Neşe DEMİRAĞ
Genesis Sigorta

Bankalar Bankacılık, Sigortacılar Sigortacılık Yapsın

Yazımıza yaşanılmış ve tüketicilerin ağzından anlatılan örnek olaylarla başlamak istiyoruz.

Olay 1
16.02.2009 tarihinde X.Bankasından 36 vade ile kredi çektim. İlk çekmemde dosya sigorta masrafı adı altında kesinti yapıldı. 16.02.2010 tarihinde maaş hesabımda yaptığım kontrolde ferdi sigorta ve hayat sigortası adı altında iki adet kesinti yapıldığını gördüm. 17.02.2010 tarihinde Ankara-Balgat şubesine yaptığım başvuruda böyle bir sigorta için başvurmadığımı söyledim. Şube tarafından çektiğim kredinin olduğu, bu yüzden kredim bitene kadar da her yıl aynı miktarda sigorta bedelinin taksitle alınacağı söylendi. İtiraz edince;

1. Ferdi sigortayı iptal ettiğini, kesilen miktarın hesabıma geçeceğini söyledi.
2. Hayat sigortasının verilen kredi nedeniyle, kredi kapatılana kadar devam edeceği ve bunun sözleşmede olduğu beyan edildi. "Ben ilk başta krediyi çekerken bana ilk alınan sigorta bedelinin yıllık olduğu söylendi ve her yıl alınacağı söylenmedi" dediğimde "gözünüz kör müydü, sözleşmede okusaydınız" anlamında cevap verildi. Başlangıçta söylenmediği için diğer bankaların dosya sigorta masrafından düşük gördüğümüz için X Bankasına balıklama atladık.
3. Kızdığımdan, kredi kartımı iptal ettirmek istediğimi söyledim, onu da iptal edemeyeceğini, önce borçların kapatılması gerektiği söyledi. Diğer bankalar gibi kartınız iptal edildi, borcunuz şu kadar şu tarihe kadar yatırmanız gerekiyor diyemedi görevli.

Ben hesaplarımı kontrol etmeseydim benden haberim olmadan kesilen ferdi kaza sigortasından hiç haberim olmayacaktı. Kısacası kandırıldım.

Olay2
Benim onayım alınmadan benden habersizce hiç bir bilgilendirme yapılmadan Y kredi kartımdan Z Sigorta denilen firma, beni sigortalama karşılığında kredi kartımdan çekim yapmaktadır. Bu kadar ciddiyetsizlik olabilir mi? Kendi kafalarına göre bizi poliçelendiriyorlar, daha sonra iptal için aradığımızda ise bilmem ne vergisini düştükten sonra kalan rakamı iade edebiliriz diyorlar. Bu nasıl bir zihniyettir anlayamadım gitti.

Olay3
Bankanızdan sigorta için aradılar ve ben tam anlamadan evet demiş bulundum. Fakat gereksiz olduğunu düşündüm daha hiç birini ödemeden bankadan iptalini istedim. Fakat ilk taksiti 5.63 TL ekstremde olduğu için ödemek zorunda kaldım. Bunun haklı kazanç olduğunu düşünmüyorum. Müşteri olarak memnuniyetsizim. Boşuna çöpe atmış gibiyim paramı. Tekrar iadesini talep ediyorum.

Olay4
XY kredi kartı sahibiyim. Bundan 6-7 ay önce müşteri hizmetlerinden arandığımda (ki günde 4-5 kez arıyorlardı ) müşteri hizmetleri görevlisinin dayanılmaz ısrarları sonucu ferdi kaza sigortası yaptırdım. 8 lira gibi bir şeydi. Daha sonra bana ne poliçe geldi, ne borcu nereye ne şekilde ödeyeceğim, ne de kredi kartıma yansıtıldı, yani ekstrem de gelmedi. Tabi bilmediğim borcu da ödemedim.

Derken kredi kartımdan alışveriş yapamaz oldum. Sebebini araştırdığımda bu sigortanın biriken borcu ve üzerine eklenen epey faizle 180 TL olduğunu öğrendim. Şimdi, müşteriye yolunacak kaz gözüyle bakan bu bankaya soruyorum, tamam ben kaza sigortasını kabul ettim, öyle bir hatayı yaptım, ama neden ekstreye yansımadı, başka bir yere ödeyeceksiniz derseniz neden bu konuyla ilgili siz aradınız.

Tüketici hakem heyeti dahil her yere başvuracağım. Kartınızı da iptal edeceğim. Neyse ki yıllık 5-6 bin TL alışveriş yapan müşteri sizi etkilemez. Size bu zihniyette bol kazançlar diliyorum.

Yukarıda Bankaların Sigortacılık yapması ile ilgili trajik hikayelerden birkaç örnek sundum. Örnek olaylar şikayetvar.com'dan alıntıdır ve gerçektir.

Bankaların bir çok gelir kalemi var ve bu kalemlerin içinde SİGORTA GELİRLERİ yok. Bizim bunlarda da gözümüz yok. Acentelerin geliri ise bellidir, sadece ve sadece komisyon. Şimdi, öyle bir meslek düşünün ki, gelir kaynağı tek olacak ve karşısında da Bankalar gibi bir Dev'le rekabet edecek ve bu dev de acentelerle faullü güreşecek. Bu dev'in faullü güreştiğini de hakemler görecek ama görmemezlikten gelecek.

Bankalardan; Tüketiciler, acenteler, kurumlar, bankaya bankacılık yapmak için işe alınan personel, banka müdür yardımcısı, Banka müdürü şikayetçidir. Müdür diyor ki "Ben Banka Müdürüyüm ne anlarım sigortadan" ama Müdüre bir sigorta kotası veriliyor ki müdür ancak ve ancak bu KOTAYI illegal yollarla, personelini de bunaltarak, müşterileri de kandırarak tutturabiliyor.

Bir de poliçe satmak için çağrı merkezi kurdular. Gencecik insanları, poliçe satmak için kullanmaları, yalana sürüklemeleri hem insana saygısızlık hem de mesleğe saygısızlık değil de nedir? Örnek vermek istemiyorum çünkü tüm meslektaşlarımın yaşadığı bir örnek mutlaka vardır.

Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi, tabiri caizse insanları katakulliye getirerek, poliçe satarak mesleğin itibarını düşürdükçe düşürüyorlar. Diğer taraftan da SAİK Başkanı Levent Ergun'da mesleğin itibarını yukarı çekmek için mücadele ede dursun.

Tek gelir kaynakları komisyon olan acenteler, elektriklerini, sularını, kiralarını, personel maaşlarını ve her türlü giderlerini komisyon gelirlerinden karşılayan acenteler, Bankalara karşı ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar.

Bankalar
artık, Acentelerin öğrenilmiş çaresizliği olmuş durumdadır. Öğrenilmiş çaresizlik, herhangi bir durumda çok sayıda başarısızlığa uğrayarak, bir şey yapsa da hiçbir şeyin değişmeyeceğini, olayların kendi kontrollerinde olmadığını, o konuda bir daha asla başarıya ulaşılamayacağını düşünüp, bir daha deneme cesaretini kaybetmesidir.

Asıl acı olan bankalar ile ilgili bu öğrenilmiş çaresizlik, tüketicilere de yansımıştır. Adam bir ev sahibi olmak ister, en doğal hakkıdır ve maalesef parası da yetersizdir. Bankaya uğrar ve elinde istemediği kadar zorla sahip olduğu bir çok poliçe ve borçla evine döner. Sonuçta tüketici mecburiyetten bankaya işi düştüğünde çaresiz olarak bile bile kendisine "eğer bu krediyi almak istiyorsanız bu sigortaları da bize yaptırmak zorundasınız" a itiraz edemeyecektir. Mecburdur çünkü. Bankalar da bunu çok iyi kullanmaktadırlar.

Bankalar, zorla tüketicilere bu poliçeleri sattıkları için ve içeriğini anlatmadıkları için (Çünkü onlarda bilmiyorlar içeriklerini) herhangi bir hasar karşılığında tüketiciler de ne yapacakları konusunda bilgilendirilmemelerinden dolayı hasar bildiriminde bulunmaz ve sonuç, hasar pirimi düşük karlı bir iş olarak şirketlere döner. Ferdi kaza poliçelerinde bu çok sık yaşanmaktadır.

Oysa Acentelerin amacı, tüketiciye hizmettir. Müşterilerinin ihtiyaçlarını dinler,ihtiyaçlarına göre üretilen ürünü sunar ve herhangi bir hasar anında ne yapmaları gerektiğini anlatır ve Müşterilerinin iyi gününde değil, kötü günlerinde yanlarında olur.

Bankalarda müşterilerin telefonları vardır, Müşterilerde ise acentelerin cep telefonları vardır. Acentelerin; tek işleri vardır, o da sigortacılık, tek amaçları vardır, iyi ve kaliteli hizmet sunmak. İçlerinde çürük yumurtalar var ise S.A.İ.K.'İN görevi de onları ayıklamaktır. Sonuç; bankalar bankacılık, sigortacılar sigortacılık yapsın.

Bankaların sigortacılık yapması değiştirilemez deniliyorsa, inanmıyoruz, Kanunları insanlar yapar, insanlar düzeltir. "Dünyada bütün Bankalar sigortacılık yapıyor, bu böyle" sözünü kabul etmiyoruz, bazen Dünyayı örnek almak yerine, Dünyaya örnek olmak lazım.

2009 yılı üretiminin %70'i acenteler tarafından gerçekleşmiştir. Acentelerin üretimi sevgi, şefkat, hizmet ile gerçekleşmektedir. Bankaların yazdıkları üretimin çoğu maalesef cebren ve hile ile oluşmaktadır. İşte bu nedenlerle Bankalar Sigortacılık yapmasın diyoruz. İlk sözü Bankalardan şikayetçi müşterilerimizin çığlıklarıyla açmıştık. Son sözü ise Acente arkadaşlarıma bırakıyorum...

http://www.policemdergisi.com