Sayın sone ;
Öncelikle şunu belirteyim aynı konuyu iki farklı yerde açtığınız için diğer iletiniz konu kirliliği olmaması için tarafımızdan silinmek zorunda kalmıştır. Lütfen aynı konuyu aynı yazılarla tüm formlara eklememeye çalışalım...
Buyurun size bilgi....
19. yüzyılın başlarından itibaren Ortodoks milletler arasında dini birliği korumak amacıyla teolojik konularda türdeşliği sağlayacak çözümler aramaya başlayan Patrikhane, bu amaçla bir ilahiyat okulunun açılması çalışmalarına başladı. İlk adımı atan Patrik IV. Germanos, Bizans döneminden kalan Heybeliada'daki manastırı onarttı (1842). 1 Ekim 1844'te hizmete açılan okuldaki eğitim, şu dört ana aşamadan geçmiştir:
1. 1844 - 1919: Dört yıl ortaokul ve üç yıl teoloji eğitimi.
2. 1919 - 1923: Orta öğretimsiz, beş yıllık teoloji eğitimi.
3. 1923 - 1951: Birinci dönemdeki uygulamaya dönüldü,
4. 1951 - 1971: Dört yıl lise ve üç yıl teoloji.
Heybeliada Ruhban Okulu, Fener Rum Patrikhanesi'ne bağlı olarak çalışmıştır. Okul müdürü metropolitler arasından atanmış, aynı zamanda Ayia Triada Manastırı'nın sorumluluğunu da üstlenmiştir. Okulda patrikler ve Rum cemiyetinin bağışlarıyla kurulan zengin bir kütüphane oluşturulmuş, eğitim için bazı kitaplar da Patrikhane Kütüphanesi'nden getirilmiştir.
Selanik'te yayınlanan Mekadonia adlı gazetede 1 Mart 1952'de Yunan Kral ve Kraliçesi'nin Türkiye'ye gelişi nedeniyle başlatılan seri bir yazıda Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili şu bilgiler verilmiştir:
"Heybeliada'daki Ruhban Okulu'nda üç katlı, yüz odalı binada 20 öğretmen ile birlikte 12 memur görevdedir. Öğretim iki kısımda yapılır. Birinci kısım üç sınıflı lise, diğer kısım ise 6 sınıflı ilahiyat şubesidir. İlahiyat şubesinde liseyi bitirenler okurlar. Burası yavaş yavaş bütün Hıristiyanlığın büyük bir üniversitesi haline gelecektir. Bu okul diğer vakıflar gibi cemaatlere bağlı değil, doğrudan doğruya Patrikhane'ye bağlıdır ve beş kişilik bir misyon tarafından yönetilmektedir ."
1950 - 1960 yılları hem Patrikhane'nin hem de Ruhban Okulu'nun Türk milli politikaları ve Lozan'da oluşturulan hukuki statünün aksine bazı faaliyetlere giriştiği ve bu bakımdan zamanın Türk hükümetlerinden de birtakım tavizler kopardığı bir dönem olmuştur. Sözü edilen dönemin başlarında, Amerika-Türkiye ilişkileri her alanda artmıştır. Kuzeyindeki Rus tehdidini çok şiddetli algılayan Türkiye, Batı'ya özellikle Amerika'ya daha çok yaklaşmakta ve yeni oluşmakta olan NATO ittifakına girmek istemekteydi. Bu çerçevede 1948 yılı başlarında Fener Patrikhanesi üzerinde Amerikan ve baskılarının arttığı gözlenmektedir. Patrikhane, Amerikan ve Rus çıkarları bakımından kullanılmaktadır.
Sovyet lideri Stalin, 1943 yılı itibariyle 1924'ten beri boş duran Moskova Patriklik makamına Sergius'un (Sergei) seçilmesini sağlamıştır. Stalin, Sovyet ideolojisine ters düşse bile kilise kurumunu politik manevralarda kullanmış, Rus Ortodoks Kilisesi'ni en azından Yakın Doğu'da ve giderek uluslararası Ortodoks dünyasında prestij kazanabilmesi için kullanmak istemiştir. 1945'te Aleksei'nin devraldığı Moskova Patrikliği aracılığıyla Sovyet yönetimi, aralarında Suriye, Lübnan, Filistin, Mısır ve Balkan ülkelerindeki Ortodoks cemaatleri ve kurumlarına yakınlaşmayı tasarlamıştır. Doğulu Ortodoks Hıristiyanları aynı Çarlık Rusya'sında olduğu gibi himayesi altına alabileceğini düşünen Moskova, Rusya dışındaki Ortodokslara artan bir ilgiyle sarılmıştır. Stalin'in bu yolla Yakın Doğu'yu ve elbette Balkanlar'ı etkisi altına almayı tasarladığı görülmektedir.
Patrikhane'nin, eğer üzerinde siyasi amaçla çalışılırsa, bölgesel ve giderek uluslararası boyutlarda önemli bir malzeme olacağını kavrayan Stalin, Türkiye üzerindeki emellerini de bu kanalla çıkaracağı bir krizle gündeme getirmeyi amaçlıyordu. Stalin bu girişimden herhangi bir sonuç almamıştı; ancak, gene de hem Türkiye, hem de Yunanistan, Fener Patrikhanesi'ne bir Sovyet müdahalesi ihtimalini kuşkuyla izlediler.
Ankara hükümeti, Patrikhane'nin Moskova'nın nüfuzuna girmesinden ve bir Sovyet müdahalesi için bahane oluşturabileceğinden rahatsızdı. Yunanistan ise, 19. yüzyılda Rumların elinde bulunan birçok ruhani liderliği ellerinden alan Arap ve/veya Slav Ortodoksları gibi şimdi de Fener'e el atabilecek bir Rusya'nın Ortodoks âleminin iç çevrimindeki Rus-Helen rekabetini yeniden gündeme getirebileceğinden çekinmekteydi .
25 Şubat 1946'da ölen Patrik 11. Bünyamin'in (Venyamin) yerine V. Maksimus seçilmiştir. Amerikan gizli servisleri Patrik Maksimus'un "Rus ajanı" olduğu görüşündedir . Yunan iç savaşında komünistleri destekler tavırlar takınan Patrik Maksimos, Marksist görüşlere hoşgörüyle yaklaşmaktadır . Bu nedenle Amerikalılar 1948 yılı başlarında Maksimos'un görevinden alınıp yerine Athenegoras'in getirilmesi için yoğun bir faaliyet içine girmişlerdir . Maksimos'un "sağlık sorunları" mazeret gösterilerek 27 Mart 1948'de görevi bırakması ve sonra da ileri sürdüğü bazı şartlar kabul edilerek 18 Ekim 1948'de istifa etmesi sağlanmıştır .
Amerika'da iken Fener Rum Patrikliği'ne seçilen Athenegoras, Amerika'dan Başkan Truman'ın yaveri ve özel uçağı ile İstanbul'a 26 Ocak 1949 günü gelir ve ertesi gün merasimle taç giyer. Bir zamanlar Osmanlı Devleti'nin bir vilayeti olan Yanya'da 1886 yılında doğmuş olan ve son 18 senedir Amerika'da bulunan Athenegoras, "fevkalade telsik" yoluyla Türk vatandaşlığına kabul edilmiştir. Çünkü, hukuki olarak Patriğin Türk vatandaşı olması zorunluluğu vardır. Başkan Truman'dan Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye özel bir mesaj getirmiş olan Patrik, Ankara'da büyük itibar görmüştür. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilen ilk Rum Patriği olan Alhenegoras'ın, asıl adı Aristokles Spiru'dur. 1903 yılında Yanya'dan İstanbul'a gelip Heybeliada Ruhban Okulu'na girmiş, 1910 yılında Ruhban Okulu'nun bitirdikten sonra Athenegoras adını almıştır .
Athenegoras'ın Patriklik makamına oturması, Türk basını tarafından çok fazla dikkate alınmamıştır. Ancak Moskova ile Washington arasındaki nüfuz mücadelesine dikkat çeken yabancı basın, Amerika'nın Athenegoras'ın bu makama seçilmesine yardım ettiğini yazmıştır .
Dönemin dış siyasi gelişmeleri ve uluslararası güç dengelerinde ön plana çıkan Fener Rum Patrikhanesi ve Patrik Athenegoras, Heybeliada Ruhban Okulu'yla ilgili önemli atılımlara başlamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 8 Aralık 1950 tarihinde 927601 sayılı emri ile Ruhban Okulu'nun "yüksek okul" haline getirildiği ve "yabancı öğrenci alabileceği" karara bağlanmıştır. Bakanlığın Talim ve Terbiye Dairesi'nin 25 Eylül 1951 tarihli ve 151 sayılı kararı ile de "yüksek okula daha çok sayıda yabancı öğrenci alınabileceği" İstanbul Valiliği'ne bildirilmiştir. Savaş ve casusluk faaliyetleri gerekçe gösterilerek 1939'da yasaklanmış olan yabancı öğrenci alma işi, böylece serbest bırakılmıştır.
Athenegoras'ın Patrik olduğu 1949'da Heybeliada Ruhban Okulu'ndaki öğretmenler, Türk vatandaşı olan 16 öğrenciye ders veriyorlardı. İstanbul'daki erkek Rum liselerinde o tarihlerde 2.500 civarında öğrenci bulunmasına rağmen, Rum aileler çocuklarını papaz okuluna göndermek istemezlerdi. Bunun en önemli gerekçelerinden biri, Cumhuriyet hükümetlerinin Patrikhane hakkında izlediği politikaydı . Türkiye, Lozan'da oluşan hukuki statüyü aynen uyguluyordu.
Patrik olduktan sonra Türk hükümetine başvuran Athenegoras, Yunan uyruklu öğrencilere "öğrencilikleri süresince" Türkiye'de oturma izni aldı. Bununla yetinmeyen Patrik Athenegoras, okuldan mezun olan öğrencileri Patrikhane'de "stajyer" adı altında görevlendirmeye başladı.
1957'de Kıbrıs nedeniyle Türk-Yunan ilişkileri bozulmaya başlayınca Türkiye Cumhuriyeti bu uygulamayı yasaklamıştır. Zürih ve Londra antlaşmalarının getirdiği yapay dostluk, yasağı kısmen gevşetse de; Başpiskopos Makarios'un Kıbrıs'ta giriştiği hareketler ve Enosis çabalarının yoğunlaşması dolayısıyla bu uygulama 1964'te tamamen yasaklanmıştır . Kıbrıs'ı kana bulayan Başpiskopos Makarios da Heybeliada Ruhban Okulu'nun mezun ettiği "papaz"lardandır.
13 Nisan 1964'te dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr. İbrahim Öktem, Rum azınlık ilkokullarına bugüne kadar tanınan ve mevzuat hükümlerini aşan özel hakların bundan böyle kaldırılacağını, Ruhban Okulu'ndaki yabancı öğrenci sayısının tahdit edileceğini ve Yunan hükümetinin Türkiye'de eğitim görmüş 35 öğretmene Batı Trakya'da görev vermediğini, buna aynen mukabele edileceğini, Yunanistan'da Türk azınlık okullarına tanınmayan bu neviden haklar konusunda bundan böyle mütekaabiliyet esası ile sıkı sıkıya bağlı kalınacağını" açıkladı .
1950-1960 dönemdeki Türk hükümetlerinin tavizci politikalarından yararlanan Patrikhane, İmroz ve Bozcaada Rum okullarını Milli Eğitim Bakanlığı mevzuatı dışına çıkartarak, doğrudan doğruya kendi yönetimi altına almıştı. Bu çalışmayı Meliton Sotiri Hacis isimli bir papaz organize ediyordu. İstanbullu bir Rum olan Papaz Meliton, 1937'de Heybeliada Ruhban Okulu'ndan mezun olmuştu. Yunan pasaportlu Meliton, Patrikhane tarafından görevli olarak İngiltere'ye göndermişti. İngiltere'de 10 yıl kalan Meliton, 1947'de Patrikhane'ye dönmüştür. O tarihlerde patrik olan Maksimus, Meliton'un Türk vatandaşlığına alınması için bir başvuru yapmış ise de bu, Bakanlar Kurulu tarafından reddedilmiştir.
Patrik olduktan sonra, Yakovas ve Emilyanos gibi Türk düşmanı papazlarla Meliton'u yanına alarak sıkı bir örgütlenmeye giden Athenegoras, Meliton'u önce Türk vatandaşlığına kabul ettirmiş, ardından da onu İmroz ve Bozcaada Metropoliti olarak görevlendirmiştir.
İmroz ve Bozcaada'daki bu gelişmeleri yakından izleyen Türk hükümeti, eski hukuki statüyü gündeme getirerek, 16 Temmuz 1964'te bu iki adadaki Rum okullarının Milli Eğitim Bakanlığı emrinde Türkçe dini eğitim yapmalarını öngören kanun maddesini tekrar yürürlüğe koymuştur. Bunun üzerine Yunanistan, konuyu Pariste'ki UNESCO toplantısına getirmiştir. Türkiye, buradaki görüşmelerde konunun tamamen Türkiye'yi ilgilendiren bir iç mesele olduğunu dile getirmiştir. Milli Eğitim Bakanı İ. Öktem, konuyla ilgili gerekli açıklamaları yapmış; Türk delegesi Prof. B. Tuncel, de "Meselenin ele alınması halinde Türkiye, Yunanistan'da yaşayan Türk asıllı çocukların eğitimden mahrum bırakılması konusunu UNESCO'nun incelemesini isteyeceğini" söylemiştir. Bunun üzerine konu konferansın gündeminden çıkarılmıştır .
127 yıl Patrikhane'nin kendisine tahsis ettiği ödenekle yaşatılan Heybeliada Ruhban (Papaz) Okulu, Anayasa Mahkemesi'nin "Özel Yüksek Okulların Devletleştirilmesi" hakkındaki 12 Ocak 1971 tarih ve 1971-3 sayılı kararından sonra kapanmıştır .
Kapanma süreci şu şekilde işlemiştir: Dönemin Türk Hükümeti "özel öğretim kurumları"nı düzenleyen bir kanun hazırlamıştır. 8 Haziran 1965 gün ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu 'un bazı maddelerinin iptali hakkında Danıştay Dava Daireleri Kurulu, 1969/39 esas sayısı ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur. Danıştay, özel bir yüksek okulca verilen diplomaların iptali konusunda, Danıştay'da Milli Eğitim Bakanlığı'na karşı açılan davada ileri sürülen Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülerek 8 Haziran 1965 gün ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 1. ve 13. maddelerinin iptalini istemiştir .
Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararın "Sonuç" bölümü şöyledir:
"1- 8 Haziran 1965 günlü, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 1. maddesinin özel yüksek okullar bakımından Anayasa'ya aykırı olduğunu ve bu yönünden iptaline, ... karşı oylarıyla ve oy çokluğu ile;
2- Aynı kanunun 14. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline, ... karşı oylarıyle ve oy çokluğu ile;
3- a) Aynı kanunun 8. maddesinin özel yüksek okullara ilişkin 2., 3. ve 4.fıkralarının,
b) 48. maddenin yüksek öğrenim veren özel okullara ilişkin hükmünün, 44 sayılı kanununun 28/2 maddesi uyarınca iptallerine oy birliğiyle; 12 Ocak 1971 gününde karar verildi ."
Anayasa Mahkemesi'nin Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun ilgili maddelerini iptal ederek Yüksek Öğretim Kurumları'nın sadece devlet tarafından açılıp işletilebileceğini "emredici" bu kararından sonra; mevcut özel yüksek öğretim kurumları ya faaliyetlerine son vermiş, ya da bir devlet üniversitesine bağlamıştır.
Bu karardan sonra, Heybeliada Ruhban (Papaz) Okulu da "özel yüksek okul" statüsünde değerlendirilmiş, okulun varlığını sürdürebilmesinin ancak Türk üniversitelerinden birisine veya bir ilahiyat fakültesine bağlanarak mümkün olabileceği belirtilmiştir .
Türk hükümeti ile Patrikhane ve okul yöneticileri arasında çeşitli görüşmeler yapılmıştır. Ancak, okulun Türk üniversitelerine bağlanmasını istemeyen Patrikhane ve okul yöneticileri, Heybeliada Ruhban Okulu'nu kendiliğinden kapatmışlardır .
Aynı karara göre; Amerikan Robert Koleji binaları 1971'de Boğaziçi Üniversitesi'ne devredilmiştir. Ardından da Robert Koleji, Arnavutköy Kız Lisesi ile birleşmiş ve Özel İstanbul Amerikan Robert Lisesi adını almıştır. Kolejin yüksek kısmı Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşmüştür .
ÖĞRENCİ KAYNAKLARI VE SAYILARI
Heybeliada Ruhban Okulu'nun öğrencilerinin büyük bir kısmı Patrikhane'nin yetki alanındaki bölgelerden geliyordu. Ancak Etiyopya Kilisesi, Anglikan Kilisesi gibi değişik kiliselerden gelenler de okulda eğitim görüyorlardı. Kapatıldığı tarihe kadar geçen 127 yıl içinde okuldan 930 kişi mezun oldu. Bunlardan 343'ü piskopos oldu. Piskoposlardan 12'si patriklik makamına kadar yükseldi . 930 öğrencinin 255'i 1950-1969 yılları arasında mezun olmuştur. Bunların da sadece 38'i Rum asıllı Türk vatandaşıdır. Bu dönemde 162'si Yunan uyruklu olmak üzere toplam 187 yabancı öğrenci okulu bitirmiştir.
Yunanlı araştırıcı Alexis Alexandris'in verdiği rakamlara göre; Heybeliada Papaz Okulu'nun (Theological College of Chalki) 1920-1979 arasındaki öğrenci sayıları yıllara göre şu şekildedir:
ÖĞRETİM DÖNEMİ ÖĞRENCİ SAYISI
1920-21:................................... 37
1923-24: .................................. 30
1927-28: ...................................37
1933-34: ...................................75
1948-49: ...................................70
1978-79: ...................................25
Yazarın 1978/79 yılı için verdiği rakam, tablonun diğer okulların rakamlarını da içermesinden dolayıdır. Buradaki 25 öğrenci okulun faaliyetlerine son verdiği 1971 tarihine kadar (1948/49 yılından itibaren) okuyanları göstermektedir.
Aynı dönemde İstanbul'da bulunan Rum azınlık okulları ve toplam öğrenci sayıları da şöyledir:
Ruhban okulu Heybeliada'nın en güzel tepelerinden birinde bulunmaktadır .. Manzarası çok güzeldir ) Binasının pencereleri sonradan yapılanlar hariç haç biçimindedir. Son gelişmelerede bakarsak 7 Haziran 2004 te olan önemli gelişme ile :
MEB'nin raporunda, Avrupa Birliği yolunda önemli bir adım olarak görülen ve ABD Başkanı Bush'un da birkaç kez gündeme getirdiği Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasının 'mevcut yasal koşullar içinde mümkün olmadığı' belirtildi.
Milli Eğitim Bakanlığı, bu nedenle, görüşlerini mevcut yasal çerçeve içinde yapılabilecek alternatif düzenlemelerle sınırlı tuttu.
Bakanlığın, Dışişleri Bakanlığı'na ilettiği yazıda Ruhban Okulu'nun açılması için Yüksek Öğrenim Yasası'nda değişiklik gerekiyor.
Fener Rum Patrikhanesi'nin talepleri de tam olarak karşılanmıyor
Yasal düzenleme yapılmazsa sorunun çözümü için neler yapılabileceğine de yer veren Milli Eğitim Bakanlığı, uygulanabilecek bu seçenekler için yasal düzenleme gerekmediğini ancak Fener Rum Patrikhanesi'nin taleplerinin de tam olarak karşılanmadığını belirtti.
Dışişleri Bakanlığı, AB'ye uyum için yasal düzenleme yapılıp yapılmayacağına karar verecek ve Yüksek Öğrenim Kanunu'nda bağımsız ruhban okullarının açılması için bir değişiklik öngörülürse taslak, yine Dışişleri tarafından hazırlanacak.
Bush'un okulun açılması için talebi
28-29 hazirandaki NATO Zirvesi için İstanbul'a gelmeye hazırlanan ABD Başkanı George Bush'un gündemindeki konulardan biri 1971'den beri kapalı olan Ruhban okulu.
George Bush, NATO Zirvesi öncesinde İstanbul'da içlerinde Fener Rum patriği Bartolomeos'un da bulunduğu farklı din gruplarının liderleriyle görüşecek.
Okulu açma sözü
ABD'li bir yetkilinin verdiği bilgiye göre, Bush, bu görüşmeler sonrası Türk hükümetinden Heybeliada Ruhban Okulu'nu açma sözünü yerine getirmesini isteyecek.
Lozan Anlaşması ile güvence altına alınan Ruhban Okulu, 1971'de kapatılmıştı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İngiltere'deki Oxford Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılacağını belirtmişti.
Görüşmeler yapıldı ancak halihazırda ciddi bir açılma durumu olmamasına karşın Başbakan bu konu her gündeme geldiğinde 'AÇACAĞIZ' sözünüde vermektedir.
Size son olarakta yukarıdaki bilgileride kısaca içeren aslı kilise olan okul tarihinide vereyim..
Aya Triada Manastırı, Marmara Denizinde İstanbul Adalarından büyüklük bakımından ikincisi olan Heybeliada� nın kuzeybatı yönünde çamlarla kaplı Ümit Tepesinde bulunmaktadır. Çamlar ve deniz bu manastıra dünyada eşine az rastlanır bir güzellik katmaktadır.
Manastırın kuruluş tarihçesi:
Birçok yazılı kaynak ve tarihçi manastırın ilk defa İstanbul Patriği Aziz Fotios tarafından 9.yy.da kurulduğunu belirtmektedirler.Bu gelenek günümüzde de sürmekte olup her yıl 6 Şubat günü Ortodoks inancına göre Aziz Fotios yortusu Manastırın kuruluş bayramı olarak kutlanmaktadır.Manastır Hristiyanlığın Kutsal Üçlüsü� ne (Aya Triada ) ithaf edilmiştir.
1O63 yılında Bizans İmparatoriçesi Katerina Komnini tarafından bu manastıra hediye edilmiş olan el yazması bir İncil üzerinde Heybeliada (yunanca adı ile �Halki� ) Aya Triada Manastırı ifadesi kullanılmıştır.
Bizans döneminde manastır bazen bir ibadet ve dinlenme yeri; bazen de saraydan ve üst düzeyden kişilerin sürgüne gönderildiği bir yer olarak yaşamını sürdürmüştür.
İstanbul� daki Alman Kilisesinin Başrahibi Stefanos Gerlach�ın 16. yy.da İstanbul� da bulunan kilise ve manastırları kapsayan ünlü listesinde Heybeliada�daki Aya Triada�nın da adının bulunması manastırın İstanbul�un Osmanlılar tarafından fethinden sonra da varlığını sürdürdüğünü göstermektedir.
Eski yıllardan beri varolan bu manastırın kilisesi birçok defa tahrip olup, yeniden inşa edilmiştir. Bugün kullanılan kilise, sağ yan duvarında bulunan yunanca mermer kitabeden anlaşılacağı gibi, Patrik IV. Germanos ve Padişah Abdülmecit� in saltanatları sırasında 1 Mayıs 1844 Pazartesi günü açılmıştır.
Ruhban Okulunun açılması ve gerekçeleri:
Ortodoks din adamı yetiştirilmesi amacıyla ilk defa 1844 yılında, Patrik IV. Germanos� un destekleriyle Aya Triada Manastırı bünyesinde teoloji eğitimi veren bir okul açılmıştır. Bilindiği gibi, İstanbul� un fethinden sonra İstanbul Rum Patriği� ne �Millet-Başı� ünvanı verilmiş ve kendisi Bab-ı Ali� ye karşı Osmanlı İmparatorluğundaki tüm Ortodoksların lideri olarak kabul edilmiştir.
Okulun açıldığı yıllarda (1844) gerek İstanbul� da gerekse Osmanlı İmparatorluğu� nun sınırları içinde ve dışında yaşayan yüzbinlerce Ortodoks için iyi eğitim görmüş; dini vazifesini çağdaş bilim ve teknolojiyle birleştirerek en iyi şekilde ifa edebilecek din adamlarına ihtiyaç duyulmaktaydı.Batı Kiliselerindeki reformlar ve kültürlü din adamları bir yerde böyle bir okulun kurulmasını zorlamıştır.Böylece Heybeliada Ruhban Okulu 1844 yılındaki açılışından 1971 yılındaki kapanışına kadar Aya Triada Manastırı ile bütünleşmiştir. Çam ve deniz kokusunun birleştiği bir tepe üzerinde, geniş bir bahçe içinde, büyükşehirlerin her türlü problem ve gürültüsünden uzak bir ortam içinde yatılı olarak burada okuyan öğrenciler derslerde teorik olarak öğrendiklerini manastırın kilisesinde pratik olarak uygulayarak, eşsiz zenginlikteki kütüphanesi ile görgü ve bilgilerini arttırarak, birkaç dil öğrenerek buradan mezun oluyorlardı. Böylece Heybeliada Ruhban Okulu kısa zamanda dünya çapında şöhret yapmış ve her zaman saygı ile anılan bir eğitim ocağı olmuştur. Okul faaliyet gösterdiği süre içinde (1844 - 1971) 1000 yakın mezun vermiştir.Bu mezunlardan 12 tanesi İstanbul Rum Patrikliği makamına kadar yükselmiştir.2 kişi İskenderiye Patriği, 3 kişi Antakya Patriği, 4 kişi Otosefal Atina Başpiskoposu, 1 kişi Otosefal Arnavutluk Başpiskoposluğu görevine seçilmiştir.
Diğer 343' ü üst düzey ( Piskopos ) din adamı, 318' i ruhani ve geriye kalanlarda değerli teologlar olarak dünyanın çeşitli yerlerinde hizmet vermişlerdir ve vermeğe devam etmektedirler.
Bugünkü Okul Binası:
1844� ten itibaren çeşitli ekler ve tamirlerle kullanılmakta olan okul binası 28 Haziran 1894 günü meydana gelen ve son 15O yıldır İstanbul� da yaşanmış olan en şiddetli deprem sırasında büyük ölçüde zarar görmüştür.Depremin öğle yemeği saatine rastlaması can kaybını önlemiş, ancak okul kullanılamayacak hale gelmiştir.
Binanın yeniden yapımı için maddi desteği İstanbul� un Zengin Rum tüccarlarından, Kadıköy� deki Aya Triada, Şişli Rum Mezarlığındaki Ayios Petros ve Pavlos, Paris� teki Ayios Stefanos Kiliselerini de yaptırmış olan Pavlos Skilitsis Stefanovik ailesi sağlamıştır.Binanın mimarı 19. cu yy. sonları ile 2O. ci yy. başlarında İstanbul� da yaşamış ve görkemli yapılar bırakmış olan Periklis Fotiadis� dir. O tarihte henüz 36 yaşında olan Fotiadis referans olarak 1893 yılında bitirdiği, Beyoğlu� nun görkemli binalarından Zoğrafyon Rum Lisesini göstermiştir.
Padişah II. Abdülhamit� in izinleriyle 22 Nisan 1895 �te temeli atılan bina 1,5 yıl gibi kısa bir süre içinde tamamlanarak 6 Ekim 1896 �da açılmıştır.Yunan alfabesinin ( -pi ) harfi şeklinde bir plan üzerine bina edilmiş olan yapı bir bodrum ve iki kattan oluşmaktadır.Özellikle ana giriş kapısı görkemli mermer merdivenleri ve sutunları ile antik bir yunan tapınağının girişini hatırlatmaktadır. Pencere ve cephe süslemelerinde ise Bizans yapılarını çağrıştıran tuğlalar bol miktarda kullanılmıştır. Binanın bodrum katında yemekhane ve kütüphane, giriş katında sınıflar, etüd odaları, fizik - kimya laboratuvarı, revir ve yatakhane; ikinci katında ise büyük tören salonu, müdür ve öğretmen odaları, sekreterlik, yatılı kalan öğretmenlerin yatak odaları ve teoloji bölümü talebeleri için yatakhane bulunmaktadır.
Manastırın Kütüphanesi:
Manastırın zengin kütüphanesinde bugün 120 binin üstünde kitap bulunmaktadır. Teoloji ilmi dışında Yunan ve Latin klasikleri, Bizans ve Roma tarihi, Kilise Mimarisi, Kilise İlahileri, Hukuk, Arkeoloji, Sanat Tarihi gibi konularda da değerli kitaplar vardır. Lugatlar ve çeşitli dillerdeki Ansiklopediler önemli bir yer işgal etmektedir. Yunanca ve Latince dillerinin dışında Türkçe, İtalyanca. Fransızca, İngilizce, Almanca ve Arapça kitaplar da bulunmaktadır.
Kütüphanenin okuma salonu ile süreli yayınların bulunduğu bölüm 1960 yılında İstanbul� un varlıklı Rum ailelerinden Kiryako Pamukoğlu� nun bağışları ile restore edilerek çağdaşlaştırılmıştır.
Okul uzun yıllardır kapalı olmasına rağmen; yurt içinden ve yurtdışından gönderilen bağışlarla her yıl kitap sayısı artan kütüphane yaşamını sürdürmektedir.
Manastırın Kilisesi:
Hristiyanlığın Kutsal Üçlü� süne ( Aya Triada ) ithaf edilmiş olan bugünkü Kilise binası 1844 yılında yapılmıştır. Daha önceki Kilise yanmış olduğundan geriye birşey kalmamıştır. Kilise üç bölümlü ( nefli ), küçük bir bazilika şeklindedir. Dar bir girişten ( narteks) sonra karşılıklı beşer sütun üzerinde yükselen ana binaya ( naos ) girilir.
İkonostasis, Piskopos Tahtı, vaiz kürsüsü ( amvon ) ahşap olup, muhtemelen 19. yy. ortalarına aittir. Taşınabilir ikonaların dışında, kilisenin tavanında bulunan Pantokrator ( Ebedi hakim Mesih İsa ) dikkati çekmektedir. Duvar resimleri (fresk) ve mozaik ikona bulunmamaktadır. Kilisenin çan kulesi bulunmadığından, çanlar bahçede özel olarak yapılmış bir yerde durmaktadır.
Manastırın içindeki ve dışındaki Mezarlar:
a-) Manastırın içinde, Kilisenin arkasında bir grup bakımlı mezar bulunmaktadır. Bunlardan iki tanesi İstanbul Rum Patriklerinden V. Konstantin ile VII. Kirillos� a aittir.Diğerleri Okul Müdürlüğü yapmış olan din adamları ile okulun tanınmış öğretmenlerinindir.
b-) Manastır duvarlarının dışında yine din adamlarının gömülü olduğu eski ve küçük bir mezarlık daha vardır.Burada da İstanbul Rum Patriği VIII. Neofitos yatmaktadır. Bu mezarlık birkaç yıl önce tahrip edilmiş; yakın zamanda tamiratı yapılmış olmakla birlikte, bazı mezarlardaki isimleri tespit etmek mümkün olmamıştır.
Okulun bugünkü durumu
Okul bugünkü kapanma noktasına dört farklı dönem yaşayarak gelmiştir.
1-) 1844 - 1915 yılları arasında okul yedi sınıflıydı. Bunların dördü Lise, üçü Teoloji bölümüne aitti. 1915 - 1918 yılları arasında I. nci Dünya Savaşı nedeniyle İstanbul� un birçok okulunda olduğu gibi eğitim durmuştur.
2-) 1918 - 1923 arasında Okul beş yıllık yüksek Okul statüsüne yükseltilmiştir.
3-) 1923 - 1951 arasında Cumhuriyet Türkiyesi� nin Okulları ile uyum sağlayarak eski yedi yıllık eğitim sistemine dönmüştür.
4-) 1951-1971 yılları arasında dönemin İstanbul Rum Patriği Athenagoras�ın çabaları ile yeniden statü değiştirilmiştir. Liseden sonra dört yıllık eğitim verdiği halde Milli Eğitim Bakanlığının Talim ve Terbiye Dairesinin 25 Eylül 1951 tarih, sayı 2 ve 151.nci karar ile onayladığı Öğretim Yönetmenliğine göre, Sadece rahiplik mesleğine girecek öğrencileri yetiştirmek amacıyla faaliyet göstermekte idi.
1964 yılına kadar Balkan Ülkelerinden, hatta Afrika� nın Mısır ve Ethiopia gibi ülkelerinden, Suriye� den, İngiltere� den yabancı uyruklu öğrenciler Heybeliada Ruhban Okuluna yatılı eğitim görmeğe geliyorlardı.
1964 -1965 ders yılında yabancı uyruklu öğrencilerin okula devam etmelerine yetkililerce izin verilmeyince, uluslararası alanda tanınan okul büyük bir darbe yemiştir.
1971 yılında Türkiye� deki bütün Özel Yüksekokulların devletleştirildiği, ya da kapanmak zorunda kaldığı dönemde, Türkiye� de muadili olan başka kuruluş bulunmadığından; Heybeliada Ruhban Okulu kapattırılmıştır.
1971� den bazı araştırmacı ve yazarlar yeni bir dönem, bazıları ise son dönemin bir uzantısı olarak tanımlamaktadırlar. Bugün, İstanbul Rum Patrikhanesi� ne bağlı bir manastır olarak işlevini sürdüren Aya Triada Manastırında 1993-1998 yılları arasındalar Teoloji ve Çevre Sorunları konulu bazı toplantı ve seminerler yapılmıştır. Manastırın ziyaretçileri oldukça fazladır. Dünyanın her tarafında yüksek mevkilere ulaşmış çok sayıda eski mezun uzun eğitim yıllarını geçirdikleri Okulu ve Manastırı görmek maksadıyla sık -sık gelmektedirler.
İstanbul� u ziyaret eden turistlerin, yabancı Kilise heyetlerinin, kurumların, organizasyonların ve şahsiyetlerin bir bölümü burayı mutlaka ziyaret etmek istemektedirler. Özellikle, hafta sonlarında manastırı gezmek isteyen yerli ziyaretçi sayısının da artmakta olduğu gözlenmektedir.
Daha fazla bilgi için size Heybeliadaya gitmenizi öneririm )) Havalarda güzel şuan hafif bir yağmur olsada ... saygılarımla..
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Clicking Here TLO lookup
02-05-2025, 13:42:01 in Askerlik Hukuku