Boşanma Sonrası SAVAŞ

Kanunen boşanma gerçekleştikten sonra başlayan bir çatışma sonrasında da bir savaş vardır. Buna boşanma sonrası savaş tanımını yapmak doğru bir tanımlama olacaktır. Bu çatışma boşanma sonrasında beraber yaşayan çiftlerde de görülebilmektedir .öncelikle boşanan bireyler kendi dünyalarında değişen duruma karşı tepki verirler sonra bu tepki yeni oluşan duruma uyum veya uyumsuzlukla kendini ortaya koyan bir sürece girer şayet bireyler öz benliklerinde kendileriyle olan bu durumu bir çatışmaya çevirmeden yeni duruma geçiş yapabilecek hale getirmişlerse ve çatışma oluşmadan uygun zeminlerde mutabakatlar sağlanmışsa savaş çıkmadan sonlandırılmış olur gelişecek yeni geçiş süreci ve sonunda hukukun da öngördüğü sonuçla hayatın kendi süreci sağlıklı bir şekilde başlatılmış olur .çatışma devamında savaş çıkarılmadan hayat olurunda devam eder.bu durumun ortadan kalmış olması için öncelikle birlikteliğinde ortadan kalmış olması gerekir yani boşanmış ve beraber yaşayan çiftlerde ki olağana dönüş süreci karşılıklı mutabakatlarında hukukun ve insan haklarının öngördüğü duruma dönmesiyle son bulmuş olur
Boşanma her ne şekilde gelişmiş olursa olsun hukuken sonlandığında başlayacak olan boşanma sonrası dönem evlilik süresinin neredeyse yarısını kapsayacak bir zaman dilimidir ki bu dönemde boşanan taraflar iç dünyalarındaki geçmişin travmatik sürecinin izlerini silebilir ve kendilerini yenileyebilir yalıtabilirler. Boşanma olmuş fakat ayrılık olmadığı durumlardaki durumda yani beraberliğin devamında da aynı süreler öngörülmektedir. Bu ayrı ve özel bir çalışma alanıdır. Bundan sonrasında bu özel durumu konunun farklı bir alanı olarak değerlendirip konuya dâhil edilmeyecektir
Çatışma uzamış ve sarpa sarmaya başlamış ise sonrasında savaş en çok görülen durumdur. Geçirilen hukuki sürecin nasıl yürüdüğünün önemi varmış gibi görünse de asıl önemli olan iç benlikte bu boşanmanın sonunda kişinin değişen durumlara adaptasyonuyla alakalı verdiği tepkidir. Hukuki olarak hiç bir sıkıntı ve suçlama olmaksızın birlikte yaşamamayı beyan ederek ayrılan çiftlerde bile ortaya çıkan hukuk sonrası savaşın açıklanamaması bundan kaynaklanır. Bazen bu savaşın ortaya çıkışı çatışma sürecinin uzamasına bağlı olarak gecikse de asla birlikte geçirilmiş evlilik sürecinin zaman olarak yarısını aşmaz ve kesinlikle bu süre kesinleşen boşanma süresine göre hesaplanır. Yani nikâh tarihinden boşanma tarihini çıkardığımızda ortaya çıkan sürenin yarısı boşanma sonrası savaşın beklenen başlangıç sürecidir. Savaşın bizim tarafımızdan görülebilmesi toplumsal hukuksal ve tıbbı hale geldiği durumlardır birçok olayda ancak 3. Sayfa haberi olarak bu savaşın sonucunu izleyebilmekteyiz.
Boşanma bu güne değin birçok bilim insanı tarafından gerek hukuk gerek sosyoloji gerek tıp alanlarında incelenmiş bir alan olmakla beraber boşanma sonrası çatışma yâda savaş yeterince incelenmemiştir. Bu iç ve dış yeni adaptasyon sürecinin sonucunda ortaya çıkabilecek olan hukuki süreç veya süreçler hukuk alanında, sosyal çatışma ve durumlar sosyoloji alanında, ruhsal durum değişiklikleri ve bunun sonucunda ortaya çıkan hastalık tablosu ve hastalıklar bu alanlarda çalışan profesyoneller tarafından bilinir olmasına rağmen tam olarak üzerinde çalışılmamış alanlar olarak kalmışlardır. bunu bu konularda ortada ulusal ve uluslar arası bilimsel yayın ve makale eksiklikleriyle görebilmekteyiz.çağımızın kültürel yozlaşma ve dejenerasyonlarının tüketim toplumlarında yüksek olmasından çıkar ilişkilerinin özellikle gelişmiş ülkelerde daha maddi temeller üzerinde olmasından dolayı bu konulardaki ilk çalışma verilerini de işte tüketim kültürünün maddi temellerinin yüksek olduğu bu gelişmiş ülkelerde görmekteyiz elbette bunun karşılığı da bu ülkelerde gerek hukuk gerek tıp ve sosyoloji alanlarındaki profesyonellerin daha yüksek oranda bu konuyla alakalı çalıştıklarını ve toplumsal hayata daha fazla veri üreterek ortaya çıkabilecek gerek sosyal gerek hukuki süreçleri sağlıklı hale getirdiklerini söyleyebiliriz. Gelişmekte olan ülkeler kültürel ve sosyolojik transferler ile bu kültür yapıları tarafından absorbe edildikleri oranda bu durumlardan etkilenmekte olduklarından verilen bilimsel çalışma tepkisi de aynı oranda geç olmaktadır.
Boşanma sonrası savaş öncelikle bireyin iç dünyasından başladığından bu iç dünyayı etkilemiş olan tüm deneyim kültür aile yaşantısı toplumsal kurallar barışçıl bir dengeyle atlatılabilirliği etkilemektedir.
Denilebilir ki hukuki boşanmaların tarihi kadar eski olan bu alan neden günümüz insanlarının savaş olarak tanımlaması ve ortaya çıkacak yıkımların sosyolojik toplumsal alanlarda incelenmesini gerekli kılmaktadır. İşte bu soru birçok farklı bakış açısıyla değerlendirilebilinirse de sonuçta insanların yaşam düzeylerinin hukukun kontrolünde şekillendirilmesi ile ortaya çıkan insan hakları evrensel kavramlarının gelişmesiyle ilişkilendirilebilir. Çünkü insanlar savaşmanın zararlarını ancak insan haklarının herkes için gerekliliğini kavradıkları ve savaşın toplumsal yıkımları da beraberinde getirdiğini görebildikleri zaman kendilerini ve toplumlarını koruyabilirlikleri ortaya çıkmıştır ve insan hakları evrensel beyanları işte bu düşüncenin ortaya çıkışıyla can bulmuştur. Aslında bu düşüncenin doğuşu binlerce yılın getirdiği birikimlerin kültürlerin özünde olmasından dolayı insanlığın kabullenmesini kolaylaştırmakla beraber iç dünyalardaki çatışmalar birçok toplumda ve bireylerde henüz etkin yerini bulamamıştır. Boşanma sonrası savaşı inceleyecek olan tüm profesyonellerinde bu bakış acısından (evrensel insan hakları penceresinden bakarak) kendi kültür ve toplumlarında bu konuyu ele alarak yapacakları çalışmalar özünde insan haklarının gelişmesini sağlayacak ve toplumlarının sağlıklı gelişmelerine yön vereceklerdir zaten bilimsel çalışmaların özünde de olması gerekende budur. Resmi boşanma olmasıyla
Boşanma sonrası savaş aşağıdaki sebeplere göre şekil zaman ve mekân değiştirebilmekte ve sona ermesi toplumsal alanda etkili olabilmektedir. Bu savaşın çıkmasındaki etmenler kısaca
1 bireysel: iç dünyasıyla barışık olma, olgunluk, karakter, dini ve ahlaki kurallara bağlılık sosyallik maddi bağımsızlık ortak çocuğun veya çocukların varlığı ve velayetin tarafı olma
2 toplumsal :boşanma süresinde tarafların boşanma taleplerindeki yansıttıkları sebep sonuç ve şekillendirdikleri çevre yapısı ,çatışma durumlarında oluşturdukları çevreden aldıkları destek ,ve bu başlıklar altında eklenebilecek sosyo kültürel etkenler sayılabilir. Bu savaş başladığındaysa amacı hukuksal ve toplumsal bir hedefleme sağlamak zorundadır. Bunlar
1 hukuki sonuçları etkilemek ve kazanç elde etmek (boşanmanın iki temel sonucu vardır bunlardan birinci maddi nafaka ve mal paylaşımı ikincisi manevi yani velayet ve kusur tazminatları sayılabilir )
2 toplumsal yer ve haklılığını ortaya koymak ve güç elde etmek
Boşanma sonrası savaş başlama noktası olarak görülen adaptasyonun sağlanamadığı yeni durumun kabullenilmesinde yaşanılan zorlukların iç dünyada bir karşı taraf tanımının yapılmasıyla başlar hatta bu taraf tanımı bazen boşanma aşamasında da yapılmış olabilir. Karşı taraf hukuki anlamda davalı davacı gibi bir durum görünmüş olsa da bazen bu boşanmış bireylerin ailelerini de içine alan bir tanıma dönüşebilmektedir. O vakitte sürecin çatışmanın ve savaşın boyutu artmakta ama çatışma savaş arasında geçen süreç kısalmaktadır. Çatışma savaş süresi ne kadar uzarsa ortaya çıkan savaşın boyutu ve süresi o kadar uzar ve sadece hukuki sonuçlar tespit edilebilir fakat tıbbi ve sosyolojik olarak savaşın sonlandığının tespiti yapılamayabilir. Bu çatışma ve savaş arasında ki süreyle direk bağlantılıdır. Sürelerin önemi savaşın şeklini ve savaşta kullanılan yöntemlerini görebilmemiz acısından önem arz etmektedir.
Evliliğin devamında nasıl çocuk sahibi olmak etkiliyse boşanmada ve boşanmadan sonraki savaşta bu durum çok büyük önem taşımaktadır. Çocuk sahibi olan boşanmış bireylerin diğer bireylerden farkı boşanma hukukunda hem velayet kavramının olmasında nafaka kavramının da ortaya çıkarak devam etmesindedir. boşanma sonrası savaşta bunlar kendi içerisinde kullanılacak savaş silahları olarak karşımıza çıkacak ve tanımlanmış yada tanımlanmamış birçok sendromun tıbbı alana hukuki haklarında hukuk alanına girmesine yol açacaktır.
Çatışma öncelikle iç dünyada başlar karşı taraf yaratıldığından önce kişi kendini sorgularken haksızlık ve haklılık durumlarıyla alakalı bir suç yada suçluluk hissine kapılır ise ve bu hissi duygulanım boyutunda kin nefret hırs haline getirirse intikam ve art niyet ortaya çıkarak savaşın başlangıcına zemin hazırlar tüm duygular sıvıların uyduğu fizik kuralları gibi birbirlerine dönüşebilirler kişi geçmiş yaşam deneyimlerinden bu durumu sağlıklı bir şekilde nötralize edebiliyor yaşamın içerisinde kendiyle ilgili sorgulamada hayatın olağan akışına bırakıp yeni duygulanımların boşanmayla alakalı eşle değil de hayatın içerisine yönlendirerek başarabiliyorsa bu ilk baştaki kızgınlık hırs öfke benzeri tüm duygulanımlar art niyete dönmeden ilgisizliğe ve ardından başkalaşıma döner ve hayat kendi içerisinde yenilenebilir hale sağlıklı bir şekilde döner bu durumda boşanma sonrası savaş ortaya çıkmamış olur.
Boşanma sonrası savaş kişiliklerin ortaya çıktığı, insanın karşılıklı olarak yapabilecekleriyle orantılı hırpalayıcı bir süreç olup kazananı hiç bir şekilde yoktur.tam boşanma bu sürecin sağlıklı bir süreçle atlatılmasıyla alakalıdır.bazı durumlarda savaş bir taraf için diğer tarafı kontrol etmede bir araç olabileceği gibi bazen de ilginin kaybolmamasını sağlamaya yönelik bir yönteme dönebilmektedir.her ne olursa olsun duygulanımların diğer tanışılmış ama başka bir duygulanım oluşmayacağı bilinen kişilere karşı olan duygulanımlara döndüğü durumlarda tanımladığımız bu durumda tanımını yitirmiş olur.
İç dünyaların çatıştığı bu durumdan toplumsal alana yansıyan süreçte savaşı gözlemleyenler öncelikle tanıdık eş dost çevresi olmakta sorumluluk öncelikle onlara düşmektedir.ilerleyen süreçlerde devletin kolluk kuvvetleri ve daha ilerisinde hukuki süreçler başlamaktadır.bir çok şiddet facia ve dramın ardında yatan gerçek görünmeyen sebep budur. Profesyonellerin doğru tanımlamalarına ihtiyaç duyulan alanda budur. Ayrılmış boşanma gerçekleşmiş bir eşin ısrarla diğer eşin hayatında tutunmaya çalışmasını engelleyecek olanda gerçek çatışmaların ardında savaşların hak ve hukuk mücadelelerinin yıpratıcı süreçlerin çıkmasını engellemek işte bu alanda çalışmaya gönüllü profesyonellerin tanımlamaları olacaktır. Çünkü konunun bilinirliği sadece bu şekilde doğru zeminlere oturtulur aksi durumlarda pozitif ayrımcılıkta dahil bir çok hak hukuk bazı durumlarda alehte kullanılan bir silaha dönerken bazı durumlarda mağduriyet doğuran toplumsal karşı duruşları da doğurmaktadır.
Boşanma sonrası yaşanan birçok Kadına ve erkeğe yönelik şiddetin kökenlerinde boşanma sonrasında yaşanan bu savaş yatmaktadır. İşte toplumsal boyutunun gözler önüne serilebilmesi bu yüzden önemlidir.
Boşanma sonrası savaşı halen toplum ya sonuçlarını hukuksal boyutta gördüğünde- ki bu çoğu zaman geç kalındığının habercisi olarak şiddet olarak görülmekte –ya da ölümler olduğunda fark etmektedir.
Her savaşın mağdurları olduğu gibi boşanma sonrası savaşında elbette bir mağduru vardır. Bu mağduriyetlerden en vahimi çocukların olduğu boşanmalarda çocuklardır. Çocukların yaşı küçüldükçe mağduriyetleri de büyümektedir. çıkan savaşın çocukların bulunduğu yaş aralığıyla çocukları etkilemesi buna bağlı gelişen sendromlar ve rahatsızlıkların olması doğrudan ve ters orantılıdır. En sık etkilenmeler beş ila on iki yaş aralığında çocuklarda olmaktadır. Çünkü bu devre çocukların rol model devreleridir ve çocuk gelişiminde yaşam koşulları içerisinde hava su kadar ebeveynlerine ihtiyaç duymaktadırlar bu nedenledir ki boşanma sonrası savaşlarda çocuklarda genellikle velayetin verilmediği taraf tarafından görüşebilme sıkıntısı yaşarken velayeti alan tarafından da diğer ebeveyne karşı yabancılaştırılmaktadırlar. Ebeveyne yabancılaştırma sendromu günümüz boşanma sonrası savaşlarda en çok görülen ve hem velayeti almamış ebeveyn hem de çocuklar açısından birçok hak mahrumiyeti doğurur olmuştur. Boşanma süresince çocukları olan ebeveynler en çok çocuklarıyla rahat görüşememekten ve belirli kısıtlı zaman aralıklarında görüşebildiklerini söylemektedirler. Bu çocuğun gelişimi için toplum açısından iyi bireyler yetiştirebilmek adına oldukça önemli bir konudur. Birçok ülkede bu sorunu ortak velayet kavramıyla aşmaya çalışmakta devlet kurumları içerisinde çocuk esirgeme benzeri kurumların çatısı altında velayeti kontrol eden kurumlar oluşturulmaktadır. Bu kurumlar boşanmış olan çiftlerin çocuklarının devletin anayasal bireyi olarak haklarını her iki ebeveynden bağımsız olarak denetlemekte gerektiğinde yüksek cezalar verebilmekte ve velayeti dahi alabilmektedirler. Sağlıklı toplum yetiştirebilmek şiarı da olan gelişmiş ülkelerde bu durum oldukça önem arz etmekte boşanma sonrasında olası oluşacak savaştan bu şekilde çocuğun etkilenmesi ve sağlıksız yetişmesi önlenmektedir.
Boşanma sonrası çocuğa bağlanmış olan nafakanın harcamasının kontrolünden çocuğun sağlık ve yaşam şartlarına bu nafakanın yeterli olup olmamasından velayeti almamış kişiyle görüşmesine bu görüşmenin sağlıklı yapılabilmesine dek aile mahkemesi kararlarının uygulanmasını denetlenmekte ve çocuğa sahip çıkmaktadır. Ülkemizde maalesef mağdur babalar mağdur anneler mağdur çocuklar bu kurumların oluşturulmamasından sadece icra vasıtasıyla bu denetlemenin yapılmaya çalışılmasından ve velayetin illaki bir tarafa verilmesinin ısrarından kaynaklanmaktadır. Boşanma sonrası çocuklu çiftlerde ortaya çıkacak bu savaştan çocukların korunması sağlanamamaktadır.
Ebeveyne yabancılaştırma sendromu bile ülkemizde henüz bilinirliği ortaya çıkmaya başlamış ve birçok dramatik hayat hikâyelerinin altında yattığı gözler önüne serilmeye başlanmıştır
Boşanma sonrasındaki savaşta kadınlar açısından epiclosun medea eserinde bahsettiği medea dan köken alan medea kompleksinin ortaya çıkmasına ve bunun sonucunda tıbbı alanda boşanmada art niyetli anne sendromuna dönüşmekte ve sonuçta çocukları babalarına yabancılaştırmaktadır. Her nekadar sanki bu durumda anneyi suçlayıcı bir üslup varmış gibi dursa ve tanımlamalar yapılsa da velayetin baba tarafında olduğu durumlarda ki bu durum genelde çok nadir ve gerekçeli olaylar durumunda olmakta erkeğin gösterdiği tepkilerde çocuklar gösterileme annenin aşağılanmasından öteye ya da kadının fiziksel şiddete maruz kalması şeklinde ortaya çıkmakta tanımlanması kolay ve basit olmaktadır. Kültürün bundaki önemi büyük olmakla beraber temel erkek davranış biçimi pek çok olayda görüleceği gibi belirli kalıplarla değerlendirilebilmektedir.Boşanma sonrası savaşta tek çözümleyici hukuk ve hukuk uygulamalarının geliştirilmesi gibi dursa da bu konuda tıbbi ve sosyoloji alanında ön belirleyiciler ve çalışmalar çok büyük değer taşımakta toplumun bu konulara duyarlılığı arttıkça birlikte yaşamamayı şekmiş eski çiftlerin kendi hayatlarını sağlıkla sürdürebilmeleri ve ortadaki çocukların sağlıklı büyütülebilmeleri sağlanmış olacaktır saygılarımla
Dr. Erkut ERDOĞAN