+ Konuyu Yanıtla
1 / 3 Sayfa 123 SonSon
1 den 10´e kadar toplam 28 ileti bulundu.

Konu: Yoksulluk nafakasındaki çelişki ve gerçekler

Yoksulluk nafakasındaki çelişki ve gerçekler Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Jun 2004
    Nerede
    NEVŞEHİR, Türkiye.
    İletiler
    129
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Post Yoksulluk nafakasındaki çelişki ve gerçekler

    Sayın Okurlar;
    ""Aşağıdaki metinde yer alan yazımın bazı bölümleri bu sitedeki arkadaşların yorumlarından alınti yapılarak metin içerisine eklenmiştir..Umarım bu konu başlığı Tartışmaya açılarak yeni fikir ve beyanların yazılmasına vesile Olur.""
    Son zamanlarda boşanmaların arttığı ve boşanan eşlerin yoksulluk nafakası peşine düştüğü adeta nafaka ile hayatını idame ettirmeyi meslek haline getirmiş ve bunun toplumda meşruiyet kazanmış olması gerçeği ile karşı karşıyayız. Bu konu toplumda emsaller teşkil ederek her geçen süre içerisinde katlanarak çoğalmakta olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerekir diye düşünüyorum.
    Özellikle yabancı hukuklarda uygulamanın nasıl olduğunu internet sayesinde araştırmaya çalıştım. M.K.nun 175.m.sinin sosyal devlet ilkesine aykırı olduğu düşüncesi ile araştırmaya başladım.. Malumunuz olmakla birlikte MK nun 175.m.sini önce hatırlatmak isterim:
    MADDE 175 - Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
    Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
    Ben bu maddenin sosyal devlet ilkesine aykırı olduğunu düşündükten sonra yaptığım araştırmalar sonucu yabancı hukuklarda bizim kanunlarımızla aynı düzenlemelerin bulunduğunu gördüm. Bu kanunları onlar bizden alıp geliştirdiler mi yoksa biz onlardan alıp olduğu gibi bırakıp üzerine uğramadık mı bilinmez. Ancak uygulama nın bizimkinden farklı olduğu açıkça görülmektedir.
    Örneğin Amerika'daki eyaletlerin çoğunda boşanma davalarının %90'ının nafakaya karar verilmeden bitirildiğini, iki-üç yıl süren evliliklerin kısa süren evlilik sayıldığını ve nafaka kararı verilmediğini, süresiz nafakanın ancak evliliğin çok uzun sürmüş olması veya eşlerden birinin artık iş bulamayacak yaşta veya hasta olması gibi durumlarda verildiğini gördüm.
    Yani bu durumda anayasaya aykırılık iddiamın kabulünü mümkün görmüyorum. Ancak bu defa bizim uygulamamızda bir yanlışlık olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor.
    Örnekle açıklamak gerekirse;
    Bizde evlilik bir ay bile sürmüş olsa boşanma olduğu takdirde süresiz nafaka takdir edilebiliyor. Nafaka alacaklısı eş her yıl nafaka artırım talebinde bulunabilmekte Kaldı’ki nafaka alacaklısı zaman içerisinde iş bulabilmek adına hiçbir girişimde bulunmamış ve hatta luzum görmeksizin nafaka peşine düşmüştür. Nafaka yükümlüsü ona "geçimini sağlamak için çaba gösterdin mi? Diye sorulduğunda yerel mahkemece bu dikkate alınsa dahi, bu anlamda verilen kararlar ise Yüksek Yargıtay’ca "geçersiz gerekçe" diye bozulmaktadır. Oysa Anayasanın 49.Maddesi açık ve nettir.
    Anayasanın 49.Maddesini Hatırlayalım;”Çalışma herkesin hakkı ve ödevidir” (Değişik: 3.10.2001-4709/19 md.) Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.) Hükmüne yer verilmişse de nafaka alacaklısının bu maddeyi ihlal etmesi yani nafaka alacaklısı çalışmak için hiçbir girişimde bulunmamış olsa dahi bu bir anlam ifade etmemektedir dolayısıyla da uygulamanın ne derece yanlışlık içerisinde olduğunun açık bir ifadesidir. Uygulamadaki yanlışlıklar bu ve bunun gibi bir çok konunun yanlış uygulanması sonucunda meşruiyet kazanmasına zemin hazırlamış ve yıllarca süregelmiştir. Anayasayı ihlal eden bir insan nasıl oluyor da nafaka artırım talebi ile müracaat edebiliyor? Yorum sizin!! Böyle bir durumda eşitlik ilkesinden,İnsan Haklarından ve hakkaniyetten bahsetmek ne derece doğrudur.?
    Peki; Türkiye'de kadının durumu malum da 20-30 yaşında gayet sağlıklı ve çalışabilecek durumdaki insanların her yıl nafaka artırım talebiyle müracaat etmesi normal midir? Nafaka yükümlüsü tekrar evlenmişse ve eşi çalışıyorsa eşinin maaşı nafaka yükümlüsüne gelir sayılırken ailesi ile yaşayan nafaka alacaklısının diğer bireylerinin geliri neden sayılmıyor?
    Kira nafaka yükümlüsüne gider sayılırken banka kredisi ile aldığı evinin taksitleri neden gider sayılmıyor? Üstelik sen ev almışsın mali gücün artmış denilebilirken borç neden göz ardı ediliyor? Nafaka yükümlüsünün bankadan aldığı konut kredisini nafaka artışlarından, mahkeme masraflarından ve avukatlık ücretlerinden ötürü ödeyemeyip icra yolu ile satılarak nafaka yükümlüsünün mülk edinme hakkının elinden alınmasına ne demeli?
    MADDE 35- Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
    Nafaka alacaklısı kadın aleni açıkça korunurken nafaka yükümlüsünün yanında yaşayan kadın neden korunmuyor? Şöyle ki her nafaka artışı nafaka yükümlüsünün yanındaki kadının ve çocuklarının yaşam standardının düşmesi gerçeği neden göz ardı ediliyor. Böyle bir uygulama sonucunda sosyal devlet anlayışı, insan hakları, eşitlik ilkesi konusunda söz etmek ne derece doğrudur?
    Kendimizi bir an nafaka yükümlüsü sayarak elimizi vicdanımıza koyup düşünelim? Bitmeyen bir borç, ölene kadar taksit!Bitirebilene aşk olsun Her yıl açılan artırım davaları ve buna bağlı pariental alienation adında bir psikolojik bunalım, mahkeme masrafları mahkeme boyunca biriken nafaka ödemeleri ile avukatlık ücretleri diğer yanda sosyal devlet ve eşitlik ilkesi ile insan hakları !! ?
    Çoğunlukla nafaka artırım taleplerinin ihtiyacın ötesinde boşandığı eşten intikam almak için açıldığı gerçeğini göz ardı etmemek gerekir. Buna bağlantılı olarak nafaka yükümlüsünün evinde çıkan huzursuzluklar geçim sıkıntısı strese bağlı işteki verimsizlik, toplum ilişkilerinin düzensizliği ile bunalım sonucunda son zamanlardaki şiddet ve basına yansıyan konular vurdumduymazlığın birer göstergesi değimlidir sizce? O zaman diyorum ki çalışabilecek genç yaştaki bir insanının birden fazla yoksulluk nafakasının artırılmasını talep etmesi daha belirgin ifade etmek gerekirse nafaka alacaklısının avukat tutacak güce sahip olduğu halde “yoksulluk nafakası” talebiyle mahkemeye müracaat etmesi, velayeti nafaka alacaklısında olan çocuğun babasıyla/annesiyle olan münasebetini mahkeme kararına rağmen engellemek için icra yoluyla çocuğu göstermek istemesi gittiğinde bulamaması daha açık bir ifade ile çocuğu babasından/annesinden kaçırması gibi nedenlerle engellemesi MK. nun 2.maddesine aykırı bir davranış olduğunu kabul etmemek mümkün mü?
    MADDE 2.-( Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
    Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.)
    Yasa maddesi görünüşte nafaka yükümlüsüne bazı şartların varlığı halinde bu mükellefiyetten kurtulma şansı veriyor görünmekte ise de aslında bu pek mümkün değildir. Özellikle nafaka yükümlüsü bordro karşılığı çalışan sabit gelirli kimse ise neredeyse bundan kaçınma ihtimali bulunmamaktadır.Diğer taraftan sabit geliri olmayan nafaka yükümlüsünden ise nafaka hemen hemen alınamıyor..Burada kadın korunamıyor?Oysa kadından sorumlu bakanlık kurduk ya!! Hani sosyal devlet anlayışı hani insan hakları hani eşitlik ilkesi! Bunun yanında nafaka yükümlüsü nafaka ödememek için sabit gelirden vazgeçiyor diğer deyişle sigorta dışı çalışıyor birde yeşil kart adlımı ki rahatlıkla alabiliyor hal böyle olduğunda bundan devletin ilgili kademelerlide zarar görüyor. Kaldı ki boşanan eşin boşandığı eski eşini takip etmesi, onun gelir getiren bir işte çalışıp çalışmadığını, başkası ile nikâhsız yaşayıp yaşamadığını ayrı yerlerde yaşıyorlarsa bilmesi mümkün değildir.
    Sonuç ne oluyor? Boşanan eş boşandığı eşinin sosyal güvencesi olmaya devam etmiş oluyor. Nafaka yükümlüsü ikinci defa evlendiyse hem ailesinin hem de boşandığı eşinin geçimini sağlamaya çalışmış oluyor. Tabiî ki verimli bir çalışma olursa. Yani olan dürüst vatandaşa oluyor. Olan sabit gelirliye oluyor. Bu aşamada ne eşitlik ilkesi kalıyor nede sosyal devlet anlayışı nede insan hakları ne de hakkaniyet ilkesi.. Görülen o ki Yoksulluk nafakası ile ilgili maddeler ivedilikle günümüz şartlarına uyarlanmalı güncelleştirilmelidir... Kadından sorumlu bakanlık kuruyoruz ancak kadını ne kadar koruyabiliyoruz gerçeğine daha geniş pencereden bakmak gerekiyor. Nafaka yükümlüsüne bunu ödeyeceksin derken nasıl ödeyebileceği gerçeği nede daha objektif bakmak gerekiyor. Bir taraftan nafaka alacaklısı kadını korurken nafaka yükümlüsü ile yaşamaya çalışanında kadın diğerlerininde çocukları olduğunu unutmamak gerekiyor.
    MADDE 176 (Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.) Hükmüne yer verilmişse de; Telekom’un özelleşmesi ile başka kamu ve kurumlara atanan personelin maaşlarının dondurulduğu bilinmektedir. Ancak nafaka yükümlüsünün maaşının dondurulmuş olduğunu ve başkaca gelirinin olmadığını belgelediği halde nafaka artışının son 3 yılda 3 kez artırılarak devam ettiği görülmektedir. Diğer yandan ilk eşinden olma ve babası ile yaşamaktan başka çaresi olmayan “Reşit Olmayan Yetim bir çocuğun ”annesinden aldığı yetim aylığını şu veya bu nedenle mahkemeye malzeme yapmaya çalışması ve mahkemeninse bunu araştırması yasa koyucunun yasayı ülkenin sosyal ve kültürel yaşam biçimine uyarlamadığının göstergesi değimlidir.?Yukarıda da belirttiğim gibi uygulamada bir şeylerin ters gittiği açıkça görülmektedir. Kısacası sosyal devlet ilkesi, eşitlik ilkesi ve insan haklarını savunurken bu uygulamaların hem nafaka alacaklısını hem de nafaka yükümlüsünü ve birlikte yaşadıkları insanları ve hatta devletin çeşitli kademeleri ile toplumun sosyal ve kültürel yaşam biçimini de mağdur etmekte olduğunu toplumda emsaller teşkil ettiğini şiddet olaylarının çoğaldığını görmemezlikten gelmemek gerekmektedir.
    Vurgulayarak belirtmek gerekir ki,var olduğu toplumun sosyolojik koşullarının yasa yapım sürecinde yasa koyucuyu münhasıran belli yönde davranmaya zorladığı,sosyal bir gerçektir.Nitekim,eğer toplum denen sosyolojik olgunun,kültürel ve sosyal yaşam tarzına aykırı nitelikte icrai ve uygulanması yaptırıma bağlanmış kurallar yasa hükmü olarak kabul edilse, uygulanma imkanının güçleşmesi ve normların içselleştirilmesi engellenmiş olacaktır.Bugün,din sosyolojisi denen bir sosyal inceleme alanının olması bize dinin de yaşam biçimini etkileyen asli sosyal olgulardan biri olduğunu ortaya koyan bilimsel emaredir.Dolayısıyla,toplumun genel eğilimini yansıtan bir sosyal olgu olarak dinin,yasa yapım sürecini etkilemesi kaçınılmaz bir durumdur.,hukuki nitelikleri açısından birbirinden farklı olan resepsiyon ve kodifikasyon kurumları arasındaki anlamsal farklılığın göz ardı edildiğini maalesef ortaya koyuyor.
    Resepsiyon deyimi, bir ülkenin sosyal ve kültürel normlarına göre şekillenmiş yasal hükümlerin, kendi toplum yapısını göz ardı etmeden aynen alınması ve yasal zemine kavuşturulması demek iken,
    Kodifikasyon ise başka bir ülkenin kültürel normlarının etkili olduğu yasal hükümler ve kurumların, iktibas edilecek ülkenin sosyal ve kültürel yaşam biçimine uyarlanması şeklinde cereyan eden bir yasa yapım sürecini ifade ediyor.
    Olması gereken hukuk, yasa yapım sürecinde resepsiyon değil, kodifikasyon olgusunun hakim olmasını gerektiriyor. Yasaların büyük ölçüde ülkenin gelenek ve göreneklerinin hukuk çerçevesi altında yaptırıma bağlanan kurallar bütünü olarak tanımlanması mümkündür. Her ne kadar gelenek ve görenek ile yasal süreç arasındaki ilişki, mutlak olmasa da yasa koyucunun toplumsal normları süreçten dışlayarak yasa yapması sosyal gerçekliğe aykırı bir ifade olur. Belirtmek gerekir ki, nafakaya ilişkin hükümler ise araştırdığım kadarıyla Fransız Medeni Kanun un’dan ve Nafakaya Dair uluslararası nitelikte sözleşmelerden iktibas edilmiştir. Sonuç olarak şunu belirtmek isterim ki, yasa yapım sürecinde yasa koyucuları toplumsal nitelikte normlardan soyutlamak gerçekliğe aykırıdır, etkileşim mutlak nitelikte olmasa da uygulanabilir norm tesisinde etkin bir unsurdur. Ancak soyut açıdan yasa koyucunun bu kültürel normlarla çelişecek yasal tasarrufunda bulunması mümkündür. Nitekim münferit bazı vakalarda bize yasa koyucunun bu anlamda mutlak bağlı olmadığını gösteriyor..Olması gereken olgu,resepsiyon değil,kodifikasyon edilen yasal nitelikte kurumların ülkenin sosyal ve kültürel yaşam biçimine uyarlanmasıdır.
    Bu husustaki yanlış algı toplumsal anlamda meşruiyet kazanmış görünmektedir. Yürürlükteki normları göz önüne aldığımızda, toplumsal ve kültürel normlardan ve uygulanabilir olmaktan uzak yasal hükümler azımsanacak boyutta olmadığını görmek gerektiği düşüncesindeyim.
    Diğer taraftan takdir edersiniz ki hukuk normları adaleti tesis etmek açısından işlevsel uygulanmayınca bu soyut adalet fikri somutlaşmayınca hiçbir anlam ifade etmiyor. Ayrıca sistemin aktif süjelerinden biri olarak şunu göz ardı etmemek gerekir ki nihai adaleti tesis etmekle görevli hâkimlerimizin hukuk yargılamalarında normları kadın lehine yorumlama şeklinde tezahür eden yaklaşımı bir gerçektir. Hatta Kanada hâkimleri de mütemadi olarak bu tavrı gösterince yargılamalarda bu durumu pariental alienation adında bir psikolojik bunalımla yani literatüre geçmeye değer bir olgu olarak görülmüş ve hâkimlere yargılama cinsiyet eşitliğini bozmamaları telakki edilmişti. Bürokratik mekanizmaların ruhuna da işleyen bu durumun salt ülkemiz adalet mekanizmasına tahsis edilmemesini, karşılaştırmalı hukukta da oldukça geçerlilik ifade eden olumsuz bir durum olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerekir diye düşünüyorum...
    Sayın Yetkililer bu yanlış uygulamaların düzeltilmesi refah ve medenice Anayasa ve insan haklarına uygun hayatımızı idame ettirebilmek için sizce daha kaç kadının / erkeğin ölmesi ile boşandıktan sonra tekrar kurulan yuvaların yıkılması gerekiyor!!?
    Ben hukuk mensubu değilim eğitimini de almadım. Yazdıklarım yaşadıklarımdan, gördüklerimden ve araştırdıklarımdan ibarettir. Takdir ise yetkili mercilerin.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Yoksulluk nafakasındaki çelişki ve gerçekler konulu yargıtay kararı ara
    Yoksulluk nafakasındaki çelişki ve gerçekler konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Nov 2011
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    263
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: ....yoksulluk nafakasındaki çelişki ve gerçekler....

    Boşanan taraf hasta değilse, çalışabileçek konumda ve güçte ise , nafakayı 5 yılla sınırlamak gerekir.Türkiye artık ,şehir toplumu oldu.Eskiden kırsal alan nüfusu fazla olduğu için,boşanmış olan kadınların iş bulması ,çalışması söz konusu olamıyordu.Çalışan kadına tuhaf karşılanıyordu.Şimdi ise durum farklıdır.

    Boşanırken ,maddi ve manevi tazminatları yüksek tutup ,nafakayı da 5 yıl ile sınırlayacaksın.Kimse kimseyi ölene kadar bakma zorunda değildir.Kadın veya erkek sonradan işe girdi mi ,evkendi mi vesair konuları da araştırmak zorundasın.Gitmişsin başka şehre yerleşmiş başka hayat kurmuşsun ,yine takip etmek zorundasın.Yakın aile çevresi dışında.Hem bu konu nedeniyle ,Mahkemeler ve İcra daireleri de boşu boşuna meşgul edilmiş oluyor.

    Adalet Bakanlığı reform mu yapmak istiyor ,işte reform..

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Sep 2011
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    176
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: ....yoksulluk nafakasındaki çelişki ve gerçekler....

    Söylediklerinize katılmamak mümkün değil, böylesi kanayan bir yaraya şimdiye kadar neden el atılmağı da ayrıca düşünülmesi gereken bir husus.Umarım bu konuda bir toplum bilinci oluşur.Bu tepkiler işe yarar ve değişim için bir şeyler yapılabilir.

    Saygılarımla.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Oct 2011
    Nerede
    Ankara
    İletiler
    125
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: ....yoksulluk nafakasındaki çelişki ve gerçekler....

    Alıntı scorpion35 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Söylediklerinize katılmamak mümkün değil, böylesi kanayan bir yaraya şimdiye kadar neden el atılmağı da ayrıca düşünülmesi gereken bir husus.Umarım bu konuda bir toplum bilinci oluşur.Bu tepkiler işe yarar ve değişim için bir şeyler yapılabilir.
    Hakikaten cok onemli bir konu bu (!)

    Turkiye'nin gundeminde ilk sirayi almali..

    Beyler nafaka oduyor ey TBMM.

    Bir kanun cikarinda kurtulsunlar..

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Jun 2009
    Nerede
    Kocaeli
    İletiler
    8.998
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: ....yoksulluk nafakasındaki çelişki ve gerçekler....

    Şunu bir daha anladım ki, eş seçimi insanın hayatının en önemli seçimi.
    Kadın için de, erkek için de.
    Hiçbir kadının mutlu mesut bir evlilik yerine dul ve nafakaya muhtaç olarak yaşamayı tercih edeceğini,
    Hiçbir erkeğin de birlikte oturmak istemediği eski karısına ömür boyu nafaka ödemeyi arzulayacağını zannetmiyorum.

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Sep 2011
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    176
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: ....yoksulluk nafakasındaki çelişki ve gerçekler....

    Sayın "Levent114" böylesi bir konuyu tiye almak sizin gibi tuzu kuruların yapacağı boş bir şey.Siz yaptıklarınızın , eşinizi aldatmanın faturasını ödemişsiniz ve herkesin haklıda olsa haksızda olsa bu bedeli ebedi ödemesini istiyorsunuz sanırım.Hakeden hakkettiğini bulur.Bu konun meclisin gündeminde ilk sırayı almasını kimse beklemiyor ancak haksız yere bir ömür nafaka ödeyen bir çok insanın kanayan yarası.Bir kaç ay evli kalıp ayrılan insanın eski eşine tazminat ödemesi neysede birde ne kadar süreceği bilinmeyen bir süre nafaka ödemesi her sene artış davaları mahkemelerle uğraşmasının neresi eşitlikle bağdaşıyor.Size uzun uzadıya cevap yazmak isterdim ama .....

    Saygılarımla.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Sep 2011
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    176
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: ....yoksulluk nafakasındaki çelişki ve gerçekler....

    Sayın "senoleker" bizde öyle zannediyorduk ama son dönemlerde ki boşanma gerekçeleri ve talepler gösteriyor ki herkes bu şekilde düşünmüyor.
    Bir yanda karısını aldatıp nafaka ödemeyen gözü dışarda kişiler, diğer tarafta ailesi için yaşamasına rağmen bir şekilde yolları ayrılan ancak bunun maddi yükünü çeken insanlar.Bu iki profilin aynı kefeye konması can sıkıcı.

    Saygılarımla.

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Oct 2011
    Nerede
    Ankara
    İletiler
    125
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: ....yoksulluk nafakasındaki çelişki ve gerçekler....

    Alıntı scorpion35 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Sayın "Levent114" böylesi bir konuyu tiye almak sizin gibi tuzu kuruların yapacağı boş bir şey.Siz yaptıklarınızın , eşinizi aldatmanın faturasını ödemişsiniz ve herkesin haklıda olsa haksızda olsa bu bedeli ebedi ödemesini istiyorsunuz sanırım.Hakeden hakkettiğini bulur.Bu konun meclisin gündeminde ilk sırayı almasını kimse beklemiyor ancak haksız yere bir ömür nafaka ödeyen bir çok insanın kanayan yarası.Bir kaç ay evli kalıp ayrılan insanın eski eşine tazminat ödemesi neysede birde ne kadar süreceği bilinmeyen bir süre nafaka ödemesi her sene artış davaları mahkemelerle uğraşmasının neresi eşitlikle bağdaşıyor.Size uzun uzadıya cevap yazmak isterdim ama .....
    Sn.Scorpion,

    Gercekten zor bir durum oldugunu anliyorum.

    Garibime giden, yazmakla sayfalarin almayacagi kadar cok sorunu olan, hukuku islemeyen, Cumhuriyeti tehlikede olan bir ulusun, oncelik sirasinda, boyle bir bilinc olusturma gayreti icinde olmaniz.

    Size bu cezayi mafya'mi dayatti.

    Mensubu bulundugunuz sozum ona, hukuk devletinin yargisi degilmi, cezayi veren.

    Agir cezada yargilanip 24 sene alan mahkumun, bunu 10 seneye indirmek icin bilinc olusturmasini ne derece ciddiye alirlar.

    Dunya siyaset tarihine gecmis, bir referandumda neye evet dedigini bilmeyen bir ulus bu. Kaci bu forumlari okuyor dersiniz ?

    Zamaninda yapmaniz gereken, tum bu sonuclari dusunerek hareket etmekti.

    Ben bilmiyormuyum tekrar evlenmeyi, ama evlenmedim. Hukukun hic olmadigi bir duzende, sonuclari belli olmayan bir hukuki isleme neden gireyim.

    Adamlarin cogu imam nikahi ile oturuyor.

    Yuvalar yikilirmis, kimse evlenmezmis, cok umurundaydi TBMM'deki kisilerin.

    Uzgunum ki sizler sobelendiniz.

    Bundan cikarilacak ders, bu satirlari okuyan dostlarin ayni hatalari dusmemesi olmalidir.

    Neresi esitlik derken, simdiye kadar neredeydiniz.

    Nerde esitlik gordunuz siz bu duzende ? Bakmayin Anayasa'da yazanlara, orada adil yargilanma da diyor ama benim AYIM'deki davamda, yargilama yapan 5 hukukcudan ikisi, hukukcu olmayan Kur.Alb.

    Senelerdir, AIHM'de milyonlarca euro sizin benim cebimden tazminat olarak odeniyor.

    Kimsenin umurundami ?

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Nov 2011
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    263
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: ....yoksulluk nafakasındaki çelişki ve gerçekler....

    Konu farklı mecralara kaydı.

    Ben de şimdi , saymaya başlarsam Toparlayamayız.

    Bu ülkede , Hukuk Kagıtta yazan , iyi dileklerden ibarettir.

    Vatandaşı anlamak için, vatandaşın mağduriyetini yaşamak lazım.

    Bunu yaşayan anlar.........

    Adaletsizliğin doğurduğu Izdırabın , iç dünyada doğurduğu kıvranmayı, ve bunun oluşturduğu güvensizlik duygusunu, yeniden inşa etmek çok zordur........

    Sisteme olan güvenin yıkılışı,çöldeki susuz kalan insanın vaha misali gözlerini ,ufuklardaki adalet serabına açması gibidir.

    Çöldeki suya kavuşur.Fiziksel doyum sağlar.Kendine gelir ve toparlanır.Artık eski bir anıdır onun için........

    Oysaki; Adaletsizlik ruhun girdaplarında ,vicdanın derin yaralanması ile onarılmaz bir yara alır...........

    Sonradan , haksızlık gideril se de ,YARA HERDAİM canlı kalır.......

    İnsan ekmeksiz kalır, adaletsiz kalamaz........

    Devlet ,halkına ne imkan sunarsa sunsun ,adaleti sunmadığı an BİTTİĞİ ANDIR.........

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Oct 2011
    Nerede
    Ankara
    İletiler
    125
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: ....yoksulluk nafakasındaki çelişki ve gerçekler....

    Alıntı sonyaka34 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Konu farklı mecralara kaydı.

    Ben de şimdi , saymaya başlarsam Toparlayamayız.

    Bu ülkede , Hukuk Kagıtta yazan , iyi dileklerden ibarettir.

    Vatandaşı anlamak için, vatandaşın mağduriyetini yaşamak lazım.

    Bunu yaşayan anlar.........

    Adaletsizliğin doğurduğu Izdırabın , iç dünyada doğurduğu kıvranmayı, ve bunun oluşturduğu güvensizlik duygusunu, yeniden inşa etmek çok zordur........

    Sisteme olan güvenin yıkılışı,çöldeki susuz kalan insanın vaha misali gözlerini ,ufuklardaki adalet serabına açması gibidir.

    Çöldeki suya kavuşur.Fiziksel doyum sağlar.Kendine gelir ve toparlanır.Artık eski bir anıdır onun için........

    Oysaki; Adaletsizlik ruhun girdaplarında ,vicdanın derin yaralanması ile onarılmaz bir yara alır...........

    Sonradan , haksızlık gideril se de ,YARA HERDAİM canlı kalır.......

    İnsan ekmeksiz kalır, adaletsiz kalamaz........

    Devlet ,halkına ne imkan sunarsa sunsun ,adaleti sunmadığı an BİTTİĞİ ANDIR.........
    Neden farkli mecraya kayiyor ?

    Bir adaletsizligin edebi bir sekilde anlatilmasi cokmu gerekli neyi cozecek.

    Devlet adalet sunsa, bu toplum bu kadar tevessuh etmis bir hale gelirmiydi ?

    Millet silahlanip daga cikar, mafya turermiydi.

    Vicdan onarilmaz bir yara alirmis, daha ne alacak, vicdanmi kaldi ?

+ Konuyu Yanıtla
1 / 3 Sayfa 123 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Medeni Kanun ve Yoksulluk Nafakasındaki Çelişkiler
    3/12/2001 tarih ve 4722 sayılı “Türk Medenî Kanununun Yürürlüğe girmesinden sonra oluşan olumsuzlukları gerek basından gerekse sosyal medyadan...
    Yazan: rpanatli Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 18-05-2015, 05:14:22
  2. Yoksulluk Nafakasındaki Çelişkiler
    Boşanma davalarında Yoksulluk Nafakasındaki Çelişkiler Son zamanlarda boşanmaların arttığı ve boşanan eşlerin yoksulluk nafakası peşine düştüğü...
    Yazan: rpanatli Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 4
    Son İleti: 20-05-2013, 10:27:13
  3. Yeni Hukuki Kaynak: Aile Hukuku - Yoksulluk Nafakası Koşulu - Yoksulluk Kavramı - Asgari Ücretle Çalışma
    Hukuk Makaleleri ve Mevzuat Kısmına yeni bir hukuki kaynak eklendi, üzerinde tartışmak ister misiniz : Aile Hukuku • Yoksulluk Nafakasý...
    Yazan: admin Forum: Mevzuata İlişkin Bilgi ve Yorumlar
    Yanıt: 0
    Son İleti: 25-09-2009, 13:06:08
  4. Bahis yasası hakkında anlaşılmayan gerçekler
    Forumda bahis yasası hakkında aramalar yaptım bazı konularınızı okudum fakat bu konuda ki soru işaretlerimi bir türlü gideremedi. Futbol ve bahis...
    Yazan: F.F Forum: Bilişim Hukuku
    Yanıt: 7
    Son İleti: 16-06-2007, 23:34:36
  5. Tedbir nafakasındaki adaletsizlik
    aslında kadın erkek eşitliği diye birşey yok bu ülkede hukuk da yok bunu 10 yıllık eşim ile boşanmaya karar verdikten sonra onu anlaşmaya beklerken...
    Yazan: alpiyunus Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 5
    Son İleti: 29-04-2005, 11:15:20

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.