kararda, varılan bu sonucu desteklemek üzere, Almanya ile Türkiye arasındaki sosyal güvenlik sözlesmesinde, söz konusu durumlarda yaslılık aylığının kesileceğine iliskin bir düzenleme bulunmadığı da belirtilmektedir53. Bu durumda, yurt dısı hizmet borçlanmasına dayanılarak yaslılık aylığına hak kazananlarla, Türkiye'deki çalısmaları esas alınarak yaslılık aylığına hak kazanan sigortalılar arasında bir esitsizlik ortaya çıkmakta, ilk grup bakımından yabancı ülkede çalısma, yaslılık aylığının kesilmesine neden olurken, ikinci grup bakımından böyle bir durum söz konusu olmamaktadır.
    Her iki grup sigortalının da aynı emeklilik statüsünde bulundukları düsünüldüğünde, yurt dısı hizmet borçlanmasından yararlanarak yaslılık aylığına hak kazananlar bakımından, daha sonra tekrar yurt dısında çalısma durumunda yaslılık aylığının kesilmesini öngören düzenlemenin esitlik ilkesine aykırı olduğu açıktır.
    Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin söz konusu kararına dayanarak vardığımız bu sonucu desteklemek üzere belirtmek gerekir ki, 506 sayılı Kanuna tabi çalısmaları esas alınarak yaslılık aylığı bağlananların yurt dısında çalısmaları durumunda yaslılık aylıklarının kesilmemesi gerektiği görüsü bir yana, anılan kosullarda yaslılık aylığı bağlananların daha sonra Türkiye'deki diğer bir sosyal güvenlik kurumuna tabi bir iste çalısmaya baslamaları durumunda dahi aylıklarının kesilmeyeceği ileri sürülmektedir.
    Tuncay tarafından savunulan bu görüse göre, SSK'nun 63/A maddesinde geçen ve yaslılık aylığının kesilmesine esas olan sigortalı olarak çalısma, 53 Ali Güzelin bu karan isabetli bulan incelemesi için bkz. "Sosyal Sigortalar Açısından Yargıtayın 1999 yılı Kararlarının Değerlendirilmesi", Yargıtayın İs Hukukuna İliskin 1999 Kararlarının Değerlendirilmesi, İstanbul 2001, 361-362. Kamu-İs; C: 6, S: 4/2002 sadece bu kanuna tabi sigortalı çalısmalar olarak anlasılmalıdır. .
    Ancak Güzel- Okur, aksine bir yaklasımla sigortalı olarak çalısmayı genis yorumlayarak, T.C. Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'a tabi bir iste çalısmanın da Sosyal Sigortalar Kurumundan bağlanan yaslılık aylığının kesilmesi sonucunu doğuracağı görüsündedirler55. Yargıtayın bu konudaki kararlarında ise bir netlik bulunmamaktadır.
    Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 1987 tarihli bir kararında56 yeniden çalısma nedeniyle aylığın kesilmesi bakımından, bu çalısmanın Sosyal Sigortalar Kurumuna, T.C. Emekli Sandığına veya Bağ-Kur'a bağlı olarak gerçeklesmesi arasında fark görmezken, 1994 tarihli diğer bir kararında57, Sosyal Sigortalar Kurumundan yaslılık aylığı almakta olan sigortalının T.C. Emekli Sandığına bağlı çalısmasının aylığın kesilmesini gerektirmeyeceği sonucuna varmıstır.
    Türkiye'deki çalısmalarına dayalı olarak Sosyal Sigortalar Kurumundan yaslılık aylığı alanların daha sonra yabancı bir ülkede çalısmaya baslamaları bakımından ise böyle bir tartısma söz konusu değildir. Nitekim, Sosyal Sigortalar Kurumundan yaslılık aylığı almakta iken, yine Türkiye'de herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olarak çalısmanın yaslılık aylığının kesilmesini gerektirdiği görüsünde olan Güzel, yurt dısındaki çalısmalar bakımından farklı bir yaklasımı benimseyerek, bu çalısmaların yaslılık aylığının kesilmesini gerektirmeyeceği sonucuna varan Yargıtay 21. Hukuk Dairesi kararını isabetli bulmaktadır.
    58. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin görüsümüze dayanak olusturan söz konusu kararını desteklemek ve yurt dısı hizmet borçlanmasıyla yaslılık aylığına hak kazananların tekrar yurt dısında çalısmaları durumunda aylıklarının kesilmesini öngören, esitlik ilkesine aykırı düzenlemenin olması gereken hukuk açısından da isabetsizliğini vurgulamak bakımından belirtmek gerekir ki, yaslılık aylığı alırken sigortalı bir iste çalısmaya baslayanların aylıklarının kesilmesi kuralının temelinde, sigortanın finansmanını sağlayan istihdamdaki isgücü ile yaslılık sigortasından aylık alan ekonomik bakımdan aktif nüfus dısına çıkmıs pasif dönemdeki kisiler arasında bir denge kurulması düsüncesi yatar.
    Yaslılık aylığı almakta olan bir kisinin aynı 54 Tuncay, Dersler, 288. 55 Güzel-Okur, 307-308. 56 Y10HD., 22.12.1987, 7380/7379, bkz. Ali Rıza Okur, "Sosyal Sigorta Türleri Açısından Yargıtayın 1987 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi", Yargıtayın İs Hukuku Kararlarının Değerlendirilmesi 1987, İstanbul 1989, 327; ayrıca bkz. Güzel-Okur, 308. 57 Y10HD., 22.11.1994, 10379/16510, bkz. Ali Rıza Okur, "Sosyal Sigortalar Açısından Yargıtayın 1994 Yılı Kararlarının Değerlendirilemesi", Yargıtayın İs Hukukuna İliskin Kararlarının Değerlendirilmesi 1994, İstanbul 1996,146-147. 58 Güzel, 361. Kamu-İs; C: 6, S: 4/2002 zamanda isgücüne katılıp istihdamda sigortalı bir yer isgal etmesi finansman dengesini olumsuz etkiler.
    O nedenle, yaslılık sigortası alanların çalısırken yaslılık aylıklarını almaya devam etmek istemeleri durumunda, buna olanak tanımak için sosyal güvenlik destek primi ödemeleri öngörülmüstür59. Ancak, bu mekanizma aynı sosyal sigorta sistemi içinde isler. Yurt dısı hizmet borçlanması ile yaslılık aylığına hak kazananların aylık almakta iken yurt dısında çalısmaya baslamaları, sosyal sigorta sisteminin belirtilen finansman dengesi üzerinde etkili değildir.
    Dolayısıyla, yurt dısında sigortalı bir iste çalısmaya baslayanların aylıklarının kesilmesini bu açıdan haklı bir nedene dayandırmak mümkün değildir. Yukarıda açıklamaya çalıstığımız esitsizlik, Sosyal Sigortalar Kurumundan yaslılık aylığı alanlarda olduğu gibi, diğer sosyal güvenlik kurumlarından (T.C. Emekli Sandığı ya da Bağ-Kur) aylık alanlar bakımından da söz konusudur.
    T.C. Emekli Sandığından yaslılık aylığı almakta olanların aylıkları, 5534 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunun 99. maddesi uyarınca, emeklilik hakkı tanınan bir göreve atanmaları durumunda ve yine, bu kanuna 1101 sayılı Kanunla eklenen ek 5. maddeye göre, T.C. Emekli Sandığına tabi daire, kurum ve ortaklıkların SSK'na tabi isyerlerinde emekliliğe tabi olmayan belirli islerde çalısmaya baslamaları durumunda kesilir60.
    Söz konusu ek 5. madde düzenlemesi ile birlikte değerlendirildiğinde, 99. maddede emekliliğe tabi islerle kastedilenin asıl olarak T.C. Emekli Sandığı Kanununa tabi isler olduğu ve emeklilerin her türlü çalımsa durumunun aylığın kesilmesine yol açmayacağı sonucuna varılmalıdır61.
    Dolayısıyla, yabancı bir ülkede çalısmanın T.C. Emekli Sandığından alınan yaslılık aylığının kesilmesine yol açmayacağını söylemek öncelikle mümkündür.
    Bağ-Kur'da ise, Bağ-Kur Kanununun yaslılık aylığı alabilmek için isten ayrılma zorunluluğunu öngören 35/a maddesinin 3165 sayılı Kanun ile kaldırması karsısında, Bağ-Kur Kanununun, Kurumdan yaslılık aylığı almakta iken yine Bağ-Kur'a bağlı bir iste çalısmaya baslayanların aylıklarının kesileceğini öngören 38. madde düzenlemesi etkisiz kalmıstır.
    Ardından da, Bağ-Kur Kanununun 38.maddesinde 3396 sayılı Kanunla yapılan değisiklikle yeniden çalısmaya balsama durumunda aylığın kesilmesi sigortalının isteğine bırakılmıstır62.
    Belirtelim ki, daha sonra 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı 59 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanuna tabi islerde sosyal güvenlik destek primi ödeyerek yaslılık aylığı almakta iken çalısmaya devam etme konusunda bilgi için bkz. Güzel-Okur, 308-310, Tuncay, Dersler, 289-291. 60 Bkz. Emrullah Damar, T.C. Emekli Sandığı Mevzuatı, Eskisehir 1987, 337-339; Güzel-Okur, 380. 61 Bkz. Damar, 339. 62 Güzel-Okur, 446; Tuncay, Dersler, 415. Kamu-İs; C: 6, S: 4/2002 Kanunla Bağ-Kur Kanununa eklenen ve kurumdan yaslılık aylığı almaya basladıktan sonra Bağ-Kur'a bağlı olarak çalısmaya devam edenlerden sosyal güvenlik destek primi kesileceğini öngören ek 20. madde de, yaslılık aylığının kesilmesini öngörmediği için önceki durumu değistirmemekte, sadece yeniden çalısmaya baslayanlardan sosyal güvenlik destek primi tahsilini zorunlu kılmaktadır63.
    Su halde, Türkiye'deki çalısmalarına dayalı olarak Bağ-Kur'dan yaslılık aylığı almakta iken yurt dısında çalısmaya baslayanların yaslılık aylıklarının kesilmesi de söz konusu olmayacaktır.
    Bu açıklamalar ısığında, 3201 sayılı Kanunun, bu kanun hükümlerinden yararlanarak aylık bağlananlardan tekrar yurt dısında çalısmaya baslayanların aylıklarının kesilmesini öngören düzenlemesi (m. 6/B, 1) ile bu sekilde kesilen aylıkların yeniden bağlanması bakımından yurda tekrar kesin dönüs kosulu getiren düzenlemesi (m. 6/B, 2), Anayasal esitlik ilkesine aykırıdır.
    O nedenle, sözü edilen düzenlemelerin somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi önüne götürülüp iptal edilmelerinin sağlanması gerekir.63 Bkz. Tuncay, Dersler, 416.
    Konu Hakkaniyetli tarafından (01-03-2012 Saat 11:10:16 ) de değiştirilmiştir.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Dec 2011
    Nerede
    .
    İletiler
    1.381
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurt dışı hizmet borçlanması yapanlardan yaşlılık aylığı bağlananların yabancı ülkede çalışmaya başlaması

    http://www.kamu-is.org.tr/pdf/6412.pdf

    YURT DISI HĐZMET BORÇLANMASINDA
    "YURDA KESĐN DÖNÜS KOSULU"
    Dr. Süleyman BASTERZĐ
    Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
    Đs ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı
    Öğretim Görevlisi
    1. Yurt dısı hizmet borçlanması kurumunun olusumunu hazırlayan
    nedenler ve amacı
    Bugün, çalısmak amacıyla yurt dısına çıkan ve yabancı ülkelerde yerlesen
    Türk vatandaslarının sayısı bunlara bağımlı yasayan es ve çocukları ile birlikte üç
    milyonun üzerindedir1. 1960'lı yıllarda baslayan Türkiye'den yurt dısına isgücü
    göçü dolayısıyla yabancı ülkelerde çalısan Türk vatandaslarının sayılarının artması,
    söz konusu isçilerin ve bunların bakmakla yükümlü bulundukları diğer kisilerin
    sosyal güvenliklerine iliskin bazı sorunları da beraberinde getirmistir. Bu sorunlar
    özellikle yaslılık, maluliyet, ölüm gibi, toplanan prim oranlarının yardımlara hak
    kazanma kosulları ile hassas bir aktüaryal iliski ve denge içinde bulunmasının
    zorunlu olduğu uzun vadeli sigorta kollarında ortaya çıkmıstır.
    Sorunların yoğunlastığı yaslılık sigortası bağlamında konuya yaklasılıp, bu
    sorunlarla karsılasanlar gruplandırılacak olursa, ilk grupta yurt dısına çıkmadan
    önce Türkiye'deki sosyal güvenlik kurumlarından birine tabi çalısması olanlar yer
    alır. Bunlar uzun yıllar yurt dısında çalıstıktan sonra ülkelerine dönmek
    istediklerinde gittikleri ülkenin çoğu kez Türkiye'dekinden daha ağır olan emeklilik
    kosullarını (özellikle yüksek yas kosulunu) sağlayamadıkları için, o ülkede yaslılık
    aylığına hak kazanamadıkları gibi, Türkiye'deki çalısmalarının da tek basına Türk
    sosyal güvenlik mevzuatına göre emekliliklerine yetmemesi durumunda bütünüyle
    1 Bkz. Ali Nazım Sözer, Yurt Dısında Bulunan Türk Vatandaslarının Türkiye'de Emeklilik Đçin
    Borçlanmaları, Prof. Dr. Metin Kutal'a Armağan, fTÜHĐS yayını) Ankara 1998, 629-630 (Armağan).
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    sosyal güvencesiz kalma tehlikesiyle karsılasmıslardır. Aynı sorun, ikinci grupta yer
    alan ve yurt dısına gitmeden önce Türkiye'de herhangi bir sosyal güvenlik
    kurulusuna tabi çalısması bulunmayanlar bakımından öncelikle söz konusu
    olmustur. Bunlara üçüncü bir grup olarak, esleriyle birlikte yurt dısına giden ev
    hanımlarını da eklemek mümkündür. Gerçi bu gruptakiler, 1479 sayılı Bağ-Kur
    Kanununun Ek 3. maddesine göre, primlerini döviz olarak ödemek suretiyle
    Türkiye'deki ev hanımları gibi isteğe bağlı Bağ-Kur sigortasından yararlanma
    olanağına sahiptirler2. Ancak, söz konusu olanağı değerlendirmeyen ev hanımları
    bakımından yurt dısı hizmet borçlanması önemini korumaktadır.
    Đlk grupta yer alan çalısanlar bakımından soruna çözüm getirmek amacıyla
    Türkiye'nin bir çok ülkeyle bağıtladığı sosyal güvenlik sözlesmelerinde, bunların
    Türkiye'deki çalısmalarıyla yabancı ülkede geçen çalısmalarının birlestirilerek
    değerlendirilmesine iliskin esaslara yer verilmistir5. Bununla birlikte, bazı ülkelerle
    yapılan sosyal güvenlik sözlesmelerinin yeterli hükümler içermemesi, kimi çalısanların
    sözlesme kapsamı dısında bırakılması, Türk isçilerinin çalıstıkları bazı ülkelerle
    sosyal güvenlik sözlesmesi yapılmamıs olması, bu gruptakilerin tam anlamıyla
    sosyal güvenceye kavusturulamamaları sonucunu doğurmustur. Öte yandan, anılan
    olanaktan yararlanıp hizmet birlestirmesi yoluyla Türkiye'de kısmî yaslılık
    aylığına hak kazananlar da, bu aylıkların çok az olması nedeniyle yeterince sosyal
    güvenceye sahip olamamıslardır. Đkinci grupta yer alan ve Türkiye'de herhangi bir
    sosyal güvenlik kurumuna tabi çalısması bulunmayanlar bakımından ise, anılan
    hizmet birlestirmesi olanağı zaten söz konusu değildir. Böylece, uzun yıllar yurt
    dısında çalısmalarına ve Türkiye'ye çok miktarda döviz kazandırmalarına karsın
    ülkeye dönmek istediklerinde sosyal güvenlikten yoksun bulunan büyük bir kitle
    ortaya çıkmıstır.
    Yabancı ülkelerde çalısan bu konumdaki isçileri sosyal güvenceye kavusturmak
    ve bunlarla sadece Türkiye'de çalısıp uzun vadeli sigorta kollarından yardıma
    hak kazanan Türk vatandasları arasında bir paralellik sağlamak amacıyla
    30.05.1978 tarihinde, 2147 sayılı "Yurt Dısında Çalısan Türk Vatandaslarının Yurt
    Dısında Geçen Çalısma Sürelerinin Değerlendirilmesi Hakkında Kanun" yürürlüğe
    konmustur4. Bu kanun, yürürlüğe girdiği tarihte yurt dısında çalısmakta olup da
    daha sonra Türkiye'ye dönenler ile o tarihte halen yurt dısında çalısmakta olan
    Türk vatandaslarına ayrı ayrı, isteklerine bağlı olarak, yurt dısında geçen ve
    2 Bkz. Ali Güzel - Ali Rıza Okur, Sosyal Güvenlik Hukuku, 7. Bası, Đstanbul 1999, 416; A. Can
    Tuncay, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, 9. Bası, Đstanbul 2000, 392 (Dersler); Levent Akın,
    Bağ-kur Sigorta Yardımları, Đstanbul 1996, 34.
    3 Bu konuda bkz. Tuncay, Dersler, 359-361.
    4 RG. 07.06.1978, S. 16309.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    belgelenen çalısma sürelerini, çalıstıkları ülkenin para birimi üzerinden borçlanıp
    Türkiye'de geçmis gibi değerlendirme olanağını vermistir (m.3-4)5.
    Söz konusu kanunun gerekçesine ve T.B.M.M. Plan Komisyonunun
    20.03.1978 tarihli raporuna bakıldığında görülür ki5, kanunun çıkarılma nedenleri
    arasında, yukarıda değindiğimiz sorunların çözümü yanında, yabancı ülkelerde
    çalısan Türk vatandaslarına çalıstıkları ülkelerde elde ettikleri sosyal güvenlik
    haklarını saklı tutarak çifte emeklilik olanağı sağlamak ve böylece tasarruflarını
    tesvik etmek de yer almaktadır. Ancak, anılan nedenlerin yanında, yurt dısında
    çalısan isçilere hizmet borçlanması olanağının tanınmasının hazineye döviz sağlamanın
    bir aracı olarak da düsünüldüğünü belirtmek gerekir7. Nitekim 2147 sayılı
    Kanunda açıkça prim ve kesenek karsılıklarının döviz olarak ödenmesi
    öngörülmüstür (m.3/2)8. Yine, 2147 sayılı Kanunun yerini almak üzere çıkarılan
    3201 sayılı Yurt Dısında Bulunan Türk Vatandaslarının Yurt Dısında Geçen Sürelerinin
    Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda da9,
    aynı düsüncenin daha açık bir sekilde sergilendiği görülmektedir10. 3201 sayılı
    5 2147 sayılı Kanun kapsamında ayrıca, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Türkiye'ye dönmüs
    olanlara da yurt dısında geçen çalısmalarını borçlanma olanağı tanınmıstır (m.3/1). Öte yandan,
    2147 sayılı Kanun kapsamında yer alanlar, o tarihte 506 sayılı Kanunun isteğe bağlı sigortaya
    basvuru için aradığı, en az 5 yıl sigortalı olmak ve en az 750 gün malûllük, yaslılık ve ölüm sigortası
    primi ödemis olmak kosulları aranmaksızın 506 sayılı Kanuna göre isteğe bağlı sigortadan
    yararlanma olanağına da sahip kılınmıslardır (m.5). 2147 sayılı Kanunun öngördüğü borçlanma
    düzeni konusunda bkz. Kenan Tunçomağ, Sosyal Güvenlik Kavramı ve Sosyal Sigortalar, 2. Bası
    Đstanbul 1982, 284 vd.; ayrıca, 2147 sayılı yasa ile 3201 sayılı yasanın öngördüğü yurt dısı hizmet
    borçlanması düzenlerinin karsılatırılması için bkz. A. Can Tuncay, Türk Vatandaslarının Yurt
    Dısında Geçen Hizmet Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi, Yeni Đs
    Dünyası, Ekim 1985, Yıl. 6, S. 72, 17 vd. (Makale); aynı yazar, Dersler, 365-367; Ali Nazım Sözer,
    Türkiye-Federal Almanya Sosyal Güvenlik Sözlesmesi ve Bu Sözlesmeye Ek 2 Kasım 1984
    Düzenleme Tarihli Sözlesme Isığında Hizmet Süreleri F. Almanya ve Türkiye'de Geçen Türk
    Đsçilerinin Emeklilikleri, Yeni Đs Dünyası, Mart 1986, Yıl. 7, S. 77, 21 vd. (Sözlesme); aynı yazar,
    Armağan, 631 vd.
    6 Bkz. T.B.M.M.'nin 24.5.1978 tarihli 136. Birlesim Tutanağı sonuna ekli S sayısı 65, s. 19, T.B.M.M.
    Tutanak Dergisi, Dönem 5, C. 5.
    7 Tuncay, Dersler, 368; aynı yazar, Makale, 19; Hediye Laçiner, Yurt Dısı Hizmet Borçlanması ve
    Uygulama Sorunları, Prof. Dr. Turhan Esener'e Armağan, Ankara 2000, 610.
    8 2147 sayılı Kanunun uygulama yönetmeliğinin (RG., 25.08.1978, S.16357) 15. maddesi uyarınca,
    döviz karsılığı olarak ödenecek borç ve primlere iliskin döviz bozdurma islemlerini düzenlemek
    üzere Maliye Bakanlığınca yayınlanması öngörülen tebliğde (RG., 25.08.1978, S.16357), borçlarını
    döviz olarak ödemek zorunda bulunan Türk vatandasları bu yükümlülüklerini, dövizlerini ilgili sosyal
    güvenlik kurulusuna göndermek veya T.C. Merkez Bankasına satmak suretiyle yerine getirirler
    (m.l). Düzenlenecek döviz bordrolarına, 2147 sayılı Kanundan yararlanmak üzere bozdurulmustur
    kaydı konur hükümleri yer almaktadır (m. 1-2).
    9 RG. 22.05.1985, S.18761.
    10 3201 sayılı Kanuna göre, "Đstek sahipleri tahakkuk ettirilen borçlarını T.C. Merkez Bankasına veya
    yetkili bankalara satmak, karsılığı Türk parasının borçlanma islemini yürüten sosyal güvenlik
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    Kanunda, döviz ile değerlendirilecek sürelerin her bir günü için tahakkuk ettirilecek
    prim, kesenek ve karsılık borcu tutarının önce 1 Amerikan Doları olması
    öngörülmüs, daha sonra bu rakam 2 Amerikan Dolarına yükseltilmistir (m.4)u.
    2147 sayılı Kanunun yedi yıllık uygulamasının ardından, bu kanunun
    uygulanmasından kaynaklanan bazı aksaklıkların giderilmesi için, 08.05.1985
    tarihinde yukarıda sözü geçen 3201 sayılı Kanun yürürlüğe girmistir. 2147 sayılı
    Kanunu yürürlükten kaldıran yeni kanun, 2147 sayılı Kanun gibi, yurt dısında
    geçen çalısmaların niteliğine (bağımlı ya da bağımsız çalısma) bakılmaksızın
    borçlanılmasına olanak vermesinin yanında, kisiler bakımından uygulama alanını,
    çalısmaksızın yurt dısında bulunan ev hanımlarını da kapsamına alarak
    genisletmistir. Ayrıca 3201 sayılı Kanuna göre, borçlanma için öngörülen basvuru
    süresi içinde ölenlerin geride kalanları (m.3) ve Türkiye ile çalıstıkları ülke arasında
    yapılan sosyal güvenlik sözlesmesi uyarınca kendilerine kısmî aylık bağlananlar da,
    tam aylık elde edebilmek için, yurt dısı hizmet borçlanması yapabilme olanağına
    sahip kılınmıstır (m.9)12.
    3201 sayılı Kanunda bir yandan yurt dısı hizmet borçlanması yapacakların
    kapsamı genisletilirken, bir yandan 2147 sayılı Kanundan farklı olarak, halen
    yabancı ülkede çalısmakta olanlar bu kanunun kapsamı dısında bırakılmıs ve yurt
    dısı hizmet borçlanması yapılması Türkiye'ye kesin dönüs kosuluna bağlanmıstır
    (m.3). Öte yandan, yurda kesin dönüs kosulu 3201 sayılı Kanuna göre
    değerlendirilen sürelere dayalı olarak aylık tahsisi yapılabilmesi bakımından da
    getirilmis (m.6/A) ayrıca, bu kanun hükümlerinden yararlanarak aylık
    bağlananlardan tekrar yurt dısında çalısmaya baslayanların çalısmaya basladıkları
    ayı takip eden ay basından itibaren aylıklarının kesilmesi öngörülmüstür (m.6/B).
    Yurda kesin dönüs temeline dayalı bu düzenlemeler uygulamada bir çok
    kurulusuna intikali hususunda bankaya talimat vermek, döviz alım bordrosunun bir nüshasını
    sosyal güvenlik kurulusuna ibraz etmek suretiyle mükellefiyetini yerine getirmis olurlar. Đstek
    sahiplerinin, dolar dısında ödemek istediği döviz tutarı, T.C. Merkez Bankası veya yetkili
    bankalarca, Dolara göre çapraz kur uygulanmak suretiyle satın alınır" (m.4/4-5).
    11 Bu maddede yer alan miktar (1 Dolar), 16.01.1997 tarih ve 97/9064 sayı'' Bakanlar Kurulu kararı
    ile 2.5 Dolara yükseltilmis, daha sonra 16.03.1998 tarih ve 98/10999 sayılı Bakanlar Kurulu kararı
    ile de 2 Dolar olarak değistirilmistir (RG.15.05.1998, S.23344).
    12 Öte yandan, 3201 sayılı Kanun yurt dısı hizmet borçlanmasının konusu bakımından da bazı
    genisleme ve rahatlamalar sağlamıstır. Söyleki, 3201 sayılı yasaya göre, çalısma süreleri
    arasında ve sonunda, her biri bir yıla kadar olan issizlik süreleri de borçlanılarak sosyal güvenlik
    bakımından değerlendirilebilir (m.l) (Tuncay, Dersler, 367; Güzel-Okur, 296; Sözer, Armağan,
    631-632). Yine, 2147 sayılı yasada kısmî borçlanma yapılıp yapılamayacağı konusundaki
    belirsizliğe rağmen bu yasaya iliskin uygulama yönetmeliğinde kısmî borçlanmaya olanak
    tanınmaması ve bu nedenle ortaya çıkan tartısmalar karsısında (bkz. Güzel-Okur, 295), 3201
    sayılı Kanun yurt dısında geçen çalısmaların kısmen borçlanılmasını mümkün kılınmıstır (bkz.
    Tuncay, Dersler, 366; Laçiner, 622).
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    uyusmazlığa yol açmıstır. Söz konusu uyusmazlıkların çözümüne iliskin olarak yargı
    kararları ile bir takım ilkelerin olusturulmaya çalısıldığı görülmekle birlikte, bunların
    son zamanlara kadar tam bir netlik ve tutarlılık kazandığı söylenemez.
    2. Yurda kesin dönüs kosulunun uygulamada yarattığı sorunlar ve
    çözüme yönelik bazı yaklasımlar
    Yurda kesin dönüs kosulu bağlamında uyusmazlık konusu olabilecek
    durumları üç grupta toplamak mümkündür. Bunlardan ilkini, yurda kesin dönüs
    kosulunu gerçeklestirmemesine karsın 3201 sayılı Kanuna göre yurt dısı hizmet
    borçlanması yapmıs ve bu borçlanmaya dayalı olarak kendilerine yaslılık
    sigortasından aylık bağlanmıs olanların durumu olusturur. Đkinci grupta ise, yurda
    kesin dönüs yapıp yurt dısı hizmet borçlanmasını da gerçeklestirdikten sonra,
    henüz kendilerine yaslılık aylığı tahsis edilmeden tekrar yurt dısına çıkanlar yer
    alır. Üçüncü grubu ise, yurda kesin dönüs yapıp 3201 sayılı Kanuna göre yurt dısı
    hizmet borçlanmasından yararlanarak yaslılık aylığına hak kazandıktan sonra
    aylık almakta iken tekrar yurt dısına çıkanlar olusturmaktadır. Bu üçüncü grupta
    yer alanlar da kendi içinde, sadece yabancı bir ülkede yerlesenler ile hem
    yabancı bir ülkeye yerlesip hem de orada yeniden çalısmaya baslayanlar olmak
    üzere ikiye ayrılır. Ancak, dava konusu olan bir çok uyusmazlıkta, anılan
    grupların ayırt edilmediği ve birbirine karıstığı görülmektedir. Bu da sorunların
    çözümünü güçlestirmistir.
    Söz konusu karısıklığın ortaya çıkmasında, yurda kesin dönüsün ne
    anlama geldiği konusunda yargı kararları ile öğretide tam bir uzlasma
    sağlanamamasının ve asıl önemlisi, yabancı ülkede issizlik yardımı alınmasının
    kesin dönüse engel olusturup olusturmayacağı noktasında tartısma
    yasanmasının etkili olduğunu belirtmek gerekir.
    Uygulamada yurda kesin dönüsün ne anlama geldiğinden baska, nasıl ve
    hangi ölçütlere göre saptanacağı konusunda da tam bir açıklık yoktur. Sosyal
    Sigortalar Kurumu isabetli olarak, öncelikle sigortalının beyanını esas almaktadır.
    Bunun için isçiye, yurda kesin dönüs yaptığı beyanını ve daha sonra durumunda
    bir değisiklik olursa bunu derhal yazılı olarak kuruma bildireceği taahhüdünü
    içeren matbu bir belge imzalatılmaktadır. Bu belgede ayrıca, kısmî ya da tam
    borçlanma talebi de yer almakta ve gerçeğe aykırı beyan ya da değisikliklerden
    kurumu haberdar etmeme durumunda uygulanacak hukukî ve cezaî yaptırımlar
    gösterilmektedir13.
    13 Laçiner, 625, dn.70.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    Öte yandan uygulamada, yurda kesin dönüs yapılıp yapılmadığı
    konusunda uyusmazlık çıkarsa, pasaportta yer alan bu konudaki bilgilere ve
    ilgilinin sunacağı diğer inandırıcı belgelere bakılarak karar verileceğinden söz
    edilmektedir14. Ancak bunların hiçbirinin tek basına kesin bir ölçüt olarak kabul
    edilmesi isabetli değildir. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin bir kararında ifade edildiği
    gibi, borçlanma yapanın köyünde ev yaptırması, zaman zaman gelip gitmesi,
    pasaportunda birden fazla giris ve çıkıs olması yurda kesin dönüs yapıldığının
    belirlenmesi bakımından tek basına yeterli olmayabilir. Yargıcın her olayı kendi
    içinde değerlendirmesi ve bu davalar kamu düzenine iliskin olduğundan gerekli
    görürse resen arastırma ilkesi gereği kesin dönüs yapılıp yapılmadığına iliskin
    arastırma yapıp bilgi ve belge toplaması gerekir15.
    Yabancı bir ülkede issizlik sigortasından ödenek ya da sosyal yardım
    niteliğinde issizlik yardımı alınıyor olmasının yurda kesin dönüs yapılıp yapılmadığı
    konusunda bir ölçüt olusturup olusturmadığına gelince, bu sorunun yanıtı farklı
    yaklasımlarla yurda kesin dönüse verilecek anlama göre değismektedir.
    Yargıtay 21. Hukuk dairesinin baslangıçta benimsediği bir görüse göre,
    3201 sayılı Kanunun 3. maddesinde ifadesini bulan yurda kesin dönüsten kasıt,
    "yurt dısındaki çalıstığı isyerinden ayrılmak suretiyle Türkiye'ye dönmektir. Baska
    bir anlatımla, yurt dısındaki aktif sigortalılığını giderek çalısma yasamına son
    vermektir. Bu yön aynı Yasanın 6/B. maddesinde; bu kanun hükümlerinden
    yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dısında "çalısmaya
    baslayanların" çalısmaya basladıkları ayı takip eden ay basından itibaren aylıkları
    kesilir sözcükleri ile kesin dönüsten amacın; yurt dısında eylemli olarak çalısmama
    olgusunun amaçlandığı, çalısmama kosulu ile, ikamet etmemenin amaçlanmadığı
    açık seçiktir"16. 21. Hukuk Dairesi, bu açıklaması ısığında, yurt dısında issizlik
    sigortasından ödenek almanın aktif sigortalı olarak çalısma kapsamında
    değerlendirilemeyeceğini belirterek, issizlik ödeneği alınmasının kesin dönüs
    kosulunun gerçeklesmesine engel olusturmayacağını kabul etmis ve bu sırada
    yapılan yurt dısı hizmet borçlanmasının geçerli olduğu sonucuna varmıstır17.
    Mahkemenin aktif sigortalılığı esas alıp, issizlik yardımı alınmasını dahi yurda kesin
    dönüs yapılmasına engel kabul etmeyen bu ilk yaklasımı benimsendiğinde, issizlik
    sigortasından ödenek alınmıyorsa, tek basına yurt dısında ikamet etmenin yurda
    kesin dönüs yapma kosulunun gerçeklesmesine engel olusturmayacağı sonucuna
    varmak öncelikle mümkündür.
    14 Tuncay, Dersler, 368; Laçiner, 625; Y10HD., 21.03.1996, E. 1996/2277, K. 1996/2279, Đs ve
    Hukuk Dergisi, Ağustos-Eylül 1996, 32.
    15 Y21HD., 06.10.1997, E. 1997/6015, K. 1997/6112, YKD., C.24, S. 10, Ekim 1998, 1525.
    16 Y21HD., 26.06.1997, E. 1997/4377, K. 1997/4500, YKD., C. 24, S. 3, Mart 1998, 419.
    17 Y21HD., 03.12.1996, E. 1996/6625, K. 1996/6714, YKD., C. 24, S. 4, Nisan 1998, 574-575.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    Yargıtay 21. Hukuk Dairesi bu yaklasımla verdiği kararlarında, yurt dısında
    çalısan bir isçinin yurda kesin dönüs yaptıktan sonra çalısmıs olduğu ülkenin
    issizlik sigortasından yararlanmıs olmasının, bu isçinin yurt dısında çalıstığı veya
    yurda kesin dönüs yapmadığı biçiminde yorumlanamayacağını kabul etmis ve
    3201 sayılı Kanuna göre borçlanma yaptıktan sonra zaman zaman yurt dısına
    çıkan veya yabancı ülkede issizlik yardımlarından yararlanan sigortalının yaslılık
    aylığının bu nedenle kesilmesinin usûl ve yasaya aykırı olacağı sonucuna
    varmıstır18.
    Bu konuda Yargıtay 10. Hukuk Dairesi ise, daha sonra Yargıtay Hukuk
    Genel Kurulu önüne giden üç ayrı kararında farklı görüslere yer vermistir. Söz
    konusu kararların ilkinde, issizlik sigortası ödeneği alınmasına rağmen kesin dönüs
    iddiasının dayanaklarının arastırılması gerektiği, Alman mevzuatına göre, issizlik
    sigortasından yararlanabilmek için o yerde oturma zorunluluğu bulunduğundan,
    bunun aksinin inandırıcı delillerle ispat edilmesinin zorunlu olduğu, ancak issizlik
    sigortasından aylık almanın da her zaman yurda kesin dönüs yapılmadığı anlamına
    gelmediği belirtilmektedir. 10. Hukuk Dairesine göre, issizlik ödeneği alınmasına
    karsın yurda kesin dönüs iddiası varsa, bunun saptanması bakımından sigortalının
    pasaportunun aslının incelenmesi, pasaportun üzerinde yer alan yurda giris çıkıs
    tarihlerinin değerlendirilmesi ve yerine göre yurda giris çıkıs yapılan gümrük
    kapılarından durumun sorulması gerekir. Bu kararda, 3201 sayılı Kanunun 3.
    maddesi uyarınca, yurt dısı hizmet borçlanması için yurda kesin dönüs yapmanın
    sart olduğu da açıkça ifade olunmus ve yapılan arastırmaya göre borçlanma
    tarihinde yurda kesin dönüs yapıldığı kanısına ulasılırsa, bu sırada yabancı ülkede
    issizlik ödeneği alınmasının borçlanma isleminin iptalini gerektirmeyeceği
    sonucuna varılmıstır19.
    Yargıtay 10. Hukuk Dairesi daha sonra verdiği bir kararında ise, issizlik
    sigortasından ödenek alınmasının yurda kesin dönüs yapılmadığına güçlü bir kanıt
    ve karine olusturduğu görüsünü dile getirerek, yurt dısı hizmet borçlanması yaptığı
    sırada Alman sosyal güvenlik mevzuatına göre issizlik sigortasından ödenek alan
    davacının yurda kesin dönüs yapmadığı sonucuna varmıstır. 10. Daireye göre,
    issizlik ödeneği alınması bu yardımın alındığı ülkede oturmayı gerektirir. Bu
    ülkeden ayrılınması durumunda issizlik yardımının kesileceği bilinen bir gerçektir.
    Alman sosyal güvenlik mevzuatına göre, issizlik sigortası kolundan yardım
    alabilmek için, sigortalının emeğini is piyasasının emrine hazır tutması gerekir.
    Çünkü, ilgili Alman kurumları issizleri ve isyerlerini takip ederek issizleri bos islerde
    çalısmaya davet etmekte, isçiler de söz konusu bu davetleri kaçırmamak için, o
    18 Y21HD., 03.12.1996, E. 1996/6625, K. 1996/67/14, YKD., C. 24, S. 4, Nisan 1998, 575.
    19 Y10HD., 28.04.1997, 1997/117-3024, bkz. YKD., C. 24, S. 1, Ocak 1998, 9-10.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    ülkede oturmaya ve ülke sınırları dısına çıkmamaya özen göstermektedirler. Yurda
    kesin dönüs yapıldığından söz edilebilmesi bakımından, sigortalının ikametgahını
    yurt dısından yurt içine tasıma amacının bulunması gerekir. Ancak, Türkiye'den
    alınan ikamet ilmühaberleri her zaman elde edilebilmeleri nedeniyle aksi yönde
    güçlü bir kanıt olusturmamaktadır20.
    Yargıtay 10. Hukuk Dairesi söz konusu kararlarından üçüncüsünde21 ise,
    Alman mevzuatına göre issizlik sigortasından ödenek alınması bu ülkede ikameti
    gerektirmekle birlikte, Türkiye Cumhuriyeti ile Alman Federal Cumhuriyeti arasında
    yapılmıs olan sosyal güvenlik sözlesmesinin 4-a maddesine dayanarak,
    Almanya'da issizlik ödeneği alınmasının Türkiye'deki borçlanma isleminin ve
    bağlanan yaslılık aylığının iptalini gerektirmeyeceği sonucuna varmıstır. Çünkü
    anılan maddeye göre, sözlesmede aksine bir hüküm yoksa, bir âkit tarafın yardım
    hakkının doğmasını veya para yardımlarının yapılmasını bu taraf ülkesinde ikamet
    etme kosuluna bağlı kılan mevzuatı, 4. maddede belirtilen ve diğer âkit taraf
    ülkesinde ikamet eden kimseler hakkında uygulanmayacaktır.
    Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin bu kararında ayrıca, 3201 sayılı Kanunun
    yürürlüğe girdiği 22.05.1985 tarihinde, Sosyal Sigortalar Kanununun (SSK) 60.
    maddesine göre yaslılık aylığına hak kazanılabilmesi için isten ayrılmanın zorunlu
    olduğu, 3201 sayılı Kanunda öngörülen yurda kesin dönüs kosulunun da anılan
    isten ayrılma kosuluna paralel bir düzenleme getirmek amacıyla öngörüldüğü
    belirtilerek, 1986 yılında 3279 sayılı Kanunla SSK'nun 60. maddesinde yer alan
    isten ayrılma esasının değistirilmesi ve sosyal güvenlik destek primi ödenerek
    çalısırken aylık almaya devam edilebilmesi olanağının getirilmesi karsısında
    (m.63), 3201 sayılı Kanunun 6. maddesinde yer alan yurda kesin dönüs kosulunun
    ilga edildiği görüsüne yer verilmistir. 10. Daireye göre, aksine bir yaklasım
    Anayasadaki esitlik (m.10), çalısma hürriyeti (m.49) ve sosyal güvenlik hakkı
    (m.60, 62) ile ilgili maddelere aykırılık olusturur. Kararda bu yaklasımı
    desteklemek üzere, 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu (m.35) ile 2926 sayılı Tarım Bağ-
    Kur Kanununda (m. 17) aylık bağlanması için isten ayrılma kosulunun
    aranmadığına da isaret olunmaktadır.
    20 Y10HD., 20.11.1997,1997/8333-8154, Đstanbul Barosu Dergisi, S. 3, Eylül 1998, 744-745.
    21 Y10HD., 30.06.1998, E. 1998/3552, K. 1998/4996, bkz. Đsveren Dergisi, C. XXXVII, S. 9, Haziran
    1999, 15; bu kararda yer verilen, 3279 sayılı Kanunla öngörülen, sosyal güvenlik destek primi
    ödenerek çalısırken yaslılık aylığı almaya devam edilebilmesi olanağı karsısında, 3201 sayılı
    Kanunun 6. maddesinde yer alan yurda kesin dönüs kosulunun ilga olunduğu görüsü, Yargıtay 10.
    Hukuk Dairesinin yukarıda anılan ikinci kararına iliskin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında
    karsı
    oy yazısı olarak yer almaktadır (bkz. dn 23'deki karar); Yargıtay 10.Hukuk Dairesi Üyesi Semsettin
    Abik tarafından savunulan bu görüs için ayrıca bkz. "Sosyal Sigortalar Açısından Yargıtayın 1997
    Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi", Genel Görüsme, Yargıtayın Đs Hukukuna Đliskin Kararlarının
    Değerlendirilmesi 1997, 322-323.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin anılan kararlarını değerlendiren Yargıtay
    Hukuk Genel Kurulu ise, yurda kesin dönüs yapmayı, yurt dısında çalısan Türk
    vatandaslarının çalısma yasamına iliskin tüm iliskilerini, gerek çalıstıkları isyerleri
    gerekse ilgili oldukları tüm sosyal güvenlik kurulusları yönünden sona erdirerek,
    yerlesmek ve sosyal güvenliklerini de burada sağlamak üzere anavatana dönmeleri
    biçiminde tanımlamıstır. Bu tanım ısığında Alman mevzuatına göre issizlik
    yardımı alınmasının kosullarını gözden geçiren Yargıtay Hukuk Genel Kurulu,
    Almanya'da issizlik yardımı alınmasının bu ülkede oturulduğuna ve yurda kesin dönüs
    yapılmadığına iliskin güçlü bir kanıt ve karine olusturduğu sonucuna varmıstır.
    Mahkeme bu kararına gerekçe olarak, Alman mevzuatına göre issizlik yardımı
    alınmasının kosullarını göstermektedir. Kararda söz konusu kosullardan, issiz
    kalındığının kisisel olarak kuruma yazılı olarak bildirilmesi, bu basvurudan önceki
    yedi yıllık çalısma sürelerini gösteren isveren tarafından düzenlenmis bir belge ile
    Almanya'da ikamet edildiğini kanıtlayan ikamet belgesi, ücret vergi kartı ve sigorta
    kimlik kartının ibraz edilmesi kosullarına yer verilmekte ve issizlik yardımı alan kimselerin
    yardım süresince kendilerine is bulma kurumunca teklif edilen isleri kabul
    ederek ise baslamakla yükümlü oldukları, ayrıca yasamlarında meydana gelen
    yurda dönme istemi, adres değisikliği, yeni ise baslama gibi değisiklikleri de ilgili
    makamlara bildirmek zorunda bulundukları belirtilmektedir. Yargıtay Hukuk Genel
    Kuruluna göre, issizlik yardımı alındığı sabitse, yurda kesin dönüs yapıldığı ancak,
    somut olayın özelliklerine göre aynı güçte delillerle ispatlanabilir. Aksi halde,
    issizlik ödeneği alındığı sırada yapılan borçlanma isleminin Sosyal Sigortalar
    Kurumunca, 3201 sayılı Kanunun 3. maddesinde öngörülen yurda kesin dönüs
    kosulunun gerçeklesmemesi nedeniyle iptal edilmesi yanlıs olmayacaktır22.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu yaklasımı ile Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin
    söz konusu üç kararından ikincisini uygun bularak yerel mahkemenin direnme
    kararını bozmus23, diğer ikisinde ise24, yerel mahkemenin direnme kararını
    onamıstır. Belirtmek gerekir ki, Hukuk Genel Kurulu, yurda kesin dönüs kosulunu
    bu sekilde yorumlamasının ardında yatan düsünceyi de söz konusu onama
    kararlarında açıklamakta ve bu bağlamda, " sosyal güvenlik kuruluslarının
    yetersiz hizmetleri ve sistemin önemli kriz tehlikesi altında kalması olguları
    uyusmazlığın çözümünde ve yasa maddelerinin yorumunda gözden kaçırılmamalı
    22 YHGK., 22.10.1997, E. 1997/10-588, K. 1997/857, YKD., C. 24, S. 1, Ocak 1998, 11-14; bu kararı
    yerinde bulan bir değerlendirme için bkz. Kadir Arıcı, "Sosyal Sigortalar Açısından Yargıtayın 1997
    Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi", Yargıtayın Đs Hukukuna Đliskin Kararlarının Değerlendirilmesi
    1997, Đstanbul 1999, 305-306; YHGK., 28.04.1999, E. 1998/10-805, K. 1999/252, Đsveren Dergisi,
    C. XXXVII, S. 9, Haziran 1999, 16-18; aynı yönde, YHGK., 26.11.1997, E. 1997/10-775, K.
    1997/986, Arıcı, 305.
    23 YHGK., 22.04.1998, E. 1998/10-281, K. 1998/298, Đstanbul Barosu Dergisi, S. 3, Eylül 1998, 746.
    24 Dn. 22'de yer alan ilk iki karar.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    kurumun aktuaryal dengesini daha bozacak yorumlara basvurulmamasına özen
    gösterilmelidir." görüslerine yer vermektedir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bu kararlarından sonra, Yargıtay 21.
    Hukuk Dairesi de, Hukuk Genel Kurulunun 22.10.1997, E. 1997/10-588, K.
    1997/857 sayılı kararına25 atıf yaparak görüsünü değistirmis, kesin dönüsün,
    isçinin yurt dısı ile ekonomik ve sosyal yönden iliskisini kesip Türkiye'ye yerlesmesi
    olduğu sonucuna varmıstır. Yargıtay 21. Hukuk Dairesi bu görüsünü dile getirdiği
    kararında, isçinin borçlanma yaptığı tarihte, yurt dısındaki isyerinden veya sosyal
    güvenlik kuruluslarından aktif ya da pasif sigortalı olarak yardım almamasının asıl
    olduğunu kabul etmistir. Karara göre, Alman mevzuatına göre issizlik sigortasından
    yardım gören kisinin Almanya'da ikamet ettiği ve is iliskisinin sürdüğü,
    dolayısıyla yurda kesin dönüs yapmadığı açık seçiktir25.
    Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2001 yılında verdiği bir kararında,
    3201 sayılı Kanun uyarınca yapılan borçlanma karsılığında kendisine yaslılık
    aylığı bağlanan bir Türk vatandasının borçlanma sırasında yurda kesin dönüs
    kosulunu gerçeklestirmediğinin ya da daha sonraki bir tarihte gerçeklestirdiğinin
    anlasılmasına iliskin olarak, Sosyal Sigortalar Kurumunca yaslılık sigortasından
    aylık bağlanması için yurda kesin dönüs kosulunun aranması gerektiği
    noktasında Genel Kurul tarafından bir görüs gelistirilmesine karsın, böyle bir
    durumda yapılacak kurum islemleri konusunda hukukî bir tavır alınmadığını
    belirterek, anılan durumlarda yaslılık aylığının kesilmesinin gerektiği, ancak
    borçlanma isleminin iptal edilmesinin anayasal sosyal güvenlik ilkeleri ve yasanın
    öngördüğü sosyal güvenlik sistemi ile bağdasmadığı sonucuna varmıstır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna göre, Sosyal Sigortalar Kurumunun, aksine bir
    yaklasım ile yurda kesin dönüs kosulunun gerçeklesmemesi durumunda
    borçlanma islemini ve buna bağlı olarak yaslılık sigortasını iptal etmesi, baska bir
    deyisle kisiyi Türk sosyal sigorta sisteminden dıslaması kabul edilemez.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kararında, vardığı bu sonuca dayanak olarak
    su görüslere yer vermistir:
    "...3201 sayılı Yasadan yararlanmak suretiyle 506 sayılı Yasada
    öngörülen yaslılık sigortası kapsamına girmek isteyen Türk vatandaslarının
    yaslılık aylığından yararlanma kosulları ile yurt içinde
    25 Bkz. dn. 22.
    26 Y21HD., 27.11.1997, E. 1997/6896, K. 1997/7857, YKD., C. 24. S. 6, Haziran 1998, 897-898;
    ayrıca bkz. Arıcı, 304-305.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    çalısıp 506 sayılı yasa kapsamında bulunan Türk vatandaslarının yaslılık
    aylığından yararlanma kosulları zorunlu bir farklılık dısında, birbirine kosut
    hale gelmistir. Söyle ki; 506 sayılı Yasanın 60. maddesinde öngörülen ve
    yaslılık aylığından yararlanma kosulları olarak belirlenen; "yas", "sigortalılık
    süresi", "prim ödeme gün sayısı", "isten ayrılma" ve "yazılı istekte
    bulunmak" kosulları 3201 sayılı Yasanın 6. maddesinde de aynen kabul
    edilmis, sadece; Türkiye'de çalısanların "isten ayrılma" kosulu burada; "yurt
    dısındaki ülkeden ayrılıp Türkiye'ye dönüs" biçiminde belirlenmistir. Su
    duruma göre; Sosyal Sigortalar Kurumu; yurt içinde çalısan sigortalılar
    için; aradığı; isten ayrılma kosulunu yurt dısında çalısanlar içinde yurda
    dönüs kosulu olarak araması ve islemleri buna göre yürütüp
    tamamlaması zorunludur...
    Gerçekten, bu konuda sözü edilen 3201 sayılı Yasa, 6. madde (B) fıkrası,
    sistemi doğrudan olmasa bile dolaylı biçimde ortaya koymus yurt dısından
    kesin dönüs yapılmasına ve kendilerine yaslılık aylığı bağlanmasına karsın,
    yurt dısında çalısmak isteyenler yönünden Kurumca yapılması gereken
    islemleri belirlemistir. Buna göre; yurt dısından kesin dönüs yapan bir
    kimsenin yeniden yurt dısında çalısması halinde çalıstığı süre kadar
    yaslılık aylığı kesilecek bu kisinin yurda dönüsünde; isterse çalıstığı süre
    kadar borçlanmak suretiyle; yaslılık aylığı oran ve miktarı artırılacak,
    isterse, eski aylık olduğu gibi ödenmeye devam edecektir. Böylece
    denilebilirki, 3201 sayılı Yasa sisteminde yeniden yurt dısı çalısma söz
    konusu olduğunda, yaslılık sigortasından bağlanan aylıklar ödenmemekte ve
    sosyal güvenlik askıya alınmaktadır. Bu durumun sonucu olarak, yaslılık
    aylığı bağlanması sırasında yurda kesin dönüs kosulunun gerçeklesmediği
    anlasılırsa, yapılacak islem; veya uygulanacak yaptırım; yaslılık aylığının
    bağlanmaması ve kesin dönüs tarihine kadar islemlerin hukuken askıya
    alınması, istek olduğunda yatırılan borçlanma bedelinin iadesidir. Yaslılık
    aylığı bağlanmıs olması halinde ise bağlanan aylığın kesilmesi ve ödenen
    aylıkların geri alınmasıdır.
    Nitekim; 506 sayılı Yasa sisteminde, yurt içinde çalısanlar için uygulanan
    yaptırımda belirtilen sekilde olmaktadır. Yargıtay uygulamasında kabul
    edildiği üzere, yurt içinde çalısan bir sigortalının, yaslılık aylığından
    yararlanmak için Kuruma basvurduğunda, isten ayrılma kosulu
    gerçeklesmemisse, bu kisiye yaslılık aylığı bağlanma-makta veya yaslılık
    aylığı bağlandıktan sonra, bu kosulun yokluğu anlasıldığında; aylıklar
    kesilmekte ve ödenenler geri alınmaktadır.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    Bunun ötesinde; 506 sayılı Yasanın 3279 sayılı Yasa ile değisik 63.
    maddesinde kabul edildiği biçimde; yaslılık aylığı alanlar Sosyal Güvenlik
    Destek Primi ödeme kosuluyla; yaslılık aylıklarının kesilmeden
    çalısmalarını sürdürebilmektedirler. En önemlisi "isten ayrılma" veya "yurt
    dısından dönüs" kosulunun yokluğu, kisinin sosyal güvenlik haklarının
    büsbütün ortadan kaldırıcı bir neden olarak, yasalarda öngörülmemis,
    sadece; aylığın baslatılmaması veya bağlanan aylığın kesilmesi
    biçiminde yaptırıma bağlanmıstır..."27
    Belirtelim ki, buraya kadar değindiğimiz yargı kararları her zaman açıkça
    anlasılamamakla birlikte daha çok, borçlanma isleminin, yurda kesin dönüs
    kavramına verilen farklı anlamlara göre, bu kosul sağlanmadan yapıldığı, kesin
    dönüsün borçlanmadan sonra gerçeklestiği ya da hiç gerçeklesmediği savıyla
    ortaya çıkan uyusmazlıklara iliskindir. Bu çerçevede çoğunlukla, yurda kesin
    dönüs yapılmadığı yönünde önemli bir karine olarak yerlesen, issizlik ödeneği ya
    da yardımı alınması durumu saptandığında, bu ödenek ya da yardımın ne zaman
    alındığına bakılmaksızın ve bu bağlamda yurda kesin dönüsün borçlanma
    isleminden önce mi sonra mı gerçeklestiği ayrımı yapılmaksızın, Sosyal Sigortalar
    Kurumunca borçlanma islemi iptal edilmis ve sigortalılara bağlanan aylıklar
    kesilerek, ödenenlerin geri alınması yoluna gidilmistir. Bu nedenle yargı önüne
    gelen uyusmazlıklarda da, söz konusu ayrıma çok özen gösterilmeksizin yurda
    kesin dönüs kosulu farklı biçimlerde yorumlanarak çözüm üretilmeye çalısıldığı
    görülmektedir.
    Bu konudaki öğreti görüslerine gelince, Arıcı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun,
    daha sonra Yargıtay 10. ve 21. Hukuk Daireleri tarafından da kabul
    edilen görüsünü isabetli bulmaktadır. Söz konusu görüs uyarınca yurda kesin dönüs,
    yurt dısında is yasamına iliskin bütün bağların kesilmesi, baska bir anlatımla
    gerek çalısılan isyeri ve gerekse ilgili bulunulan bütün sosyal güvenlik kurumları ile
    iliskilerin sonlandırılarak, yerlesmek ve sosyal güvenliğin de burada sağlanması
    düsüncesiyle yurda dönülmesini ifade eder. Yazar bu yaklasıma uygun olarak,
    yurda kesin dönüsün, ikametgahını Türkiye'ye nakletmek, hayat akısını Türkiye'de
    devam ettirmek kasıt ve iradesini gerekli kıldığı sonucuna varmıstır. Baska bir
    deyisle, kesin dönüsten söz edebilmek için, sigortalının ikametgahını yurt dısından
    yurt içine nakletme amacını tasıması gerekir. Bu durumda, issizlik sigortasından
    aylık alanların yurda kesin dönüs iradesine sahip olmadıkları kabul edilmelidir.
    Çünkü, issizlik sigortasından aylık almak sigorta kurumundan önerilecek isi
    beklemeyi ve makul bir gerekçe olmadıkça bu öneriyi kabul etmeyi gerektirir.
    Baska bir ülkeye gidilerek orada beklenmesi de gerçekçi değildir. Bu çerçevede,
    27 YHGK., 14.02.2001, E. 2001/21-105, K. 2001/139, YKD., C. 27, S. 6, Haziran 2001, 814-819.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    borçlanma islemini tamamlayıp geri dönmek üzere yurda girisi kesin dönüs olarak
    kabul etme olanağı da yoktur28.
    Aynı görüsü benimseyen Laçiner de, Alman mevzuatından örnek vererek,
    bu ülkede issizlik yardımı alabilmek için, Alman is ve isçi bulma kurumuna issiz
    olunduğunu bildirmek, kurumca önerilecek isi kabule hazır olmak, bunun için kurum
    tarafından her gün görülüp erisilebilecek bir yerde bulunmak ve Almanya'da
    ikamet edildiğini kanıtlayan ikamet belgesi, ücret vergi kartı ve sigorta kimlik
    kartının ibrazının gerektiğini belirtmektedir. Bu durumda Alman sosyal sigorta
    kurumundan issizlik yardımı alan kisinin yurda kesin dönüs yaptığından söz
    edilemeyecektir29.
    Buna karsılık Tuncay'a göre, issizlik sigortasından yardım almak kesin
    dönüs bağlamında ele alınırsa, mantıksal olarak yabancı ülkede issizlik yardımı
    alınması yurda kesin dönüs yapılmadığı biçiminde yorumlanabilir. Ancak, sosyal
    güvenlik yasaları ülkesel bir uygulama alanına sahiptir. Bu yasaların baska bir ülke
    sosyal güvenlik yasasındaki hüküm nedeniyle uygulanmasının engellenmesi
    isabetli görülemez. O nedenle, kesin dönüs yapan kimsenin yurtdısından issizlik
    ödeneği alıyor olması sadece kendisini ve yabancı ülke mevzuatını ilgilendirir.
    Dolayısıyla, böyle bir durumda borçlanma isteminin iptali ile kurumca bağlanan
    aylığın kesilmesi gerekmez. Kaldı ki, bu durum Türk sosyal güvenlik kurumunun
    mal varlığında haksız bir zenginlesmeye de yol açmamaktadır30.
    Sözer ise, kesin dönüsün, ikametgahın, yasamın ağırlık alanının tek bir
    ülkeye tasınması olarak nitelenebileceğini belirtmekte ve sorunun çözümü
    açısından kesin dönüs kosulunu, sosyal sigortalarda teklik ilkesi ve SSK'nda
    öngörülen yaslılık aylığının bağlanması için isi bırakma kosulu açısından
    değerlendirmektedir. Yazara göre, sosyal sigortalarda teklik ilkesi kisinin aktif
    dönemde zorunlu sigorta kurumlarından sadece birinin üyesi olması ve pasif
    dönemde de bunlardan sadece birinden edime hak kazanmasını ifade eder. Ancak
    bu ilke uluslararası hukukta geçerli değildir. Çünkü, primlerini alarak ülkeye dönen
    sigortalılar yanında, sosyal güvenlik sözlesmelerine göre kısmî aylığa hak kazanan
    sigortalılar ve nihayet çalıstıkları yerde aylığa hak kazanmıs sigortalılar dahi yurt
    içinde borçlanma talebinde bulunabilmektedir. Buna göre, örneğin Almanya'dan
    malûllük aylığı alan bir Türk vatandası, borçlanma yoluyla Türkiye'de ayrıca yaslılık
    28 Arıcı, 306.
    29 Laçiner, 626-627.
    30 Tuncay, Dersler, 369-370; aynı yazar, "Sosyal Sigortalar Açısından Yargıtayın 1998 Yılı
    Kararlarının Değerlendirilmesi", Genel Görüsme, Yargıtayın Đs Hukukuna Đliskin 1998 Kararlarının
    Değerlendirilmesi, Đstanbul 2000, 286-287.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    aylığı alabiliyorsa, aynı sekilde yurt dısında issizlik yardımı alınması da Türkiye'de
    yaslılık aylığı alınmasına bir engel olusturmamalıdır31.
    Öte yandan Sözer, SSK'nun 60. maddesi uyarınca yaslılık aylığından
    yararlanabilmek için sigortalının çalıstığı isten ayrılması gerektiğini, ancak söz
    konusu kanunun 63. maddesinde öngörülen sosyal güvenlik destek primi
    kurumunun yaslılık aylığı alınmakta iken çalısmaya olanak tanıdığını, bunun için
    sigortalının aylık talebi yanında sosyal güvenlik destek primi ödeme talebinde de
    bulunmasının arandığını hatırlatarak, bu bağlamda yukarıda değindiğimiz Yargıtay
    Hukuk Genel Kurulu kararında32 yer alan karsı oy yazısını değerlendirmektedir.
    Yazara göre, daha sonra Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin kararlarına da yansıyan,
    sosyal güvenlik destek primi kurumunun öngörülmesinin, 3201 sayılı Kanunun
    yurda kesin dönüs kosulunu ilga etmesi nedeniyle, issizlik sigortası edimlerinin
    yaslılık aylığı almaya engel olusturmayacağı seklindeki karsı oy görüsü, incelenen
    olayda uygulama yeteneğine sahip bulunmamaktadır. Çünkü, anlasıldığı kadarıyla
    söz konusu uyusmazlıkların hiçbirinde sigortalılar sosyal güvenlik destek primi
    ödememistir. Sözer'e göre, kesin dönüs kosulunu yumusatmak için bu tarz
    yorumlar yerine, kosulun 3201 sayılı Kanundan çıkartılması daha isabetli olur. Öte
    yandan, istihdam sorunu yasayan Türkiye açısından yurda kesin dönüsün tesvik
    edilmesi akılcı olmadığı gibi sosyolojik anlamda da doğru değildir. Çünkü, yurt
    dısında çalısan bir çok Türk vatandası ileri yaslarda Türkiye'de yasamayı arzu
    etmekle birlikte, yabancı ülkede kalan çocukları ile bağlarını koparmak
    istemedikleri için yılın belirli dönemlerini yurt dısında belirli dönemlerini de
    Türkiye'de geçirmektedir33.
    3. 3201 sayılı Kanuna göre yurda kesin dönüs kosulu ve bu
    konudaki sorunlara iliskin görüslerin değerlendirilmesi
    Yukarıda değinildiği üzere, yurt dısı hizmet borçlanması kurumunu ilk kez
    olusturan 2147 sayılı Kanunun gerekçesinde bu kurumun temel amacı, uzun yıllar
    yurt dısında çalıstıktan sonra ülkelerine dönmek durumunda olan, ancak hem
    çalıstıkları yabancı ülke hem de Türk sosyal güvenlik mevzuatına göre uzun vadeli
    sigorta kollarından ve özellikle de yaslılık sigortasından yararlanma kosullarını
    sağlayamayan kisileri sosyal güvenceye kavusturmaktır. Bu güvence sağlanırken,
    yurt dısında çalısanların o ülkelerde elde ettikleri sosyal güvenlik hakları da saklı
    tutularak, mümkünse çifte emeklilik olanağından yararlandırılmaları
    amaçlanmıstır.
    31 Ali Nazım Sözer, "Sosyal Sigortalar Açısından Yargıtayın 1997 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi",
    Yargıtayın Đs Hukukuna Đliskin 1998 Kararlarının Değerlendirilmesi, Đstanbul 2000, 270-271
    Kararlar).
    32 Dn. 23'deki karar.
    33 Sözer, Kararlar, 270-271.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    Süphesiz ki aynı temel amaç, 2147 sayılı Kanunun eksiklerini gidermek amacıyla
    onun yerini alan 3201 sayılı Kanun için de geçerlidir. Nitekim, bu yasalar kamuoyunda
    çifte emeklilik yasaları olarak adlandırılmıslardır34. Su halde, yurt dısı hizmet
    borçlanması kurumunun asıl hedef kitlesini, yabancı ülkedeki çalısmalarını
    sonlandırıp anavatanlarına geri dönen kisiler olusturmaktadır.
    Ancak, 2147 sayılı Kanun yurda dönen Türk isçilerini sosyal güvenceye
    kavusturmayı amaçlamakla birlikte, ne borçlanma için ne de aylık bağlanması için
    yurda kesin dönüs kosuluna yer vermistir. Belirtelim ki, 2147 sayılı Kanunda bu
    yönde bir düzenleme bulunmamasına karsın, kanunun uygulama yönetmeliğinin
    "yurda kesin dönüs" kenar baslıklı 13. maddesinde, yurt dısındaki çalısmalarının
    primlerini ve kesenek karsılıklarını borçlanıp ödeyerek değerlendiren vatandaslara
    tahsis yapılabilmesi için, istek sahibinin yurda kesin dönüs yapmıs olması gerektiği
    öngörülmüstür. Söz konusu düzenleme, kanuna aykırı olması nedeniyle bir çok
    sorun ve tartısmalara yol açmıstır35.
    Daha sonra yurda kesin dönüs kosulu 3201 sayılı Kanuna açıkça konmustur,
    fakat bir adım ileri gidilerek, yaslılık aylığı tahsis islemi yanında (m.6/A)
    yurt dısı hizmet borçlanması islemi için de (m.3) yurda kesin dönüs kosulu
    öngörülmüstür. Yabancı ülkede çalısan Türk vatandaslarına Türk sosyal sigorta
    sistemi çerçevesinde yaslılık aylığı verilmesinin yurda kesin dönüs kosuluna
    bağlanmasının gerisinde yatan düsünce söyle açıklanabilir:
    Sosyal sigorta sisteminde özellikle uzun vadeli sigorta kolları bakımından
    esas olan, sigortalıların çalısma yasamında belirli bir süre prim ödemek suretiyle
    sigortanın finansmanına katılmaları, aktüaryal bir dengeye bağlı olarak belirlenen
    bu aktif sigortalılık dönemi sonunda, çalısma yasamı dısına çıkıp pasif sigortalılık
    statüsüne geçtiklerinde sosyal sigortanın fon biriktirme ya da günü gününe
    finansman yöntemiyle kendilerine sunacağı ekonomik ve sosyal güvenceden
    yararlanmalarıdır. Oysa, yurt dısında geçirilen sürelerin borçlanılması yoluyla bir
    anda belirli bir paranın ödenmesi ile doğrudan pasif sigortalılık evresine geçilmesi
    sosyal sigorta sisteminin temel ilkeleri ve aktüaryal dengenin korunması ile
    bağdasmaz. Ancak, hem 1961 Anayasasında (m.48), hem de 1982
    Anayasasında (m.60), herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu açıkça
    öngörülmüs ve devlete bu konuda gereken önlemleri alması ve teskilatı kurması
    görevi verilmistir. Öte yandan, 1982 Anayasasında daha özel bir düzenlemeye
    gidilerek, devletin yabancı ülkede çalısan Türk vatandaslarının sosyal
    güvenliklerini sağlamak, anavatanla bağlarını korumak ve yurda dönüslerinde
    kendilerine yardımcı olmakla
    34 Bkz. Laçiner, 611; Çalısma ve Sosyal Güvenlik Dergisi, Yıl 1, S. 1, Ekim Aralık 1998,170.
    35 Laçiner, 612.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    yükümlü olduğu ayrıca öngörülmüstür (m.62). Söz konusu anayasal düzenlemeler
    ve ülkeye sağladıkları döviz girdisinin yararı da düsünülerek, devletin yurt
    dısında çalısan vatandaslarına sosyal güvence sağlamak amacıyla, sosyal
    sigorta sisteminin ilkelerinden belirli oranda ödün vermesi kabul edilebilir.
    Belirtmek gerekir ki, anılan anayasal düzenlemelerin de temelinde, yine bu
    anayasalarda yer alan sosyal devlet ilkesi bulunmaktadır (m.2).
    Ancak, sosyal sigorta sistemi ilkelerinden anılan ödün verilirken, yabancı
    ülkede çalısan Türk vatandaslarının yaslılık sigortasından yararlandırılmasının Türk
    sosyal sigorta sistemine getirdiği yük, 3201 sayılı Kanunda, bu kanundan yararlanarak
    yaslılık aylığı alınabilmesinin yurda kesin dönüs yapılması kosuluna bağlanması
    suretiyle sınırlandırılmaya çalısılmıstır. Böyle bir sınırlandırmaya gidilirken,
    2147 sayılı Kanun dönemindeki uygulamanın ve yasanan sorunların da dikkate
    alındığı süphesizdir.
    Yukarıda değinildiği üzere, 3201 sayılı Kanun çerçevesinde yurda kesin
    dönüs kosulu ilk olarak, kanunun 3. maddesinde, yurt dısı hizmet borçlanması
    isleminin yapılabilmesi için öngörülmüstür. Anılan maddenin açıklığı karsısında,
    yurda kesin dönüs gerçeklesmeden yapılan yurt dısı hizmet borçlanması islemi
    geçersiz olur. Böyle bir durum söz konusu olduğunda, borçlanma isleminin
    ardından aylık tahsis islemi yapılmadan önce yurda kesin dönüs yapılmıs olsa bile,
    borçlanma islemi geçersiz olduğu için, buna dayalı yaslılık aylığı tahsis islemi de
    geçerlilik kazanamaz.
    3201 sayılı Kanunda yurda kesin dönüs kosulu daha sonra, yurt dısı
    hizmet borçlanmasından yararlanılarak yaslılık aylığı tahsis islemi yapılabilmesi için
    aranmıstır (m.6/A). Bu düzenleme karsısında, yurda kesin dönüs kosulu
    gerçeklestirilerek borçlanma islemi yapıldıktan sonra, ancak yaslılık aylığının
    bağlanmasından önce, yerlesmek niyetiyle tekrar yurt dısına çıkılması söz konusu
    olursa, aylık tahsis islemi yapılmayacak, yapılmıssa, yurda kesin dönüs kosulu
    bozulduğu için bu islem geçersiz sayılacaktır. Ancak, borçlanma islemi geçerliliğini
    koruduğu için, sigortalı daha sonra ne zaman yurda tekrar kesin dönüs yaparsa,
    söz konusu borçlanmadan yararlanarak kendisine yaslılık aylığı bağlanmasını talep
    edebilir.
    3201 sayılı Kanunda yurda kesin dönüs kosuluna son olarak 6/B
    maddesinde yer verilmistir. Anılan maddeye göre, yurda kesin dönüs kosulunu
    gerçeklestirerek borçlanma islemi yapan ve kendilerine yaslılık aylığı bağlanan
    sigortalılar ileride tekrar yurt dısında çalısmaya baslayacak olurlarsa, yaslılık
    aylıkları kesilir (m.6/B, 1). Bu sekilde kesilen aylıkların bir daha bağlanması için,
    sadece yurt dısında yeniden baslayan çalısma iliskisinin kesilmesi yeterli
    görülmemekte, ayrıca tekrar yurda kesin dönüs yapılması aranmaktadır (m.6/B,2).
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    Görüldüğü gibi 3201 sayılı Kanun, yurda kesin dönüs yaptıktan sonra bu
    kanundan yararlanarak kendilerine yaslılık aylığı bağlanan sigortalıların yaslılık
    aylıklarının kesilmesi için, yeniden yabancı bir ülkede yerlesmelerini yeterli
    bulmayıp ayrıca orada çalısmaya baslamalarını ararken, bu sekilde yaslılık aylığı
    kesilenlerin aylıklarının tekrar bağlanması bakımından, söz konusu çalısma
    iliskisinin kesilmesini yeterli görmeyip, bir daha yurda kesin dönüs yapılmasını da
    sart kosmaktadır.
    Kanunun gayet karmasık biçimde öngördüğü bu sistem içinde, yurt
    dısında çalısan Türk vatandaslarının ne zaman yurda kesin dönüs yaptıklarını, ne
    zaman tekrar yurt dısına çıktıklarını, orada tekrar çalısmaya baslayıp
    baslamadıklarını ve bunların borçlanma veya aylık tahsis isleminden önce mi sonra
    mı gerçeklestiğini ayırmak oldukça güçtür. O nedenle, Sosyal Sigortalar Kurumu,
    sigortalının yurt dısında ikamet ettiğini öğrendiği zaman, anılan ayrımlara
    bakmaksızın aylık tahsis islemi ile birlikte borçlanma islemini de iptal etmektedir.
    Belirtelim ki, 3201 sayılı Kanunun uygulanması sırasında çıkan sorunlara,
    yurda kesin dönüs kosuluna genis bir yorumla sözcük anlamları dısında farklı anlamlar
    yükleyerek çözüm aramak isabetli değildir. Yurda kesin dönüs, Yargıtay
    Hukuk Genel Kurulunun görüsüne uygun olarak36, yabancı ülkedeki çalısma iliskilerinin
    her yönüyle sona erdirilerek yerlesmek niyeti ile yurda dönülmesi biçiminde
    anlasılmalıdır. Yurda kesin dönüsün, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi tarafından baslangıçta
    ileri sürüldüğü gibi, yurt dısında çalısma iliskisine son verilmesi ve aktif sigortalılık
    iliskisinin bitirilmesi biçiminde yorumlanmaya çalısılması, ayrıca yerlesmek
    niyeti ile yurda dönüsün aranmaması, yurt dısında ev hanımı olarak bulunan Türk
    vatandaslarının da kanun kapsamına alınmıs olması karsısında sorunu çözmemektedir.
    Yurt dısında ev hanımı olarak bulunan Türkler bakımından yurda kesin
    dönüs kosulu, her halde yerlesmek niyetiyle Türkiye'ye geri dönmek, baska bir
    ifade ile ikametgahın Türkiye'ye nakli biçiminde anlasılabilir.
    Bu açıklamalar ısığında, yabancı ülkede issizlik yardımı ya da ödeneği
    alınmasının, yurt dısı hizmet borçlanması ve yaslılık aylığı tahsis islemi ile yasaya
    uygun olarak ödenmeye baslanan aylık üzerindeki etkisine gelince, 3201 sayılı
    Kanunun yurda kesin dönüs kosulu içeren hükümlerinin yukarıda açıklanan
    sistematiğine göre üç farklı olasılık söz konusudur.
    Đlk olasılık, yabancı bir ülkede issizlik yardımı ya da ödeneği almakta olan
    bir Türk vatandasının, bu sırada Türkiye'de yurt dısı hizmet borçlanması yapması
    ve buna dayalı olarak kendisine yaslılık aylığı tahsis edilmesidir. Bu durumda,
    issizlik yardımı ya da ödeneği alınması yurda kesin dönüs
    36 Bkz. dn. 22'deki kararlar.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    yapılmadığına güçlü bir karine olusturduğu için, söz konusu karinenin aksi aynı
    güçte kanıtlarla ispatlanamazsa, isçinin yurt dısı hizmet borçlanması ve buna
    dayalı olarak yapılan yaslılık aylığı tahsis islemi geçersiz olur. Bunun sonucunda
    isçi, o tarihe kadar kendisine ödenen yaslılık aylıklarını Sosyal Sigortalar
    Kurumuna iade etmek zorunda kalır.
    Đssizlik yardımı ya da ödeneği alınmasının yurda kesin dönüs yapılmadığına
    karine olusturması konusunu biraz açmak gerekirse, issizlik yardımı ya
    da ödeneğine hak kazanmanın temel kosul issiz olmaktır. Sosyal güvenlik
    bakımından issizliğin standartlasmıs tanımı ise, isçinin çalısma istek ve
    yeterliliğinde olduğu halde isini yitirmesidir. Bu tanımda söz konusu olan istek
    ölçütü, gayrı iradî issizliği iradî issizlikten ayırmaktadır. Đssizlik ödenek ve
    yardımları sadece, çalısırken iradesi dısında issiz kalanlara ve halen çalısmak
    arzusunda olanlara verilir37. Baska bir anlatımla, sosyal güvenlik bağlamında
    issizlik, gayrı iradî issizlikle sınırlıdır38. Đstatistikî anlamda da aynı yaklasım geçerli
    olup, iradî issizlerin ekonomik bakımdan aktif nüfusun dısına çıktıkları kabul
    edilir39. Bu nedenle, issizlik ödenek veya yardımlarının ödenmesinin kosulu ve
    çalısma arzusunun bir ifadesi olarak, issiz kalanların is kurumlarına kayıt
    yaptırmaları ve kendilerine is bulunmasını talep etmeleri aranır. Hatta bazı
    ülkelerde söz konusu taleplerin belirli aralıklarla yenilenmesi de
    öngörülmektedir40. Türkiye'de de, issizlik sigortasını düzenleyen 4447 sayılı
    Kanunun 51. maddesinde, issizlik ödeneğine hak kazanma kosulları arasında,
    kuruma süresi içinde sahsen basvurarak yeni bir is almaya hazır bulunulduğunu
    kaydettirmeye yer verilmistir41. Bu durumda, yabancı ülkede issizlik ödeneği ya
    da yardımı alan Türk vatandaslarının yerlesmek niyetiyle Türkiye'ye dönmek
    arzusunda olduklarından, baska bir ifadeyle yurda kesin dönüs yaptıklarından söz
    etmek güçtür42. Çünkü is talebiyle bir is kurumuna basvuru, o ülkede çalısmak ve
    yerlesmek arzusunda bulunulduğunun bir göstergesidir.
    Bu bağlamda Tuncay tarafından savunulan görüs, varılmak istenilen
    sonuç itibariyle sosyolojik bakımdan isabetli olmakla birlikte, hukukî açıdan yeterli
    dayanağa sahip görünmemektedir. Çünkü, bu görüsün temelinde yurt dısında
    issizlik ödeneği alınıyor olmasının sadece sigortalının kendisini ve yabancı ülke
    mevzuatını ilgilendirdiği savı yer almaktadır. Oysa, yurt dısında
    37 Bkz. Süleyman Basterzi, Đssizlik Sigortası, Ankara 1996,141-142.
    38 Bkz. Basterzi, 147 vd.
    39 Basterzi, 8.
    40 Bkz. Basterzi, 186.
    41 Bkz. Tuncay, Dersler, 316; Güzel-Okur, 351.
    42 Arıcı, 306; Laçiner, 626-627.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    issizlik sigortası yardımı alınmasının o ülkede bulunmayı zorunlu kılması ve
    isçinin o ülkede çalısma arzusunun devam ettiğini göstermesi, sonuç itibariyle
    yabancı ülkede yasayan Türk vatandasının yurda kesin dönüs yapma iradesini
    tasımadığını açıkça ortaya koymakta, bu da Türk sosyal sigorta sistemini
    ilgilendirmektedir.
    Belirtmek gerekir ki, böyle bir durum söz konusu olduğunda, Yargıtay
    Hukuk Genel Kurulunun yukarıda değinilen 2001 tarihli kararında43 kabul ettiği
    gibi, yurda kesin dönüs kosulu gerçeklesmediği için, yurt dısı hizmet borçlanması
    isleminin iptalinin Anayasal sosyal güvenlik ilkelerine aykırı bulunması ve
    borçlanma islemi korunarak sadece yaslılık aylığı tahsis isleminin iptal edilmesi
    gerektiği sonucuna varılması da isabetli değildir. Çünkü bu, 3201 sayılı Kanunun
    3. maddesinde yurt dısı hizmet borçlanması islemi yapılabilmesi bakımından
    öngörülen yurda kesin dönüs kosulunun görmezlikten gelinmesi anlamına gelir.
    Eğer anılan düzenlemenin Anayasal sosyal güvenlik ilkelerine uygun olmadığı
    düsünülüyor ise, bunu denetleyecek yargı organı Yargıtay değil Anayasa
    Mahkemesidir. 3201 sayılı Kanunda öngörülen yurda kesin dönüs kosullarının
    Anayasaya uygunluğu asağıda ayrı bir baslık altında incelenecektir.
    3201 sayılı Kanunun yurda kesin dönüs kosulu içeren hükümlerinin
    sistematiğine göre ikinci olasılık, yabancı ülkede çalısan Türk vatandasının (bu
    ülkede issizlik yardımı ya da ödeneği alması da söz konusu olmaksızın)
    gerçekten yurda kesin dönüs yaptıktan, ancak henüz kendisine yaslılık aylığı
    tahsis edilmeden önce, yabancı ülkede issizlik yardımı ya da ödeneği almaya
    baslaması ve bu sırada talebi üzerine kendisine yaslılık aylığı tahsis edilmesidir.
    Bu durumda, 3201 sayılı Kanunun bu kanundan yararlanılarak yaslılık aylığı
    tahsisi için aradığı yurda kesin dönüs kosulu (m.6/A) eksik kaldığından yapılan
    tahsis islemi geçersiz olur. 3201 sayılı Kanuna göre, sigortalı daha sonra yabancı
    ülkede issizlik ödeneğini almayı bırakır ve Türkiye'de yasamaya devam ederse,
    daha önce geçerli olarak yaptığı borçlanma islemine dayalı olarak kendisine
    yaslılık aylığı tahsis edilmesini talep edebilir.
    3201 sayılı Kanunun 6/B maddesinde düzenlenen üçüncü olasılık ise,
    yurda kesin dönüs yapılarak yurt dısı hizmet borçlanması ve buna dayalı olarak
    yaslılık aylığı tahsis islemi gerçeklestirildikten sonra sigortalının yabancı ülkede
    issizlik yardımı ya da ödeneği almaya baslamasıdır. Bu durum, sigortalıya tahsis
    olunan yaslılık aylığının kesilmesini (askıya alınmasını) gerektirmez. Çünkü,
    Türkiye'ye kesin dönüs yapıldıktan sonra yabancı bir
    43 Bkz. dn.27'deki karar.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    ülkenin issizlik sigortasından yardım alınması teorik olarak sadece yabancı
    ülkede çalısma arzusunu ve karine olarak oraya yerlesme niyetini gösterir. Oysa,
    3201 sayılı Kanunun açık ifadesine göre (m.6/B, 1) yaslılık aylığının kesilmesi
    (askıya alınması) için yabancı ülkede yerlesmek yetmemekte, ayrıca orada
    çalısılmaya baslanılması aranmaktadır. Buna göre, isçi ancak, issizlik yardımı
    almanın bir kosulu olarak ilgili ülkenin is kurumuna yaptığı is basvurusu
    dolayısıyla önerilen isi kabul eder ve o ülkede tekrar çalısmaya baslarsa, yaslılık
    aylığı (askıya alınır) kesilir.
    Yabancı ülkede issizlik yardımı alınması bağlamında değinilmesi gereken
    bir diğer konu da, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin yukarıda anılan bir kararında44
    yer verdiği, Almanya ile Türkiye arasında yapılmıs olan sosyal güvenlik
    sözlesmesi nedeniyle, sigortalının Almanya'da issizlik sigortasından ödenek
    almasının, borçlanma ve buna bağlı yaslılık aylığı tahsis isleminin iptalini
    gerektirmeyeceği görüsüdür. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi kararını, Almanya ile
    Türkiye arasındaki sosyal güvenlik sözlesmesinin 4-a maddesinde yer alan,
    sözlesmede aksine hüküm olmadıkça, bir âkit tarafın yardım hakkının doğmasını
    veya para yardımlarının yapılmasını bu ülkede ikamet etme kosuluna bağlı kılan
    mevzuatının, diğer âkit taraf ülkesinde ikamet eden insanlar bakımından
    uygulanamayacağı yönündeki düzenlemeye dayandırmaktadır. 10. Hukuk
    Dairesine göre bu sekilde, Alman mevzuatının issizlik ödeneği için aradığı
    Almanya'da ikamet etme kosulu bertaraf edilmistir.
    Ancak 2 Kasım 1984 tarihli ek sözlesmenin45 1. maddesinde, bu
    sözlesme hükümlerinin, sözlesmede aksine bir hüküm yoksa, "Alman mevzuatı
    bakımından, a) para ve sağlık yardımlarının Alman Hastalık Sigortası Sosyal
    Sigorta Mercileri tarafından yapılmasının öngörüldüğü hallerde, hastalık sigortası
    ile çalısan ananın himayesi; b) kaza sigortası; c) rant sigortası ve madencilerin
    munzam sigortası; d) tarım isçilerine sağlık yardımı yapılması; e) isçilere ödenen
    çocuk parası" hakkında uygulama alanı bulacağı öngörülmektedir. Buna göre, ek
    sözlesmenin uygulama alanına giren sosyal güvenlik yardımları arasında issizlik
    yardımları yer almadığı için, Almanya'da issizlik yardımı alınması bakımından bu
    ülkede ikameti gerektiren mevzuat geçerliliğini korumakta, baska bir deyisle,
    yurda kesin dönüs yapılması durumunda sözlesmenin 4-a maddesinden
    yararlanılarak Türkiye'de ikamet ederken Almanya'dan issizlik yardımı almak
    mümkün bulunmamaktadır.
    44 Bkz. dn. 21'deki karar.
    45 "28 Mayıs 1969 Tarihli Tadil Anlasması ile 25 Ekim 1974 Tarihli Ara Anlasma Metnindeki 30 Nisan
    1964 Tarihli Türk - Alman Sosyal Güvenlik sözlesmesine iliskin Ek Sözlesme"nin onaylanması
    Türkiye Cumhuriyeti tarafından 3241 sayılı yasayla uygun bulmustur (RG. 11.12.1985, S. 18955).
    Onay tarihi 12 Mayıs 1986 (RG., 12.05.1986, S. 19105).
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    Zaten, söz konusu 4-a maddesinin amacı, sözlesme kapsamına giren sosyal
    güvenlik yardımlarının Alman vatandaslarına yabancı bir ülkede ikamet etmeleri
    durumunda da verilmeye devam olunmasına karsılık, söz konusu yardımlara
    Almanya'da hak kazandıktan sonra yurda dönen Türk vatandaslarına yardımın
    kesilmesi nedeniyle ortaya çıkan esitsizliği gidermektir46. Ancak, Alman mevzuatının
    issizlik yardımlarına hak kazanma bakımından bu ülkede ikameti gerektirmesi Alman
    vatandasları bakımından da bir zorunluluktur47. O nedenle, vatandas olmayanlar
    (Türk vatandasları) bakımından bu kosulun aranması bir esitsizlik
    olusturmamaktadır.
    Öte yandan, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin aynı kararında ileri sürülen,
    SSK'nun yaslılık aylığı bağlanması için öngördüğü isi bırakma kosulu ile 3201 sayılı
    Kanunun yurt dısı hizmet borçlanması için aradığı yurda kesin dönüs kosulu
    arasında paralellik bulunduğu ve 1986 yılında SSK'nda yapılan bir değisiklik ile
    getirilen, sosyal güvenlik destek primi ödenerek yaslılık aylığı alınırken çalısmaya
    olanak veren düzenlemenin, 3201 sayılı Kanunun öngördüğü yurda kesin dönüs
    kosulunu ilga ettiği görüsüne katılmak da mümkün değildir. Çünkü, söz konusu
    düzenlemelerin amaçları ve etkiledikleri sistem farklıdır. SSK'nun öngördüğü isi
    bırakma kosulu, Türkiye'de istihdam ve sosyal sigorta aktüaryal dengesini korumayı
    amaçlamaktadır. Oysa yurda kesin dönüs kosulu, yabancı ülkede isin bırakılmasını
    gerektirdiği için o ülkenin istihdam ve aktüaryal dengesini etkilemektedir. Yurda
    kesin dönüs kosulunun amacı ise, yasa koyucunun yabancı ülkede yasayan
    vatandaslarına tanıdığı sosyal güvenlik olanağının ülkeye getireceği ekonomik
    yükün sınırlanmasıdır. Bu kosulu sağlayıp Türkiye'ye gelerek kendilerine yaslılık aylığı
    bağlananlar da, daha sonra sosyal güvenlik destek primi ödeyerek istihdama
    katılabilir. Dolayısıyla, söz konusu kosullar arasında bir paralellik kurulamaz.
    46 Alman Anayasa Mahkemesi, söz konusu 4-a maddesinin öngörülmesinden önce, vatandas olmayanlara
    rant sigortasından yapılan yardımların, yabancı bir ülkede ikamet edilmesi durumunda
    askıya alınmasını öngören mevzuat hükmünü, Anayasanın, "Bütün insanlar yasa önünde esittirler."
    hükmüne (m.3/1) aykırı bularak iptal etmistir. Mahkeme söz konusu düzenlemeyi ayrıca,
    Anayasanın, "Hiç kimse cinsiyeti, mensei, ırkı, lisanı, vatanı, sosyal durumu, inançları, dini ve
    politik görüsleri nedeniyle zarara uğratılamaz veya öncelikli sayılamaz" hükmüne de (m. 3/3)
    aykırı bulmustur (bu konuda bilgi için bkz. Ali Nazım Sözer, Đkametgah Naklinin F. Almanya'da
    Çalısan Türk Đsçilerinin ve Hak Sahiplerinin Emeklilik Hakları Üzerindeki Hukuki Sonuçları, Ankara
    Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, CXLI, Ocak-Aralık 1986, No. 1-4. 385 vd.; aynı yazar,
    Sözlesme, 18-19.
    47 Bkz. Laçiner, 626-627; Almanya'da issizlik yardımlarına hak kazanma kosulları konusunda ayrıca
    bkz. James R. Storey - Jennifer A. Neisner, Unemployment Compensation in The Group of
    Seven Nations: An International Comparison, Comparative Labor Law and Policy Journal, Vol. 19,
    No.4, Summer 1998, 619-620.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    4.3201 sayılı Kanunun yurda kesin dönüs kosulu içeren hükümlerinin
    Anayasaya uygunluk açısından değerlendirilmesi
    Kanımızca, 3201 sayılı Kanunun uygulanması sırasında çıkan uyusmazlıkların
    sona erdirilebilmesi için, bu kanunun öngördüğü yurda kesin dönüs
    kosulunu içeren düzenlemelerin Anayasaya uygunluk bakımından
    değerlendirilmeleri gerekir. Yabancı ülkede çalısan Türk vatandaslarının sosyal
    güvenlik haklarına yurda kesin dönüs kosulu ile getirilen sınırlamanın anayasal
    dayanağı, Anayasada sosyal ve ekonomik hakların sağlanması amacıyla devlete
    yüklenen görevler bakımından çizilen sınır olabilir. Çünkü, yabancı ülkede çalısan
    Türk vatandaslarının Türk sosyal sigorta sistemi içinde yaslılık sigortasından
    yararlandırılmalarına dayanak olusturan Anayasa maddeleri (m.62, 64),
    Anayasanın anılan sınırlamanın kapsamını olusturan sosyal ve ekonomik haklar
    bölümünde yer almaktadır.
    Bilindiği gibi, devletin sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen
    görevlerine getirilen baslıca sınırlama, malî kaynaklarının yeterliliği
    ölçüsüdür. Bu sınır 1961 Anayasasında (m.53) olduğu gibi, 1982 Anayasasında
    da (m.65) yer almıs ve yine, 1982 Anayasasının 65. maddesinin 3 Ekim 2001
    tarih ve 4709 sayılı Kanunla değisik seklinde de korunmustur. Buna karsılık,
    sosyal ve ekonomik hakların sağlanması bakımından devlete yüklenen görevlere
    getirilen diğer sınırlama ölçütünün zaman içinde değisikliklere uğradığı
    görülmektedir. Söyle ki, 1961 Anayasasında, iktisadî gelisme ile malî kaynakların
    yeterliliğinden söz edilirken, 1982 Anayasasının 65. maddesinin anılan
    değisiklikten önceki seklinde, devletin sosyal ve ekonomik alanlara yönelik
    görevlerini ekonomik istikrarın korunmasını gözeterek malî kaynaklarının
    yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği öngörülmekteydi. 65. maddenin yeni
    seklinde ise, devletin bu görevlerini amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî
    kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği belirtilmektedir. Görüldüğü
    gibi, maddenin yeni düzenlemesinde, malî kaynakların yeterliliği ölçütü yine
    korunmus, ekonomik istikrarın korunmasını gözetmek kosulunun yerine ise,
    devletin amaçlarına uygun öncelikleri gözetmesi kosulu getirilmistir.
    Bu açıklamalar ısığında, 3201 sayılı Kanunun 3. ve 6. maddelerinde
    öngörülen yurda kesin dönüs kosulunun öncelikle, Anayasanın ekonomik ve sosyal
    haklara sınır getiren 65. maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin
    arastırılması gerekir. Daha sonra da, söz konusu maddelerde yer alan
    yurda kesin dönüs kosulu, Anayasanın 10. maddesinde yer alan esitlik ilkesi
    yönünden ayrıca incelenmelidir.
    a) Yurt dısı hizmet borçlanması isleminin kosulu olarak yurda kesin
    dönüs
    Yukarıda görüldüğü üzere, yurt dısında çalısan Türk isçilerinin 3201 sayılı
    Kanunun 3. maddesi uyarınca yurt dısı hizmet borçlanması yapabilmeleri, yurda
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    kesin dönüs yapmaları kosuluna bağlanmıstır. Öte yandan, aynı kosul söz konusu
    kanunun 6. maddesinde, borçlanma yapan sigortalılara aylık tahsis edilebilmesi
    bakımından ayrıca öngörülmüstür. Buna göre, yurda kesin dönüs kosulu
    gerçeklestirilmeden yapılan borçlanma ve aylık tahsis islemleri geçersiz olmak
    gerekir. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, anılan kosul gerçeklestirilmeden
    borçlanma islemi yapılıp sigortalıya aylık tahsis edilerek bir süre yaslılık aylığı
    ödendikten sonra bu durumu öğrenen Sosyal Sigortalar Kurumunun aylık tahsis
    islemi ile birlikte yurt dısı hizmet borçlanması islemini de geçersiz saymasını,
    anayasal sosyal güvenlik ilkelerine ve yasanın öngördüğü sosyal güvenlik
    sistemine aykırı bulmustur48. Çünkü, bu durumda söz konusu isçiler bütünüyle
    sosyal güvenlik sistemi dısına itilmis olmaktadır.
    Kanımızca, burada Anayasal ilkelerle bağdasmayan, Sosyal Sigortalar
    Kurumunun islemi değil, islemin dayandığı kuralın kendisidir. Hemen belirtelim ki,
    yurt dısı hizmet borçlanması islemi için yurda kesin dönüs kosulu aranması,
    Anayasanın 65. maddesi çerçevesinde bir sınırlama olarak düsünülemez. Çünkü,
    tek basına borçlanma isleminin, malî kaynakların yeterliliği ile ve Anayasa
    değisikliğinden önceki ifadeyle ekonomik istikrarın korunmasıyla, ya da söz konusu
    değisiklikten sonra bu kavramın yerini alan, devletin amaçlarına uygun öncelikleri
    gözetmesi kosulu ile ilgisi bulunmamaktadır. Sadece borçlanma isleminin yapılması
    devlete hiçbir malî yük getirmemekte, aksine malî kaynak sağlamaktadır.
    Aynı nedenle, yurt dısı hizmet borçlanması yapabilmek için yurda kesin
    dönüs kosulu aranmasının, Anayasanın esitlik ilkesine de aykırı olduğu ileri
    sürülebilir. Çünkü, kisileri bazı özellikleri, benzerlik ya da farklılıkları dolayısıyla
    ayırıp sınıflandıran yasal düzenlemelerin, esitlik ilkesine aykırı görülmemeleri
    ancak haklı bir neden temeline dayalı olmaları durumunda mümkündür49. Oysa,
    tek basına yurt dısı hizmet borçlanması islemi yapılabilmesi bakımından yurda
    kesin dönüs kosulu aranması, devlete malî yük getirmek bir yana, aksine malî
    kaynak sağladığı için, söz konusu borçlanma isleminin yapılması konusunda yurt
    dısında çalıstıktan sonra orada yasamaya devam eden Türk vatandasları ile
    Türkiye'ye dönenler arasında ayrım yapılması hiçbir haklı nedene
    dayanmamaktadır.
    Su halde, yurt dısı hizmet borçlanması isleminin gerçeklestirilmesinin
    Türkiye'ye kesin dönüs kosuluna bağlanması, açıklanmaya çalısılan söz konusu
    iki neden dolayısıyla Anayasaya aykırıdır. Bu durumda, Sosyal Sigortalar
    Kurumunun yurda kesin dönüs kosulunun yokluğu nedeniyle borçlanma islemini
    geçersiz saymasına iliskin olarak açılan davalarda yapılacak olan, 3201 sayılı
    Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ve
    48 Bkz. yuk. dn. 27'deki karar.
    49 Bu konuda bkz. Merih Öden, Türk Anayasa Hukukunda Esitlik Đlkesi, Ankara 1989, yayınlanmamıs
    doktora tezi, 224 vd.; Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, 6. Bası, Ankara 2000,138.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    kesin dönüs kosulunu içeren ilk cümlenin somut norm denetimi yoluyla Anayasa
    Mahkemesi tarafından iptalinin sağlanmasıdır. Yoksa, bu maddede öngörülen
    yurda kesin dönüs kosulunun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yaptığı gibi,
    anayasal sosyal güvenlik ilkelerine aykırılığı dile getirilerek görmezlikten
    gelinmesi isabetli değildir
    b) Yaslılık aylığı bağlanmasının kosulu olarak yurda kesin dönüs
    Yukarıda değinildiği üzere, 3201 sayılı Kanunda yurda kesin dönüs
    kosulu içeren ikinci düzenleme, "Aylık tahsisi ve aylığın baslama tarihi" kenar
    baslıklı 6. maddede yer almaktadır. Söz konusu maddede, bu kanuna göre
    değerlendirilen sürelere dayanılarak aylık tahsisi yapılabilmesi bakımından,
    yurda kesin dönüs kosulu getirilmektedir. Borçlanma isleminde olduğu gibi, aylık
    tahsisi bakımından getirilen yurda kesin dönüs kosulunun Anayasaya
    uygunluğunu da aynı sekilde incelemek gerekirse, burada öngörülen yurda kesin
    dönüs kosulunun Anayasanın 65. maddesi kapsamında bir sınırlama olarak
    kabulü mümkündür.
    Çünkü, devlet yabancı ülkede çalısmıs Türk vatandaslarının hepsine
    birden yaslılık sigortasından aylık tahsis edebilmeye sosyal güvenlik sisteminin
    malî kaynaklarının yeterli olmadığını ileri sürebilir. Bu durum, 4709 sayılı Kanunla
    Anayasanın 65. maddesine eklenen ve devlete, amaçlarına uygun öncelikleri
    gözeterek sosyal ve ekonomik hakların sağlanmasına sınır getirebilme olanağı
    tanıyan yeni düzenlemeyle de uyumludur. Devlet, söz konusu yeni sınırlama
    ölçütüne dayanarak, yaslılık sigortasından aylık tahsis islemi yaparken yurt dısında
    çalısmıs olan Türk vatandaslarından Türkiye'ye kesin dönüs yapanlara öncelik
    verebilir.
    Bu yönde bir düzenleme, yabancı ülkede çalısmıs Türk vatandasları
    arasında esitlik ilkesine aykırı bir durum da olusturmaz. Yukarıda belirtildiği gibi,
    kisileri bazı özellikleri, benzerlik ya da farklılıkları nedeniyle haklı bir neden
    temeline dayalı olarak ayırıp sınıflandıran yasal düzenlemeler esitlik ilkesine
    aykırılık olusturmaz. Nitekim, Anayasa Mahkemesi kararlarında da, bütün
    yurttasların mutlaka her yönden, her zaman aynı kurallara bağlı tutulmalarının
    zorunlu olmadığı, bazı yurttasların baska kurallara tabi tutulmaları haklı bir nedene
    dayanmakta ise, bu durumda kanun önünde esitlik ilkesine ters düsüldüğünden
    söz edilemeyeceği görüsüne yer verilmektedir50. Yurt dısında çalısmıs olan Türk
    vatandaslarından yurda kesin dönüs yapanların, yabancı ülkede yasamayı tercih
    50 AYM. 28.04.1983, E. 1981/13, K. 1983/8, AYMKD., S. 20, s. 52; AYM., 19.02.1992, E. 1991/13, K.
    1992/10, AYMKD., S. 30, C. 1, s. 101; bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Öden, 224 vd.;
    Özbudun, 138-139.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    eden diğer vatandaslardan ayrılarak Türk sosyal sigorta sistemi çerçevesinde
    yaslılık sigortasından yararlanma olanağına sahip kılınması da, Anayasa Mahkemesinin
    yukarıda değindiğimiz kararlarında ifade olunan, amaçla ilgili, makul, adil ve
    anlasılabilir bir haklı nedenle açıklanabilir. Çünkü, gerek 3201 sayılı Kanunun,
    gerekse söz konusu kanunun yerini aldığı 2147 sayılı Kanunun gerekçesinde
    belirtildiği gibi, devlet bu düzenlemeyi öncelikle, ülkelerine dönen Türk vatandaslarının
    hem yabancı ülkenin hem de Türk sosyal sigorta sisteminin prim ödeme
    ve/veya yas kosullarını sağlayamamaları olasılığına karsı, sosyal güvenlik kapsamı
    dısına itilmelerini önlemek amacıyla öngörmüstür. Bu amaç, yurt dısında çalısmıs
    Türk vatandaslarından yurda kesin dönüs yapanlarla yapmayanlar arasında haklı
    ve makul bir ayrım nedeni olarak kabul edilebilir.
    Belirtmek gerekir ki, anılan yasaların gerekçelerinde, Türk vatandaslarına
    mümkünse çifte emeklilik sağlanması amacından da söz edilmektedir. Bu durumda,
    söz konusu gerekçenin, Türk vatandaslarına yabancı ülkede yasamaya devam
    edip, hem o ülkenin hem de Türkiye'nin sağladığı sosyal sigorta güvencesinden
    yararlanma amacını içerdiği ileri sürülebilir. Ancak, çifte emeklilik sağlanması
    amacı ilk amaçla birlikte değerlendirilirse, yasal düzenlemenin asıl olarak,
    Türkiye'ye dönenlerin her iki sosyal güvenlik sisteminin korumasından da
    yararlanmalarını hedeflediği sonucuna varılmalıdır.
    c)Yurt dısı hizmet borçlanması yaparak yaslılık aylığı bağlananlardan
    tekrar yabancı ülkede çalısmaya basladıkları için aylıkları kesilenlere yeniden
    aylık bağlanmasının kosulu olarak yurda kesin dönüs
    3201 sayılı Kanunun 6. maddesinin B bendine göre, "Bu Kanun
    hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dısında
    çalısmaya baslayanların çalısmaya basladıkları tarihi takip eden ay basından
    itibaren aylıkları kesilir". Görüldüğü gibi, anılan madde hükmü, bir kez aylık
    bağlandıktan sonra tekrar yabancı bir ülkeye yerlesilmesini aylığın kesilmesi için
    yeterli görmemekte, bunun için ayrıca yerlesilen yabancı ülkede tekrar çalısmaya
    baslanılmasını aramaktadır. Öte yandan, anılan maddenin B bendinin 2. fıkrasına
    göre, bu sekilde yabancı ülkede tekrar çalısmaya basladıkları için yaslılık aylıkları
    kesilen ya da baska bir deyisle askıya alınan sigortalıların çalısmayı bıraktıkları
    takdirde aylıklarının yeniden bağlanması da, ilk kez aylık tahsis isleminde olduğu
    gibi Türkiye'ye kesin dönüs yapmaları kosuluna bağlanmıstır.
    Kanımızca, 3201 sayılı Kanunun 6. maddesinin B bendinin 2. fıkrasında
    yer alan söz konusu düzenleme Anayasanın esitlik ilkesine aykırıdır. Söyle ki,
    sadece yurt dısı hizmet borçlanmasından yararlanarak ya da borçlanma ile elde
    ettikleri prim ödeme gün sayılarını daha önce Türkiye'de
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    geçen çalısmaları ile birlestirerek yaslılık aylığı almaya hak kazanan sigortalılar,
    bütün çalısması Türkiye'de geçmis olan diğer sigortalılarla birlikte, genel yaslılık
    sigortası sistemi içinde değerlendirilerek hiçbir ayrım gözetilmeksizin aynı emeklilik
    statüsü içine sokulmaktadır. Bu sekilde emeklilik statüsüne giren sigortalılar,
    Türkiye'de yeniden sigortalı olarak çalısmaya basladıkları takdirde, kural olarak
    yaslılık, aylıkları kesilmekte ve tekrar çalısmayı bırakıp yazılı talepte
    bulunduklarında, bu arada geçen sigortalılık süreleri ve prim ödeme gün sayıları da
    dikkate alınarak yaslılık aylıkları yeniden hesaplanıp bağlanmaktadır
    (SSK.63/A)51.
    3201 sayılı Kanunda da, 506 sayılı Kanunun 63/A maddesine paralel bir
    düzenleme getirilmeye çalısılarak, bu kanundan yararlanarak kendilerine yaslılık
    aylığı bağlananlardan yurt dısında tekrar çalısmaya basladıkları için aylıkları
    kesilenlerin, bu çalısma sürelerini de borçlanmalarına ve böylece ortaya çıkacak
    yeni prim ödeme gün sayılarına göre yeniden hesaplanmıs yaslılık aylığını talep
    etmelerine olanak tanınmıstır. Ancak, ek borçlanma olanağından yararlanmak
    isteyenlerle birlikte, bundan yararlanmayı hiç düsünmeyenlerin aylıklarının yeniden
    tahsisi de, tekrar Türkiye'ye kesin dönüs kosuluna bağlanmıstır (m. 6/B, 2).
    Yurt dısı hizmet borçlanmasından yararlanarak yaslılık aylığı bağlandıktan
    sonra tekrar yurt dısında çalısmaya baslayanların, Türkiye'de geçen hizmetlerine
    dayalı olarak yaslılık aylığı bağlandıktan sonra yurt dısında çalısmaya
    baslayanlardan ayrılarak, yurt dısındaki çalısmaları sona erdiğinde kendilerine
    yeniden yaslılık aylığı bağlanmasının yurda kesin dönüs kosuluna tabi tutulması
    esitlik ilkesine aykırı olur. Çünkü, söz konusu kisiler aynı emeklilik statüsünde yer
    alırken yurt dısına çıkmıs ve orada çalısmaya baslamıslardır. Böyle bir ayrımın
    yapılması ancak, yurt dısı hizmet borçlanmasından yararlanarak yaslılık aylığına hak
    kazananların özel olarak düzenlenmis bir emeklilik statüsüne sokulmaları
    durumunda mümkün olabilir. Oysa, bu grupta yer alan sigortalılar, Türkiye'deki
    çalısmalarına dayalı olarak yaslılık aylığına hak kazananlarla fark gözetilmeksizin,
    aynı yaslılık sigortası sistemi çerçevesinde, aynı genel emeklilik statüsüne
    sokulmaktadırlar. Kisiler bir kez aynı statüye girdikten sonra, bunlar arasında ayrım
    yapılması Anayasanın esitlik ilkesine aykırı olur.
    Öte yandan, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 28.06.1999 tarihli kararı da52
    dikkate alınırsa bir adım daha ileri gidilerek, yurt dısı hizmet borçlanması
    kurumundan yararlanarak yaslılık aylığına hak kazanıp kendilerine aylık
    51 Bu konuda bilgi için bkz. Güzel-Okur, 307-310; Tuncay, Dersler, 288-291.
    52 Y21HD., 28.06.1999, E. 1999/669, K. 1999/4934, YKD., Ocak 2000, 93-94.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    bağlananların, daha sonra yurt dısına çıkıp çalısmaları durumunda yaslılık aylıklarının
    kesileceğine iliskin 3201 sayılı Kanun hükmünün de (m.6/B, 1) esitlik ilkesine aykırı
    olduğunu ileri sürmek mümkündür. Yargıtay. 21. Hukuk Dairesinin söz konusu
    kararında tartısma konusu olan olay, Türkiye'deki çalısmaları esas alınarak 506 sayılı
    Kanuna göre kendisine yaslılık sigortası bağlanan sigortalının, daha sonra
    Almanya'da çalısmaya baslaması durumunda, yaslılık aylığının anılan kanununun
    63/A maddesi uyarınca kesilip kesilmeyeceğine iliskindir. 21. Hukuk Dairesi,
    kararında, söz konusu maddede geçen ve yaslılık aylığının kesilmesine esas olan
    sigortalı bir iste çalısmanın, Türkiye'de 506 sayılı Kanun kapsamında geçen
    çalısmalar anlamına geldiğine dikkat çekerek, yurt dısında geçen çalısmalar 506
    sayılı Kanun kapsamında olmadığı için, bu tür çalısmaların yaslılık aylığının
    kesilmesini gerektirmeyeceği sonucuna varmıstır. Kararda, varılan bu sonucu desteklemek
    üzere, Almanya ile Türkiye arasındaki sosyal güvenlik sözlesmesinde, söz
    konusu durumlarda yaslılık aylığının kesileceğine iliskin bir düzenleme bulunmadığı
    da belirtilmektedir53.
    Bu durumda, yurt dısı hizmet borçlanmasına dayanılarak yaslılık aylığına
    hak kazananlarla, Türkiye'deki çalısmaları esas alınarak yaslılık aylığına hak
    kazanan sigortalılar arasında bir esitsizlik ortaya çıkmakta, ilk grup bakımından
    yabancı ülkede çalısma, yaslılık aylığının kesilmesine neden olurken, ikinci grup
    bakımından böyle bir durum söz konusu olmamaktadır. Her iki grup sigortalının da
    aynı emeklilik statüsünde bulundukları düsünüldüğünde, yurt dısı hizmet
    borçlanmasından yararlanarak yaslılık aylığına hak kazananlar bakımından, daha
    sonra tekrar yurt dısında çalısma durumunda yaslılık aylığının kesilmesini öngören
    düzenlemenin esitlik ilkesine aykırı olduğu açıktır.
    Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin söz konusu kararına dayanarak vardığımız
    bu sonucu desteklemek üzere belirtmek gerekir ki, 506 sayılı Kanuna tabi
    çalısmaları esas alınarak yaslılık aylığı bağlananların yurt dısında çalısmaları
    durumunda yaslılık aylıklarının kesilmemesi gerektiği görüsü bir yana, anılan
    kosullarda yaslılık aylığı bağlananların daha sonra Türkiye'deki diğer bir sosyal
    güvenlik kurumuna tabi bir iste çalısmaya baslamaları durumunda dahi aylıklarının
    kesilmeyeceği ileri sürülmektedir. Tuncay tarafından savunulan bu görüse göre,
    SSK'nun 63/A maddesinde geçen ve yaslılık aylığının kesilmesine esas olan
    sigortalı olarak çalısma,
    53 Ali Güzelin bu karan isabetli bulan incelemesi için bkz. "Sosyal Sigortalar Açısından Yargıtayın
    1999 yılı Kararlarının Değerlendirilmesi", Yargıtayın Đs Hukukuna Đliskin 1999 Kararlarının
    Değerlendirilmesi, Đstanbul 2001, 361-362.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    sadece bu kanuna tabi sigortalı çalısmalar olarak anlasılmalıdır. . Ancak Güzel-
    Okur, aksine bir yaklasımla sigortalı olarak çalısmayı genis yorumlayarak, T.C.
    Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'a tabi bir iste çalısmanın da Sosyal Sigortalar
    Kurumundan bağlanan yaslılık aylığının kesilmesi sonucunu doğuracağı
    görüsündedirler55. Yargıtayın bu konudaki kararlarında ise bir netlik
    bulunmamaktadır. Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 1987 tarihli bir kararında56
    yeniden çalısma nedeniyle aylığın kesilmesi bakımından, bu çalısmanın Sosyal
    Sigortalar Kurumuna, T.C. Emekli Sandığına veya Bağ-Kur'a bağlı olarak
    gerçeklesmesi arasında fark görmezken, 1994 tarihli diğer bir kararında57, Sosyal
    Sigortalar Kurumundan yaslılık aylığı almakta olan sigortalının T.C. Emekli Sandığına
    bağlı çalısmasının aylığın kesilmesini gerektirmeyeceği sonucuna varmıstır.
    Türkiye'deki çalısmalarına dayalı olarak Sosyal Sigortalar Kurumundan
    yaslılık aylığı alanların daha sonra yabancı bir ülkede çalısmaya baslamaları
    bakımından ise böyle bir tartısma söz konusu değildir. Nitekim, Sosyal Sigortalar
    Kurumundan yaslılık aylığı almakta iken, yine Türkiye'de herhangi bir sosyal
    güvenlik kurumuna bağlı olarak çalısmanın yaslılık aylığının kesilmesini
    gerektirdiği görüsünde olan Güzel, yurt dısındaki çalısmalar bakımından farklı bir
    yaklasımı benimseyerek, bu çalısmaların yaslılık aylığının kesilmesini
    gerektirmeyeceği sonucuna varan Yargıtay 21. Hukuk Dairesi kararını isabetli
    bulmaktadır58.
    Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin görüsümüze dayanak olusturan söz konusu
    kararını desteklemek ve yurt dısı hizmet borçlanmasıyla yaslılık aylığına hak
    kazananların tekrar yurt dısında çalısmaları durumunda aylıklarının kesilmesini
    öngören, esitlik ilkesine aykırı düzenlemenin olması gereken hukuk açısından da
    isabetsizliğini vurgulamak bakımından belirtmek gerekir ki, yaslılık aylığı alırken
    sigortalı bir iste çalısmaya baslayanların aylıklarının kesilmesi kuralının temelinde,
    sigortanın finansmanını sağlayan istihdamdaki isgücü ile yaslılık sigortasından aylık
    alan ekonomik bakımdan aktif nüfus dısına çıkmıs pasif dönemdeki kisiler arasında
    bir denge kurulması düsüncesi yatar. Yaslılık aylığı almakta olan bir kisinin aynı
    54 Tuncay, Dersler, 288.
    55 Güzel-Okur, 307-308.
    56 Y10HD., 22.12.1987, 7380/7379, bkz. Ali Rıza Okur, "Sosyal Sigorta Türleri Açısından Yargıtayın
    1987 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi", Yargıtayın Đs Hukuku Kararlarının Değerlendirilmesi 1987,
    Đstanbul 1989, 327; ayrıca bkz. Güzel-Okur, 308.
    57 Y10HD., 22.11.1994, 10379/16510, bkz. Ali Rıza Okur, "Sosyal Sigortalar Açısından Yargıtayın
    1994 Yılı Kararlarının Değerlendirilemesi", Yargıtayın Đs Hukukuna Đliskin Kararlarının
    Değerlendirilmesi 1994, Đstanbul 1996,146-147.
    58 Güzel, 361.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    zamanda isgücüne katılıp istihdamda sigortalı bir yer isgal etmesi finansman
    dengesini olumsuz etkiler. O nedenle, yaslılık sigortası alanların çalısırken yaslılık
    aylıklarını almaya devam etmek istemeleri durumunda, buna olanak tanımak için
    sosyal güvenlik destek primi ödemeleri öngörülmüstür59. Ancak, bu mekanizma
    aynı sosyal sigorta sistemi içinde isler. Yurt dısı hizmet borçlanması ile yaslılık
    aylığına hak kazananların aylık almakta iken yurt dısında çalısmaya baslamaları,
    sosyal sigorta sisteminin belirtilen finansman dengesi üzerinde etkili değildir.
    Dolayısıyla, yurt dısında sigortalı bir iste çalısmaya baslayanların aylıklarının
    kesilmesini bu açıdan haklı bir nedene dayandırmak mümkün değildir.
    Yukarıda açıklamaya çalıstığımız esitsizlik, Sosyal Sigortalar Kurumundan
    yaslılık aylığı alanlarda olduğu gibi, diğer sosyal güvenlik kurumlarından
    (T.C. Emekli Sandığı ya da Bağ-Kur) aylık alanlar bakımından da söz konusudur.
    T.C. Emekli Sandığından yaslılık aylığı almakta olanların aylıkları, 5534 sayılı
    T.C. Emekli Sandığı Kanunun 99. maddesi uyarınca, emeklilik hakkı tanınan bir
    göreve atanmaları durumunda ve yine, bu kanuna 1101 sayılı Kanunla eklenen
    ek 5. maddeye göre, T.C. Emekli Sandığına tabi daire, kurum ve ortaklıkların
    SSK'na tabi isyerlerinde emekliliğe tabi olmayan belirli islerde çalısmaya
    baslamaları durumunda kesilir60. Söz konusu ek 5. madde düzenlemesi ile birlikte
    değerlendirildiğinde, 99. maddede emekliliğe tabi islerle kastedilenin asıl olarak
    T.C. Emekli Sandığı Kanununa tabi isler olduğu ve emeklilerin her türlü çalısma
    durumunun aylığın kesilmesine yol açmayacağı sonucuna varılmalıdır61.
    Dolayısıyla, yabancı bir ülkede çalısmanın T.C. Emekli Sandığından alınan
    yaslılık aylığının kesilmesine yol açmayacağını söylemek öncelikle mümkündür.
    Bağ-Kur'da ise, Bağ-Kur Kanununun yaslılık aylığı alabilmek için isten
    ayrılma zorunluluğunu öngören 35/a maddesinin 3165 sayılı Kanun ile kaldırması
    karsısında, Bağ-Kur Kanununun, Kurumdan yaslılık aylığı almakta iken yine Bağ-
    Kur'a bağlı bir iste çalısmaya baslayanların aylıklarının kesileceğini öngören 38.
    madde düzenlemesi etkisiz kalmıstır. Ardından da, Bağ-Kur Kanununun 38.
    maddesinde 3396 sayılı Kanunla yapılan değisiklikle yeniden çalısmaya baslama
    durumunda aylığın kesilmesi sigortalının isteğine bırakılmıstır62. Belirtelim ki,
    daha sonra 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı
    59 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanuna tabi islerde sosyal güvenlik destek primi ödeyerek yaslılık aylığı
    almakta iken çalısmaya devam etme konusunda bilgi için bkz. Güzel-Okur, 308-310, Tuncay,
    Dersler, 289-291.
    60 Bkz. Emrullah Damar, T.C. Emekli Sandığı Mevzuatı, Eskisehir 1987, 337-339; Güzel-Okur, 380.
    61 Bkz. Damar, 339.
    62 Güzel-Okur, 446; Tuncay, Dersler, 415.
    Kamu-Đs; C: 6, S: 4/2002
    Kanunla Bağ-Kur Kanununa eklenen ve kurumdan yaslılık aylığı almaya basladıktan
    sonra Bağ-Kur'a bağlı olarak çalısmaya devam edenlerden sosyal güvenlik destek
    primi kesileceğini öngören ek 20. madde de, yaslılık aylığının kesilmesini
    öngörmediği için önceki durumu değistirmemekte, sadece yeniden çalısmaya
    baslayanlardan sosyal güvenlik destek primi tahsilini zorunlu kılmaktadır63. Su
    halde, Türkiye'deki çalısmalarına dayalı olarak Bağ-Kur'dan yaslılık aylığı almakta
    iken yurt dısında çalısmaya baslayanların yaslılık aylıklarının kesilmesi de söz
    konusu olmayacaktır.
    Bu açıklamalar ısığında, 3201 sayılı Kanunun, bu kanun hükümlerinden
    yararlanarak aylık bağlananlardan tekrar yurt dısında çalısmaya baslayanların
    aylıklarının kesilmesini öngören düzenlemesi (m. 6/B, 1) ile bu sekilde kesilen
    aylıkların yeniden bağlanması bakımından yurda tekrar kesin dönüs kosulu getiren
    düzenlemesi (m. 6/B, 2), Anayasal esitlik ilkesine aykırıdır. O nedenle, sözü
    edilen düzenlemelerin somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi önüne
    götürülüp iptal edilmelerinin sağlanması gerekir.
    63 Bkz. Tuncay, Dersler, 416.

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Dec 2011
    Nerede
    .
    İletiler
    1.381
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurt dışı hizmet borçlanması yapanlardan yaşlılık aylığı bağlananların yabancı ülkede çalışmaya başlaması

    Yargıtay 21. Hukuk Dairesi E:2001/5186 - K:2001/5417

    E:2001/5186 - K:2001/5417


    YAŞLILIK AYLIĞI ( Yurtdışındaki Çalışmalarını Kesin Dönüş Yapmaksızın Borçlanan Davacıya Aylık Bağlanması İçin Yurtdışında Çalıştığı İşten Ayrılması Zorunluluğunun Olmaması )
    YURTDIŞINDA ÇALIŞAN İŞÇİ ( Yurtdışındaki Çalışmalarını Kesin Dönüş Yapmaksızın Borçlanan Davacıya Aylık Bağlanması İçin Yurtdışında Çalıştığı İşten Ayrılması Zorunluluğunun Olmaması )




    ÖZET :

    Yurtdışındaki çalışmalarını kesin dönüş yapmaksızın borçlanan ve yurtdışı çalışmaları değerlendirilerek yaşlılık aylığına hak kazanan davacıya yaşlılık aylığı bağlanması için, yurtdışında çalıştığı işten ayrılması zorunluluğu yoktur.

    DAVA :

    Davalı 2147 sayılı Yasadan yararlandırılarak işten ayrılma şartı aranmaksızın 1.3.2001 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.

    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar verilmiştir. Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.


    KARAR :

    1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz, itirazlarının reddi gerekir.

    2- Davacının 2147 sayılı Yasa uyarınca yurtdışındaki çalışmalarını kesin dönüş yapmaksızın borçlandığı ve yurtiçi ve yurtdışı çalışmaları değerlendirilmek suretiyle yaşlılık aylığına hak kazandığı, uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, davacıya, yaşlılık aylığı bağlanması için, yurtdışında çalıştığı işten ayrılması gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle, davanın yasal dayanağı belirgin olarak, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 60/H ve 62. maddeleridir. Anılan 60/H bendinde yaşlılık aylığından yararlanmak için sigortalının çalıştığı işten ayrılması ve yazılı istekte bulunması hükmü öngörülmüştür. Madde de, sözü geçen "sigortalı olarak çalıştığı işten ayrılacak" sigortalının, 506 sayılı Yasaya tabi sigortalı olarak çalışanların, amaçlandığı giderek, yurtdışında yabancı işverene tabi olarak çalışan sigortalıların amaçlanmadığı açık-seçiktir. Başka bir anlatımla, yurtdışında çalışanların, 506 sayılı Yasaya tabi sigortalı olarak değerlendirilmesine olanak olmadığı ortadadır. Hal böyle olunca, Sosyal Sigortalar Kanununun 60/H ve 62. maddeleri yalnız Türkiye'de çalışmak suretiyle yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalılara uygulanacağı, yurtdışındaki çalışmalarını borçlanmak suretiyle yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalılar için uygulanmayacağı tartışmasızdır. Öte yandan, Türkiye ile Federal Almanya arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Anlaşmasında da yaşlılık aylığı bağlanması için sigortalının işinden ayrılacağına ilişkin bir düzenlemenin mevcut olmadığı da söz götürmez.
    Bundan başka, bir an için davacıya yaşlılık aylığı bağlanması için işinden ayrıldığı kabul edilse de; tekrar çalışmaya başlaması durumunda, hakkında 506 sayılı Yasanın 63. maddesinin uygulanacağı söylenemez. Zira 63/B bendinde öngörülen %24 oranındaki Sosyal Güvenlik Destek Priminin 3/4 oranındaki işveren hissesini ödeyecek işverenin, Türk işveren olduğu, Alman işveren olmadığı açıktır.

    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olguları gözönünde tutmaksızın davacıya yurtdışındaki işinden ayrılmaksızın yaşlılık aylığı bağlanmasına karar vermek gerekirken yazılı şekilde hükmün kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

    O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.


    SONUÇ :

    Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ), temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, 9.7.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
    Konu Hakkaniyetli tarafından (11-06-2012 Saat 23:27:09 ) de değiştirilmiştir.

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Dec 2011
    Nerede
    .
    İletiler
    1.381
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurt dışı hizmet borçlanması yapanlardan yaşlılık aylığı bağlananların yabancı ülkede çalışmaya başlaması

    10. Hukuk Dairesi 1991/7194 E., 1991/9124 K.

    2147 sayılı Kanunla, bu Kanun gereğince yapılan borçlanmaya dayanılarak tahsis talebinde bulunabilmesi ve yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için, yurt dışındaki işten ayrılma ve Türkiye'ye kesin dönüş yapma koşulu getirilmemiş ve aranılmamıştır.
    Anılan yasada kesinlikle böyle bir hüküm mevcut değildir.
    Böyle olunca da, 2147 sayılı Kanunda öngörülen koşulların oluşmasından ve tahsis yapılmasından sonra da, dış ülke yasalarından da yararlanabilmek için, o dış ülkedeki çalışmaları sürdürmenin mümkün ve tabii bulunduğu, aksine yasal bir engel bulunmadığı, Dairemizin yerleşmiş görüş ve uygulamalarının da bu doğrultuda bulunduğu açıktır.
    Konu Hakkaniyetli tarafından (03-09-2012 Saat 19:08:18 ) de değiştirilmiştir.

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Dec 2011
    Nerede
    .
    İletiler
    1.381
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurt dışı hizmet borçlanması yapanlardan yaşlılık aylığı bağlananların yabancı ülkede çalışmaya başlaması

    Yargıtay 10. Hukuk Dairesi E: 2003/03470 K: 2003/04139

    sadece sağlık yardımlarından yararlandığı anlaşılması halinde ise emekli maaşı iptal olmaz.
    Konu Hakkaniyetli tarafından (03-09-2012 Saat 19:09:00 ) de değiştirilmiştir.

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

yurtdisisgkboslamasi

yurtdisinda calisanlara yaslilik maasi

yabanci ulkelerde gecen hizmetler

yurt disi emekli ayligi

yourtdışı bağımsız çalışılan gözleri borçlanma

avrupadaki turk cifte vatandaslar turkiyedeki gelirini oraya bildirmelimi

yurt disina cikan yaslilarin maasi kesilirmi

yurt disindan turkiyeye donenlerin emekli ayliklari

amerika yurt dışı borçlanma isteğe bağlı çakışması mahkeme yargıtay kararı

işsizlik maaşı alırken yurt dışına çıkmak

calismadigina dair belge almanya

almanyadan dönen türk vatandası nafakayı ödemek zorunda mı

dilekçe örneği 3201 sayili kanuna göre emekli ayligi icin dilekce örnegi

yurtdışı yaslilik maasi

almanyadan yaslilik ayligi basvurusu

yurtdışı yaşlılık aylığı

yurdısı ıhtıyalık boclama emeklılık

yurt dışından yaşlılık aylığı alanların hukuki durumu

çalışırken yurtta k

google yurt disi ikamet belgesi ile bagkur prim borcu silinir

yurt dışında çalışıp sigortayı türkiyeye taşınabilirmi

yurt disindaki emekli ile turkiyede emeklilerin esitsizligi

aym yurt disi emeklileri ile turkiyede emeklilerin esitsizligi

yabancılara yaşlılık maaşı

yurtisi borclanmasiyla yaslilik ayligi

Forum

Benzer Konular :

  1. Yeni Mevzuat: Yurt Dışı Borçlanması - Yurda Kesin Dönüş Koşulu - Yersiz Ödenen Aylıkların Tahsili - Aylık Tahsisi
    Hukuk Makaleleri ve Mevzuat Kısmına yeni bir hukuki kaynak eklendi, üzerinde tartışmak ister misiniz : İlgili veri linki - Konu: Yurt Dışı...
    Yazan: admin Forum: Mevzuata İlişkin Bilgi ve Yorumlar
    Yanıt: 0
    Son İleti: 01-11-2010, 21:17:14
  2. Yurt dışı doğumlu çocuğun yabancı annesine vatandaşlık hakkı var mı?
    Merhaba, Birçok sitede araştırma yapmama rağmen sorunuma net bir çözüm bulamadım.Ciddi tartışma konularınızı gördükten sonra sitenizin aydınlatıcı...
    Yazan: ezgim77 Forum: Vatandaşlık Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 25-06-2010, 21:48:00
  3. Yeni Hukuki Kaynak: Hizmet Birleştirmesi • Değişik Sosyal Güvenlik Kurumlarında Yapılan Çalışmaların Birleştirilmesi • Yaşlılık Aylığı Tahsis İstemi Hakkında
    Hukuk Makaleleri ve Mevzuat Kısmına yeni bir hukuki kaynak eklendi, üzerinde tartışmak ister misiniz : Hizmet Birleştirmesi • Değişik Sosyal...
    Yazan: admin Forum: Mevzuata İlişkin Bilgi ve Yorumlar
    Yanıt: 0
    Son İleti: 27-09-2009, 16:13:12
  4. Yurt Dışı Borçlanması
    Babam 2000 yılı ağustos ayından bu yana yurt dışında çalışmaktadır. 2006 yazında 01.01.2007 tarihinde yürürlüğe girecek yeni kanun gereğince...
    Yazan: orhansanverdi Forum: Sosyal Güvenlik Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 21-09-2007, 15:27:16
  5. Yurt dışı hizmet süresinin eklenmesi
    Arkadaşlar Merhaba, 1996 yılından beri sigortalı olarak çalışıyorum. 1996 da Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Okuduğum için Otelde başladım...
    Yazan: ugrun Forum: Sosyal Güvenlik Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 04-11-2006, 21:16:02

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.