Merhaba,

Yazı biraz uzun olacak o yüzden kusura bakmayın lütfen. Ben oturduğum apartmanda yönetici yardımcısıyım. Apartmanımız 2,5 yıl önce deprem yönetmeliğine göre yapılmış 11 daireli (en üst kattaki 2 daire dubleks) bir apartman. Bahçemiz var ve bu alan imar planına göre ortak kullanım alanı. Apartmanın içinden bahçeye çıkan bir kapı mevcut, kilitli duruyor. Mayıs 2015'te bahçeye bakan 1+1 daire el değiştirdi. Bu dairenin önünde, kötü hava koşullarında bahçeden binaya ve temele su girmesini engelleyen, üst kat balkonlarının çıkma mesafesini 1-1,5 metre kadar aşan, fayansla kaplanarak su gideri eklenmiş bir beton alan bulunuyor (üst kat balkonların çıkma mesafesi imar planına göre 1,5 metre). Söz konusu dairenin 2 penceresi bahçeye bakıyordu ve bahçeye çıkan pimapen bir kapı vardı. Bu kapı, daire önündeki fayansla kaplı alandan daireye su ve toz girmesini engellemek üzere zemin seviyesinden birkaç basamak yukarıya yerleştirilmişti.

Daireyi yeni satın alan kişi ilk başlarda gayet ılımlı biri gibi görünüyordu. Apartman yönetimi izin verdiği takdirde bahçeye apartman adına çim ve çiçek ekmek istediğini söyledi, hatta bahçenin neresine ne ekileceğini belirlediğini, bir plan çizdiğini, ekilecek bitkileri de seçtiğini, gidip alacağını söyledi. Yaklaşımını olumlu bulduk, ancak çiçeklendirme konusunda toplantı yaparak diğer kat maliklerinin de onayını almamız gerektiğini söyledik. Bu durum pek hoşuna gitmedi. Yine de en azından toprağı havalandırıp çöpleri atması için birini bulmakta yardım edebileceğini söyledik. Birini buldu, 100 TL'ye anlaşıldı. Adam geldi, işini yaptı. Ancak daire sahibi iş bittikten sonra bahçıvanın bahçeden çokçşöp çıktığı için 100 yerine 150 TL istediğini, ayrıca kendisinin de bahçıvana yemek ısmarladığını ve atılacaklar için çuval aldığını söyleyerek yönetimden yaklaşık 200 TL para talep etti. Biz de yönetim 100 TL'ye anlaştığımızı hatırlatıp bunun karşılığında makbuz talep ettik ve aldığını söylediği şeylerin fişini istedik. Getirdiği fiş başka bir tarihe ait gece 02:30'da yenmiş bir yemeğin fişi olunca itiraz ettik ve ödemedik. Bu durum pek hoşuna gitmedi.

Birkaç hafta sonra, bahçemizdeki boyu çok uzadığı için rüzgarda dalları yan apartmanın camlarına çarpan bir ağaçla ilgili çözüm bulması için birini çağırdık. Bahçe katın daire sahibi bizi telefonla arayıp avaz avaz bağırarak "bahçesinde" tanımadığı adamların olduğunu, ağacı kesmeye çalıştıklarını, bahçesinden çıkarılmalarını yoksa polis çağıracağını söyledi. Biz de bahçenin ona ait olmadığını, ortak alan olduğunu ve gelen kişileri de bizim çağırdığımızı söyledik. Buna rağmen polis çağırdı. Polis geldi ve durumu öğrenince gülüp gitti. Bu kendisi apartmanın içinden bahçeye çıkan kapının anahtarını zaptetmeye çalışarak bahçeyi kendisinin düzenleyeceğini ve apartmandan hiçkimseye de kullandırmayacağını söyledi. Böyle bir hakkı olmadığını kendisine ifade ederek anahtarı zar zor elinden aldık.

2015 Kasım ayında daire sahibi, kendi dairesinden bahçeye açılan pimapen kapıyı zemin seviyesine indirmek için birkaç basamak yüksekliğindeki duvarı kırmak istediğini, bu yüzden de biraz gürültü olacağını yöneticiye iletmiş. Yönetici de yapılacak işin sadece bundan ibaret olduğunu düşündüğü için izin vermiş. Fakat yıkma işi 3 gün sürünce ve apartman gürültüden durulamaz hale gelince, ne oluyor diyerek aşağı inmek zorunda kaldık. İndiğimizde gördüğümüz manzara ile şoka girdik. Zira söz konusu daire sahibi bahçeye bakan pimapen pencere ve kapıyı söktürmüş, salonunun duvarı ve aynı zamanda binanın da dış cephe duvarı olan perde beton duvarı tamamen kırdırmış, dışarıda kalan fayans kaplı alanı enine ve boyuna kırılmaz cam ve pimapenle kapatarak dairesine katmıştı, yani dairesini yaklaşık 15-16 metrekare büyütmüştü. Durumu fotoğrafladık ve belediyeye yazılı şikayette bulunduk (16 Kasım 2015). Şikayette bulunmadan önce de (14 Kasım 2015) tüm daire sahiplerinin ve kiracıların katıldığı bir toplantı düzenleyerek durumu onlarla da paylaştık, fotoğrafları gösterdik. Daire sahiplerinin hepsi bu duruma kesinlikle onay vermediklerini belirtti ve yönetim karar defterine de yazıldı. Söz konusu daire sahibi de bu toplantıya 5-10 dakikalığına katıldı. Bağırıp çağırdı, avukatının Sabancı'nın avukatı olduğunu, bize 50-100 bin TL'lik tazminat davası açacağını ve bizi çok uğraştıracağını, yöneticiden duvarı yıkıp dairesinin önündeki alanı kapatmak için izin aldığını, elinde ses kayıtları bulunduğunu söyleyip tehditler savurarak çekip gitti. "Ses kaydı var" kısmını sonradan inkar etti elbette ama attığı mesajların hepsini sakladık.

16 Kasım 2015'te yaptığımız yazılı şikayetten birkaç gün sonra belediye ekipleri gelip imara aykırı durumun tespiti yaparak daire sahibine tebligat gönderdi (20 Kasım 2015). Tebligat içeriği 5 gün içinde kapattığı ortak alanı açması ve yıktığı duvarı eski haline getirmesi, aksi takdirde yıkım yapılacağı ve para cezası kesileceği yönündeydi. 5 gün geçti, ancak daire sahibi hiçbir şey yapmadığı gibi aidat da ödememeye başladı (2 Aralık 2015). Bu arada her akşam apartmandaki tüm daireleri gezerek şikayet dilekçesinin geri çekilmesi için imza toplamaya çalıştı, binbir tane yalan ve tehdit savurdu ("bu işi yüksek yerlerden çözeceğiz demek ki", "kılıçlarımızı kuşanalım istiyorsunuz", "avukat çağırıp apartmanın bütün eksiklerini tespit ettireceğim, sonra da belediyeye şikayet edeceğim. deli gibi para ödemek zorunda kalacaksınız" vb.). Apartmanla hiç ilgisi olmayan insanlardan gidip bahçe duvarı tadilatı diye imzalar alıp diğer daire sahiplerine imza attırmaya çalıştı, bizim yerimize imzalar atmaya kalkıştı. Kapılarımıza geldiğinde kimseyi bulamıyorsa mesaj attı, mesajlarına cevap alamayınca sürekli aradı. Her seferinde kendisine ortak bir alanı izin almadan kapattığı için haklarımızı gaspettiğini, perde beton olan dış cephe duvarını yıktığı için de binanın statiğini bozduğunu ve hayatımızı tehlikeye attığını söyledik. Yani günde 4-5 kez mesajla, telefonla ve kapımıza gelinmek suretiyle bu kişinin tacizlerine maruz kaldık. Bu olay Kasım'ın başından beri sürmekte.

Bu arada belediyeden tekrar gelen olmadı. Bunun üzerine arayıp durumun ne olduğunu sorduk ve öğrendik ki şikayet ettiğimiz kişi belediyeye gidip dilekçe vermiş ve kendisine tanınan 5 günlük süre yetmeyeceğini söyleyip 20 gün ek süre talep etmiş. Belediyedeki görevli (yapı kontrol denetimcisi) de bu süreyi vermiş. Yönetim olarak 20 günlük ek süre tanındığına dair resmi yazıyı görevliden talep ettik. Kendisi bize şefiyle görüştüğünü ve şimdilik yazıya gerek yok dediği için resmi yazı yazmadıklarını söyleyince dilekçeyi kabul etmelerinin zaten işi resmileştirdiğini ve bu yazıyı talep ettiğimizi tekrarladık. Israrlarımıza rağmen yazıyı alamadık. Tanınan 20 günlük sürenin ne zaman bittiğini, tekrar ne zaman denetime gelineceğini sorduğumuzda da görevli hanımdan "aslında ajandaya not almıştım ama masanın üstü çok karışık şimdi bulamayacağım" cevabını aldık. Baktık olacak gibi değil, sosyal medya üzerinden belediyenin resmi hesabına olayı özetleyen bir mesaj göndererek yazıyı tekrar talep ettik. Basın danışmanlığından bir görevli dönüş yaptı ve konuyu kendisinin bizzat takip edeceğini söyledi, ona direkt ulaşabileceğimiz bir telefon numarası vererek görevi kötüye kullanım olduğunu düşündüğümüz her şeyi bildirmemizi rica etti. Düzenli aralıklarla yapı kontrol denetimcisi hanımı arayarak şikayetimizin takibini yaptık, hatta arada sırada belediyeye gidip bizzat görüştük. Bu arada daire sahibi işgal ettiği alanı kaldırmak ve duvarı eski haline getirmek şöyle dursun, işi daha da ileri götürerek kapattığı alanın zeminine parke yaptırdı, kalorifer tesisatı döşetti, aydınlatma yaptırarak eşya yerleştirdi (çalışma masası, sandalyeler, lambaderler, koltuk vb.) Bunları da yapı kontrol denetimcisi hanıma gün gün aktardık. Fakat kendisinden hiçbir şekilde bir yardım göremedik. Elbette bu durumu basın danışmanı hanıma da aktardık. Verilen sözde 20 gün de doldu ve yine gelen giden olmadı. Tekrar belediyeye gittik (22 Aralık 2015) ve öğrendik ki aslında biz gitmeden 7 gün önce bu kontrol denetimcisi hanımın gelip denetleme yapması ve tutanak tutması gerekiyormuş ama unutmuş!! 23 Aralık 2015 sabahı saat 10:00 gibi gelip denetim yapacağını ve fotoğraf çekerek tutanak tutacağını söyledi. Geldiği zaman 7 numaralı dairenin zilini çalmasını, bahçeye çıkıp fotoğraf çekebilmesi için bahçe kapısını açacağımızı söyledik. Tamam dedi. Ancak 23 Aralık'ta akşam saat 16:30'a kadar kimse gelmeyince, basın danışmanı hanımı arayarak durumdan haberdar ettik. Meğer yine unutmuş! 24 Aralık'ta kesin geleceği söylendi. 24 Aralık sabahı saat 9:55'te denetçi hanım geldi, biz 3. kattan girişe inene kadar kendisi apartmandan çıkıp gitti. Bindiği aracı durdurup "Bu nasıl denetim?" diye sorduk, tatmin edici bir cevap alamadık. Basın danışmanını arayarak durumu bildirdik.

Geldiğimiz noktada, tutanak tutuldu ve imara aykırılık suçu nedeniyle para cezası ve yıkım kararının kesinleşmesi için encümen onayı bekleniyor. Belediye Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunacakmış. Savcılık da daire sahibine alanı ve duvarı eski haline getirmesi için 1 ay daha süre tanıyacakmış (belediyeden verilen bilgi bu).

Sorularım şunlar:

1. Biz apartman sakinleri olarak, yıkılan duvar perde beton ve binanın en alt katındaki dış cephe duvarı olduğu için yapı güvenliğinin tehlikeye girdiğini düşünüyoruz. Ayrıca konut sigortalarımız var ve bina yeni olduğu için hasarsızlık indiriminden yararlanıyorduk, şimdi binada hasar oluşturulduğu için ekstra prim ödemek zorunda kalma durumumuz var. Bu konuda ilgili daire sahibine hem apartman yönetimi hem de diğer daire sahipleri olarak dava açabilir miyiz? Açabilmemiz için ne yapmamız gerekiyor? (bilirkişi vb.)
2. Bu kişiye dairesini sattırmak gibi yasal bir yaptırım uygulanabilir mi?
3. Yapı kontrol denetçisinin görevini biz baskı yapmadan yerine getirmemiş olmasının süreci uzattığını düşünüyoruz. Bu konuda herhangi birşey yapabilir miyiz?

Yıkılan duvarın ve kapatılan alanın fotoürafları da mevcut ama buraya ekleyemedim. Uzun yazdığım için tekrar özür diliyorum.