Öncelikle herkese iyi günler. Benim sorunum şu:
2008 yılında, annemin vefatı ve babamın yeniden evlenmesini müteakkip, babamla aramızda vukuu bulan anlaşmazlıklar sonucu evimi ayırmaya karar verdim. Banka kredisi ile aldığım ve, ruhsat, kredi ve aracın ticari kapsamda bir taşıt olması dolayısıyla, vergi mükellefiyeti üzerime olan ticari aracı babamdan istedim. Şunu hemen belirteyim ki, araç hem kanunen hemde fiilen benimdir. Babam aracı vermediği gibi, İstanbul'da ikamet etmekteyken, hemen İzmir'e taşındı. Bu arada benim aracımı da rızam olmaksızın yanımda götürdü. Ve aracın yanımda olmamasından ötürü kredi borçları ödenmedi. Aracı, onlarca talebimin üzerine geri aldım, aldığım gün -ki muhtemelen beni takip edip- araçtan bir vesile ile inmemi bekleyip, kendinde bulununan yedek anahtarla aracı geri aldı. Kendisinin aracı alan kişi olduğundan habersiz, en yakın karakola gidip çalıntı kaydı verdim. Yanımdaki arkadaşımda şahidim oldu tabii ki. Neyse, araç daha sonra, babamın elinde bulundu. Olay emniyete ve savcılığa intikal etti. Karakol ve Savcılıkta verdiği ifade;
"Araç benimdir. Oğlum benden intikam almak için çalıntı olduğuna dair iftira etmiştir."
Bu ifade üzerine, Savcılık benim ve arkadaşımın hakkında iftira davası açmış. Sorularım şunlar:
1- "Araç benim" demiş. Banka işlemleri ve resmi evrak olan taşıt ruhsatı karine değil midir? Bunların mahkeme kararıyla karine olma hükmü çürütülmeden bu iddiasını mahkeme nasıl ciddiye alır? Aracın kendisine ait olduğunu ispatlamaksızın böyle bir iddiada bulunmasının hukuk sisteminde bir değeri var mıdır?
2- Aracın çalıntı olmadığı hususu. Aracın kanunen sahibiyim ve rızam dışında elimden alındığına dair karakola bildirimde bulunmuşum. Ve araç, benim rızam olmaksızın başka bir kişinin elinde bulunuyor. İftira savunması bu durumda nasıl kabul edilebilir bir gerekçe olabilir? Aracı elinde tutmadığı halde böyle bir isnatta bulunsam, mantıklı gelecek ama, araç, rızam dışı onda bulunuyor.
3- Ceza davası konusunda neler yapılabilir? Bu hususlar üzerine, özellikle araç anahtarının kontakta bırakılması hususlarında mahkeme kararlarının, suçlu lehine olduğundan haberdarım. Acaba kendi durumum için bir ictihat var mıdır?
Konuyla alakalı yanıt ve önerileriniz için şimdiden teşekkür ederim.
Saygılarımla.