+ Konuyu Yanıtla
1 den 9´e kadar toplam 9 ileti bulundu.
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Dec 2011
    Nerede
    ankara
    İletiler
    31
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmesi

    değerli hukuçular size sormak istediğim bir kaç soru olcak.Geçtiğimiz günlerde sonuçlanan davam vardı sanık benim davamdan para cezası aldı ayrıca daha önce 2 ayrı mahkemede dava olmuş ve mahkumiyet hükmü hagb sine karar verilmiş bu mahkeme sonucunda 5 yıl içerisinde bu suçu işlediği için 2 mahkemede verilen bu hükümlerin açıklanmasına karar verildi .anladığım kadarıyla iki mahkumiyet hagbsi açıklanacak duruşma yapılcak bu kişiye hapis cezası verilebilir mi? sanık bu açıklanan hagblere itiraz edebilir mi?itiraz etse bile size göre cezalar infaz edilir mi yoksa başka bir karar mı verilir görüşlerinzi belirtirseniz sevinirim



    Hukuki NET Güncel Haber

    Geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmesi konulu yargıtay kararı ara
    Geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmesi konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Dec 2011
    Nerede
    ankara
    İletiler
    31
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmesi

    sormak istediğim bir diğer soru ise bu sanık hagb ye itiraz etmediği için mahkemenin verdiği karar kesinleşmiş karar sayılmaz mı?ayrıca mahkeme başka bir suç işlediği durumda hagb nin açıklanmasına karar verdikten sonra bir itiraz hakkı oluyor mu?sonuçta mahkeme hagb ye hükmetmiş ve sanık itaraz etmemiş ve karar kesinleşmiş kesisnleşen kararın itirazı olur mu olsa bile temyiz verilen mahkumiyeti sanık lehine karar verebilir mi?

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Jun 2007
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    2.042
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmesi

    Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması

    Madde 231 – (5)Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza ,bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise ; mahkemece ,hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Hükmün açıklanması , kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder.
    Hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verilebilmesi için ;

    a-Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan ötürü mahkum olmamış bulunması

    b-Mahkemece ,sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

    c-Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın ,aynen iade,suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir

    (7)Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde ,mahkum olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.

    (8)Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararının verilmesi halinde sanık,beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur.Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle ,sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak ;

    a-Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde ,meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla ,bir eğitim programına devam etmesine,

    b-Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde ,bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,

    c-Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına , belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine karar verilebilir.

    Denetim süresi içersinde dava zamanaşımı durur.

    (9)Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde ;sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zarar denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilebilir.

    (10)Denetim süresi içersinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde,açıklanması geriye bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak ,davanın düşmesine karar verilir.

    (11)Denetim süresi içersinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde mahkeme hükmü açıklar.Ancak mahkeme ,kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmeyen sanığın durumunu değerlendirerek cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jun 2007
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    2.042
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmesi

    T.C. YARGITAY Ceza Genel Kurulu

    Esas: 2009/4-13
    Karar: 2009/12
    Karar Tarihi: 03.02.2009

    ÖZET: İtiraz merciince, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
    ilişkin karar, suça ve sanığa ilişkin objektif uygulama koşullarının
    var olup olmadığı ile sınırlı olarak yapılmalıdır.

    (2709 S. K. m. 174) (5237 S. K. m. 62, 257) (5271 S. K. m. 223, 231,
    164, 267, 268, 269, 270, 271, 305, 309) (1412 S. K. m. 305, 322) (5395
    S. K. m. 23) (YCGK. 19.02.2008 T. 2006/6MD-346 E. 2008/25 K.)

    Dava: Görevi savsama suçundan sanık N. T.'nun 5237 sayılı TCY'nın
    257/2, 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına,
    sanığın geçmiş sabıkasız hali, şahsi ve sosyal durumu, duruşmadaki
    davranışı, olayda somut bir zararın bulunmaması nedeni ile 5728 sayılı
    Yasa ile değişik CYY 231/6. maddesi uyarınca sanık hakkında verilen
    mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın 5 yıl
    süre ile denetime tabi tutulmasına ilişkin Edirne 1. Sulh Ceza
    Mahkemesince 13.05.2008 gün ve 118-432 sayı ile verilen karara karşı
    sanık tarafından, beraatına karar verilmesi gerektiğinden bahisle
    itiraz edilmesi üzerine;

    Dosya üzerinde inceleme yapan Edirne 2. Asliye Ceza Mahkemesince
    17.06.2008 gün ve 2008/149 müt. sayı ile;

    <Mevcut dosya kapsamına göre, itirazın kabulüyle yapılan incelemede
    öncelikle sanığın sübut sorunu ile ilgili olarak karar verilmesi
    gerektiği dosyadaki mevcut deliller kapsamında yapılan değerlendirmede
    sanığın TCK 257/2. maddesi kapsamında mevcut eylemin sanığın görevi
    kapsamında bulunmadığı, yine suçun sübut unsurlarından olan, kamu
    zararı, şahsi menfaat, üçüncü şahsa menfaat sağlandığına ilişkin delil
    bulunmadığı ve suç teşkil etmeyeceği, memurun söz konusu eylemi olsa
    olsa disiplin soruşturmasını gerektirebileceği, görevi ihmal ettiğine
    ilişkin somut delil bulunmadığı, sanığın savunmasının aksine başkaca
    delil bulunmadığı, sanığın bu durum itibariyle şüpheden sanık istifade
    eder genel ceza hukuku prensibi gereği sanığın unsurları oluşmayan ve
    cezalandırılması için somut delil bulunmayan eyleminden dolayı delil
    yetersizliği nedeniyle beraatine karar verilmesi gerektiği
    anlaşılmakla 1.Sulh Ceza Mahkemesinin söz konusu mahkumiyet ve hükmün
    açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılarak atılı suçun
    işlendiğine ilişkin mevcut deliller kapsamında CMK 223/2-e maddesi
    gereğince beraatine> karar verilmiştir.

    Adalet Bakanlığınca, itiraz üzerine yapılan incelemede suçun sübutuna
    yönelik karar verilemeyeceğinden bahisle mercii kararına karşı yasa
    yararına bozma isteminde bulunulması üzerine, dosyayı inceleyen
    Yargıtay 4. Ceza Dairesince 18.11.2008 gün ve 15822-20920 sayı ile;

    <Edirne 1. Sulh Ceza Mahkemesinin kararı itiraza tabi bir karar
    olmakla birlikte, sanığın beraat etmesi gerektiği ya da daha hafif bir
    ceza ile cezalandırılması veya kamu davasına katılan tarafın sanığın
    daha ağır ceza ile cezalandırılması gerektiği yönündeki istemini
    kararı veren mahkemenin itiraz yasayolu gereğince, itirazı yerinde
    bularak düzeltmesi ve mahkumiyet kararını kaldırarak beraate
    hükmederek CYY'nın 268/2. maddesi uyarınca düzeltmesi olanağı yoktur.
    Bunun yanında itiraz merciinin kendisine gönderilen kararı suçun
    sübutu açısından inceleme ve beraate ya da daha ağır veya hafif bir
    cezaya hükmetme olanağı da bulunmamaktadır.

    Edirne 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 17.06.2008 tarih ve 2008/149 sayılı
    müteferrik kararında sanığın itirazını yerinde bulmuş ve hakkında
    beraat kararı vermiştir.

    İtiraz konusu, kararı veren mahkeme ya da inceleme merciince ancak,
    mahkemenin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının
    koşullarına ilişkin ve CYY'nın 231/6. maddesinde belirtilen <a)
    sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, b)
    mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve
    davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği
    hususunda kanaate varılması, c) suçun işlenmesiyle mağdurun veya
    kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya
    tazmin suretiyle tamamen giderilmesi> koşullarının tartışılıp
    tartışılmadığı ve tartışıldı ise verilen kararın hukuki yerindeliği
    ile sınırlıdır. İtiraz merciinin suçun sübutuna ilişkin değerlendirme
    yapma yetkisi bulunmamaktadır.

    Açıklanan nedenlerle Edirne 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.06.2008 gün
    ve 2008/149 sayılı kararının CYY'nın 309. maddesi uyarınca Yasa
    Yararına Bozulmasına> karar verilmiştir.

    Yargıtay C.Başsavcılığı ise, 19.01.2009 gün ve 164983 sayı ve özetle;

    <Bilindiği üzere, halen uygulanmakta olan ceza yargılama sistemimize
    göre olağan bir yasa yoluna tabi bulunan karar için aynı anda başka
    bir olağan yasa yoluna gidilemez. Bu nedenle, itiraza tabi kararlar
    için temyize, temyize tabi kararlar için ise itiraz yasa yoluna
    başvurulamaz.

    Mahkumiyet kararı bir hükümdür ve temyiz yasa yoluna tabidir. Ancak,
    hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hallerde, bu
    mahkumiyet hükmü açıklanmamış durumdadır. Hükmün açıklanmasının geri
    bırakılması kararı ise bir hüküm değildir.

    Sorun, yapılan yargılama sonunda önce bir mahkumiyet hükmü kurulması
    ve bunun üzerine hükmün açıklanmayarak geri bırakılmasına karar
    verilmesinden kaynaklanmaktadır. Ortada, açıklanmayan bir hüküm ile
    hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin bir karar
    bulunmaktadır.

    Yasanın 231. maddesinin 12. fıkrasında mahkemece verilen hükmün
    açıklanmasının geri bırakılması kararının itiraza tabi olduğu
    belirtilmiştir.

    Yasanın 231. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    kararına itiraz edilebileceği belirtildikten sonra, itirazın süresi,
    mercii, inceleme şekli ve kararın nasıl verileceğine ilişkin hükümler
    bulunmadığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına
    itirazın Yasanın genel hüküm niteliğindeki 267-271. madde hükümlerine
    göre değerlendirilmesi gerekmektedir.

    Yasanın 267-271. ve 231. maddelerinde; itiraz nedenleri, itiraz yasa
    yolunda hangi konuların incelenebileceği gösterilmiş değildir. İtiraza
    tabi kararların türünün çeşitliliği karşısında bu hususa ilişkin bir
    düzenleme yapılması da uygun ve de mümkün değildir. Şu muhakkak ki,
    merciin inceleme yetki ve görevi, itiraza tabi karar ile sınırlı olmak
    zorundadır.

    Yasanın 231. maddesinde, itiraza tabi olanın açıkça hükmün
    açıklanmasının geri bırakılması kararı olduğu belirtilmiştir. Bu
    hükümden de, açıklanması geri bırakılan mahkumiyet hükmünün itiraza
    tabi olmadığı anlaşılmaktadır. İtiraza tabi bulunan mahkumiyet hükmü
    değil, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır. Maddede,
    açıklanması geri bırakılan mahkumiyet hükmü için yasa yolu konusunda
    bir düzenleme getirilmemiştir.

    İtiraz yasa yolu, yalnızca hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    kararı yönünden kabul edildiğinden itiraz merciin hükmün
    açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar ve onun içeriği ile
    ilgili bir inceleme yapma yetki ve görevi bulunmaktadır. Bunun dışında
    açıklanması geri bırakılan mahkumiyet hükmüne yönelik (mahkumiyet
    kararının esasına ilişkin) bir inceleme yapması olanaklı değildir.
    Mahkumiyet kararının bünyesine dahil olan hususlar itiraz yasa yolu
    ile incelenemez. Aksi durum, temyiz merciinin görevinin itiraz
    merciince yerine getirilmesine neden olur.

    Ayrıca, Yasanın 305. maddesinde bazı hükümler, kanun maddesinde
    öngörülen ceza miktarları veya hükümde yer alan ceza miktarları
    nedeniyle kesin nitelikte görülmüş, bu tür kararların olağan yasa yolu
    olan temyiz incelemesine tabi bulunmadığı öngörülmüştür. Bu hükümlerin
    ancak olağanüstü yasa yolu olan kanun yararına bozma yolu ile
    incelenebileceği kabul edilmiştir. Yasanın 267 ve devamı maddelerinde
    itiraza tabi olan kararlar yönünden CMUK.nun 305. maddesine benzer bir
    sınırlama getirilmemiştir. İtiraz üzerine, açıklanmayan mahkumiyet
    hükmünün incelenebileceğinin kabulü, CMUK'nun 305. maddesi uyarınca
    temyiz edilemez nitelikteki-kesin hükümlerin itiraz yasa yolu ile
    incelenmesini mümkün hale getirir. Bu ise, CMUK'nun 305. maddesi hükmü
    ile çelişir ve hukuka aykırı olur.

    İtiraz yasa yolunun sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    kararı yönünden kabul edilmiş olması nedeniyle itiraz üzerine kararı
    veren mahkemenin ve itiraz merciinin yetkisi bu karar ile sınırlı
    olacaktır. Bu bağlamda, itiraz yasa yolunda yapılacak inceleme, hükmün
    açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin koşulların bulunup
    bulunmadığı ve hükmün açıklanmasına ilişkin kararda hukuka aykırılık
    olup olmadığı hususları ile sınırlıdır. İtiraz yasa yolu ile; hükmün
    açıklanmasının geri bırakılması için maddenin 6. fıkrasında belirtilen
    koşulların bulunup bulunmadığı, mahkumiyet hükmündeki cezanın tür ve
    miktar olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında kalıp
    kalmadığı (2 yıl ve altında hapis cezasına hükmedilip
    hükmedilmediğini) incelenebilir. Hükmün açıklanmasının geri
    bırakılmasına ilişkin kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına
    ilişkin olarak ise; mahkum olunan hapis cezasının ertelenmesi veya
    kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilmesi yasağına
    uyulup uyulmadığı (f.7), deneme süresinin yasaya uygun tayin edilip
    edilmediği ve denetim süresi içinde yüklenecek denetimli serbestlik
    tedbirinin ve yükümlülük süresinin yasaya uygun olup olmadığı (f.8)
    itiraz yasa yolu ile incelenebilir.

    Dolayısıyla, Özel Dairenin itiraz yasa yolu ile hükmü veren mahkemenin
    ve itiraz merciinin sanığın beraat etmesi, daha hafif veya daha ağır
    bir ceza ile cezalandırılması gerektiği yönündeki istemleri
    inceleyemeyeceğine ve mahkumiyet kararını düzeltemeyeceğine veya
    mahkumiyet kararını kaldırarak beraate hükmedemeyeceğine ilişkin
    gerekçesine katılmaktayız.

    İtiraz yasa yolunda, mahkumiyet hükmüne yönelik inceleme
    yapılamayacağından dolayı mahkumiyet hükmünün temelini oluşturan;
    suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı, suçun sübut bulup bulmadığı,
    suçun niteliği, noksan kovuşturma olup olmadığı, hakimin takdir
    yetkisini yasaya uygun olarak kullanıp kullanmadığı, kanun
    maddelerinin uygulanması ve cezanın hesaplanması sırasında hata
    yapılıp yapılmadığı gibi hususlar incelenemez ve bu hususta bir karar
    verilemez.

    Mahkumiyet hükmünün temelini oluşturan suçun unsurlarının oluşup
    oluşmadığının, suçun niteliğinin hükmedilen cezanın tür veya miktarını
    değiştirerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesini
    engelleyecek vasıfta bulunup bulunmadığının, hakimin takdir yetkisinin
    yasaya uygun kullanılıp kullanılmadığı, cezanın doğru bir biçimde
    saptanıp saptanmadığı gibi hususların temyiz yasa yolu ile incelenmesi
    gerekmektedir.

    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına müteakip, denetim
    süresi içinde veya sonunda CMK'nun 231. maddesinin 10 ve 11.
    fıkralarında belirtilen koşulların gerçekleşmesi durumuna göre hükmün
    açıklanması veya yeni bir mahkumiyet hükmü kurulması ya da düşme
    kararı verilmesi halinde, bu kararların hüküm olması nedeniyle temyize
    tabi bulunduğu açıktır. Bu konuda bir tereddüt bulunmamaktadır.

    Bu nedenle, yukarıda bahsettiğimiz suçun unsurlarının oluşup
    oluşmadığı, suçun sübuta erip ermediği gibi hususların, denetim süresi
    sonunda açıklanan veya verilen hüküm üzerine temyiz yasa yolu ile
    incelenebileceği ileri sürülebilir. Ancak bu durumda, açıklanmayan
    mahkumiyet hükmündeki hukuka aykırılıkların denetim süresi sonunda
    hükmün açıklanması, yeni bir mahkumiyet hükmü kurulması veya düşme
    kararı verilmesi anına kadar incelenememesi sonucu ve sakıncası
    doğacaktır. Temyiz yolu ile incelenmesi mümkün olan hukuka
    aykırılıkların denetim süresi sonuna kadar incelenmemesi; (özellikle
    noksan kovuşturma hallerinde) delillerin karartılması, mahkumiyet
    kararı verilmemesi gereken (düşme, red, güvenlik tedbirine
    hükmedilmesi, ceza verilmesine yer olmadığı ve beraat hükümleri)
    hallerde verilen mahkumiyet kararlarının ortadan kaldırılmasının
    geciktirilmesi, yargılamanın uzaması ile adil yargılanma hakkının
    ihlali, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte
    ileride beraat edecek sanıkların denetim süresine tabi tutulması ve
    haklarında denetimli serbestlik tedbiri uygulanması sonuçlarını
    doğurur. Bu sakıncalar ve sonuçlar da göz önüne alındığında;
    açıklanmayan mahkumiyet hükmünün hükmün açıklanması veya düşme kararı
    verilmesi veya yeni bir mahkumiyet hükmü kurulması anına kadar temyiz
    yasa yolu ile incelenemeyeceği kabul edilemez.

    5271 sayılı CMK'nun 231. maddesinin incelemesinden anlaşılacağı üzere;
    Kanun koyucu, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi
    için öncelikle yargılamanın sonuçlanmasını ve bir mahkumiyet hükmü
    kurulmasını zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla açıklanmasını yasakladığı
    yalnızca maddede öngörülen koşulları taşıyan mahkumiyet hükmüdür. Yasa
    koyucu mahkumiyet hükmü dışındaki beraat, ceza verilmesine yer
    olmadığı, davanın reddi, düşme, güvenlik tedbirine hükmedilmesine
    ilişkin hükümlerin ise açıklanmasını zorunlu kılmış, bu tür hükümler
    verilmesi gerektiğinde hükmün kurularak açıklanmasını, böylece bu
    hükümlerin temyiz yasa yolu ile Yargıtay'da incelenmesini istemiştir.

    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, mahkumiyet hükmü
    verilmesine müteakip verilebileceğine göre, öncelikle ortada
    mahkumiyet kararı verilebilir durumun olması gerekmektedir. Bu ise,
    suçun unsurlarının oluşup oluşmadığının, sübut bulup bulmadığının ve
    noksan kovuşturma olup olmadığının saptanması ile anlaşılabilir. Suçun
    maddi ve manevi unsurları oluşmamış, suç sübuta ermemiş ise mahkumiyet
    hükmü kurulamaz. Bu durumda beraat kararı verilmesi gerekir. Keza,
    uzlaşma, zamanaşımı, şikayet yokluğu veya vazgeçme halinde düşme
    kararı verilmesi zorunlu bulunmaktadır.

    Kanun Koyucunun, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının
    verilebilmesi için mahkumiyet hükmü kurulmasını zorunlu tutması,
    hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte sanığın
    denetim süresine tabi tutulmasının ve hakkında denetimli serbestlik
    tedbiri uygulanmasının mahkumiyet hükmünün hukuka aykırı olmamasının
    gerektirmesi, mahkumiyet dışındaki hükümlerin açıklanmasının zorunlu
    kılınması ve bunların böylece temyiz yasa yoluna tabi tutulmasının
    amaçlanması karşısında; mahkumiyet hükmünün suçun unsurlarının oluşup
    oluşmadığının, suçun sübuta erip ermediğinin, noksan kovuşturma
    bulunup bulunmadığının, suçun niteliğinin verilecek ceza miktarı ve
    türünü hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu kapsamı dışına
    çıkarıp çıkarmadığının temyiz yasa yolu ile incelenmesi zorunlu
    bulunmaktadır.

    Söz konusu temyiz incelemesi, mahkumiyet kararı verilemeyeceğine,
    mahkumiyet dışında bir karar verilmesi gerektiğine veya mahkumiyet
    hükmünün, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kapsamı
    dışında kalan bir mahkumiyet kararı olması gerektiğine ilişkindir.
    Başka bir anlatımla, temyiz incelemesi, hükmün açıklanmasının geri
    bırakılması kararı verilmesine esas bir mahkumiyet hükmü
    verilemeyeceğine ilişkindir. Zira, hükmün açıklanmasının geri
    bırakılması kararı verilebilmesi için mahkumiyet kararı verilebilmesi
    ve bu mahkumiyet kararının da hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    kararı verilebilmesini mümkün kılması gerekmektedir. Bu koşulun,
    temyiz incelemesi ile denetlenmesi zorunludur.

    Ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kapsamında kalacak
    şekilde cezanın yanlış hesaplanması, hükmün açıklanmasının geri
    bırakılması dışına çıkmayacak bir biçimde takdir yetkisinin yanlış
    kullanılması gibi hususlar bu aşamada temyiz incelemesinin konusunu
    oluşturamazlar. Bu tür hukuka aykırılıklar, ancak denetim süresi
    içinde veya sonunda, açıklanan veya verilen hükümle birlikte temyiz
    incelemesine tabi tutulabilir.

    Bu nedenlerle, kanun yoluna başvuru hakkı olanların mahkumiyet hükmü
    dışında bir karar verilmesi gerektiğine, suçun sübutuna, unsurlarının
    oluşmadığına, noksan kovuşturma ile karar verildiğine, suçun vasfı
    nedeniyle (yaralama-kasten öldürmeye teşebbüs, görevi kötüye kullanmak-
    zimmet) hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kapsamı dışında
    bir ceza verilmesi gerektiğine, ceza miktarının uygulama sırasında
    sanığın lehine olarak hatalı saptanması sonucu hükmün açıklanmasının
    geri bırakılması kararı verildiğine ilişkin istemlerin temyiz istemi
    olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

    Belirtilen hususları içeren istemlerin itiraz merciine yapılması
    halinde; merciin, 5271 sayılı CMK'nun 264. maddesi uyarınca kanun yolu
    ve mercide hatanın başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağından bu
    talepleri temyiz talebi olarak değerlendirmesi ve dosyayı temyiz
    incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a göndermesi gerekmektedir. Bu
    durumlarda, itiraz merciin istemi inceleme yetki ve görevi
    bulunmadığından vereceği karar hukuken geçersiz olacaktır.

    Bu itibarla; sanığın 13.05.2008 tarihli dilekçesi, hükmün
    açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik olmayıp, açıklanması
    geri bırakılan mahkumiyet hükmüne yöneliktir ve suçun sübut bulmadığı
    ve unsurların oluşmadığı ileri sürülmektedir. Sanığın bu istemi temyiz
    istemi niteliğindedir. Bu durumda, Edirne 1. Sulh Ceza Mahkemesinin
    kararı kesinleşmemiştir. Edirne 2. Asliye Ceza Mahkemesinin istemi
    temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a göndermesi yerine itirazen
    inceleyerek verdiği karar hukuken geçersizdir.

    Açıklamalar ışığında; sanığın 20.05.2008 tarihli dilekçesi temyiz
    istemi niteliğinde bulunması nedeniyle Edirne 1. Sulh Ceza
    Mahkemesinin 13.05.2008 gün ve 2008/118-432 sayılı kararı henüz
    kesinleşmediğinden ve Edirne 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.06.2008
    tarih ve 2008/149 müteferrik sayılı kararı hukuken geçersiz olduğundan
    kanun yararına bozma isteminin reddi yerine yazılı şekilde karar
    verilmesinin hukuka aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.

    İtiraz yasa yolunda, açıklanması geri bırakılan mahkumiyet hükmüne
    yönelik olarak inceleme yapabileceği, bu bağlamda suçun sübutu ile
    unsurlarının oluşup oluşmadığının ve diğer hususların itiraz merciince
    incelenebileceğinin kabulü; aşağıda belirtilen gerekçelerle de hukuka
    uygun düşmeyecek, eşitliğe ve hakkaniyete aykırı sakıncalı sonuçlar
    doğmasına neden olacaktır.

    Öncelikle, itiraz merciinin yukarıda belirtilen hususlar ile ilgili
    olarak inceleme yapması, temyiz incelemesi yapma yetkisine sahip
    Yargıtay'ın inceleme görevini üstlenmesi sonucunu doğuracaktır.
    Özellikle, suçun sübutu ve niteliğinin tayininde yetkili ve görevli
    hale gelecek, kasten öldürmeye teşebbüs-yaralama, zimmet-görevi kötüye
    kullanma ve yağma-hırsızlık gibi suçların oluşup oluşmadığını ve
    vasfını tayin eder durumda olacaktır.

    Merci kararlarının kesin olması nedeniyle bu kararlar aleyhine temyiz
    yasa yoluna başvurulamayacaktır. Hukuka aykırı mercii kararları, ancak
    denetim süresi içinde veya denetim sonunda hükmün açıklanması, yeni
    bir hüküm kurulması veya düşme kararı verilmesi üzerine temyiz yasa
    yoluna başvurulması veya kanun yararına bozma yasa yolu ile
    kaldırılabilecektir. Temyiz yasa yoluna uzunca bir süre sonra
    gidilebileceği, kanun yararına bozma yasa yolunun ise ancak ciddi
    hukuka aykırılıklar için başvurulabilen etki alanı sınırlı olan
    olağanüstü bir yasa yolu unutulmamalıdır.

    Ayrıca 5271 sayılı CMK'nun 271. maddesinde, kanunda aksi yazılı
    olmadıkça itiraz hakkında duruşma yapılmayacağı öngörülmüştür.
    Cumhuriyet savcısı ile müdafi veya vekilin dinlenmesi zorunlu olmadığı
    gibi, sanığın ve katılanın dinlenilmesi öngörülmemiştir.

    Yasanın 270. maddesi uyarınca itiraz mercii karar vermeden önce yazı
    ile cevap vermek için itirazı, Cumhuriyet savcısı ile karşı tarafa
    bildirebilecek, araştırma ve inceleme yapabileceği gibi gerek
    gördüğünde bunların yapılmasını isteyebilecektir.

    Madde hükümlerin incelemesinden; aksi yazılı olmadıkça itirazın
    duruşma yapılmaksızın karar verileceği, takdire bağlı olarak
    Cumhuriyet savcısı ile karşı tarafın dinlenebileceği, gerekli
    araştırmalar yapıldıktan sonra karar verileceği ve itirazın kabulü
    halinde itiraz konusunun esası hakkında da karar verilmesinin
    öngörüldüğü ve böylece işin kesin bir biçimde sonuçlandırılmasının
    amaçlandığı anlaşılmaktadır.

    Yasanın 231. maddesinde de, itirazın duruşmalı olarak yapılması
    öngörülmediğinden bu konudaki itirazın duruşma yapılmaksızın
    inceleneceği anlaşılmaktadır. CMK'nun 271. maddesi uyarınca
    gerçekleştirilen işlemin duruşmalı bir inceleme olmadığı açıktır.
    Çünkü, yargılamanın asıl tarafı olan sanık ve katılanın hazır
    bulunması istenmemiş, Cumhuriyet savcısı ile müdafi veya vekilin
    dinlenmesi dahi zorunlu tutulmamıştır.

    İtiraz merciin 5271 sayılı CMK'nun 271. maddesinde belirtilen şekilde
    bir karar verebilmesi için itiraz konusunun buna uygun olması ve
    itiraz konusunda karar verebilmesinin hukuken mümkün olması
    gerekmektedir.

    5271 sayılı Yasa, ceza yargılaması sırasında uyulacak kurallar ile
    yargılama sonucu yargılama makamlarının vereceği kararların neler
    olduğunu göstermiştir. Buna göre, hükümlerin yargılama yapılması
    sonucu verilmesi kuraldır. Yargılama-duruşma yapılmadan hüküm
    verilmesi mümkün değildir. Yine, yargılama sonunda verilecek davayı
    sonuçlandırıcı kararlar olan (hükümleri) yargılamayı yapan mahkemenin
    vermesi asıldır. Yargılamayı yapan mahkeme veya hakim dışında hüküm
    verecek merciiler ile haller yasada açıkça ve istisnai olarak
    düzenlenmiş ve gösterilmiştir. Nitekim, halen yürürlükte bulunan
    CMUK'nun 322. maddesinde, Yargıtay'ın olağan yasa yolu olan temyiz
    incelemesi neticesi beraate, davanın düşmesine veya mahkumiyet
    hükmünün düzeltilmesine karar verebileceği açıkça öngörülmüştür. Ancak
    bu halde bile Yargıtay'ın beraat hükmü verebilmesi istisnai
    niteliktedir ve ancak belirli koşullara bağlıdır. Bunlar, olayın daha
    fazla aydınlanmasının gerekmemesi (f.1) ve hükümden sonra yürürlüğe
    giren yeni kanun ile fiilin suç sayılmamış olmasıdır. (f.4)

    Yasada belirtilen bu hal dışında, yargılamayı yapan makam dışında
    olağan yasa yollarına başvuru durumunda merciin (hüküm) verebileceği
    düzenlenmemiştir. Bu nedenle, itirazı inceleyen merciin yargılama
    yapan makam yerine geçerek beraat kararı vermesi hukuken mümkün
    değildir. Kanun koyucunun temyiz merciine ancak sınırlı hallerde
    tanıdığı beraat hükmü verebilme yetkisinin, itiraz merciine hiçbir
    sınırlama olmaksızın verdiği kabul edilemez.

    Yasanın 231. maddesinin 10 ve 11. fıkralarında, mahkumiyet hükmünü
    açıklama veya yeni bir mahkumiyet hükmü kurma ya da düşme kararı
    verilmesi de yargılama yapan mahkemeye verilmiştir. Maddenin 11.
    fıkrasında, <....mahkeme hükmü açıklar ... > denilmek suretiyle hükmün
    duruşma yapılarak verilmesi gerektiğini ifade edilmiştir. Bu durumda,
    hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı üzerine açıklanmayan
    mahkumiyet kararına yönelik istem nedeniyle, mercii tarafından (henüz
    hükmün açıklanmasının yapılmadığı bir aşamada) duruşma yapılmaksızın
    evrak üzerinde inceleme ile beraat hükmü verilmesi hukuka uygun
    olmayacaktır. Zira, denetim süresi içinde veya sonunda mahkumiyet
    hükmünün açıklanması için bile duruşma yapılması koşul olarak
    gösterildiği halde, bu aşamadan önceki bir dönem olan itiraz mercii
    safhasında duruşma yapılmaksızın hüküm kurulması çelişki olacağı gibi,
    söz konusu durum, yargılamanın duruşmalı yapılması ve hükmün de
    duruşma sonunda verilmesi gerektiğine ilişkin ceza yargılamasının
    temel ilkesine ve bu ilkeye paralel olarak düzenlenen CMK'nun
    duruşmaya ilişkin hükümlerine aykırı olur.

    Belirtilen nedenlerle, söz konusu hususların itiraz merciince
    incelenebileceğinin kabulü halinde bile; itiraz merciince hükmün
    açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına ve gerekli
    işlemlerin yapılması ve kararın verilmesi için dosyanın yargılamayı
    yapan mahkemeye gönderilmesine karar vermesi gerekmektedir. İtiraz
    üzerine verilen kararlar kesin olduğundan yargılamayı yapan mahkemenin
    mercii kararına direnme yetkisi bulunmamaktadır. Mercii kararı üzerine
    yargılamayı yapan mahkeme duruşma açmak suretiyle davayı sonlandırıcı
    nitelikteki kararı (hükmü) vermeli, böylece temyize tabi olan bu
    hükümlerin temyiz incelemesinden geçirilmesi sağlanmalıdır. Mahkumiyet
    hükmünün noksan kovuşturma sonucu verilmesine ilişkin istemin
    incelenmesi sırasında da, mercii tarafından itiraz istemi kabul
    edildiğinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı
    kaldırılmalı ve noksan kovuşturmaya ilişkin işlemlerin yargılama yapan
    makam tarafından yerine getirilmesi için dosya o mahkemeye
    gönderilmelidir. İtiraz mercii tarafından noksan kovuşturmaya ilişkin
    işlemlerin tamamlanması hukuka aykırı olur. Zira, mercii tarafından
    itiraz duruşma yapılmaksızın incelenip sonuca bağlanacak, böylece
    noksan kovuşturma bulunan hallerde yargılama yapılmaksızın hüküm
    verilmiş olacaktır.

    İtiraz mercii tarafından davanın esasına (örneğin beraate)
    hükmedilmesinin doğuracağı hukuka uygun olmayan, hak ve adalet duygusu
    ile bağdaşmayan sonuçlar, özellikle merciin itiraz üzerine verdiği
    kararın kesin nitelikte olması nedeniyle ortaya çıkacaktır.

    Öncelikle, merci kararının kesin olması nedeniyle beraat kararına
    karşı olağan yasa yolu olan temyiz yasa yoluna başvurulamayacaktır.
    Böylece, CMK'nun 223. maddesi uyarınca temyize tabi olması gereken
    hüküm, temyiz incelemesine tabi tutulamayacaktır. Bu durum, bütünüyle
    yasal düzenlemeye aykırıdır. Temyize tabi olan hükümlerin temyiz
    merciin görevi kapsamı dışına çıkarılması, Yargıtay'ın temyiz inceleme
    görevinin hukuka aykırı olarak sınırlandırılması sonucunu doğuracağı
    gibi, adil yargılanma ilkesinin ihlali sonucunu da doğuracaktır. Bu
    sakıncalar, merciin vereceği davanın esasını çözümleyen diğer kararlar
    için de geçerlidir.

    Ayrıca, merci kararının kesin olması karşısında vereceği hükmün
    mahkumiyet hükmü dışında bir hüküm (beraat, düşme, ceza verilmesine
    yer olmadığı, davanın reddi) olması durumunda, bu kararlar aleyhine
    yalnızca Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozma yoluna
    başvurulabileceği gibi, bu hükümlere karşı kanun yararına bozma yoluna
    gidilmesi hukuka, hak ve eşitlik ilkesine uygun kararlar verilmesini
    sağlamaktan uzak olacaktır. Çünkü, davanın esasını çözümleyen
    mahkumiyet dışındaki hükümler aleyhine kanun yararına bozma kararları
    aleyhe sonuç doğurmayacak, hukuka aykırı olarak haklarında davanın
    reddi, düşme, ceza verilmesine yer olmadığı ve beraat kararı verilen
    sanıkların mahkumiyeti sağlanamayacaktır (m.309/4-c).

    Belirtilen tüm bu hususlar; CMK'nun 267 ve devamı maddelerde
    düzenlenen itiraz yasa yolunun, esas itibariyle hükümlere (mahkumiyet
    hükmüne) yönelik bir yasa yolu olarak düşünülmediğini ortaya
    koymaktadır.

    Bu itibarla, itiraz merciinin aslında temyiz incelemesi kapsamında
    olan mahkumiyet hükmüne yönelik hususları itirazen inceleyebileceği
    kabul edilse dahi, itirazın kabulü halinde, gerekli işlemlerin
    yapılması ve nihai kararın verilmesi için dosyayı yargılama yapan
    mahkemeye gönderme kararı vermekle yetinmesi gerektiği, davayı
    sonuçlandıran bir karar (hüküm) vermemesinin isabetli olacağı
    düşünülmüştür.> görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak;

    1- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 18.11.2008 gün ve 2008/15822-20920
    sayılı bozma kararının kaldırılmasına, Edirne 1. Sulh Ceza
    Mahkemesinin 13.05.2008 gün ve 2008/118-432 sayılı kararının temyiz
    edilmesi nedeniyle kesinleşmemesi ve Edirne 2. Asliye Ceza
    Mahkemesinin 17.06.2008 tarih ve 2008/149 müteferrik sayılı kararının
    hukuken geçersiz olması nedeniyle Adalet Bakanlığının kanun yararına
    bozma isteminin reddine, Edirne 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 13.05.2008
    gün ve 2008/118-432 sayılı kararının temyiz incelemesi yapılmak üzere
    tebliğname düzenlenmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet
    Başsavcılığına tevdiine karar verilmesi,

    2- Kabule göre ise, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 18.11.2008 gün ve
    2008/15822-20920 sayılı bozma kararının kaldırılmasına, itiraz
    merciinin suçun sübutu ve unsurları yönünden de inceleme yaparak
    itirazın kabulüne karar vermesinin isabetli olduğu, ancak yargılamayı
    sonlandırıcı beraat kararını veremeyeceği, gerekli kararın verilmesi
    için dosyayı Edirne 1. Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar
    vermesi gerektiği gerekçesiyle Edirne 2. Asliye Ceza Mahkemesinin
    17.06.2008 tarih ve 2008/149 müteferrik sayılı kararının 5271 sayılı
    CMK'nun 309. maddesi uyarınca yasa yararına bozulmasına karar
    verilmesini talep etmiştir.

    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel
    Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara
    bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararı itiraz üzerine
    inceleyen mercii tarafından, esasa yönelik yapılan incelemede, hükmün
    açıklanmasının geri bırakılması kararı kaldırılarak, sanığın beraatına
    karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı
    arasında çözümlenmesi gereken hukuki uyuşmazlıklar;

    1- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı
    başvurulabilecek yasa yolunun itiraz mı, yoksa temyiz mi olduğu,

    2- Merciince, suçun sübutu ve nitelendirilmesi konularında (esasa
    ilişkin) değerlendirme yapılıp yapılamayacağı, açıklanmayan hükmün
    içeriğindeki hukuka aykırılıkların bu yolla denetlenip
    denetlenemeyeceğinin belirlenmesi noktalarında toplanmaktadır.

    Uyuşmazlık konularında sağlıklı bir çözüme ulaşılabilmesi için
    öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun niteliği ve
    uygulanma koşullarının incelenmesinde yarar bulunmaktadır.

    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuzda ilk kez
    5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi ile çocuklar hakkında,
    19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 23.
    maddesiyle 5271 sayılı Yasanın 231. maddesine eklenen 5-14. fıkralar
    ile de büyükler için kabul edilmiş, aynı Yasanın 40. maddesiyle 5395
    sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim
    süresindeki farklılık hariç olmak koşuluyla, çocuk suçlular ile
    yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından
    aynı koşullara tabi kılınmıştır.

    Yetişkin sanıklar yönünden başlangıçta şikâyete bağlı suçlarla sınırlı
    olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para
    cezası için kabul edilen bu müessese, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe
    giren 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile 5271
    sayılı Yasanın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan
    değişiklik ile hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli
    para cezaları için uygulanabilir hale getirilmiş, şikâyete bağlı
    suçlarla sınırlı olarak uygulanan bu müessese Anayasanın 174.
    maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Kanunlarında yer alan suçlar
    ayrık olmak üzere, tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.

    Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç
    doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    kurumu, doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahiptir.

    Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 19.02.2008 gün ve 346-25
    sayılı kararında da bu husus; <Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet
    hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu
    sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün
    açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten
    yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması
    halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının
    5271 sayılı CYY'nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu
    doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai
    nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini
    oluşturmaktadır. Müessesenin yargılama yasasında düzenlenmiş bulunması
    da onun karma niteliğini değiştirmez> denilmek suretiyle de açıkça
    vurgulanmıştır.

    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşulları;

    a) Suça ilişkin koşullar;

    1- Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az
    süreli hapis veya adli para cezası olması, bu değerlendirme, yeni
    sistemde cezaların içtimaı müessesine yer verilmemesi nedeniyle, her
    suç yönünden hükmedilen ceza miktarı dikkate alınmak suretiyle
    yapılacak, sanığın birden fazla suçtan mahkûmiyeti halinde, bu
    mahkûmiyetlerin toplamı nazara alınmayacak, ancak bu olgular sanığın
    suç işleme hususundaki eğilimi yönünden değerlendirilebilecektir.

    2- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp
    Yasalarında yer alan suçlardan bulunmamalıdır.

    b) Sanığa ilişkin koşullar;

    1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması;

    2- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen
    iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi
    gerekmektedir.

    3- Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve
    davranışları göz önünde bulundurularak, sanığın yeniden suç
    işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması gerekmektedir.

    Tüm bu koşulların bulunması halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının
    geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle
    denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.

    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konularının incelenmesinde;

    1- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı
    başvurulabilecek yasa yolu, itiraz mıdır, yoksa temyiz midir?

    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması isteminin reddine karar
    verilmesi halinde hüküm varlık kazanacağından, koşulların varlığı
    halinde bu hükme karşı başvurulabilecek yasa yolunun temyiz olduğu
    konusunda bir duraksama bulunmamaktadır.

    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı başvurulabilecek
    yasa yolu ise, 5271 sayılı CYY'nın 231. maddesinin 12. fıkrasında
    açıkça, "itiraz" olarak belirtilmiştir.

    Yargıtay C. Başsavcılığı itirazında, hükmün açıklanmasının geri
    bırakılmasının konusunu oluşturan suçun, sübutu veya
    nitelendirilmesinde hataya düşüldüğünden bahisle yapılan başvuruların
    temyiz niteliğinde olduğu ileri sürülmektedir.

    Suç niteliğine yönelik başvurunun temyiz olarak değerlendirilmesi
    gerektiği yönündeki görüşün kaynağını 4616 sayılı Yasa ile ilgili
    yargısal kararlar oluşturduğundan, bu kararların konuya ilişkin çözüm
    tarzının gerekçelerini incelemekte yarar bulunmaktadır.

    4616 sayılı Yasada, bu yasa uyarınca verilen kararlara karşı
    başvurulacak yasa yolunun belirlenmemesi ve verilen kararın hüküm
    niteliğinde bulunmaması karşısında, verilen kararın durma kararı
    niteliğinde olduğu ve 17.12.1930 gün ve 23/31 sayılı İçtihadı
    Birleştirme Kararı uyarınca, durma kararlarına karşı başvurulacak yasa
    yolunun da itiraz olduğu yargısal kararlarda kabul edilmiş, ancak
    başvurunun, suçu 4616 sayılı Yasa kapsamı dışına çıkaracak hususlara
    ilişkin olması halinde ise yasal bir düzenleme bulunmaması nedeniyle
    istem temyiz olarak değerlendirilmiştir.

    Görüldüğü gibi 4616 sayılı Yasadaki temyiz ve itiraz ayrımının
    dayanağı bu konuda yasal bir düzenleme bulunmaması ve bu düzenlemenin
    hukuki niteliğindendir. Oysa 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinde
    düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, durma kararı
    niteliğinde değildir. Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün ve 346-25
    sayılı kararında da vurgulandığı üzere bu karar <koşullu bir düşme
    kararı> niteliğinde olup, anılan maddede yasa yolu da açıkça itiraz
    olarak öngörülmüştür. Koşulların gerçekleşmesi halinde 5271 sayılı
    Yasanın 223. maddesinde belirtilen düşme kararı verileceğinden ancak
    bu aşamada hükümlere ilişkin yasa yolu olan, temyiz yasa yoluna
    başvurulabileceği kabul edilmiştir.

    Öte yandan, yargılama sistemimizde temyiz yasa yolu, yalnızca hükümler
    bakımından kabul edilmiştir. Hükümler ise 5271 sayılı CYY'nın 223.
    maddesinde sınırlı olarak sayılmış olup, hükmün açıklanmasının geri
    bırakılması kararları bunlar arasında yer almadıklarından hüküm
    niteliğinde de değildir.

    Ceza yargılamasında yasa yolu, tarafların istemlerine göre değil,
    yasanın sistematiği ve normları dikkate alınarak belirlenmelidir.
    Yasada, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı
    başvurulabilecek yasa yolu hiçbir istisnaya yer vermeksizin açıkça
    itiraz olarak belirtilmiş olmakla, Yasanın öngörmediği bir istisnayı
    yargı kararları ile yaratmak, suçun niteliği veya sübuta yönelik
    başvuruların, yasa yolunu temyiz olarak değiştireceğini kabul etmek
    olanaksızdır.

    Bu itibarla Yargıtay C. Başsavcılığının, hükmün açıklanmasının geri
    bırakılmasının konusunu oluşturan suçun, sübutu veya
    nitelendirilmesinde hataya düşüldüğünden bahisle yapılan başvuruların
    temyiz niteliğinde olduğuna ilişkin itiraz nedeni yerinde değildir ve
    reddine karar verilmelidir.

    2- Merciince, suçun sübutu ve nitelendirilmesi konularında (esasa
    ilişkin) değerlendirme yapılabilir mi, hükmün içeriğindeki hukuka
    aykırılıklar bu yolla denetlenebilir mi?

    5271 sayılı CYY'nın 271. maddesi uyarınca, mercii tarafından kural
    olarak evrak üzerinde ve duruşmasız olarak inceleme yapılabilir.

    Somut olayda, merciince evrak üzerinde inceleme yapılmış ve kanıt
    değerlendirmesine girilerek kanıtların, görevi savsama suçunun sübutu
    için yeterli olmadığı kabul edilip, sanık hakkında beraat kararı
    verilmiştir. Merciince evrak üzerinde inceleme yapılabildiğinden,
    itiraza konu karar yönünden yapılacak inceleme de ancak 231. maddenin
    objektif koşullarının belirlenmesi ile ilgili sınırlı bir inceleme
    olmalıdır. Duruşmada kanıtlarla doğrudan temas etme olanağı bulunmayan
    merciin, kanıt değerlendirmesi yaparak yeni bir hüküm tesisi, itiraz
    kurumunun niteliğine aykırı olacaktır. İtiraz merciince, hükmün
    açıklanmasının geri bırakılmasının koşullarının bulunup bulunmadığına
    ilişkin bir değerlendirme yapılmadan, bu karara konu olan ve 231.
    maddenin 5. fıkrası uyarınca henüz hukuki varlık kazanmamış olan
    hükmün değerlendirilmesi, 231 ve 271. maddelerdeki düzenlemelere
    aykırıdır. İtiraz merciince, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
    ilişkin karar, 231. maddenin 6. fıkrasında yer alan suça ve sanığa
    ilişkin objektif uygulama koşullarının var olup olmadığı ile sınırlı
    olarak yapılmalıdır. Özel Dairece, mercii kararının bu yönde
    değerlendirilerek, beraat kararı verilmesinin yasaya aykırı bulunması
    sonucunda bozulmasına karar verilmesi isabetlidir.

    Bu itibarla Yargıtay C. Başsavcılığının, merciince esasa yönelik
    inceleme yapılabileceğine ilişkin itiraz nedeni yerinde değildir ve
    reddine karar verilmelidir.

    Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı ve Üyeler ise, <Belli
    koşulları taşıyan mahkumiyet hükümlerinin, 231. maddede belirtilen
    objektif ve subjektif koşulların gerçekleşmesi halinde hükmün
    açıklanmasının geri bırakılması kararına konu olacağı nazara
    alındığında, itiraz merciince, hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    kararının koşulların gerçekleşip, gerçekleşmediğinin belirlenebilmesi
    için öncelikle buna dayanak teşkil eden hükmü, bu müessese ile bağlı
    olarak tüm yönleriyle (esastan) inceleme zorunluluğu bulunmaktadır.
    Nitekim öğretide de aynı görüş vurgulanmıştır. Bu nedenle Yargıtay C.
    Başsavcılığının ikinci itiraz nedeni yerinde olduğundan kabulüne karar
    verilmesi gerekir.> görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

    Sonuç: Açıklanan nedenlerle,

    1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına
    TEVDİİNE, 03.02.2009 günü, birinci uyuşmazlık nedeni yönünden
    oybirliği ile, ikinci uyuşmazlık nedeni yönünden ise oyçokluğuyla
    karar verildi.

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Dec 2011
    Nerede
    ankara
    İletiler
    31
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmesi

    Sayın avukat yazdıklarınız için teşekkür ederim fakat hukuktan anlayan biri değilim yazdıklarınızı okudum fakat bişey anlayamadım .şimdi size sormak istediğim şey mahkemenin aldığı karar 2 mahkemede verilen mahkumiyet hükümlerinin açıklanamasına diye karar vermiş mahkumiyet hükmü aldığı hapis cezasımı demektir?ayrıca sanık bu mahkumiyet hükümleri açıklandığında itiraz etse bunun bi faydası olurmu ?çünkü sanık daha önce iki kez hagb ye tabi olmuş ve bu işlediği son suçta bunların açıklanmalarına karar verilmiş verceğiniz cevap için teşekkürler biraz bizim anlayacabileceğimiz dilden yazarsanız sevinirim bir hukukçu olarak

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Jun 2007
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    2.042
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmesi

    Peki açıklanan iki hagb de hangi karar verildi?

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Dec 2011
    Nerede
    ankara
    İletiler
    31
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmesi

    onu bizde bilmiyoruz bir hukukçu olarak size soruyorum mahkumiyet hükmünün açıklanması para cezasının açıklanmasımı hapis cezasının açıklanmasımıdır?

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Jan 2012
    Nerede
    ankara
    İletiler
    5
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmesi

    benimde başıma benzer bi olay geldi kimi diyor ki para cezası hagb ye tabi, değildir kimi tam tersini ifade ediyor.bir kişi para cezası aldıysa hagb ye tabi olur mu ayrıca ''mahkumiyet hükmünün açıklanması'' cümlesindeki mahkumiyet hükmü hapis cezasımıdır yoksa para cezasıda olabilir mi bu konuya bi açıklık getirin lütfen

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Sep 2015
    Nerede
    İSTANBUL
    İletiler
    35
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmesi

    merhabalar, size bir sorum olacak ki benim için acil bir konu. müvekkilim dolandırıcılıktan 5 ay + 3000 tl idari para cezası aldı ve hagb na karar verildi. eğer aynı cezayı tekrar işlerse cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verebilir diyor kanun hükmü. Seçenek yaptırımlar ise adli para cezası, denetimli serbestlik vs. olarak belirtilmiş.

    Bu durumda 2 . kez suç işleyen kişi için adli para cezasına çevrilebilir 1. cezada yer alan 5 ay?

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

hagb kararına uyulmaması nedeniyle açılış

hagb kararına uyulmaması nedeniyle açılış ne demek

hagb kararına uyulmamasıhukmun aciklanmasihagb kararına uyulmaması nedeniyle açılış davaya katılmamahukum aciklaninca temyiz yapılırmıhagb nihai hüküm müdürhagb kararının açıklanmasıhukmun acıklanmasının gerı bırakılması kararının kaldırılmasıbozulan kararda hukmun aciklanmasinn geriyehükmün açıklanması duruşmasıhabg kararı hangi hallerde açıklanırberaatine karar verildi ne demekhükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ortadan kaldırılmasıhükmün açıklanmasının geri bırakılması bozulmasıhagb yi başka suçla bozmahükmün açıklanmasının geri bırakılması kararın açıklanmasıbozulan hagb nin cezasi ne zaman infaz edilirhagb ihlaligeri birakilan hukum aciklandiginda ne olurhukum aciklaninca ne olurhagb dan sonra temyizhukmun aciklamasinin geri birakilmasindan sinra hukum acuklanirsahagb temyizhagb kararından sonraki suçta ceza verilmesine yer olmadığı
Forum

Benzer Konular :

  1. Polis Memuru'nun yazdığı idari para cezası hükmün açıklanmasına neden olur mu?
    Olmaz diye biliyorum ama emin değilim. Bilgisi olan paylaşabilir mi acaba?
    Yazan: sokrates60 Forum: Ceza Muhakemesi Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 29-02-2016, 06:37:09
  2. Hükmün Açıklanmasına Red
    Merhaba bugün sitemde kullanıcılarınyaptıkları paylaşımlarla alakalı davaya veren bir firma vardı mahkemeye cıktım hakim hükmün açıklanmasını sonraya...
    Yazan: Denzel Forum: Fikri/Sınai Haklar
    Yanıt: 9
    Son İleti: 11-12-2015, 11:16:12
  3. Gerİ bırakılan mahkumiyet hükmünün açiklanmasina karar verildi
    Sayın hukukinet yöneticileri,sayfa sahipleri ve avukatlar çok önemli bir konuda sizin değerli bilgilerinize ihtiyacım var; Öncelikle konuyu kısaca...
    Yazan: erdeeooss Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 5
    Son İleti: 04-03-2012, 04:47:25
  4. Hükmün açıklanması geri bırakılan davada hükmün açıklanması kararı
    öncelikle iy günler 2010 basit yaralama ve mala zarar vermeden bir kişiyle mahkemelik oldum ve dava 20/11/2011 tarihinde sonlandı alınan kararda...
    Yazan: erdeeooss Forum: Ceza Muhakemesi Hukuku
    Yanıt: 4
    Son İleti: 23-01-2012, 13:12:25
  5. Hükmün açıklanması geri bırakılan dava
    öncelikle iy günler 2010 basit yaralama ve mala zarar vermeden bir kişiyle mahkemelik oldum ve dava 20/11/2011 tarihinde sonlandı alınan kararda...
    Yazan: erdeeooss Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 15
    Son İleti: 06-01-2012, 11:03:27

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.