T.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/2460
K. 2005/773
T. 16.2.2005
MAL BEYANINDA BULUNMAMAK ( 5237 S.K. nun 5 ve 50. Maddelerinin Sanığın Lehine Bulunduğundan İnfazının Durdurulması Talebinin Kabul Edilmesi Gereği )
İNFAZIN DURDURULMASI ( Mal Beyanında Bulunmamak Suçu/Talebinin Kabul Edilmesi Gereği - 5237 S.K. nun 5 ve 50. Maddelerinin Sanığın Lehine Bulunduğu )
SANIĞIN LEHİNE OLAN YENİ KANUN ( Mal Beyanında Bulunmamak Suçu/İnfazının Durdurulması Talebi - 5237 S.K. nun 5 ve 50. Maddelerinin Sanığın Lehine Bulunduğu/Kabul Edilmesi Gereği )
CEZA KANUNUNUN ÖZEL KANUNLARLA İLİŞKİSİ ( Genel Hükümlerinin Özel Ceza Kanunları ve Ceza İçeren Kanunlardaki Suçlar Hakkında da Uygulanacağı - Mal Beyanında Bulunmamak Suçu )
CEZA HÜKMÜ TAŞIYAN ÖZEL KANUNLAR ( Türk Ceza Kanunu nun Genel Hükümlerinin Özel Ceza Kanunları ve Ceza İçeren Kanunlardaki Suçlar Hakkında da Uygulanacağı )
2004/m.337/1,353/b
5237/m.5,50
5252/m.10
1412/m.402
ÖZET : Mal beyanında bulunmamak suçundan sanığın İİK.nun 337/1. maddesi gereğince 10 gün hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
5237 sayılı Kanun un 5 ve 50. maddelerinin anlam ve sonuçları itibariyle sanığın lehine bulunduğu, keza 13.11.2004 gün ve 25642 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu ;nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun un 10. maddesinde "1 Nisan 2005 tarihinden önce kesinleşmiş olan mahkumiyet kararları hakkında bu Kanun un lehe olan hükümleri öncelikle dikkate alınarak, 04.04.1929 tarihli ve 1412 sayılı CMUK nun 402. maddesi uyarınca infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir." şeklindeki yasal düzenleme karşısında, infazın durdurulmasına karar verilmesi gerekir.
DAVA : Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık H nın İİK.nun 337/1. maddesi gereğince 10 gün hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına dair E İcra Ceza Mahkemesince verilen 27.09.2004 gün ve 2004/296 esas, 2004/517 sayılı kararın infazının durdurulması talebinin reddine ilişkin anılan mahkemenin 25.11.2004 gün ve 2004/192 Müt. sayılı kararına vaki itirazın reddine dair B Ağır Ceza Mahkemesinin 14.12.2004 gün ve 2004/961 Müt. sayılı kararı ve dosyası incelendi.
5237 sayılı Kanun un "Özel Kanunlarla İlişki" başlığını taşıyan 5. maddesinin "Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır." Hükmünü içerdiği, 50. maddenin 3.fıkrasında ise "Daha önce hapis cezasına mahkum edilmemek koşuluyla, mahkum olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte on sekiz yaşının doldurmamış veya altmış beş yaşının bitirmiş bulunanların mahkum edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlarından birine çevrilir." şeklinde bir düzenleme bulunduğu, her ne kadar İİK nun 353/b maddesinde "Bu Kanun uyarınca hükmolunan cezalar tecil edilemez, hürriyeti bağlayıcı cezalar 647 sayılı CİHK nun 4. maddesinde yazılı para cezasına ve tedbirlere çevrilemez, failleri hakkında TCK nun 119. maddesi hükmü uygulanmaz." şeklinde bir düzenleme yer almakta ise de, yukarıda belirtilen 5237 sayılı Kanun un 5 ve 50. maddelerinin anlam ve sonuçları itibariyle sanığın lehine bulunduğu, keza 13.11.2004 gün ve 25642 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu#8217;nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun un 10. maddesinde "1 Nisan 2005 tarihinden önce kesinleşmiş olan mahkumiyet kararları hakkında bu Kanun#8217;un lehe olan hükümleri öncelikle dikkate alınarak, 04.04.1929 tarihli ve 1412 sayılı CMUK nun 402. maddesi uyarınca infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir." şeklindeki yasal düzenleme karşısında, infazın durdurulmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın CMUK.nun 343.maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü#8217;nün 01.02.2005 gün ve 5002 sayılı Yazılı Emirlerine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 08.02.2005 gün ve Y.E.2005/19355 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
KARAR : 5237 sayılı Yasa nın 5 ve 50. maddelerinin sanığın lehine bulunduğundan 5252 sayılı Yasa#8217;nın 10. maddesi göz önünde tutularak 1412 sayılı CMUK ;nun 402. maddesi uyarınca 1 Nisan 2005 tarihine kadar cezanın infazının durdurulmasına karar verilmesi gerekir. Bu nedenle itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsiz bulunmaktadır.
SONUÇ : Yargıtay C.Başsavcılığının Yazılı Emre atfen düzenlediği tebliğname yerinde görüldüğünden B Ağır Ceza Mahkemesinin 14.12.2004 gün ve 2004/961 Müt. sayılı kararının kaldırılmasına, müteakip işlemlerin mahallinde ifasına, dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.2.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay'ın benzer şekilde bir karar vereceğini ve uygulamadaki hataların da düzeleceğini tahmin etmiştim.Sayın Irmağa bu kararı bizimle paylaştığı için teşekkür ederim.Keşke bu iletiyi daha önce Sayın Zara ile yapmış olduğumuz tartışmaya ekleseydiniz.
Öncelikle belirtmeliyim ki; forumun "HUKUKÇULARA MAHSUS FORUMLAR" kategorisinde açilmis olmasi yanlistir.
Konunun, hiç degilse, icrâi veya cezâi yönü bulundugu dikkate alinip,
ya Cezâ Hukuku ya da Borçlar Hukuku kategorisinde açilmasi gerekirdi.
Gelelim konu ile ilgili hukuki yaklasimima;
Yukaridaki Yargitay Kararini da dikkate alarak degerlendirme yapmadan ve genel olarak görüsümü bildirmeden önce, yeni farkina varmis oldugum bir hususun altini önemle çizmem gerekmektedir.
Söyle ki;
Daha önce ayni konu ile açilmis olan forumlarda, esasinda, sorulan soru seklinin yanlis oldugunu ve bu baglamda, görüs bildiren tüm üyelerin de, gerçekte, birbiri ile MUHALİF DEGİL, bilâkis, HEMFİKİR olduklari, kanaatine varmis bulunmaktayim! Diger bir anlatimla, sorulan soru sekli ÇOK GENEL ve aslinda YANLİS oldugundan; herkes, ama istisnasiz herkes, konuya - KENDİNE GÖRE- farkli açidan yaklasip, hali ile farkli cevaplar vermistir. Bu bakımndan, söz konusu soru sekline göre, herkes HAKLİDİR. Ayni zamanda, herkes HAKSİZDİR da. Zira; ilgili forumlarda sorulan soru, sekil ve kapsam itibari ile çok GENELDİR.
Söyle ki;
Söz konusu forumlarda, genel olarak, ("MBB suçuna verilen hapis cezâsi kalkti mi kalkmadi mi?") seklinde, soru yöneltilmis olup, bir çok üye, ("hapis cezâsinin tümü ile kaldirildigini"), kimi üye, ("izmir'de bu hapis cezâsinin artik kaldirildigini"),vs. beyân etmis bulunmaktadir.
Ben ise, kendi borçlularim hakkindaki uygulamalara da deginerek, (kisaca, MBB suçundan hapis cezâlarinin verilmeye devam olundugunu, bu cezânin kalkmasinin söz konusu olmadigini, UYGULAMANİN AYNEN DEVAM ETTİGİNİ, alacaklinin menfaatinin korunmasi açisindan bu cezânin kaldirilmasina da taraf olmadigimi,vs.) bildirmistim. Bu görüsümü bugün de aynen muhafaza etmekteyim.
Sebeplerini, yukaridaki Yargitay Kararinin münderecatini da dikkate alarak, açıkliyorum.
Bilindigi üzre; MBB suçu, İ.İ.K.'NUN 337. maddesinde ve yine ayni yasanin 76. maddesinde, düzenlenmistir. Bu yasa hükmü, günümüzde cari olan icrâ ve iflâs kanunu'nda yeni bir yasal düzenleme yapilmadigindan, AYNEN geçerliligini korumaktadir. Kisaca; TEMEL KURAL olarak, MBB suçuna verilen hapis cezâsi uygulamasinda, temelde, herhangi bir degisiklik yoktur. Hatta, degisik forumlarda müteaddit kez belirttigim üzre; mal beyâninda bulunmayanlara (yine hapis cezâsinin tümü ile kaldirilmasi anlamina gelmeyecek olan ve fakat sadece ikinci bir, (borçlunun mal beyâninda bulunmasi için 30 günlük ek süre=) sans taniyacak olan, KANUNDA KİSMİ DEGİSİKLİK ÖNGÖREN yasa tasarisinin ilgili metni, son anda tarsaridan çıkarilarak, 5219 sayili Kanun'un bunun disinda kalan sekli ile Resmi Gazete'de yayimlanarak yürürlüge girdiginden detayli olarak söz etmistim. Özetle; bu (ek 30 günlük süre) kisim dahi icrâ ve iflâs kanunu'na dâhil edilmemistir, ki, bu bölüm yasalasmis olsa idi, yine MBB suçu TAMAMEN kalkmis olmayacakti. Sadece suçun kapsami DARALMİS OLACAKTİ.
ÖZET OLARAK; iCRÂ VE iFLÂS KANUNU'NUN 76. MADDESi VE YİNE 337. MADDESi, HALEN YÜRÜRLÜKTE OLUP; TEMEL OLARAK UYGULANMAYA DEVAM OLUNACAKTİR.
Yukaridaki Yargitay Kararini da dikkatle inceledigimizde, burada da, ayni sekilde, CARi OLAN YASA HÜKÜMLERİNİN UYGULAMA ALANLARiNiN DARALTİLMASi SÖZ KONUSUDUR. Bu Yargi Karari DiKKATLE incelenecek olursa; MBB suçunun veya bu suça verilecek cezânin kaldirilmasindan söz edilmemektedir.
Burada, -her ne kadar İ.İ.K.ilgili maddeler yürürlükte olsa bile,
sadece, sanigin, (HAKKİNDA DAHA ÖNCE BİR MAHKÛMİYET KARARİ BULUNMAMASİ) sartindan ve iSTiSNASiNDAN YARARLANARAK, cezâsinin infâzinın durdurulmasina, karar verilmistir.
Gerekçelere dikkat edilecek olursa, burada özetle;
(13.11.2004 tarihinde yürürlüge giren 5252 sayili T.C.K.'nun; "YENi T.C.K.' NiN YÜRÜRLÜGE GiRECEK OLAN,01 NiSAN 2005 TARiHiNDEN ÖNCE KESİNLESMİS MAHKÛMİYET KARARLARi HAKKiNDA BU KANUNUN LEHE OLAN HÜKÜMLERİ...(...)"
denilmek sureti ile, sanigin, lehine olan hükümden yararlandirilmasindan söz edilmistir. Dolayiisyla; TEMEL KURAL OLARAK; MBB SUÇUNA VERİLEN HAPİS CEZÂSİ UYGULAMASİ AYNEN DEVAM ETMEKTEDİR. BURADA SACECE, DÂVÂNiN VE SOMUT OLAYiN KENDİNE ÖZGÜ NiTELiGi (BU MİSÂLDE, T.C.K. NiN YENİ VE LEHE OLAN MADDELERİ NAZARA ALiNARAK) BiR iSTiSNA SÖZ KONUSUDUR. Yoksa, İcrâ ve İflâs Kanunu'ndaki 337. ve 76. Maddelerinin ve bu maddelerde belirtilen cezâlarin TÜMÜ İLE KALDiRiLMASİ söz konusu degildir.
Benzer hataya, ("Karsiliksiz Çek nedeni ile verilen hapis cezâsinin kaldirilmis olup olmadigi") konusunda da düsülmektedir.
Ayni sekilde; (" Karsiliksiz çek nedeni ile verilen hapis cezâsi kalkti mi kalmadi mi?") seklindeki , ÇOK GENEL soruya, kimisi (evet) kimisi (hayir) demektedir. Halbuki; burada da ayni sekilde, hem Çek Yasasi ve hem de T.C.K.'da yer alan hükümler birlikte degerlendirilmelidir ve her dâvâ konusu olay, niteligine göre, ayri ayri degerlendirilip ona göre sorunun cevabi verilmelidir. Bu konuda Cezâ Hukuku Kategorisinde (T.C.K. ve karsililsiz Çek) forumunda detayli hukuki görüsüm mevcut oldugundan burada tekrar deginmiyorum.
SONUÇ İTİBARİ İLE; İ.İ.K.337 VE 76. MADDELERİ VE BU YASA HÜKÜMLERİNDE YER ALAN CEZÂLAR, HALEN YÜRÜRLÜKTE OLDUGUNDAN, TEMEL KURAL OLARAK, (iSTiSNALAR HARiÇ OLMAK ÜZERE) AYNEN UYGULANMAYA DEVAM OLUNACAKTİR.
"MBB SUÇU" KONUSUNU, SADECE, ESKİ T.C.K. VEYA (01 NiSAN 2005 TARiHİNDEN iTİBAREN YÜRÜRLÜGE GiRECEK OLAN) YENİ T.C.K. KAPSAMİNDA DEGERLENDİRME YAPMANiN YANiSiRA; BU CEZÂNiN MUTLAKA HER OLAYDA UYGULANMASİ GEREKMEDiGiNE DAiR, ÇOK ESKİ iÇTİHATLARA DA BAKMAK MÜMKÜNDÜR.
Zira; i.i.k. da yer alan 76. ve 337. maddelerini, sadece ("mal beyâninda bulunmayana ....... hapis cezâsi verilir") seklinde, kisaca, "her olaya uygulanmasi gerektigi", dar kalipta anlayip yorumlamak, yanlis olacaktir.
Dogrudur; temel kural olarak, bu cezâ verilecektir.
Ancak; yasa koyucunun bu düzenlemedeki amaci, alacaklinin menfaatini korumak ve borçlunun mallarini ögrenmesini temin etmek olduguna göre; mal beyâninda bulunmamis oldugu halde; bir çok vak'ada, MBB suçundan hapis cezâsi verilemez.
Verilmis olsa bile; nihayetinde, Yargitay bu yöndeki karari bozacaktir.
Çok eski içtihatlarda da görülebilecek örneklerden ilk aklima gelenler:
Bu suç takibata bagli bir suç olup; sikâyet söz konusu degise, bu suçtan cezâ verilemez.
Suçtan vazgeçilmisse veya söz konusu borç ödenmisse,
söz konusu suç nedeni ile cezâ verilmis olsa bile, cezâ ortadan kaldirilir. Cezâ kesinlesmis bile olsa, infâz edilemez.
MBB suçu sabit olsa bile,alacaklinin, borçlunun mallarini bildigi veya bilebilecek durumda oldugu, örnegin yargilama esnasinda anlasilmissa, bu suç nedeni ile cezâ verilemez. (bu konuda, yirmi yil öncesinden dahi, çok içtihat bulunmaktadir. burada da yine, yasa hükmünün bir istisnasi ve kanunun -olaya özgü-genis yorumlanmasi söz konusudur.)
MBB suçu sabit olsa bile, icrâ dosyasindan, söz konusu borcu karsilayacak miktarda mal haczedildigi anlasiliyorsa, yine bu suç nedeni ile cezâ verilemez.
Örnekleri arttirmak mümkündür. Bunlar hep, i.i.K. 'NUN 337. VE 76. maddelerinin istisnalari niteligindedir. Yine, bu forumda sunulan, yukaridaki Yargitay Karari, burada, konuya özgü bir istisna teskil etmektedir.
FAKAT; SONUÇ iTiBARi iLE; iCRÂ VE iFLÂS KANUNU'NDAKİ 337. MADDESİ VE 76. MADDESİ VE BU YASA HÜKÜMLERİNDE BELiRTiLMiS BULUNAN (MBB SUÇU NEDENi) iLE HAPİS CEZÂSi VERiLMESiNE DAiR UYGULAMA HALEN DEVAM ETMEKTEDiR VE BU MADDELER YÜRÜRLÜKTEN KALDiRiLMADİKÇA, TEMEL KURAL OLARAK, MBB SUÇUNA HAPiS CEZÂSİ VERİLMEYE DEVAM OLUNACAKTiR. (BURADA; KONUYA ÖZGÜ İSTİSNALARİ HARİÇ TUTMAK GEREKMEKTEDİR.)
Özetlersek daha önce hapis cezası almayanlar yeni TCK yürürlüğe girdikten sonra Mal Beyanında bulunmama suçundan hapis cezası almıyorlar.Buna katılıyor musunuz?
Yani, borçlu, eger daha önce hapis cezâsi almamissa, LEHİNE OLAN, gerek 13.11.2004 tarihli 5252 sayili T.C.K ve gerekse 01 Nisan 2005 tarihinden sonra yürürlüge girecek olan T.C.K.'nin ilgili, ilgili maddelerinden FAYDALANACAKTİR. Yani, -her ne kadar .i.i.k.'nun
ilgili maddeleri cari ise de,- bu borçlu hakkinda elbette ki UYGULANMAYACAKTİR. Burada da yine temel kuralin bir istisnasi söz konusudur.
Kisaca; borçlu sanik, -daha önce hapis cezâsi almadigi gözetilerek- lehine olan istisnadan faydalanacaktir. Borçlu sanik hakkinda, MBB suçu nedeni ile verilmis olan cezânin iNFÂZi ERTELENEREK, yasalarda belirtilmis bulunan diger yaptirimlardan birine çevrilecektir. Diger bir deyisle, sanigin hapis cezâsi suç olmaktan çikarilmis olmayip, sadece, sanigin, yeni yasal düzenlemeden faydalanmasi söz konusu olacaktir.
Öte yandan; buradaki istisnayi, diger (MBB suçu sabit oldugu halde, yapis cez3asinin HiÇ VERiLMEDiGiNE) iliskin örneklerden hariç tutmak gerekir.
Burada sorun, ceza kanunun 5. maddesidir. Bu maddeye göre, özel kanunlarda yazılı ceza hükümleri de, ceza kanununa tabi kılınmıştır. Ceza kanuna göre de 1 yıl ve daha az hürriyeti bağlayıcı cezalar için hakimin değişik tedbirler uygulayacağı öngörülmüştür.
Yani Özel kanunlardaki, paraya çevrilemez, tecil edilemez biçimindeki hükümler ortadan kalkmıştır. Artık hakim, tecil kararı verecektir
5237 sayılı Yeni TCK. nu ile ilgili olarak düzenlenen bir seminerdeki sunumumum "Özel Kanunlarla ilişki " başlıklı bölümünden konu ile ilgili bir kısmı aşağıya alınmıştır.
Özel kanunlarla ilişki
MADDE 5- (1) Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.
765. S. TCK
Madde 10 - Bu kanundaki hükümler, hususi ceza kanunlarının buna muhalif olmayan mevaddı hakkında da tatbik olunur.
"5237 Sayılı TCK. GENEL GEREKÇESİ:
5 inci maddede, özel ceza kanunlarıyla genel kanun arasındaki ilişkiler açıklanmaktadır. 1/3/1926 tarihli ve 765 şayılı Kanundan farklı olarak, sadece Ceza Kanununa aykırı olan hükümlerin değil, fakat ayrı hüküm bulunmayan bütün hâllerde genel kanundaki esasların uygulanacağı belirtilmiştir. "
Madde ile ilgili açıklama:
* 765 S. TCK.un 10. maddesinde, bu kanundaki hükümlerin özel ceza kanunlarının buna muhalif olmayan maddeleri hakkında da uygulanacağı,
* Ancak : Yeni TCK. unda ise; bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza hükmü içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı,
Belirtilmiştir.
Yasanın yürürlüğe gireceği 01.04.2005 tarihinden itibaren işlenen suçlarda, yeni yasada düzenlenen genel hükümler, özel ceza kanunları ve ceza hükmü içeren kanunlarda da uygulanacaktır. Bunda kuşku bulunmamaktadır.
Özel yasalardaki paraya çevrilemez yada ertelenemez gibi hükümler geçerli olmayacaktır. Orman yasasındaki zoralım hükmü değil yeni TCK. zoralım maddesine göre eşyalar müsadere edilecektir. Özel ceza kanunları ve ceza hükmü içeren
kanunlardaki, yeni TCK. unda düzenlenen genel hükümlere muhalif maddeler uygulanamayacaktır.
Kısaca şunu söyleyebiliriz ki; özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlarda, bu kanunda düzenlenen genel hükümlere muhalif bulunan hükümler artık geçerli değildir.
Bu kanunda düzenlenen genel hükümler özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlarda da uygulanacaktır.
Bu maddede düzenlenen hüküm, kesin ve bağlayıcı bir hükümdür.
Yasa koyucunun amacının da bu doğrultuda olduğu madde gerekçesinden açıkça anlaşılmaktadır.
"MADDE GEREKÇESİ:
Özel ceza kanunlarında ve ceza içeren kanunlarda suç tanımlarına yer verilmesinin yanı sıra, çoğu zaman örneğin teşebbüs, iştirak ve içtima gibi konularda da bu kanunda benimsenen ilkelerle çelişen hükümlere yer verilmektedir. Böylece, ceza kanununda benimsenen genel kurallara aykırı uygulamaların yolu açılmakta ve temel ilkeler dolanılmaktadır. Tüm bu sakıncaların önüne geçebilmek bakımından, ayrıca hukuk uygulamasında birliği sağlamak ve hukuk güvenliğini sağlamak için; diğer kanunlarda sadece özel suç tanımlarına yer verilmesi ve bu suçlarla ilgili yaptırımların belirlenmesi ile yekinilmelidir. Buna karşılık, suç ve yaptırımlarla ilgili olarak bu kanunda belirlenen genel ilkelerin, özel kanunlarda tanımlanan suçlar açısından da uygulanmasının temin
edilmesi gerekmektedir. Aksi yöndeki düzenlemelerin hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırılık oluşturması nedeniyle Hükümet Tasarısındaki madde metni değiştirilmiştir."
5237 sayılı TCK. Özel kanunlarla ilişki başlıklı 5. Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar başlıklı 50. ve Hapis cezasının ertelenmesi başlıklı 51. maddeleri lehe olduğundan 5252 sayılıTCK. un Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 10. maddesine göre infaz ertelenebilir.
5252 sayılı Kanunun " İnfazın ertelenmesi veya durdurulması " başlıklı 10. maddesi.
10.Madde 1) 1 Nisan 2005 tarihinden önce kesinleşmiş olan mahkumiyet kararları hakkında bu Kanunun lehe olan hükümleri öncelikle dikkate alınarak, 4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 402 nci maddesi uyarınca infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir.
Yukarıdaki bilgiler ışığında uygulamanın doğru olduğunu düşünüyorum.
Saygılarımla
Kiymetli vaktinizi sarf ederek degerli görüsünüzü bizimle paylastiginiz için, gerek sahsim adina ve gerekse tüm forum üyeleri adina çok tesekkür ederim.
Görüslerinize aynen katilmakla birlikte, halen de, kamuoyunda, söz konusu suç ile ilgili bazi hususlarin yanlis degerlendirildigini ve, işbu konunun tarafimizdan muhtelif forumlarda tartisilmasi esnasinda, bu önemli noktanin, bizler tarafindan da zaman zaman göz ardi edilmis oldugunu düsünmekteyim.
Söyle ki;
Nacizane benim fikrime göre; burada, bu suç nedeni ile verilen cezâya iliskin "iNFÂZiN ERTELENMESİ" veya "iNFÂZiN DURDURULMASİ" veya sanigin lehine olan (yürürlükte veya yürürlüge girecek bulunan) tüm maddeleriden faydalanmak sureti ile bu cezânin, kanunlarda belirtilen "BASKA BİR YAPTiRiMA ÇEVRiLMESİNE" gibi kavramlarin; bu "suçun ve bu suça verilecek cezânin tamamen af edilerek ortadan kaldirilmasi" seklinde algilanmakta ve dolayisiyla, konu, kamoyunda, (mal beyâninda bulunmanin suç olmaktan çikarildigi, artik mal beyâninda bulunmanin mecburi olmadigi) seklinde yanlis bir kanaat olusmaktadir.
Nitekim; yukarida belirtmis oldugunuz tafsilatli yazinizda da mevcut oldugu üzre; burada meselenin özü; (özel yasalardaki, "paraya çevrilemez, tecil edilemez" gibi) hükümlerin yerine, sanigin lehine olan, genel yasalardaki, (infâzin ertelenmesi ve cezânin, -yasada ayri ayri sayilmis) baska bir yaptirima çevrilmesi) hükümlerinin uygulanacagi açiktir.
Sonuç olarak, yeni yasal düzenlemeler geregi "iNFÂZiN ERTELENMESi" ile ilgili yukaridaki somut olayin, daha önce ve yukarida tekraren belirtmis oldugum, çok eski yillardan beri uygulamada zaten yer alan, (MBB suçu sabit oldugu halde, hapis cezâsinin "HiÇ VERiLEMEYECEGiNE" iliskin) diger bazi örneklerden hariç tutmak gerektigi görüsündeyim. Zira; diger örneklerde MBB suçu sabit oldugu halde, istisnai olarak, bu suça HiÇ hapis cerzâsi verilmemistir. Oysa isbu forum konusunu teskil eden istisnalarda, MBB suçu sabit olup kesinlesen cezâlarinin infazinin ERTELENMESi veya DURDURULMASi (ve baska bir yaptirima çevrilmesi)söz konusudur.Öte yandan; yukaridaki yasal düzenlemelerin yanisira, - yasa koyucu tarafindan, (alacaklinin menfaatinin korunmasinin teminen) düzenlenmis bulunan, i.i.k.'nun 337. maddesi ve i.i.k.'nun 76. maddesi de halen yürürlükte oldugundan, konu ile ilgili tüm kanuni mevzuatin birlikte degerlendirilmesi gerektigi açiktir.
Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun
Kanun No. 5347 Kabul Tarihi : 11.5.2005
MADDE 1. 23.3.2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında ve 18 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "1 Nisan 2005" ibareleri "1 Haziran 2005" olarak değiştirilmiştir.
MADDE 2. 5320 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "yazılı suçlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlar" ibaresi eklenmiştir.
MADDE 3. 5320 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 1. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ceza mahkemelerinde açılmış bulunan davalardaki şahsi hak talepleri, görevsizlik kararı verilmeyerek bu mahkemelerce sonuçlandırılır.
MADDE 4. Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 5. Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
17 Mayıs 2005
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Wmic Windows Activation Key and...
03-05-2025, 14:36:12 in Aile Hukuku