ARINÇ NEDEN İŞÇİLER İÇİN AĞLAMAZ?
14:32 31 Ocak 2010
,,,,,,,,,,,
İki hafta önce BirGün’ün forum sayfasında 'Sol, vicdan, maneviyat ve İslam' başlığıyla yayımlanan yazıya ilginç yorumlar geldi. Bu yorumlara cevap vermeye çalışırken kendimi bu yazıyı yazarken buldum. Toplumsal hayatın giderek daha fazla dine göre şekillendiği bir süreçte; vicdan, maneviyat gibi sözlerin havalarda uçuştuğu günümüzde neden 8 bin işçinin kara kış ve soğukta direnişi görmezden gelinir? Solun maneviyatsız olduğundan söz edenler ve bu maneviyatı dinde aramamız gerektiğini söyleyenler, tabanının büyük bir kesimini dincilerin oluşturduğu bir partiden TEKEL işçilerine dair bir tane bile çatlak sesin gelmemesini nasıl yorumlar acaba?
Yazımda Georges Corm’dan bir atıfla “Tarih ve dünya görüşlerini ‘iyi’ ile ‘kötü’nün sürekli mücadelesi üzerine oturtanlar için dine başvuru temel araçtır. Oysa temel mücadele iyi ile kötü arasında değil ezen-ezilen arasında yürür. Bir patronun ‘dindar’ ve ‘iyi’ olması onun davranışlarına bir vicdan katmaz” demiştim. TEKEL direnişi de gösterdi ki bir siyasi hareketin ya da düşünce yapısının vicdanlı olup olmaması onun dinle kurduğu ilişkiyle doğru ya da ters orantılı değildir. Bir hareketin ya da ideolojinin sınıfsal yapısıdır tek belirleyici olan…
'Civanım delikanlı' Başbakan Erdoğan’ın her ajitasyonunda gözleri doluveren Bülent Arınç’ın göz pınarlarından TEKEL işçileri için bir damla mübarek yaş neden süzülmez diye düşündünüz mü hiç? Bu AKP’nin sınıfsal bakış açısını yansıttığı gibi, hayatı ümmetle yorumlayan ve onu liberal bir demokrasiyle uzlaştıran düşünce yapısının işçiye bakışını da gösterir. Hayatı dinsel paradigmalarla okuyan bu zevatın ekonomik yaklaşımında zekat, faizsiz kazanç gibi 'adil'i arama dürtüleri olsa da ezen-ezilen paradigmaları olmadığından liberal ekonomiye kaymaları oldukça kolay olur. İslam araştırmacısı Timur Kuran, “İslam’a dayalı ekonomik yapılarda ahlaka büyük önem verildiği düşünülürse devletin yetki alanı ve merkezi planlamanın yararları konusunda fikir birliği sağlanmış olması beklenebilir. Ancak bu amaca ulaşılamamıştır” der.
Gerçekten de birkaç istisnai örnek dışında İslam ekonomisini savunan dinci kesimlerde dahi merkezi planlamaya karşı bir direnç hemen göze çarpar. “İslam ekonomisi yazınında devlet mülkiyeti ve merkezi planlama yerine çeşitli savlar bulunduğu gibi, özel mülkiyet ve piyasa mekanizması lehine de birçok sav bulunmakta, bunların hepsi de Kuran ayetleri ve hadislerle desteklenmektedir.”
AKP’yi aşıp tüm ekonomik yaşamın İslam’a göre belirlendiği sistemlere bir göz atalım. Bu sistemlerin en belirgin sektörü kuşkusuz bankacılık sektörüdür. Faizsiz bankacılıkla adil bir düzeni savunduğu savlanan bu bankalar en açık tefecilik faaliyetlerini rahatça yapabilmektedir. Timur Kuran’a göre “İslam bankalarının finansal kiralama uygulamaları, Müslüman ülkeler de dahil olmak üzere bütün dünyada çoktandır hizmet veren, faizle çalışan kiralama şirketlerinin uygulamalarından farklı değildir.” Bu arada bir anekdot… Gazetedeki maaşlarımızın yattığı faizci bir bankanın müşteri temsilcisi, yeni isim değiştirmiş bir İslami bankanın Türkiye’deki patronlarının, mevduatlarını kendi bankalarında değerlendirdiğini övünçle anlatmıştı. Ben de kredi kartı limitiyle ilgili pazarlıklar esnasında bu kıvançlı anlatımı bir gün bir yerlerde kullanacağımı bilerek dikkatle dinlemiştim…
Gerçekten de İslamcı şirketlerin iş yapış biçimlerinde de klasik kapitalist işletmelerden bir farklılığın olmadığı görülür. Maxime Rodinson, “Müslüman dini İslam, ülkelerindeki kapitalist sektörün ne yapısını ne de işleyişini anlamlı bir biçimde etkilemiştir” diye yazar. Bu işletmeleri diğer kapitalist işletmelerden ayırmak gerçekten zordur. O yüzden Nezih Ayubi bu gibi işletmeleri İslami yapan ana öğenin bu işletmelerin sahiplerinin 'beyaz cüppeler giymeye, çember sakallar bırakmaya ve uzun tespihler kullanmaya' başlamaları olduğunu söylüyor.
Marx boşu boşuna sömürüsüz bir dünyanın motor gücünü işçi sınıfı olarak belirlememiştir. Marx’ın ütopyasının ahlaki olduğu kadar bilimsel olması buradan kaynaklanır. İnsanların manevi duygularından bağımsız olarak sınıf çatışması var olduğu müddetçe 'iyi niyetli' bir patron da rekabet koşullarında ayakta kalmak için işçi çıkarmalara gidecek, tekelleşme eğilimlerine girip zalimleşecektir. Marx’ın “Vicdanlı, maneviyatlı, güzel insanlar birleşiniz” dememiş olması da bundandır.
Tüm bunların yanında tekrar AKP özeline dönersek, bu partinin üzerine oturduğu sınıfsal taban geçmiş İslamcı hareketlerden de farklılaşmıştır. Küçük esnaf, eşraf cemaatinin artık dev holdinglerle yarışan büyük sanayici ve işadamı topluluğuna dönüşmesi, AKP’nin de karakteristiğini belirler. AKP’li yöneticiler de bu karakter doğrultusunda politikalarına yön verir. AKP’nin yeni burjuvasinin iş yapış tarzında İslami eğilimler bulmanın da zor olduğunu (bulunsa da bir şeyi değiştirmezdi) vurgulamak gerekir. Yerel yönetimlerin muazzam kaynak aktarımı, ihalelerde kayırmacılık, tüketimde lükse kaçma eğilimi bu yeni burjuvazinin temel özellikleri. Caprice Hotel gibi deneyimler, batılı yaşam kültürünün sadece dış görünüşünün değişmesiyle lüks bir İslami yaşamın mümkünlüğünü gösteriyor. İslami kökenli bir iktidar partisinin liberalizmin yılmaz bir savunucusu olması, İslamcı gençlerin iş dünyasına umutla bakmalarına da yol açıyor.
Tüm bunlar mevcut İslamcı iktidarın neden TEKEL işçisine duyarsız olduğunun kanıtları. Özelleştirmelerden büyük rantlar sağlayan bu yeni burjuvazinin 12 bin işçiyi düşünecek hali yok. Nitekim çeşitli dini manipülasyonlarla bu işçilerin ailelerini birkaç yıl sonra tekrar kendi oy tabanları içerisine dahil edilebilir görüyorlar. Onlar için kaz gelecek yerden tavuk esirgemeye şu koşullarda gerek yok.
Son olarak sola gelirsek… Bahsettiğim yazıda solun esas çabasının siyasi iklimi ezen-ezilen çatışmasına evriltmek olduğunu öte yandan da dinin siyasal alanın dışına itilmesi için mücadele etmesinin gerekliğini vurgulamıştım. Bir maneviyat aranacaksa bu maneviyatı devrimcilerin kendi tarihlerinde araması gerektiğini de… Söylediklerimin arkasındayım. Arınç’ın gözyaşlarının onlarca katını gaz bombalarının arasında akıttık çünkü. Ve bunu öte dünya kaygısıyla değil, bu dünyadaki güzel günlerin umuduyla yaptık. Ve haykırmak için sahte gözyaşlarının arkasında, ağlaşana gülen bezirganlara:
Davutpaşa Emek İş Hanı’ndaki kaçak maytap ve havai fişek atölyesinde 31 Ocak 2008’de patlama meydana geldi. 21 işçi hayatını kaybetti, 116 işçi yaralandı. Yönetmeliklere uygun olmadan inşa edilen ve sonrasında hiçbir şekilde denetlenmeyen Emek İş Hanı’nda yaşanan katliamda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Zeytinburnu Belediyesi, İstanbul Valiliği ve BETAŞ gibi birçok kurumun ihmali, hatası olduğunun belirlenmesine karşın, yargılama süreci bir türlü başlamadı.
TOPBAŞ ‘NEREDEN BİLELİM’ DEMİŞTİ
Patlamadan birkaç gün sonra İstanbul Valisi Muammer Güler, olayla ilgili "Maytap atölyesinin ruhsatı yok. Maalesef böyle kaçaklar oluyor" dedi. Asli görevi yapıları denetlemek ve kaçak yapıları engellemek olan İstanbul Büyükşehir Belediye BaşkanıKadir Topbaş da "Vatandaş ihbar etmezse nereden bilelim" şeklinde açıklama yaptı.
‘ASIL SORUMLULAR AKLANIYOR’
Patlamadan bir kaç gün sonra inşaat mühendisi, patlayıcı madde ve bomba uzmanı, kimya mühendislerinden oluşan beş kişilik heyetin hazırladığı raporda, imalathane sahibi birinci dereceden kusurlu bulunurken, Zeytinburnu Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi de ‘kusurlu’ tutuldu. Raporda, ayrıca binanın tamamen kaçak ve iskân izni olmadan, teknik açıdan da hatalı ve yanlış malzemeler kullanılarak yapıldığı belirtildi.Bu raporla ilgili, patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları, savcılığa itiraz dilekçesi verdi. Dilekçelerinde aileler patlayıcı ve kimyasal maddelerle ilgili izinlerin Emniyet tarafından verildiğini, İçişleri Bakanlığı, İstanbul Valiliği, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Büyükşehir ve Zeytinburnu belediyelerinin de bu patlamadan sorumlu olduğunu vurguladı.
SORUŞTURMA BÜROKRASİYE TAKILDI
Patlamadan tam 22 ay sonra, 3 Kasım 2009’da çıkan iddianamede, tüm fatura 5 belediye görevlisi, 2 bina sahibi ve bir işçiye kesildi. İddianamede, Zeytinburnu Belediyesi Zabıta Müdürü, Ruhsat Müdürü ve 3 belediye görevlisi hakkında `görevi kötüye kullanmak ve taksirle öldürmek` suçlarından 18`er yıl hapis cezası istendi. Emek İş Hanı binasının 2 sahibi ile 1 atölye çalışanının da `taksirle öldürme` suçunu işledikleri gerekçesiyle 15`er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Fakat asıl sorumlular iddianamede yer almadı. Soruşturma boyunca savcılık bürokrasi çarkları içinde sürekli engellemelerle karşılaştı. Kurumlar asıl sorumluların ismini vermedi, kaymakamlık ve valilikten gerekli soruşturma izinleri çıkmadı. İlk duruşma, patlamanın üzerinden 24 ay geçtikten sonra 18 Şubatta Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılacak.
‘Sonuna kadar mücadele edeceğiz’
BİR Umut Derneği Avrupa – Anadolu Yakası Davutpaşa Çalışma Grubu’nda yer alan gönüllü hukuk danışmanı Erbay Yucak, “Davutpaşa katliamının üzerinden geçen iki yılda olayda hatası ve ihmali olan sorumluların eksiksiz yargılanmalarını istiyoruz. İstedikleri kadar sürüncemede bıraksınlar, biz bu 21 kişinin hesabını tüm ihmali olan kurum ve kuruluşlardan soracağız. Mahkeme süreci başlıyor, bu süreçte iddianamede yer almayan kurum ve yetkililerin de yargılanması için hukuki mücadelemizi sonuna kadar vereceğiz” diye konuştu.
MELTEM MERCAN
Maaşlarına zam yapılmasını ve işten çıkarılan 20 arkadaşlarının geri alınmasını isteyen bir grup işçi, Marmaray'ın Yenikapı kazı alanı önünde basın açıklaması yaptı.
Grup adına basın açıklamasını okuyan Aydın Erhan, "2007 yılından bu yana projenin Yenikapı şantiyesindeki ana firma Gama-Nurol'un taşeronu Polat Deniz İnşaat'ın maaşlarına zam yapmadığını, sigorta primlerini eksik yatırdığını, ayrıca çalışma koşullarının da olumsuz olduğunu, işçilere ne eldiven, ne çizme verildiğini" söyledi.
Sigorta primlerinin eksik yatırılması nedeniyle SSK'ya başvuruda bulunan 20 arkadaşlarının da 16 Ocak'ta işten çıkarıldığını anlatan Erhan, şunları kaydetti:
"Ücretlerimiz zamanında ve düzenli verilmiyor. Girdi-çıktı yapılarak haklarımız gasp ediliyor. Daha önce de ücretlerimizin geç verilmesi nedeniyle eylemler gerçekleştirdik. Birkaç ay düzelme oldu ancak sürekli aynı sorunları yaşıyoruz. 16 Ocak'tan beri 80 kişi iş bıraktık ve işyerinin önünde direnişteyiz. İnsanca çalışmak ve yaşam koşulları istiyoruz. Bir an önce sorunlarımızın çözülmesini istiyoruz."
TEKEL İŞÇİSİNİN OĞLU İÇİN KAMPANYA BAŞLADI
13:44 31 Ocak 2010
TEKEL işçileri, eylemde iken kızını kaybeden arkadaşları Hüseyin Arslan'ın talasemi hastası oğlunun tedavisi için kampanya başlattı.
İşçilerin iş yerleri kapatıldığı için özlük haklarıyla başka kamu kurumlarına geçirilme talebiyle başlattıkları eylem 48’inci gününde devam ediyor. İşçiler, eylem sürerken, talasemi hastası olan 14 yaşındaki kızını kaybeden Batman'daki TEKEL iş yerinde çalışan Hüseyin Arslan'ın aynı hastalığı taşıyan oğlu Osman Arslan'ın tedavisi için yardım kampanyası başlattı. İşçilerin hazırladığı çağrı metninde, baba Arslan'ın, maddi olanaksızlıklar yüzünden oğlu Osman'ı da kaybetmekle karşı karşıya olduğu belirtildi. TEKEL işçileri olarak, Osman Arslan'ı yaşatmak için bir kampanya başlatıldığı bildirilen metinde, ''Osman artık TEKEL direnişimizin bir sembolü haline gelmiştir.
Onurlu direnişimiz, yine çok büyük bir insanlık onuru taşıyan 'Osman'ı yaşatma' dayanışmasıyla çok büyük bir güce dönüşmüştür'' ifadesine yer verildi. Yardım etmek isteyenlerin bağışlarını Vakıfbank'ın Batman şubesinde açılan ''00158007282394151'' no'lu hesaba yatırabilecekleri bildirildi.
SEKA FORMÜLÜ
Öte yandan hükümet kanadında TEKEL işçileri için İzmit'teki Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları'nda (SEKA) uygulanan formül ön plana çıktı. İşçilerin kamuya ya da belediyelere geçmesi öngörülüyor.
AKP’DEN İŞÇİLERE ALİCENGİZ OYUNU
14:34 01 Şubat 2010
Erdoğan ile Türk-İş masaya otururken, hükümet ihbar ve kıdem tazminatlarını bugün ödüyor; 8.500 işçinin iş akdi feshediliyor. İşçiye 4-C dışında alternatif bırakılmıyor
OYALAMA TAKTİKLERİ
AKP hükümeti, TEKEL işçisinin haftalardır süren eylemine hep karşı çıktı, işçileri suçladı. İhbar ve kıdem tazminatlarının yatırılması gereken 1 Şubat’a 3 gün kala 4-C’de ısrarlı olan Erdoğan, Türk-İş’le masaya oturdu, “çalışma yapacağız” dedi, pazartesiye kadar zaman kazandı. Bugün itibariyle işçilerin kıdem ve ihbar tazminatları yattı. İş akdi feshiyle karşı karşıya işçi sayısı 8.364.
Başbakan TEKEL işçilerinin ihbar ve kıdem tazminatlarının bugün bankaya yatırılacağını söyledi. Uzmanlar bu konuşmayı TEKEL bitti, 8.500 işçinin iş akdi fesh edildi olarak yorumladı. Hükümet bugün muhtemelen TEKEL işçilerini temsil eden Türk-İş’le görüşecek ancak güvencesiz çalışma 4C’li çalışma dışında hiçbir öneride bulunulmayacak. Başbakan Erdoğan, TRT-1’de yayımlanan "Enine Boyuna" programına katılarak, gazetecilerin sorularını yanıtladı. TRT'de Taha Özhan’ın sunduğu programa katılan Başbakan Erdoğan, 8500 civarında TEKEL işçisinin ihbar ve kıdem tazminatlarını yatıracaklarını söyledi. Çalışma Ekonomisi uzmanı Yrd. Doç. Dr. Aziz Çelik, bunun TEKEL işçilerinin prosedür gereği işten çıkmaları, önümüzdeki dönemde ise ancak güvencesiz olarak çalışmaları anlamına geldiğini söyledi.
4C’Lİ NE İŞÇİ NE KAMU EMEKÇİSİ
İş Yasası'nda 4C statüsünün ne kamu emekçisi ne işçi kapsamında yer aldığını söyleyen Çelik, "Başbakan'ın açıklamaları hükümetin işçilerin karşısına 4C'nin dışında bir farklı alternatifle çıkmayacağını gösteriyor. Hükümet güvencesiz çalıştırma 4C'de ısrar ediyor. İşçiler 4C’yi kabul ederse çalışma süreleri çalıştıkları yere göre keyfi olarak belirlenecek, ücretlerinde düşüşler olacak" şeklinde konuştu. 4C konusunda ne söylense az diye konuşan Çelik, "İşçiler açısından kabul edilemez bir düzenleme" diye konuştu.
TRT'de katıldığı programda TEKEL işçilerinin kendilerini iktidara getirmediğini söyleyen Başbakan Erdoğan'ın konuşmasındaki satır başları şu şekilde: “Artık TEKEL fabrikalarının işlevi kalmadı. Yanılmıyorsam 2 veya 3 ilde kalanları bitirmek için bir organizasyon söz konusu. Toplama bakıldığında 8500 civarında TEKEL işçisi görünüyor. Bu işçilerin ihbar ve kıdem tazminatları bankaya yatırılıyor. 2004’te bir 4C konusunu gündeme getirdik. Sendikalar o tarihte bize çok teşekkür etti. O, tarihten beri gündemde o zamanlar kimsenin sesi çıkmıyordu. İyi niyet göstergesi olarak bunları da 4C’ye alalım dedik. İhbar kıdem tazminatı artı 4C’deki çalışma süreci. Bu adımlar atılırken 4C’ye bir isyan başladı. Bu uygulama başlarken bizi alkışlayanlar şimdi “4C’yi istemezük” diyorlar. Kendilerine son görüşmede dedik ki biz ihbar ve kıdem tazminatlarını veriyoruz.”
BAKANLARA FIRÇA ATMA HABERİ YALAN
Başbakan ayrıca şunları söyledi: “Güya ben 4C’yi bilmediğimi söyleyip bakanlarıma fırça atmışım. Ben bakanlarıma sadece şunu dedim: Kıdem tazminatına gerek duymadan devam edilebilir mi. Araştırım. Onu söyledim. Sendika başkanına da birkaç gün çalışalım dedim. 4C’nin içeriğinde bir değişikliğe gidebilirsek bunu yapın adımları ona göre atalım dedim. Bizi TEKEL işçisi iktidar yapmadı. Bizi Millet iktidar yaptı.
Onlar da milletin ferdidir. Onlara saygım vardır. Ama hukuk içinde. Şu anda biz hukuksuzluğa göz yumuyoruz. Orada yaşanan hukuksuz bir durumdur. Demokrasi adına buna biraz da ha katlanalım dedik. Gerçekten kıdem tazminatının devamına yönelik bir imkan varsa bunu yapacağız. Ama yoksa o zaman paralarını almış olacaklar ve yeni bir süreci, başlatacağız.
SADECE 8.500 KİŞİYİ ATTIK,2 BİNİ KALIYOR
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise dün başka bir televizyon kanalında, TEKEL işçilerinin durumuna yönelik olarak, "TEKEL işçilerinin hepsinin iş akdi fesh edilmiyor. Toplamda 12 bin 154 kişi var, bunun bir kısmı memur onlar zaten devlete doğrudan doğruya geçiyor, işçilerse toplamda 10 bin 818 kişi diyelim, bunun da bir kısmını depoları açık tutacağımız için bir süre daha istihdam ediyoruz. Aslında iş akdi feshedilmesiyle karşı karşıya olanların sayısı yaklaşık 8 bin 364 kişi." diye konuştu.
"Basın-yayın organlarında Tek Gıda-İş Başkanının 4-C’yi kölelik düzeni olarak nitelendirdiği ve Başbakan Erdoğan’ın konudan yeterince bilgisi olmadığı" yönünde haberler olduğu sorusu üzerine de Şimşek, 4-C’nin kölelik düzeni olmadığını ifade etti.Maliye Bakanı Şimşek, şunları söyledi: "Bunlara ödediğimiz maaşlar aylık 772 lirayla 938 lira arasında değişiyor. Bugün Türkiye’de en az 3 milyon asgari ücretli vatandaşımız var. En az 3 milyon-3,5 milyon işsiz vatandaşımız var. Hakkikaten kölelik sistemi ise onu zamanında sendikalar önerdi. Bugün beğenilmeyen 4-C düzenlemesi yapılırken, sendika başkanları çıktılar Başbakanımıza teşekkür ettiler, alkışladılar. Bu bir açılım olarak sunuldu. Sayın Başbakanımızın 4-C’nin doğasını bilmemesi diye birşey olamaz. Basına kapalı bir toplantının içeriğinin - ve bu iddialar yalan - bu şekilde aksettirilmesi doğru değil. Sendika, ’Maliye Bakanlığı sadece bizi inceledi’ dedi. 2007’den bu yana tam 57 sendikayı inceledik, 20’sinin inceleme raporları tamamlandı. Bahse konu olan sendikanın inceleme raporları tamamlanmadı. Sırf bu TEKEL eylemi nedeniyle Maliye Bakanlığını sendikaları incelediği iddiası var, öyle birşey söz konusu değil. Sadece bir sendikaya ilişkin inceleme yapıldığı iddiası tamamen asılsız."
Bakan Şimşek’in işçilerin durumuna yönelik popülizm iddiası ise dinleyenleri şaşırttı.
4C’li işçi hangi koşullarda çalışıyor?
4C statüsünü sendikalılar ne işçi ne kamu emekçisi olduğu için "Ne kuş ne dört ayaklı hayvan" olarak nitelendiriyor. 4C statüsünde çalışanların iş güvenceleri olmadığı gibi, yıllık izinleri de belli olmuyor. 4C'nin diğer özellikleri ise şu şekilde:
4C kapsamında çalışan işçiler en az 4 en fazla 10 ay çalışıyor.
4-C’de çalışma süresi yok. Yani 8 saat, 10 saat, 20 saat çalışabilirsiniz.
Mesela 4-C’li birisi çalışırken işi bitmedi ama akşam saat 20.00 oldu, saat 22.00 oldu. Hiç farketmiyor. İşini bitirecek öyle gidecek.
Yemek parası, yol parası, ikramiye vs. vs. Buna 6772 sayılı yasada ödenmesi gereken ilave tediyeler de dahil buna.
4-C kapsamında çalıştıkları süre için kıdem tazminatı alamaz
4-C’de işveren belli olmadığından işgüvenceside yok
Türk-İş hükümete teslim oldu bile...
Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, iki koyunu güdemeyip birini kaybedecek olan birilerinin, mangalda kül bırakmayıp genel grev laflarıyla hamasi nutuklar attığını söyledi. Tes-İş'in 9. Olağan Genel Kurulu'na katılan Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, Tekel işçilerinin 45-46 gündür Türk-İş önünde eylem yaptığını hatırlatarak, Başkanlar Kurulu kararıyla bir dizi eylemi hayata geçirdik. Ardından da Ankara'da son 25 yılın en büyük mitingini gerçekleştirdik. Tekel işçisi arkadaşlarımız, çoğunlukla onlarla nasıl bütünleştiğimiz, sorunun çözümü için nasıl canımızı dişimize taktığımızın farkında oldu; ama onlar da zaman zaman Türk-İş'i yuhalamayı itibar ve meziyet sayanların; ya da kendi güçsüzlüklerinin panzehirini Türk-İş'i yıpratmakta arayanların oyununa geldi. Hedefi şaşırıp, öfkelerini bize yönelttikleri zamanlar oldu. Tabii sonra bin pişman olup özür dilediler, dilemeselerdi de ben onlara kırılmazdım, gücenmezdim. Çünkü o davranışların şuurla sergilenmediğini biliyorum. İçinde bulundukları şartlar çok zor ve oraya gelen ziyaretçilerle birlikte bir o kadar da provokasyona açık.'' şeklinde konuştu
İyi günler dilerim.benim 16 ay ceza kesilmiş ama hükmün açıklanmasının geri bırakılması+5 senede denetimli serbestliğin verildiği bir davam var.Ben 4...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Wmic Windows Activation Key and...
03-05-2025, 14:36:12 in Aile Hukuku