Türkiye'de 1995 yılında 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK kabul edilmiştir. 556 sayılı KHK'nin kaynağını 89/104 sayılı AB Marka Yönergesi teşkil etmektedir. Bu KHK Türk marka hukukunda bir çok yeniliği beraberinde getirmekle birlikte, marka hakkının kötüye kullanılması konusunu tatmin edici bir şekilde çözüme kavuşturmamıştır. Halbuki 89/104 sayılı Birlik Marka Yönergesi bu konunun bir çok boyutu bakımından açık hükümler içermektedir. Söz konusu hükümler 556 sayılı KHK'ye ya hiç alınmamış ya da Yönergede düzenlendiği şekliyle iç hukukumuza aktarılmamıştır. Nitekim marka hakkının kötüye kullanılmasının bir boyutunu teşkil eden kötü niyetli marka tescili Yönergede mutlak red ve/veya hükümsüzlük sebebi teşkil ederken, KHK'de bu, tescil başvurusuna itiraz nedeni olarak düzenlenmiştir. KHK'deki bu şekildeki çözüm yeterli olmaktan uzaktır. Marka hakkının kötüye kullanılması bakımından sessiz kalma yoluyla marka hakkının kaybı da Yönergede yer almasına rağmen KHK'ye hiçbir şekilde alınmamıştır. Marka hakkının kötüye kullanılmasını konu edinen bu çalışma, bahsedilen bu sorunun çeşitli yönlerini eleştirel bir bakışla ele almış ve meselenin Türk hukukunda tatmin edici bir şekilde çözüme kavuşturulması yolunda bir basamak olmayı gaye edinmiştir.


Marka Hukukunda Hakkın Kötüye Kullanılması hakkındaki bu hukuk kitabı Seçkin kitap tarafından basılmış olup, ilgili kitap tanıtımı otomatik olarak yayıncı sitesinden alınmıştır.
Türkiye'de 1995 yılında 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK kabul edilmiştir. 556 sayılı KHK'nin kaynağını 89/104 sayılı AB Marka Yönergesi teşkil etmektedir. Bu KHK Türk marka hukukunda bir çok yeniliği beraberinde getirmekle birlikte, marka hakkının kötüye kullanılması konusunu tatmin edici bir şekilde çözüme kavuşturmamıştır. Halbuki 89/104 sayılı Birlik Marka Yönergesi bu konunun bir çok boyutu bakımından açık hükümler içermektedir. Söz konusu hükümler 556 sayılı KHK'ye ya hiç alınmamış ya da Yönergede düzenlendiği şekliyle iç hukukumuza aktarılmamıştır. Nitekim marka hakkının kötüye kullanılmasının bir boyutunu teşkil eden kötü niyetli marka tescili Yönergede mutlak red ve/veya hükümsüzlük sebebi teşkil ederken, KHK'de bu, tescil başvurusuna itiraz nedeni olarak düzenlenmiştir. KHK'deki bu şekildeki çözüm yeterli olmaktan uzaktır. Marka hakkının kötüye kullanılması bakımından sessiz kalma yoluyla marka hakkının kaybı da Yönergede yer almasına rağmen KHK'ye hiçbir şekilde alınmamıştır. Marka hakkının kötüye kullanılmasını konu edinen bu çalışma, bahsedilen bu sorunun çeşitli yönlerini eleştirel bir bakışla ele almış ve meselenin Türk hukukunda tatmin edici bir şekilde çözüme kavuşturulması yolunda bir basamak olmayı gaye edinmiştir. kitabı ve diğer benzer hukuk kitapları için lütfen yayıncının kendisine veya web sitesine müracaat ediniz.