+ Konuyu Yanıtla
1 den 6´e kadar toplam 6 ileti bulundu.

Konu: Telefon sabit ücreti hakkında

Telefon sabit ücreti hakkında Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Oct 2007
    İletiler
    42
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Telefon sabit ücreti hakkında

    Uzunca bir süreden beri gündemde olan telefon sabit ücreti hakkında görüşlerimi yazmak istiyorum.

    Konu ile ilgilenen avukat arkadaşların da bu konudaki görüş ve önerilerini merak ediyorum.

    Çeşitli davalar açılmasına rağmen bildiğim kadarı ile halen sabit ücret uygulaması devam ediyor. Bu konuda açılan davaların içeriğini ve neyi savunduğunu tam olarak bilmiyorum. Ancak medyadan takip ettiğim kadarı ile yanlış bir mantık üzerinden sabit ücret konusunda hak aranıyor.
    Bunun sebebini bir türlü çözemedim. Neden benim düşündüğümü başkaları düşünmez ve bu yoldan gitmez ?
    Beni aydınlatırsanız sevinirim.

    İşte düşüncelerim;

    Bilmiyorum eski günleri hatırlarmısınız? Yani 2007 ve öncelerini...
    Ben kendimi bildim bileli sabit ücret var.

    Ne fark var 2007 öncesiyle bugün ?

    Avukatlar mahkemelere gitmiş, davalar açmış , sonuç yok.
    Sabit ücret devam...
    Mahkemeler sabit ücreti haklı bulmuş. Haklı bulacak tabii , eskiden de var olan ve tüm dünyada uygulanan bir sistem. Yetkililerde bu sebeple savunuyor sabit ücreti.

    Ancak biz sabit ücret mağdurlarının , yani telefon kullanıcılarının ve tabii bu konuda mahkemelere giden avukatların atladıkları çok ama çok önemli bir nokta var.

    2007 ve öncesi sabit ücret ile, bugünkü sabit ücretin farkı !!!!!
    Nedendir bilinmez kimse bunu dile getirmiyor. Mahkemede kendi hakkını böyle savunmuyor. Doğal olarakta açılan davaları , konuşulan tartışmaları hep sabit ücret uygulayıcısı kazanıyor.

    Düşündünüz mü bu farkı , buldunuz mu?

    Ben kendimi bildim bileli yani 20-30 yıldır bu ücret var.
    Ama şu şekilde var:
    Telefon idaresi her abone için yaklaşık bir alt yapı maliyeti belirliyor. Buna görede abonesine diyorki "Sen 1 yıl içinde en az şu kadar konuşmak zorundasın. Yoksa ben bu hattan zarar ederim."
    Mesela bu rakkamda 120 tl olsun 2009 yılın için. Yani telefon idaresi her aboneye mecburi yıllık 120 tl 'lik telefon konuşma mecburiyeti getiriyor ve bu uygulama çok eski yıllardan beri var. Yıllar içinde farklı ödeme şekillleri ile uygulandı. Yılda iki kere alındı , her aya bölündü , aylık kontru doldurmasan bile bir sonraki aya eklendi. Sonra buda kalktı aylık kontriü doldurmazsan yanıyordu vs gibi...
    Telefon idaresi her sene git gide bu uygulamayı kendi tarafına yontarak , kullanıcıyı sınırlayarak bugünlere geldi. 2007 senesindeki kırılma noktasına kadar...
    Seneler içinde abone alehine ne kadar değişikliğe uğrasada bu ücretin adil bir yanı vardı. Bize her ay konuşmak üzere kontr veriyorlardı. İstediğimiz zaman , istediğimiz (şehir içi-dışı) numara ile bu kontürü kullanıyorduk. Bu konturlar kadar konuştuktan sonra üzerine konuştuklarımız faturaya ekleniyordu.
    Örnek verirsek ;
    Bugünkü sabit ücret 12 tl olsun. karşılığında her an ve herkesle konuşabileceğim 100 kontur alıyorum. Eğer ay içinde 100 kontru geçmezsem telefon faturam 12 tl. Geçtiğim kadarı ise 12 tl nin üzerine ekleniyordu.

    Bugünkü uygulama nasıl ?
    12 tl sabit ücret ve karşılığında 100 kontr veriliyor AMA,
    Bu 100 kontrü sadece 22-06 saatleri arasında ve sadece şehir içi konuşmalarda kullanabiliyorsunuz?
    Yani !!!! bu işin tercümesi şu : bu 100 kontrü kullanamıyorsunuz !!!!

    Telefon idaresinin yaptığı şu;
    Eskiden kullanılabilen sabit ücret karşılığı 100 kontrü, Bugün kullanılamaz 100 kontür haline getirdiler.
    Aboneye dedilerki;
    "Sen bize hiç konuşmasan da 12 tl öde, konuştuklarını da üstüne öde !!! "

    Türkiyenin ortalama %40 nı oluşturan 100 kontürü geçmeyen abonelerimiz , eskiden 12 tl öderken, şimdi 12 tl + konuşma ücreti ödüyorlar ki , buda yaklaşık 18-25 tl arası oluyor.

    Birde bunlara mecburi adsl kullanıcısını eklersek , türkiyenin %60 ila %70 telefon kullanıcısı ekstaradan 12 tl ödüyor.

    Bu ufak ama önemli farkı göremeyen tartışmacı ve avukatlarımız ise , yasalar ve telefon idaresi tarafında olanlar karşısında hep haksız duruma düşüyor.

    Sabit ücret olmalı. Ama bu şekilde değil. Daha ben bu şekilde kendini savunan , yada mahkemeye giden birine rastlamadım. Biz sabit ücret tamamen kalkmalı dedikçe hakkımızı böyle aradıkça , daha çok bekleriz.

    Kendimizi şu şekilde savunacağız :
    Bana kullanabileceğim 100 kontür ver !!!!

    Görüş ve önerilerinizi bekliyorum.

    İyi günler dilerim.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Telefon sabit ücreti hakkında konulu yargıtay kararı ara
    Telefon sabit ücreti hakkında konulu hukuk haber
    Konu sadivarol tarafından (05-10-2009 Saat 17:47:28 ) de değiştirilmiştir.

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Oct 2007
    İletiler
    42
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Telefon sabit ücreti hakkında

    Her hangi bir yorum gelmemiş.
    Ben konu hakkında önemli bir alıntı ile devam edeyim.
    Alıntı -------------------------------------------------------
    YARGITAY

    HUKUK GENEL KURULU

    Esas Numarası: 2009/13-122

    Karar Numarası: 2009/189

    Karar Tarihi: 13.05.2009



    TARİFELERİN DÜZENLENMESİ

    TÜKETİCİ SORUNLARI HAKEM HEYETİNİN GÖREV VE YETKİLERİ



    406 s. TelefonTelgrafK/Ek18

    2813 s. TelsizK/4, 7

    4077 s. TüketiciK/22

    5809 s. ElektronikHaberleşmeK/13



    ÖZETİ: Herkesin makul bir ücret karşılığında telekomünikasyon hizmetlerinden ve altyapısından eşit şekilde yararlanması ilkesinden hareketle, Türk Telekomünikasyon A.Ş tarafından yapılan enerji tüketimi, teknik donanım, bakım ve yönetim gibi masrafların karşılığı olarak, Telekomünikasyon Kurumu tarafından onaylanan tarife uyarınca alınan sabit ücretin, yasal ve hakkaniyete uygun bir uygulama olduğu; bu bağlamda, yasal ölçütler yerine direnme kararında sözü edilen sübjektif esaslara göre değerlendirme yapılamayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır. Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen ve davanın kabulü ile Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının iptaline karar verilmesi gereğine işaret eden Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, hatalı teşhis ve değerlendirme sonucu davanın reddine dair verilen önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.



    Taraflar arasındaki “Karar İptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Balıkesir Asliye 2. Hukuk Mahkemesince (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) davanın reddine dair verilen 27.06.2008 gün ve 2008/137-301 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 18.12.2008 gün ve 2008/10943-15049 sayılı ilamı ile; (...Davacı, telefon abonesi olan davalının sabit ücret alınmaması gerektiğinden bahisle yaptığı başvuru sonucu Balıkesir Tüketici Sorunları Hakem Heyetince, sabit ücret alınmamasına karar verildiğini, bu kararın hukuka aykırı ve yersiz olduğunu, sabit ücretin 4502 sayılı kanunun 12. maddesi, 406 sayılı Kanunun ek 18. maddesine eklenen fıkra uyarınca alındığını, yasaya uygun olduğunu, hattın aboneye tesisi karşılığında yürütülen asgari hizmetler karşılığında alındığını bildirip, Balıkesir Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 24.3.2008 tarih ve 2008/99 sayılı kararının iptalini istemiştir.

    Davalı, davaya cevap vermediği gibi, duruşmalara da katılmamıştır.

    Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

    Dava, davalının başvurusu üzerine Tüketici Sorunları Hakem Heyetince, davacının abonelerinden almakta olduğu sabit ücretin alınmaması gerektiğine karar vermesi üzerine, bu kararın iptali talebiyle açılmış olup, davalının yaptığı başvuru ile yarattığı çekişmenin giderilmesine yöneliktir. Her ne kadar davacının aldığı sabit ücretler miktar itibariyle, gerek 4077 sayılı kanunun 22. maddesinde, gerekse HUMK'nun 427. maddesinde belirtilen kesinlik sınırının altında kalmakta ise de, yaratılan çekişme ve verilen hüküm bir yıla mahsus olmadığından ve ileriki yıllara da yönelik olduğu anlaşıldığından, kararın kesinlik sınırlarının dışında kaldığı da açık ve belirgindir. Davacının hem sabit ücret hem de konuşma ücreti talep ettiği, sabit ücretin hangi hizmetlerin karşılığı olduğunun açıklanmadığı, her aboneden aynı miktar sabit ücret istendiği, 406 sayılı kanunun ek 18. maddesindeki tanıma uygun olmadığı, eşitlik, iyiniyet ilkelerine aykırı, haksız uygulama olduğu belirtilerek, Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin kararı yerinde görülerek mahkemece davacının davası red edilmiştir. Bu sonuca varılırken, sabit ücretle ilgili yasal düzenlemeler tartışılmamış ve herhangi bir araştırma ve incelemede yapılmamıştır,

    Her şeyden önce konunun aydınlanması için, davacının abonelerinden alabileceği ücretle ilgili yasal düzenlemelerin ne olduğunun açıklanması gerekir. 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nun dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan, 4. maddesi ile telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesinde veya telekomünikasyon alt yapısı işletilmesinde ve bu hususlarda yapılacak düzenlemelerde gözönünde tutulacak ilkeler belirtilmiş olup, bunlar özetle; herkesin, makul bir ücret karşılığında telekomünikasyon hizmetlerinden ve alt yapısından yararlanmasının sağlanması, aksini gerektiren objektif nedenler bulunmadıkça eşit şartlardaki aboneler arasında ayırım gözetilmemesi ve hizmetlere benzer konumdaki her kişi tarafından eşit şartlarla ulaşılabilir olması, hizmetlerin belli teknik ve ekonomik koşullar çerçevesinde makul surette karşılanabilecek bir bedelle sağlanması, teknolojik yeniliklerin uygulanması ve araştırma geliştirme yatırımlarının desteklenmesi, hizmet kalitesi standartlarına uygunluk sağlanması, ücretlerin yatırım işletme maliyetlerini ve genel masraflarından ilgili payını, amortisman ve makul ölçüde karı mümkün olduğu ölçüde yansıtması v.s. gibi belirtildikten sonra, kanunun 4. faslında “Telekomünikasyon hizmetlerinin ücret esasları” başlığı altında 29. maddesi ile özetle telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi ve/veya altyapı işletilmesi karşılığında alacakları ücretleri ilgili mevzuat, tabi oldukları görev ve imtiyaz sözleşmesi, telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin ve kurul düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde serbestçe düzenleneceği hangi hallerde Telekomünikasyon kurumunun ücret belirleyebileceği belirtilmiş, 30. madde ile de, ücret düzenlenmesinde gözönünde tutulacak ilkeler belirtilmiş, bu meyanda öncelikle; ücretlerin adil olması, benzer konumdaki kişiler arasında haklı olmayan nedenlerle ayırım gözetilmemesi, yatırım ve işletme maliyetleri de dahil olmak üzere, mümkün olduğunca ilgili hizmetin maliyetlerini yansıtacak şekilde belirlenerek tarifelerin dengelenmesinin esas olduğu, bir hizmetin maliyetinin diğer bir hizmetin ücreti yoluyla desteklenmesinden ve karşılanmasından kaçınılması, haklı gerekçelerin varlığı halinde, ücretlere zorunlu maliyetleri ve makul ölçüde kârı da yansıtılarak, üst sınır konulabileceği belirtilmiş olup, ek 18. maddesine 4502 sayılı yasanın 12. maddesi ile eklenen fıkrada “Bir iş ve hizmetin karşılığı olarak alınan ücret abonman ücreti, sabit ücret, konuşma ücreti, hat kirası ve benzeri kira ücretler ve bunlar gibi değişik ücret kalemlerinden birisi veya bir kaçı olarak tespit edilebilir” hükmü getirilmiştir. Yine, 2813 sayılı Telsiz Kanununun 4. maddesi ile kurulan Telekomünikasyon Kurumunun, aynı yasanın 7/h maddesi ile Türk Telekom ve diğer işletmecilerin hazırladıkları tarifeleri onaylayacağı ve ondan sonra tarifelerin yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Dava açıldığında mevcut olan ve belirtilen yasal düzenlemeler dava karara bağlandıktan sonra, dairemizce temyiz incelemesinden önce 5.11.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5809 sayılı yasa ile 406, 2813 sayılı kanunlarda değişiklik yapılarak bu maddeleri iptal edilmiş olup, iptal edilen maddelerdeki düzenlemeler, aynen yeni yasada yer almıştır. 5809 sayılı yasada ücretlendirme ile getirilen 13 ve 14. maddelerdeki düzenlemeler iptal edilen 406 sayılı ve 2813 sayılı yasanın ilgili maddelerindeki aynı hükümleri taşımaktadır.

    Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, dava konusu sabit ücret, yasa ile belirlenen bir ücrettir. Türk Telekom tarafından yapılan tarife Telekomünikasyon Kurumu tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girmekte ve uygulanmaktadır. Bu ücretin Anayasaya aykırı olmadığı, Anayasa Mahkemesinin 10.2.2004 tarih ve 74-9 sayılı kararı ile de belirlenmiştir, Sabit ücretin, yapılan görüşmeler dışında, abonenin telefon görüşmesini sağlamak üzere bütün yıl boyunca telefon hattının görüşmeye hazır tutulması için, işletmeci şirket tarafından yapılan enerji tüketimi, teknik donanımı, bakım ve yönetim ile personel çalıştırılmasından doğan masrafların karşılığı olduğu, bu uygulamanın yurt dışındaki telekom firmalarınca da yapıldığı, daha önce Dairemizce temyiz incelemesi yapılan dava dosyalarından bilinmektedir, Sabit ücretin alınmaması, bu kalem masrafların konuşma ücretlerine yansıtılması da aboneler arasında adaletsizlik yaratacaktır. Zira çok konuşandan bu masraflar çok fazla olarak alınacak az konuşandan az, başkasını aramayan, arandığında konuşan aboneden ise, hiç sabit ücret alınmaması sonucunu doğuracaktır. Bu sonuç hakkaniyete uygun olmadığı gibi adil ve yasada öngörülen ücretin belirlenme kurallarına uygun değildir, O nedenle, telefon abonesi olan herkesin, hiç başkalarını aramasa, telefonla hiç konuşmasa dahi, hattın kendisine tahsis edilip bağlı kalması, her an başkalarını araması veya başkalarınca aranarak konuşması için hazır bulundurulmasının karşılığı bir sabit ücret ödenmesi yaptığı konuşmaların sayısına göre de, ayrıca ücret ödenmesi aklın, mantığın ve hakkaniyetin gereğidir, Dairemizin uzun süredir uygulaması da sabit ücretin yasal ve hakkaniyet gereği olduğu yönündedir. Kaldı ki ücret tarifeleri hizmet veren kurum tarafından hazırlanmakta ise de, bunun yürürlüğe girip uygulanabilmesi, bağımsız bir kurum olan Telekomünikasyon kurumunun uygun görüp onaylamasına bağlıdır. Nitekim Telekomünikasyon Kurumu aleyhine onayladığı tarifelerin iptali talebiyle davalar açıldığı hususu da taraflarca bilinmektedir. Açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Dava, davacının abonelerinden almakta olduğu sabit ücretin alınmaması gerektiğine dair Tüketici Sorunları Hakem Heyetince verilen kararın iptali istemine ilişkindir.

    Mahkemenin, “davacı tarafından sabit ücret alınması konusunda yapılan uygulamanın, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nun 18. maddesindeki tanıma uygun bulunmadığı, eşitlik ve hüsnüniyet ilkelerine de aykırı olduğu, alınan sabit ücretin hangi hizmetin karşılığı olduğu da açıklanmadığından davacı yönünden haksız kazanç teşkil ettiği” gerekçesiyle ve 4077 sayılı Kanun'un 22. maddesine göre kesin olduğu belirtilmek suretiyle verilen ilk karar; Özel Daire'ce, yukarıda tam metni alınan bozma ilamıyla, mahkemece verilen kararın temyiz ve inceleme kabiliyeti bulunduğu kabul edildikten sonra esasa ilişkin nedenle bozulmuştur.

    Yerel Mahkemece, “dava konusu sabit ücret tutarının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda belirlenen temyiz sınırının çok altında bulunduğu ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22. maddesine göre kesin olarak verilen ilk kararın temyiz kabiliyetinin bulunmadığı; sabit ücret konusunda ise, Kanun ve davacı şirketin uygulamalarını aşar şekilde konuya yorum getirilemeyeceği” gerekçesiyle usule ve esasa ilişkin nedenlerle, direnme kararı verilmiştir.

    Telefon abonesi olan davalının, 31.12.2007 tarihli fatura ile tahakkuk ettirilen “10,64 YTL sabit ücretin iptali, 01.01.1995-21.02.2008 tarihleri arasında kendisinden tahsil edilen miktarın hesaplanarak iadesi ve takip eden aylarda da “sabit ücret bedeli” adı altında ücret tahakkuk ettirilmeyerek fatura düzenlemelerinin yapılması” talebiyle başvuruda bulunduğu Tüketici Sorunları Hakem Heyeti'nce “talebin kabulü ile sabit ücretin alınmaması gerektiğine” dair verilen kararın iptali istemiyle Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından açılan eldeki davada; gerek 15.04.2008 dava tarihi, gerek 18.12.2008 bozma tarihi ve gerekse 27.01.2009 direnme tarihleri itibariyle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nu 427. maddesinin 5219 ve 5236 sayılı Kanunlar ile yapılan değişiklikten sonraki hükmü yürürlükte olup davacı tarafından alınan sabit ücretin anılan Kanunlar uyarınca belirlenen temyiz (kesinlik) sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır,

    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, esasın incelenmesine geçilmeden önce; davanın niteliği ve müddeabihi itibariyle, direnme kararının temyizinin mümkün olup olmadığı, bir başka ifadeyle direnme kararının kesin olup olmadığı bir usulü ön sorun olarak tartışılmış ve şu sonuca varılmıştır:

    1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427/2. maddesinde, miktar veya değeri belirli bir tutarın altında kalan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararların kesin olduğu dolayısıyla temyizinin olanaklı bulunmadığı hükme bağlanmıştır.

    Yasa koyucu bu hükümle açık bir biçimde, bir kararın temyiz kabiliyetini haiz bulunup bulunmadığını belirlerken, davanın miktar veya değeri yanında temel ölçü olarak davanın türünü de esas almıştır.

    Dava, davacının abonelerinden almakta olduğu sabit ücretin alınmamasına dair Tüketici Sorunları Hakem Heyetince verilen kararın iptali istemiyle açılmış; davalının yarattığı çekişmenin giderilmesi talep edilmiştir.

    Her ne kadar, davacının davalıdan aldığı sabit ücret miktar itibariyle 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22. maddesinde ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırının altında bulunmakta ise de; sabit ücretin alınıp alınmaması hususunda verilen hükmün salt alınan sabit ücrete münhasır olmayıp, sonraki yıllara da yönelik olduğu ard etkisinin bulunduğu kuşkusuzdur.

    Yine, sabit ücret uygulaması nedeniyle eldeki dosyada tek bir abone uyuşmazlığı yargıya taşımış olmasına karşın, ortada tüm aboneleri ilgilendiren, toplu bir hak uyuşmazlığının bulunduğu her türlü duraksamadan uzaktır.

    Bu itibarla, sabit ücretin yasada öngörülen ücret tespit kurallarına uygun olduğu yönünde tespit istemini de içeren böyle bir davada verilen karar, bir kanun hükmünün ileriye dönük uygulanıp uygulanmaması yönünde de sonuç doğuracağından, temyiz incelemesinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22. maddesi ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. maddesinde belirtilen kesinlik sınırının gözetilmemesi gerektiğine, dolayısıyla bu davanın miktar ve değerine bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğuna oybirliğiyle karar verilmiş ve işin esası incelenmiştir.

    Esas yönünden, direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Davacı Türk Telekomünikasyon A.Ş. nin telefon abonelerinden almakta olduğu sabit ücretin yasal ve hakkaniyete uygun olup olmadığı; bu bağlamda, sabit ücretin alınmaması gerektiğine dair Tüketici Sorunları Hakem Heyetince verilen kararın iptaline karar verilmesinin gerekip gerekmediği, noktasındadır.

    Öncelikte, davacı Türk Telekom A.Ş. tarafından, telefon abonelerinden alınmakta olan “sabit ücretin” yasal dayanağının açıklanmasında yarar vardır:

    Bilindiği üzere; 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nun ek 18. maddesine 27.01.2000 tarih ve 4502 sayılı Kanunla ilave edilen son fıkrasında, “Bir iş ve hizmetin karşılığı olarak alınan ücret; abonman ücreti, sabit ücret, konuşma ücreti, hat kirası ve benzeri kira, ücretler ve bunlar gibi değişik ücret kalemlerinden birisi veya birkaçı olarak tespit edilebilir.” hükmü öngörülmüştür.

    Anılan Ek 18. maddenin son fıkrasında yer alan “...sabit ücret…” sözcüğünün Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülerek iptali talep edilmişse de, Anayasa Mahkemesin 11.05.2004 tarih ve 25459 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 10.02.2004 tarih ve E:2000/74, K:2004/9 sayılı kararıyla, sabit ücretin abone tarafından ödenmesinin, Anayasa'nın 5. maddesinde temel amaç ve görevleri belirtilen sosyal hukuk devleti ve adalet ilkelerine aykırılık oluşturmayacağı ve kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkını zedelemeyeceği gibi, Anayasa'nın 22. maddesindeki haberleşme hürriyetini de engellemeyeceği sonucuna varılarak, sabit ücretin Anayasa'ya aykırı olmadığına, hükmedilmiştir,

    Öte yandan; 2813 sayılı Telsiz Kanunu'nun 4. maddesi ile kurulan Telekomünikasyon Kurumu'na aynı Kanun'un 7/h maddesi ile, “Telekomünikasyon hizmetlerinden ve altyapısından yararlanacak kullanıcılara ve telekomünikasyon şebekeleri arasındaki ara bağlantılar bakımından diğer işletmeden uygulanacak ücret tarifelerine ve sözleşme hükümlerine ve teknik hususlara ilişkin genel kriterleri ve görev alanına giren diğer konularda uygulama usul ve esaslarını belirlemek, tarifeleri incelemek değerlendirmek, gerekenleri onaylamak ve bunların uygulanmasını izlemek...” görevi yüklenmiştir.

    Nihayet; yargılama aşamasında, 10.11.2008 tarih ve 27050 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 05.11.2008 tarih ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ile az yukarıda açıklanan 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu ile 2813 sayılı Telsiz Kanunu'nda değişiklik yapılmıştır.

    Mahkemece verilen ilk karardan sonra yürürlüğe giren, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun Tarifelerin düzenlenmesi” başlıklı 13/1. maddesinde, Tarife; abonman ücreti, sabit ücret konuşma ücreti, hat kirası ve benzeri değişik ücret kalemlerinden birisi veya birkaçı olarak tespit edilebilir” hükmüne yer verilerek, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nun Ek 18/son fıkrasına paralel bir düzenlemeye gidilmiştir.

    Tüm bu açıklamaların ortaya koyduğu sonuç; 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nun Ek 18. maddesinin son fıkrası ile daha sonra yürürlüğe giren 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 13/1. maddesinde açıkça düzenlenen ve Telekomünikasyon Kurumu tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe giren “sabit ücret” uygulamasının, yasal dayanağı bulunan bir uygulama olduğudur.

    Uyuşmazlığın çözümünde üzerinde durulması gereken bir başka yön ise; sabit ücretin yine yasal kapsamda hakkaniyete uygun olup olmadığı ve karşılığının belirlenmesine ilişkindir.

    Bu noktada, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nun, “Telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesinde veya telekomünikasyon alt yapısı işletilmesinde ve hu hususlarda yapılacak düzenlemelerde nitelik ve nicelik itibariyle gözönünde tutulması gereken ilkelerin” sıralandığı 4. maddesinde, herkesin, makul bir ücret karşılığında telekomünikasyon hizmetlerinden ve alt yapısından yararlanmasını sağlayacak uygulamaların teşvik edilmesi, aksini gerektiren objektif nedenler bulunmadıkça eşit şartlardaki aboneler, kullanıcılar ve işletmeciler arasında ayırım gözetilmemesi ve hizmetlerin benzer konumdaki her kişi tarafından eşit şartlarla ulaşılabilir olması, evrensel hizmetlerin belli teknik ve ekonomik koşullar çerçevesinde makul surette karşılanabilecek bir bedelle sağlanması, ilgili mevzuat, imtiyaz sözleşmesi veya telekomünikasyon ruhsatında açıkça belirlenen durumlar haricinde, ara bağlantı ücretleri ile hat ve devre kiraları da dahil telekomünikasyon hizmetleri karşılığı alınacak ücretlerin, yatırım ve işletme maliyetlerini ve genel masraflardan ilgili payını, amortismanı ve makul ölçüde karı mümkün olduğu ölçüde yansıtması gerektiği vurgulanmıştır.

    Aynı Kanunun, “Telekomünikasyon hizmetlerinin ücret esasları” başlığı altında düzenlenen 29. maddesinde; işletmecilerin, telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi ve/veya altyapı işletilmesi karşılığında alacakları ücretleri, ilgili mevzuat, tabi oldukları görev ve imtiyaz sözleşmesi, telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin ve kurum düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde serbestçe belirleyebileceği vurgulandıktan sonra; Telekomünikasyon Kurumu'nun, ücretlerin hesaplanma yöntemleri ile üst sınırlarını tayin ve tespite yetkili olduğu durumlar, ayrıca sıralanmıştır.

    Anılan Kanun'un, Ücretlere ilişkin düzenlemeler yapılırken göz önünde tutulması gereken genel ilkelerin açıklandığı 30. maddesinde ise, ücretlerin adil olması ve benzer konumdaki kişiler arasında haklı olmayan nedenlerle ayırım gözetilmemesi, yatırım ve işletme maliyetleri de dahil olmak üzere mümkün olduğunca ilgili hizmetin maliyetlerini yansıtacak şekilde belirlenerek tarifelerin dengelenmesi gerektiğine dair ilkeler konularak, bir hizmetin maliyetinin diğer bir hizmetin ücreti yoluyla desteklenmesinden ve karşılanmasından kaçınılması ve haklı gerekçelerin varlığı halinde, ücretlere zorunlu maliyetlerin ve makul ölçüde karı da yansıtmak kaydıyla üst sınır konulabileceği belirtilmiştir.

    Şu açık ilkeler karşısında; Kanunda bir iş veya hizmetin karşılığı olarak alınan ücret çeşitleri arasında yer alan “sabit ücret”in, telekomünikasyon hizmetleri ve alt yapısının abonenin kullanımına, sürekli hazır bulundurulması, telefon hattının hiç konuşma yapmadan gelen aramaları cevaplandırması ve çalışır durumda olmasının sağlanması, belli teknik donanım, bakım ve yönetim ile buna dair personel çalıştırılmasından kaynaklanan benzeri masrafların karşılığı olduğu ve eşit şekilde abonelere yansıtıldığı kuşkusuzdur. Bu haliyle sabit ücretin, salt konuşandan alınması, konuşma yapmayandan alınmaması durumunda, konuşmayan abone belirtilen hizmetlerden yararlandığı halde ücret ödemeyecek ve yukarıdaki yasal ilkelere aykırı olarak aboneler arasında eşitsizlik doğacaktır.

    Sonuç olarak; herkesin makul bir ücret karşılığında telekomünikasyon hizmetlerinden ve altyapısından eşit şekilde yararlanması ilkesinden hareketle, Türk Telekomünikasyon A.Ş tarafından yapılan enerji tüketimi, teknik donanım, bakım ve yönetim gibi masrafların karşılığı olarak, Telekomünikasyon Kurumu tarafından onaylanan tarife uyarınca alınan sabit ücretin, yasal ve hakkaniyete uygun bir uygulama olduğu; bu bağlamda, yasal ölçütler yerine direnme kararında sözü edilen sübjektif esaslara göre değerlendirme yapılamayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.

    Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen ve davanın kabulü ile Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının iptaline karar verilmesi gereğine işaret eden Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, hatalı teşhis ve değerlendirme sonucu davanın reddine dair verilen önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde peşin harcın iadesine, 13.05.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.
    Alıntı sonu -----------------------------------------------------------------------

    Biraz uzun ama önemli tespitler var.
    Özetle : "Türktelekom bir tarife uygulamıştır , Telekominikasyon Kurulu da uygun görmüştür. İlgili yasalara göre sabit ücret yasaldır" diyor.
    İlgili yasalar varken nerdeyse 12 yıllık sabit ücreti toptan geri almaya çalışırsanız , sonuç bu oluyor.
    Sormazlar mı ? "2008'e kadar neredeydiniz ? Neden şimdi dava açıyorsunuz ?
    12 yıllık sabit ücreti geri almak yerine , 2007'den beri uygulanmaya başlayan "sabit ücret karşılığı verilen kullanılamayan kontür" 'ün haksız bir uygulama olduğu ile ilgili bir çalışma yapılsa idi ve bu şekilde yargıya gidilse idi , bence olumlu sonuç alma şansı daha fazla olurdu.
    Ben bütün bu ilgili yasa ve düzenlemeler varken , çok uzun süredir alınan bu sabit ücret uygulaması varken ;
    Neden bu tip bir içerikle yargıya gidilir açıkçası anlamakta güçlük çekiyorum.
    Tekrar üstüne basarak yazıyorum;
    Sorun sabit ücret değil !
    Sorun "sabit ücret karşılığı verilen kullanılamayan kontür" dür.
    Konu sadivarol tarafından (20-10-2009 Saat 17:29:42 ) de değiştirilmiştir.

  4. #3
    mkocagul Misafir

    Tanımlı Cevap: Telefon sabit ücreti hakkında

    Burada teknik olarak bir hata yapılıyor. Telekom 01.03.2007 tarihine kadar bu sabit ücret karşılığı olarak yıl içinde kullanabilen 100 bedava kontör veriyor idi.
    Bu tarihtan sonra verilen ücretsiz 100 kontör kaldırıldı ve fiilen kullanılması mümkün olmayan bir garip uygulama getirildi.
    Örneğin Çeşme gibi bir yerde yazlığı olan bir vatandaş yazlığı için kullanmadığı dönemlerde dahi bu ücreti ödüyor ancak kullanmaya başladıktan sonra biriken bedava kontörlerden sonraki konuşmalarını ödemeye başlıyordu. Aynı durum İzmir de yazın boş olan evi içinde söz konusu idi. Ama şimdi hem yazlığı hemde normal evi için eğer telefonu varsa hiçbir hizmet almadan bu bedeli ödemek zorunda kalıyor.
    Örneğin Digitürk gibi yine abonelik sistemi olan bir kurum dahi bu dönemlerde dondurma dedilen bir sistem ile aboneliği dondurup bir telefonu ile ayni hizmete devam etmektedir.
    Beykoz da dava açan tüketici yalnızca son uygulama dönemini değil, yanılmıyor isem 2004 yılından itibaren tüm tutarları talep etmiştir. Bu bedava kontörlerden hiç konuşma olmaması halinde belki uygun olabilir ama bu kontörleri bir şekilde yıl içinde kullanan birinin ücretini geri alması elbette yasal olmazdı.
    GSM Kontörlü hat tarifelerinde dahi bir 6 aylık hiç kullanılmayan sessiz dönem hakkı vardır. Bu hak için bir ücret talep edilmemektedir. Bu kuruluşların da elbette bir işletme gideri ve bu hatta bağlı masrafı vardır.
    Benim bu konuda devam eden bir davam var 12 Marta karar alınacak.
    Sonuç hakkında bilgilendirme yapacağım.
    Saygılarımla.
    Konu mkocagul tarafından (24-02-2008 Saat 13:52:13 ) de değiştirilmiştir.. Sebep: düzeltme.



    Sayın Sadi Varol
    Bu konu hakkında tam bir buçuk yıl önce aynı konuyu yazmıştım. Forumdan alıntı yaptım.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Oct 2007
    İletiler
    42
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Telefon sabit ücreti hakkında

    Alıntı mkocagul rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Sayın Sadi Varol
    Bu konu hakkında tam bir buçuk yıl önce aynı konuyu yazmıştım. Forumdan alıntı yaptım.
    Bire bir benimle aynı düşünceyi taşıyorsunuz. Benim gibi düşünenleri ve konu hakkında çalışma yapanları duyunca çok memnun oldum.
    Gördüğünüz gibi yanlış içeriklerle açılan davalar başarılı olamıyor.
    Sizin 12 mart'daki davanın sonucu ile ilgili bilgi yazmamışsınız ?
    Sonuç nedir ?

    Bu arada "sabit ücret" nedir sorusuna da açıklama getirmek lazım.
    Sabit ücret , hiç konuşma yapılmadan alınan standart bir ücret değil
    Telefon hattının çeşitli masraflarının karşılaması için abonenin 1 yıl içerisinde kullanması gereken mecburi kontür hakkına denk gelen bir ücrettir.
    Bu durum en azından sizinde bahsettiğiniz 01.03.2007 tarihine kadar böyleydi.
    Bu arada şunuda ekleyeyim;
    Esas sorun Telekominikasyon kurumunun Telekomun 01.03.2007 tarihli yeni tarifesini onaylamasıdır. Bu tarifenin onaylanmaması gerektiği veya haksız olduğu konusunda çalışılmalı.

    Ancak bakıyorum açılan davalar veya konuşulan konular sabit ücreti tamamen kaldırma yönünde ki bunu yanlış buluyorum. Bu şekilde sonuç alınabileceğini düşünmüyorum.
    Konu sadivarol tarafından (21-10-2009 Saat 09:53:06 ) de değiştirilmiştir.

  6. #5
    mkocagul Misafir

    Tanımlı Cevap: Telefon sabit ücreti hakkında

    Kararıda sitede paylaştım.
    Sabit ücret tutarlarının tarafıma iadesine ve çıplak ADSL tesis edilmesine karar verildi. Telefonum aramalara kapalı idi.

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Oct 2007
    İletiler
    42
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Telefon sabit ücreti hakkında

    Alıntı mkocagul rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Kararıda sitede paylaştım.
    Sabit ücret tutarlarının tarafıma iadesine ve çıplak ADSL tesis edilmesine karar verildi. Telefonum aramalara kapalı idi.
    Davanızı kazandığınıza çok sevindim. Tebrik ederim.
    Adsl sebebi ile sabit ücret ödemek zorunda kalan abonelere bir emsal oluşturmuştur herhalde ? Yanılıyormuyum ?
    Ben kararı sitede aradım ama bulamadım. Beceremedim her halde...

    Ancak bahsettiğiniz bu dava benim bahsettiğim konuyu kapsamıyor.
    Yani sabit ücret karşılığı Telekom tarafından verilen kullanılamayan 100 kontürün haksız olduğu hakkında ve bu tarifenin değiştirilmesine karar veren bir dava değil , anladığım kadarı ile ?
    Benim anlatmaya çalıtığım konu bu idi.
    Sizin sadece bu konuda açılmış bir dava hakkında bilginiz var mı ?
    Ancak dava'ya sabit ücretin iptali konusu girmeyecek.
    Sadece,
    "Sabit ücret karşılığı Telekom tarafından verilen kullanılamayan 100 kontürün haksız olduğu hakkında ve bu tarifenin değiştirilmesine karar veren bir dava."

    Şu anda konu ile ilgili yürürlükte bulunan yasalar ile ;
    yukarıda bahsettiğim konunun haklılığı kanıtlayacak bir çok madde ve benzeri uygulama bulunabileceğini düşünüyorum. Ancak ben avukat olmadığım için ilgili yasalardan ve uygulamalardan hatta eski verilmiş kararlardan konunun haklılığını kanıtlayacak bilgileri ayıklamam çok zor. Ben ancak düşüncelerimi burada paylaşmak istedim.
    Konu sadivarol tarafından (22-10-2009 Saat 09:13:48 ) de değiştirilmiştir.

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Turkcell sabit ödemeli telefon satışı problemi
    Turkcell abone merkezinden aranarak ücretsiz telefon kazandığı vaadiyle kandırılıp, taahhütname okutulmadan imzalatılan ve sadece 40 lira ödeyeceği...
    Yazan: aynur12 Forum: Tüketici Hakları
    Yanıt: 3
    Son İleti: 26-05-2010, 22:32:18
  2. Sabit Telefon Hatları için geçmişe dair telefon kayıtları
    değerli site yöneticileri, kendi adıma kayıtlı olan sabit hat telefonumun yani ev telefonumun, 2007 mart ve nisan aylarına ait görüşme dökümlerini...
    Yazan: rageof Forum: Bilişim Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 02-03-2010, 16:21:15
  3. Sabit Telefon Borcu
    Merhabalar, 154 ytl civarinda sabit telefon borcum vardı. bu borcu nezaman ödediğimi hatırlamıyorum fakat eve gelen faturalardan ekim ayından bu...
    Yazan: delcom Forum: Borçlar Hukuku
    Yanıt: 6
    Son İleti: 04-06-2009, 20:31:26
  4. Türk Telekom'a Sabit ücret Darbesi, Sabit Telefonda Her Ay Mecburi Ödenek Olan Sabit 10 YTL Ücrete Son
    Birkaç gün öncesinde radiodan duymuştum Telekom "sabit ücret" adı altında almış olduğu paraları geri ödeneceğini duymuştum. Google amcada yaptığım...
    Yazan: |DeFCoN| Forum: Tüketici Hakları
    Yanıt: 6
    Son İleti: 18-03-2009, 20:46:14
  5. Sabit Telefon Borcu
    İyi qünler kolay gelsin,sorum şöyle benim 2006da ağrıda üniversite okurken internet alabilmek için bir telefon hattı aldım ama sadece internet...
    Yazan: uLtrAsLaN_31 Forum: Borçlar Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 19-02-2009, 17:03:53

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.