Karadeniz Usulü

[Erhan Yurdayuksel]

Karadeniz usulü trafik lambası - Hurriyet/ 7 Aralık 2008

Trabzon’un Of İlçesi’nin Uzungöl sapağındaki kavşakta bulunan trafik lambaları, sekiz aydır araçlara sürekli "yeşil," yayalar için ise "kırmızı" yanıyor.

İlçenin Kalyon mevkisinde yer alan trafik ışıklarında yaşanan bu durum yüzünden sürücüler sürekli kendilerine yeşil yandığı için hız kesmezken, yayalar tehlikeyle karşı karşıya kalıyor.

İrfanlı Mahallesi muhtarı Ömer Reisoğlu, şunları söyledi: "Bu yolda araçlar, sürekli yeşil ışık yandığından hiç hız kesmiyor. Yayalar da sürekli kırmızı yandığı için kontrolsüz bir şekilde yoldan karşıya geçmeye çalışıyorlar. Yayalar, trafik lambaları bozuk olduğu için sürekli kaza riski ile karşı karşıya bulunuyor.

[milo]

Kesinlikle bir laz açıklaması vardır bu işin ve doğrudur:o

[Erhan Yurdayuksel]

Kurban Bayramı

Temel, parasızlıktan o kurban bayramında kurban alamamış. Bayram namazından, kara kara düşünerek eve dönerken, otlayan koyunları görmüş ve gözüne kestidiği birini alıp eve götürmüş.
Güzelce kesmiş, etlerini kemiklerini ayırmış. Hanımına:

-Hanım al şu eti güzelce kavur bakalım da, yiyelim birlikte, daha sonrada gelen misafirlere ikram ederiz demiş.

Temelin hanımı bu işe baştan razı değilmiş zaten.
Sormuş Temele:
-Temel kıyamet günü bu koyun için sorguya çekilince ne yanıt vereceğiz? demiş.
Temel :
-İnkar ederiz, demiş.
-İnkar edemeyiz, kıyamet günü koyun dirilip tanıklık edecek.
-Tamam işte, demiş Temel. Kıyamet günü koyun dirilip gelse hemen yakalayıp sahibine geri verip bu dertten kurtuluruz.

[Erhan Yurdayuksel]

Temel coğrafya öğretmenine sorar:

- İstanbul'dan Ankara'ya uzaklık kaç kilometre?..

- 450...

diye yanıtlar öğretmeni. Temel bunun üzerine:

- Peki Ankara'dan İstanbul'a uzaklık kaç kilometre?.. diye sorduğunda

öğretmen hiç düşünmeden:

- Aynı uzaklık, 450...

diye cevapladığında Temel biraz duraklar ve itiraz eder:

- Öyle olmayabilir, mesela Ramazan Bayramı'ndan Kurban Bayramı'na iki, Kurban Bayramı'ndan Ramazan Bayramı'na ise on ay var...

[Erhan Yurdayuksel]

Karadeniz usulü kurban kesimi

(A.A)
09 Aralık 2008

Karadeniz'de kurban kesimi renkli görüntülere sahne oldu. Terasta büyütülen inek için küçük bir sorun vardı...

Artvinli emekli öğretmen Burhan Kırdar'ın oturduğu 11 katlı binanın terasında yaptığı ahırda beslediği ineği alan 4 kişi, aşağı indiremedikleri hayvanı terasta kesmek zorunda kaldı. Hayvanın etlerini de kurdukları teleferikle indirdiler..

Borçka ilçesinde yaşayan emekli ilkokul öğretmeni Burhan Kırdar (60), AA muhabirine, sağlık sorunları nedeniyle Erzurum'da gittiği bir hastanedeki doktorun tavsiyesi üzerine dana etiyle beslenmeye başladığını söyledi.

Sağlık sorunun düzelmesi üzerine, et ihtiyacını karşılamak için dana beslemeye karar verdiğini belirten Kırdar, ''Oturduğum bina sarp bir arazi üzerindeydi. Onun için burada ahır yapmaya alan yoktu. Ben de binanın terasına bir ahır yaptım'' dedi.

Yaklaşık 3 yıl önce buzağı aldığını ve terasındaki ahırda beslemeye başladığını bildiren Kırdar, ''Buzağıları kucağımda 11. kata çıkardım. Burada besledim büyüttüm. Birini Kurban Bayramı için sattım. Kurban kesmek isteyenler de inek aşağıya inemediği için mecburen hayvanı terasta kesti'' diye konuştu.

Kırdar'ın ineğini satın alan İbrahim Özer, Sabri Demiral, İlker Keskindal ve Naci Topuz ise ineği nasıl keseceklerini düşünmeye başladıklarını ifade ederek, ''İneği 11. kattan indiremediğimiz için burada kesmeye karar verdik. Bizim için farklı bir Kurban Bayramı oldu'' dediler.

Bu arada hayvanların yiyecek ve sularını taşımak için binanın üzerine teleferik sistemi kuran Kırdar, yaklaşık 100 kilo gelen kurbanın etlerini, 500 metre aşağıdaki ana yola teleferikle indirdi.

Burhan Kırdar, 11. kattaki ahırında, 4 koyun ve bir dana daha beslediğini, bu hayvanları da gelecek Kurban Bayramı'nda satmak istediğini bildirdi.

[Erhan Yurdayuksel]

Karadeniz usulü av cezası

09.12.2008

RİZE (AA)

Rize'nin Çamlıhemşin ilçesi sınırlarında bulunan ve Kaçkar Dağları Milli Parkı sınırını belirleyen Palovit Deresi'nde balık avı yasağını ihlal edenler, oltayı attığı yakaya göre farklı para cezasına çarptırılıyor. Derenin sağ tarafı milli park olduğu için, bu yakadan balık avlayanlara bin 200 YTL, av yasağının olduğu dönemde derenin sol tarafından olta atanlara ise 633 YTL para cezası uygulanıyor. Sol yakadan balık tutanlara uygulanan ceza, avlanan balık miktarına göre artabiliyor. Rize Çevre ve Orman Müdürü Sabit Kandemir, milli park sınırının 1994 yılında çizildiğini uygulamadaki farklılığın bundan kaynaklandığını söyledi. 2008'de kaçak balık avladıkları gerekçesiyle 70 kişiye para cezası uygulandı. Bunlardan 30'una bin 200 YTL, 40'ına ise 633 YTL para cezası kesildi. Vatandaşların farklı para cezası uygulamasını anlamakta güçlük çekiyor.

[Erhan Yurdayuksel]

Cankurtaran tüneli için dansözlü eylem

09 Ocak 2009

Hakan AYDIN/HOPA (Artvin), (DHA)

KARADENİZ sahilindeki Hopa İlçesini Artvin’e bağlayan Cankurtaran geçidi ilginç bir eyleme ev sahipliği yaptı. Kışın kar yağışı ve buzlanma nedeniyle şoförlerin korkulu rüyası olan ve sık sık trafiğe kapanan yol için yıllardır tünel yapılmasını isteyen Artvinliler, seslerini duyurmak için ilginç bir eylem yaptı. Kış günü, Cankurtaran dağında zirvesinde dansöz oynattılar.

KAMYON ŞOFÖRLERİNDEN DANSÖZLÜ PROTESTO

Her kış mevsiminde Cankurtaran dağı korkusu yaşadıklarını anlatan şoförler, “Herşeyi yaptık duymadılar. Belki farklı bir şey yaparsak duyarlar dedik. Bir arkadaşımızdan bu ilginç fikir gelince de uygulamaya koyduk” dediler. Tuğrul Akoğlu, Turan Altınkaya, Celal Çakır, Uğur Türker ve Ferhat Karabacak adlı sürücüler, “Şikayetler yıllarca sürdü. Siyasiler de söz verip durdular. Ama yıllardır hiçbir şey değişmedi. Umarız dikatleri çekmişizdir” diyerek, Cankurtaran geçidi tehlikesinin bir tünel yapılarak aşılması için yetkilileri göreve çağırdılar.

Hopa’da bir gazinoda çalışan ve Cankurtaran dağında ilginç eyleme katılan Azeri dansöz de çıplak ayakla dans ederek ilginç bir görüntü oluşturdu. Aygün adındaki dansöz, “Bana gelip eylem için destek istediler. Ben de destek verdim. Umarım birileri Artvinlilerin sesini duyar artık” dedi.

[Erhan Yurdayuksel]

Kahvede incir ağacı

KTÜ Fizik bölümünde okuyan Fatih Aydemir, ilginç bir geleneği devam ettiriyor.

Rize Haber/06.02.2009

Maçka’ya bağlı Hamsiköy’de dedesinden kalma lokantayı kahvehaneye dönüştürüp işleten Fatih Aydemir, 1940 yılından beri işletmenin içinde yer alan incir ağacını kesmeyerek görenleri şaşırtıyor.
İLGİ ÇEKİYOR
İşletme sahibi Aydemir, "Burası 1940 yılında lokantaydı. Büyüklerimiz o yıllarda bu incir ağacını dikmişler. 2002’de burayı açtığım zaman ağacı kesmedim. Bu ağaca bakıyorum. Onu her gün buduyorum.
Ağaç ilgi odağı oldu. Yazın Hamsiköy’e çok turist geliyor. Kahvehanemize gelen turistler incir ağacına dikkat çekiyorlar. Sobamız kamyon jantından yapılmış. O da ilgi çekiyor. Zaten burada doğa harika" diye konuştu.

[Erhan Yurdayuksel]

Büyükbaş hayvanlar için Kemençe Müziği!!!

Ahıra kurduğu sistemle, daha az yem tüketmeleri ve daha çok kilo almaları için büyükbaş hayvanlara kemençe müziği dinletiyor.

AA/16.02.2009

Giresun'da besicilik yapan Gültekin Uyanık, ahıra kurduğu sistemle, daha az yem tüketmeleri ve daha çok kilo almaları için kurbanlıklarına kemençe müziği dinletiyor.

Gültekin Uyanık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, merkeze bağlı Akıncı köyündeki mandırasında ailesiyle birlikte 8 yıldır büyükbaş hayvan besiciliği yaptığını söyledi.

Mandırasında 50 dolayında büyükbaş hayvan bulunduğunu ve bunun büyük kısmını Kurban Bayramı'nda satmayı planladığını anlatan Uyanık, ''Yöremizde hayvancılık gelişmiş değil.
Dolayısıyla bu konuda yeterli bilgim yoktu.
Bunun üzerine sürekli internette hayvancılık üzerine yazılar ve haberler okunmaya başladım.
Bir haberde müziğin hayvanları olumlu etkilediğini ve sakinleştirdiğini okudum. Bunun üzerine mandırada müzik yayını yapan bir düzenek oluşturdum''dedi.

Yaklaşık 5 yıldır mandırada hayvanlarına, kemençe ağırlıklı olmak üzere yöresel müzik dinlettiğini anlatan Uyanık, şunları söyledi:

''Mandıranın orta yerinin tavan kısmında VCD ve kolonlardan oluşan müzik sistemim bulunuyor.
Sabah ve akşam olmak üzere günde 4 saat hayvanlara müzik dinletiyorum. Bunun sonucu hayvanların yem tüketimi azaldı.
Stresten uzaklaştıkları ve az hareket etmeye başladıkları için hızlı kilo aldılar. Et verimim de arttı.
Bunu duyan bazı vatandaşlarımız buraya gelerek benden bilgiler alıyor.
Bu durum bazılarının hoşuna gidiyor, bazıları örnek alıyor.
Ben kurduğum bu sistemden oldukça memnunum.''

Uyanık, yörede bu sistemi sadece kendisinin uyguladığını, diğer hayvan yetiştiricilerine de bu sistemi tavsiye ettiğini sözlerine ekledi.

[Erhan Yurdayuksel]

Karga Öğrenci Oldu...

Rizehaber/19.02.2009

Çayeli Büyükköy de halkın maskotu olan Karga belde halkı ile iç içe yaşıyor.

—Çayeli Büyükköy ilköğretim okul müdürü Bülent Aksoy 1 yıldır karganın okulda olduğunu söyleyerek” Büyüklerle değil öğrencilerle iç içe, ders saatlerinde bazen sınıf kapısına vurarak derse giriyor. Teneffüs saatlerinde ise öğrencilerimizle oynuyor” dedi.

Çayeli Büyükköy ü kendine mekân seçin Karga sabah erken saatlerde çeşitli isimler bağırarak vatandaşları uyandırırken ilköğretim okulunu ise kendine mekân seçti.

Bir yıldır Çayeli ilçesi Büyükköy beldesinde halkla iç içe yaşayan ve halkın maskotu durumuna gelen Bozlu İsimli Karga Büyükköy ilköğretim okulundan ayrılmıyor. Öğrencilerin teneffüs saatini bekleyen Bozlu bazen ise okula girerek öğrencilerle oynamak istiyor. Okul müdürü Bülent Aksoy Karganın çocuklara zarar vermediğini onlarla eğlendiğini söyleyerek” Genelde ders saatlerinde çatılarda bekliyor. Öğrenciler çıktığı an okul bahçesine inerek onlarla oynuyor. Bazen soğuk havalarda ise sınıflara giriyor. Birkaç gün önce sınıfa giremeyince gagasıyla kapıyı 4–5 kez çaldı. Öğretmenimiz gel diye seslenmesine rağmen içeri giren olmayınca kapıyı açan öğretmenimiz karga ile karşılaştı. Derse giren karga öğrencilerle oynamaya başladı” dedi.

Esnaf İsmail Okur ise “ 1 yıldır karga burada, okul tatil döneminde mahallelere çıkıyor çocuklarla oynamak için, büyüklerle ilgilenmiyor. Büyükler yanına gittiğinde onlara saldırıyor. Çocuklara zarar vermiyor. Sabah erken saatlerde ise onun konuşması ile uyanıyoruz. Pencere kenarına gelerek” Hasan,, Ayşegül, Ronaldino gibi sesler çıkartıyor bazen ise ağlıyor, bazen şarkı söylüyor. Çok kez bize seslenen birileri var zannederek dışarı çıkıyoruz. Karga ile karşılaşıyoruz” dediler.

Çağrı Pehlivan isimli öğrenciye daha yakın olan Karga Bozlu onunla birlikte eve kadar giderken öğrenci ise” Bana zarar vermiyor. Daha çok benim yanıma geliyor, onu besliyorum, onunla oynuyorum. Bazen büyüklerim ona verdikleri bir eşyayı alıp gidiyor, yapraklarla üstünü örtüyor” dedi.