+ Konuyu Yanıtla
1 den 8´e kadar toplam 8 ileti bulundu.

Konu: Batan bankalarda asıl hata yönetim kurullarında

Batan bankalarda asıl hata yönetim kurullarında Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Batan bankalarda asıl hata yönetim kurullarında

    Batan bankalarda asıl hata yönetim kurullarında
    26.11.2008

    Küresel krizde yara alan bankalarda en büyük sorumluluğun kurumda olan bitenden haberi olmayan yönetim kurullarında olduğunu belirten The Value Alliance CEO'su Eleanor Bloxham'a göre Citigroup'ta da benzer bir durum vardı.

    Pazar gününü pazartesiye bağlayan gece yarısı gelen Citigroup'un kurtarıldığı haberi aslında küresel krizde sarsılan finans devlerine eklenen son halkaydı. Birbiri ardına batan ya da son anda kurtarılan bankalar, sistemi sorgulatmanın yanında bu kurumlardaki kötü yönetim uygulamalarını da gündeme getirdi. Dünyanın önde gelen kurumsal yönetim danışmanlarından The Value Alliance CEO'su Eleanor Bloxham, finans kurumlarında ve şirketlerde kurumsal yönetim hatalarından birinin yönetim kurulu ve üst yönetimin, kurumlarında varolan ve oluşması muhtemel olan riskleri görmemeleri olduğunu belirtti. Referans'a konuşan Bloxham'a göre bu yönetim kurulları şirketlerinin neye yatırım yaptığı, ne sattığı ve bunların ne tür risklere sahip olduğu konusunda zorlu sorular sorup olan biteni anlama yoluna gitmedi. Bloxham, "Örneğin Citigroup yönetim kurulu üyesi Robert Rubin bankanın, bilançosunda yer almayan mortgage tahvillerinin satışını yaptığını bilmiyordu. Çoğu şirket de yatırım bankalarından aldıkları tahvilleri anlamıyor" dedi.

    Değer yoksa prim de yok

    Küresel krizin fitilinin ateşlendiği günden bu yana 1,5 yıla yakın bir süre geçti. Krizin tek sorumlusu olarak CEO'lar gösteriliyor ancak Bloxham, yönetim kurullarının da, kendilerini uyarabilecek olan risk yönetimi uzmanları ile düzgün ve açık iletişim kurmadıklarına, gerçek risk uzmanlarını aramadıklarına dikkat çekti. CEO'ların aldıkları ücret ve primlere de değinen Bloxham, "Primler ve ücret paketleri çoğu şirkette riskle ilişkilendirilmez ama aslında ilişkilendirilmesi gerekir. Yönetim kurullarının CEO'lardan hesap sorması şart" ifadelerini kullandı. Eleanor Bloxham'a göre yönetim kurullarının CEO ve yöneticilere, sadece o yıl gelirler arttığı için verdikleri primlerde sürdürülebilir bir performanstan bahsetmek mümkün değil. Bloxham, "Çünkü şirket ve hissedarlar için sürdürülebilir bir gelişme sağlanmış olduğu söylenemez. Yönetim kurullarının burada yapmaları gereken şey sürdürülebilir bir değer yaratılmadıkça primleri ödemeyi ertelemeleridir" sözleriyle görüşlerini belirtti.

    Bir diğer sorun ise finans kurumlarının sadece hissedarlarına değil müşterilerine karşı olan görevlerini de yerine getirmemeleri. Bloxham burada, likit olmayan finansal enstrümanları tavsiye etmek, riskleri tam olarak ortaya koymadan mortgage ve benzeri enstrümanları satmak, gücü yetmeyeceği belli olan kişilere mortgage kredisi vermek gibi örnekler verdi. Finans kurumlarının yaptıkları işin tüm risklerini ve potansiyel kırılganlığını da yeterince göstermediklerinin altını çizen The Value Alliance CEO'su, "Bilançolarda yapılan oynamalar da potansiyel risklerin saklanmasına yardımcı oldu. Enron'un bu nedenle çöküşüne rağmen hâlâ bilanço oynamaları yapılıyor" dedi.

    Yönetim kurulları hatalı

    "Kredi krizinin başından bu yana yaşananlar yalnızca CEO'ların suçu değil. Ben bunun daha çok yönetim kurullarının hatası olduğunu düşünüyorum" diyen Bloxham, CEO'ların gerektiği gibi denetlenmediğini belirtti.

    Yatırım bankalarında ödüllendirme ya da prim kültürünün büyük bir sorun olduğuna dikkat çeken Eleanor Bloxham, "Yatırım bankalarının çoğunun gelirleri kendi tahvillerinin yaptığı işe bağlıydı. Dolayısıyla piyasalar yükseldiğinde gelirler de yükseliyordu. Ama bunun için CEO'ların ödüllendirilmesi mi gerekiyordu? Kazançları piyasanın üzerine çıkarmak adına çok fazla risk aldılar" şeklinde konuştu.

    Bloxham AIG'de, CEO Hank Greenburg'un yerine, onun himayesinde olan Martin Sullivan'ın getiirlmesini örnek verdi ve kültürde herhangi bir değişiklik olmadığının altını çizdi. Bu kurumların yönetim kurullarının kibirli olmayan bir şirket kültürü yerleştirmeyi beceremediklerine vurgu yapan Bloxham, "CEO'lara ve yatırım bankacılarına verilen büyük ücret paketleri müşterilere herhangi bir katma değer sağlamadı" dedi. Bloxham'a göre artık Wall Street'te hissedarların haklarını savunan ve etik olan işler yapılmıyor.

    Krizde medyanın da payı var

    Son olarak Wall Street ve finans sektörünün genelinde yaşanan başarısızlıkta ana hissedarların katkı olduğunu belirten Bloxham "Bundan birkaç yıl önce ABD'de ve başka ülkelerdeki büyük yatırımcılara yatırım bankalarının ve diğer finans kurumlarının yönetim sorunları olduğunu ve bununla ilgilenmeleri gerektiğini söylemiştim. Ancak bazı büyük şirketlerin hissedarları "kardeşleri"nin peşinden gitmek, onları incelemek istemediler" yorumunu yaptı.

    "Ayrıca yaşanan krizde bence medyanın da payı var. Şirketlerin mali bilgilerini yeterince derinlemesine incelemedi" diyen Bloxham, bu krizin diğerlerinin anlamasını ve dinlemesini sağlamaya çalışanları daha da cesaretlendireceğini umduğunu belirtti. Bloxham ayrıca bir uyarıda da bulundu; "Hissedarlar ve yönetim kurulları yeterince acı çekip bilinçlenmedikçe 'daha fazla kâr daha fazla ücret demektir' ilkesi değişmeyecektir."

    AVRUPA ABD'YE GÖRE ŞANSLI

    Avrupa'da da benzer hatalar yapıldı ama Avrupa'nın bir avantajı (ya da dezavantajı) var; bu da daha eski bir kültüre sahip olması ve risk alma konusunda daha dikkatli davranması. Pek çok Avrupalı'da "her şey hallolur" gibi bir ABD'li kovboy mantığı yoktur. Çok sayıda finans kurumunda ABD kibirli yönetim takımları oluşturmuştur ve bu takımlara hissedarlara ve müşterilere sağladıkları değerin üzerinde ödemeler yapılır. Avrupa'da da ödeme sorunu vardır ama bu kadar büyük değildir.

    ABD değerler sistemi son 30 yıldır neredeyse tamamen para kazanmaya, yani materyalizme odaklanmıştır. Yönetim kurulları ve hükümetler kültürlerinin bir parçası olan bu tür kötü diye nitelenebilecek davranışlarla güçlü bir şekilde savaşmak zorundadır.

    HÜKÜMETLERE DE GÖREV DÜŞÜYOR

    Günümüzde CEO'ların artık kendilerini dikkatlice incelemeleri ve uygulamalarını elden geçirmeleri gerekiyor. Yönetim kurullarının CEO'ları yapılanlardan ve sonuçlarından sorumlu tutmaları şart.

    Yönetim kurullarının kurumlarının kültürüne odaklanmaları, ücretler ve ödüllendirme sistemleri ile verdikleri mesajlar konusunda hassas olmaları gerekiyor.

    Hükümetler de kamu malları ve özel mallar arasındakia ayrımı yeniden gözden geçirmeli ve şirketleri vatandaşların geneline zarar verecek eylemlerden uzak tutmanın yollarını araştırmalı. Hükümetler şirketlere iyi günlerde de destek olmalı, her şeyden sadece yöneticileri değil yönetim kurulunu da sorumlu tutmalı ve riskleri daha etkin bir şekilde yönetmeli.

    Ayrıca bu krizde yaşananlar gibi durumların tekrarlanmaması için daha iyi mekanizmalar geliştirmeliler. Bunun için de sadece uzmanlara değil resmin bütününü gören düşünürlere de ihtiyaç var. Bir de, hükümetler vatandaşlarını alınan kararlar hakkında bilgilendirmesi, finans hakkında fikir sahibi olmanın önemini anlatması gerekiyor.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Batan bankalarda asıl hata yönetim kurullarında konulu yargıtay kararı ara
    Batan bankalarda asıl hata yönetim kurullarında konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Batan bankalarda asıl hata yönetim kurullarında

    2009’da yaraları saracağız

    Ali Ağaoğlu'ndan krize karşı tavsiyeler...

    Vatan/Ercan İnan

    Piyasalarda panik havası hakim. Herkes krizi en hafif şekilde nasıl atlatırım sorusuna cevap arıyor. Türk finans piyasasını en iyi tanıyan isimlerden olan ve isabetli yorumlarıyla dikkat çeken ekonomist Ali Ağaoğlu ile Ekonomi Müdürümüz Ercan İnan mevcut krizi masaya yatırdı. Krizden en az zararla çıkmanın yollarını konuştu.

    YTL faizinde kalmak dolardan daha kârlı

    Ercan İnan: Dolar/YTL kurlarında bana göre 1.7525 seviyesinin üzeri riskli. Bu seviye yukarı geçilirse Türk ekonomisi çok ciddi olarak zorlanır. 1.7450’lere kadar yaşanan yükseliş, daha önceleri bu seviyeler görüldüğü için yeni bir travma yaratmadı. Ancak 1.76’ların üzerinde bir gün kapanış olur ise, sonrasında görülecek seviyeler Türk insanı için yeni bir “travma” yaratabilir. YTL faizleri son 30 yılda olduğu gibi bence cazip olmaya devam edecektir. Gerek mevduat, gerekse de bono olsun YTL faizi küçük yatırımcılar için en cazip alternatif. 1986 yılından bu yana Türk piyasalarındaki gözlemimi; 10 yıllık bir sürede 2 yıl döviz, 8 yıl TL kazandırır şeklinde özetleyebilirim. Yani kısacası vatandaş bence döviz değil, YTL faizde kalmalı. Bir yılın sonunda bir hesap yaptığında YTL’de olmanın kendisi için daha hayırlı olacağını görecektir. Aslında basit bir hesap yapıp örnekle cevap vermek sanırım daha doğru. Şu an dolar 1.58 YTL seviyelerinde. Şimdi bu seviyelerden dolar almanın bir manası var mı? Bu maliyetteki doların bir yıl sonunda YTL faizine yetişmesi için 1.90 YTL seviyelerine çıkması lazım. Bana göre imkansız bir rakam. Bilmiyorum katılır mısın?

    Yılbaşına kadar euro sonrasında dolar akılcı

    Ali Ağaoğlu: Dövizde yatırım yapmak isteyenler için yıl başına kadar euro, sonrasında paritenin 1.20’lerin altına ineceği varsayımıyla dolar daha akılcı alternatifler olarak görünüyor. Borç alınacak para birimi, mutlaka ama mutlaka gelir elde edilen para biriminden olmalı ki, gereksiz yere risk alınmasın.

    Dolar 1.75’e yaklaştığında satmakta fayda var

    Ali Ağaoğlu: Elinde dolar bulunduranların 1.70’in üzerinde ve özellikle 1.75’e yaklaşıldıkça satmalarında fayda var. Ancak 1.7650’nin üzeri alarm sinyali olmalı, yeniden döviz almanın akılcı olacağı hatırlanmalı. Zira bir sonraki hedef 1.84 seviyelerine oldukça yakın.

    Dünyadaki kriz, 2001’de yaşadığımızın kopyası

    Ercan İnan: Hakikaten bu krizde en isabetli tahminleri sen yaptın. Bunu nasıl becerdin?
    Ali Ağaoğlu: 2001 Türkiye krizinin maalesef teğet geçmediklerinden biriyim. Hem de bankacı olarak bilfiil içinde yaşadım. Dünyada yaşanan son kriz adeta bizim 2001’de yaşadıklarımızın çok daha büyük ölçekli bir kopyası. O zamandan akılda kalanlar bu krizde işe yaradılar... Bir tür damdan düşme vakası yani..

    Dip, tam manasıylagörülmüş değil

    Ercan İnan: Dipleri geçtik mi artık? Piyasalar yeni dipler görecek mi yoksa en kötüsünü atlattık mı?
    Ali Ağaoğlu: Yıl sonuna hazırlık gibi geliyor son yükseliş hareketi. Önümüzdeki günlerde 9050-9,250 aralığın hatta 9,660 seviyelerine kadar bile bir yükseliş olabilir Dow’da. Ancak sonrasında ben halen daha yeni diplerin görülme ihtimalinin yüsek olduğuna inanıyorum. Henüz dip tam manasıyla görülmüş değil!

    Konut almak isteyenler, bankaların el koyacağı evleri beklesin

    Konut fiyatlarında yüzde 40’lık düşüşler olduğu yönünde haberler çıkıyor. Bu 40’lık düşüşler genel olarak insanların kafasında yerleşmiş değil henüz. Bir anlamda yaygın olarak bu fiyatlardan işlem yapılmıyor. Fiyat düşüşlerinin kredi geri ödemelerindeki sorunlarla birleşme ihtimali var. Konut fiyatlarındaki düşüş bankacılık sektörüne de mutlaka etki edecek, bankaların elinde gayrimenkul birikmeye başlayacaktır. İlk evini almak isteyenler, bankaların yapacağı satışları ya da bankalar tarafından el konulan ev rakamlarının arttığına dair haberler çıkana kadar bekleyebilirler.

    Kredi faizleri 2009’un ikinci çeyreğinden önce normale dönmez

    Kredi faizlerinin kısa zamanda normale dönmesi hayli zor. Uluslararası kredi ve para piyasalarındaki kilitlenme henüz aşılabilmiş değil. Bunun da en azından 2009 ikinci çeyreğinden önce “normale” dönme ihtimali az görünüyor. O zamana kadar da öncelikli olarak kredi piyasası normale dönmez, faizlerinin normale dönmesi ise daha da uzun zaman alır.

    Kısa vadede altına yatırım iyi bir alternatif değil

    Altın dolar/ons bazında 815 cari seviyelerinden bir-iki aylık süreçte 838-845 bandına en fazla da 875 dolar seviyelerine kadar yükselebiliyor. ABD hisse senedi ve kredi piyasalarında hayat “normale” dönemeye başlayınca altın fiyatlarının 600-650 dolar/ons aralığına gerilemesini bekliyorum. Bizde YTL/dolar kuralarında da dramatik bir yükselme olmaz ise altına yatırım kısa vadede iyi bir alternatif olmayabilir.

    “Bir yıl sonra iyi para kazanırım” denildiğinde kriz son bulur

    Kriz fiyatların; elinde hisse senedi (ya da gayrimenkul) bulunduranların artık bu “yüklerinden” ne pahasına olursa olsun “kurtulmak” istedikleri; işler önümüzdeki 3 ya da 6 ay daha kötü gitse bile ben bu seviyeden aldığım hisselerden nasılsa bir yıl sonra iyi para kazanırım deneceği noktaya kadar düştüğünde son bulmuş olacaktır.

    Obama’ya rağmen hayathiç de kolay olmayacak

    Piyasalar Obama’ya kadar iyi olsa bile, Obama’nın ilk bir yılında pek iyi olmayacaktır. Zira onunda elinde sihirli bir değnek yok. Eğer 2008 yılında yeni dipler görülmemiş ise, bu 2009’un ilk yarına ertelenmiş demektir. O dönemde; Obama’ya rağmen; hayat hiç de kolay olmayacak gibi görünüyor.

    Kriz daha kötüleşmeyebilir 2009 pansuman yılı olabilir

    Ercan İnan: 2009 da 2008 gibi kayıp bir yıl mı olacak yani?
    Ali Ağaoğlu: Kayıp yıl bana 2008 gibi geliyor. 2009 “pansuman” yapılacak, yaraların sarılmaya çalışılacağı bir yıl olacak.

    Giden yabancılar gelecektir, yüksek getiri vaad ediyoruz

    Ercan İnan: Borsanın yükselmesi için yabancı yatırımcı gerekli deniyor. Bütün dünya borsaları düştü. Wall Street’te de varlık değerleri şaka sayılacak seviyelere geldi. Yabancılar geldiğimiz bu noktada tekrar Türkiye’den dönüp hisse alırlar mı?

    Ali Ağaoğlu: Biz gelişmekte olan ülkeler arasında sayılıyoruz. Gelişmiş ülkelerle bizim gibi ülkelere yatırım yapan fonlar farklı. Genelde herkes kendi piyasasında iş yapıyor. Bizim piyasalarımıza yatırım yapanlar, toz duman yatışınca yine dönüp geleceklerdir. Diğer önemli faktör de bizdeki varlık değerlerindeki düşüşlerin, gelişmiş ülkelerden fazla olmasından dolayı, daha yüksek getiri vaat ediyor olmasıdır.

    ABD ekonomide kilit taşıydı, şimdi taş yerinden oynadı

    Ercan İnan: Krizin kökü, anası ABD’dir diyoruz. Peki neden kriz bizi teğet geçmiyor?

    Ali Ağaoğlu: ABD şu anda dünyadaki ekonomik sistemin “kilit taşı”. Hani kemerlerin tam ortasında kama misali konan ve kemeri dengede tutan ve sağlamlaştıran taş var ya, işte ABD’nin küresel ekonomideki yeri de o... Şimdi o kilit taşı yerinden oynadı, kemerin bir yerinde yer alan bizi de etkiliyor. Tüm gözler ABD’ye çevrilmiş durumda.

    Harley Davidson tutkunu

    Vatan Gazetesi ekonomi yazarı Ali Ağaoğlu, kelimenin tam anlamıyla bir Harley Davidson tutkunu. Ağaoğlu, İstanbul trafiğine motosikletiyle kafa tutuyor. Sadece hobi olarak değil, günlük yaşantısında da işe ve toplantılarına giderken motosiklet kullanıyor.

    30.11.2008

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    İletiler
    251
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Batan bankalarda asıl hata yönetim kurullarında

    TOBB ve Halkbank'tan KOBİ'lere 1,5 milyar YTL'lik can suyu kredisi

    01.12.2008 | Anadolu Ajansı |

    Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Halk Bankası arasında imzalanan protokol ile KOBİ'lere, her iki kaynaktan toplam 1,5 milyon YTL'lik can suyu kredisi kullandırılacak.

    Bu kredinin 100 milyon YTL'lik bölümü TOBB kaynaklarından, 800 milyon YTL nakdi ve gayri nakdi, 400 milyon doları da ihracat kredisi olmak üzere Halkbankası kaynaklarından verilecek.

    Söz konusu krediyi ticaret, sanayi, ticaret ve sanayi odaları, ticaret borsaları ve odalar birliği üyeleri kullanacak. TOBB'dan kullandırılacak 100 milyon YTL'lik kredinin vadesi 12 ay, aylık faizi yüzde 1,2, kredi aralığı ise 20 ile 50 bin YTL olacak.
    Halk bankası kaynaklarından kullandırılacak kredi ise 500 bin YTL'ye kadar ulaşabilecek. Söz konusu kredi eşit taksitler halinde ödenmek üzere 36 ay vadeli, aylık faizi yüzde 2,25 olacak. Bankanın ihracat kredisinin faizi ise normal uygulamanın bir puan altında olacak.

    Bankanın kullandıracağı krediden yararlanacak üretimi destekleyen firmalar ile sanayi ve tarımsal sanayi firmalarından, banka, sigorta ve muamele vergisi alınmayacak.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Batan bankalarda asıl hata yönetim kurullarında

    İngiliz ve Alman bankaları zorda

    02.12.2008 | Referans

    İngiltere'de faaliyet gösteren London Scottish Bank'ın yönetimi, bankanın, faaliyetlerini sürdürmeye yetecek kadar nakdi bulunmadığı gerekçesiyle kayyuma devredildi. Financial Services Authority adlı, bankacılık alanında yetkili yapı tarafından yönetiminin devralınmasıyla birlikte, bankanın mevduat kabulü durduruldu.

    Ernst&Young adlı mali danışmanlık firması, London Scottish Bank'ın yönetimini sürdürmeye tayin edildi. Bankada parası bulunan tüm mevduat sahiplerine paralarının tümünü geri alacaklarına dair güvence verildi.

    Öte yandan Alman bankası BayernLB'nin 5 bin 600 kişiyi işten çıkaracağı da iddia edildi. Münih merkezli bankanın Başkanı Michael Kemmer de bu haberi doğruladı. Almanya'nın ikinci büyük bankası BayernLB'nin ana hissedarı Bavyera Eyaleti yönetimi, dün bankaya 10 milyar euroluk yardım yapılacağını açıkladı. Alman hükümetinden de BayernLB için 15 milyar euroluk devlet garantisi vermesi istendi.

    Bu arada Belçika hükümeti de, krizde parçalanarak satılan Fortis'in en büyük hissedarı Çin'in ikinci büyük sigorta şirketi Ping An'ın 1.8 milyar euroluk tazminatının ödenmesi talebini reddetti.

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Batan bankalarda asıl hata yönetim kurullarında

    Zordaki şirketlerle fırsatçılar da eklendi iflas erteleme patladı

    03.12.2008 | Sibel Cingi | Haber

    Kriz nedeniyle zorda kalan şirketler, iflas erteleme yolunu seçiyor. Son üç ayda sadece Bakırköy Ticaret Mahkemeleri'ne başvuran firma sayısı 50'yi buldu. Uzmanlar, bazı firmaların da uygulamayı kötüye kullandığına da dikkat çekiyor.

    Ekonomik kriz nedeniyle şirketlerin iflas erteleme başvurularında büyük bir artış yaşanıyor. Bazı şirketler gerçekten zor durumda olduğu için bu yola başvuruyor. Ama bazıları da yasal boşluklardan yararlanarak alacaklılardan kaçmak için iflas ertelemeyi bir kalkan olarak kullanıyor. 2001 krizinden sonra zorda olan firmalara rahat nefes aldırmak amacıyla iflas ertelemenin şartları kolaylaştırılınca zordaki şirketler ile fırsatçılar adeta birbirine karıştı. Hukukçular daha önce hakim takdirinde olan iflas ertelemelerin, 2003'te yapılan yeni bir düzenleme ile "takdiri zorunlu" hale getirildiğine dikkat çekiyor.

    İki basit şartı olan ve borçları belli bir süre erteleyerek icra takiplerinin önüne geçen iflas erteleme için sadece Bakırköy Ticaret Mahkemesi'ne 2008 yılının son çeyreğinde 50'ye yakın firma başvuruda bulundu. Türkiye genelindeki başvuru sayısı ise 250'nin üzerine çıktı. "Şartlar o kadar basit ki hak eden de alıyor, hak etmeyen de" diyen hukukçulara göre iflas erteleme son dönemin modası, hatta cennete giden yolun anahtarı...

    İflas ertelemenin en büyük mağdurları ise alacaklılar ve bankacılar. Bankacılar, "Eskiden alacak takibine gittiğimizde karşımıza tabela şirketler çıkardı. Şimdi ise iflas erteleme kararları çıkıyor. İhtiyacı olmayanın bile aldırdığı iflas erteleme kararları bankacılığın en büyük sorunlarından biri haline geldi" diyor. Türkiye'nin önde gelen hukukçularından Sümer Altay, bazı kesimlerin iflas ertelemeyi bir rant kapısı haline getirdiğini söylüyor.

    İflas eden şirket için üç yöntem var

    Türkiye'de iflas noktasına gelmiş şirketlerin başvuracağı üç yöntem var: Konkordato, yeniden yapılanma ve iflas erteleme. Son dönemde Şahinler Holding ve Profilo gibi zora düşen büyük grupların başvuruları ile gündeme gelen iflas erteleme ise kriz döneminin modası. İflas ertelemenin iki basit şartı var. Birincisi şirketin borca batık durumda olması, diğeri de şirketi ayağa kaldıracak bir projesinin bulunması. Bu iki şartı yerine getiren mahkemelerden iflas ertelemeyi kapıyor. Hem hukukçulara hem de bankacılara göre iflas ertelemeler krizin de etkisi ile son bir yıldır patladı.

    İflas davaları ticaret mahkemelerinde görülüyor. İstanbul'da 14 tane ticaret mahkemesi var. Bunların dördü Kadıköy'de, üçü ise Bakırköy'de. İş dünyasının kalbi olarak görülen İstanbul Avrupa yakasındaki Bakırköy'de yaklaşık 50 iflas erteleme dosyası bulunuyor. Türkiye'deki toplam dosya sayısının ise 250 civarında olduğu belirtiliyor. Ticaret Mahkemelerinin esas defterlerine bakıldığında elektronikten hazırgiyime, kimyadan ipliğe, gıdadan ev tekstiline kadar birçok firmanın iflas erteleme talebinde bulunduğu görülüyor.

    Projeler siyasetçi beyanından farksız

    Uzmanlara göre iflas ertelemeyi moda haline getiren ise 2001 krizinden sonra yapılan düzenlemeler. Hukukçular daha önce hakim takdirinde olan iflas ertelemelerin, 2003'te yapılan yeni bir düzenleme ile "takdiri zorunlu" hale getirildiğine dikkat çekiyor. Kendisi de iflas erteleme davalarına bakan Avukat Sümer Altay, "İflas ertelemenin koşulları o kadar takdire müsait ki... Hele de şirketlerin sunduğu projeler siyasetçi beyanından farksız. Ekonomistler bile değerlendirme yaparken bunların birer tahmin olduğunu vurguluyorlar. Tahmin yapılamayan bir ortamda proje iyidir ya da kötüdür nasıl denir... Ne malum yapacağı, yaparsa da kurtulacağı. Hakimler de bu riski göze alamadığı için 2001 krizinden sonra yapılan düzenlemeye kadar sürekli dosyaları red ediyordu. Eskiden hakimin takdirine ait olan ve red yiyen iflas erteleme 4949 sayılı kanunla yeni bir kimliğe kavuştu. Hakimin artık borca batıklığı ve projenin iyi olduğunu saptadığında iflas erteleme kararını vermesi mecburiyeti getirildi. Takdir, zorunlu hale getirildi" diyor.

    Furya Yargıtay'ın da kafasını karıştı

    Yaşanan furyanın iflas davalarına bakan Yargıtay'ın bile kafasını karıştırdığı belirtiliyor. Yargıtay 19. hukuk dairesinin yaklaşık 1-1.5 yıl önce kendi içinde bir süzgeç mekanizması kurduğunu kaydediliyor. Bu konudaki sıkıntıların hükümete iletildiğini ve daha sıkı kriterler getirilmesi talebinde bulunulduğunu belirten Altay, "Meclis'te olan Türk Ticaret Kanunu'nda bu konuda bazı düzenlemelerin yer almasını bekliyorduk. Prof. Ünal Tekinalp komisyondaki icra iflasçıları bunun gerekli olduğu konusunda ikna etti. Ancak hükümet "Zor duruma düşeni boğamayız" yaklaşımında olduğu için konu sürüncemede kaldı" diye konuşuyor.

    Cennetin anahtarı gibi görülüyor

    Türkiye'nin önde gelen hukukçularından olan Avukat Sümer Altay, herkesin çok kolay bir şekilde alınan iflas ertelemeye umutla sarıldığını söylüyor. "İflas erteleme cennete giden yolun anahtarı gibi görülüyor" diyen Altay, iflas ertelemenin birçok suiistimal kuruluşlarının ve rantiyecilerin ortaya çıkmasına neden olduğunu ileri sürüyor. Altay, şöyle devam ediyor: "Bu işin organize grupları çıktı. Başı sıkışan, hakeden de hak etmeyen de başvuruyor. Bir takım avukatlar çıkıyor şunu yaparım, bunu yaparım diyor. Gerçekten zorda olanlar var. Bunun için pozitif, somut kriterler koymak lazım. Öyle herkesin oraya buraya çekeceği bir şekilde olmamalı."

    Sorunun çözümünün konkordato ve yeniden yapılanmanın daha işler hale getirilmesinde yattığını belirten Altay, "Üvey evlat muamelesi gören konkordatoda önce 'alacaklılarını ikna et' deniyor. Haciz unsuru aranıyor. İflas erteleme ise kolay iş. Teminata gerek yok. Alacaklıları ikna etmek yok" diyor. Altay, borca batıklıkta da manipülasyonlar yapıldığını söylüyor.

    Staj tezleri bile iflas ertelemeler üzerine

    Altay, iflas ertelemeyi hukukçuların bile anlamadığı görüşünde. Altay, bu tespitini ise "iflas erteleme davası" tabirinden yola çıkarak yapıyor. Altay, "Herkesin dilinde 'iflas erteleme davası' diye bir tabir var. Halbuki iflas erteleme davası diye bir dava yok" diyerek şu açıklamayı yapıyor: "İflas erteleme, iflas davasının doğrudan doğruya içinde yapılacak ara bir taleptir. Şirket iflas davası açar. 'Ben iflası gereken bir durumdayım' der. Ancak bir taraftan da 'Beni iflas ettirme' diye talepte bulunur."

    Aynı zamanda İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi'nin de Bölüm Başkanı olan ve Kadir Has Üniversitesi'nde ders veren Altay, üniversitelerde hazırlanan staj tezlerinde de moda konunun iflas erteleme olduğunu söylüyor.

    Konkordato'nun beli büküldü

    Konkordato'nun Turgut Özal hükümeti döneminde bu kuruma başvuran bazı işadamlarına tepki üzerine yapılan düzenlemeler ile belinin büküldüğünü belirten Altay, "O dönemde değişiklikler ile ilgili yapılan toplantıya beni de çağırdılar. Toplantıda 'Konkordatolar haksızlıklara yol açıyor bazı hükümler getirmek gerekiyor' diyerek benim de fikrimi almak istediklerini söylediler. Yapılacak değişikliklere karşı çıktım. Çünkü değişiklikler konkordato isteyenlerin kilitlenmesine ve sistemin felce uğramasına yol açacaktı. Bu değişikliklerin nedeni de konkordato isteyen o dönemin ünlü bir iş adamına tepkiydi" diyor. Altay, yine de konkordatonun 4 ayda bitmesi, bitmediği takdirde icraların yürümesi gibi sistemi kilitleyen tedbirlerin devreye sokulduğunu belirtiyor. Altay, "Yapılan düzenlemenin ardından konkordatolar indi indi sıfıra geldi. Yaklaşık 20 yıldır da Türkiye'de münferiden bir iki tane görülebiliyor. Ayrıca şartlardan dolayı bunu başaranların da şansları fiilen yok derecede" diye konuşuyor.


    Bankacılar yeni düzenleme istiyor

    İflas ertelemeler bankacıların da en önemli sorunlarından biri haline geldi. Katılım Bankaları Birliği Genel Sekreteri Osman Akyüz, "İflas ertelemesi son zamanda karşılaştığımız en ciddi sorunlardan biri. Bazı şirketler bunu borçtan kaçma aracı haline getirdi. Kısacası borçtan kaçanların sığınağı oldu" açıklamasını yapıyor. Akyüz, şöyle devam ediyor: "Eskiden alacak takibi yaptığımızda karşımıza tabela şirketleri çıkardı. Firmalar levhalarını değiştirirdi. Şimdi ise iflas erteleme kararları çıkıyor. Eskiden tabela değiştiren hukuk organizasyonları vardı. Şimdi iflas ertelemesi organizasyonları var. İflas erteleme müessesesi getirilirken zorda olana destek olmak ve üretimin devamını sağlamak düşüncesi esastı. Fakat uygulama, borçlardan kaçma yolu haline geldi. Bankacılar olarak yasal düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesini istiyoruz."

    ZORDA OLUP DA BAŞVURANLAR

    Büyükler nakit darboğazından dolayı istedi

    Türkiye'de son dönemde büyük firmaların da iflas erteleme davalarına tanıklık ediyor. Uzmanlar küresel kriz ve Uzakdoğu baskısı ile gerçekten zor durumda olduğu için başvuran firmalara Şahinler Holding'i ve Profilo'yu örnek gösteriyor.

    Uzakdoğulu firmaların acımasız rekabetine daha fazla dayanamayan ve Avrupa pazarında kayba uğrayan Profilo 2007 sonunda bir yıl iflas erteleme istedi. Profilo Telra'nın bankalara 217 milyon YTL, tedarikçilere 62 milyon YTL, işçilerine de 6.8 milyon YTL borcu vardı. Profilo Telra'yı bünyesinde bulunduran Profilo Holding'in CEO'su Göksen Körezlioğlu, geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamada şirketin aktiflerinin borçları ödeyecek güçte olduğunu belirterek, "Tek ihtiyacımız olan şey, zaman" demişti. Bir diğer örnek olan Şahinler Holding hakkında ise hakkında da geçen günlerde iflas erteleme kararı verildi. 80 milyon YTL'si bankalara olmak üzere 150 milyon YTL civarında borcu bulunan şirket, 22 Ağustos 2008'de Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne iflas erteleme talebinde bulundu. Şirket küresel krizin yarattığı sıkıntı nedeniyle zora düştüğünü mal varlığı olmasına rağmen nakit darboğazında olduğunu açıklamıştı.

    FIRSAT BİLİP DE BAŞVURANLAR

    Lüks otomobil alıp iflas erteleme istedi

    İflas ertelemeden yararlanıp fırsatçılık yapanlar da var. Edinilen bilgiye göre Türkiye'nin büyük illerinden birinde faaliyet gösteren bir şirketin sahibi 300 bin YTL'lik bir lüks araç almak için bayiye gitti. Şirket sahibi aracını da banka kredisi ile aldı. Firma sahibi otomobilinin ilk taksidi olan 8 bin YTL'yi ödedikten 15 gün sonda iflas erteleme başvurusunda bulundu. Alınan iflas erteleme kararıyla da şirket tüm borçlarından bir süreliğine kurtuldu. Ama bu durum banka şube müdürünü işinden etti. "Böyle birine nasıl kredi verirsin" diyerek banka merkezi şube müdürünü görevden aldı.

    (Referans)

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Batan bankalarda asıl hata yönetim kurullarında

    Özel kesimin dış borcu 145 milyar dolar

    Haber Milliyet

    04.12.2008/Gazeteport

    Merkez Bankası, yeni bir uygulamayla Türkiye’nin en önemli kırılganlıklarından biri olan özel kesim dış borcunun miktar ve vadelerine ilişkin tabloları yayımladı.

    Milliyet Gazetesin'de yer alan habere göre, Merkez Bankası, özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli kredi borcunun eylül sonu itibariyle 144 milyar 792 milyon dolar olduğunu açıkladı. 2007 sonunda 120 milyar 570 milyon dolar olan söz konusu borç bu yılın ilk 9 ayında yüzde 20 arttı.

    Toplam borcun 98 milyar 648 milyon doları finansal olmayan kesime yani şirketlere, 46 milyar 144 milyon doları da finans kesimine ait. Şirketlerin borcunun 95 milyar 477 milyon doları kredilerden, 2 milyar 444 milyon doları yabancı sermaye sayılan kredilerden ve 727 milyon doları da ticari kredilerden oluştu. Finansal kesimin 46 milyar 144 milyon dolarlık borcunun 33 milyar 613 milyon doları bankaların borçlarından oluşurken bunun tamamı kredilerden meydana geldi.

    12 milyar 531 milyon dolar borcu olan bankacılık dışı finansal kuruluşların bu borcunun 12 milyar 310 milyon doları kredilerden, 221 milyon doları yabancı sermaye sayılan kredilerden oluştu.

    1 YILDA 42 MİLYAR DOLAR
    Özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli kredi borcunun vade dağılımına bakıldığında, bir yıla kadar olanlarının toplamının 42 milyar 72 milyon dolar olduğu görüldü. 13 milyar 157 milyon dolarlık borcun 13-18 ay, 10 milyar 83 milyon dolarlık borcun 19-24 ay, 79 milyar 480 milyon dolarlık borcun 24 aydan fazla vadesi bulunuyor.

    Bankalar ve ticari krediler hariç özel sektörün yurtdışından sağladığı kısa vadeli kredi borcu ise 2 milyar 75 milyon dolar düzeyinde bulunuyor. Özel bankaların kısa vadeli dış borcunun tutarı ise 8 milyar 489 milyon dolar

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Batan bankalarda asıl hata yönetim kurullarında

    Bankaların kârları düştü krediler arttı

    09.12.2008/Gazeteport

    İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören bankaların Ocak-Eylül 2008 döneminde karları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6 oranında geriledi.

    A Yatırım Araştırma Bölümünün araştırmasına göre, İMKB'de işlem gören ve Türkiye bankacılık sisteminin aktif büyüklüğü açısından yüzde 78'ini oluşturan 15 adet bankanın yılın 9 aylık dönemi gelir tabloları incelendiğinde net karları, geçen yıl aynı döneme göre yüzde 6 düşüşle 8,3 milyar YTL'den 7,8 milyar YTL'ye geriledi.

    Söz konusu bankaların aktif büyüklükleri ise bu dönemde yüzde 27 artışla 393 milyar YTL'den 498 milyar YTL'ye yükseldi. 15 bankanın toplam mevduatı da geçen yıla göre yüzde 29 artışla 243 milyar YTL'den, 313 milyar YTL'ye çıktı.

    Döviz mevduatları ise yüzde 21 artışla 78 milyar dolardan, 94 milyar dolara yükseldi.

    A Yatırım'ın araştırmasında, son dönemde kurlardaki artışın ardından dolar kurunda 1,5-1,7 seviyelerinde denge bulunması ve bu seviyenin aşılmayacağına yönelik beklentiler nedeniyle döviz mevduattan önemli oranda TL mevduata geçiş yaşandığına dikkat çekildi.

    Araştırmaya göre, söz konusu bankaların verdiği krediler ise Ocak- Eylül 2008'de yüzde 40 artışla 205 milyar YTL'den 287 milyar YTL'ye ulaştı.

    Toplam mevduatın yüzde 63'ünü YTL mevduat, 37'sini ise döviz cinsi mevduatlar oluşturdu.

    TÜKETİCİ KREDİLERİNİN YÜZDE 33'Ü KONUT KREDİSİ
    Merkez Bankası verilerine göre bankacılık sektöründeki 117 milyar YTL'lik tüketici kredilerinin yüzde 33'ünü konut kredileri, yüzde 29'unu ihtiyaç kredileri, yüzde 28'ini kredi kartları ve yüzde 4'ünü diğer krediler oluşturdu.

    İMKB'deki bankaların takipteki krediler toplamı yılın 9 aylık döneminde geçen yıla göre yüzde 11 artışla 9 milyar YTL'ye ulaşırken, bu kredilerin toplam krediler içindeki oranı yüzde 4'ten yüzde 3,2'ye geriledi.

    Araştırmaya göre, bankacılık sektöründe kredi büyümesi devam etmekle birlikte global olumsuz koşullar nedeniyle kredi hacmindeki büyümede yavaşlama görüldü. Geçen yıl kredi hacminde yıllık yüzde 30 büyüme oranı Eylül 2008 döneminde yılbaşına göre yüzde 27 olarak gerçekleşti.

    Buna karşın Eylül sonu verileri Haziran sonu ile karşılaştırıldığında büyüme hızı yüzde 5'e düştü. Araştırmada, "Bu durumda ekonomideki yavaşlamanın sürmesi durumunda kredilerde büyüme hızının düşmeye devam etmesi beklenebilir" yorumuna yer verildi.

    (Not: Analize Akbank, Alternatifbank, Denizbank, Finansbank, Fortisbank, Garanti Bankası, Halkbank, İş Bankası, Şekerbank, TEB, Tekstilbank, T.Kalkınma Bankası, TSKB, Vakıfbank ve Yapı Kredi Bankası dahil edilmiştir.)

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Batan bankalarda asıl hata yönetim kurullarında

    9 milyar dolarlık acil kredi

    Yerli özel bankalar, krizde nakde sıkışan reel sektöre 9,2 milyar YTL acil spot kredisi açtı.

    Bugun/10 Aralık 2008

    Kamu bankalarıyla yabancı bankalarsa reel sektörü bırakıp tüketici kredilerine yöneldi. Türkiye’de mevduattaki hareket ise özel bankalara döndü.

    Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) resmi verileri, bankaların “sahiplik” durumuna göre krizde farklı farklı tavır takındıklarını ortaya koydu. Verilere göre, yerli özel bankalar reel sektörün ihtiyacı olan kredileri önemli ölçüde karşılayarak üretime kısmen de olsa destek verdi.

    Buna karşılık kamu bankalarıyla Türkiye’de banka satın alıp işleten yabancı bankalar ise reel sektöre kredi vermek yerine, kaynaklarını tüketici kredileriyle kredi kartlarına, yani “tüketime” aktardılar. İşte BUGÜN’ün belirlediği çarpıcı sonuçlar:

    KİM SIRTINI DÖNDÜ?

    Reel sektörden gelen “bankalar kredileri kesti” feryatları rakamlara aynen yansıdı. Ancak veriler, reel sektöre kamu bankalarıyla yabancı bankaların spot kredi ve taksitli ticari kredileri keserek tam anlamıyla sırt döndüğünü, yerli özel bankaların ise acil spot kredilerini 9 milyar 169 milyon YTL birden artırarak destek verdiğini gösterdi. Yerli bankalar, reel sektörün taksitli ticari kredi taleplerini ise tıpkı kamu ve yabancı bankalar gibi karşılamadı.

    TÜKETİMİ FONLADILAR

    Reel sektörün krediye sıkıştığı bu dönemde kamu bankaları ticari kredileri 69 milyon, acil ihtiyaçlar için kullanılan spot krediler 511 milyon; yabancı bankalar da ticari kredileri 28 milyon ve spot kredileri de 268 milyon YTL düşürdüler. Buna karşılık kamu bankaları tüketici kredilerini 623 milyon YTL, yabancı bankalar da bireysel kredi kartlarını 114 milyon YTL artırarak tüketime destek oldular.

    MEVDUAT YERLİYE KAYDI

    Kriz döneminde mevduattaki artış da dikkat çekti. Küresel krizin ilk başladığı 12 Eylül 2008’den bu yana bankalardaki mevduat 22 milyar YTL arttı.

    Bu dönemde vatandaş tasarrufunu, tahminlerin aksine kamu bankalarından çok yerli özel bankalara yöneltti. Kriz ortamında yerli özel bankalara yatırılan mevduat 14,2 milyar YTL artarken, kamu bankalarındaki mevduat artışı 7,8 milyar YTL’de kaldı. Bu dönemde mevduat azalışı yaşayanlar ise sadece Türkiye’deki yabancı bankalar oldu. Bu bankaların mevduatı 16 milyon YTL eridi.

    SiGORTALI MEVDUAT TAVAN YAPTI

    Krizin yoğun yaşandığı son 70 günlük dönemde, 50 bin YTL ve altındaki sigortaya tabi mevduat miktarında rekor düzeyde artış oldu. Yurtdışında çok sayıda dev yabancı bankanın birbiri ardına iflasın eşiğine gelmesi, Türkiye’deki yabancı bankalarda tasarrufu olan küçük yatırımcıyı korkuttu. Bu dönemde yabancı bankalar, 50 bin YTL ve daha altındaki küçük mevduatta 184 milyon YTL düzeyinde kayıp yaşadı.

    MEVDUAT AİLEYE BÖLÜNDÜ

    Buna karşılık kamu bankalarındaki sigortaya tabi mevduat 3,3 milyar, yerli özel bankalardaki sigortalı mevduat da 3,6 milyar YTL birden arttı. Bu artışın bir bölümü yabancı bankalardan mevduat kayışından, daha büyük bölümü ise mevduatların aile fertleri arasında bölünmesi sonucu oluştu. Tüm bankalardaki sigortaya tabi mevduat ise 112,5 milyar YTL’den 119,4 milyar YTL’ye çıktı.

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Bankalarda Sicilim temiz değil
    Bankalarda sicilim temiz degil bundan yaklasik 2 sene öncesine dayanan bir sey kred karti borcumdan dolayı icra yoluna kadar varan bir sürec tabi...
    Yazan: levent.nayan Forum: Kredi Kartları ve Bankacılık Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 25-06-2010, 21:51:26
  2. Bankalarda 65 yaş sınırı kanunlarla belirtilmiş mi?
    Sayın forum yöneticileri ve üyeleri benim sorum oldukça karmaşık. Büyükbabam 2008 yılında 79 yaşında iken vefat etti. ölümünden 6 ay kadar önce...
    Yazan: koolman Forum: Miras Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 21-06-2010, 15:42:23
  3. Tüzel Kişiliğe sahip kuruluşların site kurullarında temsil şekil ve esasları
    60 bağımsız bölümden oluşan sitemizde,20 bağımsız bölümün mülkiyeti Tüzel Kişiliği olan bir vakfa ait olup bu daireler kendi mensuplarına, kiralama...
    Yazan: M.Necdet Tüzün Forum: Kat Mülkiyeti Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 21-01-2009, 12:57:24
  4. Batan Şirket
    Öncelikle herkese iyigeceler dilerim benim sorunum babam emekli oldukdan sonra bir şirkette işe başladı fakat bu şirket bir süre sonra battı babam...
    Yazan: okanb Forum: Borçlar Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 02-09-2007, 22:22:50
  5. Batan bankadan istifa
    SELAMLAR, 1,5 yıldan beri süren bir iş mahkemesi davam var. Ben davalıyım, 15 arkadasım gibi. Yurtbank ta hepimiz uzman yardımcısı olarak...
    Yazan: pınar73 Forum: Bireysel İş Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 06-02-2004, 13:55:40

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.