Üzülerek görüyorum ki günümüzde ve geçmişimizde dindarlık kisvesi adı altında yada medenilik özdeşleştirmesi ile Cumhuriyetimizin kurucusu tarafmış gibi gösterilmeye çalışılıyor
Kendilerini dindar kabul edip kendilerinden olmayanları dinsiz yada din düşmanı kabul eden bir kesim ile Cumhuriyetimizin kurucusunun kendilerine özgüleyip kendilerinin onun yansıması olduğunu dinin neredeyse çağdışı olup yeni yüzyılda bunun son bulması gerektiğini ima eden bir kesim.
İslam hukuna göre dünya bir sınav yeridir ve bu sıvı kişiler özgür iradeleriyle sonuçlandırılır
Kabaca yanlış yapma ihtimali olmayan bir sınav hükümsüz olup sınavı bu şekilde yorumlamakta hüküm koyanın iradesini yansıtmış olamaz diye düşünüyorum
Alkol ve sigara kullananı cezalandırmaya yönelik girişim ve düşünceler islamla bağdaşmaz
Tarihi bir kişiyi yaptıkları ile değilde özel hayatı ile değerlendirmekte doğru değildir. Peygamberler dışında kimsenin günahsız olduğu iddia edilemez her şey bu kadar açıkken cumhuriyetimizin kurucusuna yönelik negatif düşüncelerin haddi aştığını düşünmekle beraber tarihi kişiliklerin kimsenin tekelinde olmadığınıda belirtmek isterim
Yine başörtüsü İle gündeme gelmiş bir bayanın ATATÜRKü sevmiyorum demesi de içinde bulunduğu hezayanların sonucudur neymiş hristiyan sömürgesi olsaymıştık onun daha fazla hakkı olacak mış (böyle düşünenler açıp bir Kuranı okusunlar okusunlar ki hezeyanlarını görsünler)
Bu hristiyan devletlerle iran suriye ırak gibi devetlerin arasında ülkemiz olmasaydı bu devletlerin hala müslüman olabileceğini düşünmek ne derece mantıklıdır
Atatürk ve fikirleri Sömürgeci püriten-evanjelizm in önündeki en büyük engeldir.
Amentüleri gereği Hz İsa ölmedi yeniden gelecek diye inanan Amerikan Püriten Evanjelistleri Hz İsa yeniden geleceğine inandırdıkları Yerli İslamcı isbirlikcilerinide kullanarak ortadoguyu coğrafi ve ekonomik olarak BOP projesi doğrultusunda kendi amaçları için şekillendiriyorlar.
Artik İslam dünyasında Muhammedi Müslümanlar değil yavaş yavaş aynen Hıristiyanlar gibi düşünen inanan Müslümanlar oluşuyor.
Yani Hz İsa gelecek dünyayı kurtaracak diye iman ediyorlar.
Amentülerine 7 ci madde ilave ettiler.
7-Hz isa nin gelip dünyayı kurtaracağına iman.
[QUOTE=ismail32;473956]Üzülerek görüyorum ki günümüzde ve geçmişimizde dindarlık kisvesi adı altında yada medenilik özdeşleştirmesi ile Cumhuriyetimizin kurucusu tarafmış gibi gösterilmeye çalışılıyor
Allah oturup dünyada yaşayan bi avuç sözüm ona kendini müslüman sanan
yada kendine müslüman görüntüsü veren güruh için ''Allah kendi yarattığı kötülüklerden sakınmaları için''
ardı ardına bildiriler yayınlayıp beyanatlar vermiş ve bunuda müslümanlığı yaymayı kendine iş edinmiş;
profosyonel ( para için çalışan yani diyanet gibi halbuki bildiğimiz müslümanlığın tek bir harfi bile bir çıkar için kullanılamaz
) ellerle yapmayı uygun bulmuş olacakki öbür dünyanın bütün sırlarını
hatta kuranı kerimde yazmadığı (!)
derin sırlarını bile,
onların ağzıyla insanlara duyurmaktadır.
peygamberlerine vermediği yetkiyi günümüzde yaşayan bu güruha nasip etmiştir
ne mutlu bu yaşayan seçilmiş ''peygamber üstü'' bilgilerle donatılmışlara size insan diyenin allah belasını versin daha ne diyeyim... ''siz ateşlerden meleklersiniz'' bunun başka izahı varmıdır acaba ?
Atatürk ve fikirleri Sömürgeci püriten-evanjelizm in önündeki en büyük engeldir.
Amentüleri gereği Hz İsa ölmedi yeniden gelecek diye inanan Amerikan Püriten Evanjelistleri Hz İsa yeniden geleceğine inandırdıkları Yerli İslamcı isbirlikcilerinide kullanarak ortadoguyu coğrafi ve ekonomik olarak BOP projesi doğrultusunda kendi amaçları için şekillendiriyorlar.
Artik İslam dünyasında Muhammedi Müslümanlar değil yavaş yavaş aynen Hıristiyanlar gibi düşünen inanan Müslümanlar oluşuyor.
Yani Hz İsa gelecek dünyayı kurtaracak diye iman ediyorlar.
Amentülerine 7 ci madde ilave ettiler.
7-Hz isa nin gelip dünyayı kurtaracağına iman.
Her zaman ki gibi İsmail ARSLAN üstattan alıntı; "Doğada var olmayan ne kadar karşılığı soyut kalmış kavram var ise, hepsi bir oyun ve oyalamacadan ibarettir."
Kitabı Mukaddes'in Vahiy bölümünde geçen Armagedon sözcüğü Museviler'den daha çok Hristiyanlar için önem taşır. Museviler İsa'yı Atanmış Kral (Mesih) olarak kabul etmezler ve başka bir Mesih beklerler. Bu nedenle Armageddon'la ilgili kavramlar Kitabı Mukaddes'in tümü için geçerli olsa da, Vahiy kitabındaki anlatımlar Museviler için geçerli olmaz.
“Altıncı melek tasını büyük Fırat Irmağı'na boşalttı. Gün doğusundan gelen kralların yolu açılsın diye ırmağın suları kurudu. Bundan sonra ejderhanın ağzından, canavarın ağzından ve sahte peygamberin ağzından kurbağaya benzer üç kötü ruhun çıktığını gördüm. Bunlar doğaüstü belirtiler gerçekleştiren cinlerin ruhlarıdır. Her Şeye Gücü Yeten Tanrının büyük gününde olacak savaş için bütün dünyanın krallarını toplamaya gidiyorlar. …… :Üç kötü ruh, kralları İbranice Armagedon denilen yere topladılar. Yedinci melek tasını havaya boşalttı. Tapınaktaki tahttan yükselen gür bir ses, “Tamam!” dedi. O anda şimşekler çaktı, uğultular, gök gürlemeleri işitildi. Öyle büyük bir deprem oldu ki, yeryüzünde insan oldu olalı bu kadar büyük bir deprem olmamıştı. Büyük kent üçe bölündü. Ulusların kentleri yerle bir oldu. Tanrı büyük Babil'i anımsadı, ona ateşli gazabının şarabını içeren kaseyi verdi. Bütün adalar ortadan kalktı, dağlar yok oldu. İnsanların üzerine gökten tanesi yaklaşık bir talant ağırlığında iri dolu yağdı.( Dolu belası öyle korkunçtu ki, insanlar bu yüzden Tanrı'ya küfrettiler.” (Vahiy 16 : 12-21)
BİR İDEALİN ANATOMİSİ
İyi Bir İnsan ve İyi Bir Hukukçu Olmanın Sorumluluğu ile "ÖNCE TÜRKİYE'yi, SONRA DÜNYAYI DEĞİŞTİRECEĞİZ ve O GÜN DÜNYA DAHA GÜZEL BİR YER OLACAK." (Alıntı Prof.Dr.Muhammed ÖZEKES)
(Alıntı Sonrası Wilhelm REICH'in Dinle Küçük Adamından)
Küçük adam üzerinde güçlerini uygulamaları için iktidar sahiplerine yetki veriyorsun. Ama kendin dilsizsin; seni temsil etmeleri için güçlülerin ya da kötü niyetli güçsüzlerin daha fazla güçlenmelerine göz yumuyorsun. Her zaman aldatılanın sen olduğunu çok geç fark ediyorsun.
Sana kişisel özgürlük değil ulusal özgürlük vaat ediyorlar. Sana insani özsaygı değil, ulusal büyüklük vaat ediyorlar. "Ulusal özgürlük" ve "devletin çıkarları" ifadeleri bir kemiğin bir köpeğin ağzını sulandırdığı gibi senin ağzını sulandırıyor ve sen onları alkışlıyorsun (...)
Onlar seni bir sembole kurban ediyorlar ve sen onları kendi üzerinde iktidara taşıyorsun. Bütün maskeleri düştüğü halde senin efendilerin senin tarafından yükseltildiler, senin tarafından beslendiler.
Sende gerçek büyük adamı tanıyabilecek his ve göz yok. Onun varlığı, acıları, özlemleri, kavgaları, senin için verdiği mücadeleler sana uzak ve yabancı şeylerdir.
Büyük adam yaşamın amacını senin gibi zengin olmakta, kızlarının kurallara göre evlenmelerinde, politik kariyerde, profesör süslerinde görmüyor. Senin gibi olmadığı için onu "dahi" ya da "tuhaf" olarak adlandırıyorsun. Ama o senin boş gevezelik toplantıların yerine kendi düşünceleriyle yalnız kalmayı tercih ettiğinde onun toplumsal olmadığını söylüyorsun. Sen küçük adam, bu sıradan dürüst adamın karşısında yozlaşmışlığın içinde kendini "normalliğin" prototipi olarak çıkarıyor ve ona "anormal" diyorsun. Onu küçücük ölçülerinle ölçüyorsun ve senin normallik ölçülerine uymadığını düşünüyorsun.
Sen "halksın", "kamu düşüncesisin", "toplumun vicdanısın". Bu kelimelerde ne büyük sorumluluk olduğunu hiç düşündün mü küçük adam? Büyük sosyal bakış açısıyla doğanın ya da büyük insani eylemlerin, örneğin bir insanın doğru ya da yanlış mı düşündüğünü kendisine hiç sordun mu? Aksine komşunun ne diyeceğini ya da dürüstlüğünün sana paraya mal olup olmayacağını sordun.
Sen büyük adamı yalnızlığa ittikten sonra ona nasıl bir kötülük yaptığını unuttun. Tekrar tekrar anlamsızlıklar, bayağılıklar yaptın ve bir kere daha onu derinden yaraladın.
Dinle küçük adam; insanın sefaleti senin her küçük kötülüğünde gün ışığına çıkıyor.
"Bütün büyük insanlar yalnızdırlar."
Bu dünyada benim kim olduğuma karar verecek olan yalnızca benim, başka hiç kimse değil. Ben biyolojik ve kültürel bir melezim ve bütün sınıfların, ırkların ve ulusların fiziksel ve zihinsel ürünü olmaktan, senin gibi saf ırk olmamaktan, şovenist olmamaktan ve bütün sınıfların, ırkların ve ulusların küçük bir faşisti olmamaktan dolayı gurur duyuyorum.
Evlilikten doğmuş çocukları meşru, "evlilik dışı" çocukları gayrimeşru olarak ayıran sen değil misin? Yeni doğmuş İsa'yı yüceltiyorsun. Yeni doğmuş İsa evlilik cüzdanı olmayan bir anneden doğmuştu. Sen evlilik dışı doğmuş, evlilik dışı çocuk tanımayan İsa'yı tanrının oğlu katına yükselttin. Ve sonra kendi küçük gerçekliğin içinde gerçek sevgin ve gerçek nefretinle dinsel kanunlara dayanarak çocuklara saldırıyorsun, sen sefil bir küçük adamsın! Sen otomobilinle büyük Galileo’nun tasarladığı köprülerden geçiyorsun. Bütün dünyanın küçük adamı, sen büyük Galileo’nun evlilik cüzdanı olmadan üç çocuk sahibi olduğunu biliyor musun? Bunu okuldaki çocuklardan saklıyorsun ve Galileo’ya bu yüzden acı çektirmiyor musun?
Senin ve senin topluluklarının bütün zorbalıklarından kurtulması gerekiyor, bu gerçek. Ama büyük adam seni eğitirken küçük bir hata yaptı. O senin özgürlük arzuna ve yeteneğine güveniyordu. O özgürlüğü bir kez ele geçirdiğinde onu güvence altına alacağından şüphe etmiyordu. Ve senin proleterye diktatörü olmana rıza gösterme hatasını da yaptı.
Sana gösterilenlerin içinde yalnızca bir kelime kaldı: Diktatör! Bütün diğer şeyleri güverteden aşağı attın; özgürlük, gerçek şeylerdeki temizlik, ekonomik köleliğin çözümü, ileriyi düşünme yöntemleri, bütün bunlar güverteden aşağı uçtu. Bilge adamın bu küçük hatasından sen, yalanlardan, kovuşturmadan, işkenceden, zindandan, cellatlardan, gizli polisten, mareşallerden ve madalyalardan oluşan bir sistem inşa ettin...
Sen ya 'yaşasın' diye bağırır, ya kâğıt oynarsın, ya da bir büroda istemeyerek çalışırsın. Ve hiçbir zaman yardım edenin yardımına koşmazsın.
Sen mutluluğun için gereken ekonomik koşulları, "mekanizmayla" karıştırdın. Devletin büyüklüğünü insanlığın kurtuluşu; katı, aptal parti disiplinini büyük amaçlar için duyulan fedakârlık arzusu; tankların geçit törenini milyonların uyanışı sandın. Aşkın özgürleşmesini tüm kadınların ırzına geçmekle, yoksulluğun yok edilmesini bütün yoksulları, zayıfları ve yardıma muhtaç olanları yok etmekle, memeye gereksinim duyan bebeleri vatansever yetiştirmekle, doğum kontrolünü on çocuk annesine madalya vermekle karıştırdın.
Senin yakınında küçük adam, mutluluğu yiyip bitirmek kolaydır, ama mutluluğu elde tutmak zordur.
Deha senin satmak için pazara getirdiğin ticari bir markadır. Ancak kâşif bir dahi olursa, onun dünyaya getirdiği mutluluğu daha iyi yiyip bitirebilirsin. Evet, onu iştahla yiyebilirsin; çünkü sonra küçük adam gelip seninle birlikte, "dahi, dahi" diye haykıracaktır. Ve insanlar kitle halinde gelip elindeki ürünü yiyip tüketecektir.
Yaşayanın izinde olan herkesi onurun ya da akademik unvanın, dinin, para cüzdanın ya da tankın uğruna suçladın, lekeledin, yalanladın, mahkûm ettin ya da sakatladın.
İşte sen busun küçük adam, sen çok iyi boşaltabilir, tüketebilir, kaşıklayabilir ve yiyip bitirebilirsin ama yaratamazsın. Sen hiçbir gelişme göstermezsin, yeni düşünceler için hiçbir şansın yok. Çünkü sen hiçbir zaman vermedin, yalnızca başkalarının senin önüne hazırca sunduklarını kaşıkladın.
Dönüp de senin vatansever dediklerine bak bir kere. Onlar adım atmıyor, hücum ediyorlar. Onlar düşmanlarından nefret etmiyorlar, onlar ezeli düşmanlarını on yılda bir değiştirdikleri ezeli düşman yapmak için ebedi arkadaş yapıyorlar. Şarkı söylemiyorlar, yürüyüş marşları söylüyorlar. Onlar kız arkadaşlarını kucaklamıyorlar, sadece onları becerip bir gecede kaç kez iş bitirdiklerini hesaplıyorlar.
Senin cinsel açlık içinde olduğunu, diğer cinsten insanlara nasıl şehvetle baktığını, dostlarınla aşk meseleleri üzerine pis şakalar yaptığını, pis pornografik fantezilerin olduğunu sen biliyorsun, ben biliyorum, herkes biliyor (...)
Senin kafanda her türlü ahlaksızlık marifeti oluşuyor. Benim sevgiyle kucaklayışım senin yaşamında pornografik bir sahne haline geliyor. Benim neden söz ettiğimi bilmiyorsun küçük adam.
Bu yüzden hep geride kaldın küçük adam.
Sen bir kartal olmak istemiyorsun küçük adam ve bu yüzden de akbabalar tarafından yenileceksin. Sen kartallardan korkuyorsun, bu yüzden de sürü içinde yaşıyorsun ve büyük sürülerin ve kitlelerin yemi olacaksın. Şimdi sen büyük kitleler arasında açlık çekiyorsun, büyük kitleler içinde ölüyorsun ve senin civcivlerini kuluçkalayan kartaldan hala korkuyorsun. Sen Hitler yanlılarını ancak milyonlarca insanı öldürdükten sonra asıyorsun. Bu milyonlar öldürülmeden önce neredeydin ve ne düşünüyordun? Doğru düşünmen için bir düzine ceset yetmez mi? İnsanlığın ancak milyonlarca ceset gördüğünde mi ortaya çıkıyor? Senin bu tek tek küçüklüklerin, insan-hayvandaki büyük sefaleti ortaya çıkarıyor.
Evin hala kum üstünde duruyor, çatı başına yıkılıyor ama senin 'proleter' ya da 'ulusal namusun var. Su borun patlıyor ve çocuğun boğuluyor; ama sen yine çocukların sopayla ödüllendirildiği eğitim ve düzenden yanasın.
Boks maçı yerine kitapçıya git, eğlence merkezlerine gitmek yerine uzak ülkelere seyahat et. Doğayı düzeltmeye çalışma, onu kavramayı ve korumayı öğren...
Daha yüzyıllar boyunca dostlarını öldüreceksin ve bütün halkların, proleterlerin önderlerini efendilerin olarak ödüllendireceksin. Bir efendinin ardından diğerini yücelteceksin. Sen yüzyıllar boyunca yaşamı korumak yerine kan dökeceksin, celladının yardımıyla özgürlüğünü temellendirdiğine inanacaksın...
Sen gerçekler konuşulduğu zaman dinlemiyorsun; sen yalnızca gürültüyü dinliyorsun. Ve sonra 'yaşasın' diye bağırıyorsun.
Biliyorum küçük adam bir gerçek işine gelmediğinde hemen deli damgası vuruyorsun. Ve sen kendini normal insan kabul ediyorsun. Delileri içeri tıktın ve bu dünyayı normal insanlar idare ediyor...
Senin kamuoyu dediğin şey küçük adam, bütün küçük adamların ve kadınların düşüncelerinin ürünüdür. Her küçük adamın, her küçük kadının içinde bir doğru ama aslında tamamen yanlış bir düşünce vardır. Diğer küçük adamların ve kadınların yanlış düşüncelerinden korktukları için yanlış düşüncelere sahiptirler. Bu yüzden doğru düşünceler ön plana çıkamıyor.
"Gerçek bilim ve sanat zincire vurulmaya dayanamaz."
Özgün başlık ve bağlantı cümleleri dışında ilgililerinden derleme şeklinde alıntıdır.
Konu Atilda09 tarafından (27-02-2013 Saat 20:59:59 ) de değiştirilmiştir.
Sebep: Alıntılara açıklık getirme
Sayın İsmail32,
Keşke bu kadar güzel yazılar yazabilseydim. Birden çok kişiden yapılmış alıntılarla meydana getirilmiş bir derlemedir. Alıntılara mutlaka atıf veya başlıkta link vardır.
Tahmin etmiştim ancak iletinin pek çok yerinde İsmail ARSLAN' dan alıntılar okuyormuşum (pozitif yorumdur)hissiyatı uyandı tarz ve düşünce yapısı aktarımı ....
Sayın vekiller bilir bir dilekçe okuduğunuzda bunu kimin yazdığını söyleyebilirsiniz bu bir çeşit imza gibi bir şey
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Clicking Here TLO lookup
02-05-2025, 13:42:01 in Askerlik Hukuku