Bir lisede (döner sermayesi yok) müdür yardımcısıyım.Ve müdürüm tarafından TİF işleri bana verildi.Yani otomatikman okulun Taşınır kayıt kontrol yetkilisi oluyorum.Buraya kadar tamam,eyvallah her işi yaparız sorun yok.Ama mal müdürlüğü kefalet sandığına giriş ve dolayısıyla maaşdan kesinti yapacağım diyor ben de resmi yazıyla tebliğ edin dedim resmi yazı falan yok okul idaresine sürekli dikte yapıyorlar.Şimdi olaya 2 kanun ve 1 yönetmelik karışıyor.2489 sayılı kefalet sandığı kanunu,5018 sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanununu ve son olarak da Taşınır mal yönetmeliği.
Bu bağlamda;

5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu 44. Maddesine istinaden hazırlanan Taşınır Mal Yönetmeliğinin TANIMLAR başlıklı 4. maddesinin “n” fıkrasında “TAŞINIR KAYIT VE KONTROL YETKİLİSİNİN TANIMI” şu şekilde yapılmıştır:
“Harcama yetkilisi adına taşınırları teslim alan, koruyan, kullanım yerlerine teslim eden, bu Yönetmelikte belirtilen esas ve usullere göre kayıtları tutan ve bunlara ilişkin belge ve cetvelleri düzenleyen ve bu hususlarda hesap verme sorumluluğu çerçevesinde harcama yetkilisine karşı sorumlu olan görevlileri,”

Gerek bu yönetmelikte, gerekse 5018 Sayılı kanunda; bu görevlendirmeden dolayı bir kesintinin yapılacağına dair hiçbir hüküm olmadığı gibi kendi malları gibi korumak ve sahiplenmek zorunda bırakıldıkları menkuller içinde ayrı bir ödenek almaları gerektiğine ilişkin bir hükümde yoktur.

2489 Sayılı Yasanın değişik 1. maddesinde sadece KEFALET KANUNA TABİ PERSONEL AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE TANIMLANMIŞTIR:
“10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bu idarelere bağlı döner sermayeli kuruluşlarda para, menkul kıymet ve ayniyatı alıp veren ve elinde tutan; memur, sözleşmeli personel ve işçiler (geçici işçiler hariç) için müteselsil kefalet usulü kabul edilmiş ve bu maksatla tüzel kişiliği haiz Kefalet Sandığı kurulmuştur. Bu Kanundaki memur ve müstahdem ibarelerinden bu fıkrada geçen kefalete tabi personel anlaşılır.”
Ayrıca buradaki bir ibare de bağlayıcı: "para, menkul kıymet ve ayniyatı alıp veren ve elinde tutan" burada tüm ibarelerin "ve" bağlacıyla bağlandığı dolasıyla bunların hepsini aynı anada yapanın bu kanuna tabi olması gerekir.Oysa biz sadece ve sadece alınanı kaydedip bozulanı düşüyoruz.Parayla pulla işimiz yok
YANİ: kefalete tabi olmak için bu üç şeyi birden yapıyor olmanız gerekir. Bunlardan bir tanesini değil. Sadece bunlardan birini yaptığınız için kefalete tabii olmanız gerekseydi maddenin şöyle yazılmış olması gerekirdi. "Para veya menkul kıymetleri veya ayniyatı alıp veren veya elinde tutan" denilmesi gerekirdi.

Milli Eğitim Bakanlığı 5018 Sayılı Yasanın I Sayılı Cetvelinde 13. sırada yer almaktadır. Tüm ilköğretim ve ortaöğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kuruluşlar olmasına karşın; SADECE MESLEK LİSELERİNİN BAZILARI DÖNER SERMAYEYE TABİDİR. Diğer tüm ilköğretim ve orta öğretim kurumları döner sermayeye bağlı olmayan kuruluşlardır.

2489 Sayılı yasada özellikle idarelere bağlı döner sermayeli kuruluşlar denilmek sureti ile kesinti yapılacak personelin döner sermayeye tabi olması aranmakta iken idare yine yasanın üzerine geçerek bu durumu göz önüne bile almadan herkese aynı düzenlemeyi uygulamak istemektedir.

Uygulanmak istenen idari işlemde ise yasa ve yönetmelik hükümleri bir birine karıştırılmış yöneticiler tarafından aşağıda belirttiğim temel anayasal düzenlemeler de göz ardı edilmiştir.

1-Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 10. Madde

2-Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 55. Madde

3-Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 18. Madde

Yine:
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun İkinci Görev Verilecek Memurlar Ve Görevler’i düzenleyen 88 maddesindeki “d) Öğretmenlere; okul ve enstitü müdürlüğü, başyardımcılığı ve yardımcılığı görevleri ikinci görev olarak yaptırılabilir.” ifadesi şahsıma müdür yardımcısı görevi verilmesinin dayanağıdır.
Taşınır Kayıt ve Kontrol Yetkilisi görevlendirmesi de yine aynı kanunun aynı maddesindeki “Kanuna tabi kurumlarda çalışan Devlet memurlarına esas görevlerinin yanında; A) Özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak memurlara gördürülmesi öngörülen sürekli hizmetler ikinci görev olarak verilebilir.” ifadesine göre yapılmaktadır. Zira bu görevlendirme 5018 sayılı Kamu Malî Yönetim ve Kontrol Kanunu’ndan alınan yetkiyle Harcama Yetkililerince yapılmaktadır.
Bu durumda Taşınır Kayıt ve Kontrol Yetkilisi görevi ikinci görev olarak memura gördürülmektedir.
Yine 657 Sayılı Kanun’un 90. Maddesindeki “Devlet memurlarına, vekâlet görevi, ikinci görev veya ders görevlerinden ancak birisi verilebilir. Öğretmenlerin idarî görevi bu hükmün dışındadır. Bir memurun üstünde birden çok ücretli vekâlet görevi veya ikinci görev bulunamaz.” İfadesine göre devlet memuru bir öğretmen olan ve ikinci görev olarak müdür yardımcılığı yapmakta olan şahsıma tekrar ikinci bir görev olarak Taşınır Kayıt ve Kontrol Yetkilisi görevi verilmesi 657 Sayılı Kanunun 90. Maddesine aykırıdır.

Ayrıca ; Kesintiler ve hak edişler Kadrolar üzerinden yapılır.Olmayan ve sadece görev paylaşımı sonucu bana verilen bir görevden dolayı mağdur olmam da eşitlik ilkesine aykırıdır.Burada da görevlendirilen personel ile görevlendirilmeyen personel arasında eşitsizlik ortaya çıkmıştır.Üstelik hiç anlamadağım ve daha önce yapmadığım branşımla hiç ilgisi olmayan bir iş.


Bu durumda ne yapabilirim.Meselenin çözümü idari mahkeme mi,şimdiden ilgilenen arkadaşlara teşekkür ederim saygılar...