Alkollü olarak karıştığım yaralamalı trafik kazası sonrasında gözaltına alındım. Panik atak rahatsızlığım var ve karakolda diyazem almam gerektiğini yetkililere söyledim. Sevk edildiğim adli tıp ‘hiçbir şeyi yoktur’ diyerek karakola geri yolladı. Karakolda ifadeni almak zorundayız dediler ve ısrarla hiçbir şey hatırlamıyorum dememe rağmen, ifadem alındı. Sabaha kadar titrer vaziyette karakolda bekledim. Sabahında babamın arabası ile ve yanımıza bir jandarma er verilerek adliyeye gönderildim. Hastaneye gidip diyazem almam gerektiğini söylediğim jandarma er, hastaneye uğramamıza izin verdi. Daha önce de tedavimi gördüğüm hastanede, düşük dozda diyazem aldım. Biraz baygın yattıktan sonra, yarı kendimde adliyeye gittim. Savcı benim yanımda yaralının kaldırıldığı özel hastaneyi aradı. Hayati tehlikesi devam ediyor diye hastaneden cevap gelmesi üzerine tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildim. Mahkemede gene hiçbir şey hatırlamadığımı, sadece kaza yerinde diğer aracın sürücüsünün değiştirildiğini söyledim. 5000 ytl kefalet ile salıverildim.
Yaralının kaldırıldığı özel hastane kayıtlarına dava dosyasından ulaşamadım. Özel hastane tüm grafi ve röntgen kayıtlarını göndermemekte ısrar ediyor. Avukatım bu evraklara ulaşabilmek için, hastane masrafları için hastanenin anlaşmalı olduğu özel bir sigorta şirketinin İstanbul’da açtığı dava dosyasının kopyasını almak üzere İstanbul’a gitti. Aldığımız evraklarda özel hastane, yaralının aciliyet durumunu birinci derecede aciliyet olarak değil, ikinci derecede göreceli aciliyet olarak işaretlemiş. Aciliyeti birinci derecede olmayan yaralının hayatı ne kadar tehlikededir? Adli tıp konusunda bilgisi olanlar bilgi verirse sevinirim. Hastanenin teslim ettiği kadarıyla adli tıbba gönderilen hastane kayıtlarının adli tıp incelemesi sonucunda, yaralının hayati tehlikesinin olup olmadığı tespit edilememiş. Kati raporun hazırlanabilmesi için bütün röntgen ve grafilere ihtiyaç olduğu söylenmş sadece.
Kazadan sonra acilden özel bir hastaneye kaldırılan yaralının hastane masrafları için 17.000 ytl’den fazla bir tutarı hastane, yaralıya ait sağlık sigortasından almış. Sadece refakatçi masrafları 2.000 ytl’den daha fazla gösterilmiş. Herhangi bir ameliyat söz konusu değil. Yaralının kaburga kemikleri ve burnu kırık. Burun kırığı hastane kayıtlarına lezyon olarak geçirilmiş. Kayıtlarda ne burun kırığından ne de uygulanan tedaviden bahsediliyor. Şu anda halen bu şahsın burnu yamuk bu tanımlanmamış lezyondan dolayı. Sürücü olması olasılığı göz ardı edilerek, özel hastane yaralının alkol muayenesini almak yerine, koklama ile hafif alkollü olduğunu yazmış raporlara ancak, yapılan tam kan tahlillerinde alkol durumunu belirtmemişler. Alkol muayenesini yapma yetkilerinin olmadığını söylüyor hastane. Yetkileri yoksa adli giriş nasıl yapabiliyorlar? Söz konusu özel hastane üstelik kaza mahalline birçok hastaneden daha uzak. Kazadan bu yana 10 ay geçmesine rağmen dava görülmeye başlanmadı. Sebebi ise, özel hastanenin masraflarını bana yüklemeye çalıştığı bir ambulansla yaralıyı Bursa’dan İzmir’e hiç kimseye haber vermeden sevk etmesi. Yaralıya o gün bugün savcılık da ulaşamadı. Aynı savcılık, herhangi bir evrak görmeden özel hastaneyle yaptığı telefon görüşmesini yeterli görerek beni tutuklama istemiyle mahkemeye sevk etmişti. Ceza davası görülmeye başlanmadan, başka şehirlerde rucu davaları açılmaya başlandı. Hastane evrakı tamamlamıyor, başka şehirlerde sigorta şirketlerine başvuran yaralı dava açıyor ama savcılık ifadelerine gitmiyor.
Ceza davam ile ilgili soruşturmayı yürüten savcı, karşı aracın sürücüsünün kim olduğu beni ilgilendirmez diyor. Soruşturmam aşamasında gazetelerde resimlerimin yayınlanması ve alkollü kadın üç kişiyi ezdi denerek rezil edilmemle de kimse ilgilenmedi. Hala kefaletim tutuluyor. Karşı araçtan çıkarılan yaralının ifadesini 10 aydır alamadığı için savcılık ceza davasını açamıyor. Hatta, ölme tehlikesi olan yaralı, kaza gecesi acilden götürüldüğü özel hastanede hasta yatış provizyonuna çok afili bir de imza atmış.
Hastane tutanaklarındaki çelişki ile ilgilenmiyor savcılık, davayı ben açmak zorunda kalıyorum. Bunlar da bir yana, yaralının hayati tehlikesi var mıydı yok muydu bu da bir muamma. Trafik tespit tutanağı kendi içinde çelişkiler taşıyor, savcı bununla da ilgilenmiyor. Trafik memuruna davayı da ben açıyorum. Karşı araç kiralıkmış. Aracı kiraladık diye, sürücü olduğunu beyan eden kişi kendisi ifade veriyor. Savcı bununla da ilgilenmiyor. Haksız ödeme söz konusuysa hukuk mahkemesine gitmek gerekmiş. İşin basın boyutu da savcıyı ilgilendirmiyor. Onlar hakkında suç duyurusunda da ben bulunuyorum.
Sersemleştim o tarafa bu tarafa koştururken. İşin maddi zararından daha kötü olan kısmıysa, inançlarımı ve güven duygumu kaybettim. Bu ülkede yaşıyor olmak beni korkutuyor. Ortalama bir TC vatandaşının, ömür boyu köle gibi yabancı sigorta şirketlerine çalışsa ödemesinin mümkün olmayacağı tutarlar, taciz edildiğim için benden isteniyor. Benim de bir iddiam var, taciz etmek suretiyle benim ve kaza sırasında yanımda bulunan arkadaşımın hayatı tehlikeye atıldı karşı araçtaki kişiler tarafından. Ama, herhangi bir dava açılmadı bununla ilgili. Kendimiz şikayetçi olduktan sonra soruşturma başlatıldı. Dava açmak da parayla. Avukatlar ücretsiz bakmıyor bu davalara. Ama bu da hiç kimseyi ilgilendirmiyor. Aynı kazaya ilişkin soruşturmalar farklı farklı savcılarda. Bir o savcıya bir bu savcıya koşturup duruyorum. Salak yerine konduğumu hissediyorum. Suç duyurusunda bulunmaya korkuyor olsam ya da avukat tutacak maddi gücüm olmasa, benim haklarım korunmayacak mı? Benim kefaletim neden tutuluyor hala. Bildiğim tek şey, savcının benim yanımda hastaneyi aradığı ve hastaneden yaralının hayati tehlikesinin var olduğunun söylendiği. Ama ben hala yaralının hayati tehlikesinin hastaneye kaldırıldığında var olduğuna dair bir evrak görmedim. Dava dosyasında da yok.
Kaza tespit tutanağıyla ilgili yapılan bilirkişi incelemesi raporuna göre, kazadaki kusur oranı iki ayrı iddiaya göre değerlendirilmiş. Hangi iddianın kabul göreceği de mahkeme sonunda belirlenebilecek. Ama, hastane masraflarına ilişkin sigorta şirketinin kendi ikamet ettiği ilde açtığı rucu davasının tarihi belli oldu. Ceza davası ise ifadeler tamamlanmadığı için açılamıyor. Bu durumda, şahitlerimizi alıp buradan başka bir şehirdeki mahkemelere mi gideceğiz? Evrakları tamamlamayan ve savcılığa göndermemekte ısrar eden hastane hakkında neden savcılık birşey yapmıyor? Hastaneye geçilen savcılık yazılarında, 10 gün içinde evraklar gönderilmezse hastane hakkında işlem yapılacağı ibaresine de yer verilmiş üstelik.
şimdiden teşekkürler
Haksız yere işten çıkarıldım, işe iade davasını avukatım 1 günlük gecikmeyle açtığı için dava esasa girilmeden reddoldu. İşveren fesih nedenini ispat...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
go to this web-site
17-06-2025, 15:32:57 in Kredi Kartları ve Bankacılık Hukuku