Hukuk Skandalı: Kocasını 300 erkekle aldatan kadına 8 yaşındaki çocuğun velayeti verildi

[solosko]

Kocasını, internetten tanıştığı 300 erkekle aldattığını “Çıplak Tenimin Hafızası” adında kitap yazarak duyuran İngilizce öğretmeni Y.Y. kocasından boşandı

Vatan gazetesinden Cahit Yüce'nin haberine göre İngilizce öğretmeni Y.Y. “Şebnem Berrak A.” takma ismiyle yazdığı “Çıplak Teminim Hafızası” adlı kitabında, Boğaziçi Üniversitesi’nde okurken tanışıp evlendiği mühendis kocası A.Ç.Y.’yi, internet ortamında tanıştığı 300 erkekle aldattığını iddia etti. Deşifre olan Y., önce görev yaptığı okuldan uzaklaştırıldı. Aldatılan koca ise 2007’de boşanma davası açtı. 6 yaşındaki oğullarının velayetinin kendisine verilmesini talep eden koca, eşinden 120 bin TL tazminat istedi.

Sarıyer Aile Mahkemesi’nde önceki gün görülen karar duruşmasında Y.Y.’nin avukatı Atilla Karahan “Müvekkilimin yazdığı iddia edilen kitap tamamen hayal ürünüdür” derken, kocanın vekili Elmas Gençer, “Kitap kurmaca olsa bile, bu tip hayal kuran anneye çocuk emanet edilemez” görüşünü dile getirdi. Mahkeme, çiftin boşanmasına karar verirken çocuğu annenin velayetine bıraktı. Ayrıca Y.Y.’nn kocasına 15 bin lira tazminat ödemesine hükmetti, babanın ise ayda 600 TL nafaka ödemesini kararlaştırdı.

Yazarın itirafları:
http://videogaleri.hurriyet.com.tr/V...?s=10&vid=1311

[akcurali]

Bu hanımın bir söyleşisi vardı gazetede sanırım geçen sene. O zaman kurgu olduğunu açıklamıştı. Kurgudur değildir onu bilemeyiz, ancak bir kadının 300 erkekle beraber olması biraz uç bir rakam değil mi?
Velayet kime verilmeli , kime verilmemeli onu bilmiyorum özel durumları vs ancak;
Ancak benim anlamadığım karşı tarafın avukatının tezi. " Bu tip kurgular kuran birine çocuk emanet edilemez" Bu ne demek? Dünya üzerinde içinde bolca cinsellik bulunan kitaplar yazan kadınlar var, erotik resimler yapan sanatçılar, erotik film yapımcıları vs..
Bunların annelik yeteneklerinin olmadığı, yeterli olmadığını kim söyleyebilir ki?

[Abdullah Yaman]

Bu hanımın bir söyleşisi vardı gazetede sanırım geçen sene. O zaman kurgu olduğunu açıklamıştı. Kurgudur değildir onu bilemeyiz, ancak bir kadının 300 erkekle beraber olması biraz uç bir rakam değil mi?
Velayet kime verilmeli , kime verilmemeli onu bilmiyorum özel durumları vs ancak;
Ancak benim anlamadığım karşı tarafın avukatının tezi. " Bu tip kurgular kuran birine çocuk emanet edilemez" Bu ne demek? Dünya üzerinde içinde bolca cinsellik bulunan kitaplar yazan kadınlar var, erotik resimler yapan sanatçılar, erotik film yapımcıları vs..
Bunların annelik yeteneklerinin olmadığı, yeterli olmadığını kim söyleyebilir ki?

Bu davada sırf bir kitapta yazılı olan metinler üzerine ( kurgu olması muhtemel) boşanma davası açılmış olması ne kadar doğru tartışılır. Yasal eş (erkek) kitapta bahsedilen kişilerin gerçek kişiler olduğunu, kitapta adı geçen kadının kendi eşi olduğunu ispatlayabilmeliydi. Keza bu kişiler ile eşi arasında bir beraberliğin varlığını da deliller ve tanık ifadeleri ile ispatlamalıydı.
Ancak mahkemenin yasal eş (erkek) lehine tazminata hükmetmiş olması manidar. Kadın masumsa bu tazminat ne için, kadın kusurlu ise kararın daha ağır olması beklenebilirdi (en azından emsal teşkil etmesi ve kamuya yansımış bir örnek olması bakımından)
Karar verilen nafaka miktarı 600 TL ise kadının ödeyeceği tazminatı 2 yıl içinde geri almasını sağlıyor. Her ne kadar çocuk için veriliyor olsada, sonuçta anne tarafından kontrol edilen bir meblağ. Kadın için ciddi bir maddi destek (neredeyse asgari ücret)
Velayet konusunda hakimlerin genel tutumları aşağı yukarı aynı, arada istisnai kararlar alanlar olsada erkeklerin velayet konusunda şansları çok ama çok az. Bu konuda ciddi bir adaletsizlik olduğunu düşünüyorum. Hem kim hangi terazi ile ve kriterle ölçmekte baba sevgisini, baba sevgisinin anne sevgisi, ilgisi ve şefkatinden daha az olduğunu kim söyleyebilir. Günümüzde erkekler en az kadınlar kadar yeterli, yetenekli ve çocuk gelişimi konusunda uzmanlaşmışlar. (hepsi değil tabi) Velayet konusunda daha duyarlı olunması gerekliliğine inanıyorum. En azından velayeti annelerin egemenliğindne kurtarmak ve velayet kaybedilmesine dair kriterlerin yenidne düzenlenmesine ihtiyaç var. Yani anne yada baba hata yaptığında velayeti kaybedebileceğini bilmeli.
Keza ortaklaşa velayet konusunun daha işlevsel daha kabul edilebilir ve daha uygulanabilir hale getirilmesi şart.

[bir rahber]

"Karar verilen nafaka miktarı 600 TL ise kadının ödeyeceği tazminatı 2 yıl içinde geri almasını sağlıyor. Her ne kadar çocuk için veriliyor olsada, sonuçta anne tarafından kontrol edilen bir meblağ. Kadın için ciddi bir maddi destek (neredeyse asgari ücret)
Velayet konusunda hakimlerin genel tutumları aşağı yukarı aynı, arada istisnai kararlar alanlar olsada erkeklerin velayet konusunda şansları çok ama çok az. Bu konuda ciddi bir adaletsizlik olduğunu düşünüyorum. Hem kim hangi terazi ile ve kriterle ölçmekte baba sevgisini, baba sevgisinin anne sevgisi, ilgisi ve şefkatinden daha az olduğunu kim söyleyebilir. Günümüzde erkekler en az kadınlar kadar yeterli, yetenekli ve çocuk gelişimi konusunda uzmanlaşmışlar. (hepsi değil tabi) Velayet konusunda daha duyarlı olunması gerekliliğine inanıyorum. En azından velayeti annelerin egemenliğindne kurtarmak ve velayet kaybedilmesine dair kriterlerin yenidne düzenlenmesine ihtiyaç var. Yani anne yada baba hata yaptığında velayeti kaybedebileceğini bilmeli.
Keza ortaklaşa velayet konusunun daha işlevsel daha kabul edilebilir ve daha uygulanabilir hale getirilmesi şart."
Ağzınıza kaleminize sağlık...
Gerçekten bu hususta kararlar halen 1930-1950 yıllarındaki kadın düşünülerek verilmektedir. M.K. özellikle sadece analık hakkında yoprum yapması babayı ise sadece madi finansatör gibi yorumlaması erkeği 2-0 yenik olarak başlatıyor.
Görüşlerinize tamamıyla katılıyor ve bu hususların yeniden yasada değerlendirilmesi taraftarıyım.

[akcurali]

Bu davada sırf bir kitapta yazılı olan metinler üzerine ( kurgu olması muhtemel) boşanma davası açılmış olması ne kadar doğru tartışılır. Yasal eş (erkek) kitapta bahsedilen kişilerin gerçek kişiler olduğunu, kitapta adı geçen kadının kendi eşi olduğunu ispatlayabilmeliydi. Keza bu kişiler ile eşi arasında bir beraberliğin varlığını da deliller ve tanık ifadeleri ile ispatlamalıydı.
Ancak mahkemenin yasal eş (erkek) lehine tazminata hükmetmiş olması manidar. Kadın masumsa bu tazminat ne için, kadın kusurlu ise kararın daha ağır olması beklenebilirdi (en azından emsal teşkil etmesi ve kamuya yansımış bir örnek olması bakımından)
Karar verilen nafaka miktarı 600 TL ise kadının ödeyeceği tazminatı 2 yıl içinde geri almasını sağlıyor. Her ne kadar çocuk için veriliyor olsada, sonuçta anne tarafından kontrol edilen bir meblağ. Kadın için ciddi bir maddi destek (neredeyse asgari ücret)
Velayet konusunda hakimlerin genel tutumları aşağı yukarı aynı, arada istisnai kararlar alanlar olsada erkeklerin velayet konusunda şansları çok ama çok az. Bu konuda ciddi bir adaletsizlik olduğunu düşünüyorum. Hem kim hangi terazi ile ve kriterle ölçmekte baba sevgisini, baba sevgisinin anne sevgisi, ilgisi ve şefkatinden daha az olduğunu kim söyleyebilir. Günümüzde erkekler en az kadınlar kadar yeterli, yetenekli ve çocuk gelişimi konusunda uzmanlaşmışlar. (hepsi değil tabi) Velayet konusunda daha duyarlı olunması gerekliliğine inanıyorum. En azından velayeti annelerin egemenliğindne kurtarmak ve velayet kaybedilmesine dair kriterlerin yenidne düzenlenmesine ihtiyaç var. Yani anne yada baba hata yaptığında velayeti kaybedebileceğini bilmeli.
Keza ortaklaşa velayet konusunun daha işlevsel daha kabul edilebilir ve daha uygulanabilir hale getirilmesi şart.

Bence bu tazminat aldatma üzerine değil de ; erkeğin böyle bir kitap yazan eşinin yazdıklarından dolayı kötü anlamda etkilenmesi yüzünden, zarar görmesi yüzünden (sosyal-psikolojik olarak) verilmiş olabilir.
Velayet konusunda haklısınız. Bu yüzden sıkıntı çeken bir anne olarak her vakanın kendi içinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu sistemde (kanundan bahsetmiyorum uygulamada) bu çok zor. Avrupada bir çok ülkede boşanma çekişmeliyse daha dava başlamadan, başvurudan sonra hakim, memurlara iki tarafın da araştırılmasını istiyor; mali durum, iki tarafın da ailesinin durumu; çocuğun durumu, adli kayıtlar hakimin önüne geliyor rapor halinde. Sonra dilekçeler ve istekleri alıyor hakim, bakıyor, değerlendiriyor, eğer anlaşmazlık velayetle ilgiliyse daha dava açılmadan tarafların evlerine gidiliyor, bakılıyor, çocuğun okulunda öğretmenleriyle görüşülüyor, bunu yapan sosyal hizmetliler, gerekirse çocukla konuşuyor, bir rapor sunuyorlar bu rapora göre hakim avukatları çağırıyor ve durum bu bunun üzerinden tartışın, anlaşmaya çalışın diye bir süre sunuyor, örneğin çocukla anne de baba da çok ilgili ama babanın çalışma koşulları daha ağır, daha geç saatte geliyor eve, bunu söylüyor hakim, raporu sunuyor, çocuğunuz açısından şu şu iyi olur, bu kötü olur diye, eğer taraflar gene anlaşamazsa dava başlıyor ve sürüyor.
Böyle bir sistem işlediği için davalar uzun sürmüyor ve taraflar birbirine kinlenmiyor ( genelde)
Çoğunlukla da çocuk için önerilen düzeni kabul ediyor anne-baba.

[kronikyorgun]

Sayın solosko'nun iletisinde yer alan linkte yer alan videoda, yazarın, kitapta yazılanların kurgu olmadığına dair beyanlarına rağmen, neden hala kurgu mudur değil midir'in tartışıldığını anlamadım??? İnanmak mı istemiyoruz?

Bu arada anılan kadının bunları yaşaması mı, kitaplaştırması mı yoksa bunları, peruğunu takıp katıldığı bir magazin programında anlatmış olması mı tazminata giden yolları döşemiştir emin değilim.

Yazarın itirafları:
http://videogaleri.hurriyet.com.tr/V...?s=10&vid=1311

[akcurali]

Sayın solosko'nun iletisinde yer alan linkte yer alan videoda, yazarın, kitapta yazılanların kurgu olmadığına dair beyanlarına rağmen, neden hala kurgu mudur değil midir'in tartışıldığını anlamadım??? İnanmak mı istemiyoruz?

Bu arada anılan kadının bunları yaşaması mı, kitaplaştırması mı yoksa bunları, peruğunu takıp katıldığı bir magazin programında anlatmış olması mı tazminata giden yolları döşemiştir emin değilim.

Yazarın itirafları:
http://videogaleri.hurriyet.com.tr/V...?s=10&vid=1311

Video linki çalışmıyor, ancak bu olay ilk çıktığında; gerçek öyküler vs diye haber çıkmıştı, bir süre sonra kurgu olduğunu söylemişti.
Elbette eşi bundan rahatsız olmuş olabilir; bu ayrı bir konu; velayetin de kimde kalması gerekip gerekmediği konusunda bir fikrim yok ben sadece tekrar ediyorum; baba tarafının avukatının mantığı yanlış diyorum; " Böyle bir kitabı yazan bir kadın annelik yapamaz" Dünya üzerinde bir çok kurgu erotik ürün veren, yazar,şair,ressam vs var, bu nasıl bir mantıktır?

[kronikyorgun]

Link, http://www.okumasitesi.com/ciplak-tenimin-hafizasi sayfasının en altında verilmiş, oradan ulaşabilirsiniz.
Özetlersek, peruk ve güneş gözlüğü ile magazin programına katılan yazar (!), eşiyle evliyken, 300 kadar erkekle yazıştığını, sonra eşiyle evlerini ayırmış ancak boşanmamışken 100-150 tanesi ile görüştüğünü, bunlardan 32 tanesini ile de birlikte olduğunu anlatıyor.
Eşi bundan rahatsız olmuş olabilir gerçekten de!

Avukatların dilekçelerinden cımbızla çekilen cümleler üzerinde çok durmayınız derim.

[solosko]

Yanlış anlaşıldığı için sildim. Ama güneş balçıkla sıvanmaz. Bunu da unutmayın. Zaten bu ülkede en büyük suç doğruları söylemektir. Çünkü gerçek insanımızın en çok korktuğu şeydir. Eninde sonunda da o gerçeğe çarpar. Ama gene kabullenmez. E tabi en sonunda ilahi adalet tecelli eder. Ahlaklı olmanın suç olduğu ve 300 erkekle yatmanın kitabının yazıldığı ve yazarın deliler gibi savunulduğu bir ülkede yaşamak çok kötü. Toplum nereden nereye gelmiş. Neyse bundan sonra benden paydos. Yardım ettiğim babaların duaları bana yeter. Üstad bence sende geçmişini unutma. Hazır Allahın imtihanından geçtin Allah bi daha sınava çekmesin derim.