Ben sayın elvancetinkaya'ya katılıyorum.
Ayim'in adli sicil kaydındaki bilgileri silinmiş kişilerin kamu haklarından mahrumiyetinin de kalkmış olacağından ve hiç kimsenin kamu haklarından ömür boyu yasaklı olmasının söz konusu olamayacağından askerlik haklarının da verilmesi yönünde bir kararı vardır. Şu anda site açılmadığından kararı ekleyemiyorum. Sayın elvancetinkaya benden önce eklemezse ben ekleyeceğim.
Bu siteyle adli sicil kaydının silinmesi konusunda yardım almak için tanışan, adli sicil kaydı silinen bir üyemiz, bu konuyla benzer bir konuda dava açtı ve sonucunu bekliyoruz. Onun da kararını emsal olması için yayınlayacağım.
ÖZETİ:Yd.Sb. statüsünde iken, evvelce isledigi ve subayliktan çikartilmayi gerektiren bir suçtan mahkûmiyeti oldugu anlasilan davacinin, bu statüsünün kaldirilarak kalan yükümlülük süresini er olarak tamamlamasi gerekir.
Askeri Ceza Kanununun 30/Al fikrasinda "ceza kanunlari mucibince ölüm veya agir hapis cezalarina mahkumiyet halinde" tard cezasina hükmedilecegim;
Askeri Ceza Kanununun 3 l/A fikrasinin ise tard cezasinin ayrica bir hükme hacet kalmaksizin askeri rütbe ve unvan ve memuriyetlerin kaybedilmesi sonucunu doguracagim belirtir amir hükmü karsisinda 15.4.1985 tarihinde kesinlesmis 6 ay 20 gün agir hapis cezasina mahkumiyeti bulunan davacinin, esasen yedek subaylik hakkim, cezanin kesinlestigi tarih olan 15.4.1985 tarihinde kaybettigi anlasilmaktadir. Ancak davali idarece baslangiçta davacinin durumu fark edilmemis ve yedek subay adayi olarak siniflandirilmis ve 30.11.19889.6.1989 tarihleri arasinda kit'ada bilfiil yedek subay olarak görev yapmistir. Idarece bu durumun farkina varilmasi üzerine yedek subaylik statüsüne son verilerek er statüsüne geçirilmistir.
1076 Sayili Yedek Subay ve Yedek Askeri Memurlar Kanununun 23 ncü maddesinde belirtilen "yedek subay ve yedek askeri memurluktan çikarmayi ve yaslarina göre haklarinda askerlik kanununun uygulanmasini gerektiren sebepleri belirleyen (a), (b), (c) ve (d) fikralarinin, yalnizca yedek subaylik ve yedek askeri memurluk döneminde islenen suçlari ve bu dönemde verilen mahkumiyet hükümlerini kapsamina aldigim kabul etmek mümkün degildir. 23 ncü maddenin bir bütün olarak düsünülmesi gerekmektedir, örnegin, ayni maddenin (b) bendinde belirtilen kamu hizmetinden müebbeden yasaklanmayi gerektiren bir suçun mutlaka yedek subaylik döneminde islenmesi veya bu dönemde mahkum olmasi gerekmez. Bu cezaya neden olan suçun daha önceden islenmis olmasi ve kararinin da daha önc6 verilmis olabilecegini kabul etmek gerekir. Bu durumda o kisi olayimizda oldugu gibi yedek subayliktan çikarilir. Esasen kanun koyucunun bu amaçla hareket ettigi de, kamu hizmetinden müebbeden yasakli olanlar ile Türk Silahli Kuvvetlerinde subayliktan çikarmayi gerektiren bir suçtan mahkum olanlari, ayni madde içerisinde mütalaa etmis olmasiyla açikça ortaya konmustur.
Yukarida açiklanan nedenlerle davaci hakkinda, Agir Hapis cezasiyla mahkum olmasi nedeniyle, Askeri Ceza Kanununun 30/Al maddesi, ayni kanunun 3 l/A maddesi ve 1076 Sayili Kanunun 23 ncü maddesinin (a) bendi uygulanmis olup, Askeri Ceza Kanununun 35 nci maddesinin uygulanmadigi anlasildigindan davacinin Askeri Ceza Kanununun 35 nci maddesinde belirtilen rütbenin geri alinmasi cezasinin subaylara degil, astsubaylara uygulanacagi, tard ve ihraç cezalarinin tatbik edilebilmesi için belirtilen suçlardan askerlik hizmeti içersinde mahkûm olmak gerektigi, l sene ve daha az hapis cezasiyla birlikte rütbe geri alinirken objektif kistaslara uyulmamasi ve sonradan kazanilmis bulunan rütbenin geri alinamayacagi yolundaki iddialarina itibar edilmemistir.
Bu itibarla davacinin agir hapis cezasiyla mahkum olmasi nedeniyle yedek subayliginin kaldirilarak kalan hizmetinin er olarak tamamlattirilmasi yolunda idarece tesis edilen islem hukuka ve mevzuata uygun bulundugundan DAVANIN REDDINE,
Dergi No:7
Karar Dairesi:AYIM.2.D.
Karar Tarihi:12/20/1989
Karar No: 89/252356 EK.
ÖZETİ:Adli Sicil Kanununda, adli sicilden silinen mahkûmiyet hükümlerinin geçmise yönelik sekilde kalkacagina iliskin herhangi bir hüküm bulunmadigindan; Silahli Kuvvetlerde subayliktan çikarilmayi gerektiren bir suçtan (4 yil 5 ay 10 gün agir hapis) mahkûm olup bu cezasi infaz edilen davacinin, bu mahkûmiyet kaydim sildirmesi, kaybettigi yedek subaylik hakkini geri getirmeyeceginden, yedek subay yerine er olarak askere sevki islemi hukuka uygundur.
Davaci vekili 11 OCAK 1994 tarihinde kayda geçen dava dilekçesinde ve davali idarenin savunmasina verdigi cevap layihasinda özetle; davacinin Egitim Fakültesi mezunu oldugunu, yedek subay olarak askerligine karar alinmasini istedigini, ancak T.C.K. nün 452/1 maddesine göre verilmis mahkumiyeti bulundugundan er olarak askere sevkine karar verildigini, bu kararin kaldirilarak yedek subaylik hakkinin verilmesi istemiyle yaptigi basvurunun reddedildigini, red isleminin hukuka aykiri oldugunu, zira davaci hakkindaki mahkumiyet hükmünün Denizli 2 nci Agir Ceza Mahkemesinin 26.1.1991 tarih ve 991/10 Mut. sayili karari ile ortadan kaldirip sabika kaydinin silindigini, böylece memnu haklarinin iade edilmis oldugunu esasen suç isledigi tarihte 18 yasindan küçük oldugunu, 1076 sayili Kanunun 8 ve Askeri Ceza K. nün 32 nci maddesinin baska türlü yorumlanmasinin mümkün olmadigini, askere alinma tarihinin adli sicildeki kaydin silinmesinden sonra oldugunu davali idarenin savunma layihasinda memnu haklarin iadesi ile adli sicilden kaydin silinmesinin karistirildigini, davacinin adli sicilden baydi silindiginden sabikasinin mevcudiyetimden söz edilemeyecegini iddia ederek davacinin yedek subay statüsü yerine er statüsünde askere sevkine iliskin islemin iptalini ve yürütmenin durdurulmasini istemistir.
Davaci vekilinin yürütmenin durdurulmasi istemi Dairemizin 23.2.1994 tarih ve 1994/458 Esas sayili karari ile reddedilmistir.
Askerlik hizmeti 1111 Sayili Askerlik Kanunu ile 1076 sayili Yedek subay ve Yedek Askeri Memurlar Kanununda düzenlenmistir. 1076 sayili Yedek subay ve Yedek Askeri Memurlar Kanununun 3 ncü maddesi 2338 Sayili Kanunla degistirilmis olup davaci ile ilgili islemlerde bu maddenin esas alindigi anlasilmaktadir. Anilan maddeye göre, dört yil ve daha fazla süreli yüksek ögretim kurumlarindan mezun olup askerlige elverisli olanlar yedek subay olabilmektedirler. Ancak yükümlüler Silahli Kuvvetlerin ihtiyaç duydugu yedek subay miktarindan fazla ise, isteklilerle, yükümlülüklerini erbalar olarak yerine getirebilme imkani taninmistir.
1076 Sayili Kanunun yedek subaylik hizmet süresini 12 ay olarak belirlemistir. (Md. 3/f) Ancak yukarida belirtilen sekilde, yükümlülüklerini istekleri üzerine er olarak yerine getirecekler için söz konusu erlik süresi llll sayili Askerlik K. nün 5 nci maddesinin 3031 sayili Kanun ile degisik l nci fikrasina göre "ayni celbe tabi olup yedek subay adayi olarak ayrilanlarin hizmet süresinin yarisi kadardir."
Görülüyorki 12 ay olan yedek subaylik hizmetine tabi tutulmasi gereken bir kisi, eger yükümlü sayisi ihtiyaçtan fazla ise er yapilmakta, ancak yedek subay olabilme imkani ve hakki varken er olarak hizmet ettigi için Kanun bu durumda olanlarin yari oranda (alti ay süreli) erlik hizmetini yeterli görmektedir. Bu nedenle alti aylik hizmete tabi tutulacak yükümlülerde, öncelikle yedek subay olabilme sarti aranacaktir. Yedek subay olabilme sartlarini tasimayan kisiler ise 1111 sayili Askerlik Kanunu uyarinca er olarak asker edilecekler ve bunlarin hizmet süreleri anilan Kanunun 5 nci maddesi birinci fikrasi uyarinca 15 ay olacaktir.
Davaci hakkinda bu maddeler uyarinca islem yapildigi ve mahkumiyeti nedeniyle yedek subaylik hakten kaybettigi gerekçesi ile 15 ay süre ife askerlik yapmasi gerektigi yolunda islem tesis edildigi ortadadir. Davacinin Denizli 2 mci Agir Ceza Mahkemesinin 11.10.1982 gün ve 1982/ 132247 sayili hükmü ile TOK. nün 432 mci maddesine muhalefet suçundan 4 yil 5 ay 10 gün agir hapis cezasi ile cezalandirildigi, kararin kesinlesip infaz edildigi hususlarinda taraflar arasinda bir uyusmazlik bulunmamaktadir.
1076 Sayili Yedek subay ve Yedek Askeri Memurlar Kanununun 2982 sayili kanun ile degisik 8 nci maddesi (a) bendi "Türk Silahli Kuvvetlerinde subayliktan çikarilmayi gerektiren bir suçtan mahkum" olmayi yedek subayliga engel hallerden biri olarak belirlemistir. Türk Silahli Kuvvetlerinde görevli bir subayin, hangi suçlardan ne cins ve süreli bir ceza aldigi takdirde subayliktan çikarilacak oldugu ise Askeri Ceza Kanununun 30 ve 32 nci maddelerinde gösterilmistir. 30 ncu maddede Agir Hapse mahkumiyet Silahli Kuvvetlerden tard nedeni olarak belirtilmistir. 31 nci maddeye göre tard feri cezasi askeri rütbe ve unvanin kaybedilmesi ve orduya subay ve memur olarak tekrar kabul edilmeme sonucunu dogurur. Yine Askeri Ceza Kanununun 37 nci maddesi umumi mahkemelerce subay ve yedek subaylara ceza verilmesi halinde askeri fer'i cezalarin baska bir ifade ile tard ve ihraç cezalarinin hükme hacet kalmaksizin idarece uygulanacagi hükmünü tasimaktadir.
iste bu hükümler dolayisiyla, subayliktan çikarilmayi gerektiren bir mahkumiyeti bulunanlarin önce yedek subay yetistirilip astegmen nasbedildikten sonra subayliktan çikarilmasi gibi bir gereksiz uygulamaya yol açilmamasi bakimindan 1076 sayili Kanunun 8/a maddesi getirilmis ve Silahli Kuvvetlerde subayliktan çikarilmayi gerektiren bir suçtan mahkum olanlarin subay olmalari daha baslangiçta önlenmis, bu durumda olanlarin yedek subay olamayacaklari hükme baglanmistir.
Bu takimdan davacinin yedek subay statüsü yerine 15 aylik er olarak askere sevkine iliskin islem hukuka uygun bulunmaktadir.
Davaci hakkindaki hükümlülük kaydinin silinmesine Denizli 2 ncd Agir Ceza Mahkemesince 26.2.1991 tarihinde karar verilmis ise de; daha önce 647 sayili Kanunun 7 nci maddesinde düzenlenen ve 22 KASIM 1990 tarih ve 3982 Sayili Adli Sicil Kanununun 8 nci maddesine alinan adli sicil bilgilerinin adli sicilden çikarilmasi, sicilden kaydi silinen mahkumiyet hükmünün sonuç olarak kaybedilen haklari geri getirmez. Örnegin ceza mahkumiyetinden dolayi memuriyetten çikarilan kimse, mahkumiyet kaydinin adli sicilden silinmesi sebebiyle eski memuriyetine dönemez.
Gerek 647 Sayili Kanunun 3882 sayili kanunla yürürlükten kaldirilan 7 ncd maddesinde, gerekse 3682 sayili Adli Sicil Kanununun 8 nci maddesin.de, adli sicilden silinen mahkumiyet hükümlerinin geçmise de samiî olacak tarzda kalkacagima iliskin bir hüküm yer almamaktadir; Geçmise samil olmamasi sabika kaydinin silinmesi müessesesinin zorunlu niteliklerindendir. Bu müessesenin amaci hükümlünün mahkumiyet hükmü sebebiyle kullanamadigi haklari yeniden iktisap ve kullanma ehliyetini elde etmesidir. Kaybedilmis haklari geri getiremez.
Öte yandan Askeri Ceza Kanununun "memnu haklarin ne süratle geri verilecegi ve neticeleri" baslikli 52 nci maddesinde, Türk Ceza Kanunu ile Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun memnu haklarin geri verilmesi hususundaki hükümlerinin, askeri sahislar hakkinda da tatbik olunacagi, ancak memnu haklarin geri verilmesine karar verildigi taktirde .mahkumiyetle zayi olan bilcümle askeri rütbe, unvan, memuriyet, nisan ve askeri hizmet esnasinda kazanilan sair haklarin geri gelmeyecegi hükme baglanmistir. Bu hüküm de, davacinin mahkumiyeti sebebiyle kaybettigi yedek subaylik veya 6 aylik erlik statüsünün geri verilmesine engeldir.
Bu bakimdan davaci vekilimin, sabika kaydinin sürmesiyle davacinin yeniden yedek subayliga hak kazandigina iliskin iddiasi da geçersiz ve mesnetsizdir.
Açiklanan nedenlerle DAVANIN REDDINE,
Dergi No:8
Karar Dairesi:AYIM 2. D.
Karar Tarihi:10/19/1994
Karar No: E. 1994/458
Karar No: K. 1994/1593
Sayın yld19sm!
İyi güzel hoş kopyalamışınız kararı ama sanırım biz olayı anlatamadık.Mahkumiyetin vaki olmamış sayılması için kişinin (bkz. 765 s.k. 95/1-2) cezasının tecil edilmesi gerekir.Bu hususta anlaşılacak konu şudur.Bakın hemen inceleyelim; 1 yıl 3 ay hapis cezası alan bir şahsın AYİM tarafından er olarak sevkinin iptaline ilişkin kararı,ancak zaten bizim burda vurgulamaya çalıştığımız olay yüz kızartıcı suçlarında tecili halinde bu husustan faydalanmasıdır.Onunla ilgili emsal kararı da önümüzdeki günlerde ekleyeceğim şimdi kısaca şuna bir göz atalım.
Karar Dairesi:AYİM.2.D.
Karar Tarihi:08.05.2002
Karar No: E.2001/753
Karar No: K.2002/444
YEDEK SUBAYLIĞA ENGEL HALLER
ÖZETİ:Askeri Ceza Kanunun 30/A maddesi kapsamına giren suçlardan hükümlülük, eğer tecil edilmişse subaylıktan çıkarılmayı gerektirmediğinden; davacının bu kapsamdaki hükümlülüğü onun yedek subay statüsünden çıkarılmasını gerektirmez
Davacı vekili, 11.10.2001 tarihinde kayda geçen dava dilekçesinde özetle; davacının 8 aylık kısa dönem er statüsünde 21.03.2001 tarihinde askerliğe başladığını, ancak idarenin, müvekkilinin aldığı 1 yıl 3 ay hapis cezası nedeniyle yedeksubay aday adaylık kararının er olarak tadil edildiğini bildirdiğini, idarenin işlemine dayanak olan Balıkesir 2 nci Asliye Ceza Mahkemesinin kararının 18.10.1994 tarihinde verilip 11.09.1995 tarihinde kesinleştiğini, cezanın tecil edildiğini, TCK.nun 95/2 nci maddesine göre, hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde mahkumiyet kararı almayan müvekkilinin tecil edilmiş mahkumiyetinin vaki olmamış sayılacağını, müvekkilinin askere sevki sırasında bir mahkumiyetinin olmadığını, Adli Sicil Kanununun 8 nci maddesine göre, mahkumiyet kaydını adli sicilden sildirme hakkının da askere sevkten önce doğduğunu, müvekkilinin kısa dönem er statüsüne ayrıldığını, bu nedenle de Yedeksubay olmayan davacı hakkında yapılan işlemin bu yönüyle de hukuka uygun olmadığını belirterek yürütmenin durdurulmasını ve işlemin iptalini talep ve dava etmiştir.
Davacının yürütmenin durdurulması istemi, AYİM İkinci Dairesinin 28 Kasım 2001 tarih ve Gensek No: 2001/2027, Esas No: 2001/753 sayılı kararıyla kabul edilmiştir.
Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacının 279 ncu Dönem Yedek Subay Celbinde askere sevkedildiği, seçim sonucu, sekiz aylık " Kısa Dönem Er" statüsüne ayrılarak Erzincan 3 ncü Ordu Hv.Sav.Top.Tb.K.lığı emrinde tertip edilerek askerlik hizmetine başladığı, askerliği devam ederken Balıkesir 2 nci Asliye Ceza Mahkemesinin 18.10.1994 tarih ve 1993/410 Esas, 1994/584 Karar sayılı kararıyla hakkında " Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet" suçundan dolayı 2911 sayılı Kanunun 32/1, TCK.nun 59 ncu maddeleri gereğince bir yıl üç ay hapis ve 133.333 TL. ağır para cezasıyla mahkumiyetine ve bu cezasının 647 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi gereğince teciline dair kesinleşen hükmünün tespit edilmesi üzerine, MSB.lığının 21 Eylül 2001 tarih ve ASAL: 4017-892-01/Yd.Sb.Ş.CST.Ks.sayılı yazısı ile davacı hakkındaki mahkumiyet hükmünün TSK.lerinde subaylıktan çıkarmayı gerektirdiği belirtilerek daha önce yedek subay aday adayı olarak alınan askerlik kararının er olarak tadil edilerek kalan askerlik hizmetinin 18 aya tamamlattırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
T.C. Anayasasının 72 nci maddesinde, askerlik hizmetinin her Türk’ ün hakkı ve ödevi olduğu, bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağının kanunla düzenleneceği öngörülmüştür.
Anayasanın bu hükmüne uygun olarak askerlik hizmeti, 1111 sayılı Askerlik Kanunu ve 1076 sayılı Yedek Subay ve Yedek Askeri Memurlar Kanununda düzenlenmiştir.
1076 sayılı Kanunun 3 ncü maddesinde, dört yıl ve daha fazla süreli fakülte, akademi, yüksekokul ve enstitüler ile Milli Eğitim Bakanlığınca bunların dengi olduğu kabul edilen yurtdışı öğrenim kurumu mezunu olup ta Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliğine göre askerliğe elverişli olanlar yedek subay olabilmekte ancak yükümlülerin Silahlı Kuvvetlerin ihtiyaç duyduğu yedek subay miktarından fazla olması halinde isteklilerin, yükümlülüklerini erbaş - er olarak yerine getirebilecekleri, isteklilerin ayrılmasından sonra kalan yükümlüler ihtiyaçtan fazla ise Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacı bunların arasından seçilerek saptanacağı, yedek subayların hizmet sürelerinin 18 ay olduğu, hizmet sürelerinin barışta Genelkurmay Başkanlığının teklifi ve Bakanları Kurulu kararı ile oniki aya kadar indirilebileceği belirtilmiştir. 1111 sayılı Askerlik Kanununun 5 nci maddesinde de, 1076 sayılı Kanun hükmüne tabi yükümlülerden; bu yükümlülüklerini istekleriyle veya seçim sonucu yedek subay adayı olmadıkları için erbaş veya er olarak yerine getireceklerin hizmet süresinin aynı celbe tabi olup yedek subay adayı olarak ayrılanların hizmet süresinin yarısı kadar olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Bugün için yedek subay adayı olarak ayrılanların hizmet süresi 16 ay olarak belirlenmiş olup yedek subay olabilme imkanı ve hakkı mevcutken yedek subay adayı olamadıkları için yükümlülüklerini erbaş ve er olarak yerine getirecek olanların hizmet süresi belirtilen 16 aylık sürenin yarısı olan sekiz aydır. Bu kapsamda 8 aylık hizmete tabi tutulacak yükümlülerde öncelikle yedek subay adayı olabilme şartı aranacaktır. Yedek subay adayı ve dolayısıyla yedek subay olabilme şartlarını taşımayan kişiler ise 1111 sayılı Askerlik Kanunu gereğince, er statüsünde asker edilecekler ve bunların muvazzaflık hizmet süreleri aynı Kanunun 5 nci maddesi gereğince 18 ay olacaktır.
1076 sayılı Yedek subay ve Yedek Askeri Memurlar Kanununun 8 nci maddesinde " Yedek subay adayı olarak askere sevkten evvel veya yedek subay yetiştirilmekte iken aşağıda engel hali olduğu anlaşılanlar askerlik hizmetlerini durumlarına göre er veya erbaş olarak tamamlarlar. - a)1. Türk Silahlı Kuvvetlerinde Subaylıktan çıkarmayı gerektiren bir suçtan mahkum olanlar, - 2. Kamu hizmetlerinden müebbeden yasaklı olanlar, - 3. Hileli müflis olduğu ilan edilenler, - b) Yönetmelikte belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde; - 1. Disiplinsizlik ve ahlaki durumları sebebiyle yedek subay çıkarılması uygun görülmeyenler, - 2. Türk Silahlı Kuvvetlerinin manevi şahsiyetine gölge düşüren veya askerliğin şeref ve haysiyetiyle bağdaşmayacak eylemlerde bulunanlar ile tutum ve davranışlarıyla yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü ideolojik görüşü benimsemiş olduğu anlaşılanlar, okul disiplin kurallarının vereceği subay olamaz kararı üzerine er olurlar. - c) Yedek subay öğreniminde başarı gösteremeyenler, erbaş olurlar, - Bunların yerine getirecekleri hizmet süresi 1111 sayılı Kanunun 5 nci maddesinin 1 nci fıkrasında belirtilen süre kadardır" hükmü öngörülmüştür.
Buna göre; Türk Silahlı Kuvvetlerinde subaylıktan çıkarmayı gerektiren bir suçtan mahkum olanların yedek subaylık statüsünü kazanamayacakları dolayısıyla yedek subay veya bu statüde erbaş ve er olamayacakları, açıkça belirtilmiştir.
Davacının bu mahkumiyetinin Türk Silahlı Kuvvetlerinde subaylıktan çıkarmayı gerektirip gerektirmediğinin öncelikle çözümlenmesi gerekmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bir subayın hangi suçlardan ne cins ve süreli bir ceza aldığı takdirde subaylıktan çıkarılacağı 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 22.03.2000 tarih ve 4551 Sayılı Kanunla değişik 30 ve 31 nci maddeleri ile 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 50 nci maddesine 28.06.2001 tarih ve 4699 sayılı Kanunla eklenen (d) fıkrasında gösterilmiştir.
1632 sayılı Askerî Ceza Kanununun 30 ncu maddesinde " Aşağıda yazılı hallerde subay, astsubay, uzman jandarmalar ve özel kanunlarında bu cezanın uygulanacağı belirtilen asker kişiler hakkında, askerî mahkemeler veya adliye mahkemelerince asıl ceza ile birlikte, Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası da verilir. Bu husus mahkeme hükmünde belirilmemiş olsa dahi, Silahlı Kuvvetlerden çıkarmayı gerektirir. - A) Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere ölüm, ağır hapis, bir seneden fazla hapis cezası ile hükümlülük halinde, - B) Devletin şahsiyetine karşı işlemen suçlarla basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya iştimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle hükümlülük halinde, - Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere, askerî mahkemelerce üç aydan fazla hapis cezası ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası da verilebilir."
Aynı Kanunun 31 nci maddesinde " Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezasının niteliği, hükümlünün Silahlı Kuvvetlerden ilişiğinin kesilmesidir. Bu ceza ayrıca bir hükme gerek kalmaksızın- A) Askerî rütbe ve memuriyetlerin kaybedilmesi, - B) Subay, Astsubay, Uzman Jandarma ve Devlet memuru olarak tekrar Türk Silahlı Kuvvetlerine kabul edilmeme, sonuçlarını doğurur." hükümleri yer almıştır.
926 sayılı TSK.leri Personel Kanununun 50/d maddesi ile de " Aşağıda belirtilen suçlardan hükümlü olma nedeniyle ayırma: Ertelenmiş, para cezasına veya tedbire çevrilmiş, affa uğramış olsalar bile, Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, 1632 sayılı Askerî Ceza Kanununun 131 nci maddesinin birinci fıkrasının az vahim hali hariç basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kulana, dolanlı iflas, iftira gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı nitelikteki suçlardan veya iştimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma suçlarından hükümlü olan subaylar hakkında, hizmet sürelerine bakılmaksızın Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır." hükmü getirilmiştir.
Davacının, Balıkesir 2 nci Asliye Ceza Mahkemesinin 18.10.1994 tarih ve 1993/410 esas, 1994/584 Karar sayılı ilamı ile Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet suçundan ertelemeli mahkumiyet kararının bulunduğu ve bu mahkumiyetin 1632 sayılı Askerî Ceza Kanununun 30/A maddesi kapsamında olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
1632 sayılı Askerî Ceza Kanununun 30 ve 31 nci maddeleri ile 926 sayılı TSK.leri Personel Kanununun 50/d maddesi birlikte değerlendirildiğinde; 30/B maddesi kapsamındaki suçlardan mahkumiyet kararı verilmiş subayların ertelenmiş olsa bile hükümlülük halleri TSK.lerinden çıkarmayı gerektirmekte 30/A maddesi kapsamındaki suçlardan mahkumiyet kararı verilip cezası ertelenenlerin ise TSK.lerinden ilişiğinin kesileceğine ilişkin bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır. Bu nedenle 1632 sayılı Askerî Ceza Kanununun 30/A maddesi kapsamındaki suçlardan dolayı mahkumiyetlerine karar verilen ancak bu cezaları ertelenenlerin TSK.lerinden ilişiklerinin kesilemeyeceği açıktır.
Davacı hakkındaki mahkumiyet kararının, 1632 sayılı Askerî Ceza Kanununun 30/A maddesi kapsamında bir mahkumiyet olduğu kuşkusuzdur. Ancak verilen mahkumiyet kararı ertelenmiş olduğundan ertelenmiş mahkumiyet kararının TSK.lerinde subaylıktan çıkarılmayı, dolayısıyla Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesilmesi sonucunu gerektiren bir mahkumiyet olarak kabulü mümkün görülmediğinden davacının daha önce yedeksubay aday adayı olarak alınan askerlik kararının er olarak tadiline karar verilerek kalan askerlik hizmetinin 18 ay er statüsünde tamamlattırılmasına ilişkin işlemin mevzuata ve hukuka aykırı olduğu bu nedenle işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle;
Davacı ..................’ in yedeksubay aday adayı olarak alınan askerlik kararının er olarak tadiliyle kalan askerlik hizmetinin 18 aylık er statüsünde tamamlattırılması İŞLEMİNİN İPTALİNE,
Görüldüğü gibi yüzkızartıcı neviden olmayıpta 1 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum olan bir adayın yedek subay olarak askerliğini yerine getirme şansı bulunmaktadır.Fakata yüzkızartıcı suçlar kapsamında olan (as.ceza kanunu. 30/b) suçlardan mahkum olup ta cezası tecil edilenlerin de üzerinden 5 yıllık süre geçmesinden dolayı mahkumiyetin vaki olmamış sayıldığı hallerde yine yedek subay olarak askerlik hizmetini tamamlayabilmektedir.Bu konudaki kararıda ekleyeceğim.
Sn.hukukcularımız mahkumiyetin vaki olmamış sayılması kararlarının dışında beni ilgilendiren, adli sicil kanununa 2005 yılında eklenen(10.madde 3.fıkra) 18 yaşından küçüklere ait adli sicil kayıtlarının ancak seçim kurulları hakim ve savcılara yani işlemi tahsis eden kuruma verilemeyeceğidir, yani kanuni olarak ASAL bşk. verilmemelidir, ben 18 yaşından küçükken yüz kızartıcı suç işledim ve cezam paraya çevrilip ertelendi, sicilimde ve arşivimde de çıkmıyor çünkü adli sicil kanunu böyle diyor. aradan 8 yıl geçti, şimdi sicilde görünmeyen bir şeyin silinmesini nasıl talep edeceğim? Veya talep etmelimiyim. Adli sicil kanununun ilgili maddesine dayanarak birkaç kişi suçu işlediği tarihte 18 yaş altı olduğundan dolayı Ayim'e açtığı davaları kazanmışlar, örnekler banada emsal olurmu, çünkü yakında askere gitmek için dilekçe vereceğimi şimdi ben ne yapmalıyım, işlediğim bu suç görünmeyen adli sicilim ile ilgili? Memnu hak iadesi mi isteyim? Görünmeyen sicilimi sildirmeyimi talep edeyim?
Konu aydnlk tarafından (31-03-2007 Saat 12:36:26 ) de değiştirilmiştir.
Sebep: düzeltme
Askere gitmeme çok az bir zaman kalmasından dolayı, yukarıda açıklamış olduğum durum ile ilgili sayın hukukçularımızdan ne yapmam gerektiği konusunda görüş almak istiyorum. Saygılarımla
Sayın aydnlk Ayim de dava açabilmeniz öncelikle hakkınızda er olarak askere sevk kararı verilmesi lazım. Anladığımkadarıyla siz aldığınız haber üzerine dava açmak istiyorsunuz.Kesin işlem olmadan dava açılmaz.AYİM de dava açmanız ancak ondan sonra mümkün.Kesinlik istiyorsanız onu bu forumdakiler size garanti edemez.Ama çıkmadık candan umut kesilmez.
Konu yld19sm tarafından (03-04-2007 Saat 10:53:00 ) de değiştirilmiştir.
Sebep: Kararı iki kere verdiğim için
Kısa dönem er olacak kişi sicilinden dolayı 15 ay er olarak gidiyor, farzedelim Ayim'e yürütmeyi durdurma ve işlemin iptali için dava açılıyor, dava açan şahıs davayı kazanıyor fakat askerliğinin 11. ayında sonuçlanıyor mahkeme. Peki bundan sonar ne olacak? Kişi fazladan 6 ay daha askerlik yapmış olmuyor mu? Bu andan itibaren bu kayıp zamanın hakkı nasıl aranır, maddi manevi tazminat davası mı açılır bu kayıp zaman için. Bu davaların en kısa sürede sonuçlanması için bir hukuki düzenleme gerektiği çok açık değil midir? Teşekkür ederim.
Sayın Çetinkaya ben bir kaç hafta önce sulh ceza mahkemesine başvurdum. Geçen hafta sulh ceza mahkemesi hakimi suçun hiç işlenmemiş ve vaki olmamış olmasına karar verdi ve sicil kaydımdan çıkarılması kararını verdi. Şu anda kararı adli sicil istatistik genel müdürlüğüne gönderdim ve sicil kaydımın silinmesini bekliyorum.
Benim size sorum sicilim silindikten sonra askerlik şubesine mi yoksa askeri yüksek idare mahkemesine başvuru yapmam gerekiyor?. Ve nasıl bir dilekçe ve hangi evraklarla başvuru yapmam gerekiyor? Bu evrakların yanına bir emsal kararda eklemelimiyim?. Eğer sorumu yanıtlarsanız sevinirim. İyi çalışmalar.
Sayın Başak Hanım, sayın Çetinkaya'ya sorduğum soruyu sizede sormak istiyorum. Ben bir kaç hafta önce sulh ceza mahkemesine başvurdum. Geçen hafta sulh ceza mahkemesi hakimi suçun hiç işlenmemiş ve vaki olmamış olmasına karar verdi ve sicil kaydımdan çıkarılması kararını verdi. Şu anda kararı adli sicil istatistik genel müdürlüğüne gönderdim ve sicil kaydımın silinmesini bekliyorum.
Benim size sorum sicilim silindikten sonra askerlik şubesine mi yoksa askeri yüksek idare mahkemesine başvuru yapmam gerekiyor?. Ve nasıl bir dilekçe ve hangi evraklarla başvuru yapmam gerekiyor? Bu evrakların yanına bir emsal kararda eklemelimiyim?. Eğer sorumu yanıtlarsanız sevinirim. İyi çalışmalar.
arkadaşlar şimdi ben tam olarak bilmiyoruma ama heralde asker kaçağı olarak görünüyorum...1986 doğumluyum 2008 in sonlarında okul hayatım bitti o ve...
bilindiği üzere yasadımız zamanda ve toplumda hayat sartları cok zor..iş bulmak buldugu işte yeterli ücret almak ve hatta yasamak cok zor...köylerde...
Sorum Şu : Ağustos alımında bakayaa kaldım ve şu an mahkeme süreci devam ediyor eğer mahkeme aralık alımına kadar sonuçlanmazsa ne olur 2. sorumda şu...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
óñêîğåíèå èíäåêñàöèè
31-10-2024, 23:11:20 in Aile Hukuku