Emre Kongar hocam yazmış... Biz dahada madde yazmıştık ama Koskoca Emra hoca şimdi yazmazsam ayıp olur...
Bu Rejimin Adı Demokrasi Değildir, Olamaz!
Bir ülkede eğer:
1) Kayıtlı seçmenlerin dörtte birinin , seçime katılanların üçte birinin oylarıyla, tek bir parti Meclis'te anayasayı değiştirebilecek üçte iki çoğunluk sağlayabiliyorsa,
2) Seçim sistemindeki yüzde on barajına takılan partilerin aldıkları toplam oy 13.5 milyon ile, üçte iki çoğunluğa erişen iktidar partisinin aldığı 10.8 milyon oydan çok daha fazla olduğu halde, Meclis'te temsil edilemiyorsa,
3) Örneğin, oy kullanan seçmenlerin yüzde 9.5 'i oranında üç milyon oy alan DYP Meclis dışında kalıyorsa,
4) Siyaset, halka hizmet aracı olmaktan çıkıp, politikacıların ceplerini doldurma aracı olmuşsa,
5) Seçimlerden sonra, birtakım karanlık ilişki iddialarıyla, bazı muhalefet milletvekilleri, kendi ideoloji ve siyasetlerine yüz seksen derece ters olan iktidar partisine geçiyorlarsa,
6) Siyasal partiler, kaçakçıların, yağmacıların, vurguncuların, yolsuzluk sanıklarının sığınma yeri olmuşsa ve seçilenler, siyasetle ilgili olmayan dokunulmazlık zırhlarının ardında hiçbir kovuşturmaya uğramıyorlarsa,
7) Her siyasal parti, muhalefette iken siyasi faaliyet dışındaki eylemlere ilişkin dokunulmazlık zırhını kaldıracağına söz veriyor ve iktidara geldikten sonra, bizzat kendi mensuplarını kovuşturmadan kurtarmak için bu sözünü rafa kaldırıyorsa,
8) Uyuşturucu kaçakçılığı sanıkları siyasal partiler aracılığıyla dokunulmazlık zırhına kavuşturuluyor, polisin gözaltına aldığı sanıkların yakınları bakanlık koltuğunda oturanlarla doğrudan telefon teması kurabiliyor, polis merkezleri, sanık yakınlarınca basılıp sanıklar zor kullanılarak kaçırılabiliyorsa,
9) İktidarlar genelde, banka soyguncuları ile arazi yağmacıları ve fatura yolsuzlukları sanıkları arasında el değiştiriyorsa,
10) Arsa yağması devletin resmi politikası haline gelmişse, halka gecekondu yağmacılığı yemi verilirken siyaset, büyük toprak ve sit alanı yağmalarının aracı olarak kullanılıyorsa,
11) Siyasal partilerin genel başkanları, bir kez seçildikten sonra bir daha yerlerinden kımıldatılamıyor, tam bir diktatör gibi , bütün başarısızlıklarına karşın her türlü parti içi muhalefeti engelliyorlarsa,
12) Politikacılar, eski emniyet mensupları ve istihbaratçılar, suikast timleri kurup cinayetler işliyor ve olay sadece tetikçiler yakalanarak örtbas ediliyorsa,
13) Yasadışı örgüt mensupları devletin istihbarat elemanlarınca korunuyor ve kollanıyorsa , yakalandıklarında ceplerinden bu elemanların kimlikleri ya da pasaportları çıkıyorsa,
14) Kadınlar, babaları, ağabeyleri veya kocaları tarafından kendilerini ikinci sınıf vatandaş yapan giyim-kuşam biçimlerine mahkûm ediliyor ve bu mahkûmiyet, toplumu ve devleti din kurallarına göre yeniden örgütlemek isteyenlerin, yani demokrasiyi rafa kaldırmaya kararlı olanların ağzında, ''türban özgürlüğü'' diye ''demokrasi'' adına savunulabiliyorsa,
15) Açıkça Cumhuriyet karşıtı olduklarını ve Cumhuriyetin İslami kurallara göre yeniden örgütlenmesi gerektiğini söyleyenler, devletin en üst bürokrasi makamında görev yapıyorlarsa,
16) Ekonomi yönetimi, sadece borç çevirme becerisine bağlı hale getirilmiş ve ekonomik kararlar yabancı bir uluslararası örgütün (IMF) denetimine bırakılmışsa,
17) Dış siyaset , yirmi birinci yüzyılda kendini dünyaya yeni bir nizam vermekle görevli sayan bir büyük devletin (ABD) hegemonyasına bırakılmışsa,
18) İç siyaset , toplumu ve devleti sürekli horlayan bir uluslararası kuruluşun (AB) üyeliği uğruna bütünüyle yabancı güçlerin yönetim ve denetimine bırakılmışsa,
19) Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu niteliği taşıyan temel hak ve özgürlükler , çoğunluğun dinsel ve siyasal tercihleri uğruna ve üstelik de ''demokrasi adına'', ''Halk ne eylerse güzel eyler'' sloganıyla yok ediliyorsa,
20) Bağımsız yargı sistemi çeşitli olaylarla gölgelenmişse,
21) Medya , bir iki istisna dışında tümüyle siyasal iktidara bağımlı hale getirilmişse,
O ülkede ''Demokrasi var'' diyebilir misiniz?
''Diyebilirim'' diyen varsa buyursun, sütunum açık.
Bu ülkede demokrasi yoktur. Tıkır tıkır işleyen ne sistem ne kurum/kuruluş kalmıştır. Çünkü yargı sistemi çökertilmiştir.Yargının işlemediği ülkelerde demokasiden söz edilemez. Kimse kendini kandırmasın.Totaliter rejimlerde bile görülmemiş, insan hak ve hürriyetleri çeşitli yasa takiyyeleriyle yok edilmektedir.Cumhuriyetimizin en temel değerleri ortadan kalkarken de birey hakkı (türbanlı cumhurbaşkanı eşi) korunmaktadır!
Hiçbbir kurum ve kuruluşta sorularınıza yanıt alamamakta, adam sende, banane, beğenmiyorsan, bizden bu kadar, sen yap ta görelim zihniyetine maruz kalmaktasınız.
Peki MGK hakkında ne diyorsunuz? Dediğim dedik öttüğüm düdük; bir zamanlar 'kararlar yasalaşmazsa bu hükümet biter' dediklerini hatırlıyoruz (resmi olmasa da). Rejimi koruyan bir demokrasi mi, yoksa amacını aşan bir antidemokrasi mi? MGK ve icraatları, yetkileri sizce meşru mu, yoksa birçok anayasal ilkeye ters düştüğünü mü düşünüyorsunuz? İrticacı iktidarlara karşı rejimin kalkanı oldukları bi gerçek, ama 'bi demokraside bu da olmaz ki' dedittirdikleri olmuyor mu?
Kim daha iyi anlıyor, acaba? ??Ben konuya değil-de site yöneticisi birisinin siz ne anlarsınız gibi bir yorumda bulunmasını eleştirmek istiyorum...
Herkes(z)in farklı farklı düşünceleri olduğu kesin ama kalkıpta siz ne anlarsınız demek asıl demokrasi bu demek bu kadar kesin bir şekilde kestirip atmak yanlıştır, yanlış... Karşımızdakilere siz ne anlarsınız deyip karşımızdakilere bir avukat olarak bu sekılde hitap etmek sizce doğru oluyor mu? Sayın Ragıp Atay...?
Sayın Ragıp Atay'ın bildiği ve düşündüğü sistem-midir asıl demokrasi... Yani dünya sizin etrafınızdamı dönüyor?? Bir doğru sizmisiniz?
Yönetim Notu:
Madem bu denli sitemde bulundunuz;
Keşke en azından cümlelere büyük harfle başlayarak dilimizi katlememiş olsaydınız, bu o kadar da zor olmasa gerek! Ayrıca, herkez değil, herkes diye yazılır. Lütfen yorum yaparken daha doğru ve yapıcı bir üslupla, "Forum Kuralları"nı da hatırlatmak zorunda bırakmadan yapınız.
Sevgili okuyucular, Anayasa'nın 5. maddesinde, '... kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak', Devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır. Türkiye'deki 'başörtüsü/türban' tartışmalarının, kişilerin ve toplumun huzurunu nasıl bozduğunu bilmeyen yoktur. Lâkin, bu sorunun çözümü için 1988'den itibaren son yirmi yıllık dönemde, Devleti yönetenler hangi yolu denemişlerse, karşılarına jakoben oligarşik güçler dikilmiş ve toplumda huzursuzluğun devam etmesine sebep olmuştur.
Demokrasinin laikçi düşmanları
Efendim, Türkiye'de 'laikliği' ve 'laik devlet anlayışı' nı -marjinal bir azınlık dışında- herkes benimsemiştir. Hiç kimse, dine dayalı bir devlet arayışı içerisinde değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğuna kimsenin itirazı yoktur.
Ancak, demokratik şekilde iktidara gelemeyen odaklar, laikliği bir din ve ideoloji gibi dayatarak millî egemenlik yerine azınlık tahakkümünü sürdürmeye çalışmaktadır. Millî irade ve demokrasi aleyhtarı bu oligarşik azınlık, 'laikçi/laisist' bir dayatma yaparak Devleti meydana getiren yasama, yürütme ve yargı erkleri üzerinde baskı kurmaktadır.
Laikçi jakoben güçlerin başını CHP çekmektedir. 1950'de DP'nin, tek parti diktasına son vermesiyle demokratik rejime geçilmesinden bu yana, tam 58 yıldır CHP hiçbir seçimi kazanamamış ve normal demokratik yolla iktidara gelememiştir. Ya tahrik ve teşvik ettiği, bazen bizzat düzenlediği askerî darbelerden sonra, ya da koalisyon ortağı olarak iktidarda bulunabilmiştir. Böyle olunca da, demokratik sisteme ve halka hınçlanmış; seçilmiş iktidarlara karşı oligarşik güçleri kullanarak egemenliğini sürdürmeye çalışmıştır.
CHP'nin jakoben yandaşları
Efendim, millet olarak ordumuzu sever, üniversite ve yargı mensuplarını sayarız. Zaten sözümüz görevini hakkıyla ifa eden askerimize, bilim ve hukuk adamlarımıza değil... Lâkin, CHP, yarım asırdan fazla süren bu iktidarsızlığı neticesinde devletteki oligarşik egemenliğini elden kaçırmamak için, ne yazık ki bir kısım çevreleri istismar edip kullanmaya çalışmıştır. Bunun en tipik örneği, 2007 İlkbaharı 'ndaki Cumhurbaşkanlığı seçimidir. CHP lideri Baykal'ın kışkırtmaları ve tehdidi sonucunda, 27 Nisan'daki talihsiz Genelkurmay muhtırası yayınlanmış; Anayasa Mahkemesi hukuka aykırı kararlar almış ve YÖK de bu dayatmalara katılmıştır.
İşte, Başbakan'ın başörtüsü hakkındaki sözlerinden sonra 'laikçi oligarşi'nin, medyada, yüksek yargı organlarında, üniversitelerde 'yasakçı' bir taarruza geçmesinin sebebi budur. Bu istismarın, henüz TSK'ya ulaşmamış olmasını memnuniyetle karşılıyor ve bununla müteselli oluyoruz. Ancak, bu bakımdan içimizin rahat olduğunu da söyleyemeyiz.
Dikastokrasi/Jüristokrasi
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın ve Danıştay'ın peşi peşine yayınladıkları bildirilerden sonra, son dönemin en önemli mütefekkiri ve hukukçusu olarak gördüğüm eski Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk'u aradım. Literatürde, hâkim/yargıç/hukukçu egemenliği karşılığında hangi terimi kullanabileceğimi sordum. Bana aynı anlamda iki terim söyledi: 'Dikastokrasi' ve 'Jüristokrasi'.
Ben de ilân ediyorum: Türkiye'de demokrasi değil, dikastokrasi/jüristokrasi vardır. 'Hukuk devleti' ile de yetinmeyip daima 'hukukun üstünlüğü'nü savunuyoruz. Lâkin bu, aslâ yargıcın ve hukukçunun üstünlüğü demek değildir. Yargıya ve yargıca saygılı olmak başkadır; yargıcı millet iradesinin ve demokrasinin üstünde tutarak 'yargıç egemenliği'ni 'ulusal egemenlik' yerine geçirmek başkadır.
Yargıç, yasamanın koyduğu Anayasa ve kanunlara göre, kendi değer yargılarından sıyrılarak hüküm verir ve siyasete müdahale etmez.
İşte Dikastokrasi'nin örnekleri
Efendim, Başbakan'ın başörtüsü yasağı hakkındaki açıklamasından ve MHP'nin bu konudaki teklifinden sonra, CHP lideri ve yetkililerinin tahrik ve tehdit dolu beyanlarını biliyorsunuz. Hemen arkasından Yargıtay Başsavcısı'nın yazılı açıklaması, daha doğrusu 'dikastokratik muhtırası' yayınlandı. Hiç şüphesiz, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, temsil ettiği makamın dışında vatandaş olarak şahsî görüşlerini açıklayabilir. Ancak, siyasî partiler hakkında kapatılma dâvâsı açma mevkiindeki bir hukukçu sıfatıyla bu açıklamayı yaparsa, siyasete müdahale etmiş olur.
Yargıtay Başsavcısı'nın açıklaması incelendiğinde, konuyla ilgisi olmayan bilinen ilkelerin yanında, tümüyle siyasî mahiyette ve tartışmaya açık iddiaların bulunduğu görülmektedir. Bir defa, sıfatında 'Cumhuriyet' bulunmasına karşılık -ki bu sıfat bütün savcılar için kullanılır- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, 'Türkiye Başsavcısı' değildir; yani sadece kanunla verilmiş görevlerle sınırlıdır. İkinci olarak, savcılık, bir konuya olaydan önce el koyar; daha önce müdahale edemez. Üçüncü olarak, bu açıklama, siyasî partiler üzerinde kapatılma tehdidi oluşturmaktadır.
Danıştay'ın açıklaması da bundan farklı değildir. Ayrıca, sanki ortada başörtüsü yasağı getiren bir yargı kararı varmış gibi yanlış bir ifadede bulunulmuştur. Açıklama incelendiğinde, yargıcın üstünlüğünün savunulduğu ve dikastokratik bir görüşle hazırlandığı anlaşılmaktadır.
'Egemenlik yargıçlarındır!'
Sevgili okuyucular, Pazar yazılarımda bir nebze de olsa sizi tebessüm ettirmeye çalıştığımı biliyorsunuz. Geliniz 'Türkiye Dikastokratik Cumhuriyeti'nde bir Anayasa değişikliği yapalım:
'Madde 6: Egemenlik, kayıtsız şartsız yargıçlarındır.
Yargıçlar, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, millete, Meclise, Hükûmete ve özellikle AK Parti İktidarı'na bırakılamaz'.
Yaşasın dikastokrasi, yaşasın jüristokrasi!
Kahrolsun demokrasi!...
Bir başka forumda da bu makale eklenmişti. Bu forumda da bulunmasında bir sakınca yok ancak;
Hasan Celal Güzel'in fikirleri böyle olabilir, sıradan bir vatandaş da bu fikirlere sempati duyabilir, ancak bir hukukçu aldığı hukuk nosyonu ile bu yazıda geçen fikirleri savunuyorsa (yazıyı ekleyen avukat kardeşimi tenzih ederek, çünkü bir yazıyı eklemek illa ki o yazıda belirtilen fikirleri savunmak demek değildir, öyle ise de sorun değil) bu memlekette hukuk ne yazık ki sükut etmiştir.
Hukukun üstünlüğü denilince elbette akla hukukçunun üstünlüğü gelmez, hakimin, savcının, avukatın diğer vatandaşlardan temel hak ve özgürlükler açısından hiçbir farkı yoktur. Bilakis bu meslekleri icra edenler, hal ve hareketlerine sokaktaki vatandaşlardan çok daha fazla özen göstermek, üzerlerine yapışan adalet, hak, hukuk kavramlarına, kişisel hataları ile halel getirmemek sorumluluğunda olmalıdır.
Ancak; ülkenin bir hukuk düzeni vardır. Bu düzen içerisinde Anayasa Mahkemesi'nin de, Danıştay'ın da, Yargıtay'ın da, Sayıştay'ın da, yerel mahkemelerin de üzerine yüklenmiş YASAL sorumluluklar bulunmaktadır.
Elbette siyasi iktidar, iktidar ve muktedir olmalıdır. Yetki ve sorumluluk noktasında ülke için iyi olduğunu düşündüğü kararları, hiç bir baskı altında kalmaksızın özgürce alabilmelidir. Peki son dönemde hep çarpıtıldığı üzere, bireysel özgürlükler gibi, siyasi iktidarın özgürlükleri de sınırsız mıdır? Yüksek oy almak ve hatta çok çok yüksek oy sayısına (yüzde 47 çok çok yüksek oy sayısı değildir.) ulaşmak bu özgürlüklerin sınırını esnetir mi? % 25 ile iktidara gelmiş bir siyasi parti ile % 70 oy ile iktidara gelmiş bir parti arasında, Devletin olmazsa olmazlarını delmeyi kendine hak görmek açısından bir farklılık bulunduğu söylenebilir mi? Bunun adı demokrasi olur mu?
Siyaseten muhalefet doğru olmadığını düşündüğü iktidar uygulamalarına gücü ölçüsünde karşı çıkacaktır. Ancak üzerine kanunla sorumluluk yüklenmiş yargı, Devletin kuruluş felsefesi ve temel ilkelerini elbette kendine tanınmış yasal sınırlar içerisinde koruyacak ve kollayacaktır. Aksi halde görevini yapmamış olacaktır.
Yargı ne sanılmaktadır? Müşterisinin geliri ve alım gücüne bakarak nabza göre şerbet verecek züccaciye dükkanı mı? Kaldı ki haysiyetli esnaf , dükkanının önüne pislemeye kalkan müşteriyi sopa ile kovalar...
Hasan Celal Güzel’in fikirlerini bir avukatın veya bir hukukçunun sempati duymasıyla veya savunmasıyla ; Türkiye cumhuriyetinde hukuk sukuta ermez.
Evet sizinde belirttiğiniz gibi ülkemizin bir hukuk düzeni vardır… Bu düzen içerisinde anayasa mahkemesinin, yargıtayın, danıştayın sayıştayın ve yerel mahkemelerin kendilerine yüklenmiş sorumlulukları da vardır. Hiç kimse bu organların kendilerine yüklenen sorumluluklarını yerine getirmesine bir şey demiyor diyemez de… ancak her organ da yetkilerini bilmeli ve ona göre hareket etmelidir. Unutulmamalı ki KUVVETLER AYRILIĞI PRENSİBİ DE bu ülkenin hukuk prensiplerindendir. Hasan Celal’in de değindiği konu da budur…
Devletin olmazsa olmazlarının delinmesinden kastınız, türbanlı öğrencinin üniversite eğitimi almasımıdır? Bir insanı eğitmekle nasıl devletin olmazsa olmazları deliniyor anlamış değilim…
Mademki türbanlı olmak bu ülkenin olmazsa olmazlarına zarar veriyor o zaman onları sokağa da çıkarmayalım…
Ülkemizde belli bir kesim var ki iktidarken, çoğunluk anlayışını; muhalefetken de azınlığın tehakkümünü savunmaktadır. Bunu gerçekleştirmek için de üzülerek belirtiyorum devletimizin bazı kurumlarını kullanıyor…
Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, bir topluluğun başkanının ileri sürdüğü düşünceler o topluluğun tamamı tarafından kabul edilmiş anlamına gelmez… nitekim barolar da bu açık bir şekilde görüldü…
Sonuç olarak; yasama, yürütme ve yargının ayrı ayrı görevleri vardır… ve herkes işine baksın…
Unutulmasın ki CUMHURİYETİN OLMAZSA OLMAZLARINA BİR ZARAR GELECEK OLURSA BUNA İLK ÖNCE KARŞI ÇIKACAK OLAN AVUKATLARDANIM…
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Tck 245/1 Ceza siniri hakkinda
05-09-2025, 22:57:41 in Ceza Hukuku