+ Konuyu Yanıtla
1 / 4 Sayfa 1234 SonSon
1 den 10´e kadar toplam 34 ileti bulundu.

Konu: Haydi liberaller aşıya

Haydi liberaller aşıya Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Haydi liberaller aşıya

    Kıymetli ve çok saygıdeğer liberal büyüklerim,

    Bugün kendimi çok kimliksiz hissettiğim bir gün oldu. Cahilim, üniversite 4'den sonra okuyamadım , bu yüzden bir kimlik sahibi olamadım. Kimlik olmayınca para da olmuyor. Mahalleden birkaç eski arkadaş halime acıyıp "sen gel, bizim şıh sana derman olur" falan dediyse de şıh üfler müfler korkusuyla onlarla da gidemedim. Bu aralar kahvehanedeki gazetelerde koca koca holding sahibi patronların, üniversiteden tanıdığım tuzu kuru hocalarımın, bilhassa okuduğum gazetelerde paşa torunu olduğunu bildiğim yazarların "liberalizm" üzerine ilim yaptıklarını görüyorum.

    Söyleyin a dostlar bu "liberalizm" nedir, yenir mi içilir mi, kaç paramız olursa bunu alırız, akar mı kokar mı?

    Kahvede okuduğum gazetelerden özgürlük ve demokrasinin, insan haklarının hep liberalizm olursa olacağı yazılı... Bu liberalizm haşa huzurdan Atatürk'ten bile mühim bir şeymiş.

    İnsan hakları ve özgürlük deyince, başta patronlar ve liberal yazarlar olmak üzere; açlık sınırı altında asgari ücret belirleyenlere, sendikal özgürlük diye inim inim inleyen kayıtdışı çalışanlara hak ettikleri insanca yaşama hakkı vermeyenlere, sağlık, sosyal güvenlik ve eğitim konularında biz biçarelere destek beklediğimizden vergilerimizi anamızın ak sütü gibi helal ettiğimiz ancak karşılık bulamadığımız devlete bir eleştiri bekledik ama bulamadık, sanırım bu konuda beklediğimiz hareketleri anlatan yayınlar benim işsizlikten mesken tutmak zorunda kaldığım kahvehaneye uğrayamıyordu.

    Şu işin doğrusunu siz büyüklerimden dinleyeyim, bu liberalizm beni çok zorlamayacak ve nispeten ucuz birşeyse almakta geç kalmayayım.

    Hepinize hörmetler, selamlar,



    Hukuki NET Güncel Haber

    Haydi liberaller aşıya konulu yargıtay kararı ara
    Haydi liberaller aşıya konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Sep 2007
    Nerede
    KONYA
    İletiler
    203
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Haydi liberaller aşıya

    Başlıklarınızda "Acil, Lütfen Yardım, İmdat, Slm, Mrb" gibi kelimeler kullanmayınız. - Kurallara aykırı davranan üyeler ve forumları kilitlenecektir.

    Başlığı yazan bir yetkilide olsa kurallaar herkes için geçerlidir. Aksi bir uygulama eşitsizlik yaratır. Başlığın değişmesi ya da konunun kilitlenmesi gerekir.

    Saygılarımla...

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Acil/İmdat !!! haydi liberaller bana aşıya

    Seni liberal seni:o

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Acil/İmdat !!! haydi liberaller bana aşıya

    Ben de tam, kilitlenmiş ben açılıyor diye sevinirken yapılacak uyarı mıydı bu?!!! Kendi kendimi kilitliyorum dermişim ama haklısınız başlığı hemen değiştiriyorum.

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Sep 2007
    Nerede
    KONYA
    İletiler
    203
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Haydi liberaller aşıya

    Harun Bey; "laissez faire, laissez passer, le monde va de lui même" Yani bırakınız geçsinler, bırakınız yapsınlar dünya kendi kendine dönebilir

    Smith; doğru, güzel kafiyelide demiş ama şu an için dünyanın dönmesi yetmiyor bize. Zaten bir kısım tiran almış başını gidiyor fırıldak gibi döndürüyor misalse dünyayı da. Burda önemli olan biz değerlerimize sahip çıkalım sosyalistiydi, liberalistiydi, milliyetçisiydi, koministiydi neyin ne olduğunu bilelim iç tiranları dış tiranları. Birlik olalım aynı safta savaşacağımız
    yeri bilelim sonra herkes kendi yoluna...

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Jan 2008
    İletiler
    18
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Haydi liberaller aşıya

    Sayın Harun Gür,

    Liberallerin aşılamak için tercih edebileceği bir kişilik olmadığınızı yazılarınızdan anladığım için bence boşuna beklemeyin...

    ''Liberalist düşüncenin düşünce olmaya hakkı yoktur'' diyen ve İslamiyete de çok yakın durduğu bilinen Goethe bile, liberalizmi böyle algıladığına göre bizim liberallerin liberalizm adına söyleyeceklerinden ne bekleyebilirsiniz?...

    Olsa olsa, sosyo-ekonomik-ve kültürel deformasyon içeren açıklamalar....

    En iyisi ben,size olayı açıklayayım da,işin doğrusunu öğrenin(!) bari;

    ''L'amour les anfant de la libérte...'' Sayın Gür,bu deyim de ki sözcüklerin güzelliğine dikkatinizi çekiyorum:

    Amour.....Aşk
    Anfant.....Çocuk
    Libérte.....Özgürlük

    Bu güzel deyimi...Yani ''Aşk özgürlüğün çocuğudur...'' deyimini bizim liberaller şöyle çevirmişler kanımca;

    A B, liberalizmin çocuğudur....

    İşte bizde ki liberalizmin ve AB ciliğin kısa öyküsü....

    Şimdi almak ya da almamak size kalmış bir şey....

    Saygıyla...

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Haydi liberaller aşıya

    Aşağıdaki biraz uzun alıntı Venezüella ile ilgili... Alıntıdaki bütün fikirleri desteklediğim söylenemez. Ancak Venezüella'daki, Türkiye'deki veya dünyanın herhangi bir ülkesindeki liberallerin ortak bir sözlüğe sahip olduğunu göstermesi açısından ibret verici bu nedenle alıntıyı aşağıya alıyorum.

    Liberaller dünyanın öbür ucunda da burada da aynı... İnsan hakları ve özgürlükleri savunuyoruz derken feodaliteye hiçbir eleştiri getirememeleri, bize özel güncel bir örnek vermek gerekirse Tuzla Tersaneleri'nde insanlık dışı çalışma koşulları nedeniyle 12 günde işkazası neticesi 5 ölüm karşısında gıklarının çıkmaması, bireysel tercihleri yüceltirken bireyin tercih hakkını dolayısıyla demokrasiyi ortada kaldıran tarikat ve cemaatlere yakın duruşları insan haklarından , temel hak ve özgürlüklerden ne anladıklarını ortaya koyması açısından dikkate değer... Hadi okuyalım...

    Liberal muhalefetin örtmece sözlüğü - James Petras


    Aşırı sağ kanat ve ABD Dışişleri Bakanlığı bütün dikkatlerini Başkan Chavez’in “yetkeciliği” ve “radikal gündemi”ne karşı halk tepkisi diye tanımladıklarına odaklaştırıp, bu durumu Başkan Chavez’in Kolombiya’da FARC-EP gerillaları ve Uribe rejimi arasında rehinelerin değiş tokuşunda (Fransa, Avrupa devletlerinin çoğunluğu ve Latın Amerika yönetimlerin desteklediği) arabuluculuk yapma çabalarını baltalayarak Chavez’i gözden düşürmek için kullanmak istiyorlar. Referandum’dan iki hafta sonra, Federal Hükümet (Bush hükümeti) Venezüella hükümetini Arjantin’de başkan seçimlerine para sağlayarak işe karıştığı masalını ortaya atarak suçladı. ABD ve sağ kanat propaganda atağı Venezüella’da bir tepki uyandırmadı ve aslında geri tepti. ABD’nin Avrupa’da (İngiltere dışında) ve Latin Amerika’da (Meksika ve Şili dışında) önemli dostları ABD’nin Chavez’e saldırılarını onaylamadı.

    Chavez’e karşı sözler Venezüella’da ve dışarıda özellilikle liberaller, politikacılar, ilerici eylemciler ve sosyal demokrat akademisyenler arasında biraz yankılama yaptı ve dış kuruluşlardan para sağlayan (özel örgütler) STK’larla bağlantılı, merkez sol iddiasında olan akademisyenler tarafından dile getirildi.

    Merkez-solun yazdıkları eleştirel bir gözle okunursa, sosyal hareketlerin dili ve cafcafı ile gizlenmiş ama incelenince sınıfsal çözümleme ve sosyal dönüşüme düşman politik örtmecelerle tıka basa dolu olduğu açıkça görünür. George Orwell’in bir zamanlar yazdığı gibi, politik aydınlar gerici politikaların anlamını anlaşılmaz yapmakta örtmece kullanmanın ustaları: “Politik dil yalanları doğru gibi göstermek ve cinayetleri saygınlaştırmak, rüzgara katılık görünümü vermek için tasarlanmış.” (George Orwell, Why I write?


    Venezüella’da merkez sol akademik ideologlar örtmece sanatında ustalaşıp belirli politik hedeflere ulaşmak üzere hızlandılar: hedefleri mülkiyet ilişkilerinde herhangi bir eşitlikçi sosyal dönüşümü ve sosyalizme geçişi durdurmak için teknokratları ve Chavez hükümetindeki artırımcı liberaller ile muhalefetteki liberalleri birleştirmek. Küba’nın en ünlü aydınlarından biri, eski kültür bakanı Armando Hart’ın dediği gibi: Düşünce savaşları sosyalizm mücadelesinin gerekli bir parçası.

    Merkez solun devrim karşıtı laflarının asıl anlamını bulmak için atılacak ilk adım Chavez hükümeti ve politikasına saldırılarında kullandıkları örtmecelere eleştirel bir çözümleme ile yaklaşmak gerek. Chavez’e karşı olan profesörlerin kendi ideolojik ve sınıfsal çıkar ve bağlılıklarını gizlemek için kullandıkları örtmeceler dilin kötü kullanımıdır.

    Bu deneme için Chavez hükümeti ve devrimci yönünün eleştirmeni Venezüellalı ünlü toplumbilimci Edgardo Lander’in bir denemesini seçtim. “El Proceso politico en Venezuela entra en un encrucijada critica” (Venezüella’da politik süreç kritik bir dönüm noktasına giriyor) denemesi politik gerçekleri gizlemek, “rüzgara katı bir görünüm” vermek için kullanılan politik dilin tam bir örneği.

    Seçim sonrası dönemde merkez sol eleştirmenler “yetkicilik”e karşı panzehir olarak “çoğulculuk”a dönüş istedi. “Çoğulculuk” sınıflı toplumunun örtmecesidir (çok sınıf = çoğul). Burada kapitalist sınıf seçim sistemine egemendir (çeşitli partiler = egemen olan kapitalist finansman). “Çoğulculuk” burjuva akademisyenlerin sık sık kullandığı bir örtmece çünkü mal mülkiyeti, üretim araçlarının tek bir sınıfta yoğunlaşması ve iletişim konularını bulanıklaştıran belirsiz ve soyut bir kavram. Aslında iş, güç ve varlığa gelince, kapitalist demokrasilerinde “çoğul” diye bir şey yok. Çeşitli sınıfların, politikacıların, partilerin olması sosyal ilişkiler, gücün bir yerde toplanması ve iktidar olabilmede eşitsizlikler için fazla bir şey ifade etmiyor.

    Chavez’in akademik eleştiricileri “Merkez Bankasının bağımsızlığı” hakkında yazıyor. Bu belirsiz ve soyut düşünce kim ve hangi çıkarlar ve amaçlar için bağımsızlık sorusunu gerektiriyor? Seçimle gelen görevlilere karşı sorumlu olmayan Merkez Bankaları mali piyasalara veya daha doğrusu uluslararası ve yerel banker ve yatırımcılara göre hareket ediyor. Merkez Bankası yöneticilerinin ilişkileri, geçmişleri ve uluslararası finans kapital ile olan bağlarına (güvenirlilik) göre seçildiği hemen hemen bütün kapitalist demokrasilerde açıkça görünüyor. Tersine, seçilmiş görevlilere karşı sorumlu olan bir Merkez Bankası olumlu mali politikalar isteyen seçmenler, kamuoyu ve halk hareketlerinden etkilenebilir.

    Liberaller halk yığınlarının iktidarda söz sahibi olmaya başlamasına ve orta sınıfın hükümet bütçesinden payının azalmasına karşı çıkarken, “açık politika” istemeye başlıyor. Bunun anlamı liberal ve sosyal demokrat akademik danışmanların politika yapımcısı olmalarına yol açmak demek. “Açık politika” ABD Emperyal Devleti’nin kendi “rejim değişikliği” isteyen vakıf destekli kuruluşları ve politik şebekelerinin çalışmaları zorlanınca, sık sık başvurduğu bir nakarat. Akademik eleştiricilerin yanıtlamaktan kaçındığı soru kimin için ve “hangi çıkarlar” için “açık” olduğu. Venezüella’da gerçek “açıklığın yokluğu” muhalefetin %90’ını denetlediği elektronik ve basılı medya ve özel ve kamu üniversiteleri ve sınıflarında (Venezüella Merkez Üniversitesi dahil) ideolojik olarak ağır basan muhalif akademisyenlerde. Tam tersine, sendikalarda, iş birliklerinde, sivil toplum hareketlerinde, Chavez döneminde gelişen her türlü eğilimde olan hareketlerde belki de Batı Dünyası’nın en canlı “açık politika”sı gelişiyor.

    Bu durumda “açık politika” istemenin anlamı nedir? Anlamı “savunulamaz olanı savunmak”; yaygın medya’nın özel tekel tarafından kontrolünün devamını sağlamak ve iletişim araçlarının halk denetimine geçmesi girişimlerini engellemektir. Akademik liberaller açıkça, “Medyanın demokratikleşmesini istemiyoruz. Biz özel büyük şirketlerin medyayı denetleme hakkının (hükümet darbesi başlatma ve destekleme hakkı dahil) olmasını istiyoruz” diyemez. Onun yerine, “açık politika” gibi saçma örtmeceler kullanma yoluna gidiyor ve halk hükümetinin medyayı kamuya açma ve halk yararına kullanma çabalarını zayıflatıyor.

    ABD, Avrupa ve egemen güçlerin özerk halk hareketlerini baltalamak için kullandığı en sinsi yol, yanıltıcı bir şekilde STK (Sivil Toplum Kuruluşu ya da birebir çevirisiyle Hükümet Dışı Örgütler) diye adlandırılan örgütleri finanse etmek, eğitmek ve hızla gelişmelerini sağlamak. Demokratik olarak seçilen Chavez hükümetinin liberal akademik eleştirmenleri (LAE) STK’ları yankılıyor ve taklit ediyor; Venezüella’da halk katılımı ve “açık ve demokratik tartışma” olmadığı suçlamasını yapıyor.

    LAE, STK yöneticilerinin hiçbir zaman seçimle gelmediğini, aldıkları dış yardımların kime gideceğinin asla tartışılmadığını veya oylanmadığını ve mali desteği sağlayan yabancı seçkinleri kendi maaşları, 4X4 araçları, lap-top bilgisayarları, ofis elemanları vs. konusunda nasıl kandırdıkları üzerinde hiç düşünmüyor. Venezüella’nın “politik sürecinde” demokratik sorumluluğun en büyük düşmanı asla eleştirilmeyen ve hatta LAE’nin polemik yazılarında konu bile edilmeyen STK’lardır. STK’ların yanıltıcı etkisi ve hızla yayılmaları en azından Venezüella “politik sürecinde” azımsanacak bir olay değil. Bütün dünyada emperyal merkezlerden 20 milyar dolar/avro alan 100,000’den fazla STK var.

    Kendi kendilerini görevlendiren STK’lar ve önderleri ve liberal akademisyenlerin aksine Başkan Chavez seçmenlere özgür ve açık seçimler için defalarca danıştı. Programların harcamaları toplanan vergilerden geliyor ve seçilen temsilcilerin onayına veya reddine bağımlı. Liberal akademisyenler Başkan Chavez’in sosyoekonomik programlarına gittikçe artan örgütlü radikal halk desteğine açıkça karşı çıkmak yerine (ve hayat boyu iş güvencesi olan birtakım profesörün “seçtiği” yöneticilerin dikte ettiği dersleri unutarak) “alt tabakanın seçtiği hükümet biçimi” örtmecesini kullanıyorlar.

    Liberal akademik eleştirmenlerin en sık kullandığı örtmeceler “anti-devletçilik”, “sivil toplum” ve “pazar ekonomisi”dir. “Devletçilik” halkı ezen ve yoksullaştıran, duygusuz ve sadece keyfi hareket eden bürokratlara sorumlu olan güçlü bir dikey yapılanma izlenimi uyandırıyor. Hiç şüphesiz Venezüella’da bazı devlet kuruluşları devlet programlarını yürütmekte yetersiz (özellikle yeniden dağıtımda) ama kamu mülkiyeti ve mali politikalar, özellikle enerji politikası uygulaması yoksul halkın %60’ının yararlandığı kamu hizmetleri (sağlık, eğitim ve yiyecek dağıtımı) için büyük ölçüde ödenek aktardı. “Devletçilik”e karşı olmak sağın bütün otoriter liberalleri (Hayek, Friedman), sosyal demokrat neo-liberaller (Blair, Giddens, Lula, Sarkozy ve onların Venezüellalı izleyicileri) ve özgürlükçü anarşistleri bir araya getiren bir bileşim. “Devletçilik”i eleştiren bu düşünce kuruluşları, dergiler, araştırmacılara mali destek Ford Foundation (Ford Vakfı), Elbert Foundation (Elbert Vakfı) ve bir sürü egemen sınıf kuruluşlarından geliyor.

    “Devlet”in şeytanlaştırılması aşırı sağ ve merkez sol ideologlarını bir araya getiren şey. Devlete karşı “özgürlük” adına özel yerel kapitalist tekellerin, uluslararası banka ve şirketlerin dizginlenmemiş, kuralsızlaştırılmış, doymak bilmez eylemleri gelişebilir. Devlet dev şirketlere karşı çıkabilecek, karşı koyabilecek ve denetleyebilecek yegane güçtür. Ana konu “devletçiliğe karşı” olmak değil ama devletin sınıf doğasının ne olduğu ve emekçilerin çoğunluğuna karşı sorumluluğudur.

    “Devletçiliğe karşı” eleştiricilerin Başkan Chavez’e yönettikleri en boş, yanıltıcı kavram “devlete karşı sivil toplumu savunmak”ta olduğu gibi “sivil toplum”dur.

    “Sivil toplum” sınıf toplumu yerine kullanılan bir örtmecedir. Bu kavram temel sınıf ayrılıklarını, sınıfsal örgüt çatışmalarını ve sömürgeci ilişkilerin üstünü örtüyor. Gramsci’nin Prison Writings’in (Hapishane Notları’nın) yozlaştırılmış kopyalarının dili (faşist sansürcülerin zorlamasıyla masalımsı bir dil kullandı) liberal akademisyenler tarafından, (ezici) “devlet”e karşı homojen (sınıfsız) “sivil toplum” hakkında yazarken benimsendi.

    Venezüella’da “sivil toplum”, derin sınıf ayrılıklarının, politik kutuplaşmanın, Chavez’i izleyen halk çoğunluğu ve üst tabakanın arasındaki uçurumun gösterdiği gibi, homojen değil. Muhalefetin “sivil toplum” kavramı STK bürokratları ve liberal akademik seçkinlerin kendi üst sınıfla işbirliğini, kamu mülkiyeti yerine özel sermayeye desteklerini ve emperyal sponsorlarından büyük bağışlar koparma çalışmalarını gizlemek için kullandıkları bir şaşırtmaca.

    Liberal ve sosyal demokrat eleştirmenlerin Chavez’in politikalarını kınarken en sık kullandıkları örtmece “pazar ekonomisi”dir. Bu “rüzgara katılık görünümü verme” çabasının bir başka örneği. Dünyada pazarlar binlerce yıldan beri her tür toplumda ve ekonomide -aşiret, feodal, esir, tecimsel, rekabetçi ve tekelci- var olmuştur. Küçük üreticilere dayanan yerel pazarlar ve sayıları binden az uluslararası şirketlerin ve mali kuruluşların egemen olduğu pazarlar var. “Pazar ekonomisi” kullanımı geçmişte hiçbir zaman var olmayan eşit üreticiler/uluslar arasında iş işlemleri varmış gibi yanlış imajlar yaratıyor. Var olan gerçek “pazar ekonomisi” rekabetçi ve işbirlikçi, büyük, milyarlarca dolarlık ve bütün denetimsiz ekonomilerin içine giren tekellerin egemen olduğu ekonomidir. Onların gücüne ve sömürüsüne ancak örgütlü sınıf hareketlerine ve merkezi planlamaya karşı sorumlu ulusal veya sosyalist devletler karşı koyabilir. Her dürüst ve doğru tartışma ekonomik stratejilerden ve devletin bu konularda rolünden, dünyada tarihi konumu göz önünde tutarak ortaya atmalı: emperyal sermaye, ulusal devlet, sınıfsal sosyal hareketler ve merkezi planlama.

    Demokrasi ve katılım ciddi bir şekilde tartışıldığı zaman, odak noktası sadece devlet olmamalı. Toplumdaki etkili dernekler de tartışma kapsamına alınmalı. Venezüellalı liberal demokrat kuramcılar yetkicilerin çoğunluğundan, katılımcı olmayan ve seçkin egemen iş birliklerinden, sivil örgütlerden, özel medyadan, büyük şirketlerden, geleneksel partilerden ve sendikalardan hiç bahsetmiyor. Onların önderleri itiraz ve yarışma olmadan ve hatta seçmenlere danışılmadan tekrar tekrar seçiliyor (bazen yaşam boyu).

    Liberal akademisyenler sadece “sivil toplum”da egemen kurumların korkunç şekilde dikey yetkeci yapısını görmemezlikten gelmiyor, diktatör seçkinlerin bu çoğulculuğunun demokrasiyle nasıl bağdaştığı sorusunu bile ortaya atmıyor. Liberal akademisyenlerin bu anti-demokratik seçkinlerin kültür, ekonomi ve toplumda kökleşmiş keyfi egemenliklerine karşı analitik ve ahlaki körlükleri, onların seçimle gelen kamu kuruluşlarında, Chavez yanlısı partilerde, sendikalarda ve mahalle kuruluşlarında demokrasi eksikliği aramaları madalyonun öteki yüzü.

    Chavez’e karşı eleştirmenler ve liberal ideoloji yandaşlarının anlaşılır bir şekilde konuşmamalarının nedeni doğrudan doğruya onların eğer açık seçik düşüncelerini belirtirlerse kapitalist pazarları savundukları, devletçilik adı altında kamu mülkiyetine karşı oldukları ve “sivil toplum” diye yetkeci seçkin kuruluşları desteklediklerinin ortaya çıkacağını bilmelerinden; “sivil toplum” savunmaları onların yetkeci seçkin kuruluşları savunmalarıdır; Chavez’in radikal girişimlerine olan yoğun halk desteğine karşı çıkmaları “halk özerkliği” diye tanımlanıyor.

    Liberal akademik eleştirmenlerin metodları da onların iyi gizlenemeyen egemen sınıfa bağlılıkları kadar anlamlı. Chavez’in sosyal hareketlerinde, hükümet programlarında, seçmenlerde kusur bulmak için mikroskop kullanıyorlar. Büyük çapta, uzun vadede emperyal devlet ABD’nin küstah bir işgali ve onun Venezüellalı işbirlikçilerini anlatmak için de bir teleskop.

    Politik süreç içinde liberal istekler tek yanlı olarak bir tarafa yönlendiriliyor. Çok etkileyici eleştiriler ABD resmi derneklerinden para alan öğrenciler ve akademisyenlere değil, Chavez’e bağlı örgütlere yöneltiliyor. Görünüşe göre, National Endowment for Democracy-NED’den (Ulusal Demokrasi için Bağış) bağış kabul eden akademisyenlerin demokratik kuruluşları yıkmaya amaçlı bir emperyal güçle işbirliklerini “eleştirel olarak tekrar düşünmeleri” istenmiyor. Liberal akademik eleştirmenler bilinen gerçek olaylar yerine Chavez’e karşı düşmanlıklarını beslemek için öznel, dedikodumsu hikayelere bel bağlıyor. Başkan Chavez’in Referandum’dan sonra anında ve açık bir şekilde yenilgiyi kabul etmesini dinlemek, seyretmek yerine, “Başkanlık belirsizliği” üzerine tahminler yürütüyorlar.

    Örtmecenin politik dili yalanları doğru gibi göstermek, egemen sınıfın sömürüsüne saygınlık kazandırmak ve liberal demokrat cafcaflı konuşmalara sağlamlık kazandırmak için tasarlanmıştır. Bu kısa örtmece dökümü Chavez’e karşı ideologların maskelerini düşürmek ve Venezüella sosyalizminin ilerlemesine cesaret vermek için tasarlanmıştır.

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Haydi liberaller aşıya

    Ne güzel özetlemiş , liberallerin asıl dertlerinin ne olduğunu...

    Cumhuriyet’i sahip çıkarak eleştirmek

    İngiliz yazar Louis de Bernières, Kurtuluş Savaşımız üzerine çok güzel bir roman yayınladı: Kanatsız Kuşlar adını taşıyan bu roman bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük bir beğeniyle karşılandı.
    Kitabı okuduğunuzda, bir yabancının tarihimizi nasıl bu kadar iyi ve derinden bildiğine şaşırıyorsunuz. O kadar aydınlatıcı detay ve bilgi var ki; Türkçe yazılmış pek az kitap bu yetkinliğe ulaşabilir diye düşünmeden edemiyorsunuz.
    Bernières’le zaman zaman görüşür ve haberleşiriz:
    Son mesajlarının birinde büyük romancı aynen şöyle diyor: “Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik ilkesini ortadan kaldırmak, yeni doğmuş bir bebeği boğazlamak kadar büyük bir suçtur.”
    Bernières’in üç gün önce bir kızı dünyaya geldiği için herhalde en hassas olduğu konu bu.
    Bir de yıllarca emek vererek bütün ayrıntılarıyla öğrendiği ve aktardığı Kurtuluş Savaşımız.
    Onun yüreği, bu eserin yok olmasına yanıyor ama Türkiye’de eli kalem tutan birçok kişi, “Yok edeceğiz!” diye tutturmuş durumda.

    ***

    Cumhuriyetin kusurları yok muydu?
    Elbette vardı.
    İnsan hakları ihlalleri yok muydu?
    Elbette vardı; ben de bunun mağdurlarından birisiyim.
    Ama bu sistemin gençliğimi, ailemi ve arkadaşlarımı vahşice parçalaması, beni yirmili yaşlarımda hiçbir suç işlememişken hapislere ve sürgünlere mecbur bırakması yüzünden Cumhuriyet’e düşman olamam.
    Mustafa Kemal’e en büyük kötülüğü, onun adına davranan bazı Kemalistlerin ve darbecilerin yaptığına inanırım.
    Onları var gücümle eleştiririm.
    Bu eleştiriler yüzünden yargılanmış, plakları yasaklanmış, cehennem hayatı yaşatılmış bir insan olduğumu cümle cihan biliyor.
    Ama Cumhuriyet’i toptan reddetmem, onu din ya da başka bir kisve altında yıkmaya çalışmam.
    Cumhuriyet’in demokratikleşmesi, eşitlik, özgürlükler, etnik milliyetçiliklerin aşılması, insan haklarına ve düşünce özgürlüğüne saygı gösterilmesi, azınlık haklarının güvence altına alınması, çetelerin hesap vermesi, adaletin işlemesi, ömrümü uğruna harcadığım ana ilkelerimdir.
    Avrupa demokrasilerine benzer bir cumhuriyet yaratılması için el birliğiyle çalışılması gerektiği fikrindeyim.
    Ama bunun yolu; dincilerle kol kola girerek, bir intikam duygusu içinde var olan her şeyi kırıp dökmekten geçmiyor.

    ***

    Bizim iki temel sorunumuz; Cumhuriyet’in arkasına saklanarak, kaba bir milliyetçi söylem içinde çeteleşip kendi çıkarlarını koruyanlar.
    Ve yine çıkarları uğruna dini alet ederek bu rejimi yıkmak isteyenler.
    Bu iki yanlıştan birine ait olmak zorunda değiliz hiçbirimiz.
    Ben hâlâ; hem laik, hem demokrat, hem ilerlemeci, hem de özgürlükçü olunabileceğine inanıyorum.
    Sayıları az da olsa; daha da önemlisi örgütleri bulunmasa da böyle insanlar var Türkiye’de.


    Zülfü LİVANELİ / Vatan

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Haydi liberaller aşıya

    Liberal olmak mezhebi geniş, solcu olmak salak olmak demek değildir!..

    Liberal ya da solcu görünen birileri yavaş yavaş ayılıyorlar... Bir kısmı oportünist olduğundan ince ince kıvırıyor, “ben de korkmaya başladım” gibisinden vecizeler yumurtluyor...

    Onların özellikle televizyoncu olanına hatırlatmalıyım ki, “Demeçlerini yakından izliyorum... Kendine etik ve ciddi bir haberci süsü verdiğini görüyorum... Sakın kimse bilmiyor sanıp, elalemi uyutmaya kalkmasın... O programları yaparken, neleri görmediğini, neleri yumuşattığını, ne veciz sözler yumurtlayıp, ne yalakalıklar yaptığını biliyorum... Fazla atıp tutmamasında yarar var... Son uyarımdır kendisine!”

    ***
    Neyse...

    Esas konu “durum değişir korkusuyla son anda kıvırmaya çalışanlar”dan ziyade, Mehmet Altan, Soli Özel gibi liberal ideologlardır...

    Onlar üniversitede türbana özgürlük bildirisini imzalamadılar...

    “Çünkü” dediler, “diğer özgürlüklerden bahis yok... 301’den ses seda yok... Sadece türban konu ediliyor...”

    Amerikalılar “Good morning after supper” derler bu durumdaki arkadaşlar için...

    Meali “akşam yemeğinden sonra günaydın” demektir...

    Onlara hep beraber yedirdikleri akşam yemeğinden sonra günaydın niyetine hatırlatmalıyım ki, AKP’nin türban meselesi dışındaki konularda liberal, özgürlükçü, batılı anlamda sonsuz, sınırsız ve çağdaş demokrasiden yana olduğuna inanmak için, hakikaten Amerikalının yaptığı gibi akşama kadar uyuyup, akşam yemeğini kahvaltı niyetine etmiş olmak gerekir...

    ***
    Siz ne söylerseniz söyleyin, AKP esas olarak Milli Görüş’ten daha da gerilerde Akıncı hareketten gelen bir kadro hareketidir ve bu müktesebattan gelen ekibin, yaşamında hiçbir siyasi görüşü değiştirmeden, sonsuz liberalliğe erişebilmesi için, aklını peynir ekmekle yemiş olması gerekir...

    Böyle bir şey eşyanın tabiatına aykırı...

    Bir kere içinde liberal barındırmayan bir liberal hareket olabilir mi?..

    Hareketin bütün ana unsurları Milli Görüş’ten geliyor...

    Erbakan Hoca’dan tek farkları, onlar Amerika’ya ve Avrupa’ya kafa tutmuyorlar, onlarla barış içinde politika yapıyorlar...

    Suudi Arabistan Kralı da Amerika ve Avrupa’yla barışık yaşıyor?..

    O da mı liberal?..

    ***
    Yıllardır AKP’ye olmadık anlamlar yükleyen, “Türkiye’yi özgürleştirecek hareket” olarak görenler, şimdi hafiften uyanıyorlar...

    AKP’nin istediği sadece türbana yönelik özgürlük, kendi özgürlük anlayışlarına uymuyormuş...

    Yaaa!!!

    Ya ne için özgürlük isteyeceklerdi?.. Rock’çılara, egzistansiyalistlere, sol kulağına küpe takanlara ve Cihangir’e mi özgürlük getireceklerdi?..

    Cihangir’e yeni özgürlükler getirmedikleri aşikar, ama el Hak iyi iş yaptılar, Cihangir sosyetesini kendilerine benzettiler, rakı-balık yerine meyve suyu-balık karışımını keşfettiler...

    Bizim liberaller hafif hafif kıpırdanıyorlar...

    Onlara belirtmeliyim ki, liberallik bir ideolojidir ve mezhebi genişlikle hiç ilgisi bulunmamaktadır...

    Liberal bir aydın, toplumun en geniş özgürlüklerle beslenmesini ister...

    Ekonomik olarak da siyasi ve sosyal olarak da...

    Spor kulüplerinin lokallerine içki yasağı getiren bir anlayışın hangi toplumsal ve sosyal özgürlük modelinden yana olduğunu söyleyebilirsiniz acaba?..

    O üniversitelerde türban için yırtınan gırtlaklar, üniversiteye mini etekli bir kız geldiğinde ne yapacaklar acaba?..

    İnsanın başkasını aldatması arıza bir durumdur...

    Ama insanın kendisini aldatmasına şizofreni denir...

    Tedavisi maalesef mümkün değildir...

    ***
    Gelelim AKP’ye solcu dünyalardan gelip destek olanlara...

    Allahtan Ufuk Uras kardeşim boş oy atmış, solcu karizmasını son anda çizilmekten kurtarmış ama benim kulağında küpe, egzistansiyalist ve rezistansiyalist solcu Cihangir sosyetesindeki arkadaşlara bir çift lafım var...

    Bu aralar fazla mahalleden dışarı çıkmayın...

    En fazla Taksim barları falan idare edin...

    Uzaklaştıkça, “ben nerede yaşıyorum” duygusuna kapılırsınız...

    Buralar Cihangir’e hiç benzemiyor diye dert yanarsınız...

    Solculuk niyetine türbana özgürlük derken, kendinizi mahalle dışında kelaynak kuşları olarak görebilirsiniz...

    Sizin durumunuzu anladılar, kırmızı noktalı olarak Cihangir’de bıraktılar...

    Solculuk, halkçılık, insanlık, eşitlik ve ezilenden yana olmak anlamına gelebilir...

    Ama bunu salaklıkla karıştırmamak elzemdir...

    Sol kulağınızdaki küpeleriniz, egzistansiyalist ve rezistansiyalist yaklaşımlarınızla, yeterince egzantriksiniz...

    Türban konusundaki duruşunuzu tarih ilginç bir anekdot olarak anacak sanıyorum...

    Durumunuzu anlatacak traji-komik sahneler görüyorum...

    Fellini’nin Amarcord filmindeki gibi hani...

    Reha MUHTAR / Vatan

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Haydi liberaller aşıya

    Sevindim, sitemizde hiç liberal demokrat yokmuş. :o :o :o

+ Konuyu Yanıtla
1 / 4 Sayfa 1234 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Haydi Avukatlar Seçime
    http://www.katilimciavukatlar.org/files/u1/baro-se__im.jpg Merhaba, Bu hafta sonu İstanbul Barosu Genel Kurulu toplanıyor. 25 Ekim 2008,...
    Yazan: Av.Tayfun Eyilik Forum: Avukatlık Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 24-10-2008, 21:00:03
  2. U t a n ç ....( haydi el verin kalkayım altından...)
    Büyük bir utançtır yüküm. Benden önce de taşıyan kırlangıç yürekli, gözü yaşlı utananlardan miras... Utanıyorum, evet! İnsanlığımdan... Kimilerince...
    Yazan: Fatma Gül Başar Forum: Edebiyat ve Sohbet Köşesi
    Yanıt: 24
    Son İleti: 28-04-2008, 13:01:00
  3. AKP Destekçisi Liberaller Panik İçinde...
    AKP nin dezenformasyon görevlisi Cengiz Çandar, bugünkü köşe yazısında, Türkiye Liberallerinin ''Baş Kanaat Önderi'' olduğunu varsayarak, liberal...
    Yazan: kgurleyen Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 28
    Son İleti: 12-03-2008, 22:48:44
  4. Haydi Çağlayana
    Çağlayan buluşması http://www.hurriyet.com.tr/_newsimages/3242176.jpg Tandoğan mitinginin ardından laik cumhuriyete sahip çıkmak için...
    Yazan: KASIMAN Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 14
    Son İleti: 30-04-2007, 08:23:02

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.