Evrakta sahtecilik ağır ceza mahkemesi

[şanslı]

Ortağım A , Müteahhitlik yapıyor.Güvendiği bir arkadaşına B ye yüklenicisi olduğu işe ait imalatları yapıp hak edişlerini imzalamaya vekalet veriyor. Vekil B ara hak edişlere fazla imalat koyup 6 adet hak edişten yaklaşık 200.000.000.000 TL fazla para alıyor. 7 hakedişteki alacağındanda fazla aldığı 200.000,00ytl yi mahsup edip düşüyor yani fazla aldığı parayı bir yıl sonra yaptığı 7 nolu hak edişten geri ödüyor.Ancak ortağım A ya Bayındırılık müfettişleri incelemesi sonucu evrakta sahtecilikten Ağır ceza mahkemesine 2004 yılında dava açılıyor.Ortağım A nın karşılıksız 40 milyar TL çekten para cezası olduğundan tutuklanma korkusuyla mahkemelere 2 yıldır katılmıyor.
Ortağım A hiçbir hak ediş düzenlememiş hiç bir evrak imzalamamış vekili B tarafından evrak ve hak edişler imzalanmış. Ve tahsil edilmiş. Ortağım A bu işe ait hiçbir bankadan hak ediş çekmemiş yada bu işe ait herhangi bir şekilde para almamış vekili B hak edişleri almış ve kendisi iş için kullanmış.
Siz Sayın Avukatların Bilgilerinden Yararlandırılırsak çok memnun olur şimdiden cevaplayan sayın üyelere teşekkür ederiz.
Ortağımın tamamen bilgisi dışında almadığı, imzalamadığı, bu hak edişlerden dolayı Ağır ceza mahkemesine,Yazılı ifadesini delilleri ile birlikte APS ile Göndermek istiyor. (40 milyar tl adli para cezası olduğundan tutuklanma korkusu olduğu için)posta ile gönderilen yazılı ifadede bir mahsur varmı? mahkeme bu ifadeyi ve delilleri dikkate alırmı?Yazılı ifadesini ağır ceza mahkemesine mi yoksa savcılığa göndermesi gerekir?
Ortağım A nın söz konusu 200 ytl nin mahsup edilmesinden sonra, Bayındırılık tarafından resen yapılmış kesin hesapta 180 milyar tl alacağı olup,alacağının daha fazla olması gerektiği için kesin hesabı hakları saklı kalmak şartı il ibaresini yazıp şerhli imzalamıştır. Ve yaklaşık bir yıldır bu alacağını da almamıştır.Yazılı ifadesinde bunu da bildirmesinin faydası olur mu ?
Yazılı İfadesinde Adli Para cezası olduğunu bunu henüz ödeyemediği ve o nedenle tutuklanacağı gerekçesiyle yazılı ifade gönderdiğini bildirmesinin mahsuru yada faydası varmıdır.
Ortağımın tek amacı birilerini suçlamak değil adaletin yerine gelmesi bu işte Bayındırılığında rolü varsa ortaya çıkmasıdır.
Siz Sayın üyelerin Bu uzun Problem için zamanınızı aldık. Tekrar teşekkür eder saygılarımızı sunarız.

[Av.Mehmet Taylan Karakum]

Herşeyden önce, bir tüccar olan ortağınızın, bu kadar büyük işlere de girmişken; halen bir avukatının olmaması; dahası, bir avukattan danışmanlık almaması, büyük hatadır.

Sorularınıza gelince;

1. Postayla gönderilen bir mektuba, Mahkemece itibar edilmez. Bir mektup, herkes tarafından gönderilmiş olabilir. O nedenle; başka bir Ağır Ceza Mahkemesi kanalı ile, ilgili Mahkeme ve dosya numarasını belirterek, bir dilekçe şeklinde, konu hakkında iletmek istediklerini sunabilir.

2. Ancak; bu, ortağınızın tutuklanmasına engel değildir; hatta, şu anda dahi, hakkında tutuklama kararı verilmiş ve aranıyor olması, kuvvetle olasıdır. Çünkü; hem bir (Ağır) ceza davası sanığı olacaksınız, hem bu yargılamalara katılmayacak, ifade vermeyeceksiniz (hatta, galiba hiçbir ifadesi olmadığından; Mahkeme huzurunda sorgusu da yapılmamıştır) ve hem de tutuklanma endişesi içerisinde olacaksınız. Bu şeklide kaçması halinde, eğer hala tutuklaması yoksa da, muhakkak olacaktır.

3. İlgili Mahkeme'ye göndereceği dilekçeye, eğer durumu uygun değilse ve kendisine bir avukat tutamayacaksa; Baro tarafından bir müdafii tayin edilmesini istediğini belirtsin ve muhakkak dosyasını inceleterek, atanan müdafiiden, durumu hakkında bilgi alsın.

4. "Para cezam var, ödeyemedim, o nedenle yargılamaya gelemiyorum, korkuyorum" gibi bir ifade, Mahkeme'yi olumlu değil; olumsuz etkileyecektir. Ama, bunu kendisi takdir edecek.

5. Suçta ve cezada şahsilik ilkesi gereğince, eylemi kim gerçekleştirmişse; o cezalandırılır. Ancak; anlatımlarınızdan, atılı suçlamanın tam hukuki adının ne olduğunu ve dosya durumunu bilmeden, yorum yapmak hatalı olur. Vekil kılınanın eylemlerinden, elbette öncelikle vekil sorumludur. Ancak; bu eylem her ne ise, asille vekil, bu suçu birlikte de işlemiş olabilirler (örneğin; nitelikli dolandırıcılık). İşi asil aldığına ve yaptığına göre; ne alındığını, ne zaman ne kadar alınacağını/alınması gerektiğini bilmek, onun sorumluluğunda değil midir? Mesela bana bir vekalet verilse ve """şuradan para çek""" denilse, ben de gidip parayı çeksem (vekaletim bu); ben (vekil) neden sorumlu olayım parayı çektim diye. Para, haksız bir menfaatin karşılığı ise ve suç teşkil ediyorsa; asil cezalandırılır. Eğer; aynı haksız ve suç teşkil eden amaç için, vekil ve asil birleşmişlerse (birbirlerini dolandırmak için dahi olsa); mağdura karşı ikisi de birlikte (bazen de ayrı ayrı) suç işlemiş olacaklardır. Ama; vekaletime sahip bir kişi, benden habersiz, benim hesabımdan para çekerse; bana karşı vekaleti
kötüye kullanmış olur.

Bilginize,

Saygılarımla,

[Av.Ragıp Atay]

sayın şanslı
ortağınızın vekalet verdiği kişi kardeşi mi?