+ Konuyu Yanıtla
1 den 7´e kadar toplam 7 ileti bulundu.
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Feb 2012
    Nerede
    gaziantep
    İletiler
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Yurtdışında bulunma sebebi ile duruşmaya katılamama

    Merhabalar,

    Yaklaşık 5 ay önce %50 suçlu olarak yaptığım trafik kazası var, karşı taraf olaydan 2 hafta sonra bana maddi tazminat davası açtı.Eğitim amaçlı yurtdışında olduğumdan yapılmış 3 duruşmaya katılamadım , fakat kaza anında yanımda olan ve mağdur sıfatında olan annem duruşmaya katıldı.
    Eğer 2 duruşmaya daha katılmaz isem suçlu sayılacağımı ve savunma yapmadan cezayı ödemek zorunda kalacağımı duydum.
    Yaklaşık 3 ay sonra tekrar Türkiye'ye dönüş yapacağım.Davanın ertelenmesi ve ben geldiğim tarihte başlaması mümkün müdür? Yurtdışından savunma yapabilirmiyim? mağdur sıfatında olan annem benim adıma savunma yapabilirmi? cevaplarınız için çok teşekkür ederim.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Yurtdışında bulunma sebebi ile duruşmaya katılamama konulu yargıtay kararı ara
    Yurtdışında bulunma sebebi ile duruşmaya katılamama konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Jun 2007
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    2.042
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurtdışında bulunma sebebi ile Duruşmaya katılamama

    Alıntı ismetaslan rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Merhabalar,

    Yaklaşık 5 ay önce %50 suçlu olarak yaptığım trafik kazası var, karşı taraf olaydan 2 hafta sonra bana maddi tazminat davası açtı.Eğitim amaçlı yurtdışında olduğumdan yapılmış 3 duruşmaya katılamadım , fakat kaza anında yanımda olan ve mağdur sıfatında olan annem duruşmaya katıldı.
    Eğer 2 duruşmaya daha katılmaz isem suçlu sayılacağımı ve savunma yapmadan cezayı ödemek zorunda kalacağımı duydum.
    Yaklaşık 3 ay sonra tekrar Türkiye'ye dönüş yapacağım.Davanın ertelenmesi ve ben geldiğim tarihte başlaması mümkün müdür? Yurtdışından savunma yapabilirmiyim? mağdur sıfatında olan annem benim adıma savunma yapabilirmi? cevaplarınız için çok teşekkür ederim.
    1-Yurt dışında da talimatla savunma yapabilirsiniz.

    2-Anneniz sizin yerinize savunma yapamaz.

    3-Mahkeme sizin dönüşünüze kadar ertelenemez.

    4- Eğer mahkeme size ulaşamazsa "zorla getirme " kararı çıkarabilir.

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Feb 2012
    Nerede
    gaziantep
    İletiler
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurtdışında bulunma sebebi ile Duruşmaya katılamama

    çok teşekkür ederim, Talimat ile savunma yapma hakkında bilgi verebilirmisiniz? yazdığım metnin bana ait olduğunu nasıl ispatlayacağım? ayrıca bu yaptığım savunma 'mahkemede konuşmuş gibi' etkili olurmu? (çünki meselede hakime anlatılması gereken detaylar var.)

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jun 2007
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    2.042
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurtdışında bulunma sebebi ile Duruşmaya katılamama

    CEZAİ İŞLERE İLİŞKİN ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİNDE ADLİ MAKAMLARIMIZCA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR HAKKINDA GENELGE (ULUSLARARASI HUKUK VE DIŞ İLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ)

    T.C.

    ADALET BAKANLIĞI

    Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

    Sayı : B.03.0.UİG.0.00.00.06/010.06.02/7

    01/01/2006

    Konu : Cezaî İşlere İlişkin Uluslararası İşbirliğinde

    Adlî Makamlarımızca Dikkat Edilmesi

    Gereken Hususlar

    **01/03/2008 tarih, B.03.0.UİG.0.00.00.06/010.06.02/7-1 ve 69/1 numaralı genelge ile yürürlükten kaldırılmıştır.**

    GENELGE

    No:69

    (1) Bilindiği üzere, Ülkemizde yapılan soruşturma ve kovuşturmalar dolayısıyla yabancı Devlet adlî makamlarından cezaî konularda adlî yardım isteminde bulunulması, yani usule ait işlemler ve adlî kararların tebliği, istinabe yoluyla ifade alınması, bilgi ve belge istenmesi, yurt dışında bulunan sanık ve hükümlülerin iadeleri, hükümlü transferi (nakli) ile yabancı Devlet adlî makamlarının aynı mahiyetteki istemlerinin yerine getirilmesi, ilgili Devletlerle aramızda yürürlükte bulunan ikili ya da çok taraflı sözleşmeler vasıtasıyla, bunların bulunmaması halinde de, uluslararası teamül hukuku kuralları ve karşılıklılık (mütekabiliyet) ilkesi çerçevesinde yürütülmektedir.

    (2) Bu Genelge, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) yürürlüğe girmesi, cezaî konularda karşılıklı adlî yardım, suçluların iadesi ve hükümlülerin nakli konularında taraf olduğumuz sözleşmelere yenilerinin eklenmesi ya da taraf olduğumuz çok taraflı sözleşmelere yeni katılımların olması göz önüne alınarak, bu hususlarda ve yabancı uyruklu sanıkların doğum-sabıka kayıtları ve adresleri ile yurt dışındaki Türk vatandaşlarının adreslerinin temini konularında Bakanlığımızla yapılan yazışmalarda ve gönderilen belgelerde tespit olunan hatâ ve eksikliklere meydan verilmemesi ve bu sebeplerle gereksiz zaman ve emek kaybı ile masrafa yol açılmaması, yargının süratli ve etkin bir şekilde işlevini yerine getirebilmesi için adlî teşkilâtımızın bu konularda bilgilendirilmesi amacıyla hazırlanmıştır.

    BİRİNCİ BÖLÜM : TEBLİGAT VE İSTİNABE

    I-TEBLİGAT:

    (1) Usule ait işlemler ve adlî kararların tebliği cezaî tebligatın konusunu oluşturmaktadır. Kendilerine ülkemizde veya ilgili yabancı ülkelerde tebligat yapılacak Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu şahıslar şüpheli, sanık, hükümlü, mağdur, müşteki, katılan, tanık ya da bilirkişi olabilir.

    (2) Yurtdışı tebligatın hukukî dayanağı, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Türkiye'nin taraf olduğu ikili veya çok taraflı sözleşmelerin ilgili hükümleri ve sözleşme bulunmadığı takdirde, karşılıklılık (mütekabiliyet) prensibidir.

    (3) Uluslararası sözleşmeler, yardım isteyen tarafın adlî makamlarınca yapılmış olan tebligat taleplerinin, yardım istenen tarafın kendi mevzuatında öngörülen şekillere uygun olarak yerine getirileceğini öngörmektedir. Mevzuatımızda 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 25 ve 25/a maddeleri yabancı ülkelerdeki yabancı uyruklu şahıslara ve Türk vatandaşlarına yapılacak tebligat usulünü düzenlemektedir.

    a) Yabancı Ülkede Yabancı Uyruklu Şahsa Tebligat

    1.Yabancı ülkede yabancı uyruklu şahsa yapılacak tebligata ilişkin düzenlenecek Türkçe evrakın, öncelikle ilgili yabancı dile tercümesinin yaptırılması zorunludur.

    2. Muhatabın bulunduğu ülkeye göre tebligat evrakının tercüme ettirileceği dil ya da diller Ek: 1'de belirtilmiştir.

    3. Ayrıca tebligat evrakı, tebliğ edilecek adlî belgeyi ve tebellüğ edecek yabancı uyruklu şahsın adı ve soyadı, uyrukluğu, yabancı ülkedeki açık adresi (orijinal yazılışıyla), onaylı kimlik belgesi veya pasaport örneğini içermelidir.

    b) Yabancı Ülkede Türk Vatandaşına Tebligat

    1. Tebliğ edilecek adlî belge, tebellüğ edecek Türk vatandaşının adı ve soyadı, ilgili yabancı ülkedeki açık adresi (orijinal yazılışıyla), onaylı nüfus kayıt örneği ile birlikte Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne muhatap bir üst yazıyla iletilmelidir.

    2. Yabancı ülkelerdeki Türk vatandaşlarına, Tebligat Kanununun 25/a maddesi uyarınca ilgili ülkelerdeki diplomatik temsilciliklerimiz ve konsolosluklarımız vasıtasıyla tebligat yapılması halinde, tebliğ işlemi sırasında yabancı adlî makamın müdahalesi olmayacağından tercümeye gerek bulunmamaktadır.

    3. İlgili yabancı ülkedeki T.C. Büyükelçiliği Konsolosluk Şubesi veya T.C. Başkonsolosluğu, tebliğ yapılacak vatandaşımıza 7201 sayılı Tebligat Kanunun 25/a maddesi kapsamında tebliğ işlemlerini, o devletin izin verdiği yöntemle gerçekleştirecektir. Tebliğ tarihinden itibaren (30) gün içinde Konsolosluğa başvurulmadığı takdirde, tebligat (30) günün hitamında yapılmış sayılacaktır. Muhatap, Konsolosluğa başvurduğu halde tebliğ evrakını almaktan kaçındığı takdirde, bu hususta düzenlenecek tutanak tarihinde tebliğ yapılmış sayılır.

    4. Ancak, 25/a maddesi uyarınca tebligatın yapılamaması veya adlî makamlarımızca doğrudan 25/1'inci maddesi uyarınca yabancı makamlar aracılığıyla tebligat yapılmasının talep edilmesi halinde, tebliğ istenen belgenin tercümesi ile birlikte gönderilmesi gerekmektedir.

    c) Yabancı Ülkede Türk Memurlarına ve Askerî Şahıslara Tebligat

    1. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 27'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, yabancı bir devlette resmî bir görevle bulunan Türk memurlarına (büyükelçi, başkonsolos, konsolos, siyasî memur, idarî ve ticarî ataşe, bakanlıklar veya diğer bağlı kuruluşların temsilcileri) tebligatın, Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla yapılacağı; 2'nci fıkrasında da, yabancı devlette bulunan askerî şahıslara tebligatın bağlı bulundukları Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri veya Jandarma Genel Komutanlıkları vasıtasıyla yapılacağı belirtilmiştir.

    2. Yabancı devlette bulunan Türk memurlarına veya askerî şahıslara, mahkemeler ve diğer adlî makamlarca tebligat, Türk vatandaşlarına yapılan tebligat usulüne göre yapılacaktır. Buna göre, Tebligat Tüzüğüne uygun olarak düzenlenecek tebliğ mazbatalı zarf içerisine tebliği istenen belgeler konularak, bir takım olarak ilgili makama iletilmek üzere Bakanlığımıza gönderilecektir. Ayrıca yabancı dilde tercümesine gerek bulunmamaktadır.

    d) Türkiye'de Bulunan Yabancı Devlet Diplomatik Temsilcilerine Tebligat

    1. Türkiye'de yabancı bir devletin temsilcisi sıfatıyla görevli bulunan büyükelçiler, elçiler, maslahatgüzarlar, yabancı elçilik müsteşar ve kâtipleri, elçilik ataşeleri ile bu görevde bulunanların eşleri, yanlarında bulunan çocukları ve diğer aile fertlerinin konsolosluk ilişkileri çerçevesinde diplomatik ayrıcalık ve bağışıklıktan yararlanmaları kabul edilmiştir. Bu kişilerle ilgili adlî makamlarca çıkarılan her türlü tebligat evrakı, Tebligat Tüzüğü'nün 45'inci maddesinin 4'ncü fıkrası uyarınca, tebliği çıkaran adlî makam tarafından diplomatik kanaldan Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile ilgili yabancı ülke dış temsilciliğine bir Nota ekinde iletilmek üzere Bakanlığımıza gönderilecektir. Bir kimsenin, diplomatik ayrıcalığı olan yabancılardan sayılıp sayılmadığı hususunda tereddüt edilmesi halinde keyfiyetin Bakanlığımızdan sorulması uygun olacaktır.

    II- İSTİNABE:

    (1) Uluslararası istinabe, bir devletin yetkili bir adlî makamının (istemde bulunulan devlet) diğer bir devletin (istemde bulunan devlet) adlî makamı adına yerine getirdiği işlemler bütünüdür.

    (2) Cezaî konularda istinabe;

    a) Şüpheli ve sanıkların ifadelerinin alınması veya sorgularının yapılması,

    b) Mağdur, müşteki, katılan, tanık ve bilirkişilerin dinlenilmesi,

    c) Bilgi ve kanıt temini ile banka kayıtları, muhasebe belgeleri, şirket dosyaları ve ticarî belgeler de dahil olmak üzere, ilgili belge ve kayıtların asıllarının veya tasdikli suretlerinin sağlanması,

    d) Delil toplamak amacıyla kazançların, malvarlıklarının, araç-gerecin ya da diğer hususların belirlenmesi veya izlenmesi,

    e) Delil amaçlı arama ve elkoyma, eşya ve yer incelemesi,

    f) El koyma ve müsadereye dair yabancı mahkeme kararlarının infazı,

    Amaçları ile talep edilebilir.

    (3) Ek: 6'daki örnek dikkate alınarak hazırlanacak adlî yardımlaşma talebi aşağıdaki bilgileri ihtiva edecektir:

    a) Talebi yapan makamın adı,

    b) Talebin ilgili olduğu soruşturma veya kovuşturmanın konusu ve niteliği ile soruşturma veya kovuşturmayı yürüten adlî makamın adı,

    c) Maddî olguların özeti, uygulanacak yasa maddeleri, mevcutsa iddianame,

    d) İstenilen yardımın tanımı, gerekçesi ve talep eden tarafın uygulanmasını arzu edebileceği herhangi bir özel usûlün ayrıntıları,

    e) Mümkün olduğu ölçüde, ilgili kişinin kimliği, adresi ve uyrukluğu,

    f) Delil, bilgi veya işlemlerin hangi amaçla talep edildiği.

    III-ADLÎ MAKAMLARIMIZCA İSTİNABE TALEPLERİNİN DÜZENLENMESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR:

    (1) Gerek Devletimizin gerekse Adlî Makamlarımızın yurt dışındaki itibarı açısından evrak, yazışma kurallarına uygun, itinalı ve temiz bir şekilde düzenlenmelidir.

    (2) Evrak ve tercümesi A4 (standart) ebatta beyaz kağıda yazılmalıdır. Saman veya pelür kağıda ya da arka tarafı daha önce kullanılmış kağıtlara yapılan yazışmalar iade edilecektir. Belirtilen ebatta olmayan, yırtık evrakın okunaklı bir şekilde fotokopisinin çekilip, usulüne uygun olarak onaylanmak suretiyle gönderilmesi gerekmektedir.

    (3) Evrakta ilgili kişilerin yurtdışı adresleri mutlaka orijinal haliyle ve mevcutsa posta kodunu içerecek şekilde yazılmalıdır. Türkçe okunuşu ile yazılan yabancı adresteki muhatabın bulunması mümkün olamamakta ve istem yerine getirilmeden iade edilmektedir.

    (4) Evrakın muhatabı yabancı uyruklu kişi ise, kişinin isim ve adresinin yazılı olduğu kimlik ve özellikle pasaport fotokopilerinin mutlaka evraka eklenmesi gerekmektedir. Latin alfabesi kullanmayan Devletlerin (Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, İran İslâm Cumhuriyeti ve Suudi Arabistan vb. ülkeler) uyrukları ile ilgili istemlerde bu esasa uyulmaması halinde istemin yerine getirilmesi mümkün olamamaktadır.

    (5) Evraka eklenmesi gereken karar, iddianame, tutanak vb. belgelerin soruşturma dosyalarından zımba delikleri yırtılmadan çıkarılmasına özen gösterilmelidir.

    (6) Talimatlar ve talepnamelerde, ilgili kanun ve uluslararası sözleşme isimleri tam olarak yazılmalıdır. (Kanun numaralarını belirtmek ya da CİKAYAS gibi Sözleşme kısaltmalarını yazmak yeterli olmamaktadır)

    (7) Talimatlar ve talepnameler, bunu düzenleyenin unvanı, sicil numarası, isim ve soyadını içermeli (bazı Devlet adlî makamları talepte bulunan hâkim ve savcının ismini içermeyen belgelerin gereğini yerine getirmemektedir), imzalanmalı ve okunaklı olarak mühürlenmelidir.

    (8) Yurt dışına gönderilecek evrak asılları, suretleri ve tercümelerinin her sayfası mutlaka okunaklı şekilde resmî mühürle onaylanıp, onaylayanın isim, soyadı, unvanı yazılarak imzalanmak suretiyle gönderilmelidir.

    (9) Talimatlarda, talebin yerine getirilmesi için kesin tarih belirtilmemelidir. Zira, evrak istemi yerine getirecek yabancı adlî makama ulaştığında, saptanan tarihler çoğu zaman geçmiş olduğundan, istemin yerine getirilmesine gerek kalmadığı düşüncesiyle yerine getirilmeden iade edilmektedir.

    (10) Tercüme işlemleri, hukuk lisanına vâkıf ve ehil tercümanlara yaptırılmalı ve ayrıca çevirinin aslına uygun olduğunu belirten ibarenin tercüme edilen dilde evraka şerh verilmesi veya damgalanması sağlanmalıdır. Ehil olmayan tercümanlara yaptırılan çeviriler taleplerimizin sonuçsuz kalmasına neden olmaktadır. İstinabe evrakının tercüme edileceği dil veya diller Ek: 1'de gösterilmiştir.

    (11) İstemi yerine getirecek olan yabancı adlî makamı ilgilendirmeyen ve istemin yerine getirilmesi ile ilgisi bulunmayan evrak, örneğin, tercümana teslime ilişkin tutanak, sarf kararı ve tercüme için yapılan yazışmalar, ara kararları vb. Bakanlığımıza gönderilmemelidir.

    (12) Uyuşturucu ve uyarıcı madde suçlarıyla ilgili olarak yurtdışına gönderilecek talimat ve eklerinin Türkçe nüshalarının ikişer adet olarak gönderilmesi gerekmektedir.

    (13) Yabancı ülkelerdeki diplomat ve konsoloslarımızın bulundukları ülkelerin adlî makamı huzurunda şüpheli veya sanık sıfatıyla ifade vermelerinin, görevlerinin niteliği bakımından sakınca doğurabileceği Dışişleri Bakanlığımızca bildirildiğinden, bu gibi hallerde söz konusu meslek mensuplarının yurda geliş tarihleri anılan Bakanlık aracılığıyla öğrenilip, geldiklerinde ilgili adlî makamımıza başvurmalarının kendilerine duyurulmak suretiyle sorgularının yapılmasının ve savunmalarının alınmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

    (14) 15 Kasım 1965 tarihli Hukukî ve Ticarî Konularda Adlî ve Gayrî Adlî Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Lahey Sözleşmesi'ne göre hazırlanmış bulunan 184 numaralı formun cezaî konularda kullanılmaması gerekmektedir.

    (15) Bakanlığımızda tercüme bürosu bulunmadığından, yabancı ülkelere gönderilecek olan veya yabancı adlî makamlardan alınan evrakın tercümesi için Bakanlığımıza başvurulmamalıdır.

    (16) Resmî yazışma kurallarına aykırı şekilde, derkenar not ekinde Bakanlığımıza evrak iletilmemelidir.

    IV- BAZI ÜLKELERLE İLGİLİ UYGULAMALAR:

    (1) Anglo-Sakson Ülkeler: Ülkemiz Kara Avrupası (continental) hukuk sistemini, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avustralya, İrlanda ve İngiltere gibi ülkeler Anglo-Sakson hukuk sistemini benimsemişlerdir. Her iki hukuk sistemi arasında derin farklılıklar bulunduğundan, Anglo-Sakson hukuk sistemini kabul etmiş ülkelere iletilecek istinabe taleplerinde, talebe konu suçların ve dayanağı fiillerin ayrıntılı ve mevcut delillerle bağlantı kurulacak biçimde izahı ve delillerin de talebe eksiksiz olarak eklenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda Anglo-Sakson hukuk sistemine sahip ülkelere gönderilecek adlî yardım başvurularında:

    a) Soruşturma veya kovuşturmayı yapan makamın adı ve talebin kimin adına yapıldığına yer verilmesi,

    b) İsnat edilen suçun ne olduğunun belirtilmesi ve cezaî soruşturma veya kovuşturma konusu fiilin tarifi,

    c) İstenilen yardımın ve ne amaçla talep edildiğinin ayrıntılı açıklanması,

    d) Sanığa sorulacak soruların düzenlenecek listede gösterilmesi,

    e) Talebin dayanağının belirtilmesi (sözleşme veya mütekabiliyet),

    f) İlgili şahsın kimlik bilgilerinin sağlanması,

    g) Talebin hangi zamana kadar yerine getirilmesi gerektiğinin belirtilmesi, eğer durum aciliyet arzediyorsa bunun gerekçesinin izah edilmesi (örneğin yaklaşmakta olan bir duruşma tarihi gibi),

    g)İlgili ülke makamlarına yardımcı olacağı düşünülen her türlü bilginin verilmesi,

    Gerekmektedir.

    (2) Fransa: Bu ülkeye gönderilecek evrakın tercümesine gerek bulunmamaktadır.

    (3) Hollanda: Bu ülkeye gönderilecek evrakın tercümesine gerek bulunmamaktadır. Ancak tutuklu, süreli ve benzeri acil hallerde, evrakın öncelikle Hollanda diline, bunun mümkün olmaması halinde İngilizce, Almanca veya Fransızca dillerinden birine tercümesinin yaptırılarak eklenmesi gerekmektedir.

    (4) Irak: Irak'ta gerçekleştirilen askerî müdahale sonrası dönemde, devlet kurumlarının yeniden faaliyete geçirilmesi çalışmalarının sonucu olarak Irak makamları ile Bağdat Büyükelçiliğimiz arasında resmî yazışma yapılması imkânı yeniden sağlanmış olmakla beraber, devlet kurumlarının etkin olarak işlediği ülkelerden alınabilecek sonuç beklenmemelidir. Askerî müdahale sırasında ve sonrasında kamu kurumlarının ve arşivlerin yağmalanması nedeniyle, Irak makamları kendilerine vaki taleplerimizin yerine getirilmesini teminen talebe konu dosyanın evveliyatının bir örneğinin de iletilmesini istemektedirler.

    (5) Japonya: Ülkemiz ile bu ülke arasında adlî yardımlaşma konusunda herhangi bir sözleşme bulunmadığından, talepler karşılıklılık ilkesi uyarınca yerine getirilmektedir. Bu nedenle, Japonya'ya gönderilecek evrakın düzenlenmesinde,

    a) Talepnamede, yapılması istenilen işlemin açık olarak belirtilmesi ve varsa muhatabın cevaplandırması istenilen soruların listelenmesi,

    b) İstinabe talebine konu kişi veya kuruluşun Japonya'daki adresinin tam ve açık bir şekilde talepnamede belirtilmesi,

    c) Talepnamede, istinabe nedeniyle yapılması gerekecek tüm harcamaların ödeneceğinin taahhüt edilmesi,

    d) Evraka Japonca tercümelerinin eklenmesi,

    Önem arz etmektedir.

    (6) Kosova: Sırbistan'ın Kosova'da sivil halka karşı uyguladığı etnik temizlik politikası nedeniyle, 1244 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı uyarınca, NATO tarafından müdahalede bulunulmuştur. Bu çerçevede, Kosova'nın merkezi Priştine'de, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği bünyesinde "Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu" (United Nations Mission in Kosova-UNMIK) oluşturulmuş bulunmaktadır. Sırbistan ve Karadağ ile geçmişte yürürlüğe giren "Türkiye Cumhuriyeti ile Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti Arasında Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi" ardıllık (halefiyet) ilkesi gereğince yürürlükte olup, keyfiyet Kosova'da istikrarlı bir rejim oluşuncaya kadar da geçerli bulunmaktadır. Bu nedenle yürürlükte bulunan iki taraflı sözleşme hükümlerine göre düzenlenecek adlî yardım taleplerinin "Kosova Yetkili Makamlarına" başlığı ile düzenlenmesi ve İngilizce tercümesinin eklenmesi gerekmektedir.

    (7) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti: Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında yürürlükteki ikili Sözleşmeye uygun olarak düzenlenecek istinabe talebinin, "K.K.T.C. Yetkili Adlî Makamına" hitaben düzenlenmesi ve iki suret halinde Bakanlığımıza iletilmesi gerekmektedir.

    (8) Suriye: Bu ülkeye gönderilecek tebligat ve istinabe evrakı aramızdaki ikili sözleşme ekinde yer alan örneklere uygun olarak düzenlenmelidir.

    (9) Suudî Arabistan: Bu ülkeye gönderilen adlî yardım evrakına konu suçların, kendi hukukuna göre de suç teşkil etmesi durumunda, mülkîlik ve bir suçtan iki defa yargılama yapılamaz prensiplerine aykırı olarak, vatandaşlarımız hakkında ayrıca yargılama yapıldığı ve ceza tayin edildiği bilindiğinden, istinabe talebi yerine ilgili vatandaşlarımız için yurda giriş ve çıkışlarında yakalanmaları amacıyla Emniyet Genel Müdürlüğünden tahdit fişi düzenlenmesi talebinde bulunulması veya istinabe evrakı düzenlenmesinden önce konuya ilişkin olarak Bakanlığımızdan görüş alınması uygun olacaktır.

    (10) İç karışıklık ve savaş halinde bulunan ülkeler: İç karışıklık ve savaş sebebiyle devlet kurumlarının tam olarak işlemediği ülkelere yönelik adlî yardım talepleri düzenlenmeden önce Bakanlığımızdan görüş alınması gereksiz yazışmaları engelleyecektir.

    V-YABANCI DEVLETLERİN İSTİNABE TALEPLERİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR:

    (1) İstinabe talepleri, talepte bulunulan devlet mevzuatına göre yerine getirilir. Dolayısıyla, yabancı adlî makamın istinabe talebi Türk mevzuatı hükümlerine göre yerine getirilecektir. Adlî yardım talepnamesinde, talebin yerine getirilmesinde özel bir usul uygulanması istenmekteyse, bu usul ancak Türk mevzuatı ile bağdaştığı oranda uygulanmalıdır. Eğer uygulanması istenilen usul tamamen veya kısmen hukuk sistemimizle bağdaşmıyorsa, talep yerine getirilmeden önce en kısa zamanda bu durum talepte bulunan yabancı adlî makamlara iletilmek üzere Bakanlığımıza bildirilmelidir. Aksi halde onlar için hukuken geçerli sayılmayacak bir işlemin yapılması, gereksiz emek ve zaman kaybına neden olmaktadır.

    (2) Sözleşmelerde belirtilen taleplerin ret halleri mevcut olduğunda, bu taleplerin yerine getirilmemesi gerekmektedir. Yine, Sözleşmeye koydukları çekinceler ve yaptıkları beyanlarla sözleşmenin uygulama alanını daraltan Taraf Devletlere karşı olarak da, aynı sınırlamalar çerçevesinde adlî yardımda bulunulması gerekmektedir. Zira, uluslararası hukuka göre egemen Devletler, birbirlerine karşı eşit düzeyde ve karşılıklı olarak yükümlülük altına girerler. Bu husus öncelikle Bakanlığımızca değerlendirilmektedir.

    (3) Adlî yardım talepnamesinde açıkça belirtmek kaydıyla, adlî yardım talebinde bulunan merciler veya ilgili kişiler (şüpheli, sanık, mağdur ve müşteki gibi) istinabe işleminin yerine getirilmesi sırasında hazır bulunmalarına izin verilmesini talep edebilirler. Talepte bulunulan adlî mercilerin de bu izni vermeleri halinde, hazır bulunmaya imkân verecek şekilde belirleyecekleri istinabe işlemi tarihini talepte bulunan makama bildirmeleri gerekir. Burada güdülen amaç, özellikle örgütlü ve ekonomik suçlara ilişkin karmaşık soruşturmalarda, soruşturma dosyasındaki bilgilerin tümünün, olayın aydınlatılmasını sağlayacak tüm soruların adlî yardım talepnamesine gerektiği şekilde aktarılması her zaman mümkün bulunmadığından, hazır bulunmasına izin verilen yabancı adlî makam temsilcilerine, istinabe işlemini yerine getiren (talepte bulunulan) adlî makam aracılığıyla ek sorular yöneltilebilmesine imkân sağlamaktır. Ayrıca, hazır bulunan yabancı görevli bizzat kendisi delillerin güvenilirliği ve inandırıcılığı konusunda kanaat sahibi olabilecektir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R(80) 8 sayılı Tavsiye Kararında, yabancı adlî makamların hazır bulunmaya izin verilmesi taleplerinin mümkün olduğunca olumlu karşılanması önerilmekle birlikte, Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardım Avrupa Sözleşmesinde böyle bir talebin kabulü için zorunluluk getirilmemiştir.

    (4) Hazır bulunma talebini de içeren bir istinabe talebi alındığında, aşağıdaki hususlar göz önünde tutulmalıdır:

    a) Yabancı görevli ve kişilerin, istinabe işlemi sırasında hazır bulunmalarına izin verilmesi olanağından yararlanarak, kendileri tarafından doğrudan bilgi ve belge sağlamaları mümkün olmayıp, tüm işlemlerin yetkili makam ve görevlilerimizce yerine getirilmesi,

    b) İstinabe işlemi sırasında Devletin ve Adlî Makamlarımızın itibarının gözetilmesi,

    c) İstinabe evrakının ve yapılan işlemlere ilişkin tüm belgelerin bir örneğinin işlem sonunda Bakanlığımıza gönderilmesi.

    (5) Bu itibarla, yukarıda yazılı hususlar dikkate alınmak suretiyle aşağıda belirtilen prosedürün uygulanması yerinde olacaktır:

    a) İfadelerine başvurulması istenilen kişi/kişilerin öncelikle gösterilen adreste olup olmadığının tespiti, söz konusu adreste bulunmaları halinde ve istinabe işlemi sırasında hazır bulunma istemine izin veriliyorsa, yabancı ülkeden geleceklere duyuru yapılıp bunların işlem sırasında hazır bulunmalarına olanak sağlayacak şekilde işlem tarihinin (istemde tarih konusunda bir öneri mevcut ise, bu hususta göz önünde bulundurularak) ve yerinin saptanması,

    b) Adlî yardım istemi farklı yerlerdeki adlî makamlarımızı ilgilendiriyorsa, bu takdirde ilgili adlî makamlarımızın birbirleriyle temasa geçmek suretiyle, istinabe işlemleri için birbirine yakın ve makul tarih tayin etmeleri,

    c) Konuya ilişkin olarak daha ayrıntılı bilgiye ihtiyaç duyulduğunda, telefon veya faksla Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü (İstinabe Bürosu telefon no. 312/414 78 08, Faks no: 312/425 02 90) ile irtibata geçilmesi.

    (6) Türkiye, Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardım Avrupa Sözleşmesi'ni (CİKAYAS) imzalarken arama ve eşyanın zaptını kapsayan talepleri, Sözleşmenin 5'inci maddesinin 1'inci fıkrasının a, b, c bentlerinde yazılı aşağıdaki şartlara bağlamış olup yetkili adlî makamımız tarafından adlî yardım talebinin düzenlenmesinde ve yurt dışından gelen adlî yardım taleplerinin yerine getirilmesinde;

    a) İstinabeyi gerektiren suçun hem yardım isteyen hem de yardım istenen tarafın kanunlarına göre cezalandırılabilir bir suç olması,

    b) İstinabeyi gerektiren suçun, yardım istenen taraf ülkesinde, suçlunun geri verilmesine elverişli bir suç olması,

    c) İstinabenin yerine getirilmesinin, yardım istenen tarafın kanunu ile bağdaşması,

    Hususları dikkate alınmalıdır.

    VI- BAZI SUÇLARLA İLGİLİ ÖZEL UYGULAMA:

    (1) 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 32 ve 68'inci maddeleri ihlâl edilerek, yurt içinde korunması gerekli ve Devlet malı niteliğindeki tarihî ve arkeolojik değeri haiz eserler, kazanç amacıyla, genelde Avrupa ülkelerine kaçırılmaktadır. Bu tür eserlerin, açılacak soruşturma çerçevesinde Ülkemize iadelerinin temini için, "Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardım Avrupa Sözleşmesi' (CİKAYAS), ilgili ikili sözleşme ya da mütekabiliyet prensibi yanı sıra Birleşmiş Milletler UNESCO nezdinde akdedilmiş bulunan ve 25/12/1979 tarih ve 2256 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve 26/01/1981 tarih ve 17232 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Kültür Varlıklarının Kanunsuz İthal, İhraç ve Mülkiyet Transferinin Önlenmesi ve Yasaklanması İçin Alınacak Tedbirlerle İlgili Sözleşme" hükümlerine istinaden, düzenlenecek istinabe evrakının ilgili yabancı dile tercümesi ile birlikte Bakanlığımıza iletilmesi önem arzetmektedir.

    (2) Diğer taraftan;

    a) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçları (TCK m. 188) ve uyuşturucudan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçlarına ilişkin (TCK m. 282) adlî yardım taleplerinde CİKAYAS ya da ikili sözleşmelerin yanı sıra taraf ise 1988 tarihli "Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelere Karşı BM Sözleşmesi"ne,

    b) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (TCK m. 220) suçuna ve diğer örgütlü suçlara ilişkin adlî yardım taleplerinde CİKAYAS ya da ikili sözleşmelerin yanı sıra taraf ise, " Birleşmiş Milletler Sınıraşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi"ne,

    c) Malvarlığı değerlerinin aklanması suçuna ilişkin (TCK m. 282) adlî yardım taleplerinde CİKAYAS ya da ikili sözleşmelerin yanı sıra taraf ise, " Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulması na İlişkin Sözleşme"ye,

    d) Terör suçlarında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin terörizme karşı mücadelede adlî makamlar arasında uluslararası işbirliğinin önemini vurgulayan 1373 (2001) sayılı kararına ve talepte bulunulan ülke taraf ise, "Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi" ve "Tedhişçiliğin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi"ne,

    e) Rüşvet, yabancı kamu görevlilerine rüşvet (TCK m. 252) ve diğer yolsuzluğa ilişkin suçlarda CİKAYAS ya da ikili sözleşmelerin yanı sıra taraf ise, "Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesi"ne (Madde 26) ve "OECD Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen Rüşvetin Önlenmesi Sözleşmesi"ne,

    Değinilmelidir.

    (3) Bu Sözleşmelere taraf olan devletlerin listesi Ek: 3 ve Ek: 4'de gösterilmiştir

    VII-EL KOYMA VE MÜSADERE KARARLARININ İNFAZINA İLİŞKİN KARŞILIKLI ADLÎ YARDIM:

    (1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçları (TCK m. 188), malvarlığı değerlerinin aklanması suçu (TCK m. 282), örgütlü suçlar ve yolsuzluk suçlarına ilişkin soruşturma ve davalarda yurtdışında bulunan malvarlığı değerleri hakkında verilen el koyma ve müsadereye ilişkin kararlar, "1988 tarihli Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelere Karşı BM Sözleşmesi" (Madde 5), "Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulması na İlişkin Sözleşme" (Madde 13), "Birleşmiş Milletler Sınıraşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi" (Madde 12-13) ve "Ceza Yargılarının Milletlerarası Değeri Avrupa Sözleşmesi" (Madde 45 vd.) çerçevesinde taraf ülkelerde infaz ettirilebilir.

    (2) Yabancı adlî makamların benzer talepleri de aynı sözleşmeler çerçevesinde Ülkemizde yerine getirilir.

    (3) Bu itibarla, yurt dışı bağlantılı ekonomik, malî ve örgütlü suçlarda şüpheli ve sanıkların yurtdışındaki malvarlıklarının araştırılması, tespit edilerek el konulması ve müsaderesinin sağlanması için düzenlenecek istinabe talebinin, CİKAYAS ya da ilgili ikili sözleşmenin yanı sıra, konusuna göre yukarıda değinilen sözleşme adı belirtilmek ve hükümleri de dikkate alınmak suretiyle hazırlanması ve evrakın iki nüsha halinde Bakanlığımıza iletilmesi gerekmektedir.

    VIII-TEBLİGAT VE İSTİNABEYE İLİŞKİN TARAF OLDUĞUMUZ SÖZLEŞMELER:

    (1) Tebligat ve istinabe alanında taraf olduğumuz çok taraflı sözleşmeler, taraf devletler, onay kanunu ile Resmi Gazete tarih ve sayısı aşağıda gösterilmiştir:

    a) Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardım Avrupa Sözleşmesi (CİKAYAS) (Avrupa Konseyi Sözleşme No. 30): Almanya, Andora Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Birleşik Krallık (İngiltere), Bosna Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Ermenistan, Estonya, Finlandiya, Fransa, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Letonya, Litvanya, Lihtenştayn, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Moldova, Monako, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, San Marino, Sırbistan-Karadağ, Slovakya, Slovenya, Ukrayna ve Yunanistan. Sözleşmenin onaylanması 18/03/1968 tarih ve 1034 sayılı Kanunla uygun bulunmuş olup, metni, 5'inci Tertip Düstur, Cilt: 7/2, sayfa: 1848-1900'da ve Resmî Gazete'nin 16/10/1968 tarih ve 13028 sayılı nüshasında yayımlanmıştır.

    b) Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardım Avrupa Sözleşmesine Ek Protokol (Avrupa Konseyi Sözleşme No. 99): Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Birleşik Krallık (İngiltere) Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Ermenistan, Finlandiya, Fransa, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, İzlanda, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Moldova, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, Sırbistan-Karadağ, Slovakya, Slovenya, Ukrayna ve Yunanistan. Protokol malî suçları CİKAYAS'ın kapsamına almakta, infazla ve mahkeme masrafları ile ilgili kararların tebliği ve sabıka kayıtlarına ilişkin bilgilerin iletilmesi esaslarını düzenlemektedir. Protokol'ün onaylanması 18/05/1987 tarih ve 3363 sayılı Kanunla uygun bulunmuş olup, metni 18/01/1990 tarih ve 20406 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    (2) Tebligat ve istinabe alanında taraf olduğumuz ikili sözleşmeler ve onay kanun numarası ile yayımlandığı Resmî Gazete tarih ve sayısı aşağıda gösterilmiştir:

    a) Amerika Birleşik Devletleri: "Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardım Antlaşması". 08/10/1980 tarih ve 2312 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Anlaşmanın metni 20/11/1980 tarih ve 17166 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    b) Çin: "Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Anlaşması". 27/09/1994 tarih ve 4034 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Anlaşmanın metni 12/11/1994 tarih ve 22109 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    c) Fas: "Türkiye Cumhuriyeti ile Fas Krallığı Arasında Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma ve Suçluların Geri Verilmesi Sözleşmesi". 19/04/1990 tarih ve 3639 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Sözleşme metni 07/10/1990 tarih ve 20658 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    d) Hindistan: "Türkiye Cumhuriyeti ile Hindistan Cumhuriyeti Arasında Cezaî Konularda Karşılıklı Adlî Yardım Anlaşması". 19/04/1990 tarih ve 3635 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Anlaşmanın metni 07/10/1990 tarih ve 20658 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    e) Irak: "Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Adlî İşbirliği Sözleşmesi". 19/04/1990 tarih ve 3638 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Sözleşmenin metni 02/08/1992 tarih ve 21303 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    f) İran: "Türkiye Cumhuriyeti ile İran Devleti (Şeyhinşahisi) Arasında İadei Mücrimin ve Cezaî Mevadda Adlî Müzaharet Muahedenamesi". 07/06/1937 tarih ve 3212 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Sözleşmenin 21/06/1937 tarih ve 3636 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    g) Kazakistan: "Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma ve Suçluların İadesi Anlaşması". 04/04/1997 tarih ve 4243 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Anlaşma metni 10/04/1997 tarih ve 22960 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    h) Kuveyt: "Türkiye Cumhuriyeti ile Kuveyt Devleti Arasında Hususî Hukuk, Ticaret ve Ceza Hukuku Konularında Hukukî ve Adli İşbirliği Anlaşması". Sözleşmenin metni 30/05/2000 tarih ve 24064 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    ı) K.K.T.C.: "Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma, Tanıma ve Tenfiz, Suçluların Geri Verilmesi ve Hükümlülerin Nakli Sözleşmesi". 27/10/1988 tarih ve 3490 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Sözleşmenin metni 13/02/1989 tarih ve 20079 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    i) Lübnan: Lübnan ile ülkemiz arasında suçluların geri verilmesi alanında ayrı bir sözleşme bulunmamakla beraber, "Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardım Anlaşması" Lübnan için de geçerlidir.

    j) Mısır: "Türkiye Cumhuriyeti ile Mısır Arap Cumhuriyeti Arasında Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma ve Suçluların İadesi Sözleşmesi". 19/04/1990 tarih ve 3634 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Sözleşmenin metni 07/10/1990 tarih ve 20658 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    k) Moğolistan: "Türkiye Cumhuriyeti ile Moğolistan Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Anlaşması". 10/02/2004 tarih ve 5088 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Sözleşmenin metni 04/05/2004 tarih ve 25452 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    l) Özbekistan: Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi. 17/07/1997 tarih ve 4286 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Sözleşmenin metni 07/11/1997 tarih ve 23163 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    m) Pakistan: "Türkiye Cumhuriyeti ile Pakistan İslâm Cumhuriyeti Arasında Ceza İşlerinde Karşılıklı Yardımlaşma Sözleşmesi". 02/04/1982 tarih ve 2663 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Sözleşmenin metni 16/03/1983 tarih ve 17989 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    n) Suriye: "Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardım Anlaşması". 19/11/1982 tarih ve 2710 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Anlaşmanın metni 18/03/1983 tarih ve 17991 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış, Türkçe metnindeki bazı maddî hatalar 15/09/1983 tarih ve 18166 sayılı Resmî Gazete'de düzeltilmiştir.

    o) Tacikistan: "Türkiye Cumhuriyeti ile Tacikistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi". Sözleşmenin metni 30/05/2000 tarih ve 24064 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    ö) Tunus: "Türkiye Cumhuriyeti ile Tunus Cumhuriyeti Arasında Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma ve Suçluların Geri Verilmesi Sözleşmesi". 24/09/1982 tarih ve 2706 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Sözleşmenin metni 20/02/1983 tarih ve 17965 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    p) Ürdün: "Türkiye Cumhuriyeti ile Haşimî Ürdün Krallığı Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi". 17/04/1975 tarih ve 1879 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Sözleşmenin metni 11/08/1975 tarih ve 15323 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    İKİNCİ BÖLÜM : SUÇLULARIN GERİ VERİLMESİ

    (1) Geri verme (iade), bir devletin (talep edilen devlet) ülkesinde bulunan bir bireyi, yargılanması (hüküm amaçlı geri verme) ya da cezasının infazı (infaz amaçlı geri verme) için diğer bir devlete (talep eden devlet) teslim etmesine imkân veren hukukî bir işlemdir.

    (2) İç mevzuatımızda geri vermeye ilişkin kaynakları, 1982 Anayasasının 38'inci maddesinin son fıkrası, değişik ülkelerle yapılmış ikili sözleşmeler, "Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi" (SİDAS), bu Sözleşmeye Ek 2'inci Protokol ve uyuşturucu maddeler, kara para aklama, sınıraşan örgütlü suçlar, yolsuzluk ve terörizmle mücadele bağlamında uluslararası kuruluşlar bünyesinde hazırlanan çok taraflı bazı sözleşmelerdeki geri vermeye dair hükümler ve geri vermeyi düzenleyen TCK'nun 18'inci maddesi oluşturmaktadır. Görüldüğü üzere, geri verme kurumunu iç hukuk ve milletlerarası hukuk normları birlikte düzenlemektedir.

    (3) Anayasamızın 38'inci maddesi, Uluslararası Ceza Divanı'na taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaşın suç sebebiyle geri verilemeyeceği hükmünü getirirken, TCK'nun 18'inci maddesi hangi suçların geri vermeye konu teşkil etmeyeceğine, yetkili ve görevli mahkemenin hangisi olduğuna, geçici tutuklamaya, geri vermede özellik kuralına ve geri vermeye nihaî olarak karar verecek makama ilişkin hükümler içermektedir.

    I- ÜLKEMİZİN TALEP EDEN DEVLET OLMASI:

    (1) İlgili sözleşme hükümlerinin incelenmesinden sonra, Ek: 7 ve Ek: 8'deki örnekler dikkate alınarak yabancı Devlet yetkili adlî makamına hitaben düzenlenecek iade talepnamesinde:

    a) Fiilin işlendiği yer ve zaman, müsnet fiilin nasıl ve hangi vasıtalar kullanılarak işlendiği, fiilin ihlâl ettiği kanun hükmü veya hükümleri de belirtilmek suretiyle hukukî tavsifi içine alacak şekilde iadeye esas suçun ayrıntılı izahı,

    b) Talepname tarihine kadar gerçekleştirilen adlî işlemlerin neler olduğu,

    c) Durma ve kesilme sebepleri de dikkate alınarak, dava veya ceza zamanaşımının sona ereceği tarih (TCK'nın 66, 67, 68, 71 ve 72'nci maddeleri),

    d)İadesi talep edilenin, nüfusa kayıtlı olduğu yer de dahil, açık kimlik bilgileri ve eşkâli,

    e)Bulunduğu veya ikamet ettiği yabancı ülkedeki açık adresi,

    f) Tutuklama kararını veren mahkeme, tutuklama kararının ve müzekkeresinin tarih ve sayısı (5271 sayılı CMK'nın 248/5, 100 ve 101'inci maddeleri),

    f) Hükümlü iadesi talep ediliyorsa, şartla ve bihakkın tahliye tarihlerini içeren ve infazı gereken ceza miktarını gösteren müddetname ile yakalama müzekkeresini çıkartan adlî makamın adı ve yakalama müzekkeresinin tarih ve sayısı,

    g)İade talebine esas sözleşmenin tam ismi,

    Yer almalıdır.

    (2) İadesi talep edilenin sanık veya hükümlü olması dikkate alınmak suretiyle bu talepnameye:

    a) İddianame veya mahkûmiyet kararı,

    b) Müddetname,

    c) Yakalama müzekkeresi veya tutuklama kararı,

    d) Suça uygulanan veya uygulanacak kanun madde metinleri (dava veya ceza zamanaşımı ile ilgili olanlar dahil),

    e) Kimliği ve uyrukluğu teşhiste yardımcı olacak nüfus kaydı, pasaport ve kırmızı bülten,

    f) Mevcutsa parmak izi formu ve fotoğraflı eşkâl tanımlama tutanağının onaylı örnekleri ile fotoğraflar,

    Eklenerek üç takım olarak düzenlenecek iade evrakının Bakanlığımıza iletilmesi gerekmektedir.

    (3) İade talepnamesi ve eklerinin yabancı dile tercüme ettirileceği göz önüne alınarak, tercümenin açık ve anlaşılır olması için iade evrakında uzun cümle ve paragraflardan kaçınılmalı, mümkün olduğu kadar sade ve öz ifadelere yer verilmelidir.

    (4) İade evrakı bilahare hukuk diline vâkıf bir tercüman vasıtasıyla iade istenilen devletin talep ettiği dil veya dillerden birine tercüme ettirilmelidir. (İade evrakının tercüme edileceği dil veya diller Ek: 2'de gösterilmiştir) Tercüme, mahallinde yaptırılabileceği gibi, Bakanlığımızca da yaptırılabilir.

    II- ÜLKEMİZİN TALEP EDİLEN DEVLET OLMASI:

    (1) Yabancı Devlet yetkili adlî makamınca ilgili ikili veya çok taraflı sözleşme kapsamında düzenlenen ve söz konusu sözleşmede öngörülen yolla (diplomatik yol veya doğrudan) merkezî makam olarak Bakanlığımıza iletilen iade talepnamesi ve eki evrak, Bakanlığımızda sözleşmeye uygunluk denetimi yapıldıktan sonra, Türk Ceza Kanunu'nun 18'inci maddesi 4'üncü fıkrasına göre kanunî gereğinin takdiri yönünden geri verilmesi talep edilen kişinin bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmektedir.

    (2) İlgili Sözleşmeye uygunluk denetimi sırasında saptanan eksiklikler, ek bilgi talebi şeklinde iade talep eden yabancı Devletten istenilebilir. Sağlanan ek bilgi ve belgeler ivedi olarak mahalline iletilir.

    (3) İade evrakının alınmasından önceki aşamada geçici tutuklama;

    a) Geri verme amacıyla geçici tutuklama, uluslararası düzeyde aranan kişinin yakalanmasından iade işleminin sonuçlanmasına kadar tutuklu bulundurulduğu süreci içeren bir tedbirdir. Geri verme amacıyla tutuklamada birinci aşama; iade amacıyla yakalamadan, iade evrakının, iade talebinde bulunulan ülkenin yetkili makamına ulaştırılmasına kadar olan safhadır. Kendisinden iade talep edilen tarafın yetkili makamları bu talep hakkında kendi mevzuatına göre karar verecektir. Burada amaç, iade konusunda sağlıklı bir inceleme ve değerlendirme yapılabilmesi için iade evrakı alınıncaya kadar, aranan kişinin kaçmasının önlenmesidir.

    b) Geçici tutuklama süreleri ikili sözleşmeler (Sözgelimi; Amerika Birleşik Devletleri için 60 gün, K.K.T.C. için 30 gün) ve "Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi"nin (SİDAS) 16'ncı maddesinin 4 ve 5'inci fıkralarında düzenlenmiştir. SİDAS'a göre tutuklamayı takip eden 18 günlük süre zarfında talep edilen tarafa iade evrakı gönderilmezse, iadesi talep edilen şahıs serbest bırakılabilecek, 40 günün sonunda ise, kesin olarak serbest bırakılacaktır. Ancak istisnaen şahsın kaçmasına engel olacak önlemlerin alınması şartıyla, geçici salıverme her zaman mümkündür. İade talebinin ulaşmaması nedeniyle serbest bırakılan kişi, iade talebinin sonradan gelmesi halinde yeniden tutuklanabilir.

    c) İade evrakının alınmasından önceki aşamada, konuya ilişkin Sözleşmenin ilgili hükmü incelenmeli, eğer bu aşamada zorunlu olarak geçici tutuklama öngörülmüşse, derhal görevli mahkemeden sözleşmede öngörülen süre kadar tutuklama kararı verilmesi için talepte bulunulmalı ve işlem sonucu Bakanlığımıza bildirilmelidir. Eğer, kişinin iadesini isteyen Devlet, mahkeme kararındaki tutuklama süresi içinde, iade evrakının çok kapsamlı olması, tercüme işleminin zaman alması gibi makul nedenlerle, iade evrakını bu süre zarfında iletemeyeceğini bildirip, önleyici tutuklama süresinin uzatılması talebinde bulunursa ve bu talep yapılan ön incelemede Bakanlıkça uygun görülürse, Sözleşmede de bu sürenin uzatılmasının açıkça öngörülmesi halinde, önleyici geçici tutuklama süresi, ilk tutuklama süresindeki işlemler tekrarlanarak uzatılabilir. Ancak ilgili Sözleşmede öngörülmemişse, önleyici tutuklama süresi uzatılamaz. Bu durumda, ilk aşamada verilen kararda tespit edilen süre sonunda iade evrakı alınmamışsa, kişi serbest bırakılmalıdır.

    d) Eğer ilgili Sözleşmede geçici tutuklama zorunlu olarak öngörülmemişse, bu takdirde, aranan kişinin kaçmasını önleyici tedbirler alınarak iade işlemleri CMK'da öngörülen tutuklama dışındaki koruma önlemleri ile sürdürülebilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus şahsın kaçmasını önleyici tedbirlerin etkinliğidir.

    e) İlgili Cumhuriyet Başsavcılıklarınca iade amacıyla geçici tutuklama işlemlerinde evrak sürekli izlemeye alınmalı ve tutuklama süresinin bitmesine 1 gün kala iade evrakının ulaştığına dair herhangi bir bilgi alınmamışsa, Bakanlığımızdan tutukluluğun devam ettirilip ettirilmeyeceği konusunda derhal bilgi istenmelidir. Eğer bu süre hafta sonu veya diğer tatil günlerine rastlıyorsa, bu işlem tatilin başlangıcından 1 gün önce yapılmalıdır.

    f) Bir yabancı Devletin adlî makamlarınca arandığından bahisle, kolluk tarafından yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edilen yabancı uyruklu kişinin iadesinin talep edilip edilmediği derhal Bakanlığımızdan sorulmalıdır. İadesinin istenildiği bildirilen yabancı uyruklu kişi Cumhuriyet Başsavcılığınca geçici tutuklama talebiyle yetkili Mahkemeye sevk edilmelidir.

    g) Geçici tutuklama kararında yakalanın tutuklu kalacağı süre muhakkak belirtilmelidir.

    h) Geri verme amacıyla tutuklanması talep edilen şahıs tutuklandığı takdirde, ilgili sözleşme hükmüne göre talep eden Devlet yetkili makamına bildirilmek üzere, tutuklanma tarihinin ve ilgili Sözleşmeye göre geçici tutuklama süresinin en seri şekilde Bakanlığımıza iletilmesi gerekmektedir.

    (4) İade evrakının alınmasından sonraki aşama;

    a) Geri verme sürecide ikinci aşama ise, iade evrakı alındıktan, yani iade evrakı, iade talebinde bulunan Devlet tarafından, kendisinden iade talebinde bulunulan Devletin yetkili makamlarına iletilmesinden sonraki aşamadır. Bu aşamanın başında, talep bütün unsurlarıyla incelenmekte ve konuya ilişkin uluslararası sözleşme hükümleri ve talepte bulunulan Devletin mevzuatı çerçevesinde, iade talebinin yerine getirilebileceği kanaatine varıldığı takdirde, keyfiyet yetkili makamların takdirine sunulmaktadır.

    İade evrakının alınmasından sonraki aşamada, iade evrakı ilgili Sözleşmede öngörülen şeklî şartlara ve esaslara uygunsa, kural olarak, iade amacıyla geçici tutuklama, iade işlemleri sonuçlanıncaya kadar devam etmelidir.

    b) İade işlemleri sonuçlanıncaya kadar geri verilmesi talep edilen kişinin tutukluluk durumu CMK'nın 108'inci maddesi gereğince gözden geçirilerek Bakanlığımıza düzenli olarak bilgi verilmelidir.

    III-GERİ VERME TALEPLERİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BAZI HUSUSLAR:

    (1) Terör suçları: Bu suçların faillerinin iadeleri talep edilirken, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin terörizme karşı mücadelede adlî makamlar arasında uluslararası işbirliğinin önemini vurgulayan üye ülkeleri bağlayıcı 1373 (2001) sayılı kararına, taraf ise, "Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesine", "Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi"ne (SİDAS) göre yapılan taleplerde ise "Tedhişçiliğin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi"ne de değinilmesi ve iade talebimizin siyasî suç gerekçesiyle reddedilmemesini teminen, ilgili Sözleşmeler kapsamında, iade talepnamesinde talebin haklılığını gösteren somut maddî eylemler ve hukukî esasların tatmin edici biçimde ayrıntılı olarak açıklanması büyük önem taşımaktadır.

    (2) İnsan hakları: İadeye konu şahsın iade sürecindeki talepleri kapsamında, suçluların iadesi konusunun; insan hakları yönünden "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi", mültecilik statüsü yönünden de 1951 tarihli "Mültecilerin Hukukî Statüsüne Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi"yle ilgili olduğu hususunun göz önünde tutulması gerekmektedir.

    (3) Pasaport ve kişisel eşyaların teslimi: Yabancı uyruklu sanık veya hükümlünün talep eden Devlete iadesi Bakanlar Kurulu'nca uygun görüldüğü takdirde, iade amacıyla geçici tutukluluk süresini gösteren belge ve pasaport ile kişisel eşyalarının, fiilen teslimi sırasında şahsı teslim alan yabancı Devlet görevlilerine teslim edilmesi zorunludur.

    (4) Özellik kuralı: Geri verme hâlinde, kişi ancak geri verme kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı yargılanabilir veya mahkûm olduğu ceza infaz edilebilir (TCK m. 18/8). Bu ilke "özellik" veya "hususîlik" kuralı olarak adlandırılır. Ancak, geri verme kapsamında bulunmayan suç için yargılama yapılmasına veya verilmiş olan cezanın infazına suçluyu geri veren devletin muvafakat (izin) vermesi halinde bu kural etkisini kaybeder. Böyle bir durumda ilgili adlî makamın muvafakat talebinde bulunması gereklidir. Özellik kuralının kişiye sağladığı koruma, süre ile sınırlıdır. Dolayısıyla geri verilen kişinin, serbest bırakılmasından sonra sözleşmelerde belirlenen bir süre içinde (Örneğin SİDAS'a göre 45 gün) kendi iradesi dışında bir engelleme olmaması kaydıyla, onu teslim almış devlet ülkesini terk etmemesi veya terk ettikten sonra geri dönmesi halinde bu kural işlemeyecektir.

    (5) Amerika Birleşik Devletleri'nden (A.B.D.) yapılacak iade talepleri: Anglo-Sakson hukuk sistemini benimsemiş olan Amerika Birleşik Devletlerinde ceza yargılaması Ülkemizin de genel olarak etkilendiği Kara Avrupası sisteminden farklılık göstermektedir. Amerika Birleşik Devletlerinden vaki iade taleplerimiz, Adalet Bakanlıklarınca avukatlar vasıtasıyla görevli mahkemeye iletilmekte, bu esnada iadesini istediğimiz şahısların avukatları da duruşmaya katılmaktadırlar. Bu süreç içerisinde iade evrakının Ülkemiz ile A.B.D. arasındaki Anlaşmada öngörüldüğü şekilde hazırlanması son derecede önem arz etmekte, aksi halde taleplerimiz kabul edilemez bulunabilmektedir. Bu nedenle, Amerika Birleşik Devletlerine yönelik iade talepleri düzenlenirken aşağıda belirtilen ve ana hatlarıyla açıklanan hususlara uyulması gerekmektedir:

    a) İade taleplerinin hangi hususları içereceği, "Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardım Anlaşması"nın "istemlerin içeriği" başlıklı 7'nci maddesinde iade istemine konu olan şahsın sanık, hükümözlü, hükümlü veya gıyapta hükümlü olmalarına göre dört ana bent altında düzenlenmiş bulunmaktadır. İade evrakı düzenlenirken iadesi istenilen şahsın statüsünün bu dört halden hangisine girdiği öncelikle ve mutlaka dikkate alınmalı ve iade evrakı buna göre düzenlenmelidir.

    b) Amerika Birleşik Devletleri yetkili adlî makamları, sadece Ülkemizde işlenilen suçla ilgili delillerin yanı sıra hukuk sistemimiz hakkında da bilgi sahibi olmadıklarından, olay ve delillerinin mümkün olduğunca ayrıntılı bir şekilde tarif edilmesi gerekmektedir. İkili Sözleşme ve iç mevzuatları açısından A.B.D. hâkimlerinin delillerin takdir ve değerlendirmesini yapma yetkileri bulunmaktadır. Bu itibarla, iadeye konu fiilin Amerika'da işlenmesi halinde de bu ülke kanunlarına göre cezalandırılabilir suç olduğu sonucunu verecek şekilde, suçun ayrıntılı olarak ne suretle işlendiği mutlaka belirtilmelidir.

    c) İade evrakına mümkünse iadesi istenilen şahsın fotoğrafı, parmak izleri ve fiziksel tarifinin eklenmesi ve ayrıca yeminli tanık veya tanıklar tarafından tutanakla şahsın teşhisi gerekmektedir. A.B.D. yetkili makamları "affidavit statement" olarak isimlendirdikleri bu tür teşhis belgelerine büyük önem vermektedirler.

    d) Suçun tavsifi yapılırken sadece tanımlamak yerine, iadesi istenilen kişi ile suç yeri ve deliller arasındaki nedensellik bağının açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

    e) Tüm delillerin ayrıntılı olarak açıklanması gerekmektedir. Sadece görgü tanıklarının ifadeleri yeterli olmayıp, örneğin bir cinayette kullanılan silâh üzerindeki parmak izlerinin iadesi istenilen şahsa ait olduğu vs. gibi hususlar da belirtilmelidir.

    f) İadesi istenilen şahsa isnat olunan suçun zamanaşımı süresi ve bu müddeti kesen sebepler de ayrıntılı şekilde açıklanmalıdır.

    g) Tanık ifadelerine atıf yapılırken ifadelerin hangi makam huzurunda ve yeminli olarak verilip verilmediği belirtilmelidir.

    h) A.B.D. mevzuatına göre, konuşma kayıtları çoğu zaman önemli delil teşkil ettiğinden telefon konuşmalarının yeri ve zamanı da mümkün olduğu ölçüde zikredilmelidir.

    ı) Bütün bu hususların yanı sıra, iade evrakı beş takım halinde düzenlenmeli, bir takım hazırlayan adlî makamda muhafaza edilmeli, dört takım okunaklı mühür ile onaylanarak Bakanlığımıza gönderilmelidir.

    i) İade evrakının bilgisayar ve elektronik daktilo ile hazırlanmasına ve yazım hatası olmamasına özen gösterilmelidir.

    (6) Birleşik Krallık'tan (İngiltere) yapılacak iade talepleri: Anglo-Sakson hukuk sistemini benimsemiş olan Birleşik Krallık'a yönelik iade evrakı düzenlenirken aşağıda belirtilen hususlara uyulması gerekmektedir:

    a) İade talepnamesinde, iadesi istenilen şahsın hükümlü mü sanık mı olduğu açıkça belirtilmelidir.

    b) İade talebine konu suçun ne şekilde işlendiğinin, yani maddî olayların nelerden ibaret olduğunun ve sanığın eyleminin iade talepnamesinde açık bir şekilde ve tarihsel sıraya göre anlatılması gerekmektedir.

    c) Birleşik Krallık yasalarına göre, bir suçun varlığına ve bunun suçlanan kişi tarafından işlenmiş olduğuna inandıracak makul veya muhtemel bir neden, tutuklama veya dava duruşmasına sevk için standart bir koşuldur. Bu nedenle talepnamede suça ilişkin olaylar ve kaynağının mümkün olduğu ölçüde açık ve ayrıntılı olarak tanımlanması gerekmektedir. Olayların en iyi bildirimi, isnat unsurlarını oluşturan hususların tarih sırasını izler ve sanığın eylemlerini tanımlar bir biçimde yazılmasıyla mümkündür. İade talebine konu birden fazla suç ve soruşturma olması halinde bu bildirimin her bir suç ve soruşturma yönünden ayrı ayrı yapılması gerekmektedir. Ancak, gereksiz ayrıntılardan da kaçınılmalıdır.

    d) Suçun tavsifi yapılırken, iadesi istenilen kişi ile suç ve deliller arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak şekilde bilgilere yer verilmesi Birleşik Krallık Mahkemesince kaçağın suçu işlediğine tam olarak kanaat getirilmesi ve fiilin İngiliz Hukukuna göre de suç teşkil edip etmediğinin değerlendirilmesi bakımından gerekmektedir.

    e) Suçu oluşturan maddî olaylar ve sanığın eylemlerinin açık ve tarihsel sıraya uygun bir şekilde anlatımından sonra bu bilgilerin kaynağı, deliller (tanık ifadeleri, raporlar gibi) olayla irtibatlı bir şekilde açıklanmalıdır. Delilleri açıklamak yeterli olup, delillerin örneğinin iade evrakına eklenmesi gerekli değildir. Tanık ifadelerine atıf yapılırken ifadelerin hangi makam huzurunda ve yeminli olarak verilip verilmediği belirtilmelidir.

    f) Suça öngörülen cezanın ne olduğu, zamanaşımı süresi ve zamanaşımını kesen işlemler de dikkate alınarak bu sürenin hangi tarihte sona ereceği hususlarının açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

    g) İade talepnamesinde, i adeye konu şahsın hükümlü ise, mahkûmiyet kararına rağmen neden yurtdışında ve kaçak olduğunun, gıyapta mahkûmiyet (kararın sanığın yokluğunda açıklanmış olması hali) halinde savunmasının alınıp alınmadığının, mahkemede bizzat bulunup bulunmadığının, yokluğunda bir avukat tarafından temsil edilip edilmediğinin, edildi ise kendi seçtiği avukat tarafından mı temsil edildiğinin, sanığın temyiz hakkı bulunup bulunmadığının ve kararın temyiz edilip edilmediğinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

    h)İade talepnamesine, aranılan kişinin belirgin ve son zamanlarda çekilmiş fotoğraf ve parmak izleri eklenmelidir. Eğer fotoğraf ve parmak izi yoksa aranılan kişinin mümkün olduğu ölçüde iyi bir fiziki tanımı sağlanmalıdır. Fotoğrafın aranılan kişiye ait olduğunun ayrıca bir tanıkla doğrulanması da (polis ifadesi de olabilir) kaçağın yakalanmasını kolaylaştırmaktadır. Sahtecilik ve benzeri suçlar için ise kredi kartı numaraları ve banka hesap numaralarının bildirilmesi gerekmektedir.

    ı) İade evrakının İngilizce diline çevirisinde kolaylığın sağlanması açısından oldukça yalın bir dil kullanılmalı ve mümkün olduğunca kısa cümleler kurulmalıdır.

    i)Sanık veya hükümlünün önceki mahkûmiyetlerinin, mahkemece yapılacak değerlendirmeye esas alınacağından gönderilmesi yararlı olacaktır.

    (7) Suriye: Bu ülkeye gönderilecek iade evrakı aramızdaki ikili sözleşme ekinde yer alan örneklere uygun olarak düzenlenmelidir.

    IV-YABANCI ÜLKELERE KAÇAN SANIK VE HÜKÜMLÜLERİN KIRMIZI BÜLTENLE YURT

    DIŞINDA ARATTIRILMALARI:

    (1) Hakkındaki kovuşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yabancı ülkede bulunan ve bu nedenle kendisine ulaşılamayan (CMK'nın 248/5'inci maddesi uyarınca) tutuklu kaçaklar ile hakkında yakalama müzekkeresi bulunan hükümlülerden, yurt dışına kaçmış olanların dava ve ceza zamanaşımı gibi nedenlerle takip ve hakkettikleri cezadan kurtulmalarına fırsat verilmeden bir an önce yakalanıp, adlî makamlar önüne çıkarılması, ceza adaletinin sağlanması ilkesinin gereğidir.

    (2) Ülkemizde bir suç işleyip yurt dışına kaçtığı duyumu alınan bir kimsenin yurt dışında iadesi amacıyla arattırılmasını teminen İnterpol Genel Sekreterliği tarafından Kırmızı Bülten çıkartılması talebinde bulunulabilmesi için, öncelikle bu kişi hakkında mahkemelerce verilmiş bir tutuklama kararı veya şahıs mahkûm edilip cezası kesinleşmişse, hükmedilen cezanın infazını teminen Cumhuriyet Başsavcılığınca çıkarılmış yakalama müzekkeresinin bulunması gerekmektedir.

    (3) Şüpheli veya sanık durumundaki kişiler hakkında uluslararası tutuklama müzekkeresi çıkarılması için, hazırlık soruşturması aşamasında Cumhuriyet başsavcılıklarınca, dava açılmışsa mahkemece, kesinleşmiş hapis cezaları nedeniyle aranan hükümlüler içinse Cumhuriyet başsavcılıklarınca talepte bulunulabilir.

    (4) Talepte bulunulurken;

    a) Aranan kişinin şüpheli, sanık veya hükümlü olmasına göre eksiksiz doldurulacak Ek: 9 ya da Ek: 10'da yer alan Kırmızı Bülten Formunun,

    b) Aranan şüpheli veya sanık ise, tutuklama kararının; hükümlü ise infaz için çıkarılan müzekkere örneğinin,

    c) Şüpheli veya sanık hakkında uygulanması muhtemel, hükümlü hakkında uygulanan kanun madde metinlerinin,

    d) Aranan kişinin açıklamalı nüfus kayıt örneğinin,

    e) Aranan kişinin açık eşkalini tespite yarayacak bilgi ve belgeler ile temin edilebildiği takdirde fotoğraf ve parmak izi formunun,

    İletilmesi gerekmektedir.

    (5) Böyle bir talepte bulunduktan sonra tutuklama kararı veya hapis cezasının infazı amacıyla çıkarılmış olan yakalama müzekkeresinin, herhangi bir nedenle infaz kabiliyeti ortadan kalkmışsa ve talebe konu hazırlık evrakı veya dava dosyası yetkisizlik, görevsizlik vb. gibi nedenlerle başka bir adlî makama gönderilmişse, Bakanlığımıza ivedilikle bilgi verilmelidir. Aksi takdirde, aranan şahıs yurt dışında yakalandığında, bulunduğu ülkenin muhtemel ek bilgi taleplerinin zamanında karşılanamaması nedeniyle serbest bırakılması ya da herhangi bir nedenle aranmasından vazgeçilen kişilerin yabancı ülkede gereksiz yere hürriyetinin kısıtlanması gibi arzu edilmeyen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.

    V-GERİ VERMEYE İLİŞKİN TARAF OLDUĞUMUZ SÖZLEŞMELER:

    (1) Suçluların geri verilmesi alanında taraf olduğumuz çok taraflı sözleşmeler, taraf devletler, onay kanunu ile Resmî Gazete tarih ve sayısı aşağıda gösterilmiştir:

    Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi (SİDAS- Avrupa Konseyi Sözleşme No. 24)

    Almanya, Andora, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Birleşik Krallık (İngiltere), Bosna Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Ermenistan, Estonya, Finlandiya, Fransa, Güney Afrika, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Letonya, Litvanya, Lihtenştayn, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Moldova, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, San Marino, Sırbistan-Karadağ, Slovakya, Slovenya, Ukrayna ve Yunanistan.

    Sözleşmenin onaylanması, 18/11/1959 tarih ve 7376 sayılı Kanunla uygun bulunmuş olup, metni Resmî Gazete'nin 26/11/1959 tarih ve 10365 sayılı nüshasında yayımlanmıştır.

    b) Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesine Ek 2. Protokol (Avrupa Konseyi Sözleşme No. 98) Taraf Devletler: Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Birleşik Krallık (İngiltere), Bosna Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Ermenistan, Estonya, Finlandiya, Güney Afrika, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Letonya, Litvanya, Macaristan, Makedonya, Malta, Moldova, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, Sırbistan-Karadağ, Slovakya, Slovenya ve Ukrayna.

    Anılan protokol; malî ve fer'i suçlar bakımından SİDAS'ın uygulama alanını genişletmektedir. Protokol 08/05/1991 tarih ve 3732 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunmuş olup, metni 25/09/1991 tarih ve 21002 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

    (2) Suçluların geri verilmesi alanında taraf olduğumuz ikili sözleşmeler, onay kanunu ile yayımlandığı Resmî Gazete tarih ve sayısı aşağıda gösterilmiştir (Gösterilmeyenler için bkz. istinabe ve tebligat bölümü-VIII);

    a) A.B.D.: "Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardım Antlaşması".

    b) Cezayir: "Türkiye Cumhuriyeti ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Arasında Hukukî İşbirliğine İlişkin Sözleşme". Sözleşmenin metni 21/05/1991 tarih ve 20877 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış olup, 01/08/2001 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

    c) Fas: "Türkiye Cumhuriyeti ile Fas Krallığı Arasında Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma ve Suçluların Geri Verilmesi Sözleşmesi".

    d) Irak: "Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Adlî İşbirliği Sözleşmesi".

    e) İran: "Türkiye Cumhuriyeti ile İran Devleti (Şeyhinşahisi) Arasında İadei Mücrimin ve Cezaî Mevadda Adlî Müzaharet Muahedenamesi".

    f) Kuveyt: "Türkiye Cumhuriyeti ile Kuveyt Devleti Arasında Hususî Hukuk, Ticaret ve Ceza Hukuku Konularında Hukukî ve Adli İşbirliği Anlaşması".

    g) K.K.T.C.: "Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma, Tanıma ve Tenfiz, Suçluların Geri Verilmesi ve Hükümlülerin Nakli Sözleşmesi".

    h) Libya: "Türkiye Cumhuriyeti ile Libya Arap Sosyalist Cemahiriyesi Arasında Suçluların Geri Verilmesi Anlaşması". Sözleşmenin metni 02/06/1987 tarih ve 19475 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış olup, 04/07/1989 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

    ı) Lübnan: Lübnan ile ülkemiz arasında suçluların geri verilmesi alanında ayrı bir sözleşme bulunmamakla beraber, "Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardım Anlaşması" Lübnan için de geçerlidir.

    i) Mısır: "Türkiye Cumhuriyeti ile Mısır Arap Cumhuriyeti Arasında Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma ve Suçluların İadesi Sözleşmesi".

    j) Moğolistan: "Türkiye Cumhuriyeti ile Moğolistan Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Anlaşması".

    k) Özbekistan: "Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi".

    l) Pakistan: "Türkiye Cumhuriyeti ile Pakistan İslâm Cumhuriyeti Arasında Suçluların Geri Verilmesi Anlaşması". Sözleşmenin metni 03/09/1984 tarih ve 18508 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış olup, 20/11/1984 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

    m) Suriye: "Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardım Anlaşması".

    n) Tacikistan: "Türkiye Cumhuriyeti ile Tacikistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi".

    o) Tunus: "Türkiye Cumhuriyeti ile Tunus Cumhuriyeti Arasında Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma ve Suçluların Geri Verilmesi Sözleşmesi".

    ö) Ürdün: "Türkiye Cumhuriyeti ile Haşimî Ürdün Krallığı Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi".

    p) Kazakistan: "Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma ve Suçluların İadesi Anlaşması

    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM : HÜKÜMLÜLERİN NAKLİ

    (1) Hükümlülerin nakli ya da transferi, hükümlünün, hakkında mahkûmiyet kararının verildiği devlette (Hüküm devleti) çekmekte olduğu hürriyeti bağlayıcı cezasının tamamının veya bakiye kısmının, diğer bir devlette (Yerine getiren devlet) infazı için o devlete gönderilmesidir. Hükümlülerin nakline dair işlemlerin hukukî dayanağını, 08/05/1984 tarih ve 3002 sayılı "Türk Vatandaşları Hakkında Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen Ceza Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanun" ve Türkiye'nin bu alanda taraf olduğu ikili veya 3339 Sayılı Kanunla onaylanan Hükümlülerin Nakline Dair Sözleşme ve uyuşturucu maddeler, sınıraşan örgütlü suçlar, yolsuzluk ve terörizmle mücadeleye ilişkin çok taraflı bazı uluslararası sözleşmelerdeki hükümlülerin nakline dair kurallar oluşturmaktadır.

    I- YABANCI HÜKÜMLÜLERİN NAKLİ:

    (1) Ülkemizde hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilerek cezaları kesinleşen ve "Hükümlülerin Nakline Dair Sözleşme"ye taraf ülke vatandaşlarının en az altı ay, aramızda ikili sözleşme olan yabancı devlet uyruklularının ise en az bir yıl infazı gereken cezalarının bulunması halinde, söz konusu Sözleşme içeriğinden haberdar edilmeleri gerekmektedir.

    (2) Yabancı hükümlüye yapılan bu bildirimden sonra, hükümlünün vatandaşlık bağı ile bağlı bulunduğu ülkeye naklini istemesi halinde öncelikle;

    a) Hükümlü hakkında kesinleşme şerhini içeren mahkeme kararının,

    b) Karar temyiz incelemesinden geçmiş ise, Yargıtay ilâmının,

    c) Hükümlüye uygulanan kanun madde metinlerinin,

    d) Hükümlünün kimlik belgelerinin fotokopilerinin (pasaport, sürücü belgesi vs.),

    e) Fotoğrafının,

    f) Hükümlünün hâkim önünde veya vatandaşı olduğu Devletin ülkemizdeki konsolosluk görevlisi huzurunda nakil istemine ilişkin yazılı irade beyanının,

    g) Hükmedilmiş ise, para cezasını ve yargılama giderlerini ödediğini belirtir belgelerin,

    h) Ceza infaz durumu, gözlem ve sınıflandırma, disiplin ve varsa sağlık raporunun,

    Üç takım halinde düzenlenerek Bakanlığımıza gönderilmesi gerekmektedir.

    II-HÜKÜMLÜLERİN NAKLİNE İLİŞKİN TARAF OLDUĞUMUZ SÖZLEŞMELER:

    (1) Hükümlülerin nakli alanında taraf olduğumuz çok taraflı sözleşme ve taraf devletler aşağıda gösterilmiştir.

    a) Hükümlülerin Nakline Dair Sözleşme (Avrupa Konseyi Sözleşme No. 112). Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Andora, Arnavutluk, Avusturya, Avustralya, Azerbaycan, Bahama Adaları, Belçika, Bolivya, Bosna Hersek Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Ekvador, Ermenistan, Estonya, Finlandiya, Fransa, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İzlanda, İrlanda, İtalya, Japonya, Kanada, Güney Kore, Kosta-Rika, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Makedonya, Mauritius, Moldova, Norveç, Panama, Polonya, Portekiz, Romanya, San Marino, Sırbistan-Karadağ, Slovakya, Şili, Slovenya, Ukrayna, Birleşik Krallık (İngiltere), Trinidad-Tobago, Venezuela, Yunanistan, Tonga.

    Sözleşmenin onaylanması 26/03/1987 tarih ve 3339 sayılı Kanunla uygun bulunmuş olup, metni 13/06/1987 tarih ve 19486 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır. Sözleşme Avrupa Konseyi üyesi Devletler dışındaki Devletlerin de katılımına açıktır.

    (2) Hükümlü Transferi alanında taraf olduğumuz ikili sözleşmeler ve onay kanun numarası ile yayımlandığı Resmî Gazete tarih ve sayısı aşağıda gösterilmiştir: (Gösterilmeyenler için bkz. istinabe ve tebligat bölümü-VIII)

    a) Fas: "Türkiye Cumhuriyeti ile Fas Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline İlişkin İşbirliği Sözleşmesi. Sözleşmenin metni 07/10/1990 tarih ve 20658 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış olup, 25/03/2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

    b) Irak: "Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Adlî İşbirliği Sözleşmesi".

    c) K.K.T.C.: "Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma, Tanıma ve Tenfiz, Suçluların Geri Verilmesi ve Hükümlülerin Nakli Sözleşmesi".

    d) Kuveyt: "Türkiye Cumhuriyeti ile Kuveyt Devleti Arasında Hususî Hukuk, Ticaret ve Ceza Hukuku Konularında Hukukî ve Adli İşbirliği Anlaşması".

    e) Mısır: "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hükümlülerin Transferine Dair Sözleşme". Sözleşmenin metni 03/07/1987 tarih ve 19506 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış olup, 01/01/1988 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

    f) Moğolistan: "Türkiye Cumhuriyeti ile Moğolistan Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Anlaşması".

    g) Özbekistan: "Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi".

    h) Tacikistan: "Türkiye Cumhuriyeti ile Tacikistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi". Sözleşmenin metni 30/05/2000 tarih ve 24064 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış olup, 22/06/2001 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

    DÖRDÜNCÜ BÖLÜM : YURTDIŞI ADRES ARAŞTIRMALARI VE YABANCI UYRUKLU ŞAHISLARIN DOĞUM VE SABIKA KAYITLARININ TEMİNİ

    I-TÜRK VATANDAŞLARININ YURTDIŞI ADRESLERİNİN TESPİTİ:

    (1) Şüpheli, sanık, hükümlü, mağdur, müşteki, müdahil ve tanık olarak yurtdışında bulunan Türk vatandaşlarının adreslerinin tespitine ilişkin taleplerde Bakanlığımız aracı kılınmalıdır. Yurtdışındaki temsilciliklerimizce araştırma yapılabilmesi için talebe konu şahısların bulundukları ülke ve ayrıntılı nüfus bilgilerine gereksinim duyulmaktadır.

    (2) Yabancı ülkelerde bulunan vatandaşlarımızın adreslerinin, ekonomik ve sosyal durumlarının ve ücretlerinin saptanması istemine ilişkin mahkeme müzekkerelerine, ilgili kişinin yurtdışında bilinen en son adresinin, şehir ismi, sokak veya cadde ismi veya numarası ve şehir kod numarası ile birlikte ve orijinal yazılış şekliyle tam olarak yazılması, karışıklığa ve yanlışlığa yer verilmemesi için, ilgilinin anne ve baba adının, doğum yerinin, ay, gün ve yıl olarak doğum tarihinin de belirtilmesi uygun olacaktır. İlgililerin son bulundukları adreslerin tespit edilememesi halinde, hangi ülkede bulundukları ve kimlik bilgileri belirtilmek suretiyle araştırma yapılması istenmelidir. Her iki durumda da, söz konusu taleplerin Bakanlığımız aracılığı ile Dışişleri Bakanlığına intikal ettirilmesi gerekmektedir.

    II-YABANCI UYRUKLU ŞAHISLARIN DOĞUM VE SABIKA KAYITLARI İLE ADRESLERİNİN TESPİTİ:

    (1) Ülkemizde suç işleyen ve şüpheli veya sanık sıfatı taşıyan yabancı uyruklu kişilerle, açılan kamu davalarında mağdur, müşteki veya tanık konumundaki yabancı uyruklu diğer kişilerin nüfus-sabıka kayıtlarının teminine ve adreslerinin tespitine ilişkin olarak adlî mercilerimizce yapılan talepler, Uluslararası Kriminal Polis Teşkilâtı (INTERPOL) Ana Sözleşmesi'nin 2'nci maddesi ile "Ceza İşlerinde Karşılıklı Adlî Yardım Avrupa Sözleşmesi"nin 15'inci maddesi 5'inci bendi çerçevesinde İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığı tarafından yerine getirilmektedir.

    Bununla birlikte;

    Hollanda'ya yönelik bu tür taleplerin anılan ülke adlî makamlarına hitaben düzenlenecek istinabe evrakı ile,

    İNTERPOL'e üye olmayan ülkeler ile Filistin, Somali, Pakistan, Bangladeş, Irak, Hindistan, Nijerya, Afganistan ve Güney Afrika'ya yönelik taleplerin ise diplomatik kanaldan temin edilmek üzere Bakanlığımıza iletilmesi gerekmektedir.

    (2) İNTERPOL'e üye Devletler Ek: 5'de gösterilmiş olup, bu Devlet vatandaşlarının;

    a) Doğum ve sabıka kayıtlarının temini için; sanığın adı, soyadı, ana ve baba adı, tespit edilebilen açık adresi orijinal yazılış şekliyle yazılıp, atılı suç belirtilmek ve sanığın pasaport veya benzeri kimliğinin fotokopisi, fotoğraf ve parmak izi formu eklenmek suretiyle doğrudan Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığı'ndan

    b) Adreslerinin tespiti için ise; yukarıda sayılan bilgi ve belgelerle doğrudan ve birim adı belirtilmeksizin Emniyet Genel Müdürlüğü'nden,

    İstemde bulunulması gerekmektedir.

    (3) İNTERPOL'e üye ülkeden yabancı uyruklu şahısların nüfus-sabıka ve adres kayıtlarının tespiti amacıyla yapılacak olan taleplerde mümkün olduğunca dava konusu suçun özeti, sanığın uyruğu (vatansız olması halinde daha önce vatandaşı olduğu ülke adı), tam ve açık kimlik bilgileri (anne-baba adı, tam doğum tarihi (günü/ayı/yılı) ve yeri, ülkesindeki daimî açık ve kesin ikamet-iş adresleri ve telefonları (orijinal belgelerdeki yazılış şekliyle), vatandaşı olduğu ülke yetkili makamlarının verdiği pasaport, sürücü belgesi, nüfus cüzdanı veya benzeri kimlik belge fotokopileri veya seri numaraları ile verildiği yer ve tarih, kimlik teyidinin yanında, sabıka kayıtlarının tespitine yarayan, bütün ülke makamlarınca da talep edilen ve uluslararası geçerliliği olan fotoğraf ve parmak izi formları ile birlikte gönderilmesi, taleplerin yerine getirilmesi ihtimalini artıracaktır.

    (4) Yurda giriş çıkış kayıtlarına ilişkin bilgi temini için; İçişleri Bakanlığının 09/03/2005 tarih ve 2005/26 sayılı Genelgesinde belirtildiği üzere, adlî makamlarımızın, Türk ya da yabancı uyruklu şahısların yurda giriş veya çıkışlarına ilişkin bilgileri Emniyet Genel Müdürlüğünden değil, bu tür veriler Valilikler bünyesinde mevcut bilgi işletim sistemlerine de işlendiğinden, zaman kaybının önlenmesi ve gereksiz yazışmaya meydan verilmemesi amacıyla, adlî makamın bulunduğu yer Valiliğinden (Emniyet Müdürlüğünden) talep etmesi gerekmektedir.

    (5) Yurda giriş çıkış tahdit kayıtlarının konulması veya kaldırılmasına dair Mahkeme kararlarının bildirilmesi; 5682 Sayılı Pasaport Kanunu'nun 7 ve 22'nci maddelerinin uygulanması ile ilgili olarak, tahdit konulması veya kaldırılmasına ilişkin bilgilerin zamanında ve eksiksiz şekilde İl Emniyet Müdürlüklerine iletilmesine ve evvelce haklarında eksik bilgi verilen şahıslarla ilgili ayrıntılı bilgilerin İl Emniyet Müdürlüklerine ayrıca duyurulmasına vatandaşların mağdur olmamaları açısından dikkat edilmelidir.

    Bundan böyle, cezai konularda uluslararası işbirliğine ilişkin işlemlerin bu Genelge esaslarına uygun olarak yürütülmesini rica ederim.

    Cemil ÇİÇEK

    Bakan

    EKLER:

    EK-1 Tebligat ve istinabe evrakının tercüme ettirileceği dil veya diller

    EK-2 İade evrakının tercüme ettirileceği dil veya diller

    EK-3 Uluslararası adlî işbirliğine ilişkin taraf olduğumuz Avrupa Konseyi Sözleşmeleri

    EK-4 Uluslararası adlî işbirliğine ilişkin taraf olduğumuz Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri

    EK-5 İnterpole üye ülkeler

    EK-6 İstinabe talep örneği

    EK-7 Geri verme talep örneği (şüpheli ve sanık)

    EK-8 Geri verme talep örneği (hükümlü)

    EK-9 Kırmızı Bülten formu (şüpheli ve sanık)

    EK-10 Kırmızı Bülten formu (hükümlü)

    EK - 1 İSTİNABE ve TEBLİGAT EVRAKININ TERCÜME ETTİRİLECEĞİ DİLLER "html" formatında düzenlenmiştir. Görmek için fihristi kullanınız.

    EK-2 İADE EVRAKININ TERCÜME ETTİRİLECEĞİ DİLLER "html" formatında düzenlenmiştir. Görmek için fihristi kullanınız.

    EK-3 ULUSLARARASI ADLÎ İŞBİRLİĞİNE İLİŞKİN TARAF OLDUĞUMUZ AVRUPA KONSEYİ SÖZLEŞMELERİ "html" formatında düzenlenmiştir. Görmek için fihristi kullanınız.

    EK-4 ULUSLARARASI ADLÎ İŞBİRLİĞİNE İLİŞKİN TARAF OLDUĞUMUZ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SÖZLEŞMELERİ "html" formatında düzenlenmiştir. Görmek için fihristi kullanınız.

    EK-5 İNTERPOL'E ÜYE DEVLETLER "html" formatında düzenlenmiştir. Görmek için fihristi kullanınız.

    EK-6

    İSTİNABE TALEP ÖRNEĞİ

    Standart A 4 ebadında beyaz kâğıda yazılacak

    .... /.... / ....

    T.C.

    ...............................Cumhuriyet Başsavcılığı (veya).............Mahkemesi

    (ülke ismi) Yetkili Adlî Makamına

    (Şüpheli/Şüphelilerin veya sanık/sanıkların kimliği) hakkında ..........................tarihinde (olay yeri)'de ...............suçunu işlediği/işledikleri (suça ilişkin açıklayıcı bilgi verilecek) şüphesiyle Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından soruşturma yapılmaktadır (veya iddiasıyla ................Cumhuriyet Başsavcılığının .............tarih ve ............sayılı iddianamesiyle Mahkememize kamu davası açılmıştır).

    Şüpheli/Şüphelilerin veya sanığın/sanıkların eylemine (yalnızca kanun numarası belirtilmeden Kanunun tam ve açık ismi yazılarak)'ın .................maddesinin/maddelerinin uygulanması söz konusu bulunmaktadır.

    Soruşturmanın (ya da kovuşturmanın) sonuçlandırılabilmesi için, (isteme dayanak teşkil eden sözleşme adı) hükümlerine göre aşağıda açık kimliği ve adresi yazılı;

    (Şüpheli veya sanığın ifadesinin alınması veya sorgusunun yapılması isteniyorsa)

    Şüpheli veya sanık (isim soyadı)'ın davet olunarak, gelmemesi halinde zorla getirtilerek, kimliğinin tespit edilip, isnat olunan suç kendisine anlatılıp, hiçbir şey söylememe (susma), isnattan kurtulması için delil ileri sürme ve bunların toplanmasını isteme, müdafii tayin isteme hakları olduğu hatırlatılarak, ifadesinin alınmasını (veya sorgusunun yapılmasını, gerekiyorsa, olayın aydınlatılması için somut sualler sırayla yazılıp, bunların cevaplarının alınması açıkça belirtilecek).

    (Tanık ifadesi alınmak isteniyorsa)

    Tanık (isim soyadı)'ın davet olunarak, gelmemesi halinde zorla getirtilerek, kimliği ve ikameti tespit edilip tanıklıktan çekinme ve yeminsiz dinlenme halleri mevcut ise, bu durum açıklanacak, böyle bir durum olmadığı takdirde de) kendisine yemin verilmek suretiyle olay hakkındaki bilgi ve görgüsünün, sanık ve mağdur ile münasebetinin tanık sıfatıyla sorulmasını (gerekiyorsa olayın aydınlatılması için somut sualler sırayla yazılıp, bunların cevaplarının alınması açıkça belirtilecek).

    (Şikayetçi ifadesi alınmak isteniyorsa)

    Şikayetçi (isim soyadı)'ın davet edilerek, gelmemesi halinde celp edilerek, olay hakkındaki delillerinin ve şikâyetinin kendisinden sorulmasını,

    (Bunların dışında bilgi ve belge isteniyorsa, istenen belgenin türü, tarihi, sayısı, hangi makam tarafından düzenlendiği, söz konusu belgenin isteniş amacı, örneğin: sanık aleyhinde delil olarak kullanılacaktır, vs. açıkça belirtilecektir).

    (Doktor raporu, bilirkişi inceleme tutanağı gibi uzmanlık gerektiren bir yardım isteminde bulunuluyorsa, istemin dayanağını teşkil eden sözleşmenin bu husustaki maddesine atıf yapılarak, bilirkişi ücretinin işlemin tamamlanıp, yapılan masrafın bildirilmesinden sonra gönderileceği yazılacak)

    Rica ve bu vesileyle yardımlarınız için şimdiden teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

    (isim, soyadı, sicil no.)

    .......C. Başsavcısı

    (veya Mahkemesi Hâkimi)

    (İmza)

    Şüpheli veya sanığın/tanığın/şikayetçi

    Açık kimliği ve adresi (Orijinal yazılış şekliyle)

    EK: 1-Şüpheli veya sanık hakkında uygulanması muhtemel .....Kanunu'nun ......madde/leri metin/leri.

    2-Eklenmesi gereken diğer evrak (iddianame, .....ifadesine ilişkin zabıt örnekleri v.s.)

    EK-7

    GERİ VERME TALEP ÖRNEĞİ (ŞÜPHELİ VEYA SANIK)

    A4 (standart) ebatta beyaz kâğıda yazılacak

    T.C.

    ...........Cumhuriyet Başsavcılığı

    (veya) ................... (düzenlendiği yer) (ülke ismi) Yetkili Adlî Makamına

    (Şüpheli veya sanığın isim, soyadı, doğum tarihi ve yeri, ana ve baba adı, nüfusa kayıtlı olduğu yer, eşkali belirtilip) hakkında (Kanunun tam ismi yazılacak)'ın maddesine muhalefet etmekten Cumhuriyet Başsavcılığımızın ................. Hazırlık sayısına kayden soruşturma yapılmaktadır (muhalefet ettiği iddiasıyla ......... C.Başsavcılığının .........tarih ve .........sayılı iddianamesi ile Mahkememize kamu davası açılmıştır.

    Sanığın isnat olunan suçu; ne zaman, nerede, ne şekilde ve kime karşı işlediği, işlenen fiille buna uygulanması gereken kanun maddesi arasındaki ilişki (burada suçun maddî unsuru yani, hareket, netice ve illiyet bağı; manevî unsuru-kast-açıklanacaktır), hafifletici veya ağırlaştırıcı nedenler (ilgili kanun maddeleri gösterilecek), şüpheli veya sanığın atılı suçu işlediği kanısını veren deliller (tanık ifadeleri, keşif zaptı, bilirkişi raporu vs. ortaya konacak) ve şüpheli veya sanık hakkında suçun işlendiği andan talep tarihine kadar yapılan tüm adlî işlemler (olaya......tarihinde el konulduğu, .........sayıya kayden soruşturmaya başlanıldığı, ........tarihinde) (..........mahkemeye dava açıldığı, şüpheli veya sanık hakkında ..........Mahkemece ..........tarih ve ......... sayılı tutuklama kararı çıkarıldığı), suç iştirak halinde işlenmişse, şüpheli veya sanığın suç ortakları hakkında yapılan adlî işlemler (bunlar mahkûm olmuş veya beraat etmişlerse belirtilecek), davanın zamanaşımına uğrayacağı tarihler (açıkça) eksiksiz olarak anlatılıp, şüpheli veya sanığın geri verilmesinin istenildiği Devlet ile aramızda yürürlükte bulunan geri verme sözleşmesi (böyle bir sözleşmenin olmaması halinde uluslararası teamül hukuku kuralları çerçevesinde) talebin kuvvetlendirilmesi için mutlaka sözleşmelere de atıf yapılmak suretiyle), şüpheli veya sanığın bulunduğu ve bulunabileceği tüm adresler/yerler orijinal yazılış şekliyle yazılarak (şüpheli veya sanığın bulunduğu yer/adres bilinmiyorsa ve sadece yurt dışına kaçtığı yolunda duyum varsa, şüpheli veya sanığın yurt dışına kaçtığı istihbar olunmuştur ifadesi kullanılacak) geri verilmesinin ve bu amaçla geçici olarak tutuklanmasının, konuya ilişkin olarak yapılan işlemlerden bilgi verilmesinin istenildiği belirtilecektir.

    Bu kısımdan sonra;

    Şüpheli veya sanığın geri verilmesi halinde, sadece geri verme talebine konu olan suçtan yargılanacağı, bunun dışında Türk Ceza Yargısının yetkisine giren ve geri verme tarihinden önce işlenen bir suçunun ortaya çıkması durumunda "Hususîlik (Özellik) Kuralı" uyarınca muvafakat talebinde bulunulacağı, muvafakat verilmezse şüpheli veya sanığın geri verilmesi talebine konu olan suçu dışında kalan fiilden yargılanamayacağı,

    Geri vermeden sonra, soruşturma (veya kovuşturma) sırasında, suçun nev'i veya vasfı değişir ve yeni suçun cezası geri verme talepnamesinde belirtilenden daha ağır olursa, bu hususta da kendilerinden (şüpheli veya sanığı geri veren Devletten) muvafakat istenileceği ve muvafakat verilmemesi halinde, mahkemece şüpheli veya sanık suçlu bulunursa, geri verme talepnamesinde belirtilenden daha ağır cezaya hükmedilmeyeceği,

    Şüpheli veya sanığın, Türkiye tarafından onaylanmış bulunan 10 Aralık 1948 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa Konseyi İnsan Haklarını ve Temel Özgürlüklerini Koruma Sözleşmesi'nde tanınan hak ve güvencelerden yararlanmasının tabii bulunduğu,

    Geri verme talebi konusunda karar verilebilmesi için ek bilgi ve belge istenilirse, bunların ikmâl edilebilmesini teminen, hazırlanması, tercüme ettirilmesi ve iletilmesi amacıyla uygun bir süre verilmesi,

    Hususları noksansız olarak belirtilip, "soruşturmanın (kovuşturmanın) en kısa zamanda sonuçlandırılması için istemin ivedilikle yerine getirilmesini rica, yardımlarınız için şimdiden teşekkür eder ve (uluslararası nezaket kuralı uyarınca) saygılarımı sunarım." ifadesiyle geri verme talepnamesi tamamlanmalıdır.

    (isim, soyadı, sicil no.)

    ........C.Başsavcısı

    (veya .......Hâkimi)

    (İmza)

    EKİ: Şüpheli veya sanık hakkında uygulanması muhtemel tüm kanun maddeleri metinleri (hafifletici veya ağırlaştırıcı nedenler ve zamanaşımı ile ilgili olanlar dahil), iddianame (dava açılmışsa) şüpheli veya sanığın nüfus kayıt örneği, mevcutsa fotoğraf ve parmak izi fişleri, tutuklama kararı örneği, gereken diğer evrak (delil niteliğindeki belge suretleri)

    EK-8

    GERİ VERME TALEP ÖRNEĞİ (HÜKÜMLÜ)

    A4 (standart) ebatta beyaz kâğıda yazılacak

    T.C.

    ...........Cumhuriyet Başsavcılığı .../.../...(düzenlendiği yer)

    (ülke ismi) Yetkili Adlî Makamına

    (Hükümlünün ismi, soyadı, doğum tarihi ve yeri, ana ve baba adı, nüfusa kayıtlı olduğu yer, eşkali belirtilip) hakkında ...........Mahkemesinin ...........tarih ve ...........sayılı kararıyla .........cezasına hükmedilmiş, işbu karar Yargıtay..........Dairesinin .........tarih ve .........sayılı ilâmıyla onanarak kesinleşmiş bulunmaktadır. Adı geçen (soruşturma veya dava sırasında tutuklu kalmış ise, tarihleri ile birlikte süreleri belirtilip) geri verme tarihinden (süre yazılacak) sonra şartla, ......bihakkın olarak tahliye edilebilecektir. Hükümlü ........C.Başsavcılığının .........tarih ve ........sayılı yakalama emriyle aranmaktadır.

    (Suçun işlenme şekli kısaca açıklandıktan sonra ayrıntısının ekli mahkeme kararında açıklandığı belirtilmelidir)

    Hükmedilen ceza (tarih açıkça yazılacaktır) gününde zamanaşımına uğrayacaktır.

    (Hükümlünün geri verilmesinin istenildiği Devlet ile aramızda yürürlükte bulunan geri verme sözleşmesi, böyle bir sözleşme mevcut değilse uluslararası teamül hukuku kuralları zikredilip), uyarınca, (hükümlünün bulunduğu veya bulanabileceği tüm adresler/yerler orijinal şekliyle yazılarak, bunlar bilinmiyor ve sadece yurt dışına kaçtığı yolunda duyum varsa, hükümlünün yurt dışına kaçtığı istihbar olunmuştur ifadesi kullanılarak) hükümlünün geri verilmesinin ve bu amaçla geçici olarak tutuklanmasının, konuya ilişkin olarak yapılan işlemlerden bilgi verilmesinin istenildiği belirtilecektir.

    Bu kısımdan sonra;

    Hükümlünün geri verilmesi halinde, sadece geri verme talebine konu olan cezasının infaz olunacağı, bunun dışında Türk Yargı Yetkisine giren ve geri verme tarihinden önce işlenen bir suçunun ortaya çıkması durumunda, "Hususîlik (Özellik) Kuralı" uyarınca muvafakat talebinde bulunulacağı, muvafakat verilmezse hükümlü hakkında sonradan ortaya çıkan suç sebebiyle herhangi bir takibat veya infaz işlemi yapılmayacağı,

    Hükümlünün, Türkiye tarafından onaylanmış bulunan 10 Aralık 1948 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa Konseyi İnsan Haklarını ve Temel Özgürlüklerini Koruma Sözleşmesinde tanınan hak ve güvencelerden yararlanmasının tabii bulunduğu,

    Geri verme talebi konusunda karar verilebilmesi için ek bilgi ve belge istenilirse, bunların ikmal edilebilmesini teminen, hazırlanması, tercüme ettirilmesi ve iletilmesi amacıyla uygun bir süre verilmesi,

    Hususları noksansız olarak zikredilip, "istemin ivedilikle yerine getirilmesini rica, yardımlarınız için şimdiden teşekkür eder ve (uluslararası nezaket kuralı uyarınca) saygılarımı sunarım." ifadesiyle geri verme talepnamesi tamamlanmalıdır.

    (isim, soyadı, sicil no.)

    .........C.Başsavcısı)

    (İmza)

    EKİ: Hükümlü hakkında uygulanan tüm kanun maddeleri metinleri (hafifletici veya ağırlaştırıcı nedenlerle ve zamanaşımı ile ilgili olanlar dahil), mahkeme kararı, Yargıtay ilâmı, yakalama emri, hükümlünün nüfus kayıt örneği, mevcutsa fotoğraf ve parmak izi fişleri, gereken diğer evrak (müddetname vs.)

    EK-9 KIRMIZI BÜLTEN FORMU (HÜKÜMLÜLER İÇİN) "html" formatında düzenlenmiştir. Görmek için fihristi kullanınız.

    EK-10 KIRMIZI BÜLTEN FORMU (ŞÜPHELİ ve SANIKLAR İÇİN) "html" formatında düzenlenmiştir. Görmek için fihristi kullanınız
    Konu Av.Mehmet Aydın tarafından (11-02-2012 Saat 21:04:16 ) de değiştirilmiştir.

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Jun 2007
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    2.042
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurtdışında bulunma sebebi ile Duruşmaya katılamama

    SORUŞTURMA m.145-174

    İFADE VE SORGU

    İfade ve Sorgu İçin Çağrı (m.145-146)
    İfade ve sorgu için çağrı ile zorla getirme kuralları temelde aynıdır. Şüpheli veya sanık, tanık, bilirkişi, şikayetçi ve diğer ilgililerin çağrılması kural olarak aynıdır.
    İfadesinin alınması veya sorgusunun yapılması için, kural olarak kişinin davetiye ile çağrılması gerekir. Ancak madde, kişi gelmezse zorla getirilebileceğinin davetiyeye yazılmasını öngörmektedir.
    Hakkında tutuklama kararı verilebilmesi veya yakalama müzekkeresi kesilebilmesi için yeterli nedenler bulunan şüphelinin veya sanığın zorla getirilmesine karar verilebilecektir. Bu hüküm eski kanunla paraleldir zorla getirme konusunda var olan uygulama devam edecektir.
    Zorla getirme kararı yerine getirilemediğinde, yerine getirememe nedenleri kolluk görevlisi ve mahalle veya köy muhtarınca düzenlenecek tutanağa yazılır ve altı bu kişilerce imzalanır (m.146/6). Böylece zorla getirme yerine kişiye haber bırakıp ertesi gün adliyede bekleme, kişi gelmeyince de zorla getirme yazısının arkasına bir neden yazma uygulaması sona erecektir. Zorla getirilemeyen kişi ile ilgili bu hususun önceden muhtar ile birlikte yazılması gerekir.
    Uygulamada önemli olan husus zorla getirme kararının yerine getirilmesidir; bu nedenle m.146/son fıkra, ihmalleri ile ihzarı gerçekleştirmeyen sorumluların saptanmasını olanaklı kılmak üzere, yerine getirmemenin nedenlerinin saptanmasını ve bunların, köy veya mahalle muhtarları ile kolluk görevlisi tarafından düzenlenecek bir tutanağa geçirilmesini öngörmüş bulunmaktadır.
    Zorla getirme kararında şüpheli veya sanığın açıkça kim olduğu, kendisi ile ilgili suçu, gerekiyorsa eşkali (fiziğini belirleyen özellikleri) belirlenecek ve asıl önemlisi, zorla getirilmesine neden olan hususlar belirtilecektir. Bu kararın bir örneği şüpheli veya sanığa verilecektir. Bu nedenle karar kopyalı olarak kolluk görevlisine gönderilmelidir.
    Zorla getirme kararı işin durumuna göre bunun için haklı görülecek bir zamanda başlar ve ifade ve sorgunun sonuna kadar devam eder. Zorla getirme belirli ölçüde zor kullanmayı gerektirebileceğinden geçerli olduğu sürenin belirlenmesi, özgürlüklerin korunması yönünden önemlidir.
    Zorla getirilen şüpheli veya sanık, ilke olarak derhâl, olanaklı bulunmadığı takdirde, yol süresi hariç en geç yirmidört saat içinde çağıran mercilerin önüne götürülecek ve yine derhâl sorguya çekilecek ve ifadesi alınacaktır. Bu hüküm de bir teminatı içermektedir.




    Yakalama Emri ( Gıyabi Tevkif Yerine)
    CMK’nda, m 248 /5 hariç, gıyabi tevkif yoktur. Bunu yerini yakalama emri alacaktır.
    Zira bu durum CMK Yürürlük Kanunu m.5 ile açıklanmıştır. Aynı maddede CMK m.248/4 in yabancı ülkede bulunan kaçaklar için uygulanacağı belirtilmiştir. (CMK m.248/4 Avrupa Suçluların İadesi Sözleşmesinin m.2/1 e göre tutukluluk iade şartı olduğundan kanuna alınmıştır.)
    CMK Yürürlük Kanunu m.5/1 e göre CMUK hükümlerine göre verilmiş gıyabi tevkif kararlarının yakalama emrine dönüşeceği düzenlenmiştir.
    Bu durumda mahkemelerin ellerindeki gıyabi tevkifleri yakalama emrine çevirmeleri ve bunu kolluğa göndererek gıyabi tevkiflerin iadelerini istemeleri yerinde olacaktır. Zira aksi takdirde gıyabi tevkif üzerine yakalanmış kişi hakkında yapılacak işlem açısından kollukta tereddütler hasıl olabilecektir.
    Sanığın duruşmalardan kaçması veya adresinin tespit edilememesi halinde ifadesinin temini için gıyaben tutuklanmasını düzenleyen CMUK nun 223-229 maddelerinin karşılığı olabilecek bir madde CMK da yoktur. Bu nedenle sanığın ifadesinin temini için gıyaben tutuklanması yolu artık kapanmıştır. Buna karşılık olarak CMK nun 199. maddesi uyarınca mahkeme YAKALAMA EMRİ ile sanığın getirilmesine her zaman karar verebilir. Davetiyeye rağmen sanık gelmediğinde ya da kendisine ulaşılamadığında, yani sanık kaçak durumda olduğunda, Mahkeme sanığın ifadesinin temini için CMK 199 uyarınca sanık hakkında YAKALAMA EMRİ çıkarabilecektir. Verilen bu yakalama emri bugünkü gıyabi tutuklamaya ilişkin sonuçları doğuracaktır.
    Peki nasıl ?
    Yine iki amaçla Yakalama emri çıkarılabilecektir. Ya sanık veya şüphelinin ifadesinin alınması için veya tutuklamak maksadıyla.
    İfade almak için çıkarılması halinde kişi yakalanırsa aynen eski 223-229 gıyabi tevkif halindeki gibi yakalandığı yer mahkemesine çıkarılabilecektir. Bu durumda yakalama emrini çıkaran mahkeme o yer mahkemesine istinabe (talimat) yazıp, yakalama emri ile iddianameyi fakslayarak ifadenin tespitini isteyecektir. Bu durumda m.94/1 deki yetkili mahkeme istinabe olunan (kendisine talimat yazılan, sanığın yakalandığı yer mahkemesi) mahkemedir.
    Ancak bu usul istinabenin mümkün olduğu suçlar için söz konusudur. Öngörülen cezanın alt sınırı 5 yıl ve daha fazla cezayı gerektiren suçlarda sanığın savunması istinabe yoluyla alınamaz. (m.196/2)
    Yakalama emri tutuklama amacıyla çıkarılmışsa veya istinabenin yasak olduğu bir halde savunmasının alınması maksadıyla çıkarılmış ise bu hallerde yakalanan kişinin yakalama emrini çıkaran mahkemenin önüne 24 saat içinde çıkarılacaktır.
    24 saat içinde yetkili mahkeme veya hakim önüne çıkarılamıyorsa, bu durumda aynı süre (24 saat) içinde en yakın sulh ceza hakimi önüne


    çıkarılacaktır. En yakın sulh ceza hakimi kişiyi serbest bırakmazsa yetkili hakim veya mahkemeye gönderilmek üzere tutuklama kararı verecektir.
    İstinabenin yasak olduğu bir suç sebebiyle şüpheli veya sanığın ifadesinin alınması için yakalama emri çıkarılmışsa bu durumda yakalanan kişi 24 saat içinde yetkili hakim önüne çıkarılamıyorsa mecburi bir tutuklama söz konusu olacaktır. M.94

    İfade ve Sorgu Usulü (m.147-148)
    İfade ve sorgu CMK m.2/g,h bentlerinde tanımlanmıştır. Buna göre soruşturma konusu suç ile ilgili olarak şüphelinin kolluk veya Cumhuriyet savcısı tarafından dinlenmesi ifade alma, kovuşturma konusu suç ile ilgili olarak sanığın hakim veya mahkeme tarafından dinlenmesi ise sorgudur.
    CMK’na göre artık şüpheliden kişisel delil elde etmenin önemi kalmamıştır.
    CMUK nun 135. maddesinin yerini CMK nun 147. maddesi almıştır. CMUK 135. maddede yer alan haklar artık CMK 147 de yer almaktadır.
    Eski düzenleme ile temelde aynı olan maddede farklı olarak;
    1) İfade verenin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınacağı kabul edilmiştir. TCK m.52/2-4’deki adli para cezasının tayini için
    2) İfade veya sorgunun kaydında teknik imkanlardan yararlanmaya olanak tanınmıştır. Böylece kişinin ifadesinin ses veya görüntü kaydedici araçlarla kayda alınmasına yasal dayanak getirilmiştir.
    3) Müdafiinin hazır bulunmasında soruşturmayı geciktirmemek kaydı kaldırıldı.
    4) Müdafiinin vekaletname aranmaksızın ifade veya sorguda hazır bulunacağı hususu çıkarılmıştır. Ancak şüphelinin ifadesinde vekaletname aramak savunma hakkının kısıtlanması anlamına geleceğinden zaten işin doğası gereği bu durumda vekaletname aranamaz.

    Buna göre ifade ve sorguda;
    a) Önce şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık kimliği ile ilgili sorulara doğru cevap vermek zorundadır. Aksi takdirde ceza ayrı bir ceza soruşturması konusu olabilir. Duruma göre TCK m.206 Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma veya m.268 başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçları oluşabilir.
    b) Şüpheli veya sanığa yüklenen suç anlatılır. (İsnadı öğrenme hakkı)
    c) Müdafii seçme hakkının olduğu ve onun hukuki yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği kişiye bildirilir.. Müdafii yardımından faydalanmak istediği ve müdafi seçecek durumda olmadığı takdirde kendisine baro tarafından bir müdafii görevlendirilir.
    d) Yakalanan kişinin yakınlarından istediğine yakalandığı derhal bildirilir.
    e) Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu söylenir.
    f) Şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhinde var olan şüphe nedenleri ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır.
    g) İfade verenin veya sorguya çekilenin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır.
    h) İfade ve sorgu işlemlerinin kaydında teknik imkanlardan yararlanılır.
    i) İfade veya sorgu bir tutanağa geçirilir. Bu tutanakta:
    • İfade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği
    • İfade alma veya sorguya çekilme işleminin yapıldığı yer ve tarih
    • İfade alma veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları
    • İfade alma veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği bu işlemler yerine getirilmemişse bunun nedenleri
    • Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi tarafından okunduğu ve imzalarının alındığı.
    • İmzadan çekinme halinde bunun nedenleri

    İfade Alma veya Sorguda Yasak Usuller:
    İfade alma ve sorguda yasak yöntemler de temelde aynıdır. Buna göre;
    Şüpheli veya sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır.
    Özgür iradesini engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilaç verme, yorma, aldatma, cebir ve tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz.
    Kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez.
    Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez.
    Ancak son derece önemli iki yeni düzenleme getirilmiştir. Bunlar:
    a) Şüphelinin ve sanığın ifadesi müdafii olmaksızın kolluk tarafından alınmış ise ve bu ifade hakim veya mahkeme huzurunda doğrulanmamış ise bu ifade hükme esas alınamaz. Bu durumda Kolluk ifadesinin hükme esas alınabilmesi için; ya şüpheli veya sanığın ifadesinin müdafii huzurunda alınmış olması ya da kolluğun müdafi olmadan aldığı ifadenin hakim veya mahkeme huzurunda ifadesi alınan şüpheli veya sanığın bu ifadeyi doğrulaması gerekecektir (m.148/4).
    Sanığın duruşma sırasındaki ifadesi ile safahat ifadelerinin çelişmesi durumunda Cumhuriyet savcısı tarafından veya müdafii hazır bulunmak suretiyle kolluk tarafından alınan ifadeleri okunabilir. Kolluk görevlilerinin müdafii olmaksızın aldığı ifade duruşmada okunamayacaktır. (m.213) Ayrıca m.217’ye göre hakim kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabileceğinden duruşmada okunamayan müdafii olmaksızın alınan kolluk beyanındaki ikrara dayanarak mahkumiyet kararı verilemeyecektir.
    b) İfadesi alınmış olan şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması gerektiğinde ikinci kez alınacak bu ifade alma işlemi ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilecektir (m.148/5).
    c) Yasak yöntemler sayılırken zorla ilaç verme yerine yeni kanunda sadece ilaç verme, bedensel cebir ve şiddet yerine cebir ve tehdit kelimeleri kullanılmış böylece yasak yöntemin alanı genişletilmiştir.
    Şüphelinin ifade veya sorgu haricinde konuşma esnasında söylediği sözler açıklamalar (mülakat) delil olarak kullanılabilir. Ancak bu yola gitmek pek sağlıklı değildir.
    İfade alma veya sorgu gece de yapılabilir. Ancak burada amaç şüphelinin kişi özgürlüğünü kısıtlamak değil, korumak olmalıdır.
    İfade alma veya sorgunun ne kadar sürebileceği hususunda süre sınırlaması yoktur, kişi özgür iradesi ile beyanda bulunuyorsa ifade alınabilir. Aksi halde yasak sorgu yöntemleri gündeme gelebilir. Örneğin: aralıksız iki saat veya bir günde toplam 8 saati aşan ifade veya sorgu yasak sorgu yöntemi sayılır.
    Susma hakkı kişinin beyanda bulunmama, açıklama yapmama hakkıdır. Yoksa kişinin kendisinde istenen şeyi vermeme hakkı değildir.

    Savunma (m.149-156)
    Müdafiin Görevlendirilmesi
    149. maddede;
    Şüpheli ve sanığın soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında müdafi yardımından yararlanabileceği,
    Ancak soruşturma aşamasında müdafi sayısının üçten fazla olamayacağı,
    Kanuni temsilcisi var ise onun da müdafi seçebileceği,
    Soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında müdafiinin şüpheli veya sanıkla görüşme,
    İfade alma veya sorgu sürecinde yanında bulunma,
    Hukuki yardımda bulunma hakkının engellenemeyeceği ve kısıtlanamayacağı kabul edilmiştir.
    Sanığın veya şüphelinin müdafii yok ise; istemi üzerine veya zorunlu müdafilik durumlarında ifadeyi alan merci veya sorguyu yapan hakim tarafından kovuşturma aşamasında davayı gören mahkeme tarafından istenmesi üzerine soruşturmanın ya da kovuşturmanın yapıldığı yerde bulunan Baro tarafından görevlendirme yapılır. Şüpheli veya sanık sonradan kendisi bir müdafi seçerse Baronun görevlendirdiği müdafiin görevi sona erer.
    CMUK 138. maddenin benzeri CMK 150 de düzenlenmiştir. Buna göre; kişi kendisi müdafi tayin edemeyecek durumda olduğunu beyan ederse istemi halinde kendisine bir müdafi görevlendirilir.
    Şüpheli veya sanığın birden fazla olması durumunda bunların yararları birbirine aykırı ise (menfaatleri çatışan) bu durumda her birine ayrı müdafi tayin edilir. Menfaatleri aynı yönde ise tek müdafii hepsini savunabilir.

    Müdafiinin Görevini Yerine Getirmemesi ve Müdafilik Görevinden Yasaklama m.151
    150 nci madde gereğince atanan müdafii duruşmaları noksansız izleyecek, görevinin gereklerini yerine getirecektir. Görevini gereğince yerine getirmeyerek duruşmada hazır bulunmaz veya vakitsiz olarak duruşmadan çekilecek olursa hâkim veya mahkeme hemen başka bir müdafii atayacaktır. Bu hâl duruşmanın ertelenmesi nedeni de olabilecektir. Bu hâl avukatın savunmasını hazırlamak üzere yeterli zaman olmadığını açıklamasıdır.
    Tasarıda bu maddenin son fıkrasında, yeni müdafii atanmasına neden olan (mazeretsiz olarak çekinen veya gelmeyen) müdafii için iki yaptırım öngörmüştü:
    1. Avukat hakkında baroca disiplin cezası verilebilecek,
    2. Ertelemeden doğan giderler, hâkim veya mahkeme kararı ile adı geçene yüklenecektir. Ancak tasarıdan çıkarılmıştır.
    Bu madde hükmü yalnızca duruşmaya ilişkin olarak düzenlenmiştir. Kıyasen soruşturma evresinde de uygulanabilir. Zira kişi hürriyetlerini sınırlamak şartıyla hüküm olmayan durumlar için Ceza Muhakemesi Hukukunda kıyas yapılabilir.
    149 uncu maddeye göre seçilen veya 150 nci maddeye göre görevlendirilen ve Türk Ceza Kanununun 220 ve 314 üncü maddesinde sayılan suçlar ile terör suçlarından tutuklu ve hükümlü olanların müdafilik veya vekillik görevini üstlenen avukat, hakkında bu fıkrada sayılan suçlar nedeniyle kovuşturma açılması halinde tutuklu veya hükümlünün müdafilik veya vekilliğini üstlenmekten yasaklanabilir.
    Cumhuriyet savcısının yasaklamaya ilişkin talebi hakkında, müdafi veya vekil hakkında açılan kovuşturmanın yapıldığı mahkeme tarafından gecikmeksizin karar verilir. Bu kararlara karşı itiraz edilebilir. İtiraz sonucunda yasaklama kararının kaldırılması halinde avukat görevini devam ettirir. Müdafilik görevinden yasaklama kararı, kovuşturma konusu suçla sınırlı olmak üzere, bir yıl süre ile verilebilir. Ancak, kovuşturmanın niteliği itibariyle bu süreler altı aydan fazla olmamak üzere en fazla iki defa uzatılabilir. Kovuşturma sonunda mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi halinde, kesinleşmesi beklenmeksizin yasaklama kararı kendiliğinden kalkar.
    Görevden yasaklama kararı, tutuklu veya hükümlü ile yeni bir müdafi görevlendirilmesi için derhal ilgili baro başkanlığına bildirilir.
    Müdafi veya vekil görevden yasaklanmış bulunduğu sürece başka davalarla ilgili olsa bile müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişiyi ceza infaz kurumunda veya tutukevinde ziyaret edemez.

    Müdafii Bulunmasının Zorunlu Olduğu Haller:
    a) Şüpheli veya sanık 18 yaşından küçükse
    b) Şüpheli veya sanık sağır veya dilsizse
    c) Şüpheli veya sanık kendisini savunamayacak derecede malulse
    d) Şüpheli veya sanığa isnat oluna suç için kanunda öngörülen cezanın üst 5 yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiriyorsa (yani ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçların tamamında soruşturma ve kovuşturma aşamalarında zorunlu müdafii sistemi getirilmiştir.
    e) Şüpheli veya sanık tutuklanma istemiyle sorguya sevk edilmişse,
    Bu sayılan durumlarda şüpheli veya sanığın müdafii yoksa re’sen bir müdafii görevlendirilir.

    Müdafiinin Yetkileri
    a) Sanık veya şüpheliye hukuki yardımda bulunma; müdafii şüpheli veya sanığın yerine geçmediği müddetçe ona hukuki yardımda bulunabilir. Aksi davranışı hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirilebilir. Ör: Şüpheliye sorulan her soruya kendisinin cevap vermesi.
    b) Sanık veya şüpheli ile görüşme; müdafii vekaletname aranmaksızın her zaman, konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bunların müdafii ile yazışmaları denetime tabi tutulamaz.
    c) İfade alma veya sorgu sırasında şüpheli veya sanığın yanında bulunma
    d) Dosyayı inceleme; müdafii soruşturma evresinde dosyayı inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız alabilir.
    Müdafiinin dosyayı incelemesi soruşturmanın amacını tehlikeye düşürecekse Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimin kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir.
    Şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları adli işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında müdafiinin incelemesi engelleyecek gizlilik kararı verilemez.
    Soruşturma evrakı hakkında gizlilik kararı verilerek müdafiinin inceleme yetkisi kısıtlanmış olsa dahi mahkemece iddianamenin kabulüne karar verildiği andan itibaren müdafii dosya içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir, bütün tutanak ve belgelerin örneklerini harçsız alabilir.
    Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alama Yönetmeliği Değişik m22/2 ye göre müdafii şüpheli veya sanığa sadece hukuki yardımda bulunabilir. İfade alınırken sorulan sorulara doğrudan doğruya cevap veremez. Şüphelinin yerini aldığı izlenimini veren herhangi bir müdahalede bulunamaz. Hukuki yardım maddi olayı karartabilecek müdahale anlamına gelmez. Müdafinin her türlü müdahalesi tutanağa geçirilir.
    Müdafinin bu düzenlemelere aksi yöndeki davranışları yetkiyi kötüye kullanma sayılabilir. CMK da buna bir yaptırım öngörülmemiştir. Ancak disiplin ve görevi ihmal veya kötüye kullanma açısından düşünülebilir.
    Müdafiinin sahip olduğu bu yetkilerin tamamına zarar görenin vekili de sahiptir. M.153/5
    Sanığın eşi ile kanuni temsilcisi eskiden duruşmada bulunma hakkına sahipti ve mahkeme isterse bunları da dinleyebiliyordu.
    Sanığın kanuni temsilcisinin duruşmaya çağrılması zorunludur. Sanığın eşinin bu şekilde çağrılması zorunlu değildir, duruşmaya katılmak ise hakkıdır. Bu kişiler duruşmaya gelmişlerse istemleri üzerine mahkeme bunları dinleyebilir.
    Sanığın eşinin veya kanuni temsilcisinin davada taraf olmaları durumunda taraf sıfatı ile dinleneceklerinden ayrıca eş olarak dinlenmelerine gerek yoktur. Sanığın kanuni temsilcisinin davada taraf sıfatının bulunması durumunda sanığa ayrıca bir kayyım tayin edilip edilmeyeceği hususu yasada açık bırakılmıştır. Bu durumlarda (küçük-mahcur) zorunlu olarak müdafii olacağından ayrıca kayyım tayinine gerek yoktur.

    Soruşturma (m.157-169)
    Soruşturma evresi, suçun işlenmesi anından değil, suç şüphesinin öğrenilmesi anından başlatılmıştır. Çünkü bu aşamada henüz bir suçun işlendiğinden değil, ancak bir suç iddiasının varlığından söz edilebilir. Aksi takdirde, suçun işlendiğinden bahsedildiği yerde; örneğin şüpheli, sanık, soruşturma, kovuşturma gibi muhakeme hukuku kişi ve kurumlarının, suçlu sayılmama karinesi gibi ilkelerin yeri olamazdı.
    Suça ilişkin ihbar ve şikayetler Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılır.
    Valilik veya kaymakamlık ya da mahkemelere yapılan şikayetler ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
    Bir kamu göreviyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikayetler gecikmeden ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
    Yurt dışında işlenen ancak Türkiye’de takip edilmesi gereken suçlar elçilik ve konsolosluğa ihbar veya şikayet edilebilir.
    İhbar veya şikayet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir.
    Kovuşturma aşamasında iken suçun şikayete bağlı bir suç olduğu anlaşılırsa mağdur açıkça şikayetten vazgeçmedikçe yargılamaya devam olunur.
    Bir ölümün doğal nedenlerden meydana gelmediği kuşkusunu doğuracak bir durumun varlığı veya ölünün kimliğinin belirlenememesi halinde kolluk görevlisi, köy muhtarı ya da sağlık veya cenaze işleriyle görevli kişiler durumu derhal Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmekle yükümlüdürler.
    Bu durumlarda ölünün gömülmesi ancak Cumhuriyet savcısının vereceği yazılı izinle mümkündür.
    Kanunun aksini düzenlediği haller dışında savunma hakkına zarar vermemek üzere soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir. Bunun nedeni bir taraftan sanığın lekelenmeme hakkı diğer taraftan delillerin güvence altına alınması gereğidir. Gizliliğin ihlali TCK m 285 veya teki suçu oluşturabilir.
    Soruşturma evresinde yapılan her işlem mutlaka tutanağa bağlanır. Tutanak adli kolluk görevlisi, Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hakimi ile zabıt katibi tarafından imzalanır. Şüphelinin ifadesinin alınması veya sorgusu, tanık ve bilirkişinin dinlenmesi veya keşif ve muayene sırasında Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hakiminin yanında zabıt katibi bulunur. Acele hallerde yemin vermek koşuluyla başka bir kimse yazman olarak görevlendirilebilir.
    Tutanağa işlemin yapıldığı yer, zaman, müdafi veya vekil ve işleme katılan veya ilgisi bulunan kimselerin ismi yazılır. Tutanağın kendilerini ilgilendiren kısımları ilgililere okunur veya okumaları için kendilerine verilir ve bu kişiler tarafından onanır. Bu husus tutanağa yazılır ve ilgililer imzalar. İmzadan kaçınma halinde bunun nedeni tutanağa yazılır.




    Cumhuriyet Savcısının Görev ve Yetkileri
    İhbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez Cumhuriyet Savcısı kamu davası açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
    Soruşturma evresini açmak görevi Cumhuriyet savcısına verilmiştir. Özel kişiler ihbar yolu ile sadece soruşturma evresinin açılmasını tahrik edebileceklerdir. Kolluğun rolü Cumhuriyet savcısının yardımcısı olmaktan ibarettir. Bu bakımdan bu durum Batı’daki bazı görüş ve uygulamalardan farklıdır. Cumhuriyet savcısı, esaslı ihbar üzerine işin gerçeğini araştıracaktır ama, ihbarın, daha başlangıçtan esassız olduğu anlaşılıyorsa, araştırmaya yine de girişilmesi gerektiği söylenemez.
    Soruşturmayı yaparken Cumhuriyet savcısının yükümlülükleri:
    1) Maddi gerçeği araştırmak
    2) Adil yargılamanın yapılabilmesi için çalışmak: Soruşturma evresinde temel görevi yerine getiren organın faaliyetlerinde üç ilke egemen olmalıdır: Bunlar etkinlik, sür’at, dürüstlük ve hakkaniyettir. m.160/2’de yer alan hüküm dürüstlük ilkesinin gereğidir. Bu ilkeyi Alman Usul Kanununun 160 ıncı maddesi de, bizde olduğu gibi ifade etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesine göre her kişinin, davasının adil olarak görülmesini istemek hakkı vardır. Soruşturma organı delilleri ahlâkîliğe uygun olarak toplamakla yükümlüdür.
    3) Emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplamak ve muhafaza altına almak
    4) Şüphelinin haklarını korumak

    Cumhuriyet Savcısı’nın bu görevlerini yaparken kullanabileceği yetkileri:
    a) Doğrudan doğruya veya adli kolluk yetkilileri aracılığıyla her türlü araştırmayı yapabilir.
    b) Bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir.
    c) Yargı yetkisi dışında bir işlem yapılması gerekiyorsa o işin yapılmasını o yer Cumhuriyet savcısından isteyebilir.
    d) Adli kolluk görevlileri soruşturma hususundaki tüm işlemleri derhal Cumhuriyet savcısına bildirmek ve onun adliyeye ilişkin bütün emirlerini yerine getirmek zorundadırlar.
    e) Cumhuriyet savcısı adli kolluk görevlilerine emirleri kural olarak yazılı ancak gecikmesinde sakınca olan hallerde sözlü olarak verir. Sözlü emir en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir.
    f) Diğer kamu görevlileri de Cumhuriyet savcısının talep ettiği bilgileri vakit geçirmeksizin temin etmek zorundadırlar.
    g) Cumhuriyet savcısının adliye ile ilgili talep ve emirlerine karşı kamu görevlilerinin ihmal veya kötüye hallerinde (Vali, Kaymakam ve en üst kolluk amiri hariç ) Cumhuriyet savcısı bu kişiler hakkında doğrudan doğruya soruşturma yapabilir. Bu durumlarda 4483 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.
    h) Ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinde vali ve kaymakamların kişisel suçlarından dolayı genel hükümlere göre soruşturma yapılma yetkisi kaymakamlar için görev yaptıkları ilçenin bağlı olduğu il, Valiler için en yakın İl Cumhuriyet Başsavcılarına aittir.
    ı) Cumhuriyet savcısı soruşturma sırasında hakim tarafından yapılması gereken ( Ör: arama için hakim kararı alınması vs.) işlemleri o yer sulh ceza hakimine bildirir. Hakim o hususta karar verir ve gereğini yapar.
    Suçüstü hali ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısına erişilemiyorsa veya olayın genişliği itibariyle Cumhuriyet savcısının iş gücünü aşıyorsa sulh ceza hakimi de bütün soruşturma işlemlerini yapabilir ve bunu yaparken Cumhuriyet savcısının sahip olduğu yetkilere sahiptir.
    Bu hükümler ışığında artık adli kolluk Cumhuriyet savcısının bilgisi dışında arama, elkoyma, yakalama, gözaltına alma, muayene, ifade alma işlemlerini yapamayacaktır.

    Adli Kolluk (m.164-167)
    Kolluk Kanunu tasarısı yasalaşamamış onun yerine türlü çekişmelerin sonunda CMK’ya 3 madde konarak bu iş çözülmeye çalışılmıştır. Buradaki düzenleme de amaca hizmet edecek bir düzenleme değildir. Nitekim adli kolluk hususunu düzenleme görevini yönetmeliğe bırakmıştır.(Prof. Bahri Öztürk ...Başarı)
    Bu yönetmelikte adli kolluk görevlilerinin nitelikleri, eğitimleri, diğer hizmet birimleri ile ilişkileri, değerlendirme raporunun düzenlenmesi, uzmanlık dallarına göre hangi bölümlerde çalıştırılacakları ve diğer hususlar Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde Adalet ve İçişleri Bakanlıkları tarafından müşterek çıkarılır.
    Kanunda adli kolluk tanımlanmamış var olan kolluk teşkilatlarının kuruluş kanunlarında belirtilen soruşturma işlerini yapan görevlilerin adli kolluk sayılacaklarını belirtmekle adli kolluğun diğer kolluk görevlilerinden ayrılan sınırlarını belirlemek istemiştir.
    Bu hükme göre Emniyet, Jandarma, Gümrük, Sahil Güvenlik Teşkilatlarında görevli kolluk görevlilerinin kendi kanunlarına göre adli görevli sayılan mensupları adli kolluk sayılmaktadır.
    Emniyet Teşkilatı Kanunu m.8/1 e göre polis; idari, siyası ve adli kısımlara ayrılır.
    Aynı Kanun m.9/1/C Adli Polis: Asgari tam teşekküllü bir polis karakolu bulunan yerlerde, adli işlerle uğraşmak üzere Emniyet Umum Müdürlüğünce kadrodan ayrılan kısımdır.
    Tam teşekküllü bir kadrodan daha az kuvvette olan polis teşekküllerinin tamamı veya bir kısmı adli polis olarak tefrik edilebilir.
    M.12’de adli polisin görevlerine deyinmiştir. Buna göre:
    Adli işlere müteallik tahkikat; salahiyetli adli otoritelerin direktifleri altında ve kanunlarına tevfikan yalnız adli zabıtaya yaptırılır. Polis teşkilatı yapılmayan yerlerde teşkilatı yapılıncaya kadar adli polis vazifeleri diğer zabıtaya yaptırılır. İdari zabıta adli zabıtaya icabında veya Cumhuriyet savcısının talebi üzerine yardımla mükelleftir.
    İdari polis adli zabıta vazifesini tahrik eden herhangi bir hal karşısında kaldığı takdirde bir taraftan adli zabıta vazifesini ifa etmekle beraber, diğer taraftan adli zabıtayı haberdar eder ve adli zabıta gelince işi ona devreder.
    Adli zabıta vazifesini gerek aslen ve gerek yardım etmek suretiyle gören zabıta memurları hakkında bu vazifeden mütevellit suçlardan dolayı CMUK na göre takibat yapılır.
    Jandarma Teşkilat Kanunu m.7 de Jandarmanın il ve ilçelerde teşkilatlanması düzenlenmiştir.
    Sahil Güvenlik Kanunu m.4 e atıfta bulunulmuştur.
    Soruşturma işlemleri Cumhuriyet savcısının emir ve talimatları doğrultusunda öncelikle adli kolluğa yaptırılır. Adli kolluk görevlileri Cumhuriyet savcısının adli görevlere ilişkin emirlerini yerine getirir.
    Adli kolluk görevlisi olay yerinde görev yapmasına engel olan veya aldığı tedbirlere aykırı davranan kişileri işlemler sonuçlanıncaya kadar ve gerektiğinde zor kullanarak men eder.
    Adli kolluk görevlileri adli görevlerin haricindeki hizmetlerde üstlerinin emrindedir.
    Adli kolluk Kanun tasarısında bunlara Cumhuriyet savcısının yazılı izni olmadan idari görev verilemeyeceği hususu vardı.
    Gerektiğinde veya Cumhuriyet savcısının talebi halinde diğer kolluk birimleri de adli kolluk görevini yerine getirmekle yükümlüdür. Bu durumda adli kolluk görevlileri hakkında adli görevleri dolayısıyla CMK hükümleri uygulanır.
    Cumhuriyet Başsavcıları her yılın sonunda o yerdeki adli kolluğun sorumluları hakkında değerlendirme raporu düzenleyerek mülki idare amirliğine gönderir.
    Kanun Tasarısında; Cumhuriyet başsavcısının, o yer adlî kolluk görevlilerinin adlî kolluk görevlerini yerine getirmesi bakımından yararlı olmadığını bildirmesi durumunda ilgilinin başka bir kısımda görevlendirilmesi, bağlı bulunduğu kurumca derhal yerine getirilir. İl ve ilçelerdeki adlî kolluk birim sorumlusu müdür, amir ve komutanlarına her yıl o yer Cumhuriyet başsavcısı veya kıdemli Cumhuriyet savcısı tarafından müstakilen sicil düzenlenir. Bu sicil ilgilinin diğer sicilleri ile birlikte değerlendirilmek ve gizli sicil dosyasında muhafaza edilmek üzere bağlı bulunduğu kurumuna gönderilir.hükmü vardı.

    Soruşturmanın Sonuçlanması (m.170-174)
    Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa, kamu davasını açma görevi kendisinde olan Cumhuriyet savcısı bir iddianame düzenleyerek davayı açar.
    Bu konuda karşılaştırmalı mevzuatta birbirinden farklı usullere başvurulduğu görülüyor. Türkiye’nin de dahil bulunduğu tipteki mevzuatlar, soruşturmayı yürütenin kamu davasını da açmasını kabul etmektedir. Alman Usul Kanunu l70 nci maddesinde bu usulü kabul etmiş bulunuyor. Şüpheli bakımından daha fazla güvence oluşturmak amacı ile soruşturma ajanı ile, soruşturma sonuçlarına göre kamu davası açacak olan ajanları ayıran ülke mevzuatı da vardır; Fransa, Belçika gibi. Common Law ülkelerinde davanın açılmasına duruşmalı bir aşamayı gerçekleştiren ayrı bir merci karar vermektedir.
    Ancak kamu davasının, yalnızca Cumhuriyet savcısının kararı ile açılması, kişi bakımından tam bir güvence oluşturmadığından ve ayrıca noksan soruşturma ile açılan davaların kovuşturma evresinin uzamasına neden olarak bir duruşmada davayı neticelendirme ilkesini ihlâl ettiğinden, Türkiye’nin koşullarına uygun olarak soruşturma ve kovuşturma evreleri arasında bir “orta aşama” kabul edilmiştir. Almanya’da da benzeri bir usul kabul edilmektedir. Soruşturma ile dava açma evre ve aşamalarını ayıran ülkelerde bu tür bir orta aşama yoktur.
    CMUK’ta kamu davasının açılması yönünden yasallık sistemi (mecburiyet sistemi) benimsemiş, yani yeterli kuvvette şüphe hâlinde Cumhuriyet savcısını kamu davasını açmaya mecbur kılmıştır. Oysa yasallık sistemi, günümüz Batı hukukunda gittikçe yer kaybetmekte ve maksada uygunluk sistemi gelişmektedir.
    Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa, kamu davasını açma görevi kendisinde olan Cumhuriyet savcısı bir iddianame düzenleyerek davayı açar.
    CMK 171 nci maddede yasallık sistemini yumuşatıcı bir istisna olarak şahsi cezasızlık hali ve cezanın ortadan kaldırılmasını gerektiren etkin pişmanlık hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verme yetkisi verilmiştir. Bu yetki denetime de tabi değildir. M.173/5
    Adalet Bakanı’nın Cumhuriyet savcısından kamu davasını açmasını isteyebileceği ve bu isteğin yerine getirileceği hükmü ile valilerin Adalet Bakanı’ndan bu yetkisini kullanmasını isteyebileceği hükümleri maksada uygunluk ilkesi gereği haklı olarak tasarıda olduğu halde kabul edilmemiştir.
    .
    Yine CMK ve CMK da değişiklik kanun tasarılarının her ikisinde de bulunan kamu davasının açılmasının ertelenmesi kurumu kanunlaşmamıştır. (Maslahata uygunluk ilkesi)
    Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi m.171/2-4
    Şartları:
    a) Bir yıla kadar (bir yıl dahil) hapis cezasını veya adli para cezasını gerektiren suçlarda,
    b) Soruşturmada delillerin toplanmış olması
    c) Toplanan delillerin suçun işlendiğine dair yeterli şüphe oluşturması
    d) Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkum olmamış bulunması
    e) Yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi
    f) Kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması
    g) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi
    Yukarıdaki şartların tamamının bir soruşturma sonunda olayda bulunduğu anlaşılırsa Cumhuriyet savcısı kamu davasının açılmasının 3 yıl süreyle ertelenmesine karar verir.
    Bu süre ne zaman işlemeye başlayacaktır ?
    CMK m.173/5 e göre Cumhuriyet savcısının takdir yetkisini kullandığı hallerde Cumhuriyet savcısı kararına itiraz edilemez. Bu sebeple kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına da itiraz söz konusu olamayacaktır.
    Kararın herhangi bir yere tebliği de düzenlenmediğinden kesinleşmesinden vs. bahsedilemez. Bu sebeple süre karar tarihinden itibaren işlemeye başlamalıdır. Sürenin suç tarihinden itibaren işlemeye başladığı düşünülemez.
    Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
    Sonuçları:
    Erteleme süresi içinde (3 yıl sonunda) kasıtlı bir suç işlemediği takdirde, şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir.
    Erteleme süresi içinde (3 yıl içinde) kasıtlı bir suç işler ve mahkumiyetine karar verilirse bu durumda ertelenen kamu davası açılır.
    Erteleme süresince zamanaşımı işlemez.

    Kamu Davasının Açılması m.170,174
    Soruşturma sonunda toplanan delil, iz, eser ve emareler, Cumhuriyet savcısının kanaatine göre, kamu davasının açılmasını gerektirecek nitelik ve yeterlikte ise yani söz konusu esaslar “yeterli şüphe” oluşturacak düzeyde ise ve m.171 deki durumlar söz konusu değilse Cumhuriyet savcısı bir iddianame ile kamu davasını açacaktır.
    İddianamede:
    Görevli ve yetkili mahkemenin yanında aşağıdaki hususlar bulunmalıdır:
    a) Şüphelinin kimliği
    b) Müdafii
    c) Maktul, mağdur, suçtan zarar görenin kimliği
    d) Maktul, mağdur, suçtan zarar görenin vekili veya kanuni temsilcisi
    e) İhbarda bulunanın kimliği (Açıklanmasında sakınca yok ise yazılır aksi halde yazılmaz.)
    f) Şikayette bulunanın kimliği
    g) Şikayetin yapıldığı tarih
    h) Yüklenen suç
    i) Uygulanması gereken kanun maddeleri
    j) Suçun delilleri
    k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı, tutuklu ise gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri
    l) Yüklenen suçu oluşturan olaylar ve mevcut delillerle ilişkilendirilmesi
    m) Şüphelinin aleyhine ve lehine olan hususlar
    n) İşlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği
    o) Tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenen bir suç ise bu tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbirleri, açıkça belirtilir.

    İddianamenin İadesi (m.174)
    İddianamenin iadesini düzenleyen bu maddeye göre, davaya bakacak olan mahkeme kamu davasının açılması için delillerin yeterli şüpheyi ortaya koymasına karşın, iddianamede bazı fazla önemli olmayan şekle ilişkin noksanlık saptarsa, örneğin iddianamede; şüphelinin açık kimliğinin veya en azından onu başkalarından ayırt etmeyi sağlayacak özelliklerinin belirtilmediğini, yükletilen suçun ne olduğunun açıklanmadığını, suçun yasal unsurları ile uygulanması gereken kanun maddelerinin gösterilmediğini, suçun delil, iz, eser ve emareleriyle duruşmanın yapılacağı yetkili ve görevli mahkemenin gösterilmemiş veya eksik veya hatalı gösterilmiş olduğunu, hazırlık soruşturmasının verdiği esaslı sonuçların yazılmadığını, varsa gözaltı, tutukluluk ve salıverme tarihlerinin veya suç tarihi ve yerinin açıklanmadığını, suçun ispatlanmasına yardım edecek belge ve şeylerin verilmemiş bulunduğunu, ön ödemeyi, eksik ve hatalı noktaların bulunduğunu saptarsa, eksik ve hatalı noktaları belirtmek suretiyle ve tamamlanması için iddianamenin Cumhuriyet savcılığına iadesine karar verebilecektir.
    İade nedenleri maddede onbir ayrı bentte gösterilmiş, ayrıca ön ödeme ve uzlaşma usulünün uygulanmaması da iade sebebi sayılmıştır. Bunun üzerine Cumhuriyet savcısı eksikleri tamamlayarak veya hataları düzelterek yeniden düzenleyeceği iddianameyi mahkemeye sunacaktır. Amaç, davanın bir duruşmada sonuçlanmasını sağlayacak alt yapıyı oluşturmaktır.
    Cumhuriyet savcısının iddianamesini vermesi ile kamu davası açılır. Ancak yapılan soruşturmanın, işin kovuşturma evresinde bir duruşmada çözülmesini sağlayacak kadar eksiksiz olup olmadığını araştırmak üzere bazı hukuk sistemlerinde bir orta aşama kabul edilmiştir. 1412 sayılı Kanunda l985 yılında yapılan değişiklikten önce benimsenen ilk soruşturma, bu işlevi yerine getiriyordu. Hâlen temyiz davasının açılmasında, kişisel davada, yargılamanın yenilenmesinde aynı sistem söz konusudur. Mahkeme önüne giden davalarda Türkiye’ye özgü yüksek beraat kararı oranlarının (%30) ortaya koyduğu gerçek, davaların, olgunlaşmadan ve soruşturmada yeterli delil, iz, eser ve emareler toplanmadan, basit şüpheler üzerine açıldığıdır.
    Tasarıda bu amaçla iddianamenin iadesi ve 179 uncu maddesinde iddianamenin reddi kurumları yer aldığı halde sadece iddianamenin iadesi kurumu kanunlaşmıştır.
    Tasarının 179. maddesinde yer alan iddianamenin reddi halinde ise, yeterli delil, iz, eser ve emareler bulunmadan veya toplanmadan âdeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılmasıdır. Bu hâlde mahkeme duruşmaya başlamadan iddianamenin reddine karar verecektir.
    Burada mahkeme maddi inceleme yapmakta ve incelemesinin sonunda;;
    Delilerin eksik toplanmış olduğunu,
    Dosyanın tekemmül etmemiş olduğunu,
    Suçu oluşturan olayların mevcut delillerle ilişkilendirilmemiş olduğunu,
    Suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe bulunmadığı hususlarından birini saptarsa, iddianameyi reddeder.
    Mahkemenin bu kararı üzerine Cumhuriyet savcısı yeniden soruşturma yapacaktır. Mahkemenin kararı böylece, Cumhuriyet savcısının soruşturmaya son verme kararını kaldırmış olmaktadır. Yaptığı bu soruşturma sonunda yeterli delil, iz, eser ve emare saptayabildiğinde Cumhuriyet savcısı yeniden kamu davasını açacak yani tamamladığı dosyayı yeni bir iddianameye bağlayarak kamu davasını açacaktır; yeterli delil, iz, eser ve emare bulamazsa kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir.
    Görüleceği üzere iddianamenin iadesi kararı, iddianamedeki noksanların giderilmesi ve böylece noksanların giderilmesi için mahkemenin zaman kaybetmemesi amacına yönelik olduğu hâlde, iddianamenin reddi kararı âdeta delilsiz dava açılmış bulunmasına ve kuvvetli şüpheyi belirtecek hususların eksikliğine dayanmaktadır. Her iki hâlde de ortak amaç, davayı hızlandırmak ve bir duruşmada bitirebilmektir.
    Mahkeme veya hakim kendisine gelen iddianameyi ve soruşturma evresine ilişkin bütün belgeleri, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren 15 gün içinde inceler.
    Bu inceleme şekli açıdan yapılacaktır.(Seminer esnasında maddi incelemenin de yapılacağı söylendi.)
    Mahkeme şekli incelemesinde;
    a) İddianamenin m.170 deki unsurları içermediğini,
    b) Suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadığını
    c) Ön ödemeye tabi işlerde ön ödeme usulünün uygulanmamış olduğunu
    d) Uzlaşmaya tabi işlerde uzlaşma usulünün uygulanmamış olduğunu saptarsa, iddianameyi iade edecektir
    Mahkeme bu süre içinde incelemesini tamamlayıp eksik ve hatalı noktaları belirtmek suretiyle iddianamenin iadesine karar verebilir.
    Bu süre sonunda mahkeme iade kararı vermemişse iddianame kabul edilmiş sayılır.
    Suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
    Her ne kadar mahkemeye iddianame ve dosyanın maddi incelemesi yetkisi verilmemişse de (red kurumu kabul edilmediğinden) iddianamede delillerin gösterilmesi gerektiğinden ve b bendinde sayılan mevcut delilin toplanmaması iade sebebi olacaktır. Ayrıca kovuşturmada tek celse esasının uygulanması amaçlandığından tüm delillerin soruşturma aşamasında toplanmış olması gerekir. Örneğin: Adli Tıp’tan rapor almadan yüzde sabit eser var diye yaralamadan dava açılamayacaktır. Bir soruşturmada olayla ilgili 10 tanık var ise bunların tamamının beyanları alınmadan dava açılması halinde iddianame iade edilebilecektir.
    Dava açılması kolay olmamalıdır. Artık delil bulunmadığında veya suçun unsurlarının bulunmadığı hallerde delillerin takdiri mahkemeye ait olmak üzere diyerek ya da eksik toplanan delillere göre suçun nitelikli şekli tam olarak ortaya konmadığı halde daha ağır maddeden talep edilerek dava açılmamalıdır.
    Cumhuriyet savcısı şüphelinin lehine olan delileri de toplayacak, delillerin nasıl toplandığı açıklanacaktır. Elde bulunan delillerin şüpheyi yeterli kıldığı izah edilecektir.
    Mahkeme bu sebeplerden herhangi birine dayanarak iddianameyi iade ettiğinde ihsas-ı rey de bulunmuş olmaz.
    İddianamenin iadesi müessesesi kovuşturma evresini tek celse esasına dayandırma amacına hizmet eder ve bunun için de delillerin tam olarak toplanmış olması gerekir.
    Kalem Hizmetleri Yönetmeliğinin m.9 a göre iddianamenin tanzimiyle savcılık soruşturma defteri kapatılır. İade halinde yeni soruşturma numarası verilir. Eski numarası düşünceler kısmına yazılır.
    Kalem Yön m.44 e göre iddianameyi alan mahkeme bunu hemen esasa kaydetmez, öncelikle iddianamenin değerlendirilmesi defterine kaydeder. İade edilirse iade kararı da bu deftere yazılır ve Cumhuriyet savcısının iade kararına itirazı da bu defter üzerinden yapılır. Değerlendirme sonucu verilecek iade veya kabul kararı iddianamenin değerlendirilmesi kararı kartonuna konur.

    İddianamenin İadesi Kararına İtiraz
    Mahkemenin iddianamenin iadesi kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir. İtiraz edilebilen kararlar tek tek gösterildiğinden iddianamenin iadesi kararına karşı, sadece Cumhuriyet savcısının itiraz hakkı vardır. Şüphelinin yararı olmadığı için, onun itiraz hakkı söz konusu olmaz. Suç mağduruna gelince, neticede takipsizlik kararı verilirse, m.173’e göre itiraz hakkı vardır; aksi hâlde ise iş zaten duruşmaya gideceği için suç mağduru bakımından sakıncalı bir netice söz konusu değildir.
    Cumhuriyet savcısının itirazını inceleyen merci itirazı yerinde görür ise iddianamenin kabulüne karar verir ve dosyayı kovuşturma aşamasının gereklerini yerine getirmek üzere görevli mahkemeye gönderir.
    İtiraz edilmemesi veya itirazın reddine karar verilmesi halinde Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, mahkemenin iade kararında gösterdiği eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İade edilen iddianamenin üzerinde eksikliklerin tamamlanması ile yetinmek mümkün değildir. Yeni bir iddianame düzenlenecektir.
    İddianamenin iadesi üzerine eksiklerin tamamlanması veya hataların düzeltilmesi suretiyle yeniden iddianame düzenlenerek gönderilmesi halinde bu iddianame ilk iddianameden başka yeni bir iddianamedir. Eğer sebepler varsa bunun da iadesi mümkündür.
    Ancak ilk iade kararında belirtilmeyen bir sebepten dolayı yeniden iddianamenin iadesine karar verilemez.


    Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (m.172-173)
    Cumhuriyet savcısı şu durumlarda soruşturma evresinin sonunda kamu davası açmayıp, kovuşturmaya yer olmadığına karar verir
    1. Kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi m.172/1
    2. Kovuşturma olanağının bulunmaması m.172/1 Burada kastedilen yargılama şartları değil (Bunlar: sanığın hazır bulunması, sanığın suç işledikten sonra akıl hastası olmaması, bekletici sorunun çözümü, geçici yasama dokunulmazlığı vs.) dava şartlarının olmamasıdır.Bunlar : sanığın ölümü, af, dava zamanaşımı, şikayet, dava süresi, izin, talep, yargı bulunmaması,ön ödeme
    3. Cezanın ortadan kaldırılmasını gerektiren şahsi sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların varlığı m.171 (TCK m.193’deki organ veya dokularını satan kişinin durumu mercilerine bildirerek suçluların yakalanmalarını kolaylaştırması halinde ceza verilmeyeceği hali, m.192/1,2,4 deki uyuşturucu madde satım ve kullanımı, m.201/1,2 deki sahte para, m.221 deki örgüt kurma, m.254 rüşvet alma, m.274/1 deki yalan tanıklık,)
    4. Şahsi cezasızlık sebebinin varlığı m.171 (Örneğin TCK m.167/1 deki yağma suçu dışında kişinin malvarlığına karşı işlenen suçlarda fail mağdur arasındaki akrabalığa bağlı cezasızlık hali,)
    Bu son iki halde Cumhuriyet savcısının kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz yoluna gidilemez.
    Kovuşturmaya yer olmadığı kararı suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir.
    Kararda itiraz hakkı süresi ve mercii gösterilir.
    Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra, kamu davasının, aynı eylem ve aynı kişi hakkında açılabilmesi yeni delil, iz, eser ve emarenin meydana çıkmasına bağlanmıştır. Böylece kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların zamanaşımı süresince şüphelinin başında, tâbir yerinde ise Demokles’in Kılıcı gibi durması ve onun özgürlükler bakımından bir tehdit oluşturması önlenmek istenmektedir. Bazı usul kanunlarında bu sebeple mahkemelerin beraat kararlarının temyize tâbi tutulmadığı görülür.

    Karara İtiraz
    Suçtan zarar gören kararın kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içinde bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresi içinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına itiraz edebilir.
    Cumhuriyet savcısının m.171 deki takdir yetkisini kullandığı durumlarda kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına itiraz edilemez.
    İtiraz dilekçesinde kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir. Burada kamu davasının açılmasını haklı gösterebilecek olaylar, delil, iz, eser ve emarelerin gösterilip açıklanması zorunludur. Aksi takdirde itiraz hemen ret olunur.
    Başkan kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmaz ise itirazı gerekçeli olarak reddeder. İtiraz eden suçtan zarar göreni itiraz için yapılan giderleri ödemeye mahkum eder, dosyayı ilgili Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı bu kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
    Başkan bu hususta karar vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görürse bu hususu açıkça belirterek o yer sulh ceza hakimini görevlendirebilir.
    Başkan itirazı yerinde görürse Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye gönderir.
    Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça aynı fiilden dolayı dava açılamaz.
    Kavuşturmaya yer olmadığı kararına yapılan itiraz reddedildikten sonra olayda yeni delil ortaya çıksa dahi itirazı reddeden başkanın bu hususta kararı olmadan kamu davası açılamaz. Burada m.172’deki kovuşturma açılmaması kararına bağlanan otorite sebebiyle böyle bir düzenlemeye gidilmiştir.

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Feb 2012
    Nerede
    gaziantep
    İletiler
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurtdışında bulunma sebebi ile duruşmaya katılamama

    Teşekkürler metnin tamamını okudum , fakat anlayamadığım bazı şeyler var ,müsaadenizle sormak istiyorum.

    Bu ülkedeki Türk konsolosluğunun bana ulaşması için yani bana tebligat yapılması için ben yurtdışında olduğumu kime bildirmeliyim?
    anladığım kadarıyla Mahkeme'nin benim yurtdışında olduğuma ikna olması ve neticede benden yazılı ifade alması gerekiyor , şu an benim yapmam gereken şey nedir? Konsolosluğa mı gitmeliyim?

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Jun 2007
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    2.042
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Yurtdışında bulunma sebebi ile duruşmaya katılamama

    Doğrudan mahkemeye yazacağınız bir dilekçeyle güncel adres ve iletişim bilgilerinizi mahkemeye sunabilirsiniz.

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

https:www.hukuki.netshowthread.php94614-Yurtdisinda-bulunma-sebebi-ile-durusmaya-katilamama

kamudavalarinda musteki kimdirsanik yurtdisinda ise mahkeme ne oluryurt disindan turkiye mahkeme ifade vermekkonsolosluk tutuklama yapabilir mihttp:www.hukuki.netshowthread.php94614-Yurtdisinda-bulunma-sebebi-ile-durusmaya-katilamamayurdisi icin davetiye gelmez ise sonuc ne oluryurt disinda oldumdan ceza evra elime ulasmadiyurtdışında ifade alınmasıdurusma tarihinde yurtdisiyurtdışı duruşmasına katilamama dilekçesisulh ceza hakimi sorguyu farklı dilde yapabilirmidavaya katilamama iddianame ornegimahkemem var yurt disindayim
Forum

Benzer Konular :

  1. Davaya katılamama yaştan dolayı
    Arkadaşlar dedeme çağrı kağıdı ulaştı ağır ceza mahkemesinden 27 ekimde duruşması gözüküyor kağıtta dedem mağdur sıfatında ama herhangi bi yere...
    Yazan: Tanks07 Forum: Diğer Hukuki Sorular
    Yanıt: 3
    Son İleti: 16-10-2018, 12:22:08
  2. tehdit gereği duruşmaya katılamama
    merhaba hukukcu bilir kişiler,hanfendiler ve beyfendiler.tekstil firmasında grafik tasarımcıyım.iş yerim bazı usulsüzlükler yaptıgı gerekcesiyle dava...
    Yazan: ismlsn2017 Forum: Hukuki Görüş ve Yorum
    Yanıt: 1
    Son İleti: 22-08-2017, 00:24:13
  3. [Ceza davaları] Yurtdışında Bulunma ve Dava Erteleme Koşulları
    Merhabalar, 19. ceza dairesinde bulunan bir ceza dava dosyam var. Daha önceden de aynı konu hakkında davam vardı, beraat etmiştim. 3 ay sonrasında...
    Yazan: bigkinggg2 Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 02-04-2017, 21:42:04
  4. Mobbing'e Mağruz Kalmak Tazminat talebinde Bulunma Sebebi Olabilir Mi?
    Öncelikle merhabalar, Ben 2008 yılında bir tekstil firmasında çalışmaya başladım. Aynı zamanda da okuyorum dolayısıyla part time olarak yaklaşık 4...
    Yazan: İtirazımvar Forum: Bireysel İş Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 14-06-2012, 00:41:35
  5. Tebligat sorunu (yurtdışında bulunma)
    3 kardeş olarak aleyhimize açılan davaya ilişkin aynı adrese yapılan (duruşma davetiyesi) tebligatlar postacı tarafından o gün evde bulunmadığımdan...
    Yazan: neola Forum: İcra ve İflas Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 18-09-2008, 10:29:43

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.