İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ SONUCUNDA AİLENİN BİRLİĞİ VE AİLE ÜYELERİNİN YAŞAMA HAKKI TEHLİKEYE GİRECEKSE KAMU DÜZENİ VE YARARI İŞLETİLEBİLİR Mİ
Sevgili site sakinleri ve konu hakkında bilgisi olanlar... Bir konu hakkında hem bilginize başvurmak hem de varsa içtihatlara ulaşmak istiyorum. Babam 25.08.2011 tarihinde Ziraat Bankasından Girişimci kredi kapsamında 'ticari taşıt kredisi' alıyor. Bunu almak için 2 memur kefil, bankaya 30.000TL para teminatı ve bir de annem ve boşanıp babamın konutuna gelen kız kardeşimle birlikte oturduğu 100m2 evini bankanın talebiyle ipotek veriyor. Banka bu arada annemin de sadece imzayla muvafakatini alıyor. Annem daha sonra Kaymakamlığa giderek evin tapusu üzerine 'Aile Konutu' şerhi koyduruyor. 60 ay vadeli çekilen kredinin 13. ayında kredi takibe düşüyor. Banka ipoteğin paraya çevrilmesi işlemini başlatıyor. Babam evde yokken icradan bilirkişiler gelip ölçüm yapıyorlar.
Babamın emekli maaşından başka geliri yoktur. Bu da maliyenin kesintisi sonrasında eline net 840tl geçiyor. Bu arada yaklaşık 15 aydır fatura kesmiyor ve kasasına para girişi yok. Ailesiyle birlikte oturduğu tek konutunu eğer ipoteğin paraya çevrilmesi neticesinde kaybederse, ortalama 500 TL kira gideri olacak ve 2'si kronik kalp, karaciğer, böbrek, tansiyon ve romatizma hastası olan 3 kişinin 1 aylık geçimi için 340 TL kalacak. Bu noktada;

1- Bu durumda, İpoteğin borçlu lehine terki, meskeniyet iddiası ya da haczedilmezlik, hukuki tanımı hukuki tanımı her neyse, yukarıda açıklamasını yaptığımız şekilde, zor durumda kalan/kalacağı kesin olan ailenin, evini koruması, Uluslararası sözleşmelerde ve Anayasamızda ifadelerini bulan KAMU DÜZENİ, AİLENİN KORUNMASI, HERKESİN MADDİ VE MANEVİ VARLIĞINI KORUMASI, KAMU YARARLARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLEMEZ Mİ?
2-Bu hakkın bir alacaklının şahsi yararı uğruna feda edilmesi, borçlu ve ailesinin mağdur edilerek devletin sosyal yardımına muhtaç hâle getirilmesi, ailenin barınma hakkını tehlikeye düşürülmesi doğru mudur?
3-Babam ve annem ayrı ayrı olmak üzere İcra Hukuk Mahkemesine; 'Anayasanın, Aileyi koruma ve yaşam hakkıyla ilgili noktalarından ve ayrıca Kamu Yararı ve Kamu Düzeni hususlarından' meskeniyet iddiasına müstenit dava açabilirler mi? (zira Yargıtay benzer konularda 'haczedilmezlikten feragat' penceresinden bakıyor) veya hangi noktalar üzerinden yürüyerek dava açmalıyız.
4- Öte yandan Annem Bankaya konutla ilgili imzasıyla ilgili olarak YANILMA saikını da davasında ileri sürebilir mi?
5-Borçluyu korumak amacıyla haciz aşamasından önce yapılan haczedilmezlikten feragatin geçersizliği açıkça hüküm altına alınmışken, borçlunun önceden yaptığı ve açıkça haczedilmezlikten feragat iradesini dahi içermeyen bir takım işlemleri sebebiyle haczedilmezlikten feragat edildiği sonucu çıkarılması ne kadar doğrudur?
6- Yargıtay'a göre, ipotek vermekle evinin satılma riskini göze alan borçlunun, evinin satılıp satılmayacağı kesin olmamakla beraber, önceden yaptığı böyle bir işlemin, sonradan başlatılan bir takipte aleyhine sonuç doğuracağı ihtimalini de göze alması beklenmemelidir. Zaten haczedilmezlikten ancak haciz aşamasında ve hacizden sonra feragat edilebileceği kuralı da borçluyu bu şekilde belirsiz riskler altına sokmamak amacıyla kabul edilmiştir. Haciz aşamasından önce borçlunun verdiği açık yazılı feragat bile geçersizken, İpotekte böyle açıkça bir irade beyanı bile yokken borçluya, 'sen bu evi ipotek vermekle zaten gözden çıkardın' şeklindeki niyet okuyuculuğu, Anayasanın EŞİTLİK ilkesine aykırılık arz etmiyor mu?
7-Ayrıca haczedilmez olarak kabul edilen ev borçlunun mülkiyetinde olmakla beraber, haczedilmezliğin kabulünde sadece borçlunun değil o evde yaşayan diğer kimselerin menfaatinin de korunması amaçlanmıştır. Aynı nokta İpotek borçlusu için de ileri sürülemez mi?
8- Kız kardeşim de, şu anda hem fiilen hem de resmen babamın yanında kalıyor ve onun da hiç bir geliri yok. O da ayrıca kendisi yukarıda açıkladığım gerekçelerle meskeniyet iddiasıyla dava açabilir mi? Kendisinin hiç bir yerde yazılı muvafakati ve imzası yok. Açacağı davada hangi hususlar üzerine iddia ve taleplerini oturtmalıdır?
9- Bankanın para kazanma uğruna daha önce bu işi hiç yapmamış ve dahası 10 günlük bir vergi mükellefine 250.000TL kredi vermesi kredi verirken gerekli dikkati ve özeni göstermemesi ve bunu bir de devlet bankasının yapması hususları, açacağımız davada nasıl değerlendirebilirim?

10- Kefillerin yeni borçlar kanununda belirtilen, eşlerinin imza ve muvafakatleri yok. Ancak yeni 6098 sayılı BK yayımlandığı tarih Şubat 2011. Kredi 25.08.2011 tarihli. Yürürlük 01.07.2012. Yukarıda 2. madde belirttiğim ya da sizin ilave edeceğiniz başka gerekçelerle, eşler dava açabilirler mi? Devlet bankasının, kanunun geçiş sürecinde kamu yararı açısından gerekli özeni göstermesi gerekmez miydi?
Bunlara yapacağınız değerli katkılar, vereceğiniz hukuki delil ve içtihatlar bizim için HAYATİ EHEMMİYETE HAİZDİR. YAPACAĞINIZ DEĞERLİ KATKILARA ŞİMDİDEN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.