+ Konuyu Yanıtla
1 den 8´e kadar toplam 8 ileti bulundu.

Konu: Beyin ölümü cinayetleri

Beyin ölümü cinayetleri Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Jun 2003
    Nerede
    Afyonkarahisar
    İletiler
    2.022
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Beyin ölümü cinayetleri

    Hukuk Fakültesine ilk girdiğim yıllardandı.Beyin ölümü gerçekleşmiş genç bir kız vardı ve organları bağışlandı.Gazeteler manşetten tam sayfa olarak verdi.Herkes ailesinin aldığı bu zor kararı alkışlıyordu.Bense bir hukukçu olarak bunun bir cinayet olduğunu düşünüyordum, zaman içerisinde herhangi bir düzenleme olmadı.Elbette hukukçular bu kararları tıbba bırakmalı.

    Neyse beyin ölümü gerçekleştiği için o kızcağızın fişi çekildi ve organları dağıtıldı.Aradan birkaç ay henüz geçmişti ki, beyin ölümü gerçekleşen birisi fişi çekileceği gün hayata döndü.Gazeteler bunu da haber yaptı.Aradan geçen yedi yıl boyunca beyin ölümü gerçekleşip tekrar hayata dönenlerin dünyadaki sayısı benim hatırladığım 3 belki daha da fazladır.

    Arada bir çelişki yok mu?Bir kişinin yaşama şansı birmilyar da bir bile olsa onun yaşama hakkına 100 kişi kurtarılacak diye saygısızlık yapabilir miyiz.Hukukun amaçlarından biri adelet.Belki siyasetçiler, belki doktorlar tercih yapabilir.Bir kişi ölür ama o bir kişinin ölümü 20 kişiyi kurtarır diyebilir peki bu adil midir.

    şöyle diyeyim bir kişinin yaşama şansı bir milyarda bir olsun ve onun ölümü de 10 insanı kurtarsın.Onu öldürür müydünüz?Mantık belki öldürür ama hukuk onun o azıcık yaşama hakkına bile sahip olmalı.

    Bana öldü diyemezsiniz.Çünkü mucize olarak nitelenen ve aynı şekilde hayata dönenler var.Kesin ölümü gerçekleşen biri hayata nasıl dönebilir.Yoksa onları biz mi öldürüyoruz.

    Asılan hırsız değil,
    yakalanandır. Yasalar bal arisini mahkum eder, esek arisini beraat ettirir.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Beyin ölümü cinayetleri konulu yargıtay kararı ara
    Beyin ölümü cinayetleri konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Aug 2004
    Nerede
    Ankara, Merkez, Türkiye.
    İletiler
    423
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Bildiğim kadarıyla beyin ölümü gerçekleşmiş hastanın günlük yaşantısına geri dönme ihtimali yoktur. Çünkü adında belli olduğu üzere beyin fonksiyonları ölmüştür ölen de diriltilemez. Beyin ölümü gerçekleşmiş ve yaşama şansı olanlar ise sadece solunumu sağlayan makinelerle hayatta kalablirler yani bitkisel hayatta yaşabilirler. Bu yaşam şekli yılları da alabilir. Tabii ki bu tıbbın konusu ama verdiğiniz örnekten ben şunu çıkarıyorum 95'li yıllarda bir cerrahın organ mafyası mensubu olduğu arena programı tarafından ortaya konmuştu; para karşılığı aldığı böbrekleri zengin arap ailelerine ya da İsrail.'e satıyordu. Bizde hipokrat yemini etmiş doktorlar, para uğruna bunu yapıabiliyorlarsa beyin ölümü gerçekleşmemiş hastanın 'beyin ölümünün gerçekleştiğine dair belgeleri ' imzalamaları da hiçte zor olmasa gerek

    nilgul

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Jun 2004
    Nerede
    Bursa, Türkiye.
    İletiler
    2.735
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Beyİn Ölümü

    Beyin ölümü 1959'da Mollart ve Goulan tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Bu kavram daha sonra 1968'de Harward Tıp Fakültesi'nde ve diğer çeşitli merkezlerde komiteler oluşturularak tartışılmış, beyin ve beyin sapı ölümü ile ilgili ölçütler belirlenmiştir. Bunlar:

    1- Zehirlenme ve hipotermi gibi tedavisi olanaklı uyarıya cevap vermeme durumlarının ve çoğunlukla beş yaştan küçük çocukların bilinen diğer kurallar çerçevesinde kapsam dışı tutulması,

    2- Geri dönüşü olmayan, yapısal beyin hasarının saptanması,

    3- Klinik muayenelerle beyin sapı fonksiyonlarının durmuş olduğunun saptanması,

    4- Doğrulayıcı deneylerin yapılmış olmasıdır.

    Bunlara bağlı olarak;

    -İrreversibl yapısal beyin hasarı tanısı kesin olarak konmuş olmalıdır. Bu sıklıkla kafa travmaları ve spontan intrakraniyal kanamalar vb. durumlarda geçerlidir.

    -Yeterli spontan solunum olmaması nedeni ile hastaya yapay solunum uygulanıyor olmalıdır.

    -Zehirlenme ve hipotermi gibi tedavisi olanaklı durumlar uygun yöntemlerle kapsam dışı bırakıldıktan sonra klinik muayene ile beyin sapı refleksleri araştırılmalıdır. Çok sayıdaki beyin sapı refleksi içinde özellikle önem taşıyanlar pupilla, kornea, vestibulooküler ve farengeal reflekslerdir.

    -EEG tek başına güvenilir bir yöntem değildir. Serebral angiografinin güvenilir bir yöntem olduğu ileri sürülmektedir, ancak oldukça güç ve risklidir.

    -Apne testinde, yüksek (60 mmHg. ve üzeri) PCO2 değeri olan hasta, yapay solunum cihazından ayrıldığında, solunum fonksiyonları gözlenmez ise kişide apne durumunun geliştiği kabul edilir.

    -İrreversibl koma gelişmiş ve 12 saat süresince, etiyolojisi saptanamayan tablolarda en az 24 saat bu koşulların değişmeden devamlılığı gözlenmelidir.

    Beyin ya da beyin sapı ölümü, gelişmiş klinik ve laboratuvar aygıtlarına gereksinim duyan, tek başına bir hekimin değil, ancak bir hekimler kurulunun varabileceği karardır. Bu nedenle burada sadece kavram aktarılmaya çalışılmaktadır.

    Bugün artık "beyin ölümü" denildiğinde "beyin sapı" ölümü anlaşılmaktadır. Bunun nedeni 1979'da İngiltere'de alınan komite kararıdır. Beyin sapı ölümü tanımı ise somatik ölüme eşdeğerdir ve hukuken kişinin varlığının sona ermesi anlamına gelir ve ancak bu durumda, hukuken organ ve doku transplantasyonu olanağı doğar.

    Ülkemizde organ ve doku alınması, saklanması, aşılanması ve nakli hakkında 2238 sayılı kanun 29.5.1979'da kabul edilmiştir. Türkiye'de Organ Nakli Koordinasyon Sistemi (ONKOS) 1992 yılında kurulmuş ve 11 Devlet Hastanesinde organ kaynağına işlerlik kazandırma amacıyla yapılanmıştır. Organ Nakli Merkezleri Yönetmeliğinin ilk şekli 20 Ağustos 1993'te 21674 sayılı resmi gazetede yayınlanmış, son şekli ise 30 Ekim 1993'te 21743 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

    Kişiliğin kaybedilmesinde, ölüm anının tesbiti önem kazanır. Türk hukuk öğretisinde, belirli bir sisteme bağlanmamanın yararlı olacağı görüşünden hareket edilerek, ölüm anının tesbitinin kesin ve sağlıklı olarak belirlenebilmesi için, "kişinin yaşatılması yönünde tüm yollar denenmiş, tüm çabalar harcanmış ve bunlara karşı artık kişinin yaşamayacağının kesinlikle belli olmuş bulunması" gerekliliği savunulmuştur.

    Türk Tabipler Birliği de, 18.4.1948 tarihli kararı ile "kişinin ölmüş sayılabilmesi için beynin işlevini tümüyle yitirmiş olması, tüm reflekslerin sona ermiş bulunması, kalp atışı ve solunumun durmuş ve yapay çalıştırılma yöntemleriyle uğraşılarak kendiliğinden çalışacak duruma getirilmemiş olması" koşullarını birlikte aramaktadır. Yargıtay, "ölümün gerçekleşmesi için tüm ana organların görevlerini yitirmiş olması" koşulunu aramaktadır.

    Metin
    Yukarıda ttb sitesinden aldığım bir alıntı, beyin ölümünü oldukça ayrıntılı açıklıyor. Bu nedenle sayın alıisinkay'ın kuşkuları bence yersiz. Ancak Sayın Nilgülsarac'ın kuşkularını ben de taşıyorum. Özellikle geri kalmış ülkelerde, deprem, su baskını vs. gibi felaketlerin ardından organ mafyası harekete geçmektedir.
    Bizde de bazı hastanelerde, yoksul ve sahipsiz insanların organlarınınçalındığı, belli bir olaydır.
    Yine de, tüm olumsuzluklara karşın, organ bağışı, karşı konulamaz bir insanlık görevidir.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jun 2003
    Nerede
    Afyonkarahisar
    İletiler
    2.022
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Baromuza Türkiyede sınırlı sayıda bulunan adli tıp uzmanlarından birisi geldi. Benim için bu soruyu yöneltebileceğim bir uzmanın gelmesi heyecan vericiydi ve aramızda kısa bir konuşma geçti.

    -Size göre Ölüm anının tespitinde beyin ölümü yeterli midir? Yani kişinin beyin ölümü gerçekleştiği anda vicdanen öldüğüne inanıyor musunuz?

    Bu sorum üzerine beyin ölümü anlatılırken müdahale ettim.

    - Ben beyin ölümünün nasıl tespit edildiğini merak etmiyorum. Siz kişisel olarak o anda kişinin öldüğüne inanıyor musunuz? diye sordum.

    - Evet inanıyorum dedi.

    -Peki gazetelerde fişi çekilmeden hayata dönen insanlardan mucize olarak bahsediliyor bunlar mucize mi yoksa asparagas mı diye sordum?

    - O da olayın asparagas olduğunu sanmadığını kişisel düşüncesinin o insanlarda yapılması gereken testlerin tam olarak yapılmadığınü düşündüğünü söyledi.

    - AYnı zamanda hukukçu olan kişiye böyle bir test yapılmadan fişi çekilenlere karşı adam öldürme suçunun oluşacağını söylediğimde... Evet cinayet diye yanıt verdi.

    Ve kesin olmayan bazı bilgiler duyduğumda şok oldum. Bazıları masrafları karşılayamadığı için fişi çektiriyor olabilir dedi. Bazen de yetersiz testlerle beyin ölümünün gerçekleştiğine dair raporlar verildiğini işittim.

    Bu yeni bilgiler ışığında durumu nasıl değerlendirirsiniz. Sadece organları için çekilen onlarca fişe bağlı hayat acaba gerçekten ölmüş müydü? Peki morgtan dirilen insan haberleir de neyin nesidir? Hastahanelerimizde neler oluyor?

    Bana bundan yüzyıl önce makine yoktu ve o kişiler zaten ölecekti organları başkasına hayat verdi demeyin. Bundan 100 yıl önce bebeklerin yarısı doğumda ölüyordu. Yüzyıl öncesinde değiliz. milyarda birlik yaşama hakkına saygı göstermnek zorundayız.

    Bu NEDENLE BEYİN ÖLÜMÜ CİNAYETLERİNİN ÜZERİNE GİTMEYE DEVAM EDECEĞİM.

    Bu yolda yalnız yürüsem de sonuna kadar yürüyeceğime emin olabilirsiniz.

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Aug 2008
    İletiler
    21
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Beyin ölümü cinayetleri

    beyin ölümü ve koma ayrı şeylerdir.komadaki bir insan yıllar sonra belki tekrar hayata dönebilir.zaten bu insanların bu kadar yıl bu makinalara bağlı yaşatılmalarının nedeni bu ihtimaldir.ancak beyinölümü kavramı farklıdır.beyin ölümü olan bir hasta asla geri dönmez aynı zamanda bir hastanın beyin ölümü gerçekleşti denilebilmesi için 5 ayrı uzmanlık dalında uzman doktorun imzası gereklidir.sonuçta endişeniz bence çok yersizdir.

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Aug 2006
    Nerede
    konya, Turkey.
    İletiler
    99
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Beyin ölümü cinayetleri

    kendine çok zor ve meşakkatli bir konu seçmişsin.sade bir vatandaş olarak düşüncelerine katılıyorum.yıllar önce bazı mezarlardaki tabutlarda tırnak izleri bulunmuş.ve tabutlara zil sistemi konmuş.adını hatırlamadığım bir hastalıktan dolayı o yıllarda beden ölüme çok yakın şekil alıyormuş ama bir müddet sonra iyileşebiliyormuş.bu şekilde yüzlerce insan diri diri gömülmüş.o zamanki tıptada bu insanlar ölmüş olarak nitelendiriliyordu.günümüzde bir çok değişmez denen fizik kanunu değişti.belkide o öldü dediğimiz insanlar bu günün teknolojisiyle öldü kabul ediliyor.ama ileride ne olacağı bence belli değil.ama fiş ne zamana kadar takılı kalacak.buda maddi bir külfet ve sabır gerektirir.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Jun 2003
    Nerede
    Afyonkarahisar
    İletiler
    2.022
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Re: Beyin ölümü cinayetleri

    Ölü, Ölü Değilse?

    Daha da ötesi, şeker ve oksijen yetersizliğinden dolayı sinirlerin, dakikalar içinde çabucak ve geri dönüşü olmayan bir şekilde öldükleri fikrine meydan okundu.

    Lazarus'un ruhu beyin hücrelerinin içinde yaşıyor

    Amsterdam Hollanda Beyin Araştırma Enstitüsü'nde yapılan araştırmalar neticesinde araştırmacılar, insan beyninden alınan sekiz saatten daha uzun süre ölü olan sinir hücrelerini diriltmeyi başardılar.

    30 ölü insan beyninden alınmış ölü olduğu varsayılan sinir hücrelerinin, yapay serebrospinal sıvı ile yıkandıklarında, tekrar yaşama döndürdüklerini ve oksijen yakma ve aksonlar boyunca sinir sinyallerini taşıma yeteneklerini yeniden kazandıklarını buldular.

    Araştırmacılar, bazı bilinmeyen mekanizmaların sinirleri ölümden koruduğunu iddia ediyorlar. Sinirlerin şaşırtıcı bir şekilde yeniden hayata dönebilmeleri, beynin uğradığı zararın önceden düşünülenden çok daha geriye döndürülebileceği iddiasını ortaya çıkarıyor.

    Ölümden Sonra Dirilme Üniversitesi

    Tıbben ölü olarak kabul edilmiş insanları, öldükten sonra yeniden yaşama dönmeleriyle ilgili olayları araştırmak amacıyla, Pennsylvania Üniversitesi’nde "Diriliş Bilimi Merkezi" adıyla bir klinik açıldı. Tıp biliminde çok yeni olduğu belirtilen bu klinik, "tıbben öldükten sonra yaşama dönme" konusunda, National Geographic’in TV kanalında "Ölümden Geri Döndüm" isimli belgeselde ele alındı. Pennsylvania Üniversitesi’nde bir yıl önce açılan "Diriliş Bilim Merkezi" araştırma görevlisi Dr. Benjamin Abella, konuyla ilgili şu açıklamaları yaptı:

    Üçüncü evre

    Klinik ölüm litreratürde, kalbin durması ve beynin fonksiyonlarını yitirmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Ancak son yapılan araştırmalarda “ölümle yaşam arasında” üçüncü bir evrenin varlığını ortaya koymaktadır. Araştırmacılar bu evrenin, insanın kalbinin durması ve beyninin fonksiyonlarını yitirmesiyle klinik ölümün gerçekleştiğini, ancak neredeyse tüm hücrelerin canlı kaldığı durum şeklinde tarif edilebilir olduğunu söylediler."

    Diriliş Bilim Merkezi, insanın öldükten sonra, ilaçlar ve kimyasallar yardımıyla yeniden yaşama döndüğünde, hücrelerinin nasıl hiçbir zarar görmediğini ve nasıl hiçbir şey olmamış gibi yaşama devam ettiği sorusuna da yanıt arıyor.

    Ölümden dönenlerden biri olan Amerikalı Ward Kenz, Sioux Falls bölgesinde buzlarla kaplı göle düştükten sonra, kurtarma ekipleri tarafından yarı donmuş halde gölden çıkarıldı ve klinik olarak öldüğü açıklandı. Ancak "defibrilasyon" cihazının yardımıyla yeniden yaşama döndürülen Kenz, şu anda ölüme ait hiçbir iz göstermeden ve engelsiz olarak yaşamını sürdürüyor.

    Ölüm anının hissettirdikleri

    Başka bir araştırma ise, dünyanın önde gelen bilim dergisi New Scientist’in de yayımladığı, İskoçya'daki Caledonian Üniversitesi'nden psikolog Cynthia McVey’in, ölümden dönenlerle görüşerek ve bilimsel incelemeleri bir araya getirerek yaptığı araştırma. Araştırma, kan kaybından kalp krizine, asılmadan kafa kopmasına kadar birçok ölüm şeklinde asıl sorumlunun, beyne oksijen gitmemesi olduğunu ortaya koydu.

    McVey’in yaptığı araştırmaya göre ölüm anlarında şunlar yaşanıyor:

    Yanmada şiddetli acı, yüksekten düşmede ise akciğer iflas ediyor.

    Yanma: Yanıklar, çok şiddetli acıya yol açıyor. Sinir uçlarının yanması ile birlikte bu acı hissi bir süre sonra ortadan kalkıyor. Ardından kişi, biraz his kaybına uğruyor. Araştırma, yanarak ölen kişilerin asıl ölüm nedenin, çoğunlukla zehirli gazların solunması ve nefessizlik olduğunu gösteriyor.

    Yüksekten düşme: ABD'deki Golden Gate Köprüsü'nden atlayan 100 kişi üzerinde yapılan araştırma neticesinde kalbin patlaması, akciğerin iflas etmesi ve kırılan kaburgaların iç organlara zarar vermesi sonucunda öldüğü ortaya çıktı.

    Boğulma: Araştırma, kişinin ilk anda büyük bir panik yaşadığını ve bu nedenle nefesini tuttuğunu gösteriyor. Nefesini tutan kişinin ciğerlerine su doldukça, bir yanma ve yırtılma hissi duymaya başlıyor. En son hissedilen şey ise sakinlik ve dinginlik oluyor. Kişi oksijen alamadığı içinde bilinci kapanıyor ve ölüm gerçekleşiyor.

    Kafanın kopması: Uzmanlara göre beyin, kafa koptuktan saniyeler sonra bile fonksiyonlarını sürdürüyor. Fransa'daki raporlara göre 18'inci yüzyılda giyotinle idam edilenlerde gözlenen şeyin, kopan kafada 30 saniye kadar yüz mimiklerinin görülmesi oldu.

    Kan kaybı: Kişi 1,5 litre kan kaybettiğinde kendini halsiz, susamış ve korkmuş hissediyor. İki litre kan kaybettiğinde ise, baş dönmesi ve bilinç kaybı başlıyor.

    Dekompresyon (basınç kaybı): Ani basınç kayıplarından kurtulanlar göğsüne vurulmuş gibi ani bir acı hissettiklerini anlatıyor. Eğer kan kaybı durdurulmazsa 15 saniyeden kısa bir süre içinde de bilinç kaybı yaşanıyor.

    Elektriğe kapılma: Elektrik akımına kapılma, kalbi durdurabiliyor. 10 saniye sonra da bilinç kendini kapatıyor. Elektrikli sandalyede idam edilen mahkûmların ölüm nedeni ise, beynin aşırı ısınması ya da boğulma oluyor.

    Asılma: Yağlı urganla asılarak boğulan kişilerde 10 saniye içinde bilinç kaybı yaşanıyor. Fırlatma tarzı asılmalarda amaç, boynun kırılmasını sağlamak. Fakat bu yöntemle asılan mahkûmların ölme nedenlerinin de yine boğulmadan kaynaklandığı belirtiliyor.

    Kalp krizi: Kalp krizi geçiren kişilerde en çok rastlanan olay, kaslara oksijen gitmemesi nedeniyle kişinin çırpınmaya başlaması oluyor. Daha sonrasında şiddetli göğüs ağrısıyla birlikte, kalbin normal ritmi bozuluyor, kalp atışları duruyor, bilinç kapanıyor ve ölüm gerçekleşiyor.

    Zehirli iğne: ABD'de idamlarda kullanılan zehirli iğne yöntemi, doğrudan kalbin durmasına neden oluyor. Araştırmalar gösteriyor ki mahkûmlar bu esnada, yanma ve büyük acı hissediyor.

    İnsan beyni yeniden çalıştırılabilir mi?

    İzmirli araştırmacı Metin Durali, Kuran-ı Kerim'deki Bakara suresinin 7 ayetinden yola çıkarak ve beyin konusunda yaptığı araştırmalar sonucunda ölen insanların, hipofiz bezinin salgıladığı oksitosin adlı hormonun epifiz bezine verilmesi suretiyle tekrar yaşama döneceğini iddia ediyor.

    Durali, bu iddiasını bakara suresinin 67–73 ayetlerinde Hz. Musa’nın döneminde geçen ve öldürülen bir kişinin tekrardan yaşama döndürülmesi ile ilgili olaya dayandırıyor. Olay da geçen boğazlama kelimesinin yaptığı araştırmalar sonucunda aslında esnetmek olduğunu söyleyen Durali, araştırmasını daha da derinleştirerek kastedilen hayvanın yarasa olduğu sonucuna varıyor. Metin Durali, yarasayı esneten maddenin hipofiz bezinin salgıladığı oksitosin hormonu olduğunu, ani ölümlerde (kan kaybı, vurularak ölme, bıçak darbesi, kalp krizi, boğularak ölme, nefes borusuna birşey kaçıpta ölme) oksitosin hormonunu harekete geçiren maddelerin (hurmada da bulunan bir madde) epifiz bezine verilmesi suretiyle kişilerin yaşama döndürülebileceğini iddia ediyor.

    Hipofiz bezi ve Hipotalamus’un önemi

    Araştırmacılar, birçok ölüm şeklinde asıl sorumlunun beyne oksijen gitmemesi olduğunu söylüyor...

    Genel olarak Hipofiz bezinin beyindeki görevi, Hipatolomus’tan aldığı sinyalle gerekli olan hormonu kana bırakmak ve bu hormonlarında kan dolaşımı ile vücudun her yönüne gitmesi ve gerekli bezler tarafından alınmasıdır. Fakat doğal olmayan ölüm şekillerinde insan beyni durduğu için hipofiz bezindeki bu hormon salgılanıp başka bir beze gidememekte ve görevini yapamamaktadır. Çünkü kan dolaşımı yoktur. Bunun için bu hormonun, tıbbi müdahale edilerek gerekli beze verilmesi gerekmektedir. Beyindeki bu bez, beynin arkasında bulunan ve bütün sinir hücrelerinin bağlantısı olan (epifiz) ya da (pineal) bezidir.

    Bilim adamlarından yardım istiyor

    Metin Durali, ölen kişilere böyle bir uygulama yapmanın hiçbir kaybı olmadığını dile getirerek, Türkiye'deki bilim adamlarından yardım istiyor. Hollanda Beyin Araştırma Enstitüsüne başvuru yapmayı düşündüğünü ancak, bu iddiasının gerçekleşmesi durumunda öncelikle Türkiye'den dünyaya duyurulmasını istediği için şimdilik başvurusunu beklettiğini söylüyor...

    http://indigodergisi.com/gulsen130.htm

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Aug 2011
    Nerede
    batman
    İletiler
    5
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Re: Beyin ölümü cinayetleri

    Beyin ölümü beyin hücrelerinin irreversibble likefikasyon nekrozuna gitmesidir.Bunun dışında birde komadan dönüş vardır.birinci muallak yaratan husus;Bu iki kavram nadir de olsa karıştırılıyor olmasıdır. Esas muallak ise nekrozun geriye dönüşmesinin mümkün olmadığının net bir şekilde vurgulanması,irreversibble. 8 saat sonra geriye dönmüş kişiler var demiş hatta bu ender olayları üşenmemiş araştırmışsınız. Böyle durumlar mucize diye medyada lanse ettirilir.İnsanlar var olduğundan beri açıklayamadığı olayları tanrı veya bir takım soyut üstün varlıklara bağlamaya gereksinim duymuşlardır ve duyacaklardır.Bu tür olayların aslı şu; soğuk ve düşük katabolik hormonal düzeyler(bünye vs. ) beyin hücrelerinin ölmesini geciktirmekte ve uzatabilmektedir. Zaten bunlar örneğin sıcaklığı düşürmek kalp nakli ameliyatlarında,beyni koruma amaçlı,kullanılan yöntemler arasındadır. Sonuç olarak, bu mucize dediğiniz şeyler henüz bazı insanların dokularının geç ölmesinin sebebinin bilinmemesi ve doku ölümünü geciktirecek ilaç ve yöntemlerin henüz keşfedilmemesidir. teorik olarak; bir canlının ömrünü sonsuza dek uzatmak mümkündür...Ama olmayan tedavinin veya anlamsız, gereksiz bulunulan sürecin (fiş çekme) durdurulmasının hesabını değil doktorlara, direkt bilim adamlarına bile sormak mantık dahilinde değildir. ( ayrıca organ bağışı işin fiş çekilmez. fişi çekilecek hastanın organları boşa gitmesin diye sadece kullanılır,kimse kimsenin hayatını medyadaki gibi kurtarmıyor anlayacağınız,sadece biz doktorlar yerin altında çürüyüp gitmesin başkalarının yaşam ömrünü ve hayat kalitesini artırsın diye kullanıyoruz. o da zaten şimdilik, ileride(5-12 yıl) kök hücrelerden organ ve doku üretebildiğimizde organ bağışına lüzüm kalmayacak)
    not:diğer tüm eksik tedavi eksik tanı vs. gibi nedenler izole edilerek söylenmiştir.
    Konu plastic_surgeon tarafından (04-09-2011 Saat 03:10:39 ) de değiştirilmiştir.

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

sioux falls olayi

sıvı oksijen ile cinayet

sioux falls cinayetleri

1979 sioux falls cinayetleri

sioux falls 1979 katliam

http:arsiv.indigodergisi.comarsivgulsen130.htm

Forum

Benzer Konular :

  1. Akıl ve Beyin
    Bana göre; Akıl, beynin düşünebilme kapasitesi* ile çevrilidir. Ayrıca ve buna bağlı olarak beyin, aklın kontrol mekanizmasıdır. Düşünme...
    Yazan: emrahseral Forum: Yaşam - Sohbet - Forum Oyunları
    Yanıt: 3
    Son İleti: 14-12-2011, 17:39:02
  2. Töre Saikiyle İnsan Öldürme Suçu (Namus Cinayetleri) [Kitap Fiyat bilgisi]
    Salih Zeki İskender; Yetkin; 2011; 45,00 TL Töre Saikiyle İnsan Öldürme Suçu (Namus Cinayetleri) hakkındaki işbu hukuki kitap Hukuk Market...
    Yazan: Hukuk Kitapçısı Forum: Hukuk Kitapları Tanıtımı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 09-10-2011, 01:50:14
  3. İzmir Baro Başkanı'nın beyin ölümü gerçekleşti
    İzmir Baro Başkanı'nın beyin ölümü gerçekleşti 7 Ocak 2009DHA . İZMİR'de, yüksek tansiyona bağlı beyin kanaması sonucu kaldırıldığı hastanede...
    Yazan: Av.Fırat Bayındır Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 11
    Son İleti: 09-01-2009, 00:02:22
  4. Hukukçulara beyin cimnastiği
    Buyurun size yaşanmış gerçek bir olay yorum ve fikirler daima değerlidir. Yer istanbul un bir yeri bir maç sonu . Tuttuğu takımın yenmesine çok...
    Yazan: commodore1tr Forum: Diğer Hukuki Sorular
    Yanıt: 7
    Son İleti: 17-12-2008, 18:11:55
  5. Beyin
    Bir Ingiliz doktor diyor ki : Tip bilimi bizde öyle ilerledi ki, biz bir adamin beynini aliriz ve baskasina koyariz ve onu alti haftada is...
    Yazan: diq4gen Forum: Mizah - Eğlence
    Yanıt: 0
    Son İleti: 07-12-2005, 02:23:14

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.