+ Konuyu Yanıtla
2 / 3 Sayfa İlkİlk 123 SonSon
11 den 20´e kadar toplam 21 ileti bulundu.
  1. #11
    Kayıt Tarihi
    Sep 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    77
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Eser Sözleşmesine Giren PVC Doğrama Davası Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mi Açılır?

    Sayın mkocagul yeni bi karar da tüketici mahkemesi görevlidir demiş Yargıtay kararlarının da istikrarlı olmadığı bu kararlardan anlaşılıyor.


    YARGITAY
    HUKUK GENEL KURULU
    E. 2007/13-100
    K. 2007/100
    T. 7.3.2007
    • MENFİ TESPİT DAVASI ( Bağımsız Bölümün Kararlaştırılan Sürede Tesliminin İmkansız Hale Geldiği İddiasına Dayalı - Davalı Satıcı-Yüklenicinin Satıcı Sıfatıyla İnşaatı Tamamlamadan veya Kat Mülkiyeti Oluşturmadan Satışa Sunduğu Taşınmaz/Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu )
    • KARARLAŞTIRILAN SÜREDE TESLİMİ İMKANSIZ OLAN TAŞINMAZ ( Menfi Tespit Talebi - Davalı Satıcı-Yüklenicinin Satıcı Sıfatıyla İnşaatı Tamamlamadan veya Kat Mülkiyeti Oluşturmadan Satışa Sunduğu Taşınmaz/Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu )
    • GÖREVLİ MAHKEME ( Bağımsız Bölümün Kararlaştırılan Sürede Tesliminin İmkansız Hale Geldiği İddiasına Dayalı Menfi Tespit Talebi - Davalı Satıcı-Yüklenicinin Satıcı Sıfatıyla İnşaatı Tamamlamadan Satışa Sunduğu Taşınmaz/Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu )
    • SATIŞ / ESER SÖZLEŞMESİ ( Eser Sözleşmesinde Yüklenici Taraf Olan Davalı İnşaatını Tamamlamadan Satışa Sunduğu Taşınmazlardan Birini Davacıya Satıp Sözleşmede Kararlaştırılan Sürede Teslimi Üstlendiği - Bunun Satış Sözleşmesi Niteliğinde Olduğu )
    • ÖDENMEYEN SENETLERİN İPTALİ TALEBİ ( Bağımsız Bölümün Kararlaştırılan Sürede Tesliminin İmkansız Hale Geldiği İddiasına Dayalı - Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu )
    4077/m.1,2,3,23
    ÖZET : Dava, sözleşmeye konu konut amaçlı bağımsız bölümün kararlaştırılan sürede tesliminin imkansız hale geldiği iddiasına dayalı borçlu olunmadığının tespiti ile bedel karşılığı düzenlenip henüz ödenmeyen senetlerin iptali istemine ilişkindir.

    Dava dışı arsa malikleri ile arasında düzenlenen eser sözleşmesinde yüklenici taraf olan davalı inşaatını tamamlamadan satışa sunduğu taşınmazlardan birini davacıya satıp; sözleşmede kararlaştırılan sürede teslimi üstlenmiştir. Şu durumda davacı ile davalı arasındaki sözleşme hukuki nitelikçe satış sözleşmesi olup, eser sözleşmesi değildir.

    Davalı ( satıcı-yüklenicinin ) satıcı sıfatıyla inşaatı tamamlamadan veya kat mülkiyeti oluşturmadan satışa sunduğu taşınmazı konut olarak kullanılmak üzere, ticari ve mesleki olmayan amaçla satın alan davacının, yukarıda ayrıntısıyla açıklanan yasal hükümler karşısında tüketici, davalının da satıcı sıfatını taşıdığı açıktır.

    Dolayısıyla tüketici ile satıcı arasındaki hukuki işlem de tüketici işlemidir. Bu nedenle eldeki uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında olup, bu Kanuna göre çözümü gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Anılan Kanunun 23. maddesinde; bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı, hükme bağlanmıştır.

    DAVA : Taraflar arasındaki "menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4.Tüketici Mahkemesince görevsizliğe dair verilen 08.06.2005 gün ve 2005/305-416 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 24.01.2006 gün ve 2005/13375-2006/471 sayılı ilamı ile;

    ( ... Davacı, davalılardan Ema İnşaat ve Turizm Ltd.Şti. tarafından müteahhit olarak yaptığı konutlardan 24.10.2002 tarihinde satın aldığını, 31.12.2004 tarihinde teslim edileceğinin taahhüt edildiğini, ancak inşaatın durduğunu, satış bedeli karşılığında verdiği senetlerin ciro edildiğini, bu senetleri ödemek durumunda kalırsa mağdur olacağını, taksitle satış sözleşmesinin 4822 sayılı yasaya aykırı düzenlendiğini iddia ederek senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

    Davalı Ema Ltd.Şti. yargılamaya katılmamış, diğer davalı ise eser sözleşmesinin 4077 Sayılı Kanun kapsamına girmeyeceğini, davacının yatırım amacıyla konut satın aldığını ve iyiniyetli 3. kişi olduklarını savunarak davanın reddini dilemiştir.

    Mahkemece, görevsizlik kararı verilerek dosyanın Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair hüküm kurulmuş, bu hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

    1- 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde "Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar" hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar.

    Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

    Somut olayda davacının davalı Ema İnşaat ve Turizm Ltd. Şti. tarafından müteahhit sıfatıyla inşa edilen inşaattan bir adet konutu satın almak için Ema Ltd. Şti. ile 24.10.2002 tarihli adi yazılı sözleşmeyi düzenledikleri ihtilafsızdır. Ema Ltd. Şti. bu sözleşme ile yapacağı konutlardan bir adedini davacıya satmayı taahhüt etmiştir. Davalı Ema Ltd. Şti.'nin konut inşa ederek bu konutları alıcılarına sattığı da dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Konut alım ve satımına dair böyle bir hukuki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında değerlendirilmesi için mutlaka yapılmış olan konutun veya kat mülkiyeti oluşturulmuş konutun alıma satıma konu olması sözkonusu olmayıp, böyle bir sonuç 4077 sayılı yasanın amacına da aykırıdır. Tarafların 4077 sayılı yasada tanımı yapılan tüketici ve üretici, satıcı... sıfatlarını taşıması ve hukuki ihtilafın 4077 sayılı yasa kapsamında çözümlenebilecek nitelikte bulunması yeterlidir. Dava konusu ihtilaf değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında bulunduğunda duraksama bulunmamalıdır. Mahkemece, değinilen bu husus gözetilerek ve davaya bakmanın tüketici mahkemesinin görev alanında olduğu benimsenerek işin esasına girilip hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

    2- Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir... ),

    Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    KARAR : Dava, sözleşmeye konu konut amaçlı bağımsız bölümün kararlaştırılan sürede tesliminin imkansız hale geldiği iddiasına dayalı borçlu olunmadığının tespiti ile bedel karşılığı düzenlenip henüz ödenmeyen senetlerin iptali istemine ilişkindir.

    Davalı İnşaat şirketi dava dışı arsa malikleri ile yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yüklenici sıfatını taşımakta olup; davacı ile aralarında düzenledikleri satış sözleşmesinde ise satıcı sıfatı taşımaktadır.

    Davacı ile davalı inşaat şirketi arasındaki "Satış Sözleşmesi" başlıklı 24.10.2002 tarihli adi yazılı sözleşmede davacı alıcı, davalı inşaat şirketi ise satıcı sıfatıyla anılmakta, satış bedeli olarak kararlaştırılan 400.000.000.000 TL'nin sözleşme ekinde yer alan ödeme planına göre düzenlenen senetlerle tahsil edileceği, satışa konu konutun ise 31.12.2004 tarihinde vaziyet planında binanın oturduğu kendi alanının çevre düzenlemesi de tamamlanmış olarak sözleşme eki teknik şartnameye göre eksiksiz olarak alıcıya teslim edilmiş olacağı belirtilmektedir. Satım bedeli karşılığı davacı yanca düzenlenen senetler ise davalı inşaat şirketince diğer davalı Finans Şirketine ciro yoluyla geçmiştir.

    Davacı yan, satım bedeli karşılığı düzenlenen bu senetlerden bir kısmını ödemiş; ancak 12.10.2004 tarihinde Tüketici Mahkemesine açtığı eldeki dava ile; teslim tarihi yaklaştığı halde davalı inşaat şirketinin faaliyetini durdurmuş olması nedeniyle teslimin imkansız hale geldiğini, davalı inşaat şirketi aleyhine bir çok icra takibi bulunduğunu, 4077 sayılı Kanunun 4822 sayılı Kanun ile değişik 6/A maddesi hükmüne dayanılarak şahsi derilerin diğer davalıya da ileri sürülebileceğini, ifadeyle henüz ödenmeyen toplam 96.000.000.000 TL bedelli 8 adet senedin iptali ile davacının bu senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiştir.

    Davalı inşaat şirketi usulünce tebliğe karşın yargılamaya katılmamış; cevap ve delil de bildirmemiştir.

    Davalı Finans şirketi ise; davacının yatırım amacıyla taşınmaz aldığını, davacı ile diğer davalı arasındaki ilişkinin satım değil eser sözleşmesine dayalı olduğunu, görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olması gerektiğini, finans şirketi olmaları nedeniyle diğer davalı şirkete verdikleri kredinin teminatı olarak söz konusu senetleri aldıklarını, üçüncü iyiniyetli kişi konumunda olduklarını, ayrıca davacının diğer davalı şirketle aralarındaki sözleşmeyi feshetmediğini, ifadeyle davanın reddini savunmuş; %40 tazminata hükmedilmesini istemiştir.

    Tüketici Mahkemesince; "4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/c maddesinde belirtilen 'konut' kavramının tapuda kayıtlı ve satış tarihi itibariyle içerisinde oturulmaya müsait konut satışlarını kapsadığı, sözleşme tarihi itibariyle barınma ihtiyacını karşılayacak nitelikte konut bulunmadığı, bu itibarla temelinde eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın çözüm yerinin Tüketici Mahkemesi değil genel mahkemeler ve dolayısıyla Ticaret Mahkemesi olduğu" gerekçesiyle görevsizlikle dosyanın görevli Ankara Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

    Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece karar yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçelerle, sonuçta satışın 4077 sayılı Yasa kapsamında ve tüketici işlemi olduğu, Tüketici Mahkemesinin davaya bakmakla görevli bulunduğu ifade edilerek hüküm bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    Hükmü temyize davacı vekili getirmektedir.

    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki niteliğinin ne olduğu ve bu bağlamda davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine mi, yoksa Asliye Ticaret Mahkemesine mi ait bulunduğu, noktasında toplanmaktadır.

    İlkin belirtilmelidir ki, davalı inşaat şirketi ile dava dışı arsa malikleri arasındaki sözleşme eser sözleşmesi olup; yüklenici inşaat şirketi anılan sözleşme gereği imal edeceği konutlardan birisini henüz tamamlanmadan davacı ile aralarında düzenledikleri satış sözleşmesi ile kararlaştırılan koşullarda davacıya satmış; bir kısmı peşin bir kısmı da taksitler halinde olmak üzere senetlere bağlanan bedel karşılığında teslim etmeyi yükümlenmiştir.

    Şu durumda davacı ile davalı inşaat şirketi arasında sözleşme hukuksal nitelikçe eser sözleşmesi değil, satım sözleşmesidir. İnşaatı tamamlanmadan satıma konu edilmiş olması eser sözleşmesinin varlığını göstermemektedir.

    Diğer taraftan, konuyla ilgili 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3. maddesinde 4822 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle "konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar"da açıkça mal kavramı içine alınarak Kanunun koruma kapsamına dahil edilmiştir.

    4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un "Amaç" başlıklı 1. maddesinde; bu kanunun amacının, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmek olduğu, açıklanmış; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde de aynen; "Bu Kanun, 1 inci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar." hükmüne yer verilmiştir.

    Yine aynı Kanunun "Tanımlar" başlıklı 4822 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinin ( e ) bendinde tüketicinin, "bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan ve yararlanan gerçek ve tüzel kişiyi"; ( h ) bendinde Tüketici işleminin, "mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi", ( f ) bendinde satıcının, "kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek ve tüzel kişileri"; ( c ) bendinde ise malın, "Alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları" ifade edeceği belirtilmiştir.

    Görülmektedir ki, 4077 sayılı Kanun, ticari dağıtım zincirinin nihai halkasını oluşturan ve ekonominin nihai hedefi olan tüketicinin, satıcı karşısında daha etkin olarak korunması gereğinden hareketle düzenlenmiş ve bu koruma anlayışı tüketici hukukunun temelini oluşturmuştur.

    Tüketici, üretilip piyasaya sürülen ve üretim sürecinin hiçbir aşamasında bilgi sahibi olmadığı ürün veya sunulan hizmeti satın aldığı bir ilişkide zayıf olan taraf olarak kabul edilmiş; yasa koyucu, bu kabulden yola çıkarak iradesini tüketiciyi korumak şeklinde ortaya koymuştur. Giderek 4077 sayılı Kanun ile de bu koruma olgusunu yasal düzenleme altına alıp; üretim aşamasında bilgi sahibi olmadığı malları veya sunulan hizmetleri satın alan ve sözleşmede satıcıya karşı zayıf durumda olduğu kabul edilen tüketicinin, sonradan bu mal veya hizmetlerin ayıplı çıkması sonucu uğradığı zararın tazminini sağlama yoluna gitmiştir.

    Az yukarıda açıklandığı üzere 4077 sayılı Kanunun 3. maddesinin ilk şeklinde "mal" kavramı "ticaret konusu taşınır eşya" olarak tanımlanmışken 4822 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle bu tanım genişletilmiş; diğer unsurlar yanında "alışverişe konu olan konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar" da mal kavramına dahil edilerek, bunlar da tüketici hukukunun kapsam ve koruması altına alınmıştır.

    Eş söyleyişle, 4822 sayılı Kanunla, tüketicinin korunacağı alanlar genişletilerek; konut ve tatil amaçlı taşınmazlar da bu Kanun uygulamasında mal olarak kabul edilmiştir.

    Kanunun uygulanabilmesi için bu taşınmazların satıcısının ticari veya mesleki faaliyeti kapsamında bu malı sunuyor olması ve alıcının da bunları konut amacıyla satın alması gerekli ve yeterlidir. Kanunda konutun tamamlanmış olup olmadığı yönünden bir ayırıma gidilmemiş; konut amaçlı taşınmaz mal ifadesiyle kullanım amacının konut olması yeterli bulunmuştur.

    O halde, 4822 sayılı Kanunla konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar da 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3/c maddesinin kapsamına alındığına göre, tüketici hukuku hükümleri kapsamında ve onun koruması altında olduğu kabul edilmelidir.

    Kısacası, yasa koyucunun koruma iradesinin inşaatı tamamlanmadan veya kat mülkiyeti oluşturulmadan satışa sunulmuş olan konut ve yazlıkları satın alan tüketicileri de kapsadığı kuşkusuzdur.

    Böylesi bir satım sözleşmesinde tüketicinin, aynı zamanda imalatçı durumundaki satıcıya karşı güçsüz durumda olduğu, bilgi edinme ve ekonomik çıkarlarının korunması haklarını kullanamadığı duraksamadan uzaktır. Bu nedenle de tüketici, satışa konu konutta açık veya gizli ayıpların ortaya çıkması halinde 4077 sayılı Kanunun himayesine sığınabilecektir.

    Önemle vurgulanmalıdır ki, konut alım satımına dair uyuşmazlıkların 4077 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi için mutlaka yapılmış olan veya kat mülkiyeti oluşturulmuş bir konutun alım-satıma konu olması gerekmediği gibi, gerektiğini kabul halinde bu husus 4077 sayılı Kanun'un amacına da aykırıdır.

    Nitekim; açıklanan ilkeler Hukuk Genel Kurulu'nun 05.10.2005 gün ve 2005/14-490 E. 563 K., 14.12.2005 gün ve 2005/13-637 E. 731 K., 15.11.2006 gün ve 2006/13-644 E. 2006/707, 31.01.2007 gün ve 2007/13-60 E. 45 K. Sayılı kararlarında da benimsenmiştir.

    Somut olaya gelince; dava dışı arsa malikleri ile arasında düzenlenen eser sözleşmesinde yüklenici taraf olan davalı inşaatını tamamlamadan satışa sunduğu taşınmazlardan birini davacıya satıp; sözleşmede kararlaştırılan sürede teslimi üstlenmiştir.

    Şu durumda davacı ile davalı arasındaki sözleşme hukuki nitelikçe satış sözleşmesi olup, eser sözleşmesi değildir.

    Davalı ( satıcı-yüklenicinin ) satıcı sıfatıyla inşaatı tamamlamadan veya kat mülkiyeti oluşturmadan satışa sunduğu taşınmazı konut olarak kullanılmak üzere, ticari ve mesleki olmayan amaçla satın alan davacının, yukarıda ayrıntısıyla açıklanan yasal hükümler karşısında tüketici, davalının da satıcı sıfatını taşıdığı açıktır.

    Dolayısıyla tüketici ile satıcı arasındaki hukuki işlem de tüketici işlemidir. Tüketici hukuku; tüketicinin taraflardan birisini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsadığına göre; davacının bu sıfatla yaptığı işlem de tüketici hukuku kapsamında ve onun koruması altındadır.

    Bu nedenle eldeki uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında olup, bu Kanuna göre çözümü gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Anılan Kanunun 23. maddesinde; bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı, hükme bağlanmıştır.

    Hal böyle olunca; Yerel Mahkeme eldeki davaya bakmakla görevlidir. Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak işin esasına girilmesi ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, aksine gerekçelerle görevsizliğe dair önceki kararda direnilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

    Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

    SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.03.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Eser Sözleşmesine Giren PVC Doğrama Davası Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mi Açılır? konulu yargıtay kararı ara
    Eser Sözleşmesine Giren PVC Doğrama Davası Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mi Açılır? konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #12
    Kayıt Tarihi
    Sep 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    77
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Eser Sözleşmesine Giren PVC Doğrama Davası Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mi Açılır?

    Sayın mkocagul yeni bi karar da tüketici mahkemesi görevlidir demiş Yargıtay kararlarının da istikrarlı olmadığı bu kararlardan anlaşılıyor.


    YARGITAY
    HUKUK GENEL KURULU
    E. 2007/13-100
    K. 2007/100
    T. 7.3.2007
    SATIŞ / ESER SÖZLEŞMESİ ( Eser Sözleşmesinde Yüklenici Taraf Olan Davalı İnşaatını Tamamlamadan Satışa Sunduğu Taşınmazlardan Birini Davacıya Satıp Sözleşmede Kararlaştırılan Sürede Teslimi Üstlendiği - Bunun Satış Sözleşmesi Niteliğinde Olduğu )
    • ÖDENMEYEN SENETLERİN İPTALİ TALEBİ ( Bağımsız Bölümün Kararlaştırılan Sürede Tesliminin İmkansız Hale Geldiği İddiasına Dayalı - Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu )
    4077/m.1,2,3,23
    ÖZET : Dava, sözleşmeye konu konut amaçlı bağımsız bölümün kararlaştırılan sürede tesliminin imkansız hale geldiği iddiasına dayalı borçlu olunmadığının tespiti ile bedel karşılığı düzenlenip henüz ödenmeyen senetlerin iptali istemine ilişkindir.

    Dava dışı arsa malikleri ile arasında düzenlenen eser sözleşmesinde yüklenici taraf olan davalı inşaatını tamamlamadan satışa sunduğu taşınmazlardan birini davacıya satıp; sözleşmede kararlaştırılan sürede teslimi üstlenmiştir. Şu durumda davacı ile davalı arasındaki sözleşme hukuki nitelikçe satış sözleşmesi olup, eser sözleşmesi değildir.

    Davalı ( satıcı-yüklenicinin ) satıcı sıfatıyla inşaatı tamamlamadan veya kat mülkiyeti oluşturmadan satışa sunduğu taşınmazı konut olarak kullanılmak üzere, ticari ve mesleki olmayan amaçla satın alan davacının, yukarıda ayrıntısıyla açıklanan yasal hükümler karşısında tüketici, davalının da satıcı sıfatını taşıdığı açıktır.

    Dolayısıyla tüketici ile satıcı arasındaki hukuki işlem de tüketici işlemidir. Bu nedenle eldeki uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında olup, bu Kanuna göre çözümü gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Anılan Kanunun 23. maddesinde; bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı, hükme bağlanmıştır.

    DAVA : Taraflar arasındaki "menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4.Tüketici Mahkemesince görevsizliğe dair verilen 08.06.2005 gün ve 2005/305-416 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 24.01.2006 gün ve 2005/13375-2006/471 sayılı ilamı ile;

    ( ... Davacı, davalılardan Ema İnşaat ve Turizm Ltd.Şti. tarafından müteahhit olarak yaptığı konutlardan 24.10.2002 tarihinde satın aldığını, 31.12.2004 tarihinde teslim edileceğinin taahhüt edildiğini, ancak inşaatın durduğunu, satış bedeli karşılığında verdiği senetlerin ciro edildiğini, bu senetleri ödemek durumunda kalırsa mağdur olacağını, taksitle satış sözleşmesinin 4822 sayılı yasaya aykırı düzenlendiğini iddia ederek senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

    Davalı Ema Ltd.Şti. yargılamaya katılmamış, diğer davalı ise eser sözleşmesinin 4077 Sayılı Kanun kapsamına girmeyeceğini, davacının yatırım amacıyla konut satın aldığını ve iyiniyetli 3. kişi olduklarını savunarak davanın reddini dilemiştir.

    Mahkemece, görevsizlik kararı verilerek dosyanın Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair hüküm kurulmuş, bu hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

    1- 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde "Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar" hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar.

    Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

    Somut olayda davacının davalı Ema İnşaat ve Turizm Ltd. Şti. tarafından müteahhit sıfatıyla inşa edilen inşaattan bir adet konutu satın almak için Ema Ltd. Şti. ile 24.10.2002 tarihli adi yazılı sözleşmeyi düzenledikleri ihtilafsızdır. Ema Ltd. Şti. bu sözleşme ile yapacağı konutlardan bir adedini davacıya satmayı taahhüt etmiştir. Davalı Ema Ltd. Şti.'nin konut inşa ederek bu konutları alıcılarına sattığı da dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Konut alım ve satımına dair böyle bir hukuki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında değerlendirilmesi için mutlaka yapılmış olan konutun veya kat mülkiyeti oluşturulmuş konutun alıma satıma konu olması sözkonusu olmayıp, böyle bir sonuç 4077 sayılı yasanın amacına da aykırıdır. Tarafların 4077 sayılı yasada tanımı yapılan tüketici ve üretici, satıcı... sıfatlarını taşıması ve hukuki ihtilafın 4077 sayılı yasa kapsamında çözümlenebilecek nitelikte bulunması yeterlidir. Dava konusu ihtilaf değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında bulunduğunda duraksama bulunmamalıdır. Mahkemece, değinilen bu husus gözetilerek ve davaya bakmanın tüketici mahkemesinin görev alanında olduğu benimsenerek işin esasına girilip hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

    2- Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir... ),

    Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    KARAR : Dava, sözleşmeye konu konut amaçlı bağımsız bölümün kararlaştırılan sürede tesliminin imkansız hale geldiği iddiasına dayalı borçlu olunmadığının tespiti ile bedel karşılığı düzenlenip henüz ödenmeyen senetlerin iptali istemine ilişkindir.

    Davalı İnşaat şirketi dava dışı arsa malikleri ile yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yüklenici sıfatını taşımakta olup; davacı ile aralarında düzenledikleri satış sözleşmesinde ise satıcı sıfatı taşımaktadır.

    Davacı ile davalı inşaat şirketi arasındaki "Satış Sözleşmesi" başlıklı 24.10.2002 tarihli adi yazılı sözleşmede davacı alıcı, davalı inşaat şirketi ise satıcı sıfatıyla anılmakta, satış bedeli olarak kararlaştırılan 400.000.000.000 TL'nin sözleşme ekinde yer alan ödeme planına göre düzenlenen senetlerle tahsil edileceği, satışa konu konutun ise 31.12.2004 tarihinde vaziyet planında binanın oturduğu kendi alanının çevre düzenlemesi de tamamlanmış olarak sözleşme eki teknik şartnameye göre eksiksiz olarak alıcıya teslim edilmiş olacağı belirtilmektedir. Satım bedeli karşılığı davacı yanca düzenlenen senetler ise davalı inşaat şirketince diğer davalı Finans Şirketine ciro yoluyla geçmiştir.

    Davacı yan, satım bedeli karşılığı düzenlenen bu senetlerden bir kısmını ödemiş; ancak 12.10.2004 tarihinde Tüketici Mahkemesine açtığı eldeki dava ile; teslim tarihi yaklaştığı halde davalı inşaat şirketinin faaliyetini durdurmuş olması nedeniyle teslimin imkansız hale geldiğini, davalı inşaat şirketi aleyhine bir çok icra takibi bulunduğunu, 4077 sayılı Kanunun 4822 sayılı Kanun ile değişik 6/A maddesi hükmüne dayanılarak şahsi derilerin diğer davalıya da ileri sürülebileceğini, ifadeyle henüz ödenmeyen toplam 96.000.000.000 TL bedelli 8 adet senedin iptali ile davacının bu senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiştir.

    Davalı inşaat şirketi usulünce tebliğe karşın yargılamaya katılmamış; cevap ve delil de bildirmemiştir.

    Davalı Finans şirketi ise; davacının yatırım amacıyla taşınmaz aldığını, davacı ile diğer davalı arasındaki ilişkinin satım değil eser sözleşmesine dayalı olduğunu, görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olması gerektiğini, finans şirketi olmaları nedeniyle diğer davalı şirkete verdikleri kredinin teminatı olarak söz konusu senetleri aldıklarını, üçüncü iyiniyetli kişi konumunda olduklarını, ayrıca davacının diğer davalı şirketle aralarındaki sözleşmeyi feshetmediğini, ifadeyle davanın reddini savunmuş; %40 tazminata hükmedilmesini istemiştir.

    Tüketici Mahkemesince; "4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/c maddesinde belirtilen 'konut' kavramının tapuda kayıtlı ve satış tarihi itibariyle içerisinde oturulmaya müsait konut satışlarını kapsadığı, sözleşme tarihi itibariyle barınma ihtiyacını karşılayacak nitelikte konut bulunmadığı, bu itibarla temelinde eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın çözüm yerinin Tüketici Mahkemesi değil genel mahkemeler ve dolayısıyla Ticaret Mahkemesi olduğu" gerekçesiyle görevsizlikle dosyanın görevli Ankara Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

    Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece karar yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçelerle, sonuçta satışın 4077 sayılı Yasa kapsamında ve tüketici işlemi olduğu, Tüketici Mahkemesinin davaya bakmakla görevli bulunduğu ifade edilerek hüküm bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    Hükmü temyize davacı vekili getirmektedir.

    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki niteliğinin ne olduğu ve bu bağlamda davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine mi, yoksa Asliye Ticaret Mahkemesine mi ait bulunduğu, noktasında toplanmaktadır.

    İlkin belirtilmelidir ki, davalı inşaat şirketi ile dava dışı arsa malikleri arasındaki sözleşme eser sözleşmesi olup; yüklenici inşaat şirketi anılan sözleşme gereği imal edeceği konutlardan birisini henüz tamamlanmadan davacı ile aralarında düzenledikleri satış sözleşmesi ile kararlaştırılan koşullarda davacıya satmış; bir kısmı peşin bir kısmı da taksitler halinde olmak üzere senetlere bağlanan bedel karşılığında teslim etmeyi yükümlenmiştir.

    Şu durumda davacı ile davalı inşaat şirketi arasında sözleşme hukuksal nitelikçe eser sözleşmesi değil, satım sözleşmesidir. İnşaatı tamamlanmadan satıma konu edilmiş olması eser sözleşmesinin varlığını göstermemektedir.

    Diğer taraftan, konuyla ilgili 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3. maddesinde 4822 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle "konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar"da açıkça mal kavramı içine alınarak Kanunun koruma kapsamına dahil edilmiştir.

    4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un "Amaç" başlıklı 1. maddesinde; bu kanunun amacının, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmek olduğu, açıklanmış; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde de aynen; "Bu Kanun, 1 inci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar." hükmüne yer verilmiştir.

    Yine aynı Kanunun "Tanımlar" başlıklı 4822 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinin ( e ) bendinde tüketicinin, "bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan ve yararlanan gerçek ve tüzel kişiyi"; ( h ) bendinde Tüketici işleminin, "mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi", ( f ) bendinde satıcının, "kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek ve tüzel kişileri"; ( c ) bendinde ise malın, "Alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları" ifade edeceği belirtilmiştir.

    Görülmektedir ki, 4077 sayılı Kanun, ticari dağıtım zincirinin nihai halkasını oluşturan ve ekonominin nihai hedefi olan tüketicinin, satıcı karşısında daha etkin olarak korunması gereğinden hareketle düzenlenmiş ve bu koruma anlayışı tüketici hukukunun temelini oluşturmuştur.

    Tüketici, üretilip piyasaya sürülen ve üretim sürecinin hiçbir aşamasında bilgi sahibi olmadığı ürün veya sunulan hizmeti satın aldığı bir ilişkide zayıf olan taraf olarak kabul edilmiş; yasa koyucu, bu kabulden yola çıkarak iradesini tüketiciyi korumak şeklinde ortaya koymuştur. Giderek 4077 sayılı Kanun ile de bu koruma olgusunu yasal düzenleme altına alıp; üretim aşamasında bilgi sahibi olmadığı malları veya sunulan hizmetleri satın alan ve sözleşmede satıcıya karşı zayıf durumda olduğu kabul edilen tüketicinin, sonradan bu mal veya hizmetlerin ayıplı çıkması sonucu uğradığı zararın tazminini sağlama yoluna gitmiştir.

    Az yukarıda açıklandığı üzere 4077 sayılı Kanunun 3. maddesinin ilk şeklinde "mal" kavramı "ticaret konusu taşınır eşya" olarak tanımlanmışken 4822 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle bu tanım genişletilmiş; diğer unsurlar yanında "alışverişe konu olan konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar" da mal kavramına dahil edilerek, bunlar da tüketici hukukunun kapsam ve koruması altına alınmıştır.

    Eş söyleyişle, 4822 sayılı Kanunla, tüketicinin korunacağı alanlar genişletilerek; konut ve tatil amaçlı taşınmazlar da bu Kanun uygulamasında mal olarak kabul edilmiştir.

    Kanunun uygulanabilmesi için bu taşınmazların satıcısının ticari veya mesleki faaliyeti kapsamında bu malı sunuyor olması ve alıcının da bunları konut amacıyla satın alması gerekli ve yeterlidir. Kanunda konutun tamamlanmış olup olmadığı yönünden bir ayırıma gidilmemiş; konut amaçlı taşınmaz mal ifadesiyle kullanım amacının konut olması yeterli bulunmuştur.

    O halde, 4822 sayılı Kanunla konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar da 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3/c maddesinin kapsamına alındığına göre, tüketici hukuku hükümleri kapsamında ve onun koruması altında olduğu kabul edilmelidir.

    Kısacası, yasa koyucunun koruma iradesinin inşaatı tamamlanmadan veya kat mülkiyeti oluşturulmadan satışa sunulmuş olan konut ve yazlıkları satın alan tüketicileri de kapsadığı kuşkusuzdur.

    Böylesi bir satım sözleşmesinde tüketicinin, aynı zamanda imalatçı durumundaki satıcıya karşı güçsüz durumda olduğu, bilgi edinme ve ekonomik çıkarlarının korunması haklarını kullanamadığı duraksamadan uzaktır. Bu nedenle de tüketici, satışa konu konutta açık veya gizli ayıpların ortaya çıkması halinde 4077 sayılı Kanunun himayesine sığınabilecektir.

    Önemle vurgulanmalıdır ki, konut alım satımına dair uyuşmazlıkların 4077 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi için mutlaka yapılmış olan veya kat mülkiyeti oluşturulmuş bir konutun alım-satıma konu olması gerekmediği gibi, gerektiğini kabul halinde bu husus 4077 sayılı Kanun'un amacına da aykırıdır.

    Nitekim; açıklanan ilkeler Hukuk Genel Kurulu'nun 05.10.2005 gün ve 2005/14-490 E. 563 K., 14.12.2005 gün ve 2005/13-637 E. 731 K., 15.11.2006 gün ve 2006/13-644 E. 2006/707, 31.01.2007 gün ve 2007/13-60 E. 45 K. Sayılı kararlarında da benimsenmiştir.

    Somut olaya gelince; dava dışı arsa malikleri ile arasında düzenlenen eser sözleşmesinde yüklenici taraf olan davalı inşaatını tamamlamadan satışa sunduğu taşınmazlardan birini davacıya satıp; sözleşmede kararlaştırılan sürede teslimi üstlenmiştir.

    Şu durumda davacı ile davalı arasındaki sözleşme hukuki nitelikçe satış sözleşmesi olup, eser sözleşmesi değildir.

    Davalı ( satıcı-yüklenicinin ) satıcı sıfatıyla inşaatı tamamlamadan veya kat mülkiyeti oluşturmadan satışa sunduğu taşınmazı konut olarak kullanılmak üzere, ticari ve mesleki olmayan amaçla satın alan davacının, yukarıda ayrıntısıyla açıklanan yasal hükümler karşısında tüketici, davalının da satıcı sıfatını taşıdığı açıktır.

    Dolayısıyla tüketici ile satıcı arasındaki hukuki işlem de tüketici işlemidir. Tüketici hukuku; tüketicinin taraflardan birisini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsadığına göre; davacının bu sıfatla yaptığı işlem de tüketici hukuku kapsamında ve onun koruması altındadır.

    Bu nedenle eldeki uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında olup, bu Kanuna göre çözümü gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Anılan Kanunun 23. maddesinde; bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı, hükme bağlanmıştır.

    Hal böyle olunca; Yerel Mahkeme eldeki davaya bakmakla görevlidir. Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak işin esasına girilmesi ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, aksine gerekçelerle görevsizliğe dair önceki kararda direnilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

    Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

    SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.03.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

  4. #13
    mkocagul Misafir

    Tanımlı Re: Eser Sözleşmesine Giren PVC Doğrama Davası Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mi Açılır?

    Karşı oy yazısı harika. Ben buna benzer itirazlarımı, hem hakem heyetleri başkanlarına hemde Tükoder başkanına yapmıştım. Hepsine tamam ama asıl Tükoder in yanlışı savunan tutumu beni kırmıştı.
    Ben bu konu ile uğraşır iken pekçok örnekleme yapmıştım
    Mesela düğün gibi çok özel bir gününüz için çok özel bir gelinlik sipariş ettiniz.
    Bu gelinliklikte çok özel günde bir sorun çıktı ve bu özel gününüz mahvoldu. Bu mnevi yada maddi zararı hiçbir bedelin telafi etmesi mümkün değildir ama bu konuda Tüketici Mahkemesi'ne gidemiyorsunuz.
    Evinize Laminnat kaplattınız. Lafta hepsi garantili ama 6 ay sonra sorun çıktığında bu ürün için size verilen garanti belgesi bir işe yaramıyor.
    PVC doğramayı başka bir şekilde satın almanız mümkünmüdür?
    Elbette her ev birbirinin aynı değildir ve her evin ölçüsü farklı olacaktır. İşin kötüsü bu konu artık satıcılar tarafından da çözülmüştür. Benim anlamadığım Sanayi Bakanlığı bir işe yaramayan pratikte bir anlamı olmayan garanti belgesini neden zorunlu tutar.? Birde servis yönetmeliği var. Bu malda meydana gelecek garanti kapsamındaki veya ürün ömrü boyunca gereken onarım ve bakımları yapmak için servis zorunluluğu var ama uygulama yok.
    Bu uygulamaların ve yorumlamaların kanunun amacına aykırı olduğuna inanıyorum. Hukuk Genel Kurulu Kararı Yüksek Teknoloji gerektiren ürünlerinde bu yasa ile yorumlanmasının yanlış olduğunu yorumluyor ama otomobil ile ilgili verilmiş karar var. Şimdiki otomobillere yüksek teknoloji ürünü denmezse neye denir acaba?
    İlginize teşekkür ederim.
    Saygılarımla.

  5. #14
    mkocagul Misafir

    Tanımlı Re: Eser Sözleşmesine Giren PVC Doğrama Davası Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mi Açılır?

    İçtihadı birleştirme kararına ihtiyaç var galiba.

  6. #15
    mkocagul Misafir

    Tanımlı Re: Eser Sözleşmesine Giren PVC Doğrama Davası Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mi Açılır?

    HGK Konutun bitmiş veya bitmemiş olmasının önemli olmadığını söylüyor. Bitmemiş bir konut yasa kapsamına giriyor ise bu konutun PVC pencere ve kapıları neden girmez ben anlam veremiyorum.
    Maket üzerinden aldığınız konutlar bu karara göre tüketici yasası kapsamında.
    Ancak bu konutun PVC doğramaları bu kapsamda değil.
    Yani konutu aldınız ve içine girdiniz ve doğramalarınızda 6 ay sonra bir sorun meydana geldi. Ne olacak. Yada nereye dava açacaksınız.? Mütaahidin sorumluluğu var diye mütahit emi yoksa üreticiye mi? En önemlisi davayı nerede açacaksınız Tüketici Mahkemesinde mi?
    Benim doğramalarımda hala sorun var. Acaba diyorum yeniden yeni bir şikayet olarak tekrar dava açsam mı diyorum. Bu defa davayı kabul ederlerse işte o zaman şenlik var demektir.
    Saygı ve teşekkürlerimle.

  7. #16
    Kayıt Tarihi
    Sep 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    77
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Lightbulb Re: Eser Sözleşmesine Giren PVC Doğrama Davası Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mi Açılır?

    Alıntı mkocagul rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    İçtihadı birleştirme kararına ihtiyaç var galiba.
    Sayın mkocagul pişti olduk ;
    Kararları iyice incelemek gerekmektedir.Ayrıca bildiğiniz üzere Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin:

    Ücretsiz Tamir Yükümlülüğü
    Madde 13- Satıcı, malın; garanti süresi içinde, gerek malzeme ve işçilik gerekse montaj hatalarından dolayı arızalanması halinde işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad altında hiçbir ücret talep etmeksizin tamirini yapmak veya yaptırmakla yükümlüdür.

    Arızalarda kullanım hatasının bulunup bulunmadığı servis istasyonları, servis istasyonunun mevcut olmaması halinde sırasıyla; bu malın satıcısı, bayii, acentesi, temsilciliği, ithalatçısı veya imalatçı-üreticisinden birisi tarafından düzenlenen raporla belirlenir.

    Tüketiciler, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen rapora ilişkin olarak bilirkişi tarafından tespit yapılması talebiyle ilgili tüketici sorunları hakem heyetine başvurabilir.

    Diğer Yükümlülükler
    Madde 14- Tüketicinin onarım hakkını kullanmasına rağmen malın;
    a) Tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren, belirlenen garanti süresi içinde kalmak kaydıyla, bir yıl içerisinde; aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması veya farklı arızaların dörtten fazla meydana gelmesi veya belirlenen garanti süresi içerisinde farklı arızaların toplamının altıdan fazla olması unsurlarının yanı sıra, bu arızaların maldan yararlanamamayı sürekli kılması,
    b) Tamiri için gereken azami sürenin aşılması,
    c) Firmanın servis istasyonunun, servis istasyonunun mevcut olmaması halinde sırasıyla satıcısı, bayii, acentesi, temsilciliği, ithalatçısı veya imalatçı-üreticisinden birisinin düzenleyeceği raporla arızanın tamirinin mümkün bulunmadığının belirlenmesi,durumlarında, tüketici malın ücretsiz değiştirilmesini, bedel iadesi veya ayıp oranında bedel indirimi talep edebilir.

    Bu maddenin (c) bendinde belirtilen raporun, tüketicinin başvuru tarihinden itibaren yedi gün içerisinde düzenlenmesi zorunludur. Tüketici, raporun belirtilen süre içerisinde düzenlenmemesi veya raporu kabul etmemesi hallerinde, ilgili tüketici sorunları hakem heyetine başvurarak mevcut durumun tespit edilmesini isteyebilir.

    Peki bu durumlar karşısında nasıl yorumlayabiliriz? Bahsettiğinize göre tükoder de bu konu hakkında yeterli bilgiye sahip değilmiş. Garanti belgesi nasıl işe yaramaz peki bu yönetmelik ve ilgili kanun maddeleri ne olacak? İlgili raporun düzenlenmesi zorunlu.Rapor düzenlenmediğinde tüketici İLGİLİ TÜKETİCİ HAKEM HEYETİNE BAŞVURABİLİYORSA, TÜKETİCİ MAHKEMESİNE ÇOK RAHAT Başvurur diye düşünüyorum.

  8. #17
    mkocagul Misafir

    Tanımlı Re: Eser Sözleşmesine Giren PVC Doğrama Davası Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mi Açılır?

    Sayın av_ Aydoğan
    Kesinlikle çok haklısınız. Benimde itiraz ettiğim ve kabul edemediğim konu tam anlamı ile bu. Bir servis gelsin ve desin ki kullanıcı hatasıdır ve garanti kapsamında değildir. Başımın üzerinde yeri var. Tek o servis gelsin razıyım (Varsa tabi ki) Yasaya göre garanti ve servis uygulamaları için baş vuracağınız merci Tüketici sorunları Hakem Heyeti ve Tüketici Mahkemeleri. Ben size sayın mahkemeye verdiğim dilekçeleri göndermek isterim. Benim savunmam tamamen bu yönde. Ben yasada yazılı garanti uygulamalarının sonucunu talep ediyorum. Benim kararımda sayın mahkeme bir yetkili mahkeme belirtmiyor.İtirazın reddine diyor. Neden ve hangi gerekçe ile belli değil.
    Ben özellikle burada bir gerekçe belirtilmesini istedim ve duruşma anında itiraz ettim. Sayın hakim ile ciddi tartışmam oldu. Aldığınız bu karar hukuksuz ve kesin, Sulh Hukuk Mahkemesi mi garanti uygulaması yaptıracak dedim.
    Samimi söylüyorum bu yeni HGK kararına dayanarak yeni bir dava açmak fikri bende ağırlık kazandı. Öncelikle Tükoder e bir yanıt vermek gerektiğine inanıyorum.
    Saygılarımla.

    Not: HGK kararı inşaatı yapanı satıcı olarak yorumluyor. Benim elimdeki PVC doğrama sözleşmesinde Başlık olarak satış sözleşmesi yazıyor. Hiçbir yerinde ölçü ve benzeri tanımlama da yok.
    Konu mkocagul tarafından (16-10-2007 Saat 23:52:32 ) de değiştirilmiştir.

  9. #18
    Kayıt Tarihi
    Sep 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    77
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Eser Sözleşmesine Giren PVC Doğrama Davası Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mi Açılır?

    Sayın mkocagul;
    Ne yazık ki hukukta yorum sorunu ile karşı karşıyayız.Ancak kanunlarda bu kadar boşluklar söz konusu iken hakimlerin farklı yorumlarla karar vermelerini bile yadırgıyamıyor insan.Kanunlar da düzenlenmesi gereken sorumluluk esasları yönetmeliklerle düzenleniyorlar. Buna itiraz ettiğinizde de Avrupa Birliği müktesabatına uyum diyorlar. Bu konuda hem fikiriz. Dilekçelerinizi mail adresime yollarsanız boş bir zamanımda mutlaka incelerim.Mahkemenin gerekçeli karar vermemesinin bir nedeni olarak da tüketici heyetinin kararları hakkında verilen kararların kesin olmasına bağlıyorum. Tüketici mahkemesinin verdiği karar kesin olmasaydı belki de bu tarz bir yaklaşım sergilemezdi hakim.İyi günler.

  10. #19
    mkocagul Misafir

    Tanımlı Re: Eser Sözleşmesine Giren PVC Doğrama Davası Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mi Açılır?

    ? ibaresinin ne anlattığını yazarsanız birşey yazılabilir.

  11. #20
    Kayıt Tarihi
    Sep 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    77
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Eser Sözleşmesine Giren PVC Doğrama Davası Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mi Açılır?

    Alıntı mkocagul rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    ? ibaresinin ne anlattığını yazarsanız birşey yazılabilir.
    MErhaba kocagul;
    pardon yazdıgınızdan birşey anlamadım..

+ Konuyu Yanıtla
2 / 3 Sayfa İlkİlk 123 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

pvc istisna sözleşmesi

pimapen iade edilir mi

pvc is sozlesmesi

eser sozlesmesi ornegi pvc

inşaat işleri sozleşmesi mahkemesi

tadilan işleri sozleşmesi mahkemesi

isyerine pimapen yapilmasi eser sozlesmesi

eser sozlesmesi site yonetimi gorevli mahkeme

eser sözleşmesinden kaynaklanan davalar hangi mahkemede

pvc dogramada mahkeme acmak icin

pvc iş sozleşmesi ornek

05 12 2014 cigli tuketici hakem heyeti dava sonucu

pimamen iade

Forum

Benzer Konular :

  1. [Mirasçılık] Sulh hukuk mahkemesi sonucu
    Merhaba. Sulh hukuk mahkemesin mezat salonunda haziranın 22 sinde satışlarımız vardı satışlar gerçekleşti ve devlet tarafından verilen 10 günlük...
    Yazan: senju9 Forum: Miras Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 08-07-2015, 14:16:19
  2. Asliye hukuk ve Sulh hukuk mahkemesi arasındaki fark
    İyi günler, Bildiğim kadarıyla aynı davadaki maddi miktar ile ilgili mahkemenin sulh hukuk yada asliye hukuk olduğu belirleniyor, bir davanın...
    Yazan: lyon Forum: Hukuki Görüş ve Yorum
    Yanıt: 0
    Son İleti: 12-06-2015, 14:47:07
  3. Sulh Hukuk Mahkemesi
    Merhabalar Önemli Bir Konu Hakkında Değerli Bilgilerinize İhtiyacım Var, Umarım Yardımcı Olursunuz Şimididen Teşekkürler Herkese; Öncelikle...
    Yazan: 1234567000 Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 10-05-2009, 13:43:05
  4. 2.sulh hukuk mahkemesi kararı
    Ben ekte göndermiş olduğum mahkeme kararları hakkında bilgi almak istiyorum.Temyize gitsek şansımız olur mu acaba?kontratımızda imza eksik fakat biz...
    Yazan: arpaci Forum: Kira Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 08-05-2009, 19:10:44
  5. Sulh hukuk mahkemesi ve İcra hukuk mahkeme kararları, menfi tespit, banka hesabına bloke konması
    İcra hukuk mahkemesi ve Suh hukuk mahkemesinin aynı konu üzerinde iki farklı kararı; Arkadaşlar, olayı, kronolojisine göre anlatmak isterim, mahkeme...
    Yazan: Arascara Forum: İcra ve İflas Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 27-12-2008, 16:33:01

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.