Tüm değerli avukatlara;
Sayın zehrapalu'nun sorununu okudum da kafama takıldı. Şimdi boşanan taraftan kadın olanı iddet müddeti de denilen 300 gün içerisinde kendi iradesi ile serbest olarak evlenemiyor ve mahkeme kararı gerekiyor. Gerekçeside hamile olabileceğine dayandırılan bir mantık olduğunu sanıyorum.
Ancak aynı husus boşanan taraflardan erkek olana uygulanmıyor bu durum anayasanın eşitlik ilkesine alenen ters bir durum değil midir? Bence açık ve seçik anayasaya aykırı erkeğinde boşanmadan önce eski eşini hamile bırakmış olabileceğinden bahisle erkeğinde 300 günden önce evlenmesinin mahkeme kararıyla eski eşinin hamile olmadığının kesin anlaşılmasıyla olması gerektiğine inanıyorum...
Bu konudaki yorumlarınızı bekliyorum. böyle bir form açmamın nedeni...
zehrapalu Merhabalar. Ben eşimden 4 ay önce boşandım. Eşimle boşandığımda 4 aylık hamileydim. Çocuğum doğduğunda nifus çıkarmam gerekiyor. Fakat eski eşim benim doğumumdan önce bir başkasıyla evleniyor. Sanırım çocuğun nifusunu çıkarabilmem için eski eşimin de nifus cüzdanına ihtiyaç varmış, fakat eski eşimin bana bu konuda ve hiçbir konuda yardımcı olacağını zannetmiyorum. Ben çocuğumun nifusunu nasıl çıkarabilirim?
konulu iletisidir...
bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
Değerli Commodore,eşitlik ilkesi gözönönde bulundurulurken bahsedilen durumla ilgili eşitlik gözönünde bulundurulur.Yani eşit olanlar arasında eşitlikten söz edilebilir.Burada cinsiyetleri farklı olan ve buna bağlı olarak farklı bir fizyolojik yapının uzantısıyla ortaya çıkan farklılıktaki bir durumun sonucunda hamile kalma ihtimali olan biriyle hamile olma ihtimali olmayan birinin eşit olarak kabul edilmesi eşitlik ilkesinin rhuna ve amacına aykırı bir durum oluşturmaktadır. Bu bakımıdan burada eşitlik ilkesine aykırı bir durumdan bahsetmek yersizdir.Saygılarımla..
Yazınızı ilk okuduğumda çok doğru geldi amaiki kere okuyunca pek katılmadığımı söylemeliyim.
Çünkü bence eşitlik evrenseldir. Hamile kalma olasılığı kavramının eşititi hamile bırakma olasılığı olarak algılanmalıdır.
Yani hamile bırakma olasılığı olanada 'hamile bırakmadığını ispatla sonra ne yapacaksan yap' denmelidir. Eğer kadın hamile ise ' hele bir doğum olsun sende masraflarını gör boşanma harici ortaya çıkan cok ciddi bu sorunu çöz
kimin nufusunda olacak hallet nafaka taktiri yapılsın sonra bakalım yeni evleneceğin kişi seni bu haliyle kabul edecek mi' denmeli aksi taktirde yeni evlenen kadın da kandırılmış bir duruma düşmez mi? Kız deseki 'ben boşanmış çocuksuz biliyordum ama şimdi çocuk çıktı ben kabul etmiyorum' ne olacak bir boşanma davası daha mı???
Kaldı ki eşitlik kadın erkek fizyolojisine göre ayrılmamalıdır (bence) hamile kalmanın yükümlülüğükadar da hamile bırakmanında yükümlülüğü olmalıdır. Bir mucize olup kendi kendine hamile kalınmadı ise.. Aksi halde eşitlik değil hamile kalmaolasılığının cezalandırılması söz konusu olur gibi geliyor bana..
bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
Sayın Ahaltuner,
Bu konuda belirtmiş olduğunuz görüşünüze katılmamaktayım .Aslına bakarsak bence tam da eşitlikle alakalı bir durum söz konusu... Belki tıp bu denli hızlı gelişmemiş olsaydı sizin dayandırdığınız fizyolojik temellere dayanarak haklı olduğunuzu kabul edebilirdik...Ancak günümüzde kadının hamile oluşunun tesbit anından tutunda babasının kim olduğuna kadar çok kesin verilere rahatlıkla ve kısa sürede ulaşılabildiğini göz önüne aldığımızda bu fizyolojik farkın bu anlamda bir etkinliği kalmamaktadır... yani kadını bekletip de erkeği bekletmediğiniz de bu artık ne sağlayacaktır ki taraflara,erkek gidip yeni bir evlilik yapabileceğine göre eğer bu 300 gün sonun da bir bebeği olcaksa eski evliliğinden ,yeni eşine valla üzgünüm de benim eski eş 300 gün bekledi şimdi bi de çocuk var biz onla yeniden evleneceğiz demiyeceğine göre.. ee çocuğun babasının kim olduğu konusun da ise çıkacak bir karışıklık durumunda bu karışıklığın çözümü 300 gün beklemekte de olmadığına göre...yani artık günümüz tıp ve teknolojisinde kadının bu süreyi beklemek durumunda bırakılmasının bence bir mantığı kalmamıştır... kadının evelenip evlenmemesi,çocuğun babasının ve nüfus kaydının oluşumunda bir etki edemez eskisi gibi.. günümüz gelişmelerinde bir etki edebilecektiyse dahi bunun çözümü tüm bu gelişmelere karşın yine de kadını 300 gün bekletmekte değildir...
Saygılarımla...
hata yaptıysan dönmesini bileceksin,yapışıp kalmayacaksın...
Kaldıki eğer kadın eşinden lanet olsun diye ayrıldı ise ondan kendisine bir şey kalmasınıda istemez gibi geliyor, tıbben bile çocuk 9 ay10gün de olurken hukukun maç uzatması gibi 300 gün koymasıda ayrı bir sorun ; neden 300 gün ki boşanma davası anında açılıp biten bir olay değil ki ülkemizde uzuyor allah uzuyor hangi çift boşanma davası açtıktan sonra ilişkiye girerki ? Mantıklı düşünürsek boşanmaya giden yolda biter bu tip şeyler sonra dava açılır mahkeme o bu derken bir sene yi bulabilir hem boşanmak isteyecekler hem birlikte olacaklar çok ütopik işin bu yoluda varki bu da ayrı bir hikaye aslında...
Yani diyeceğim şu kadın erkeği hayatından tamamen çıkarmak isteyeceğini varsayarsak gidip kürtaj olursa ne olacak ? Nerede kalacak 300 gün ? daha da garibi boşanan erkek tarafı bu kürtajı öğrenirse ne olacak ' benden habersiz çocuğumuzu aldır dı diyebilecek mi?'
Bu konu çok karıştı ben biraz düşüneyim ))
bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
Sayın commodore1tr; bizim boşanma davamız 2 hafta sürdü. Çünkü biz anlaşmalı boşandık ve davayı ben avukatım aracılığı ile açtım. Tek celsede boşandık. (eşimle ikimiz bu boşanma kararını 1 hafta içinde aldık ve uygulamaya koyduk.) Mahkemeyi açtığımda zaten 3.5 aylık hamileydim ve çocuğu aldırma imkanım yoktu. Yani bu Türkiye şartlarında anında açılıp biten bir dava oldu. Bunları açıklama zorunluluğum yok ama bazı şeyleri aydınlatmak istedim. Bazen çok ütopik gibi görülen şeyler, basitçe düşünüldüğünde mantıklı bir açıklaması oluyor.
Kadın ve erkek eşitliğinin ve kadının maduriyetinin en çok ta boşanmalar sırasında göz önündü bulundurulması taraftarıyım. Çünkü ülkemizde boşanma sırasında kadın erkeğe göre çok daha madur durumda kalıyor ve en acı olayı şu anda ben yaşıyorum. Çünkü kafamda çocuğum ile ilgili soru işaretleri var. En önemlisi de nifus problemi. Forumdaki soruma cevap aldım. ama, bu işlemi nasıl yapacağımı bilmiyorum. Bana göre eğer ayrılan eşlerden kadın hamile ise ve çocuk bekliyor ise, bu çocuk doğana kadar kocanın evlenmesini engelleyen bir yasa çıkarılmalı. Bu hem eski eşin maduriyetini, hem çocuğun, hem de yeni evleneceği kadının maduriyetini giderecektir. (gerçi yeni evleneceği kadın beni hiç ilgilendirmiyor )
Saygıdeğer Av_s_engin ve commodore elbetteki fikirlerinize saygı duyuyor ve değer veriyorum.Ancak kanunun bu maddesinin konuluş amacı benim yukarıda anlattığım gerekçelere dayandırıldığı gerçeğini de gözden ırak tutmamak gerektiği kanısındayım.Evet gerçekten tıp bilimi günümüzde çok ileri düzeydediri ve halen de ilerlemeye devam etmektedir.Aslinda yürürlükte bulunan yasamıza göre de zaten kadın hamile olmadığını ıspatlayabilirse hemen evlenebilmektedir.
Ancak sayın commodorenin hamile bırakanla hamile kalanı eşit görmeye çalışmasını bir hukukçu olarak anlayabilmiş değilim.Doğuştan olan farklı fizyolojik yapıların insanlara ister istemez farklı ooğal işlevler yüklediğni gözönönde bulundurmamak biz yanlış değerlendirme yapmaya götürür.Sizin mantıkla hamile kalan kadın al çocuğu birazda sen hamile ol 4,5 ay da çocuğu sen taşı diyebilmeli.Derse ne olur?Erkek çocuğu taşıyabilmek için uterus(plesanta) mu taktırsın?İşte fizyolojik farklılığı görmezden gelirsek içinden çıkılmayacak bir durum oluşabilir.
Kanun koyulurken istikrar düşünülür.Türkiye şartları ve gerçeklerini görmezden gelmek kanunun uygulanma gücünü azaltır diye düşünüyorum.Herksin ileri tıp tekniklerinden faydalanması bugünün Türkiyesinde zor gibi geliyor bana.Saygılarımla değerli arkadaşlar...
sn commodore1tr, bende size katılmaktayım, burada bir eşitsizlik sözkonusu.
Bence buradaki eşitsizlik kadının hamile olması durumunda evlenememesi veya evlenebilmek için izin almasıdır. ancak erkek kesinlikle böyle bir izne tabi değil! zaten eğer erkek çocuğunun peşinden koşacaksa mahkeme kararına bir gerek yok. kadın hamile olarak evlensede eski koca babalık davasıyla velayet alabilir, demi? bence burada üstü çok güzel bir şekilde ( oldukça mantıklı gözükerek ) eşitsizlik sözkonusu...
ayrıca bir kadın olarak, evlenmek için -ki bu tamamen benim irademe dayalı bir olay- izin almak çok aşalayıcı bir durum.
genel anlamda hukukta eşitlik veya eşitsizlik kavramları kamuyu ilgilendiren durumlarda söz konusudur. anayasa mahkemesi dahi eşitlik ilkesini eşit durumda olanlar arasında eşitsizlik yaratan hukuki düzenlemelerde irdelemektedir. ama zaten eşit durumda, konumda, hukuki statüde olmayanlar arasındaki farklı hukuki düzenlemelerde eşitsizlikten bahsedilemez.
çocuğu doğuran kadın çocuğun doğal olarak annesidir. yani çocuğun hangi anneden doğduğu kesindir.
ancak çocuğun babasının kim olduğu konusunda ihtilaf çıkması halinde tıbbi verilerle tespit mümkün olabilmektedir.
bu düzenlemenin amacı nesebi gayrı sahih yani ana ve babasının kim olduğu kesinlikle bilinen çocukların nüfus kayıtlarına sağlıklı veriler işlenmesini temindir.
çocuk doğurma yeteneği sadece kadınlara özgü olduğundan, boşanmanın ardından kadının hamile olup olmadığı, nesebi gayrı sahih çocuk olmasını önlemek adına bu iddet müddeti getirilmiştir. Kadın henüz boşanmadan bir başkasından hamile kalmış olabileceği gibi kendi eşinden de hamile kalmış olabilir. Böyle bir durumda doğacak çocuğun nesebini düzgün olarak tespiti gerek çocuk için gerekse ana-babası için hayati bir önemdedir. Sağ doğması koşuluyla çocuğun adının konması, velayet, miras gibi konuları düşünecek olursanız bunun önemi daha çok anlaşılır.
Bu nedenle kadına getirilen 300 günlük evlenme yasağı eşler arasında eşitsizlik yaratan bir düzenleme olarak görülemez.
Zaten boşanmadan sonra kadının hamile olmadığının tıbbi olarak tespiti halinde bu yasak da kaldırılmaktadır.
Bu düzenlemeyi kadın-erkek arasında eşitsizlik veya kadını aşağılayan bir şeymiş görmek bu açıkladığım çerçevede hatalı bir yorumdur.
Yukarıda da belirttiğim gibi çocuğun adının konmasından tutun da çocuk ile ana-babanın birbirleriyle olan mirasçılık durumlarını dahi etkileyecek bu hamilelikte böyle bir düzenlemenin elzem olduğunu kabul etmek gerekir.Sizlere bazen ters gelse de hukuk mantığı çoğu kez farklı çalışır.Ancak hukuk kurallarının da birçok sosyal olayın sentezi neticesinde yazılı kurallara bağlandığı gerçeğini de göz ardı etmeyin.
Merhabalar.Bir dekorasyon firmasıyla alakalı sitenin .info site uzantısı bizde bulunuyor ve onları tanıtıcı içerik paylaşıyoruz.Bu firma kendilerinin...
Resmi kanunlarımıza göre; hemen hemen kadın erkek eşitliği sağlanmış gibidir. Bu şekilde olduğu halde; kadının erkekten nafaka ve tazminat talepleri...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Wmic Windows Activation Key and...
03-05-2025, 14:36:12 in Aile Hukuku