İstanbul Barosu Sigorta Hukuku Komisyonunca "İnsan Zararlarında Tazminat ve Sigorta" konusu ele alındı.

İstanbul Barosu Başkanı Av. Muammer Aydın açılış konuşmasında, sigorta şirketlerinin kar zarar ayırımını yaparken poliçenin arkasında duran ya da genel işlem koşullarının ayrıntılarında kaybolan "insan" unsurunu bir an olsun göz ardı etmemeleri gerektiğini söyledi.

Doğal olarak kapitalist gelişimin en önemli uygulamacılarından olan sigorta şirketlerinin kar zarar hesabı yapmalarının kaçınılmaz olduğunu belirten Muammer Aydın, "Ancak bu hesaba girişilirken şirket çıkarlarını azami yerine ortalama düzeyde tutmak, inisiyatifi müşteri konumundaki insan lehine kullanmak, hem uzun dönemde şirketin varlığını sağlamlaştıracak hem de insanların memnuniyeti toplumun mutluluğuna dönüşecektir" dedi.

Geçtiğimiz yıl baro yönetiminin aldığı bir kararla İstanbul Barosuna mensup meslektaşlarımıza ve stajyerlerimize bizzat prim ödemelerine gerek kalmadan ferdi kaza sigortası yaptırıldığını hatırlatan Aydın şöyle dedi: "Diğer yandan eş zamanlı olarak birçok özel sigorta firmasıyla uzun süren görüşmeler sonucu uygun görülen poliçe koşulları ile anlaşarak mesleki sorumluluk sigortası adı altında meslektaşlarımızın mesleki faaliyetlerini sürdürürken karşılaşacakları riskleri bertaraf etme ve de zaten Avrupa Birliği ülkelerinde zorunlu tutulan bir sigorta kolunu uygun koşullarla meslektaşlarımızın ilgi ve hizmetine sunmuş olduk".

Aydın, bütün bu konularda destek veren Sigorta Komisyonu Başkan ve üyelerine teşekkür etti.

Açılışta konuşan İstanbul Barosu Sigorta Hukuku Komisyonu Başkanı Av. İsmet Demirağ, hukuki himaye sigortası ile mesleki sorumluluk sigortası hakkında bilgi verdi.

Toplantıda konuşan Çelik Ahmet Çelik, insana verilen zararlar konusunda adaletle bir çözümün sağlanmış olmadığını, bu alanda sorunlar yaşanmasına devam edildiğini söyledi.

İnsanın en temel hakkının yaşam hakkı olduğunu, insana verilen zararların da yaşam hakkını ilgilendirdiğini belirten Çelik, bu alanda yaşanan hukuksal sorunların mutlaka bir çözüme kavuşturulması gerektiğini bildirdi.

Günümüzde insana verilen zararlarda kişinin mal varlığında bir azalma oluyor mu anlayışının egemen olduğunun altını çizen Çelik, Batı'daki örneklerinden farklı olarak Yargıtay'ın özellikle sakat ve iş göremezler için "güç kaybı" ve "efor tazminatı" gibi yorumlarıyla daha cesur ve olumlu kararlar verdiğini örnekleriyle anlattı.

Yargıtay'ın "Ev Kadınlığı"nı meslek kabul ederek ileri bir adım attığını, ev kadını eğer bir zarar görmüşse destek tazminatı talep edebileceğini kaydeden Çelik Ahmet Çelik, devletin kişilere açtığı rücu davalarının sosyal devlet ilkesiyle çeliştiğini, bu nedenle devletin kişilere rücu davası açmaması gerektiğini savundu.

Destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin yanlış uygulamalar yapıldığını, asliye ve sulh hukuk mahkemelerinin kaldırılarak uzmanlık mahkemelerin kurulması gerektiğine işaret eden Çelik konuşmasında "yansıma zarar" ve "doğrudan zarar" konularında ayrıntılı açıklamalar yaptı.

http://www.istanbulbarosu.org.tr/