Bolu Tüneli’ni dinamitle havaya uçurma, Bolu Dağı’nda baskın krokisi çıkabilir. Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerine gelen iki viyadüğü patlatarak, Trakya ile Anadolu’nun karayolu irtibatını kesme talimatı çıkabilir. Zigana geçidini geçilemez hale getirme emri çıkabilir. Veya, bölgeyi tahliye edip, baraj kapaklarını açıp, sınırı bataklığa çevirme haritası çıkabilir.
*
Savaş halinde, Türkiye işgal edilirse...
Ne yapılması gerekiyorsa, o çıkar.
*
Bakın, geçen hafta İzmir’de Yunan casusu yakalandı, fırıncı... Çünkü o fırıncı, insan kaçakçılığı için kime, ne kadar ekstra ekmek lazım olduğunu biliyor. Normalden fazla ekmek talep edildiğinde, anlıyor ki, normalden fazla insan gelmiş oraya... Ve, anında Yunan’a ispiyonluyor ki, bu normalden fazla biriken insan, bugün yarın Yunan adasına geçmek üzere!
*
Hayatidir ekmek... Savaş sırasında kaçıp saklanmak yerine, çoluğunu çocuğunu bırakıp, ekmek çıkarmakla yükümlü olan yurtsever fırıncıların listesi çıkar, o kozmik odadan... Sen bilmemne hastanesinde sıradan doktor sanırsın, o aslında, savaşta yeraltına inen ve vuruşurken yaralanan kahramanların gizli gizli ameliyatına girecek doktordur. İsim isim bellidir; eczacılar... Tamirci sanırsın, TIR’dan söker, tanka takar. Taksici zannedersin, bakkal bilirsin, çiçekçidir, elektrik kesik, telefon kesik, kim yapacak gözünü karartıp kuryeliği?
*
Her ülke işgale karşı hazırlık yapar; İsrail’i ele al... Neden bütün devlet birimlerini Kudüs’te toplamışken, bi tek Savunma Bakanlığı’nı Tel Aviv’de tutar?
Ya da şöyle sormalı belki...
Neden başkentimizi Sinop’a, Antalya’ya filan kurmadı da, coğrafyanın tam göbeğine, yumruk mesafesinin dışına, Ankara’ya kurdu Mustafa Kemal?
*
Haysiyetsiz arkadaşlar uçağa, gemiye atlayıp, vınn, yurtdışına kaçtığında kime tutunacak bu ülke? Kapı numaraları, adresler, isimler, kodlar... İşte, onların listesi çıkar o kozmik odadan.
*
Mesela, Susurluk kazasının yaşandığı o yol, neden durup dururken 30 metre genişler ve havaalanına benzer? Stepne havaalanıdır çünkü... Özellikle Ege sahillerinde, hepsi sıkış tepiş, daracıkken, bazı yazlık sitelerin içinde, şaşırtıcı şekilde, otoyol benzeri yollar vardır, ki, karşıdaki adaya çıkarma söz konusu olursa, kullanılabilsin... Listeleri sizce nerededir?
*
Özetlersek:
Adı üstünde, kozmik...
Sır’dır, sızmamalıdır.
*
Aksi halde...
“Vay vay vay! Hükümete karşı kaos çıkarmak isteyen Genelkurmay, Boğaz Köprüsü’nü havaya uçurmak için hain plan yapmış, aha bu da krokisi” şeklindeki manşetlere hazır olun.
NOT:Kozmik oda da ne var,başlığı altına ekleyip eklememekte tereddüt ettim.Burasının daha uygun olacağına karar verdim.
- Terör örgütünün konuşmaları sizin numaranız üzerinden yapılıyor, dinlemeye takıldı, büyük ihtimalle cep telefonunuzu kopyalamışlar, soruşturma için bize kontör göndermeniz lazım.
Dekan terliyor...
Önce “Hay Allah” diyor.
Sonra “Hay hay” diyor.
Derhal koşuyor, 17 adet 250’lik kontör kartı satın alıyor, beklemeye başlıyor... Kendisini polis diye arayan kişi, tekrar arıyor, kontör kartlarının numaralarını istiyor, dekan kuzu kuzu veriyor.
Bitmiyor.
Yarım saat sonra, zırrr...
- Alo?
- Şu şehrin Başsavcısıyım ben!
- Buyrun efenim...
- İsminiz, terör örgütünün bir operasyonuna karışmış vaziyette, gizli tanıklar var, durum hassas...
- Demeyin!
- Derhal ifade vermeniz gerekiyor, kimseye haber vermeden şu şu adrese gelin, iş dallanıp budaklanmadan görüşelim...
Dekan telefonu kapatıyor, telaşla fırlıyor makamından, atlıyor otomobiline, basıyor marşa... Apar topar ortadan kaybolmasından şüphelenen mesai arkadaşları, “N’ooldu hocam?” diye Dekan’ı arayacaklarına, “Galiba karanlık bi işe karıştı” diye düşünerek, polisi arıyor! Bu ihbar üzerine harekete geçen polis, mobese kameralarını tarıyor, ki, şüpheli Dekan tam gaz komşu şehre doğru gidiyor. Derhal komşu şehrin Emniyeti’ne haber veriliyor, yakalayın... Alarm veriliyor, plakayı not eden komşu şehrin Emniyet’i, şehrin girişinde tertibat alıyor, Dekan’ı durduruyor. Dekan “Eyvah, yakalandım” diyor; ilk sorguda başına gelenleri “itiraf” ediyor... Polis ikna olmuyor, derhal Başsavcı aranıyor, ki, Başsavcı’nın haberi yok... Bu sefer Dekan ikna olmuyor, Başsavcı’yla konuşturuyorlar. Ses başka... Böylece, Dekan’ın dolandırıldığı ve kendisini “şüpheli” diye ihbar eden mesai arkadaşları sayesinde, ekstra dolandırılmaktan kurtulduğu ortaya çıkıyor.
*
Türkiye’nin ruh hali budur.
*
El âlem Noel Baba’yı bekliyor...
Türkiye’de ise, profesör, gazeteci, tiyatrocu, eczacı, sendikacı, öğrenci, manav, bakkal; herkes “polis”ten ve “savcı”dan telefon bekliyor!
*
Herkes telefonunun dinlendiğinden emin, herkes her an terör örgütü üyesi gösterilmekten endişeli, herkes alakası olmadığı konulardan yakalanma paniği yaşıyor, herkes mesai arkadaşının sakat işlere bulaştığından şüpheleniyor, herkes herkesi niye haber vermedin denmesin diye ispiyonlamaya gönüllü... Ve herkes, sorgusuz sualsiz itaat etmeye hazır.
Benzine okkalı zam yapılıyor.
“Azıcık” diyorlar.
Mazota kocaman zam yapılıyor.
“Ufacık” diyorlar.
Köprüye yüklü zam yapılıyor.
“Minicik” diyorlar.
Sigaraya kalın kalın zam yapılıyor.
“İncecik” diyorlar.
İçkiye irikıyım zam yapılıyor.
“Küçücük” diyorlar.
Elektriğe sert zam yapılıyor.
“Yumuşacık” diyorlar.
Doğalgaza ağır zam yapılıyor.
“Hafifçecik” diyorlar.
Suya büyük zam yapılıyor.
“Minnacık” diyorlar.
Otobüse vapura zam yapılıyor.
“Birazcık” diyorlar.
*
E benden günah gitti...
Memura zamcık yapıldı.
*
Emekliye hüz’zam.
*
(Adam, patronun odasına hışımla dalmış, “Maaşıma zam istiyorum” demiş... Patron “Neden sana durup dururken zam yapayım ki?” diye sorunca, “Valla siz bilirsiniz,
peşimde üç büyük şirket var” demiş, “TEDAŞ, İSKİ, İGDAŞ!”)
*
Bu ni’zam inti’zamla bakarsak...
Muaz’zam bi yıl olacak.
Muaz’zam.
Geleneksel lezzetlerin korunması için kanun tasarısı hazırlamış arkadaşlar... Bundan böyle isimleri “genel ahlaka aykırı olmayacak”mış.
*
E aşçıyı suikastçı diye yakalarsan,
şıllık tatlısına orospu muamelesi
yapman da gayet normal tabii.
*
Kadınbudu köfte mesela...
Selülitsiz olanı makbul.
Dilberdudağı ki...
Şahsen dudak tiryakisiyim.
Yengen var...
Behlül’ün en sevdiği yemek.
Oturtma’ya hiç girmeyeyim.
*
Hanımgöbeği; piercingli.
Tadı damağında kalır...
Sütlü Nuriye, ban ban ye.
*
Yemeği yemek yapan salça.
Sen kafayı kırdıysan...
Karpuz bile kalça.
*
Veya, mercimek...
Siz bakmayın masum masum oturduğuna, ver bak fırına neler oluyor!
*
Sanırım bu nedenle “Aile salonumuz üst kattadır” yazar lokantalarımızda... Çünkü, alt katta, domalan mantarı,
koç yumurtası, vezirparmağı,
kolböreği filan, gırla.
*
Ve, hadi diyelim, kerane tatlısı adaba mugayirdir... Manisa Milletvekili Bülent Arınç, neden mesir macunu dağıtıyor her “mart” ayında? Kedi midir ahali?
*
Madem edepsizliktir nimet üzerine yapılan belden aşağı espriler, koskoca devletin fındığı gösterip, aganigi naganigi diye reklam yapması nedir?
“Nüfusa kayıtlı olduğum yer, İzmir’in Konak İlçesi’ne bağlı Kahramanlar Mahallesi... 1423 numaralı sokağında doğdum” diye yazmış Ertuğrul Özkök.
*
Benimki 1258 sokak.
*
Zaten aslına bakarsanız, aynı gazeteye iki İzmir Kahramanlarlı fazla olduğu için görevini bırakmak zorunda kaldı!
*
Neyse...
Ertuğrul ağabeyin de anlattığı gibi, Alsancak’ın kıyısında, önümüz Fuar, arkamız “Tenekeli Mahalle”ydi. Bildiğin tenekeden yaparlardı evlerini... “Asfalt Osman”ın, yani Osman Kibar’ın belediye başkanlığı döneminde, apartmanlar yapıldı oraya... Ki, Çingeneler otursun. Oturdular hakikaten... Ama gene tenekeli! Çünkü, veletler ha bire camları indirdiği için, pencerelere teneke takarlar. Gidin bakın bugün, 4’üncü kat balkonunda faytoncu beygiri görebilirsiniz mesela... Kapıdan araklamasınlar diye, merdivenden çıkarıp, sağlam sağlam balkona bağlarlar.
*
“Roman” demeleri boşuna değil... Marquez romanlarından fırlamış gibidir Tenekeli Mahalle... Bienal’dir... Binayı yeşile boyar, yeşilin o tonu renk skalasında yok, kapı mor... Özgür kadınları, hayatı kırmızı bir karanfil gibi takarlar saçlarına.
*
Tantanlar sınırdır, Kahramanlar ile Tenekeli Mahalle arasında... Siz hemzemin geçit dersiniz, biz İzmirliler “tantan” deriz... İnip kalkarken bariyer, tan tan tan diye uyarır, ki, trenin altında kalmayasın... O zamanki çocuk parkı yoksulluğunda, oyuncak gibi binerdik, Çingene cumhuriyetiyle bizi ayıran tantanlara... Ölümle oynamaktan korkmazdık ama, çocuk aklı işte, ölümüne korkardık, geçmezdik öbür tarafa.
*
Sonra büyüdük azıcık... Gördük ki, sınır mınır yok aslında hayat coğrafyasında.
*
Döviz yasaktı... Atatürk Lisesi’nin arkasına park eden Çingene faytonculardan çeyrek dolar alır, Amerikalılara ait hastanenin çikolata makinelerine dalardık. Kısmet Taksi’nin araba yıkayıcısı “Ceksın” vardı, pek meşhur... Asıl adı, Tahir... İlkokula bile gitmemişti ama, şakır şakır İngilizce konuşurdu, Amerikalılar da ona “Jackson” derdi... Türkiye’de spor ayakkabı kavramı bile yokken, hayatımın ilk Converse’ini almıştım Ceksın’dan... Yabancı sigara da yasak o zamanlar, Samsun’dan odun çıkıyor, Kuruçay’a, Hilal’e giderdik geceleri, Marlboro almaya... Memleket Sovyetler gibi yaşarken, İzmir’in ithalatçılarıydı(!) Çingeneler... Baktılar ki, müşteri keriz, Johnnie Walker diye,
güzel güzel şişeleyip, çay satarlardı resmen!
*
Müjdat Gezen’in tiplemesi, orijinal Darbukatör Baryam’larla tanıştık sonra... İkiçeşmelik’te “sanatçı kahvesi”nde takılırlardı. Düğün mü yapacaksın, sünnet mi? Davul, zurna, klarnet, hatta bayılma numarası yapan ayı, ne ararsan... Urla’dan bir dansözler gelirdi, sanırsın Ukrayna’dan geldi, bembeyaz ten, gözler mavi... Çingeneyim diye yemin etse, bin şahit ister.
*
Ve, gazeteciliğe başladık...
Polis muhabiriyim.
Haftada 7 gün Boğaziçi Karakolu’na giderdik... Çünkü, Allah sizi inandırsın, her Allah’ın günü bir Çingene vatandaş vukuatı yaşanırdı. Kavga, gürültü, yaygara, gırla... En güzel tarafı da neydi biliyor musunuz, 2 saniyede kapışırlar, 1 saniyede barışırlar. Dünyanın en önemli meselesiymiş gibi bağıra çağıra gelirler karakola, güle oynaya, çıkarlar kol kola.
*
Sabırlı, ikna kabiliyeti olan...
Hulusi Kentmen misali...
Bi tek babacan polis yeter.
*
O nedenle, İzmir Emniyeti’nin en tecrübeli komiserlerini verirler Boğaziçi Karakolu’na... Çünkü ak saçlı emniyetçiler bilir ki, çömeze denk gelirse, incir çekirdeğini doldurmayacak mevzular, mahalle çatışmalarına dönüşebilir.
*
45 bin Çingene yaşıyor İzmir’de, senede 45 bin olay olur, tatlıya bağlanmayanı yoktur.
*
Manisa’ya gelirsek...
Alt tarafı; Çingene vatandaş kahvede sigara içmiş, öbürü içme demiş, vay sen bana nasıl öyle dersin filan... Babacan bir komiserin tık diye halledebileceği iş, devlet sorunu haline geldi.
*
Tehcire döndü, iyi mi!
*
Tenekeli Mahalle’nin sınırında büyümüş bir polis muhabiri olarak diyorum ki... Nişantaşı’nı dünyanın merkezi zanneden gazetecilerin “ırkçı” köpürtmelerine sakın
kulak asmayın.
*
Manisa’da olan biten, tecrübesiz emniyet, basiretsiz jandarma ve beceriksiz valinin eseridir... Bana sorarsanız, Darbukatör Baryam bile bunlardan iyi yöneticidir.
“2002’den 2009’a kadar, 7 yılda yapılan borç, Cumhuriyet’in ilanından 2002’ye kadar yapılan borçtan fazla... Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmış ne kadar büyük tesis, fabrika varsa, ucuz-pahalı demeden yabancıya sattılar...
Buna rağmen, dünya savaşında bile ekonomimiz bu kadar küçülmemişti.”
*
“Hukuka takla attırılıyor.”
“Hâkimlere baskı yapılıyor.”
“Yargıyı sindirmeye çalışıyorlar.”
“Demokrasi değil, faşizm bu.”
“Terörle müzakere ediliyor.”
“Öcalan ile görüşülüyor.”
“Türk Silahlı Kuvvetleri’ne
karşı asimetrik psikolojik savaş
var, iktidarın himayesinde yürütülüyor... Bunlara bağlı telekulak karargâhı var.”
*
“Teşkilatlı yolsuzluk yapılıyor.”
“Türkiye’yi soyuyorlar” diyor.
*
AKP, seçim afişlerinde Adnan Menderes’i Turgut Özal’ı filan kullanıyor... Ben CHP’nin yerinde olsam, bizzat Başbakan’ı kullanırım:
Anında... Edirne’den Ardahan’a herkes tabelasını değiştirdi, “Dallas kafe, Dallas kuaför, Dallas market” yaptı.
*
Mükremin Çıtır.
Tirbişon.
Magandanın Feriştah’ı...
İzlenme rekoru kırdı.
*
Halkımızdan en çok “esemes” alan, gelin oldu; damadı alkol komasından ölü buldular, kaynana’yı “şehit anası” ilan ettiler... O kadar şarkı yarışması yapıldı, en çok kim sevildi? Esrarla yakalanan Bayhan! Dizide anne rolünü canlandıran çocuksuz kadın, yılın annesi... Çikita
muz ve nane nane’yle patlama yapan Ajdar, makine mühendisi iyi mi!
*
Polat Alemdar...
Ailemizin katili.
Geçenlerde bardan çıktı, polis evine kadar eskortluk yaptı. Ahali, mahkemelerle papaz oluyor, evladına illa Memati adını koyabilmek için... Üniversitede konferans verdiler, inim inim inledi salon, “Türkiye sizinle gurur duyuyor” diye.
*
Behlül’e herkes hasta, adam yengesini düdüklüyor. Bir hafta anons yapıldı, “Bihter’e kocası tecavüz edecek” diye, uzağa gitmeyeyim, benim valide bile misafirlikleri iptal etti, tecavüz sahnesini kaçırmamak için... Küçük Kadınlar’da kızlar Allah ne verdiyse... Hanımın Çiftliği, Dallas’ın Adana’da geçeni... Yaprak Dökümü’nde bir zilli gelin var, sanırım finalde kayınpeder Ali Rıza Bey’le yatacak. Damat desen, dizi dizi, sülaleyi dizdi.
*
(Televizyonların ahlakını filan denetleyen RTÜK eski Başkanı’nın kumarhane başkenti Las Vegas’ta Porno Fuarı’nda yakalandığı haberi çıktı bu arada... Eminim yalandır.)
*
Her kıstırdığını yalan dolan yatağa atan, genç kızların rüyası zetina dikiş makinesi değil miydi, Issız Adam? Organize İşler, alayı oto hırsızı... Yahşi Batı’da Cem Yılmaz, bildiğin dolandırıcı.
*
Sporcularla ilgili belgesel yap mesela, kimse seyretmez... Pascal Nouma sahanın ortasında şortunu indirdi, televizyon yıldızı oldu, reklamı bile yapıldı.
*
Recep İvedik?
Öküzün önde gideni.
Gişe rekortmeni.
*
Uzatmayayım...
Sabahtan beri telefonlarımız susmuyor, “Neden Mehmet Ali Ağca’yı o kadar gösteriyorsunuz, göstermeyin” diye... Onu göstermeyelim de, kimi gösterelim şekerim?
“Ne malum intihar ettiği?” “Foyası meydana çıkınca tabii...” “Amiral gözündeki kara gözlükleri çıkarsın da, öyle konuşsun, asıl kendi niye intihar etmiyor?” “Pisliğini örtmeye çalışmış...” “İddia doğru mu, sen onu söyle!” “Albay sütten çıkmış ak kaşık!” “Vah vah, Ergenekon'dan çıkmak için intihar etmekten başka çıkar yol bulamamış demek ki!”
*
Bunun Türkçesine hiç dokunmadım: “serefle ne alkası var, herhalde birşey yaptı sonra foyalari ortaya çıkınca intar eddi ondan sonrada ittahar edti.”
*
“Müslüman olsa, intihar eder mi?”
*
“Tek tek olmaz, hepsi gidecek!” “İktidara fitne sokanların haline bak.” “Komutan katilleri savunuyor.” “Deniz Feneri'ne iftira atanlar hiç ağlamasın şimdi, etme bulma dünyası.” “Darbeci ordu bunalıma girdi.” “Öldü diye mağdur mu oldu yani?” “Peygamber ocağını vur patlasın çal oynasın yaptılar, örf adet yok, TSK'da maneviyat eksik.” “Ölüm, gerçekleri örtemez.” “Yayınlanan klipte, kocamı Ergenekon ilişkileriyle tehdit ederim diyordu, şimdi tabut başında Berkçiğim diye ağlıyor. Gözyaşları sahte. Silahların yerini söyle.”
*
Ne bunlar biliyor musunuz?
*
Hürriyet, Milliyet, Vatan gazetelerinin internet sitelerinde “Eşine iftira atılan albay canına kıydı” haberi yayınlandı... Yukarıdaki satırlar, o haberin altına yapılan yorumlardan bazıları.
*
Gizli saklı değil, alenen.
*
Asimetrik psikolojik harekâtı filan geçmiştir iş... TSK, düşman ordusudur.
Her yere tabela asıyorlar, “Avrupa’nın en büyük adliye sarayını yaptık” filan diyorlar.
*
Halbuki, bu iş binayla olsaydı...
Yargıtay Başkanı müteahhit olurdu.
*
Bakın...
*
Cumhuriyet Başbakanı denmez.
Cumhuriyet Bakanı denmez.
Cumhuriyet Müsteşarı denmez.
Cumhuriyet Büyükelçisi denmez.
Cumhuriyet Valisi de denmez.
*
Ama...
Cumhuriyet Savcısı denir.
*
Peki niye?
*
Mustafa Kemal de merak etmiş... Ve, “cumhuriyet savcısı” sıfatının isim babası olan Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’a sormuş aynı soruyu, “Niye?”
*
İsviçre’de hukuk doktorası yaparken, İzmir’in işgal edilmesi üzerine Kurtuluş Savaşı’na katılmak için yurda dönen ve Ege dağlarında vuruşan... Sonra da Mustafa Kemal’in emriyle hukuk reformunun temellerini atan Profesör Mahmut Esat Bozkurt, şu cevabı vermiş...
* “Gün olur, Cumhuriyet’i korumak için başbakandan, bakandan, müsteşardan, büyükelçiden, validen bile hesap sormak gerekebilir... İşte onun için, Cumhuriyet Savcısı’dır!”
*
Cumhuriyet’i savunmak... “İlk işi”dir.
*
İrticayla mücadele etmek için, ekstra plan mlan hazırlanmasına gerek yoktur.
*
Dolayısıyla...
*
Tarikatçıların cirit atması için, irticayla mücadele etmeyi suçmuş gibi gösterenlerin... Haysiyet cellatlarının yargısız infazlarını gülümseyerek seyredenlerin... Hayatını Cumhuriyet’e adamış komutanları ayağına getirirken, teröristin ayağına tıpış tıpış mahkeme götürenlerin... Bu millete verebileceği “hukuk dersi” yoktur.
AA - Medeniyet yürüyüşlerinde adalet ve kalkınmayı birbirinden ayrı görmediklerini ifade eden Erdoğan , `Devletin temel nitelikleri olan demokratik,...
Yazan: KASIMAN Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Pişmanlık
31-05-2024, 12:46:08 in Ceza Hukuku