Merhaba. Eşim abisiyle beraber çalıştığı dönemde 3 daire aldı. Daha sonra dairelerden birini sattı. Abisiyle araları bozuldu ve işlerini ayırdılar. Sonrasında bu iki dairede hak iddia ederek tapu iptal davası açtı. Müteahhit o dönem kardeşler beraber çalıştıkları için sözleşmelerden birine eşimin abisinin de adını yazmış ancak onun sözleşmede imzası yok. sadece eşimin imzası var ancak eşim boş bulunup hem kendi adının üstüne hem de abisininin adının üstüne imza atmış(noter onaylı sözleşme değiller). Müteahhitle anlaşmaları şu şekilde: daire bedellerinin bir kısmı nakit ödenecek bir kısmı ssk primleri.SSK primleri karşılığında alınan 3.yani satılan daire. Bu daireyle ilgili bi tapu iptal istemi yok. Nakit ödemelerin tamamı eşimin hesabından aktarılmış. Ancak ssk primlerini eşim abisinin hesabına yatırmış ödemeleri bu hesaptan İnternet bank. yapmış (abisi mali müşavir olduğu için müşterilerin bilgilerini kontrol etme maksatlı). Müteahhidin eşime kesmesi gereken daire faturaları eşimin abisi tarafından kendi el yazısıyla kesilmiş. müteahhit ilk ifadesinde pazarlığı eşimle yaptığını parayı ondan aldığını beyan etti. Bir sonraki duruşmada -evlerden birini abisine vereceğini söylemişti- dedi. Evlerden birinde biz oturuyoruz. Karşı tarafın zilyetliği yok. oturduğumuz evde konut kredisi ipoteği var ayrıca davacı kardeş çekilen krediye kefil. Diğer kefil de benim. Kredinin alınma tarihiyle dava tarihi arasında 1 yıldan uzun süre var. İnanç sözleşmesine dayandırdılar davayı ancak ortada karşı tarafa verilmiş böyle bir söz yok. Hakim iki daireyi yarı yarıya paylaştırdı. Süre aşımından davanın düşmesi gerekmez mi? Yargıtayın kararı temyiz etme olasılığı nedir sizce? Vakit ayırıp okuduğunuz için çok teşekkürler.