+ Konuyu Yanıtla
1 den 8´e kadar toplam 8 ileti bulundu.

Konu: Sevgi Üzerine

Sevgi Üzerine Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Jul 2004
    Nerede
    izmir, Türkiye.
    İletiler
    135
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Sevgi Üzerine

    SEVGİ ÜSTÜNE

    Zaman olur
    Bir anım uymaz bir anıma
    Çocuklar gibi şen olurum
    Ne varsa söylerim sevgi üstüne

    Zaman olur
    Biraz melankoliğimdir
    Öylesi severim, ben bile korkarım benden
    Ne varsa yaşarım sevgi üstüne.

    Zaman olur
    Hiç sınır tanımam ben
    Durgun bir gölken karışırım denizlere
    Ne varsa bırakırım sevgi üstüne.

    Zaman olur
    Unuturum düşmanlıkları
    Dostluğum kocamandır
    Ne varsa öğretirim sevgi üstüne.

    Zaman olur
    Yiterim, sonra çoğalırım binlerce
    Öyle zengindir ki yüreğim
    Ne varsa dağıtırım sevgi üstüne


    romantic

    Haklı Olduğun Davadan Korkma,
    Unutma Atın İyisine Doru,
    Yiğidin İyisine Deli Derler [:I]



    Hukuki NET Güncel Haber

    Sevgi Üzerine konulu yargıtay kararı ara
    Sevgi Üzerine konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Salihli/Manisa
    İletiler
    7.141
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Baglanmayacaksın bir seye, öyle körü körüne.

    "O olmazsa yasayamam." demeyeceksin.

    Demeyeceksin işte.

    Yasarsın çünkü.

    Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.

    Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

    Ve zaten genellikle o daha az sever seni,

    Senin 'o'nu sevdiginden.

    Çok sevmezsen, çok acımazsın.

    Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.

    Çalıstıgın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...

    Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.

    Senin değillermiş gibi davranacaksın.

    Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.

    Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.

    Çok eşyan olmayacak mesela evinde.

    Paldır küldür yürüyebileceksin.

    ille de bir şeyleri sahipleneceksen,

    Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.

    Gökyüzünü sahipleneceksin,

    Güneşi, ayı, yildızları...

    Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.

    "O benim..." diyeceksin.

    Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...

    Mesela gökkuşağı senin olacak.

    ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.

    Mesela turuncuya, ya da pembeye.

    Ya da cennete ait olacaksın.

    Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yasayacaksın.

    Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,

    Hem de hep senin kalacakmiş gibi hayat.

    Şimdilik yasayacaksın. Ucundan tutarak...



    CAN YÜCEL


  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Sep 2004
    Nerede
    istanbul, Türkiye.
    İletiler
    166
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Kaybettim seni bu gece.. Farkındayım. Sıradanlıkların
    içinden
    kurtulmuştum oysa seninle. Şimdi bakıyorum da
    sıradanlıklar esir almış bizi.
    Çarçabuk bitip tükenen heyecanların içinde...

    Zordur severken ayrılmak. Herhangi bir şeyden,
    yaşadığınız şehirden,
    oturduğumuz evden, eşinizden, işinizden

    Bir ağaç düşünün; budadınız, suladınız, ilaçladınız;
    yaprak döküşünü,
    çiçek açışını izlediniz. Sonra, o ağacın artık sizin
    olmadığını söyledi
    birileri. İçiniz yanar. Kimselere emanet edemezsiniz.
    Çünkü, bu
    sevgidir, aşktır. Ağaç siz, siz ağaç
    olmuşsunuzdur.

    Ayrılık zordur. Artık size ihtiyaç duyulmayacak olması
    ise en ağırıdır.
    Bunu sindirmek ise hiç kolay değildir. Aşkım, Bir
    tanem, Canım,
    Hayatım, Sevgilim her ne iseniz, artık değilsinizdir.


    Dün yanı başınızdayken, bugün artık yoktur. Sizden
    kimsenin beklediği
    bir şey kalmamıştır. Neyi ne kadar bildiğiniz, neler
    becerebildiğiniz
    kimsenin umurunda değildir. Bu dünyada yalnız
    bedeniniz kalmıştır,
    ruhunuz ise kimselerin bilmediği yerlerde

    Unutmak için akşamları erkenden yatarsınız. Yatakta
    uyumak için
    verdiğiniz savaş onu unutmak için verdiğiniz savaşa
    yenik düşer.
    Unutamazsınız. Aklınızı yitirme noktasına da gelseniz,
    unutamazsınız...

    Derken eliniz telefona gider; isimler arasında
    dolaşırken tuşlarsınız
    numaraları İçinizde bir ses yankılanır
    Neye inanıyorsan öyle davran
    Pehhhhhhh

    Sonra anında wazgeçersiniz, paketteki son sigarayı da
    içip düşünürsünüz
    Severken ayrılmak hakikaten ne kadar da
    zormuş

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Salihli/Manisa
    İletiler
    7.141
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    ANLADIM

    Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım.

    Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
    Kendi yolumu çizdiğimde anladım..

    Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil...
    Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..

    Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
    Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..

    Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
    Neden hiç ağlamadığını anladım..

    Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
    Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..

    Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş,
    Çok acıttığında anladım..

    Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
    Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..

    Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
    Yüreğini elime koyduğunda anladım..

    "Sana ihtiyacım var, gel!" diyebilmekmiş güçlü olmak,
    Sana "git" dediğimde anladım..

    Biri sana "git" dediğinde, "kalmak istiyorum" diyebilmekmiş sevmek,
    Git dediklerinde gittiğimde anladım..

    Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
    Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..

    Özür dilemek değil, "affet beni" diye haykırmak istemekmiş pişman olmak,
    Gerçekten pişman olduğumda anladım..

    Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş,
    Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
    Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..

    Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
    Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım..

    Sevgi emekmiş,
    Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş....


    CAN YÜCEL

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Salihli/Manisa
    İletiler
    7.141
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    YALNIZ BİR OPERA


    Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
    Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
    Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim
    Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

    İmrendiğin, öfkelendiğin
    Kızdığın, ya da kıskandığın diyelim
    Yani yaşamışlık sandığın
    Geçmişim
    Dile dökülmeyenin tenhalığında
    Kaçırılan bakışlarda
    Gündeliğin başıboş ayrıntılarında
    Zaman zaman geri tepip duruyordu.
    Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
    Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,
    Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.
    Başlangıçta doğruydu belki.
    Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp,
    Günden güne hayatıma yayılan, varlığımı ele geçiren,
    Büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin.
    Ve hala bilmiyordun sevgilim
    Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
    Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
    Bütün kazananlar gibi
    Terk ettin.

    Yaz başıydı gittiğinde, ardından,
    Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim.
    Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.
    Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
    Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.
    Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
    Yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından
    Kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
    Çerçevesine sığmayan
    Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
    Lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu.

    Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs.
    Seni bir şiire düşündükçe
    Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
    Ucucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma.
    Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük
    Usulca düşüyordu bir kağıt aklığına,
    Belkide ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
    Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha.
    Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi?
    'Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen' notunu buldum kapımda.
    Altına saat: 16.00 diye yazmıştın, ve 16.04'tü onu bulduğumda.
    Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
    Takvim tutmazlığını
    Aramızda bir düşman gibi duran zamanı
    Daha o gün anlamalıydım
    Benim sana erken
    Senin bana geç kaldığını.

    Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri.
    Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı.
    Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay,
    Alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıstı.
    Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza.
    Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi
    bakışıyorduk.
    Sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kaçacaktık.
    Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki.
    Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
    Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.
    Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
    Şimdi biz neyiz biliyor musun?
    Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
    Birbirine uzanamayan
    Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
    Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
    Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
    Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
    Ne kalacak bizden?
    Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim
    Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
    Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
    Bizden diyorum, ikimizden
    Ne kalacak?

    Şimdi biz neyiz biliyor musun?
    Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz.
    Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
    Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi
    Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
    Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz.

    Kış başlıyor sevgilim
    Hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
    Bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
    Oysa yapacak ne çok şey vardı
    Ve ne kadar az zaman
    Kış başlıyor sevgilim
    İyi bak kendine
    Gözlerindeki usul şefkati
    Teslim etme kimseye, hiçbir şeye
    Upuzun bir kış başlıyor sevgilim
    Ayrılığımızın kışı başlıyor
    Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.

    Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,
    Yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,
    Camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak....
    Böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır
    Çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır
    İçimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun
    Para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar
    Bir aşkı yaşatan ayrıntları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz
    Çıplak bir yara gibi sızlar paylastığımız anlar,
    Eşyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar
    Korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,
    Çağrışımlarla ödeşemezsiniz.

    Dışarda hayat düşmandır size
    İçeride odalara sığamazken siz, kendiniz
    Bir ayrılığın ilk günleridir daha
    Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta
    Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup
    Kulak verdiğiniz saat tiktakları
    Kaplar tekin olmayan göğümüzü
    Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
    Suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
    Bakınıp dururken duvarlara
    Boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek,
    Unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
    Unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında
    Kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi
    Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi
    Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına,
    Başımıza gelmiş bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya
    Kendimizi hazırlar gibi.

    Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi
    Ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken,
    Ve kazanmış görünürken derinliğimizi
    Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde
    Bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar
    O tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi
    Hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar
    Göremeseniz de, bilirsiniz
    Hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar.

    Bana zamandan söz ediyorlar
    Gelip size zamandan söz ederler
    Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
    Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
    Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
    Dahası onalar da bilirler.
    Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler.
    Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki
    hançeri çıkartmak, Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak
    kolay değildir elbet.
    Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek.
    Zaman alır.
    Zaman alır sizden bunların yükünü
    O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, açılar dibe
    çöker.
    Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
    Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
    O boşluk doldu sanırsınız
    Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.

    Gün gelir bir gün
    Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
    O eski ağrı
    Ansızın geri teper.
    Dilerim geri teper.
    Yoksa gerçekten bitmissinizdir.

    Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi
    kavranır.
    Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır.
    Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.
    Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
    Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
    Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır
    Ölmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
    Günlerin dökümünü yap
    Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini
    Kim bilebilir ikimizden başka?
    Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
    Bir ilişkiyi, duyguların birliğini,
    Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği
    Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi bir düşün
    Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya
    Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor
    Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
    Bunlar da bir işe yaramadıysa
    Demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda.

    Bu şiire başladığımda nerde,
    Şimdi nerdeyim?
    Solgun yollardan geçtim.
    Bakışımlı mevsimlerden
    İkindi yağmurlarını bekleyen
    Yaz sonu hüzünlerinden
    Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
    Geçti her cağın bitki örtüsünden
    Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından
    Bakarken dünyaya
    Yangınlarla bayındır kentler gibiyim:
    Çicek adlarını ezberlemekten geldim
    Eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların
    Unuttuklarını hatırlamaktan
    Uzun uzak yolları tarif etmekten
    Haydutluktan ve melankoliden
    Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden
    Duyarlığın gece mekteplerinden geldim
    Bütünlemeli çocukluklarıyla geçti
    Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları
    Gökummaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.

    Bu şiire başladığımda nerde,
    Şimdi nerdeyim?
    Yaram vardı, bir de sözcükler
    Sonra vaat edilmiş topraklar gibi
    Sayfalar ve günler
    Işık istiyordu yalnızlığım
    Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum
    İlerledikçe...Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde
    Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden.
    Karardı dizeler.
    Aşk...Bitti. Soldu şiir.

    Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden
    Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım
    Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
    Ask yalnız bir operadır, biliyordum:
    Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım.
    Barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim
    Her adımda boynumdan bir fular düşüyordu
    El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
    Birlikte çıkalan yolların yazgısıdır:
    Eksiliyorduk
    Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
    Her otelde biraz eksilip, biraz artarak
    Yani çoğalarak
    Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin
    Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında
    Ağır ve acı tanıklıklardan
    Geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
    Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum
    Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
    Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
    Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları
    Ve açık hayatları seviyordu.
    Buraya gelirken
    Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim
    Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri
    Ödünç almadım hiç kimseden hicbir şeyi
    Çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri...
    panayır yerleri...
    Ölü kelebekler...
    Ölü kelebekler...
    Sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.

    Adım onların adının yanına yazılmasın diye
    Acı çekecek yerlerimi yok etmeden
    Acıyla baş etmeyi öğrendim.
    Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?
    İpek yollarında kuzey yıldızı
    Aşkın kuzey yıldızı
    Sanırsın durduğun yerde
    Ya da yol üstündedir
    Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
    Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar
    Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı.

    Aşkın bir yolu vardır
    Her yaşta başka türlü geçilen
    Aşkın bir yolu vardır
    Her yaşta biraz gecikilen
    Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler
    Gözlerim
    Aşkın kuzey yıldızıdır bu
    Yazları daha iyi görülen
    Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
    İlerlerim
    Zamanla anlarsın bu bir yanılsama
    Ölü şairlerin imgelerinden kalma
    Sen de değilsin. O da değil
    Kuzey yıldızı daha uzakta
    Yeniden yollara düşerler
    Düşerim
    Bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda
    Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında
    Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
    Yaşamsa yerli yerinde
    Yerli yerinde her şey
    Şimdi her şey doludizgin ve çoğul
    Şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
    Şimdi her şey yeniden
    Yüreğim, o eski aşk kalesi
    Yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden
    Dönüp ardıma bakıyorum
    Yoksun sen
    Ey Sanat! Her şeyi hayata dönüştüren.


    MURATHAN MUNGAN




  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Salihli/Manisa
    İletiler
    7.141
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Kırıldım aşka ama onun haberi yok!

    Biliyorum, konusacak bir seyimiz kalmadi, paylasacak hicbir seyimiz yok ortada. Yine de yuregimden, gucumun yettigi yere kadar sana sesleniyorum, seninle konusuyorum. Bugun sana olan kirginligimi rafa kaldirdim, sevgimi aldim avuclarimin arasina, ona siginiyorum. Cumlelerimi kisalttim, kelimelerim buruk, guluslerim istenmeyen evlat dudaklarimda. Bir ihtimal gelisine sigindigimi farkettiysem de, engel olmadim gurursuz ama umutlu ve sabirli hasretine. Anlik hayaller anlik mutluluklara gebe kaliyor..bugun gonlumu hos tutmak istiyorum...imkansiz olan her ruyaya inanasim geliyor. Bir cocuk gibi, isteklerimi bastiramiyorum. Calmayan telefonuma elim gidiyor, sana hala bende oldugunu israrla yazmaya calisiyorum. Bende olan seni hic kirmadim, degistirmedim ve hep korudum desem de, sendeki benin nasil oldugunu, gulup gulmedigini, anlamsiz bir sıkıntıyla merak ediyorum. Icimdeki guzelligine inanip inanmamani artik umursamiyorum..!

    Bulutlar yagmurunu toprakla opusturebilseydi bugun, bana o verdigin ama tutmadigin sozunu sahiplenerek, dans edebilirdim islakligima aldirmadan. Ki aslinda islanan sadece yuregim olurdu, bedenim degil...Usuyorum, bu usume yalnizligimdan geliyor ve sariyor her tarafimi. Tutunabilecegim hicbir guzellik yok, hatirlamaktan usanmayacagim anilarim disinda. Isinabilmek icin onlara sariliyorum. Anlamsiz ve cevapsiz sorular hinzirca siritiyor, ben gormemeye calisiyorum.

    Dusler uzak gibi gorunuyordu ama yakindi. Belki de gormeyi istemek gerekiyordu. Gozlerini ac desem kapatacaksin ama kapatma gozlerini..! Biliyorum levrekler derinlerde ve dalgali denizlerde yasar. Levrekler uzak bir dus gibi zor yakalanir. Ama sen becerirsin dusleri yakalamayi, derinlere dalmayi, uzaklara kavusmayi..Sahi, becerebilir misin..?

    Kendime bir demet papatya aldim ama bakmadim falima. Gozlerimi gelislere verdim, gozlerimdeki huzun bile seni ozlemis, kafayi bulunca itiraf etti sonunda. Dusuncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam degil. Gelseydin; kendimi unutup sana akacaktim, susturacaktim icindeki isyani, kavgalarin ortasinda bir gunes gibi dogup isitacaktim yuregini, sevincten aglayacaktim bu defa, mutluyken hemen sarhos olusum gibi, dokunacaktim, kusacaktim birikmisligimi, hasretimi ama gelmedin, gelmezdin, gelmeye hic de niyetin yoktu aslinda. Kendimi kandirdigimi anladigimda, agliyordum...

    Eskiden kimi sarkilarin ne kadar anlamli oldugunu dusunurken, simdi ayriligin ardindan calinan her sarki umutsuzlugumu ve sevgimi anlatiyormus gibi geliyor. Sevdigim ne cok sarki varmis, bunu senin gidisin gosterdi bana. Her sarkida sen varsin, her yerde, her gordugum insanda, denizde, gecede, uykumda...Nasil beceriyorsun her yerde olabilmeyi. Bu bir marifetse eger, niye benim yanimda degilsin ki...?

    Goz yaslarim asilligini yitiriyor ve yenik dusuyorum sevdana. Gittin..belki de hic gelmemistin, ben geldigini sandim. Ayak uyduramadim yorgunluguna. Dudaklarina, duslerindeki opusu konduramadim. Kimi zaman bir cocuk oldum guluslerinde simaran, kimi zaman bir kadin dokunuslarinda kendini bulan. Ama en cok da imkansizin oldum, hircinligin, yirmi yasın, gecikmisligin...Her gelisimde bir kez daha gonderdigin oldum. Inanamadigin, yenemedigin, uzerinden atlayamadigin korkularin oldum. Agladigin, bagirdigin ya da sustugun isyanin oldum. Ask pazarinda harcadigin mevsimler oldum, sessizce bosalan gozyaslarin,birikmisligin oldum. Son ses dinledigin bir sarkinin nakarati oldum, dilinin ucuna gelip de soyleyemedigin kelimeler, ister istemez yasadigin talihsizlikler oldum. Yuregindeki kadin ben olmak isterken, yuregine siginan ve tozlanacak olan bir ani oldum. Hak etmediklerin, artik yeter dediklerin ve herseyin olmak isterken belki de hicbir seyin oldum. Soylesene, ben gercekte senin neyin oldum...? Sesin hep uzaklari cagiriyordu, ben ustume alindim, sana geldim. Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenisi sahiplenir miydim..? Simdi bir mevsimlik ask kaldi avuclarimda. Sadece bir mevsim yasanan ama bir omur gibi gelen ask...Kalbime henuz soylemedim gittigini. Ogrenirse onun da aci cekmesinden korkuyorum. Seni hala benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan soyluyorum.

    Gittin...sevdamin oksuzlugune alisabilirim belki ama sesinin uzak yollarin sonunda olmasi acitiyor icimi. Suskunlugun en buyuk silahindi, suskunlugunla vurdun beni. Ben aliskinim kendi yaralarimi kendim sarmaya. Asil aci olan ve kanatan unutulmak aslinda. Soylesene, unutulmak kime yakisiyor..? Unutan sen olsan da, sana bile yakismiyor..Merak etme, ustune giydirmedim bu duyguyu, unutulmayan olmak sende daha guzel duruyor. Goruyorsun iste, aska ve sana ihanet etmiyorum ben, ki kirginligim aska.Sen ustune alindin...Bir sonbaharda, gunes hala daha isitirken bedenimi seni cikartti karsima. Sen "bitti" dediginde yagmur yagiyordu, askin cani sıkıldı, seni aldi...

    *****
    Alıntıdır.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Salihli/Manisa
    İletiler
    7.141
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Birlikte gülmekten ölüyor, çok ama çok eğleniyor, dağıtıyor, yerlere düşüyor, gecenin cılkını çıkartıyor ama..

    İNSAN bazen arkadaşlarına sevgili gibi davranıyor.

    Sahipleniyor, kıskanıyor ama gırtlağına çökmeden.

    Tatlı tatlı flört ediyor ama sınırları asmadan.

    Birlikte gülmekten ölüyor, çok ama çok eğleniyor, dağıtıyor, yerlere düşüyor, gecenin cılkını çıkartıyor ama o arkadaş ya, sevgili değil ya, hiç sorun olmuyor. Herşeyi konuşuyor, pek fazla sansür uygulamıyor, sürekli anlatıyor, fazlasıyla ilgili oluyor; kulaklarını kocaman kocaman açıp, dinliyor. En önemlisi de büyük bir coşkuyla sonsuza kadar yapılan isler üzerine konuşabiliyor, çünkü is paylaşılabiliyor, birlikte benzer isler üretiliyor.

    Müthiş bir keyifle dedikodu yapabiliyor, hatta kendi karisini, kocasını, sevgilisini bile çekiştirebiliyor. Arkadaşlık, bu açıdan insanin hayatini idame ettirebilmesi için büyükbir avantaj oluyor.

    * * *

    Ama insan sevgilisine her zaman arkadaş gibi davranamıyor. Bir kere eleştiriler, haliyle bu kadar net dile getirilemiyor. Sevgiliyle bir arkadaşla konuşulduğu gibi her zaman rahat da konuşulamıyor.

    Tehlikeli sularda dolaşmaktan kaçınmak gerekiyor. Çünkü sonuçları var bunun, bedelleri var bunun, ödemek gerekiyor, burnundan fitil fitil getirebilir, dikkatli olmak gerekir, çünkü sevgililik onuru yaralanıyor. İnsan, sevgiliyken, evliyken çok daha hassaslaşıyor. En küçük şeye bile ''Bana bunu nasıl yapar?'' oluyor.

    Oysa arkadaşının kaldırabileceği sınırlar çok daha geniş. İnsan her zaman sevgiliyi dinlemek de istemiyor, bütün gün başka insanları dinlemiş olduğundan yorulmuş oluyor, gına gelmiş oluyor. Ya da karsındaki seni dinlemek istemiyor. Eve bir sessizlik çöküyor, ''Tetiği İlk kim çekecek?'' diye gergin bir bekleyişe giriliyor.

    Bir de tabii sevgiliyle ya da kocayla sabahlara kadar zıplanıp eğlenilemiyor. Kalabalık içinde isin içine başkalarının ne düşüneceği girdiğinden gerilim artıyor, ''biz''i düşünmekten ''ben'' karambole gidiyor.

    Sevgiliyle başka bir koza yaratılıyor, o koza içine giriliyor, hiç itirazım yok, o da güzel ama ayrı kategorilerdeki ilişkiler gibi sanki: Arkadaş olunca başka şeyler paylaşılıyor, sevgili ya da evli olunca başka şeyler paylaşılıyor.

    * * *

    Bana en iyisi, en güzeli bu iki kategoriyi birleştirebilmek gibi geliyor. Bunun ideal bir şey olduğunu düşünüyorum: Arkadaş-sevgili olmak. Hem arkadasın hem sevgilin gibi olabileceğin biri, hem arkadaşlığı hem sevgililiği paylaşabileceğin biriyle üretmek, gülmek, ağlamak, konuşmak, çekiştirmek çok daha heyecan verici geliyor.

    Kolay bir şeyden söz etmiyorum tabii. Arkadaş gibi zamanı geldiğinde geri çekilebilmek, uygun düştüğünde de sevgili gibi saldırabilmek, bu iki rolü birbirine karıştırmadan oynayabilmek her baba yiğidin harcı değil.

    (Alıntı)

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Salihli/Manisa
    İletiler
    7.141
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Birlikte gülmekten ölüyor, çok ama çok eğleniyor, dağıtıyor, yerlere düşüyor, gecenin cılkını çıkartıyor ama..

    İNSAN bazen arkadaşlarına sevgili gibi davranıyor.

    Sahipleniyor, kıskanıyor ama gırtlağına çökmeden.

    Tatlı tatlı flört ediyor ama sınırları asmadan.

    Birlikte gülmekten ölüyor, çok ama çok eğleniyor, dağıtıyor, yerlere düşüyor, gecenin cılkını çıkartıyor ama o arkadaş ya, sevgili değil ya, hiç sorun olmuyor. Herşeyi konuşuyor, pek fazla sansür uygulamıyor, sürekli anlatıyor, fazlasıyla ilgili oluyor; kulaklarını kocaman kocaman açıp, dinliyor. En önemlisi de büyük bir coşkuyla sonsuza kadar yapılan isler üzerine konuşabiliyor, çünkü is paylaşılabiliyor, birlikte benzer isler üretiliyor.

    Müthiş bir keyifle dedikodu yapabiliyor, hatta kendi karisini, kocasını, sevgilisini bile çekiştirebiliyor. Arkadaşlık, bu açıdan insanin hayatini idame ettirebilmesi için büyükbir avantaj oluyor.

    * * *

    Ama insan sevgilisine her zaman arkadaş gibi davranamıyor. Bir kere eleştiriler, haliyle bu kadar net dile getirilemiyor. Sevgiliyle bir arkadaşla konuşulduğu gibi her zaman rahat da konuşulamıyor.

    Tehlikeli sularda dolaşmaktan kaçınmak gerekiyor. Çünkü sonuçları var bunun, bedelleri var bunun, ödemek gerekiyor, burnundan fitil fitil getirebilir, dikkatli olmak gerekir, çünkü sevgililik onuru yaralanıyor. İnsan, sevgiliyken, evliyken çok daha hassaslaşıyor. En küçük şeye bile ''Bana bunu nasıl yapar?'' oluyor.

    Oysa arkadaşının kaldırabileceği sınırlar çok daha geniş. İnsan her zaman sevgiliyi dinlemek de istemiyor, bütün gün başka insanları dinlemiş olduğundan yorulmuş oluyor, gına gelmiş oluyor. Ya da karsındaki seni dinlemek istemiyor. Eve bir sessizlik çöküyor, ''Tetiği İlk kim çekecek?'' diye gergin bir bekleyişe giriliyor.

    Bir de tabii sevgiliyle ya da kocayla sabahlara kadar zıplanıp eğlenilemiyor. Kalabalık içinde isin içine başkalarının ne düşüneceği girdiğinden gerilim artıyor, ''biz''i düşünmekten ''ben'' karambole gidiyor.

    Sevgiliyle başka bir koza yaratılıyor, o koza içine giriliyor, hiç itirazım yok, o da güzel ama ayrı kategorilerdeki ilişkiler gibi sanki: Arkadaş olunca başka şeyler paylaşılıyor, sevgili ya da evli olunca başka şeyler paylaşılıyor.

    * * *

    Bana en iyisi, en güzeli bu iki kategoriyi birleştirebilmek gibi geliyor. Bunun ideal bir şey olduğunu düşünüyorum: Arkadaş-sevgili olmak. Hem arkadasın hem sevgilin gibi olabileceğin biri, hem arkadaşlığı hem sevgililiği paylaşabileceğin biriyle üretmek, gülmek, ağlamak, konuşmak, çekiştirmek çok daha heyecan verici geliyor.

    Kolay bir şeyden söz etmiyorum tabii. Arkadaş gibi zamanı geldiğinde geri çekilebilmek, uygun düştüğünde de sevgili gibi saldırabilmek, bu iki rolü birbirine karıştırmadan oynayabilmek her baba yiğidin harcı değil.

    (Alıntı)

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

https:www.hukuki.netshowthread.php5562-Sevgi-uzerine

Forum

Benzer Konular :

  1. Gri sevgi
    Merhabalar ; Bir miras davası ile ilgili profesyonel hukuki desteğe ihtiyacım bulunmaktadır. İzmir-Karşıyaka'da ikamet etmekteyim. Konu ile ilgili...
    Yazan: sinopsis Forum: Üyelerimizin Edebi Yazıları
    Yanıt: 2
    Son İleti: 06-10-2008, 20:45:33
  2. Sevgi Üzerine
    SEVGİ...! Alışverişe gitmek üzere evden çıkan bir kadın, kapısının karşısındaki kaldırımda oturan bembeyaz sakallı üç yaşlıyı görünce önce...
    Yazan: roTiNda23 Forum: Yaşam - Sohbet - Forum Oyunları
    Yanıt: 4
    Son İleti: 02-09-2008, 09:21:52
  3. Sevgi Bu Yaa..!
    Mutluluk diyip yola koyuluyoruz, Avere avere arıyıp duruyoruz... Bir bakıyoruz iki damla göz yaşı dile getiriyor haykırışımızı deli...
    Yazan: esin_28 Forum: Üyelerimizin Şiirleri
    Yanıt: 0
    Son İleti: 10-02-2008, 14:27:37
  4. Sevgi...
    Aslında sana söylenecek sana anlatacak çok şeyim var.Sadece kelimeleri bir araya getirip toparlayıp dile getiremiyorum.Beni anlaman için beni ...
    Yazan: oyak Forum: Üyelerimizin Edebi Yazıları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 05-09-2004, 19:07:56
  5. Sevgi Üzerine
    Hikayeyi kesin bir yerlerde okumuşsunuzdur ama... bu sitede olması gerekir diye düşündüm. Genç kiz nihayet uyanmisti. Tüm gece boyunca uyumustu....
    Yazan: commodore1tr Forum: Yaşam - Sohbet - Forum Oyunları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 10-08-2004, 16:55:26

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.