YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VERİLEN KARARLARIN TANINMASI TÜRKİYEDE YARGILANAN SUÇLARDA
UYULMASI ZORUNLU KURALLAR

1. Yabancı ülke mahkemesinden verilen kararlar
Mahkeme kararları Devletin egemenliğinin ifadesidirler. Bu nedenle, mahkeme kararları, verildikleri ülkede geçerlidirler. Ülke dışında bunların bir geçerliliği bulunmamaktadır. Bir devletin mahkemesinin verdiği bir kararının o devletin ülke dışında geçerlik kazanması, ancak kararın başka bir Devletin mahkemesi tarafından tanınmasıyla mümkün olabilir.
Bu durumda,yabancı ülke mahkemelerinin verdiği kararlar Türk yargı yerlerini bağlamaz. Yabancı ülke mahkemesinin hükmünün Türkiyede geçerlilik kazanması, hükmün tanınmasına bağlıdır.
Kanun, 17. maddesinde, “…mahkeme, yabancı mahkemeden verilen ve Türk hukuk düzenine aykırı düşmeyen hükmün, Türk kanunlarına göre bir haktan yoksunluğu gerektirmesi halinde, cumhuriyet savcısının istemi üzerine Türk kanunlarındaki sonuçların geçerli olmasına karar verir “ diyerek, yabancı ülke mahkemesinden verilen hükmün, tanınmasını, yani hükmün Türk hukuk düzeninde geçerlilik kazanmasını düzenlemiş olmaktadır.
Bu durumda, ortada yabancı ülke mahkemesi tarafından bir kimse hakkında verilmiş bir mahkumiyet hüküm olmalıdır. Mahkumiyet hükmü Türk Kanunlarına göre bir haktan yoksunluğu getirmelidir.
Hükümle gelen hak yoksunluğu, kanunun 53. maddesindeki belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma anlamındadır.
Hak yoksunluğu herhalde vatandaşla ilgilidir.
Cumhuriyet savcısı yabancı ülke mahkemesi hükmünün Türk kanunlarına göre hak yoksunluğu doğurduğunu tespit ettiğinde kendiliğinden istemde bulunacaktır.Tabii, hakkında mahkumiyet hükmü verilen kişi de savcıdan istemde bulunmasını isteyebilir.
İstem üzerine, mahkeme, Türk kanunundaki sonuçların geçerli olmasına karar verir.
Yetkili ve görevli yargı yeri CMK’ un 14. maddesinde gösterilmiş bulunmaktadır.

2. Türkiyede yargılanan suçlarda uyulması zorunlu kurallar

Bir ülkede suç işleyen, ancak bu suçtan ötürü yabancı bir ülke mahkemesinde yargılanan kişinin, suçu işlediği ülkede bulunduğunda, o ülke ceza kanununa göre yeniden yargılanması, uygar ulusların kabul ettiği bir kuraldır. Bununla, kimse bir suçtan ancak bir kez yargılanır kuralı ( non bis in idem ) ihlal edilmemektedir, çünkü yabancı ülkede çekilen ceza alınacak cezadan indirilmektedir. 765 s. Kanun 3/1, 2. cümlesinde yer vermiş bulunmaktadır.
Kanun, 9. maddede, “ Türkiyede işlediği suçtan dolayı yabancı ülkede hakkında hüküm verilmiş olan kimse, Türkiyede yeniden yargılanır” demektedir.
Bu kimse Türk veya yabancı olabilir. Önemli olan, suçun Türkiyede işlenmiş olmasıdır.
Tabii, kişinin, yeniden yargılanabilmesi için, Türkiyede bulunması, suçun hala kovuşturulabilir nitelikte olması gerekmektedir.
Kanun bu kimsenin yabancı ülkede mahkum olması veya beraat etmesi arasında bir fark gözetmemektedir.
Bir kimse, ister Türkiyede işlediği suçtan dolayı yabancı ülkede yargılansın, isterse yabancı ülkede işlediği suçtan dolayı yabancı ülkede yargılansın, Türkiyede yargılandığında, yabancı ülkede gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta ve hükümlülükte geçirdiği süreler, kanun gereği olarak (m. 16 ) o suçtan dolayı Türkiyede verilecek cezadan indirilir.
Ayrıca, Kanun, ülke dışında işlenen suçlarda, failin lehine olduğu taktirde, suçun işlendiği ülkenin ceza kanununun göz önünde bulundurulmasını istemiştir.
Gerçekten, Kanun, 19/1. maddesinde “ Türkiyenin egemenlik alanı dışında işlenen suçlar dolayısıyla Türkiyede yargılama yapılırken, Türk kanununa göre verilecek olan ceza, suçun işlendiği ülke kanununda öngörülen cezanın üst sınırından fazla olamaz “ kuralını getirmiş bulunmaktadır.
Kanunun “ yabancı ülke” yerine “ Türkiyenin egemenlik alanı dışında“ ifadesini kullanmıştır. Bununla gerçekten yabancı ülke dışında nenin kastedildiği anlaşılamamaktadır. Gerekçede “ Türkiye Devleti tarafından görevli olarak yurt dışına gönderilen kişilerin bu görevleri dolayısıyla, bu görevleriyle bağıntılı olarak işledikleri suçlardan dolayı da ceza belirlenirken yabancı kanun göz önünde bulundurulmayacaktır “ denmektedir. “Türkiyenin egemenlik alanından” kastedilen Devlet ve memuru ilişkisiyse ortada bir sorun bulunmamaktadır. Ancak, gerekçenin, bağlayıcılık değeri bulunmamaktadır. Böyle olunca, bu gerekçeye rağmen, 19/1.madde hükmünden Devlet tarafından yurt dışında görevlendirilen kimseler de yararlanacaklardır, çünkü bunlar da, yabancı bir ülkede oldukları için Türkiyenin egemenlik alanı dışındadırlar.
Kural mutlak değildir. Kanun, 19/2. maddede kuralın istisnasına yer vermiştir: Suç Türkiyenin güvenliğine karşı veya zararına olarak veya Türk vatandaşlarına karşı ya da Türk kanunlarına göre özel hukuk tüzel kişisi zararına olarak işlenmişse, suçun faili, yabancı ülke kanununun göz önünde bulundurulması kuralından yararlanamaz.
Burada Türkiyenin güvenliğine karşı veya zararına olarak ifadesi de açık değildir. Bu konuda gerekçede de bir açıklık bulunmamaktadır. Herhalde, sorunu, daha önce de yaptığımız gibi, suçun hukuki konusu kavramından hareketle çözmek gerekecektir.