Bir Baþkasýnýn Psikolojisini Bozmak Yaralama Suçuna Girer Mi?

Soruyu baþlýkta kýsaca özetledim.

Bu hükümlere göre bir baþkasýnýn saðlýðýný bozmuþ olmak, yaralama suçunun gerçekleþmesi için yeterlidir. Günümüzde saðlýk kavramýnýn içine sadece fiziki durum deðil, "ruhsal" durumunda girdiði kabul edilmektedir. Bu durumda bir kimsenin psikolojisini bozmuþ olmak, yaralama olarak nitelendirilmeli midir?

Yaralamak diyince akla fiziki müdahale geliyor. Zaten sözlüklerde de yaralama kelimesi bu anlamda geçiyor. Fakat madde baþlýklarý kanun metinlerine dahil deðildir.


Soruyu kýsaca tekrar özetliyorum: Bir baþkasýnýn psikolojisini bozan kiþi yaralama suçundan dolayý cezalandýrýlmalý mýdýr?

Sorun muallakta biraz.Kastettiðin bir kiþinin bir kiþiyi tacizi, insanlarýn önünde küçük düþürücek þekilde hakareti, dövmesi, tecavüz etmesi gibi eylemlerinin sonucunda þahsýn psikolojisinin bozulmasýysa, durum mahkemenin takdiriyle ceza arttýrýmý veya tazminatla sonuçlanabilir.Ancak ortada ceza kanunlarýmýza göre hiç bir suç yokken, sadece bir arkadaþýmýzýn, patronumuzun veya ailemizden bir kiþinin yaptýðý bir eylem sonucu benim psikolojimi etkiledi diye suç isnat etmek ne kadar mantýklý olur bunu sana býrakýyorum.Bahsettiðin þey suç olsaydý insanlar arkadaþlarým beni dýþladý kendimi çok yanlýz hissettim depresyona girdim, sevgilim benle ilgilenmedi psikolojim bozuldu, patronum beni sert bir dille uyardý gece uyuyamadým bunalýma girdim gibi suçlamalar olurdu.Hukuk mantýk iþidir.Kanunlarýmýz bir kiþinin hukukunu korurken diðer bir kiþinin hukukunu çiðnemez.

Soruda kastettiðim, suç olarak nitelendirilmemiþ bir davranýþ (bu durumda bu davranýþ bir haksýz fiil olarak nitelendirilmeli) "neticesinde" kiþinin psikolojisinin bozulmasýnýn yaralama suçunu oluþturup oluþturmadýðý meselesi...

Meselenin mantýklýlýk mantýksýzlýk tarafý iþin bir baþka yönü, hukuk felsefesi yönü. Fakat öðrenmek istediðim, sorunun hukuk bilimi açýsýndan durumunun ne olduðu. Yani þuan yasa hükmünün iyi veya güzel, özgürlükçü ya da totaliter olduðuyla ilgilenmiyorum, kanunlarý aklamakla ise hiç ilgilenmiyorum. Gerçi böyle bir durumda belki bu sonuca yol açan hükmün, 1982 Anayasasý'nýn 13. maddesine, temel hak ve hürriyetlerin sýnýrlanmasýndaki "ölçülülük ilkesi"ne aykýrýlýk oluþturduðu fikriyle, Anayasa Mahkemesi'ne itiraz davasý açýlmasý düþünülebilir. Zaten 1982 Anayasasý'nýn "ölçülülük" ve "anayasanýn ruhu" gibi lastikli kavramlarý ortaya atýp bunlarýn tam olarak ne anlama geldiðini açýklamamasý, bizi hukuk biliminden çok hukuk felsefesine itiyor. Fakat bu da baþka bir konu.

Yoksa yazdýðýnýz "sevgilim benle ilgilenmedi psikolojim bozuldu" örneðini, örnekteki eleþtiriyi ben de ciddi buluyorum. Yalnýz dikkat edilmesi gereken bir nokta, örnekteki sevgilinin cezalandýrýlabilmesi için haksýz fiilleriyle ortaya çýkacak neticeyi (yani sevgilisinin psikolojisinin bozulmasýný) "bilerek ve isteyerek" amaçlamasý gerekmektedir. Yine ayný örnekten hareket edersek, taksirle yaralama açýsýndan, bir kimsenin hangi davranýþýnýn karþýsýndakinin psikolojisini bozup bozmayacaðýný tayin edebilmesi çok güç olabileceði için, 1982 Anayasasý'nýn 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine ve 38. maddesindeki suçta kanunilik ilkesine aykýrýlýktan dolayý Anayasa Mahkemesi'nde itiraz davasýnýn açýlmasý gerektiði düþünülebilir. Fakat böyle bir durumda dahi Anayasa Mahkemesi'nin hükmün tamamýný iptal etmek yerine sadece meselenin psikolojik yaralama bölümünü etkisiz hale getirmeyi amaçlayan bir "yorumlu ret" kararý vermesini beklemek bana daha mantýklý gözüküyor.

Sonuç olarak, belki TCK'ya bu hükmü getirenler böyle bir sonucu düþünmemiþ veya hiç arzulamamýþ olabilirler. Fakat ortada böyle bir hüküm ve doðal olarak böyle bir sonuç var. Benim esas merak ettiðim, Türk Ceza Hukuku sisteminde böyle bir yorumlama yapmayý (yani bir baþkasýnýn psikolojisini bozmayý yaralama suçu olarak nitelendirmeyi) engelleyen bir hükmün olup olmadýðý?

Peki birisine psikolojisini bozacak ilaç içirsek durum ne olur?