23 Nisan ve Ulusal Egemenlik
Bir 23 Nisanı'ı daha kutladık. Bayramlar bir toplumun ortak sevinç kaynaklarıdır.. Bayram deyip geçmemek gerekir. Üzerinde durup düşünmek lazım..
Milet egemenliğini temsil eden TBMM 23 Nisan 1920'de açıldı.. 23 Nisan 1921'de ise ilk resmi bayramımız kutlandı. O zamanki adı "hakimiyeti milliye" idi.. Yani "ulusal egemenlik"...
Otuzlu yıllarda Çocuk Esirgeme Kurumu'nun 23 Nisan - 1 Mayıs arasında kutladığı "çocuk haftası" ile "hakimiyeti milliye" bayaramının çakışması nedeniyle adı "ulusal egemenlik ve çocuk bayaramı"na dönüştürüldü. 1935 yılında çıkartılan "Ulusal Bayram ve Genel Tatil Günleri Hakkında kanun"da da bu bayramın adı "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" olarak geçmektedir.
12 Eylül 1980'deki askeri yönetim döneminde bir ara isminden "ulusal egemenlik" kısmı çıkartılarak "Çocuk Bayramı" olarak kaldı.. Ancak 1983'de yeniden "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" oldu..
Şüphesiz "çocuk bayramı" kadar "ulusal egemenlik" kısmı da önemlidir.. Ulusal egemenlik büyük Atatürk'ün ulusal kurtuluş savaşı sürecinde dayandığı temeldir. Samsun'a çıktıktan sonraki Amasya Tamimi, Erzurum ve Sıvas Kongreleri ulusa dayanamanın temel metinleridir. Daha Amasya'da iken, "milletin istiklalini milletin azim ve kararı kurtaracaktır" diyen Mustafa Kemal Paşa, ulusal direnişin ulusa dayandığını vurgulamak istemiştir.
Her parçası bir yerde kalmış hasta imparatorluğun aç, yorgun ve perişan halkından bir ulusal direniş hareketi çıkarabilmek için o halkın içindeki cevheri iyi tanımak gerekir. İşte Mustafa Kemal Paşa bu cevheri çok iyi tanıyordu..
Ulusal egemenliğin temsil edildiği yer olan TBMM'nin bu açıdan önemini iyi tanımak ve iyi kavramak gerekir. Bu açıdan "hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" denilmiştir.
"Ulusal egemenlik" kavramı, içinde demokrasinin nüvesini (özünün) barındırır.
Demokrasinin kıymetini bilelim..
Demokrasiye sahip çıkalım.
Milet egemenliğini temsil eden TBMM 23 Nisan 1920'de açıldı.. 23 Nisan 1921'de ise ilk resmi bayramımız kutlandı. O zamanki adı "hakimiyeti milliye" idi.. Yani "ulusal egemenlik"...
Otuzlu yıllarda Çocuk Esirgeme Kurumu'nun 23 Nisan - 1 Mayıs arasında kutladığı "çocuk haftası" ile "hakimiyeti milliye" bayaramının çakışması nedeniyle adı "ulusal egemenlik ve çocuk bayaramı"na dönüştürüldü. 1935 yılında çıkartılan "Ulusal Bayram ve Genel Tatil Günleri Hakkında kanun"da da bu bayramın adı "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" olarak geçmektedir.
12 Eylül 1980'deki askeri yönetim döneminde bir ara isminden "ulusal egemenlik" kısmı çıkartılarak "Çocuk Bayramı" olarak kaldı.. Ancak 1983'de yeniden "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" oldu..
Şüphesiz "çocuk bayramı" kadar "ulusal egemenlik" kısmı da önemlidir.. Ulusal egemenlik büyük Atatürk'ün ulusal kurtuluş savaşı sürecinde dayandığı temeldir. Samsun'a çıktıktan sonraki Amasya Tamimi, Erzurum ve Sıvas Kongreleri ulusa dayanamanın temel metinleridir. Daha Amasya'da iken, "milletin istiklalini milletin azim ve kararı kurtaracaktır" diyen Mustafa Kemal Paşa, ulusal direnişin ulusa dayandığını vurgulamak istemiştir.
Her parçası bir yerde kalmış hasta imparatorluğun aç, yorgun ve perişan halkından bir ulusal direniş hareketi çıkarabilmek için o halkın içindeki cevheri iyi tanımak gerekir. İşte Mustafa Kemal Paşa bu cevheri çok iyi tanıyordu..
Ulusal egemenliğin temsil edildiği yer olan TBMM'nin bu açıdan önemini iyi tanımak ve iyi kavramak gerekir. Bu açıdan "hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" denilmiştir.
"Ulusal egemenlik" kavramı, içinde demokrasinin nüvesini (özünün) barındırır.
Demokrasinin kıymetini bilelim..
Demokrasiye sahip çıkalım.