HELVACI KÂĞITLARI

Tescilli araçların alım ve satımında, noter satışı haricinde yapılan sözleşmelerin ve taraflar arasında yazılan tutanakların hukuki değeri ve bağlayıcılığı olmadığından, noter satışı haricinde hazırlanan bu tür belgelere halk arasında helvacı kâğıdı denilmektedir.
Neden helvacı kâğıdı deniyor?
Zira, noter satışı haricinde hazırlanan belgelerin helva paketleme haricinde bir işe yaralayacağı düşünülmekte, biraz da mizahı bir anlam yüklenerek bu yakıştırma kullanılmaktadır.
Noter harici yaygın olarak yapılan sözleşmelerin veya yazılan belgelerin hiç mi değeri yok? Sorusuna aşağıda belirtilen Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin kararında verilmiştir. Bu karardan da anlaşılacağı üzere, en azından bu tür noter harici belgelere, ödendiği kayıt altına alınan paranın iadesi anlamında, açılacak davada değer yüklenmesinin mümkün olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
Kaldı ki, noter aracılığı ile yapılan satışların da trafik tescil şube veya büroları tarafından yapılmasını öngören yasal değişiklik yapılmış ve bir anlamda bu değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra tesis edilecek noter satışları da geçersiz hale gelmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 2008 yılı değişikliği sonrasın 20/d.maddesinde “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi borcu bulunmadığının tespit edilmesi halinde araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi esas alınarak trafik tescil şube veya bürolarındaki ilgili memurlar tarafından siciline işlenmek suretiyle yapılır. Trafik tescil şube veya büroları tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir.” Hükmü getirilmiştir.
Hükmün devamında da “…Aracı satın alanlar gerekli bilgi ve belgeleri sağlayarak ilgili tescil kuruluşundan bir ay içerisinde adlarına tescil belgesi almak zorundadırlar.” Düzenlemesi getirilerek, alıcıların tescil belgesi almak için süresinde başvurmamaları halinde bu araçları alıcıları adına resen kayıt ve tescil ettirmeye Emniyet Genel Müdürlüğünün yetki olduğu yasada belirtilmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğünün resen kayıt yetkisi ise ancak noter satışının yapıldığı durumlarda hayata geçebilmektedir.
Ülkemizde bir çeşit taşınır mal olan araçlar teslim sureti ile devir edilmekte, geçerli ve yasal devir işlemi şu veya bu sebeple taraflarca ertelenmektedir. Bu nedenle aracı bu şekilde alan, bir başkasına, o da bir diğerine aracı noter satışı yapılmadan devretmekte, araç trafik ve vergi kayıtlarında ilk sahibi üzerinde kalmaktadır. Otaya çıkan mağduriyetler ise, yine bir başka mağduriyete neden olacak şekilde, aracım çalındı şeklinde polise başvuru yapılıp, aracın ilk sahibi tarafından aracı elinde bulunduran kişilere bu yolla aracı üzerlerine almaları için hukuk dışı bir baskı yapılmaya kalkışılmakta, bu da iftira veya haksız şikayet anlamında, aracın ilk ve zaten mağdur sahibini daha da mağdur hale getirmektedir.
2918 sayılı yasanın 20/e.maddesinde de; aracı satın alanlar gerekli bilgi ve belgeleri sağlayarak ilgili tescil kuruluşundan bir ay içerisinde adlarına tescil belgesi almayanlara,115 YTL idari para cezası verileceği düzenlenmiştir. Noter satışının doğurduğu masraf ve yasanın getirdiği 1 aylık sürenin, aracı devir alanları resmi yolu tercih etmemelerine neden olduğu değerlendirilmektedir.
Peki bu durumda, geçersiz biçimde aracını satan ve parası tam almadan başkansa devreden veya paya vererek aracı alan ancak geçerli satış işlemini yapmayan diğer tarafın ne gibi hakları bulunmaktadır? Sorusunun cevabını yargı yine vermiştir.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 25.09.2006 tarih ve 2006/2375 esas, 2006/8789 sayılı kararında (http://hukukcu.com/modules/newbbex/v...5422&forum=18), noter dışında araç satışının geçersiz olduğu belirtilmiş ve tarafların bu durumda ki hakları üzerinde değerlendirmelerde bulunulmuştur. Kararda “Trafik siciline tescil edilmiş araçların 2918 sayılı yasanın 20/d maddesi uyarınca noter dışındaki satışları geçersiz olduğundan, herkes aldığını iade etmekle yükümlüdür. Bir taraf parayı, diğeri de aracı kullandığı için araca trafik görevlilerince el konulduğu tarihe kadar faiz istenemez. Ancak, el koyma tarihinden sonrası için faiz talep edilebilir. Öte yandan harici satış sözleşmesi geçersiz olduğundan davacının tazminat talebinin de dayanağı bulunmamaktadır. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” Tespit ve değerlendirmelerine yer verilmiştir.
Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 17.09.1991tarih ve 1991/5444 esas, 1991/7972 sayılı kararında da (https://www.hukuki.net/forum/archive/...hp?t-3505.html) , araç satışlarının neden noter aracılığı ile yapılması gerektiğine ve değişikliğin yürürlülük tarihine dikkat çekilerek paralel değerlendirme ve tespitlerde bulunulmuştur.
Kararda “Taraflar arasında düzenlenen araç satışına ilişkin 2.4.1987 tarihli sözleşme, noterce tanzim edilmemiş bulunduğundan geçersizdir. 13.10.1983 günlü, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun, 28.3.1985 günlü, 3176 sayılı Kanunla değişik 20/d maddesi gereğince, noterlerce yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir hükmü 18.6.1985 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Motorlu araçların alım-satımı ile her türlü devirlerinin noterlerce yapılmasının amacı, sadece tarafların hukuksal yararlarının korunmasından çok üçüncü kişilerin ve Devletin yararını korumaktadır. Böyle olunca, söz konusu hüküm kamu yararı ve kamu düzeni amacıyla getirilmiş demektir. Geçersiz sözleşme uyarınca taraflar haksız iktisap hükümlerine göre aldıklarını iade ile mükelleftirler. Sözleşmede 1.500.000 TL.'nın davalı tarafından alındığı yazılıdır. Öyleyse, satış parasının davacıya iade edilmesi gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirmelerle yazılı şekilde davanın reddi usule ve yasaya aykırıdır ve bozma nedenidir.” Şeklinde karar verilmiştir.
Özetle, helvacı kağıdı niteliğinde bulunan ve noter aracılığı ile yapılmadığı için geçersiz sayılan sözleşmelerde, satıcı tarafın alındığı belirtilen para miktarının, bu geçersiz işlem nedeni ile ortaya çıkan ihtilaf sonrasında, ödemeyi yapan tarafa ödenmesi gerektiği Yargıtay tarafından belirtilmiş ve geçersiz sözleşmede yazılı ve ödendiği belirtilen paranın haksız iktisap hükümlerine göre geri alınması gerektiğine karar verilmiştir.
Yani bizin helvacı kağıdı dediğimiz belgelere, Yargıtay hukuki değer yüklemiş, en azından bu geçersiz belgede yazılı ve ödendiği belirtilen tutarın belgelenmesinde bu geçersiz sözleşme bir araç kullanılmıştır. Sebepsiz zenginleşme hükümleri ise Borçlar Kanunun 61.maddesi ve devamı hükümlerinde düzenlenmiştir.

Sonuç olarak;

1- Eski düzenlemelerde noter harici yapılan sözleşme, hazırlanan tutanak ve belgelere, geçersizliklerini ifade etmek üzere helvacı kâğıdı denilmektedir.
2- 2918 sayılı yasada yapılan değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra, trafik tescil şube veya büroları tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersiz sayılmış ve geçersiz sözleşme kapsamı biraz daha değişmiştir.
3- Yasal değişiklikten önce yapılan noter satış sözleşmeleri ise geçerliliklerini koruyacaktır.
4- Yargıtay’a göre, helvacı kâğıtları geçersizdir ancak taraflar arasında ödenen ve açılan davada iadesi istenen paranın miktarını belirlemede, bu belgelerin hukuki değerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
5- Geçersiz sözleşmeye dayalı olarak tarafların, “ödenen para ve kullanılan araç” için, trafik görevlilerince araca el konulduğu tarihe kadar faiz ve tazminat isteyemeyecekleri anlaşılmaktadır.


Önder ÖZLEM