Öncelikle İyi Akşamlar.

Bilindiği gibi bu Kamu Konutları Yönetmeliği 9.11.1983 tarihli 2946 no'lu kanuna dayanıyor.

Benim kafama takılan bölüm, sıra tahsisli lojmanlarla ilgili.

Daha doğrusu sıra tahsisli lojmanlarda şartlı olarak oturan kişi varken, talep olması durumunda yapılan yanlış uygulamada.

Öncelikle, bu yönetmeliğin 9. ve 14. maddesinden başlayalım.

Sıra Tahsisli Konutların Tahsis Şekli
Madde 9 - Sıra tahsisli konutlar, Yönetmeliğe ekli (4) sayılı puanlama cet-
veli esas alınarak konut dağıtım komisyonunca hak sahiplerine tahsis edilir.
Hak sahiplerinin puanlarının eşit olması halinde, hizmet süresi fazla olana,
hizmet süresi de eşit ise, yetkili ev dağıtım komisyonunca ad çekme yoluyla,
konut tahsis edilir.
YÖNETMELİKLER, MAYIS 1991 (Ek - 7)
Konutların herhangi bir nedenle boşalması halinde fiilen boşaltıldığı ta-
rihten itibaren en geç (30) gün içinde Yönetmelik hükümlerine göre hak sahip-
lerine tahsis edilmesi gerekir.
Türk Silahlı Kuvvetleri personeli hariç, bu maddenin birinci fıkrası uya-
rınca hak kazananlardan, bulunduğu ülke, merkez, bölge, il veya ilçe ayrımı
yapılmaksızın daha önce Yönetmelikte belirtilen oturma süresince veya daha fazla süre konutta oturanlara, konut tahsis edilemez. Bu durumda olanlara tekrar konut tahsisi, mevcut talepler karşılandıktan sonra, kalan boş konut olursa Yönetmelik esaslarına göre yapılır.
Sıra tahsisli konutların hak sahiplerine tahsisi, merkezde kurulan yetkili
konut dağıtım komisyonunca da yapılabilir.
Merkezde kurulan yetkili konut dağıtım komisyonunun tahsis edeceği görev
ve sıra tahsisli konutlar kurum ve kuruluşların yetkili makamlarınca konutların
türlerine göre tesbiti ile birlikte, hazırlanacak genelge ile taşra teşkilatına bildirilir.
Konut Tahsis Talebi ve Değerlendirilmesi
Madde 14 - Kendisine konut tahsisini isteyen personel, bir örneği Yönetme-
liğe ekli (EK - 5) beyanname ile bağlı bulunduğu en yakın sicil amirine başvu-
rur. Amir tarafından beyanname tetkik edilerek, konut tahsis komisyonlarına
sunulmak üzere, konut tahsis işlemlerini yürütmekle görevlendirilen birime gön
derilmesi sağlanır. Burada, beyannamedeki bilgilere göre ek (4) sayılı cetvel-
deki puanlar dikkate alınır ve her yıl Ocak ayı içinde gerekli değerlendirme yapılarak, toplam puana göre sıra cetveli düzenlenir.
Göreve yeniden veya ilk defa atananların konut tahsis talepleri, ataması
Ocak ayı içinde yapılmış ise o yıl, aksi halde boş konut yok ise müteakip yılda
değenlendirilir ve puanlaması yapılır.

Şimdi buraya kadar bir problem yok. Konutlara yapılacak tahsis talebi, bunun değerlendirilmesi, tahsis şekli açıkça belirtilmiş.

Yalnız dikkatinizi çekmek istediğim nokta, burada dilekçenin Ocak ayı içerisinde verileceğini belirten bir açıklama yok. Sadece taleplerin değerlendirilmesinin Ocak ayı içerisinde yapılacağı bellirtilmiş.
Buradan sonuçla, değerlendirilmeler Ocak ayında yapılacak diye, Cari yılın Ocak ayından sonraki herhangi bir ayda verilen bir dilekçeyi kabul etmeyip gelecek yılın Ocak ayında tekrar bir dilekçe almak yanlış bir uygulama değil midir?

Gelelim 20. ve 33 maddedeki sıra tahsisli konutta şartlı olarak oturan kişinin durumuna;
Konutlarda Oturma Süreleri
Madde 20 - Özel, görev ve hizmet tahsisli konutlarda, tahsise esas olan
görev veya hizmetin devamı süresince oturulabilir.
(Değişik: 15/1/1991 - 91/1391 K.) Sıra tahsisli konutlarda ise oturma süre-
si beş yıldır.
Ancak,
a) Bu sürenin tamamlanmasından sonra, konuttan yararlanacak başka personelin olmaması halinde, belli bir süre verilmeksizin ve şartlı olarak konutta
oturmaya devam edilmesine izin verilebilir.
b) Konuta girmek için sıra bekleyen bulunduğu takdirde, beş yıldan fazla
oturma süresi en fazla olandan başlamak üzere, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde konut boşaltılır.
Konuttan Çıkma,Konuttan Çıkarılma ve Konutların Yönetimi
Konuttan Çıkma
Madde 33 - Bu Yönetmelik kapsamına giren;
a) (Değişik: 1.9.1986 - 86/10974) Özel tahsisli, görev tahsisli veya hizmet
tahsisli konutlarda oturanlar; tahsise esas görevin son bulduğu tarihten itiba-
ren iki ay; başka kurumda aynı veya eşdeğer bir göreve nakledilenler en geç
altı ay içerisinde konutları boşaltmak zorundadırlar.
b) Sıra tahsisli konutlarda oturanlar, beş yıllık oturma süresinin bitimin-
den onbeş gün veya yararlanacak personel olmaması nedeniyle oturmaya devam edenler ise çıkması için ilgili idarece yapılan tebligat tarihinden itibaren (Dİkkat!!! Ocak ayında tebliğ edilecek diye kesin bir ifade burada da yok.)

Burada belirtilen süre verilmeksizin ve şartlı olarak oturmaktan ne anlaşılmalıdır.

Anlamı, işin içine şartlı oturmakta girdiği için;
"Bak arakadaş, lojmanda süren doldu, şimdilik talep de yok, ama bir talep olması durumunda lojmanı belirtilen yasal süre içerisinde boşaltacaksan, buyur geç otur." değilde nedir?

Burada şartlı oturana tebliğin ocak ayı içerisinde yapılacağını belirten bir açıklama olmadığına göre;
Dilekçelerin ille de Ocak ayı içerisinde verileceğini belirten bir madde de olmadığına göre
a) Bu şekilde lojmanda oturan kişiye tebliğ yapmak için Ocak ayını beklemek, veya Ocak ayından önce bu lojman için verilmiş bir dilekçeyi yok sayıp Ocak ayında tekrar dilekçe istemek madde ile çelişmez mi?
b) Süre verilmeksizin dendiği halde bu durumda ki bir lojmanın talebinin değerlendirilmesinin Ocak ayında yapılması demek, şartlı olarak oturan kişiye süre vermek anlamına gelmez mi, bu da yine çelişki değil midir?
c) Madem değerlendirmeler Ocak ayında yapılyorsa, boş olan bir lojman talep olması durumunda, Ocak ayı değerlendirmesi şartı aranmaksızın pekala kurum zarar etmesin diye çok rahat bir şekilde verilebiliyor. Bu da uygulama açısından bir çelişki doğurmaz mı?

Değerlendirmelerin senede bir kez Ocak ayında yapılıyor olması demek, yasa ve yönetmelikte yazmadığı halde;
a) Lojman talep dilekçelerinin sadece Ocak ayı içinde verilmesini gerektirir mi yada bu şekilde yorumlanabilir mi?
b) Yine aynı mantıkla, şartlı olarak lojmanda oturan birine yasa illede Ocak'ta tebliğ yapacaksın demediği halde "çık" demek için Ocak ayını beklemek yasaya aykırı değil midir?

Mesela ben, ocak ayında fiziksel olarak lojmandan daha düzgün şartlarda fakat lojmanla aynı bedele denk gelen bir yerde kirada oturuyorum ya da kira vermeden bir yakınımın verdiği evde kalıyorum diyelim. Ve bu sebeple Ocak ayı içerisinde bir lojman talebimde olmadı.

Mart ayında ev sahibim bana çık dediği için açıkta kaldım. Doğal olarak aklıma ilk gelen daha yüksek bedelle kiraya geçmektense varsa lojman talep hakkımı kullanmak olacaktır.

Bütün lojmanlar dolu ve birinde de bir kişi şartlı oturuyor. Şimdi tüm bu yazılanlardan, şartlı olarak oturan kişiye "çık" demek için Ocak ayını beklemek gereketiği mi anlaşılmalıdır?

Eğer böyle ise Mart'tan Ocak'a 11 Ay var, bu kişiye tebliğ için şubatın ilk haftası var, çıkması için 15 gün süre var, hadi çıkmıyorum dedi kolluk kuvvetleri ile çıkartmak için yazışmalar var. En az bir ay sürer diyelim. Etti mi size 1 yıl 2 ay. Nerede kaldı süre belirtmeksizin ibaresi nerede kaldı şartlı olarak oturma ibaresi.

Hadi yasal sürecin süresine katlanmak boynumuzun borcu, peki ya önceki 10 ay boyunca, lojman hakkımı kulanmak için bekletildiğim süre

Ez cümle bu kadar madde yazdık, çizdik ve;
"Lojman Taleplerinin Değerlendirilmesinin" Ocak ayında yapılacağının dışında Ocak ayının şartlı olarak oturana çıkış tebliğinin yapılmasında baz alınacağını gösteren hiç bir açıklama yok.
(ki benim anladığım kadarı ile de bu değerlendirmeninde normal şartlar altında yani; 5 sene lojmanda oturma süresi dolan kişiden sonra lojmana kim geçecek, puanları ne, oluşturulan cetveller sonucunda lojman kimin hakkı, talep olmaması durumunda süresi dolana lojmanın tekrar tahsisi yapılacak mı? bunların değerlendirilmesi her yıl Ocak ayında yapılabilir.)

Bu yazdıklarım sonucunda, bir genel müdürlüğün, bütün lojman taleplerini değerlendirmek için ocak ayını baz alması, (sadece cari yıl içerisinde nakil olarak gelenlerin talepleri hariç) uygulamalarını bu yönde sürdürmesi ve bunda tüm itirazlarıma rağmen ısrar etmesi yasaya ve yönetmeliğe aykırı bir durum oluşturmaz mı?

Bu konu ve uygulayanlara itiraz için ne gibi yasal prosedür izleyebilirim. Yani uygulayanlar için mi dava açılmalı, yoksa yasanın kendisine mi itiraz edilmelidir. Ya da her ikisinden de bir sonuç çıkmaz mı?

Bir hukuçu açısından bakıldığında sizlerin görüşleri nelerdir?

İlgilenen arkadaşlara şimdiden teşekkürler.