Anket Sonuçlarını Göster: TCK TASARISI ÜZERİNE

Oylayanlar
425. Bu ankette oy kullanma yetkiniz bulunmuyor.
  • TCK tasarısı çalışmaları ile ilgilenmiyorum

    35 8,24%
  • Çalışmalara yeterince ulaşılamıyor

    129 30,35%
  • Ulaşılsa da hukuksal eleştiri ve katkı imkanı yok

    80 18,82%
  • Tasarı çalışmaları her yönüyle "şeffaf" biçimde yapılmaktadır

    60 14,12%
  • Tasarı çalışmaları kesinlikle "şeffaf"lıktan uzak

    121 28,47%
+ Konuyu Yanıtla
1 den 4´e kadar toplam 4 ileti bulundu.

Konu: TCK Tasarısı Üzerine

TCK Tasarısı Üzerine Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Jul 2002
    Nerede
    Malatya, Türkiye.
    İletiler
    134
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı TCK Tasarısı Üzerine

    TBMM Adalet Alt Komisyonu, Türk Ceza Kanunu Tasarısı üzerindeki çalışmalarına devam ediyor ve pek yakın zamanda yeni TCK yasalaşacak. Bir hukukçu olarak TCK tasarısı çalışmalarını günümüz iletişim imkanları ve bilhassa internet çağında "şeffaf"lık açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?




    Hukuki NET Güncel Haber

    TCK Tasarısı Üzerine konulu yargıtay kararı ara
    TCK Tasarısı Üzerine konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Jul 2002
    Nerede
    Malatya, Türkiye.
    İletiler
    134
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Yeni TCK tasarısı üzerinde yapılan çalışmalarda bizzat uygulamanın içinde engin deneyimleri bulunan avukatların,hakimlerin,savcıların ve genel olarak tüm hukukçuların yaşayarak edindiği tecrübelerini Ceza Yasası gibi çok temel ve çok önemli bir yasanın hazırlanması sırasında yeterince yansıtamaması, medyadan izlediğimiz kadarıyla salt olarak üniversitelerden görüş alınması ile yetinilmesi,keza yasa tasarısının maddeleri üzerinde doğrudan kendisi hakkındaki düzenlemelere ilişkin deneyimlerini,arzularını,istediklerini, istemediklerini ve gerekçelerini bildirebilecek durumda olan basın çalışanları gibi,düşünürler,yayınevleri,sendikalar,siyasi partiler,kadın örgütleri, internet kuruluşları vs...gibi sivil örgütlerin çalışma masasına yaklaştırılmadan,dinlenilmeden tasarı üzerinde çalışılması daha baştan itibaren yanlışlıklar yapıldığı izlenimini veriyor. Şunu söyleyebilirim TCK tasarısı üzerindeki çalışmalar bilhassa günümüzün iletişim ve internet imkanları düşünüldüğünde kesinlikle şeffaf değildir,oyumu da zaten bu yönde kullandım. Halkı için Ceza Kanunu gibi temel ve ciddi önemde bir yasayı çıkarmaya çalışan Devletimiz halkındaki tüm sesleri duyabilmeli,çalışmalarını da tüm halkına duyurabilmelidir. Bu çok mu zor? Şu anda ben evimin bir odasından geç bir vakit bilgisayarımın başında TCK tasarısının önemini ve heyecanını duyup da sizlere ulaşabiliyorsam,Sayın Komisyon üyeleri neden bana ulaşamasın? Üçüncü bin yılda artık Devlet'in Halkına,hukukçusuna,gencine, yaşlısına,erkeğin,kadınına kısacası tüm halkının tüm kesimlerine güven duymasının ve demokrasinin o harika tadlarını yaşatmasının zamanı gelmedi mi? Herkesin herkesi dinlediği,saygı duyduğu,sağduyunun,demokrasi kültürünün ekmek gibi aş gibi algılandığı yarınlar dileğiyle...


  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Jul 2002
    Nerede
    Malatya, Türkiye.
    İletiler
    134
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    TCK tasarısının özellikle düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda mevcut Türk Ceza Kanunu’ nun gerisinde kaldığı düşüncesindeyim. Örnek vermek gerekirse yürürlükteki yasanın 146. maddesinde bulunan cebir unsurunun tasarının 363. maddesi ile kaldırılması düşünülmekte ve müeyyide olarak da müebbet hapis cezasını öngörülmektedir. Düşünce ve ifade hürriyeti ile ilgili böylesine önemli bir konuda yapılan düzenlemenin ileride konjonktürel kararların verilmesini önünü açacağı düşüncesindeyim.


  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jul 2002
    Nerede
    Malatya, Türkiye.
    İletiler
    134
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Çok değer verdiğim meslek ustalarımızdan olan Av. İ. Şâdi ÇARSANCAKLI'nın TCK tasarısı hakkındaki bir yazısını aynen gönderiyorum.
    Saygideger meslektaslar!

    Su anda mecliste komusyonda gorusulmekte olan yeni TCK tasarisi
    gelecegimiz acisindan cok buyuk tehlikeler iceriyor. Oyle ki mesela
    yururlukteki TCK nun 146. maddesi dahi bir "dusunce sucu" haline getiriliyor.
    Ancak kirik dokuk bazi kadin haklari tartismasinin disinda hic bir tepki
    yok gibi.

    Bazi duyarli meslektaslarin gayret gosterip TCK md.146 nin taslaktaki
    karsiligi md.363 hakkindaki yaptiklari, benim de mutevazi katkimin
    oldugu calismayi goruslerinize sunuyor ve sizleri de komusyondaki
    calismalara katkida bulunmak uzere sivil cabalara davet ediyorum.
    Saygilarimla!
    Av.I.Sâdi Carsancakli
    Tasarı Md. 363 - TCK Md. 146
    TCK Md 146


    MADDE 146 - Türkiye Cumhuriyeti Teşkilâtı Esasiye Kanununun
    tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile
    teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini iskata veya vazifesini yapmaktan
    men'e cebren teşebbüs edenler, idam cezasına mahkûm olur.

    65 inci maddede gösterilen şekil ve suretlerle gerek yalnızca
    gerek bir kaç kişi ile birlikte kavli veya tahrirî veya fiili fesat
    çıkararak veya meydan ve sokaklarda ve nasın toplandığı mahallerde nutuk irat
    ve veyahut yafta talik veya neşriyat icra ederek bu cürümleri işlemeğe
    teşvik edenler hakkında, yapılan fesat teşebbüs derecesinde kalsa dahi
    idam cezası hükmolunur.

    (*) 12 Nisan 1991 tarih ve 3713 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle,
    terör amacı ile işlendiği takdirde terör suçu sayılır. Yargılama
    Usulleri, Cezaların infazı ve Cezaların Artırılması bakımından ilgili Kanuna
    bakınız.

    Ek fıkra: 15 - 6.7.1960) Birinci fıkrada yazılı suça ikinci
    fıkrada gösterilenden gayri surette iştirak eden fer'i şerikler hakkında beş
    seneden on beş seneye kadar ağır hapis ve âmme hizmetlerinden müebbeden
    memnuiyet cezası hükmolunur.
    Tasarı

    Madde 363
    Anayasayı ihlâl
    Madde 363- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
    hükümlerine aykırı olarak ve Anayasanın müsaade etmediği usullerle Türkiye
    Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen
    yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını
    önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile
    cezalandırılırlar.
    Eleştiri
    Tasarının bu haliyle kanunlaşması durumunda 363. maddesi hükmü
    gereği, en ağır ceza olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası artık bir
    düşünce suçu halini alabilecektir. Değişik bir şekilde ifade etmemiz
    gerekirse; görüş ve düşüncelerini ifade ve izhar edenler artık 312. madde
    gereği 1 yıl hapis cezası almayacak, duruma göre tasarının 363 maddesi
    gereği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alabilecektir. Çünkü
    yürürlükteki Ceza Kanunun 146. maddesinin 1. fıkrasına tekabül eden,
    tasarının 363. Maddesi tarif ettiği suçun oluşması için cebir unsurunu
    kaldırmaktadır. Madde bu hale getirilmekle yöneten otoriteye karşı yalnızca suç
    işlemek değil, artık eleştiri yapmakta ağırlaştırılmış müebbet hapis
    cezası ile müeyyidelendirilmiş olacaktır.

    Şu anda yürürlükte bulunan TCK nun 146. maddesinin 1. fıkrası
    "Türkiye Cumhuriyeti Teşkilâtı Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını
    tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük
    Millet Meclisini ıskata veya vazifesini yapmaktan men'e cebren teşebbüs
    edenler, idam cezasına mahkûm olur" hükmünü taşımaktadır.

    Halen yürürlükte bulunan 146. Madde "cebren teşebbüs edenler"
    hükmünü taşıdığı için bu maddenin ihlali için öncelikle cebir ve şiddetin
    mevcudiyeti zorunludur. Hatta Doktrin ve Yargıtay bu maddede zikredilen
    cebir ve şiddetin, normal bir cebir ve şiddetin ötesinde çok yoğun,
    örgütlü ve objektif değerlendirmelere göre anayasal düzeni değiştirme
    yönünde vahamet arz eder nitelikte olması gerektiği ölçülerini de
    aramaktadır.

    Maddede zikredilen cebir ve şiddetin mahiyetini Yargıtay 9. Ceza
    Dairesi 12.05.1987 tarihli ve 1987/739-2514 sayılı kararında aynen
    şöyle izah etmektedir: "TCK 146. Maddesinde yer alan anayasal düzeni zorla
    değiştirmeye teşebbüs suçunda, suçun "tehlike suçu"oluşunun tabii
    sonucu olarak ancak kast edilen neticenin gerçekleşebilme neticesini doğuran
    eylemlerin, teşebbüs olarak kabulü mümkündür.

    Bu nedenle eylemin kastedilen neticeyi elde etmeye
    uygun ve elverişli vasıtalar ile zorlayıcı eylemlere girişilmiş
    bulunulması, başka bir deyimle kastedilen neticeyi anayasayı tebdil, tağyir veya
    ilga sonucunu doğurabileceğine objektif olarak ihtimal verilen icrai
    hareket olarak belirmesi gereklidir.
    Eylemin elverişli olup olmadığının ise, genel ve
    soyut bir belirleme dışında, eylemin işlenme şekli, zamanı ve bütün
    şartları ile birlikte değerlendirilmek suretiyle saptanmak gerekir. Mezkur
    eylemin elverişli vasıta ve icra başlangıcı yönünden yapılacak
    değerlendirmesinde örgütsel bağlılığı ve ülke genelindeki organik bütünlüğü ve bu
    yönden taşıdığı vahamet derecesi ile toplumdaki etkinliği, suç
    niteliğinin tayininde önem taşımaktadır. Bu itibarla anayasayı cebren
    değiştirme amacında olmakla beraber, amaca ulaşma tehlikesi doğurmayan yetersiz
    ve önemsiz eylemler T.C.K 146. madde kapsamına girmez"

    Tasarı 363. maddesi getirdiği hüküm ile 1982 yılında
    Askeri Yargıtay Daireler kurulunun o yılda ortaya koyduğu anlayışın
    dahi çok gerisine gitmiştir. (Halbuki o günden bu güne hukuk alanında çok
    ciddi gelişmeler olmuştur. İnsan Hakları ve hukukun üstünlüğü açısından
    dünyada ciddi gelişmeler olmuştur. Artık insan hakkı ihlali açısından
    ülke sınırları kabul edilmemektedir. Avrupa'nın ortak anayasası olacak
    bir metin üzerinde hukukçular çalışmış böyle bir anayasa hazırlanmış ve
    Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının da katılımı ile kabul edilmiştir.)

    Askeri Yargıtay Daireler kurulunun Anılan kararı aynen şöyledir.
    "Türkiye'de örgütler değişik mahiyet ve özellikler arz etmekte
    olduğundan bu özellikler göz önüne alınarak faillerin eylemlerinin
    değerlendirilmesi gerekir. Herhangi bir örgüt silahlanmış olup da, bir kısmı
    silahlı hücreler halinde, bir kısım hücreler silahlı eylemlere geçmiş, diğer
    bir kısım hücreler ise, bilinçlendirme, şartlandırma, ortamı oluşturma,
    tahrik, teşvik, propaganda safhasındaki çalışmalar içerisinde olabilir.
    Eğer genelde örgütün amacı anayasal düzeni değiştirmek ise: Silahlı
    eyleme geçenler için; T.C.K. 146- 1. Madde, aynı amaç için silahlı olarak
    destekleyenler için; T.C.K. 168- 2. madde ve 169. Maddelerinin
    uygulanması gereklidir. Şayet failin mensup olduğu örgütün amacı Anayasal
    düzeni değiştirmek olmakla birlikte hiçbir silahlı eylemi yoksa ve örgüt
    silahlı yöntemler dışında çalışmakta ise, bu halde örgüt mensupları
    hakkında örgütün niteliğine ve amacına göre T.C.K. 141 uygulanacaktır"
    Bu karardan da açıkça anlaşılmaktadır ki Askeri Yargıtay da bu
    suçun işlenebilmesi için silahlı bir teşebbüsü şart koşmaktadır. Yıllar
    sonra hazırlanan bu tasarı ise bu anlayışın çok daha gerisindedir. Kaldı
    ki Askeri Yargıtay'ın bu kararının ortaya koyduğu anlayış "maddenin
    uygulama alanını genişlettiği, şematik bir zihniyet ürünü olduğu"
    gerekçesi ile doktrinde o gün de eleştirilmiştir.[1]

    Esasen 146. Maddede tarif edilen suç devlet aleyhine işlenen
    ciddi bir suçtur. Bu bakımdan 168. Madde anlamında her örgütün - silahlı
    olsa bile - bu maddeyi ihlal edemeyeceği yine doktrinde tafsilatıyla izah
    edilmiştir.[2] Bilindiği üzere TCK nun 168. maddesi Silahlı Terör
    örgütünü cezalandıran bir maddedir. Bu güne kadar uygulamada ve doktrinde
    genellikle "işlenen bir fiilin neticesinin 168. maddeyi aşmış olması
    146. Maddenin kapsamına girdiği anlamına gelmez. TCK 168. madde kapsamını
    aşan her şiddet fiilinin 146. Maddenin icra hareketi niteliğinde ve
    ağırlığında olup olmadığını araştırmaksızın failin amacı nedeniyle bu tür
    fiillerin 146. maddeyi ihlal ettiğini kabul etmek gerçekte faili kastı
    nedeniyle cezalandırmak demektir"[3] şeklinde izah edilmiştir.
    Yürürlükteki Ceza kanununa göre, doktrin ve Yargıtay'ın ortaya koyduğu evsafta
    olmayan bir terör örgütünün dahi ihlal edemeyeceği maddeyi, tasarının
    getirdiği hükmün yasalaşmasıyla artık bir kişi basit hareketleriyle
    hatta bazen belki fiili ile değil ifadeleriyle dahi ihlal edebilecektir. Bu
    fiili veya beyanı nedeniyle de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla
    cezalandırılabilecektir.

    Halbuki bu günkü hukuki ölçülere göre 146. Maddenin ihlali için
    kapsamlı ve planlı bir yolun izlenmesi gerekmektedir. Devlete karşı olan
    suçların müterakki suçlar olduğunu bu bakımdan Türk Ceza Kanunun
    sistematiğini de göz önüne alarak, anılan bu maddede vasfedilen suçun
    işlenebilmesi için şöyle bir yolun izlenmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.

    a) 142. maddenin ihlali (düşüncenin oluşumu)[4]

    b) 141. maddenin ihlali (düşünce etrafında örgütlenme)

    c) 171. maddenin ihlali (amaç suça ulaşmak için ittifak)

    d) 169 ve 168. Maddenin ihlali (silahlı çete kurmak yönetmek
    yardım etmek)

    e) Silahlı çete (168. madde) kapsamını aştığı halde nitelik,
    kapsam, yoğunluk, ülke genelinde örgütlenme ölçülerine göre 146. madde
    kapsamına girmeyen fiiller. (Mesela bu durumdaki bir adam öldürme TCK
    448, 450. maddelere göre cezalandırılacaktır)

    f) 146. Maddenin ihlali (Anayasal düzeni değiştirmeye
    cebren teşebbüs)

    Görüldüğü gibi Türk hukuk sisteminde, 146. madde anayasal düzene
    karşı genel bir isyanı cezalandıran bir maddedir. Çünkü madde metni
    cebir unsuru olması gerektiğini ifade etmekte, doktrin ve Yargıtay da bu
    cebrin mahiyetini ortaya koymaktadır.

    Tasarı cebir unsurunu ortadan kaldırmakla, kaldırılmış olan TCK
    141,142,163 maddeleri de geri getirmektedir. Geri getirmesi bir yana
    bunların müeyyidesini de "ağırlaştırılmış müebbet hapis" olarak
    belirlemektedir.

    Bu ülkede bir protesto eylemine katılarak slogan attıkları iddia
    edilen lise öğrencileri hakkında yalnızca bu fiilleri nedeniyle
    Anayasal düzeni değiştirmeye cebren teşebbüsten (TCK madde 146/2) dava
    açıldı.[5] Ancak maddede cebir unsuru şart koşulduğu için anılan öğrencilere
    bu maddeden ceza verilemedi.[6] Acaba artık bu öğrencilere attıkları
    sloganlar nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilsin diye mi
    bu madde bu hale getirilmiştir?
    Önemle belirtmemiz gerekir ki; 1889 İtalyan Ceza kanunun TCK 146.
    Maddesine tekabül eden 118. maddesi hükmü " Kralı veya naibini
    muvakkaten olsa bile kısmen veya tamamen hakimiyetlerini ifaden veya ayan ve
    mebusan meclislerini vazifelerini icradan men'e veya devletin teşkilatı
    esasiyesine veyahut hükümet veya saltanatın intikali veya usulünü zorla
    değiştirmeye mütedair bir fiil işleyen kimse on iki seneden aşağı
    olmamak üzere hapis cezasıyla cezalandırılır"

    Bir krallık sisteminde dahi cebir unsuru şart koşulmaktadır. Buna
    rağmen yine de maddenin müeyyidesi on iki yıl hapis olarak
    belirlenmiştir. Bu madde Türk Ceza Kanununa iktibas edilirken müeyyide idam olarak
    belirlenmiştir.

    Ne hazindir ki 2002 yılında hazırlanan bu tasarı hukuk anlayışı
    bakımından 1889 Tarihli bir krallıktan daha geri bir anlayışı
    benimsemektedir.

    Yine belirtmemiz gerekir ki; Türkiye Avrupa Birliği'ne girmek
    için çıkardığı uyum yasalarıyla ifade hürriyeti önündeki engelleri
    kaldırmakta ve bir fiilin suç olabilmesi için şiddet unsurunu şart
    koşmaktadır. Tasarı ise en ağır müeyyideyi (ağırlaştırılmış müebbet hapis) ihtiva
    eden bu maddesinde bile şiddet unsuru aramamaktadır.

    Bu anlayış hem dünyanın hem Türkiye'nin gidiş istikametinin
    tersine bir yol izlemektedir.

    Maddenin 2.fıkrası, ceza hukukumuz açısından önemli bir
    değişiklik getirmektedir. Bu fıkra ile, Anayasanın öngördüğü düzeni,
    "maiyetindeki kuvvet" ile değiştirmeye çalışanlar da ceza kapsamına alınmaktadır.
    Bu fıkra ile, (kamu görevlileri sorumlu olacağından), kamu
    görevlilerinin, yasal olmayan işlerde kullanılmasının da önü kesilmiş olacaktır.
    Fıkradaki, "maiyetindeki" deyiminden, (silahlı veya silahsız) bu suça
    katılan her türlü kamu görevlisini anlamak gerekir. Zira, böyle bir
    girişim (hazırlık hareketleri), kamu görevi ifa eden (istihbarat vs.) çeşitli
    birimlerin de katkısını gerektirebilecektir.
    Ayrıca ülkemiz, tarih boyunca, çeşitli terör olaylarına maruz
    kalmış, Ceza Kanunun 146.maddesi, (yasanın kabul edildiği tarihten bu
    güne), geniş bir uygulama imkanı bulmuştur. Bu maddenin uygulandığı terör
    örgütlerinden hiç biri, Anayasal düzeni cebren değiştirmeye yetecek
    "güce" ve "halk desteğine" kavuşamamıştır. Bununla birlikte, Anayasal
    düzen, kamu görevlileri tarafından "silahla değiştirilmeye" çalışılmış, bu
    girişimlerinde başarısız olanlar cezalandırılmış, başarıya ulaşanlar
    ise, (ceza bir yana) ödüllendirilmiştir. Anayasal düzene yönelik bu
    müdahaleler (ekonomik, siyasal, sosyal) büyük sorunlara yol açmış,
    demokrasinin yerleşmesini sürekli geciktirmiştir. Hukuk devletinin en önemli
    unsurlarından biri, hukukun, sadece zayıfa değil güçlüye de aynı etkinlikte
    (herkese eşit olarak) uygulanabilmesidir. Elindeki güce güvenerek
    hazırlık yapanlar aleyhine, "caydırıcı bir müeyyide" konulmadığı sürece, bu
    girişimler ilelebet devam edecek, evrensel demokrasi normlarının
    yerleşmesi hiçbir zaman mümkün olmayacaktır.
    Önerilen madde
    (1.Teklif)
    Anayasayı ihlâl

    Madde 363- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni
    kısmen veya tamamen, ortadan kaldırmaya veya yerine başka bir düzen
    getirmeye veya uygulanmasını fiilen engellemeye elverişli vasıtalarla cebren
    teşebbüs edenler 24 yıl hapis cezası ile cezalandırılır.

    Bu suçun, maiyetindeki silahlı kuvvet ile kamu görevlilerince
    işlenmesi halinde, faillere müebbet hapis cezası verilir.


    1. Teklife Gerekçe
    Önerilen Madde

    (2.Teklif)
    Ülkemiz, tarih boyunca, çeşitli terör olaylarına maruz kalmış,
    Ceza Kanunun 146.maddesi, (yasanın kabul edildiği tarihten bu güne), geniş
    bir uygulama imkanı bulmuştur. Bu maddenin uygulandığı terör
    örgütlerinden hiç biri,

    Anayasal düzeni cebren değiştirmeye yetecek "güce" ve "halk
    desteğine" kavuşamamıştır. Bununla birlikte, Anayasal düzen, kamu
    görevlileri tarafından "silahla değiştirilmeye" çalışılmış, bu girişimlerinde
    başarısız olanlar cezalandırılmış, başarıya ulaşanlar ise, (ceza bir yana)
    ödüllendirilmiştir. Anayasal düzene yönelik bu müdahaleler (ekonomik,
    siyasal, sosyal) büyük sorunlara yol açmış, demokrasinin yerleşmesini
    sürekli geciktirmiştir. Hukuk devletinin en önemli unsurlarından biri,
    hukukun, sadece zayıfa değil güçlüye de aynı etkinlikte (herkese eşit
    olarak) uygulanabilmesidir. Elindeki güce güvenerek hazırlık yapanlar
    aleyhine, "caydırıcı bir müeyyide" konulmadığı sürece, bu girişimler
    ilelebet devam edecek, evrensel demokrasi normlarının yerleşmesi hiçbir zaman
    mümkün olmayacaktır.
    __________________________________________________ __

    Anayasayı ihlâl
    Madde 363- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni
    kısmen veya tamamen, ortadan kaldırmaya veya yerine başka bir düzen
    getirmeye veya uygulanmasını fiilen engellemeye elverişli vasıtalarla cebren
    teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile
    cezalandırılırlar.
    2. Teklife

    Gerekçe

    Bu madde ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasal düzeni koruma altına
    alınmaktadır. Hukuk bilimindeki gelişmeler, yürürlükteki Türk Ceza
    Kanunun 146. Maddesi ve İtalyan Ceza Kanunun ilgili maddesi göz önüne
    alınarak madde metnine cebir unsuru eklenmiştir.

    Siyasal iktidarın kuruluşu ve işleyişine egemen olan ilkeleri
    içeren kuralların bütünü, Anayasal düzeni teşkil etmektedir. Bu düzeni
    hukuka aykırı ve şiddet unsuru içeren saldırılardan koruma amacını güden
    bu madde, Anayasa düzenini soyut olarak ve statik anlamda korumaktadır.
    Bu itibarla, madde ile korunmak istenen hukukî yarar, Anayasa düzenine
    egemen olan ilkelerdir.

    Madde ile korunmak istenen hukukî yararın niteliği
    dikkate alınarak, sadece metin olarak Anayasayı ifade eden ve 1/3/1926
    tarihli ve 765 sayılı Kanunun 146 ncı maddesindeki "Türkiye Cumhuriyeti
    Teşkilatı Esasiye Kanunu" yerine "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
    öngördüğü düzen" ibaresi kullanılmış, böylece korunmak istenen hukukî yarara
    açıklık getirilmiştir.

    Maddede, maddî unsur olarak "teşebbüs
    edenler" ibaresi kullanılmış olduğundan, Anayasanın öngördüğü düzeni
    ortadan kaldırmaya veya bu düzen üzerine başka bir düzen getirmeye veya bu
    düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye cebren ve elverişli vasıtalar ile
    teşebbüste bulunanı cezalandırmaktadır.

    Suç hem idare edenler hem de idare edilenler tarafından
    işlenebileceğinden teşebbüste aranılacak elverişlilik, suçun işleniş biçimi ve
    özellikle suçun bir tehlike suçu olduğu dikkate alınarak, kullanılan
    vasıtanın neticeyi elde etmeye elverişli olması zorunluluğu göz önünde
    bulundurularak hâkim tarafından takdir edilecektir.

    1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı Kanunun, Tasarının bu
    maddesini karşılayan 146 ncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına
    benzer hükümlere maddede yer verilmesi uygun görülmemiştir. Tasarının
    iştirake ilişkin 42 ve 43 üncü maddeleri karşısında bu hükümlere esasen
    gerek yoktur. Bilindiği üzere 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı Kanunun 146
    ncı maddesinin üçüncü fıkrası, 27 Mayıs hareketinden sonra yargılamaya
    tâbi tutulan Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin çok ağır hüküm
    içeren 146 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü dışına çıkarılması için metne
    eklenmiştir.

    Anayasal düzeni ortadan kaldırma ve bu düzen yerine
    başka bir düzen getirme veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önleme
    amacına yönelik olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine saldırı söz konusu
    olduğunda esasen bu madde uygulanacağından, Türkiye Büyük Millet
    Meclisinin görevlerini engelleme niteliğindeki fiillerin ayrı bir maddede
    düzenlenmesi uygun olacağı düşüncesi ile yürürlükteki maddenin ikinci
    cümlesi maddeye alınmamıştır.
    --------------------------------------------------------------------------------

    [1] Prof Dr. Çetin Özek "Anayasayı İhlal Suçunda Hazırlık Hareketleri
    Yargıtay Dergisi C 16 Ocak -Nisan 1990 S: 1-2 sh 100)

    [2] Prof Dr. Çetin Özek "Anayasayı İhlal Suçunda Hazırlık Hareketleri
    Yargıtay Dergisi C 16 Ocak -Nisan 1990 S: 1-2 sh 105)

    [3] Prof Dr. Çetin Özek "Anayasayı İhlal Suçunda Hazırlık Hareketleri
    Yargıtay Dergisi C 16 Ocak -Nisan 1990 S: 1-2 sh 105)

    [4] TCK nun 141 ve 142. maddeleri yürürlükte değildir. Ancak kanunun
    sistematiğini, 146. maddenin ihlalinin hangi maddeleri de ihlal etmesi
    gerektiğini daha iyi anlamak için bu maddeler zikredilmiştir.

    [5] Malatya 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 1999/54 E. sayılı dava
    dosyasına ait 27.05.1999 tarihli, 1999/167 Hz. 1999/80 E. 1999/74
    İddianame nolu iddianame

    [6] Malatya 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 1999/54 E. 1999/182 K
    sayılı kararı

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Kendi üzerine olan bir evi torunlarının üzerine yapmak istiyor ancak...
    Dedem kendi üzerine olan evini ben ve kardeşim üzerine yapmak istiyor. Ancak dayım buna karşı çıkıyor. Ve ileride sorun yaratabileceğini düşünüyoruz....
    Yazan: emremantis Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 5
    Son İleti: 31-07-2011, 11:04:30
  2. Borçdan dolayı araç üzerine konan haçiz ne kadar vadelendirilir, maaş üzerine devredilebilir mi ?
    Bankaya rehinli araçımın üzerine k. kartı borçum nedeniyle haciz konduğunu öğrendim. Araçıma yakalama çıkarılmıştır herhalde. Bu durumda sormak...
    Yazan: navigatoırr Forum: İcra ve İflas Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 25-01-2011, 03:10:57
  3. Anonim ortaklığın açtığı davada ihbar üzerine dayaya müdahalesi üzerine bir soru
    selam arkadaşlar.bir anonim şirketin tek bir ortağının açtığı davada mahkeme şirketin diğer ortağına da iştirak kuralları gereği ihbarda bulunularak...
    Yazan: lawyer_06 Forum: Ticaret Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 12-07-2010, 14:14:44
  4. Yaşlı bir baya akrabamın üzerine kayıtlı olan g.menkulu doladırıcılık ile yeğenin üzerine yapmışlar
    İyi günler arkadaşlar, 70 yaşında olan bir bayan akrabam bundan 5 sene önce oğlu için bankadan kredi almak ve oğlunun borcunu kapatmak için...
    Yazan: posedion78 Forum: Gayrimenkul Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 21-05-2010, 15:24:37
  5. Yeni TTK Tasarısı
    Halen mecliste görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı'na göre şirketlerin yönetim kurullarında en az dörtte bir oranında üniversite mezunu...
    Yazan: akdmehmet Forum: Ticaret Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 20-01-2009, 11:54:38

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.