Sİgortasiz ÇaliŞirken İŞ yerİnde trafİk kazasi geÇİrdİm
Yardımcı olacaklara şimdideen teşekkür ederim
Bir film çekimi sırasında kullandığım aracın frenleri tutmadığı için park halindeki bir araca çarparak kaza geçirdik. aracın içinde benımle birlikte 3 kişi yaralandı. Araç çekme belgeli olduğu için ne plakası ne ruhsatı hiç bir şeyi yokmuş. Araç film sirketinin üstune değil. Tutanaklar polis tarafından tutuldu ifadeler alındı. Yapımcı firma çarptığımız arabanın hasarını karşılamamış. Hasarlı araç sahibi dolayısıyla tazmınat davası açmış.
Mahkemede ben bu yapım şirketinde sigortalı çalışandım. Film çekiyorduk diye mahkemeye ifade verdim. Mahkeme ssk ya yazı yazdı. ve yapım sirketi benim o tarihte sigortamı yapmamış olduuğu anlasıldı (sigortasız çalıştırmıs... yaralanan diğer 3 kişininde sigortasını yapmadığını öğrendik.). Benim de bundan yeni(mahkemede) haberim oldu.
Fim sirketi kazadaki araç bizim değildir çalışan kaza tarihinde bizde çalışmamıstır (Zaten sskdan da çalışanı değil diye yazı geldi) diyerek tazmınat davasından yırtmaya sucu ruhsat sahibi ile şöföre (bana ) yıkmaya çalışmakta.
Acil yardımcı olurmusuuz.. Avukatım yok tutacak paramda yok. Ben kimi kime şikayet edeyim.. ssk ya mı gideyim davamı açayım...
Cevap: Sİgortasiz ÇaliŞirken İŞ yerİnde trafİk kazasi geÇİrdİm
Sanıyorum ki film şirketi kiraladığı bir araçta kaza geçirmişşiniz bununla ilgili:
Kiralanan araçta meydana gelen trafik kaza¬sında malûl kalan işçi, işverenine karşı maddi ve manevî tazminat talebinde bulunabilir. (1475 S.K. Mad. 1, 73)
Yani siz öncelikle "hizmet tespit davası" ve "iş kazası olduğunun tespiti" davaları açılabilirsiniz. Bu davaların akabinde tazminat davası da açılabilir. Aşağıda yazdığım emsal bir Yargıtay Kararı var. Konuyla ilgili bir avukatla anlaşmanızı tavsiye ediyorum.
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E:2007/6213
K:2008/4090
T:13.03.2008
506 s. Yasa m. 79/10
1475 s. Yasa m. 9
1086 s. Yasa m. 46,77
Davacı, davalı işveren nezdinde çalışırken 14.10.2004 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespiti ile uğradığı maddi zararın giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dava, davacının davalı apartman yönetimine ait apartman işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen hizmet akdine dayalı çalışmalarının ve 14.10.2004 tarihinde geçirdiği zararlandırıcı olayın iş kazası olduğunun tespiti ile bu iş kazası sonucu uğradığı maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
HUMK'nın 46. maddesi uyarınca yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için aralarında bağlantı bulunsa bile davaların ayrılmasına, mahkemece, davanın her safhasında karar verilebilir. Yine aynı Yasa'nın 77. maddesinde, mahkemenin, yargılamanın mümkün olduğunca hızlı ve bir düzen içerisinde seyretmesini sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
Sigortalılığa ilişkin, "hizmet tespiti" davası ile iş kazası olduğunun tespiti davaları 506 sayılı Yasa'dan kaynaklanmaktadır ve kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını ve iş kazasının yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemelidir.
İş kazası sonucu maluliyet nedeniyle açılan maddi tazminat davasında ise, öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası olduğunun belirlenmiş olması gerekir. Daha sonra müterafik kusur oranlannın belirlenmesi ve tazminatın hesaplanması için ayrı ayrı bilirkişi incelemeleri yaptırılmalıdır. Maddi tazminatın saptanmasında zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, işgörebilirlik çağı, işgöremezlik oranı ve karşılıklı kusur oranları, Sosyal Sigortalar tarafından bağlanan peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır.
Öte yandan, olayın iş kazası olduğunun tespitine ilişkin mahkeme kararı kesinleşmeden Sosyal Güvenlik Kurumu'nca davacıda oluşan beden güç kayıp oranı belirlenip giderek davacıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanmayacağından iş kazasının Kurumca tespiti ile tazminat istemli davanın da birarada görülmesi halinde gelir bağlanmadığından ve gelirin peşin sermaye değeri bilinemeyeceğinden maddi tazminat davasının sonuçlandırılabilmesi mümkün değildir. Hukuk Genel Kurulu'nun 07.02.2007 tarihli 2007/21-69 Esas, 2007/55 Karar sayılı karan da bu yöndedir.
Bu durumda; her üç dava için izlenecek yöntem ve esas alınacak kıstaslar birbirinden farklı olduğundan, her üç davanın tefrik edilerek ayrı ayrı görülmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır. Ayrı ayrı görülmeleri gerekli bu tür davalann birlikte görülmeleri usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2- Öte yandan, mahkemece hizmet tespiti yönünden davanın (ve bu davaya dayanan iş kazası olduğunun tespiti ve iş kazasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkin davaların) reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespiti davaları kamu düzenine ilişkin olup, kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Gerektiğinde mahkemece soruşturma genişletilerek yeterli delilerin toplanması gerekir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki, bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Somut olayda, dinlenen davacı tanıkları, davacı ile eşi İbrahim'in kapıcılık hizmetini birlikte yürüttüklerini beyan etmişler, davalı işveren tanıkları ise, davacı değil, fakat davacının eşi İbrahim'in kapıcılık hizmetini yürüttüğünü bildirmiş iseler de; davacının eşi İbrahim'in 01.12.2003 tarihinden 2005 yılına kadar, Zonguldak Barosu Avukatları Yardım Sandığı işyerinde 10.00-19.00 saatleri arasında tam zamanlı olarak hizmet akdine dayalı çalıştığı ve bu çalışmalarının SSK'ya tam olarak bildirildiği anlaşılmaktadır. Davalı apartman yönetiminde hizmet tespiti istenen dönemde kapıcılık hizmetinin yürütüldüğü, ancak uyuşmazlığın kapıcılık görevinin kimin tarafından yerine getirildiği, giderek eylemli çalışmanın (servis, temizlik ve alışveriş) gibi işlerin, davacı tarafından mı, yoksa kamu işyerinde (full-time) şeklinde çalışan eşi İbrahim tarafından mı yerine getirildiği noktasında toplanmaktadır.
Geçmiş hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesi için çalışanın, "zaman" ve "bağımlılık" unsurlarını gerçekleştirecek biçimde işverenin işyerinde çalışması koşuldur. Öte yandan, 506 sayılı Yasa'nın 2. maddesine göre, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılır. Anılan Kanun'un 6. maddesinde; çalıştırılanlar işe alınmalanyla kendiliğinden "sigortalı" olurlar. Sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümleri sigortalının işe alındığı tarihte başlar. Bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılmaz ve vazgeçilemez hükmü öngörülmüştür. Şu duruma göre, bir kimse hizmet akdine dayanarak çalışmaya başlaması ile kendiliğinden sigortalı olur. Başka bir anlatımla, sigortalı olmak için 506 sayılı Yasa'da, 1475 sayılı Yasa'nın 9. maddesine koşut hizmet akdinin yazılı olarak yapılması yönünden benzer, bir hüküm mevcut değildir.
Somut olayda, davalı apartman yönetimine ait apartmanın kapıcılık hizmetlerinin davacı tarafından yerine getirildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Esasen, kamu işyerinde full-time çalışan davacı eşinin, aynı zamanda apartman işyerinde çalıştığının kabulü hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine de uygun düşmez. Hukuk Genel Kurulu'nun 06.11.1996 gün 1996/537-735 sayılı kararı da aynı doğrultudadır. Bundan başka, kapıcı sözleşmesinin davacı eşi ile yapılması; işvereni sigorta yardımı ve yükümlülüğünden kurtarmaya yönelik olduğundan sonuca etkili değildir. Kaldı ki, davacı eşinin mesai saatleri dışında zaman zaman apartman işyerinde çalıştığı varsayılsa da, bu çalışmanın, işyerinde hizmet akdine dayalı olarak çalışan davacıya yardım niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Mahkemenin bu maddi ve hukuksal olguları gözetmeksizin yazılı şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak:YKD Haziran 2009
Cevap: Sİgortasiz ÇaliŞirken İŞ yerİnde trafİk kazasi geÇİrdİm
Yazınız için teşekkürler..
1. Araçın ne plakası ne ruhsatı (çekme belgeli) olmadığından film sirketinin bu aracı kiraladığını nasıl ispatlıycam ? Kira sözleşmesi vs. yok. Zaten aracın sahipleri de film şirketinin aracı kiraladığını ispatlayamıyor.
2. Şu anda görülen tazminat davasından film şirketinin sıyrılmasını nasıl önleyebilirim. Mahkemede hakime ne demeliyim. Aracın içinde benımle birlikte yaralanan yönetmen ve yönetmen yardımcılarını şahit olarak dinliycekler. Fakat onlarda sigortasız çalışanmış..Zira mahkeme masrafları vs + faiz + hasar masrafı oldukça yüklü..
Av.Mustafa Demir rumuzlu üyeden alıntı
Sanıyorum ki film şirketi kiraladığı bir araçta kaza geçirmişşiniz bununla ilgili:
Kiralanan araçta meydana gelen trafik kaza¬sında malûl kalan işçi, işverenine karşı maddi ve manevî tazminat talebinde bulunabilir. (1475 S.K. Mad. 1, 73)
Yani siz öncelikle "hizmet tespit davası" ve "iş kazası olduğunun tespiti" davaları açılabilirsiniz. Bu davaların akabinde tazminat davası da açılabilir. Aşağıda yazdığım emsal bir Yargıtay Kararı var. Konuyla ilgili bir avukatla anlaşmanızı tavsiye ediyorum.
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E:2007/6213
K:2008/4090
T:13.03.2008
506 s. Yasa m. 79/10
1475 s. Yasa m. 9
1086 s. Yasa m. 46,77
Davacı, davalı işveren nezdinde çalışırken 14.10.2004 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespiti ile uğradığı maddi zararın giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dava, davacının davalı apartman yönetimine ait apartman işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen hizmet akdine dayalı çalışmalarının ve 14.10.2004 tarihinde geçirdiği zararlandırıcı olayın iş kazası olduğunun tespiti ile bu iş kazası sonucu uğradığı maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
HUMK'nın 46. maddesi uyarınca yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için aralarında bağlantı bulunsa bile davaların ayrılmasına, mahkemece, davanın her safhasında karar verilebilir. Yine aynı Yasa'nın 77. maddesinde, mahkemenin, yargılamanın mümkün olduğunca hızlı ve bir düzen içerisinde seyretmesini sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
Sigortalılığa ilişkin, "hizmet tespiti" davası ile iş kazası olduğunun tespiti davaları 506 sayılı Yasa'dan kaynaklanmaktadır ve kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını ve iş kazasının yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemelidir.
İş kazası sonucu maluliyet nedeniyle açılan maddi tazminat davasında ise, öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası olduğunun belirlenmiş olması gerekir. Daha sonra müterafik kusur oranlannın belirlenmesi ve tazminatın hesaplanması için ayrı ayrı bilirkişi incelemeleri yaptırılmalıdır. Maddi tazminatın saptanmasında zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, işgörebilirlik çağı, işgöremezlik oranı ve karşılıklı kusur oranları, Sosyal Sigortalar tarafından bağlanan peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır.
Öte yandan, olayın iş kazası olduğunun tespitine ilişkin mahkeme kararı kesinleşmeden Sosyal Güvenlik Kurumu'nca davacıda oluşan beden güç kayıp oranı belirlenip giderek davacıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanmayacağından iş kazasının Kurumca tespiti ile tazminat istemli davanın da birarada görülmesi halinde gelir bağlanmadığından ve gelirin peşin sermaye değeri bilinemeyeceğinden maddi tazminat davasının sonuçlandırılabilmesi mümkün değildir. Hukuk Genel Kurulu'nun 07.02.2007 tarihli 2007/21-69 Esas, 2007/55 Karar sayılı karan da bu yöndedir.
Bu durumda; her üç dava için izlenecek yöntem ve esas alınacak kıstaslar birbirinden farklı olduğundan, her üç davanın tefrik edilerek ayrı ayrı görülmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır. Ayrı ayrı görülmeleri gerekli bu tür davalann birlikte görülmeleri usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2- Öte yandan, mahkemece hizmet tespiti yönünden davanın (ve bu davaya dayanan iş kazası olduğunun tespiti ve iş kazasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkin davaların) reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespiti davaları kamu düzenine ilişkin olup, kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Gerektiğinde mahkemece soruşturma genişletilerek yeterli delilerin toplanması gerekir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki, bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Somut olayda, dinlenen davacı tanıkları, davacı ile eşi İbrahim'in kapıcılık hizmetini birlikte yürüttüklerini beyan etmişler, davalı işveren tanıkları ise, davacı değil, fakat davacının eşi İbrahim'in kapıcılık hizmetini yürüttüğünü bildirmiş iseler de; davacının eşi İbrahim'in 01.12.2003 tarihinden 2005 yılına kadar, Zonguldak Barosu Avukatları Yardım Sandığı işyerinde 10.00-19.00 saatleri arasında tam zamanlı olarak hizmet akdine dayalı çalıştığı ve bu çalışmalarının SSK'ya tam olarak bildirildiği anlaşılmaktadır. Davalı apartman yönetiminde hizmet tespiti istenen dönemde kapıcılık hizmetinin yürütüldüğü, ancak uyuşmazlığın kapıcılık görevinin kimin tarafından yerine getirildiği, giderek eylemli çalışmanın (servis, temizlik ve alışveriş) gibi işlerin, davacı tarafından mı, yoksa kamu işyerinde (full-time) şeklinde çalışan eşi İbrahim tarafından mı yerine getirildiği noktasında toplanmaktadır.
Geçmiş hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesi için çalışanın, "zaman" ve "bağımlılık" unsurlarını gerçekleştirecek biçimde işverenin işyerinde çalışması koşuldur. Öte yandan, 506 sayılı Yasa'nın 2. maddesine göre, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılır. Anılan Kanun'un 6. maddesinde; çalıştırılanlar işe alınmalanyla kendiliğinden "sigortalı" olurlar. Sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümleri sigortalının işe alındığı tarihte başlar. Bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılmaz ve vazgeçilemez hükmü öngörülmüştür. Şu duruma göre, bir kimse hizmet akdine dayanarak çalışmaya başlaması ile kendiliğinden sigortalı olur. Başka bir anlatımla, sigortalı olmak için 506 sayılı Yasa'da, 1475 sayılı Yasa'nın 9. maddesine koşut hizmet akdinin yazılı olarak yapılması yönünden benzer, bir hüküm mevcut değildir.
Somut olayda, davalı apartman yönetimine ait apartmanın kapıcılık hizmetlerinin davacı tarafından yerine getirildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Esasen, kamu işyerinde full-time çalışan davacı eşinin, aynı zamanda apartman işyerinde çalıştığının kabulü hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine de uygun düşmez. Hukuk Genel Kurulu'nun 06.11.1996 gün 1996/537-735 sayılı kararı da aynı doğrultudadır. Bundan başka, kapıcı sözleşmesinin davacı eşi ile yapılması; işvereni sigorta yardımı ve yükümlülüğünden kurtarmaya yönelik olduğundan sonuca etkili değildir. Kaldı ki, davacı eşinin mesai saatleri dışında zaman zaman apartman işyerinde çalıştığı varsayılsa da, bu çalışmanın, işyerinde hizmet akdine dayalı olarak çalışan davacıya yardım niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Mahkemenin bu maddi ve hukuksal olguları gözetmeksizin yazılı şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak:YKD Haziran 2009
Konu rose_123 tarafından (01-02-2013 Saat 08:02:09 ) de değiştirilmiştir.
Cevap: Sİgortasiz ÇaliŞirken İŞ yerİnde trafİk kazasi geÇİrdİm
Ben hiç bir şey açmadım. Tazminat davasını park halinde olan çarptığımız aracın sahibi açtı... Sizin dediğiniz davaları açmak şu anda benı bu borçtan kurtarmıycak. Yapım şirketi beni sigortasız çalıştırdı diye olaydan sıyrılmasını nasıl engellerim. Kazada benimle yaralanan arkadasları Davacı taraf şahit olarak dinlenmesini istedi. onlarda dizi çekiyorduk derse ki öyle diyecekler ssk sız olsak bile onlar için çalıstığımızı ispatlar mı? Yanı hakim yapım sirketini bu kazada aracı işleten kiralayan şeklinde sorumlu tutarmı
Av.Mustafa Demir rumuzlu üyeden alıntı
Yani siz karşı tarafa "hizmet tespit davası mı ve iş kazası olduğunun tespiti davası mi direk tazminat davasımı açtınız ?
Cevap: Sİgortasiz ÇaliŞirken İŞ yerİnde trafİk kazasi geÇİrdİm
rose_123 rumuzlu üyeden alıntı
Yardımcı olacaklara şimdideen teşekkür ederim
Bir film çekimi sırasında kullandığım aracın frenleri tutmadığı için park halindeki bir araca çarparak kaza geçirdik. aracın içinde benımle birlikte 3 kişi yaralandı. Araç çekme belgeli olduğu için ne plakası ne ruhsatı hiç bir şeyi yokmuş. Araç film sirketinin üstune değil. Tutanaklar polis tarafından tutuldu ifadeler alındı. Yapımcı firma çarptığımız arabanın hasarını karşılamamış. Hasarlı araç sahibi dolayısıyla tazmınat davası açmış.
Mahkemede ben bu yapım şirketinde sigortalı çalışandım. Film çekiyorduk diye mahkemeye ifade verdim. Mahkeme ssk ya yazı yazdı. ve yapım sirketi benim o tarihte sigortamı yapmamış olduuğu anlasıldı (sigortasız çalıştırmıs... yaralanan diğer 3 kişininde sigortasını yapmadığını öğrendik.). Benim de bundan yeni(mahkemede) haberim oldu.
Fim sirketi kazadaki araç bizim değildir çalışan kaza tarihinde bizde çalışmamıstır (Zaten sskdan da çalışanı değil diye yazı geldi) diyerek tazmınat davasından yırtmaya sucu ruhsat sahibi ile şöföre (bana ) yıkmaya çalışmakta.
Acil yardımcı olurmusuuz.. Avukatım yok tutacak paramda yok. Ben kimi kime şikayet edeyim.. ssk ya mı gideyim davamı açayım...
Sosyal Güvenlik Kurumuna dilekçe ile başvurun üç arkadaş ayrı ayrı dilekçe verin. Durumu anlatın ne zamandan beri çalısıyorsunuz. Hangi projelerde çalıştınız. Çalışırken sizi tanıyan başka kisiler varsa isimlerini belirtin. Müfettiş raporunu alarak tespit davası açın.
Cevap: Sİgortasiz ÇaliŞirken İŞ yerİnde trafİk kazasi geÇİrdİm
O işi yaparım. o konuyu anladım. teşekkürler.
Fakat ben bu çarptığımız aracın tazminat davasından nasıl kurtulacağım...
Ssksız çalıstığı için benım adamım değil. dedi çıktı işin içinden. Ama o gun onların yapımcılığını üstelendiği dizi çekilmekteydi. Hakimi nasıl inandırıcam.
Cevap: Sİgortasiz ÇaliŞirken İŞ yerİnde trafİk kazasi geÇİrdİm
Çalıştıgınız şirketiniz her ne kadar da sizin cümlenizle (ssksız çalıstığı için benım adamım değil ) dese de SGK ya dilekçe ile başvurup müfettiş raporu alarak hizmet tespit davası açın bu açacağınız davayıda şuanki sizin adınıza açılmış olan tazminat davasına müfettiş raporunu ve tespit dava dilekçenizi mahkemeye sunun
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Saklı Pay Hakkında Sorular
01-06-2024, 19:40:49 in Miras Hukuku