Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve arkadaşları tarafından Anayasanın 98. TBMM İçtüzüğü’nün 104. ve 105. maddeleri gereğince “adil bir yargılamanın temini için avukatların yaşadıkları sorunların tespiti ve gereken ve çözüm yollarının belirlenmesi, gerekli yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla” Meclis Araştırması açılması teklif edildi.

Teklifin TAM METNİ…

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

1136 sayılı kanunun 1 maddesinde; avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslek olarak tanımlanmış, Avukatın, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil ettiği belirtilmiştir. 2. maddesinde ise, Avukatlığın amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmî ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamak olarak düzenlenmiştir. Aynı maddenin 2. fıkrasında; Avukatın, bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis edeceği öngörülmüş ve 3. fıkrasında ise; Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorunluluğu getirilmiştir.

Oysa uygulamada bürokratik ve mevzuattan kaynaklı pek çok engel nedeniyle avukatlar, görevlerini yasada öngörülen şekilde sürdüremez hâle gelmiştir.

Avukatlar görevlerini yaparken kimi zaman tehdit, hakaret ve darp gibi eylemlere maruz kalmakta, uğradıkları saldırılar sonunda öldürülmektedirler. Kimi zaman mahkemelerde savunma hakkının kullanılmasına bağlı olarak söyledikleri sözlerden dolayı haklarında soruşturma ve kovuşturma açılmakta, hatta son zamanlarında sıkça rastlanılan örneklerde olduğu gibi avukatlar tutuklanmaktadır. Böylece savunma ve avukatlar baskı altına alınarak sindirilmeye çalışılmaktadır.

Gerek kamuda, gerekse serbest çalışan avukatların sorunları her geçen gün çığ gibi büyümektedir. Avukat olmadan savunma olmaz. Savunma olmadan demokrasi olmaz. Demokratik yargılama olmaz.

Avukatların çoğu, bürosunun kirasını ve zorunlu giderleri dahi ödeyecek kadar kazanmadığı ve sırf avukatlık mesleğini sürdürmek için çalıştığı halde avukatlar, potansiyel vergi kaçakçısı olarak görülmekte, vergi dairelerinin baskıları sonucu kazanmadıkları paraların da vergisini vermek zorunda kalmaktadırlar.

Stajyer avukatlar, hastalık, iş kazası ve meslek hastalığı gibi sosyal güvenceye tabi olmaksızın çalıştırılmaktadır. Avukat stajyerlerinin yapabileceği işler dar yorumlanmaktadır.

Yasa ile avukat olarak çalışabilmek için Baro’larca ruhsatnamesi verilmesine rağmen yönetmeliklerle Belediyelerce işyeri ruhsatına tabi kılınmaktadırlar.

Görev mahalli olan kamu binalarına girişlerde Avukatların üzeri kanuna aykırı olarak aranmakta, GBT sorgulaması ile rencide edilmektedirler.

Avukatların büro ve evleri hukuka aykırı şekilde aranmaktadır.

Hâkim veya savcılar, avukatlara karşı etik kurallara ve Avukatlık Kanununa aykırı şekilde davranmaktadırlar.

Avukatlara yasa ile tanınan belge inceleme yetkisi, yönetmelik ya da kurum içi düşünce yazıları ile fiilen ortadan kaldırılmaktadır.

Cumhuriyet Başsavcılıklarında soruşturma aşamasında olan dosyaların avukatların incelemesine izin verilmemekte, vekâlet sunulması istenmektedir.

Terörle Mücadele Kanunu ve Kalem Yönetmeliği gibi mevzuatlarla ceza yargılamasında müdafiin dosya inceleme yetkisi tamamıyla kısıtlanabilmektedir.

Emniyet ve jandarmada ifade tutanaklarında müdafilerin şerhlerinin tutanağa geçirilmemekte, Emniyet ve Jandarmada karakollarda şüpheli müdafi için ayrı bir görüşme odası bulunmamaktadır.

Şüpheli için hazırlanan şüpheli ifade tutanağına Yakalama gözaltına alma ve ifade alma Yönetmeliğinin 23/d bendinin eklenmesi ve söz konusu bendin avukata ifade edilmesi, hatırlatılması, bu durum avukatı, psikolojik olarak baskı altına almaktadır.

CMK uyarınca Barolarca görevlendirilen avukatlara asgari ücretin dahi altında ücret ödenmekte, üstelik ücretleri çok geç ödenmektedir. CMK avukatları makbuz kestiği anda vergiyi ödemekte, böylece alamadığı ya da çok sonra aldığı ücrete peşinen vergi ödemektedir.

CMK avukatlarına, lüzumlu olan dosya sureti için gider ödemesi yapılmamaktadır. Duyuru ve görüş yoluyla avukatlığın saygınlığına yakışmayan ulaşım vasıtalarıyla görevin sürdürümü istenmektedir.

Mahkemelerce duruşma saatlerine riayet edilmemekte, aynı saate birden fazla duruşma konulmakta, duruşmalara zamanında çıkılmamakta ve avukatlar akşama kadar bir tek dosya için adliyede beklemek zorunda kalmaktadır.

Hacizlere Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfının araçları ile çıkılması, söz konusu araçlar taksilere oranla çok daha pahalı olup, haciz mahalline gidilmesine ve avukat kendi imkânı ile geri dönmesine karşı gidiş dönüş yol parası alınmaktadır.

Avukatlık kimliği yasa ile resmî kimlik olmasına rağmen yönetmeliklerle bankacılık işlemlerinde avukatlık kimlikleri resmî kimlik olarak kabul edilmemektedir.

Yetki belgeleri yorum yoluyla harca tabi kılınmaktadır.

Tapu ve Vergi daireleri, Noterlerde ve bazı resmî kurum ve kuruluşlarda ve bankalarda, avukatlara, yasaya aykırı olarak bilgi verilmemekte ve evrak gösterilmemektedir.

Adil bir yargılamanın temini için avukatların yaşadıkları sorunların tespiti ve gereken ve çözüm yollarının belirlenmesi, gerekli yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla Anayasanın 98. TBMM İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.”