+ Konuyu Yanıtla
1 den 10´e kadar toplam 10 ileti bulundu.

Konu: Adli sicil kaydının silinmesi ve memurluk

Adli sicil kaydının silinmesi ve memurluk Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    İletiler
    18
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Adli sicil kaydının silinmesi ve memurluk

    Kardeşim 1993 yılında kız kaçırmaya iştirak ve mesken dokunulmazlıgını bozmak sucundan, 2 yıl altı ay hapis cezası aldı. bunun 7 ayı agır hapis cezası idi. cezasını infaz ettikten sonraki yıllarda adli sicil kaydını sildirdi. Şimdi memur olak istiyor, adli sicil arşiv sorgulamasında görülen bu suç memur olmasına engelmidir.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Adli sicil kaydının silinmesi ve memurluk konulu yargıtay kararı ara
    Adli sicil kaydının silinmesi ve memurluk konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    İletiler
    307
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: adlisicil kaydının silinmesi ve memurluk

    Alıntı sermet74 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Kardeşim 1993 yılında kız kaçırmaya iştirak ve mesken dokunulmazlıgını bozmak sucundan, 2 yıl altı ay hapis cezası aldı. bunun 7 ayı agır hapis cezası idi. cezasını infaz ettikten sonraki yıllarda adli sicil kaydını sildirdi. Şimdi memur olak istiyor, adli sicil arşiv sorgulamasında görülen bu suç memur olmasına engelmidir.
    Maalesef 2008 değişikliği üst sınırı 1 yıla çıkarmış. fakat mahkum olunan ceza 1 yıldan fazla.Memur olamaz.

    MADDE 53 - (1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin Kanuni sonucu olarak;

    a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

    b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan,

    c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,

    d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

    e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,

    Yoksun bırakılır.

    (2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.

    (3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.

    (4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

    (5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet halinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.

    (6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.

    MADDE 48 - (Değişik: 2670 - 12.5.1982) Devlet memurluğuna alınacaklarda aşağıdaki genel ve özel şartlar aranır.

    A) Genel Şartlar:

    1. Türk vatandaşı olmak,

    2. Bu Kanunun 40 ıncı maddesindeki yaş şartlarını taşımak,

    3. Bu Kanunun 41 inci maddesindeki öğrenim şartlarını taşımak,

    4. Kamu haklarından mahrum bulunmamak.

    5. (Değişik: 5728 - 23.1.2008 / m.317) Türk Ceza Kanunu'nun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    İletiler
    307
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: adlisicil kaydının silinmesi ve memurluk

    Alıntı ibrahimayk rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Maalesef 2008 değişikliği üst sınırı 1 yıla çıkarmış. fakat mahkum olunan ceza 1 yıldan fazla.Memur olamaz.

    MADDE 53 - (1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin Kanuni sonucu olarak;

    a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

    b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan,

    c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,

    d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

    e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,

    Yoksun bırakılır.

    (2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.

    (3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.

    (4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

    (5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet halinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.

    (6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.

    MADDE 48 - (Değişik: 2670 - 12.5.1982) Devlet memurluğuna alınacaklarda aşağıdaki genel ve özel şartlar aranır.

    A) Genel Şartlar:

    1. Türk vatandaşı olmak,

    2. Bu Kanunun 40 ıncı maddesindeki yaş şartlarını taşımak,

    3. Bu Kanunun 41 inci maddesindeki öğrenim şartlarını taşımak,

    4. Kamu haklarından mahrum bulunmamak.

    5. (Değişik: 5728 - 23.1.2008 / m.317) Türk Ceza Kanunu'nun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak
    T.C.
    DANIŞTAY
    12. DAİRE
    E. 2007/2534
    K. 2008/4502
    T. 9.7.2008
    • DOLANDIRICILIK ( Kesinleşmiş Mahkumiyeti Nedeniyle Görevine Son Verilen Davacının Bu Mahkumiyeti Hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Karar Verildiği - Bu Aşamada Memur Olma Şartını Yitirdiğinden Söz Edilemeyeceği )
    • MEMUR OLMA ŞARTI ( Dolandırıcılık Suçundan Kesinleşmiş Mahkumiyeti Nedeniyle Görevine Son Verilen Davacının Bu Mahkumiyeti Hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Karar Verildiği - Memurluğu Yitirdiğinden Söz Edilemeyeceği )
    • HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI ( Dolandırıcılık Suçundan Kesinleşmiş Mahkumiyeti Nedeniyle Görevine Son Verilen Davacının Bu Mahkumiyeti Hakkında Verildiği - Bu Aşamada Memurluğu Yitirdiğinden Söz Edilemeyeceği )
    • LEHE KANUN UYGULAMASI ( Dolandırıcılık Suçundan Kesinleşmiş Mahkumiyeti Nedeniyle Görevine Son Verilen Davacının Bu Mahkumiyeti Hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Karar Verildiği - Memurluğu Yitirdiğinden Söz Edilemeyeceği )
    657/m.48/ A-5,98
    5275/m.98,101
    5271/m.231
    5237/m.7
    ÖZET : Polis memuru iken, dolandırıcılık suçundan kesinleşmiş mahkumiyeti nedeniyle görevine son verilen davacının, sözkonusu mahkumiyeti hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi karşısında, artık bu aşamada memur olma şartını yitirdiğinden söz edilemeyeceği hakkında.

    İsteğin Özeti : Ankara 9. İdare Mahkemesince verilen 15.2.2007 tarih, E:2005/2571, K:2007/193 sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

    Savunmanın Özeti : Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

    Danıştay Tetkik Hakimi : Mustafa Kuş

    Düşüncesi : Davacı hakkında ceza kanunu yönünden lehe olan hükmün uygulanması kapsamında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair yeni Ceza Mahkemesi kararıyla birlikte ortaya çıkan hukuki durum karşısında, dava konusu işlemin hukuki dayanağının hukuken ortadan kalktığı ve işlemin sebep unsuru yönünden hukuka aykırı hale geldiği, davanın reddi yolunda verilen kararın bu nedenle bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    Danıştay Savcısı : Nazmiye Kılıç

    Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

    Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince davacının duruşma isteği yerinde görülmeyerek dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden işin gereği düşünüldü:

    KARAR : Dava, polis memuru olan davacının, 657 sayılı Yasanın 48/ A-5 ve 98. maddeleri uyarınca memuriyetine son verilmesine ilişkin 7.12.2005 tarihli işlemin iptali ve parasal hakkının yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

    Ankara 9. idare Mahkemesinin 15.2.2007 tarih, E:2005/2571, K:2007/193 sayılı kararıyla; davacının dolandırıcılık suçu nedeniyle hakkında verilen ertelenmiş olan 8 ay 20 gün mahkumiyet kararının Yargıtay 6. Ceza Dairesince onanarak kesinleştiği, davacının memuriyete alınma şartlarından birisini kaybettiği, dava konusu işlem de hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    Davacı, mahkeme kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürmekte, idare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

    657 sayılı Devlet Memurları Kanununun fiil tarihi itibariyle yürürlükte olan 48. maddesinde, Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak şartlar arasında; "taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut afta uğramış olsalar bile devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihaleye ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı mahkum olmamak" şartına yer verilmiş; aynı Yasanın 98/b maddesinde, memurluğun sona ermesi nedenlerinden olarak "memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurluk sırasında bu şartlardan her hangi birinin kaybedilmesi hali de düzenlenmiştir.

    Dosyanın incelenmesinden, interpol Daire Başkanlığı emrinde polis memuru olarak görev yapmakta iken dolandırıcılık suçu nedeniyle Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde hakkında yapılan yargılama sonucunda dolandırıcılık suçundan 8 ya 20 gün ağır hapis cezasıyla cezalandırıldığı ve cezanın ertelenmesine karar verildiği, bu hükmün Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 21.10.2002 günlü ilamı ile onanarak kesinleştiğinin kararda yer alan 28.10.2005 günlü kesinleşme şerhinden anlaşılması üzerine 7.12.2005 günlü işlemle davacının memuriyetine son verildiği anlaşılmaktadır.

    Daha sonra ceza kanunlarında yapılan değişik üzerine Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince dava dosyası yeniden ele alınmış ve mahkumiyet hükmünün yeni hükümlere uyarlanması amacıyla 21.3.2008 günlü ek kararla yeniden bir değerlendirme yapılmış ve yapılan bu değerlendirmede davacının durumunun Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesi kapsamında olduğu ve anılan maddede aranılan koşulların gerçekleşmiş olduğu sonucuna ulaşılarak sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedilmiştir.

    Uyuşmazlıkta, davacı hakkında Caza Mahkemesi tarafından Türk Ceza Kanununun 7. maddesi ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı Hakkında Kanunun 98 ve 101. madde hükümleri uyarınca lehe olan Kanun hükmünün uygulanması amacıyla yapılan uyarlama sonucunda "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kararının memur hukuku açısından 657 sayılı Yasanın 98/b maddesi bağlamında doğuracağı sonuçların ortaya konulması gerekmektedir.

    5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun "Zaman bakımından uygulama" başlıklı 7. maddesinde, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemeyeceği ve güvenlik tedbiri uygulanamayacağı, işlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimsenin cezalandırılamayacağı ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamayacağı, böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazın ve kanuni neticelerin kendiliğinden kalkacağı belirtilmiş; suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümlerinin farklı olması durumunda ise, failin lehine olan kanun hükmünün uygulanıp infaz olunacağı kurala bağlanmıştır.

    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun "Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması" başlıklı 231. maddesine 6.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Yasa ile eklenen ve 23.1.2008 tarih ve 5728 sayılı Yasa ile değişik 5. fıkrada Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir .... Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder. düzenlemesi yer almıştır.

    Bakılan davanın konusunu oluşturan göreve son işleminin dayanağının Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 8.6.2000 tarih, E:1999/281, K:2000/158 sayılı mahkumiyet kararı olması nedeniyle söz konusu kararın hukuki varlığını ve geçerliliğini sürdürmesi önem arzetmektedir.

    Davacının görevine son verilmesi işleminin hukuka uygunluğunun denetlendiği yargılama sürecinde ortaya çıkan ve uyuşmazlığın esasına etki edebilecek nitelikte bulunan durumların resen göz önüne alınacağı tartışmasızdır.

    Uyuşmazlık bu açıdan değerlendirildiğinde; davacı hakkında mahkumiyet kararını veren Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmede; davacının durumunun Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesi kapsamında olduğu ve bu maddede aranılan koşulların gerçekleşmiş olduğu sonucuna ulaşılarak sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedilmesi karşısında, hükmün sanık hakkında hukuki sonuç doğurmayacağının da anılan maddede açıkça belirtilmiş olması nedeniyle davacının memuriyetine engel bir mahkumiyet hükmünün bulunduğundan söz etme olanağı kalmamıştır.

    Devlet memurlarının 657 sayılı Yasanın 98/b maddesi uyarınca görevlerine son verilmesi işleminin sebep unsurunu 48. maddede sayılan ve memuriyete engel kabul edilen bir suçtan mahkumiyet ve bu mahkumiyete ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararı oluşturmaktadır.

    Her ne kadar dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibariyle, bahsedilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair hüküm tesis edilmemiş ve işlemin tesis edildiği aşamada bu anlamda bir hukuka aykırılık bulunmamakta ise de; ceza kanunu yönünden lehe olan hükmün uygulanması kapsamında verilen yeni kararla birlikte ortaya çıkan ve yukarıda özetlenen yeni hukuki durum karşısında, dava konusu işlemin dayanağının hukuken ortadan kalktığı ve işlemin sebep unsuru yönünden hukuka aykırı hale geldiği sonucuna varılmıştır.

    Bu durumda davacının memuriyetine engel olacak nitelikte bir suçtan mahkum olduğundan söz edilemeyeceğinden, dava konusu göreve son işleminin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında bu aşamada ve bu nedenle hukuki isabet görülmemiştir.

    Bunun yanı sıra idarelerin hukuka aykırı işlemlerinden kaynaklanan zararları tazmin etmeleri Anayasanın 125. maddesi uyarınca zorunda olmakla birlikte; Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 8.6.2000 tarih, E: 1999/281, K:2000/158 sayılı mahkumiyet kararının kesinleşmesi üzerine tesis edilen dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibariyle hukuka uygun olduğu, ceza yasalarında yapılan değişiklik üzerine lehe hükmün uygulanması kapsamında Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21.3.2008 tarihli ek karar dolayısıyla ortaya çıkan yeni hukuki durum nedeniyle göreve son işleminin dayanaksız kaldığı, dolayısıyla davacının açıkta geçirdiği sürelere ilişkin olarak idarenin tazminat sorumluluğunu gerektirecek bir durumun bulunmadığı da açıktır.

    SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Ankara 9. İdare Mahkemesince verilen 15.2.2007 tarih, E:2005/2571, K:2007/193 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen nedenler gözetilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, kullanılmayan 22,90.- YTL harcın ve 9,00.- YTL posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, 09.07.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    İletiler
    18
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Adli sicil kaydının silinmesi ve memurluk

    Öncelikle teşekürler. memur olamayacagını anladık. anlamadığım şu bu ülkenin başbakanı ceza alıp hapis yattı, sonra başbakan oldu, burda farklı bir kanun uygulamasımı var.

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    Aydın
    İletiler
    1.962
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Adli sicil kaydının silinmesi ve memurluk

    Ayrıca, adli sicil kaydında sabıkası bulunan adayların;
    1- 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 11. maddesi (f) fıkrasında belirtilen
    suçlardan ve (e) fıkrasında söz edildigi gibi taksirli suçlar hariç bir yıl veya daha fazla hapis veya
    süresi ne olursa olsun agır hapis cezasına hüküm giymis olanların,
    Kesinlesmis cezalarının infazından sonra, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 121 – 122 –
    123 – 124. veya 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 13/A maddelerine göre mahkumiyet
    kararlarına iliskin olarak ayrı ayrı Memnu Hakların adesi kararları almaları ve kararın
    kesinlesme serhli (açıklamalı),
    2- Yine, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 11. maddesinin (f) fıkrasında yazılı
    suçlardan ve (e) fıkrasında belirtilen taksirli suçlar hariç bir yıl veya daha fazla hapis veya süresi
    ne olursa olsun agır hapis cezasına hüküm giymis olup da cezaları ertelenmis olanların,
    765 sayılı Türk Ceza Kanununun 95/II. maddesine göre, hüküm tarihinden itibaren bes
    yıl içinde, baska bir suçtan hüküm giymemis olduklarını kanıtlayabilmeleri için söz konusu tecilli
    mahkumiyet kararlarının kesinlesme serhli (açıklamalı),
    onaylı birer örnegini,
    3- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu uyarınca, taksirli suçlar hariç 1 yıl veya daha
    fazla veya 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 11/f maddesinde belirtilen suçlardan
    kesinlesmis hapis cezası bulunanların bu cezalarını infaz ettiklerine veya infaz etmis
    sayıldıklarına iliskin belgeyi
    -------------
    Yukarıdaki bölüm 2007 Milletvekili seçimi için bağımsız adaylarda aranacak şartları tesbit eden (Aynı karar diğer milletvekilleri için de var.Karar sayısını bulamıyorum) YSK kararından aktarılmıştır.
    Önce 2839 s.Kanunda "Milletvekili olma şartlarını" okuyacak ve kenara not alacaksınız.
    Sonra 5352 sayılı Kanuna eklenen 13/A maddesini okuyup kenara koyacaksınız.
    Bu ikisi elinizde iken YSKnın bu kararını yeniden satır satır ve ağır ağır okuyacaksınız.Veeee, ağır hapis cezası almış olsa da, bir yıldan fazla ceza almış olsa da MİLLETVEKİLİ olunabildiğin, ama; MEMUR olunamadığını göreceksiniz.
    Böylece benim bu siteye üye olmama sebep olan ve benimle de ilgisi olmayan "HUKUKTA ÇELİŞKİ" başlığıyla, bu konuya temas ettiğimi de anlamış olacaksınız.
    İyi günler...

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    Aydın
    İletiler
    1.962
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Adli sicil kaydının silinmesi ve memurluk

    Yukarıda sözünü ettiğim karar, milletvekili adaylarının hepsi için geçerli.YSKnın 267 nolu kararıdır.20.05.2007 tarih ve 26527 sayılı Resmi Gazete mükerrer sayısında yayınlanmıştır.
    İyi günler...

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    Aydın
    İletiler
    1.962
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Adli sicil kaydının silinmesi ve memurluk

    BİRİNCİ DAİRE K: 2006 / 298 E:2005 / 1290 13/03/2006

    KARAR METNİ
    5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNUNUN BELLİ HAKLARI KULLANMAKTAN YOKSUN BIRAKILMA BAŞLIKLI 53 ÜNCÜ MADDESİ İLE 5352 SAYILI ADLİ SİCİL KANUNUNUN ADLİ SİCİL BİLGİLERİNİN SİLİNMESİ BAŞLIKLI 9 UNCU MADDESİ HÜKÜMLERİ DİKKATE ALINARAK DEVLET MEMURİYETİNDE İKEN VEYA MEMURİYETE GİRMEDEN ÖNCE 657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNUNUN 48 İNCİ MADDESİNDE SAYILAN SUÇLARI İŞLEMEK SURETİYLE MAHKUM OLUP DA CEZASINI ÇEKENLERİN, DEVLET MEMURİYETİNE ATANMALARINI TALEP ETMELERİ DURUMUNDA MEMURİYETE ATANMALARININ MÜMKÜN OLUP OLMADIĞI HK.<
    --------
    Bu kararı bulunuz, okuyunuz.Gayet iyi açıklanmış.Bu kararın tarihine bakınız, bir de 657 48.maddedeki 2008 tarihli eklemeye...Danıştay ne diyor?Mahkemenin dayanağı Ceza Kanunu ve Adli Sicil Kanunu ne diyor? 657 de yapılan değişiklik ne diyor?Milletvekili Seçimi Kanunu ne diyor?YSK buna rağmen ne yapıyor?YSKnın mantığı; Milletvekili Kanununa aykırı bile olsa, Yeni TCK mantığına uygun.Peki gerçek ne?
    Hepsi de; delirmek için!
    İyi günler...

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    İletiler
    307
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Adli sicil kaydının silinmesi ve memurluk

    Alıntı sakar rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    BİRİNCİ DAİRE K: 2006 / 298 E:2005 / 1290 13/03/2006

    KARAR METNİ
    5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNUNUN BELLİ HAKLARI KULLANMAKTAN YOKSUN BIRAKILMA BAŞLIKLI 53 ÜNCÜ MADDESİ İLE 5352 SAYILI ADLİ SİCİL KANUNUNUN ADLİ SİCİL BİLGİLERİNİN SİLİNMESİ BAŞLIKLI 9 UNCU MADDESİ HÜKÜMLERİ DİKKATE ALINARAK DEVLET MEMURİYETİNDE İKEN VEYA MEMURİYETE GİRMEDEN ÖNCE 657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNUNUN 48 İNCİ MADDESİNDE SAYILAN SUÇLARI İŞLEMEK SURETİYLE MAHKUM OLUP DA CEZASINI ÇEKENLERİN, DEVLET MEMURİYETİNE ATANMALARINI TALEP ETMELERİ DURUMUNDA MEMURİYETE ATANMALARININ MÜMKÜN OLUP OLMADIĞI HK.<
    --------
    Bu kararı bulunuz, okuyunuz.Gayet iyi açıklanmış.Bu kararın tarihine bakınız, bir de 657 48.maddedeki 2008 tarihli eklemeye...Danıştay ne diyor?Mahkemenin dayanağı Ceza Kanunu ve Adli Sicil Kanunu ne diyor? 657 de yapılan değişiklik ne diyor?Milletvekili Seçimi Kanunu ne diyor?YSK buna rağmen ne yapıyor?YSKnın mantığı; Milletvekili Kanununa aykırı bile olsa, Yeni TCK mantığına uygun.Peki gerçek ne?
    Hepsi de; delirmek için!
    İyi günler...

    memnu haklar iade olmuşsa eski haklara dönmişse diyor tabi
    T.C.
    DANIŞTAY
    1. DAİRE
    E. 2005/1290
    K. 2006/298
    T. 13.3.2006
    • MEMURUN SUÇ İŞLEMESİ ( 657 S. K. Md. 48'de Sayılan - Mahkum Olup Cezasını Çekenlerin Devlet Memuriyetine Atanmalarını Talep Etmeleri/İdarelerin Takdir Yetkileri Bulunduğu )
    • HAK KULLANMAKTAN YASAKLANMA ( 657 S. K. Md. 48'de Sayılan Suçlardan Mahkum Olup Cezasını Çekenlerin Devlet Memuriyetine Atanmalarını Talep Etmeleri - İdarelerin Takdir Yetkileri Bulunduğu )
    • SUÇ İŞLEYİP CEZASINI ÇEKEN MEMUR ( 657 S. K. Md. 48'de Sayılan Suçları - Devlet Memuriyetine Atanmalarını Talep Etmeleri - İdarelerin Takdir Yetkileri Bulunduğu )
    • MEMURİYETE ATANMA TALEBİ ( 657 S. K. Md. 48'de Sayılan Suçlardan Mahkum Olup Cezasını Çekenlerin Devlet Memuriyetine Atanmalarını Talep Etmeleri - İdarelerin Takdir Yetkileri Bulunduğu )
    ÖZET : Devlet memuru iken 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde sayılan suçların herhangi birinden mahkum olan ve bu mahkumiyete bağlı olarak belli hakları kullanmaktan yasaklanan, söz konusu mahkumiyeti nedeniyle memuriyeti sona eren kişiler ile Devlet memurluğuna atanmadan önce söz konusu suçların herhangi birinden mahkum olan ve bu mahkumiyete bağlı olarak belli hakları kullanmaktan yasaklanan, bu mahkumiyeti nedeniyle Devlet memurluğuna atanma şartlarını taşımayan kişilerin, hak yoksunlukları sona ererek yasaklanan haklarını yeniden kazanmaları durumunda, Devlet memurluğuna atanmalarının mümkün olduğu ancak, ilgililerin arşiv kaydına alınan adli sicil bilgileri de gözönüne alınmak suretiyle idarelerin bu atamalar konusunda takdir yetkileri bulunduğu sonucuna varılmıştır.

    DAVA : 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma başlıklı 53 üncü maddesi İle 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun adli sicili bilgilerinin silinmesi başlıklı 9 uncu maddesi hükümleri dikkate alınarak, Devlet memuriyetinde iken veya memuriyete girmeden önce 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan suçları işlemek suretiyle mahkum olup da cezasını çekenlerin, Devlet memuriyetine atanmalarını talep etmeleri durumunda memuriyete atanmalarının mümkün olup olmadığı hususunda düşülen duraksamanın giderilmesi istemine ilişkin Başbakanlığın 5.12.2005 günlü, Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü 5297 sayılı yazışma ekli Devlet Personel Başkanlığının 16.11.2005 günlü, 18913 sayılı yazısında aynen:

    "657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin, Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak genel şartların düzenlendiği ( A ( bendinin 5 inci alt bendinde; "Taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere, ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, İhtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak." gerektiği kuralına yer verilmiş, aynı Kanunun 98 inci maddesinin ( b ( bendinde ise Devlet memurlarının "Memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmesi" halinde memurluğun sona ereceği hükme bağlanmıştır.

    Ayrıca, mülga Türk Ceza Kanununun "Memnu Hakların İadesi" başlıklı 121 inci maddesi, kişinin asıl cezasını çektiği veya af ile ortadan kalktığı tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra memnu hakların İadesini talep edebileceğini ve bu talep üzerine yapılan inceleme sonucunda, memnu hakların iadesine karar verilebileceğini hüküm altına almış idi.

    Danıştay 1. Dairesinin 22.4.1992 tarih ve E: 1992/126, K: 1992/150 sayılı Kararında; "657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin A/5 inci fıkrasında öngörülen koşulları, mahkumiyetten dolayı yitirmeleri nedeniyle memuriyetle ilişkileri kesilenlerin, memnu hakların iadesi kararı almaları halinde yeniden Devlet Memurluğuna atanabilecekleri, ancak kadro ve ihtiyaç durumları bakımından idarenin bu konuda takdir yetkisi bulunduğu..." belirtilmiş, yine aynı Kararda "Memurluğa engel bir mahkumiyetin saptanması halinde memnu hakların iadesi kararı alınmadıkça veya memurluğa engel sayılanlar dışındaki suçlardan dolayı hükmedilen mahkumiyetler afla ortadan kalkmadıkça yeniden memuriyete atanmanın söz konusu olamayacağı..." ifade edilmiştir.

    Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Devlet memuriyetine engel bir suçtan dolayı mahkum olup cezasını çekenlerin, bilahare usulüne uygun olarak almış oldukları memnu hakların iadesi kararlarından sonra tekrar ilgili mevzuat çerçevesinde Devlet memurluğuna dönebilmeleri imkanı bulunmakta idi.

    Ancak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak;

    a- Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

    b- Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan,

    c- Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,

    d- Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

    e- Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,

    yoksun bırakılır." hükmü, bahsi geçen maddenin ikinci fıkrasında ise; "Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz." hükmü yer almaktadır.

    5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin madde gerekçesinde ise; işlediği suç dolayısıyla toplumda kişiye karşı duyulan güven duygusunun sarsıldığı, bu sebeple, suçlu kişinin özellikle güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan belli hakların kullanmaktan yoksun bırakıldığı ve madde metninde, işlediği suç dolayısıyla kişinin hangi hakları kullanmaktan yoksun bırakılacağının belirlenmiş olduğu; ancak, bu hak yoksunluğunun süresiz olmadığı, cezalandırılmakla güdülen asıl amacın, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, suça bağlı hak yoksunluklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması gerektiğinden madde metninde söz konusu hak yoksunluklarının mahkum olunan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam etmesi öngörüldüğü; böylece, kişinin mahkum olduğu cezanın infazının gereklerine uygun davranarak bunun tamamlanmasıyla kendisinin tekrar güven duyulan bir kişi olduğu konusunda topluma da bir mesa£ verdiği; bu bakımdan hak yoksunluklarının en geç cezanın infazının tamamlanması aşamasına kadar devam etmesi, suç ve ceza politikasıyla güdülen amaçlara daha uygun düşeceği belirtilmiş olup; yeni Türk Ceza Kanunu ile getirilen sistemde süresiz bir hak yoksunluğu söz konusu olmadığı için, yasaklanmış hakların geri verilmesinden artık söz edilemeyeceği ifade edilmiştir.

    5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 9 uncu maddesinde ise; " ( 1 ( Adli sicildeki bilgiler;

    a- Cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması,

    b- Ceza mahkumiyetini bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran şikayetten vazgeçme veya etkin pişmanlık,

    c- Ceza zamanaşımının dolması,

    d- Genel af,

    Halinde Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinerek, arşiv kaydına alınır.

    ( 2 ( Adli sicil bilgileri, ilgilinin ölümü üzerine tamamen silinir,

    ( 3 ( Türk vatandaşları hakkında yabancı mahkemelerce verilmiş olup 4 üncü maddenin birinci fıkrasının ( f ( bendine göre adli sicile kaydedilen hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkumiyet hükümleri, kesinleştiği tarihten itibaren mahkumiyet kararında belirtilen sürenin geçmesiyle, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce adli sicil kayıtlarından çıkartılarak arşiv kaydına alınır. Adli para cezasına mahkumiyet hükümleri ile cezanın ertelenmesine ilişkin hükümler, adli sicil kaydına alınmadan doğrudan arşive kaydedilir."hükmüne yer verilmiştir.

    Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hakların kullanma yasağının aynı maddenin ikinci fıkrasında cezanın infazı ile sınırlı tutulmuş olması ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 9 uncu maddesi hükmü karşısında, gerek Devlet memuriyetinde iken gerekse Devlet memuriyetine girmeden önce 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin ( A ( bendinin beşinci alt bendinde sayılan ve Devlet memuriyetine atanmaya engel teşkil eden suçları işlemek suretiyle mahkum olup da cezalarını çektikten sonra, mezkur Kanunun 92 nci maddesinde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yeniden Devlet memuriyetine atanmayı talep edenler ile 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 9 uncu maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi sonucu adli sicilden hükümlülük kaydını sildirenlerin Devlet memurluğuna dönme taleplerinin kabul edilebileceği düşünülmektedir.

    Ancak, yukarıda durumu belirtilenler hakkında yapılacak işlem hususunda Adalet Bakanlığından görüş sorulmuş, bir örneği ekte gönderilen yazıdan da anlaşılacağı üzere bu konunun yeterince açıklığa kavuşturulmadığı görülmüştür.

    2575 sayılı Danıştay Kanununun "Danıştay'ın görevleri" başlıklı 23 üncü maddesinin ( a ( bendinde yer alan, "Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık tarafından gönderilen işler hakkında görüşünü bildirir." hükmü ile aynı Kanunun 42 nci maddesinin ( f ( bendinde yer alan "Danıştay'ca istişari mahiyette incelenmek ve düşüncesini bildirmek için Devlet Başkanlığı veya Başbakanlıktan gönderilecek işleri, ... inceler ve gereğine göre karara bağlar veya düşüncesini bildirir." hükmü uyarınca yukarıda bildirilen konu hakkındaki tereddütlerin giderilebilmesi amacıyla Danıştay'dan istişari görüş alınması hususunu müsaadelerinize arz ederim." denilmektedir.

    Dairemizce yapılan çağrı üzerine gelen Başbakanlık Hukuk Müşaviri ..., Devlet Personel Başkanlığı Uzmanı ..., Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü Daire Başkanı ..., Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Tetkik Hakimi ... ile Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Şube Müdürü ...'ün açıklamaları dinlendikten sonra konu incelenerek,

    Gereği Görüşülüp Düşünüldü:

    KARAR : 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma başlıklı 53 üncü maddesi ile 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun adli sicil bilgilerinin silinmesi başlıklı 9 uncu maddesi hükümleri dikkate alınarak, Devlet memuriyetinde iken veya memuriyete girmeden önce 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan suçları işlemek suretiyle mahkum olup ta cezasını çekenlerin, Devlet memuriyetine atanmalarını talep etmeleri durumunda memuriyete atanmalarının mümkün olup olmadığı hususunda düşülen duraksamanın giderilmesi istenilmektedir.

    657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Devlet memurluğuna alınacaklarda aranılacak şartların gösterildiği 48 inci maddesinin ( A ( bendinin 5 numaralı alt bendinde, Devlet memurluğuna alınacakların, taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere, ağır hapis veyahut 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamaları gerektiği, aynı Kanunun 98 İnci maddesinin ( b ( bendinde de, memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birinin kaybedilmesi halinde memurluğun sona ereceği hükme bağlanmıştır.

    765 sayılı Türk Ceza Kanununun 20 nci maddesinde, hakimlerin, bu Kanunda belirtilen şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalar yanında hükmedebilecekleri feri cezanın, geçici veya sürekli olarak kamu hizmetlerinden yasaklılık cezası olduğu ve bu cezanın hangi hususlardan oluştuğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanunun 121 inci maddesinde, "Müebbeden hidematı ammeden memnuniyet ve ceza mahkumiyetinden mütevellit diğer nevi ademi ehliyet cezaları memnu hakların iadesi tarikiyle izale olunabilir.", 122 nci maddesinde, "Yukarıdaki maddede yazılı ceza, şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezaya bağlı olduğu halde, buna mahkum olan ve İslemiş olduğu cürümden dolayı pişmanlık duyduğunu ihsas edecek surette iyi hali görülen kimse, asıl cezasını çektiği veya ceza af ile ortadan kalktığı tarihten itibaren üç ve zamanaşımı ile düşmüş olduğu surette düştüğü tarihten itibaren beş yıl geçtikten sonra memnu hakların iadesini talep edebilir.", 124 üncü maddesinde de, "Memnu haklar, Usulü Muhakematı Cezaiye Kanununun tayin ettiği suretlerle iade olunur. Memnu hakların iadesine alakadarların talebi üzerine usulü dairesinde karar verilmesi mahkemeye aittir." hükmüne yer verilmiştir.

    26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüğe konulmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının ( b ( bendinde, 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırıldığı, aynı Kanunun 13 üncü maddesinde ise, bu Kanunun infazın ertelenmesi veya durdurulması başlıklı 10 uncu maddesi dışındaki diğer hükümlerinin 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır. Bu hükümlere göre 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır.

    5237 sayılı Türk Ceza Kanununun belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kişinin, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak hangi hakları kullanmaktan yoksun bırakılacağı sayılmış, maddenin ikinci fıkrasında, kişinin işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakıldığı hakları kullanamayacağı, beşinci fıkrasında, birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle istenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına veya adli para cezasına mahkumiyet halinde, hükümde belirtilen cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verileceği, adli para cezası yönünden bu cezanın, para cezasının tamamen infazından sonra işlemeye başlayacağı, altıncı fıkrasında da, belli bir meslek veya sanatın yada trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan dolayı mahkumiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına yada sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği, yasaklama ve geri almanın, hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe gireceği ve sürenin, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlayacağı, 69 uncu maddesinde ise, cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunluklarının süresinin ceza zamanaşımı doluncaya kadar devam edeceği hüküm altına alınmıştır.

    5237 sayılı Kanun, feri ceza olarak maddede sayılan ve mahkumiyete bağlı olarak verilen güvenlik tedbirlerini belirtmiş, 765 sayılı Kanundan farklı olarak, mahkum edilen kişinin, sürekli olarak belli haktan kullanmaktan yasaklanmasını sona erdiren bir düzenleme getirmiş, kasten işlenen suçlarda kişinin mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar hak yoksunluğundan mahrumiyeti öngörmüştür. Kanunun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkralarında, güvenlik tedbirlerinin, mahkumiyetten sonra devam edeceği durumlara ilişkin istisnalar düzenlenmiştir. 5237 sayılı Kanun, hak yoksunluğunu belli bir süreyle, genel olarak ta cezanın infazı ile sınırlandırmıştır. Dolayısıyla ceza infaz edildiğinde mahkumiyete bağlı hak yoksunluğu da herhangi bir mahkeme veya mercii kararına gerek olmaksızın ortadan kaldırılmış, 765 sayılı Kanundan kaynaklanan memnu hakların iadesi uygulaması sona erdirilmiştir.

    Ancak, 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 2 nci maddesinde, hakkında Türk mahkemeleri veya yabancı ülke mahkemeleri tarafından kesinleşmiş ve Türk hukukuna göre tanınan mahkumiyet kararı bulunan Türk vatandaşları ile Türkiye'de suç işlemiş olan yabancıların kayıtları da dahil tüm adli sicil bilgilerinin, mahallinde bilgisayar ortamına aktarılmasını takiben, Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğündeki Merkezi Adli Sicilde tutulacağı, 4 üncü maddesinde, Türk mahkemeleri tarafından vatandaş veya yabancı hakkında verilmiş ve kesinleşmiş mahkumiyet hükümlerinin adli sicile kaydedileceği, 7 nci maddesinde, bu bilgilerin, kullanılış amacı belirtilmek suretiyle, kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına verilebileceği, 9 uncu maddesinde, adli sicildeki bilgilerin, cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması, ceza mahkumiyetini bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran şikayetten vazgeçme veya etkin pişmanlık, ceza zamanaşımının dolması ve genel af halinde, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinerek arşiv kaydına alınacağı, 12 nci maddesinde ise, arşiv bilgilerinin, ilgilinin ölümü üzerine ve her halde kaydın girildiği tarihten seksen yılın geçmesiyle tamamen silineceği, fiilin kanunla suç olmaktan çıkarılması halinde, bu suçtan mahkumiyete ilişkin adli sicil ve arşiv kayıtlarının, talep aranmaksızın tamamen silineceği, kanun yararına bozma veya yargılamanın yenilenmesi sonucunda verilen beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının kesinleşmesi halinde, önceki mahkumiyet kararına ilişkin adli sicil ve arşiv kaydının tamamen silineceği hüküm altına alınarak, hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunanların tüm adli sicil bilgilerinin adli sicile kaydedilmesi, Kanunun 9 uncu maddesinde gösterilen hallerden birinin varlığı halinde bu bilgilerin silinerek arşiv kaydına alınması, Kanunun 12 nci maddesinde gösterilen hallerden birinin varlığı halinde de bu bilgilerin tamamen silinmesi düzenlenmiş, böylece kişilerin sona eren mahkumiyetlerine ilişkin bilgilerin, belli süreyle sınırlı olmak üzere, bu bilgilerin varlığına gerek duyan birimlerce görülebilmesi, değerlendirilebilmesi imkanı getirilmiştir.

    Memnu hakların iadesine ilişkin mahkeme kararlan, mahkumiyeti ortadan kaldırmamakla beraber ceza mahkumiyetinden doğan bazı hakların kullanılmasına yönelik ehliyetsizlikleri geleceğe dönük olarak ortadan kaldırmaktadır. Devlet memuriyetinde iken veya memuriyete girmeden önce 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde sayılan suçları işlemek suretiyle mahkum olan ve bu nedenle bu Kanunun 48 inci maddesinin ( A ( bendinin 5 numaralı alt bendinde gösterilen şartı taşımayanların, ilgili mahkemelerden memnu hakların iadesi kararı almaları durumunda Devlet memurluğuna atanabilecekleri ancak bu atama konusunda idarenin takdir yetkisi bulunduğu açıktır. Dairemizin 22.4.1992 günlü, E: 1992/126, K: 1992/150 sayılı kararı da bu hususu açıklığa kavuşturmuştur.

    5237 sayılı Kanunda memnu hakların iadesine imkan veren hukuki yola yer verilmemekle birlikte, 765 sayılı Kanun süresiz olarak mahkumiyete bağlı hak yoksunluğunu düzenlediği halde memnu hakların iadesi gibi bir düzenlemeye yer vererek kişilerin süresiz şekilde hak yoksunluğuna mahkum olmamalarını sağladığı, 5237 sayılı Kanunun ise, mahkumiyete bağlı hak yoksunluklarını belli sürelerle sınırlayarak, bu yoksunluğun kişinin hayatının sonuna kadar devam etmesine engel olduğu, hak yoksunluğu sona erince de kişinin toplumun diğer bireyleri gibi kanunlar çerçevesinde haklarını kullanabilmesine imkan tanıdığı görülmektedir.

    SONUÇ : Bu durumda, Devlet memuru iken 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde sayılan suçların herhangi birinden mahkum olan ve bu mahkumiyete bağlı olarak belli hakları kullanmaktan yasaklanan, söz konusu mahkumiyeti nedeniyle memuriyeti sona eren kişiler ile Devlet memurluğuna atanmadan önce söz konusu suçların herhangi birinden mahkum olan ve bu mahkumiyete bağlı olarak belli hakları kullanmaktan yasaklanan, bu mahkumiyeti nedeniyle Devlet memurluğuna atanma şartlarını taşımayan kişilerin, hak yoksunlukları sona ererek yasaklanan haklarını yeniden kazanmaları durumunda, Devlet memurluğuna atanmalarının mümkün olduğu ancak, ilgililerin arşiv kaydına alınan adli sicil bilgileri de gözönüne alınmak suretiyle idarelerin bu atamalar konusunda takdir yetkileri bulunduğu sonucuna varılarak dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 13.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    İletiler
    307
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Smile Cevap: Adli sicil kaydının silinmesi ve memurluk

    Alıntı ibrahimayk rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    memnu haklar iade olmuşsa eski haklara dönmişse diyor tabi
    T.C.
    DANIŞTAY
    1. DAİRE
    E. 2005/1290
    K. 2006/298
    T. 13.3.2006
    • MEMURUN SUÇ İŞLEMESİ ( 657 S. K. Md. 48'de Sayılan - Mahkum Olup Cezasını Çekenlerin Devlet Memuriyetine Atanmalarını Talep Etmeleri/İdarelerin Takdir Yetkileri Bulunduğu )
    • HAK KULLANMAKTAN YASAKLANMA ( 657 S. K. Md. 48'de Sayılan Suçlardan Mahkum Olup Cezasını Çekenlerin Devlet Memuriyetine Atanmalarını Talep Etmeleri - İdarelerin Takdir Yetkileri Bulunduğu )
    • SUÇ İŞLEYİP CEZASINI ÇEKEN MEMUR ( 657 S. K. Md. 48'de Sayılan Suçları - Devlet Memuriyetine Atanmalarını Talep Etmeleri - İdarelerin Takdir Yetkileri Bulunduğu )
    • MEMURİYETE ATANMA TALEBİ ( 657 S. K. Md. 48'de Sayılan Suçlardan Mahkum Olup Cezasını Çekenlerin Devlet Memuriyetine Atanmalarını Talep Etmeleri - İdarelerin Takdir Yetkileri Bulunduğu )
    ÖZET : Devlet memuru iken 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde sayılan suçların herhangi birinden mahkum olan ve bu mahkumiyete bağlı olarak belli hakları kullanmaktan yasaklanan, söz konusu mahkumiyeti nedeniyle memuriyeti sona eren kişiler ile Devlet memurluğuna atanmadan önce söz konusu suçların herhangi birinden mahkum olan ve bu mahkumiyete bağlı olarak belli hakları kullanmaktan yasaklanan, bu mahkumiyeti nedeniyle Devlet memurluğuna atanma şartlarını taşımayan kişilerin, hak yoksunlukları sona ererek yasaklanan haklarını yeniden kazanmaları durumunda, Devlet memurluğuna atanmalarının mümkün olduğu ancak, ilgililerin arşiv kaydına alınan adli sicil bilgileri de gözönüne alınmak suretiyle idarelerin bu atamalar konusunda takdir yetkileri bulunduğu sonucuna varılmıştır.

    DAVA : 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma başlıklı 53 üncü maddesi İle 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun adli sicili bilgilerinin silinmesi başlıklı 9 uncu maddesi hükümleri dikkate alınarak, Devlet memuriyetinde iken veya memuriyete girmeden önce 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan suçları işlemek suretiyle mahkum olup da cezasını çekenlerin, Devlet memuriyetine atanmalarını talep etmeleri durumunda memuriyete atanmalarının mümkün olup olmadığı hususunda düşülen duraksamanın giderilmesi istemine ilişkin Başbakanlığın 5.12.2005 günlü, Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü 5297 sayılı yazışma ekli Devlet Personel Başkanlığının 16.11.2005 günlü, 18913 sayılı yazısında aynen:

    "657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin, Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak genel şartların düzenlendiği ( A ( bendinin 5 inci alt bendinde; "Taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere, ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, İhtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak." gerektiği kuralına yer verilmiş, aynı Kanunun 98 inci maddesinin ( b ( bendinde ise Devlet memurlarının "Memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmesi" halinde memurluğun sona ereceği hükme bağlanmıştır.

    Ayrıca, mülga Türk Ceza Kanununun "Memnu Hakların İadesi" başlıklı 121 inci maddesi, kişinin asıl cezasını çektiği veya af ile ortadan kalktığı tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra memnu hakların İadesini talep edebileceğini ve bu talep üzerine yapılan inceleme sonucunda, memnu hakların iadesine karar verilebileceğini hüküm altına almış idi.

    Danıştay 1. Dairesinin 22.4.1992 tarih ve E: 1992/126, K: 1992/150 sayılı Kararında; "657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin A/5 inci fıkrasında öngörülen koşulları, mahkumiyetten dolayı yitirmeleri nedeniyle memuriyetle ilişkileri kesilenlerin, memnu hakların iadesi kararı almaları halinde yeniden Devlet Memurluğuna atanabilecekleri, ancak kadro ve ihtiyaç durumları bakımından idarenin bu konuda takdir yetkisi bulunduğu..." belirtilmiş, yine aynı Kararda "Memurluğa engel bir mahkumiyetin saptanması halinde memnu hakların iadesi kararı alınmadıkça veya memurluğa engel sayılanlar dışındaki suçlardan dolayı hükmedilen mahkumiyetler afla ortadan kalkmadıkça yeniden memuriyete atanmanın söz konusu olamayacağı..." ifade edilmiştir.

    Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Devlet memuriyetine engel bir suçtan dolayı mahkum olup cezasını çekenlerin, bilahare usulüne uygun olarak almış oldukları memnu hakların iadesi kararlarından sonra tekrar ilgili mevzuat çerçevesinde Devlet memurluğuna dönebilmeleri imkanı bulunmakta idi.

    Ancak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak;

    a- Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

    b- Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan,

    c- Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,

    d- Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

    e- Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,

    yoksun bırakılır." hükmü, bahsi geçen maddenin ikinci fıkrasında ise; "Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz." hükmü yer almaktadır.

    5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin madde gerekçesinde ise; işlediği suç dolayısıyla toplumda kişiye karşı duyulan güven duygusunun sarsıldığı, bu sebeple, suçlu kişinin özellikle güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan belli hakların kullanmaktan yoksun bırakıldığı ve madde metninde, işlediği suç dolayısıyla kişinin hangi hakları kullanmaktan yoksun bırakılacağının belirlenmiş olduğu; ancak, bu hak yoksunluğunun süresiz olmadığı, cezalandırılmakla güdülen asıl amacın, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, suça bağlı hak yoksunluklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması gerektiğinden madde metninde söz konusu hak yoksunluklarının mahkum olunan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam etmesi öngörüldüğü; böylece, kişinin mahkum olduğu cezanın infazının gereklerine uygun davranarak bunun tamamlanmasıyla kendisinin tekrar güven duyulan bir kişi olduğu konusunda topluma da bir mesa£ verdiği; bu bakımdan hak yoksunluklarının en geç cezanın infazının tamamlanması aşamasına kadar devam etmesi, suç ve ceza politikasıyla güdülen amaçlara daha uygun düşeceği belirtilmiş olup; yeni Türk Ceza Kanunu ile getirilen sistemde süresiz bir hak yoksunluğu söz konusu olmadığı için, yasaklanmış hakların geri verilmesinden artık söz edilemeyeceği ifade edilmiştir.

    5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 9 uncu maddesinde ise; " ( 1 ( Adli sicildeki bilgiler;

    a- Cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması,

    b- Ceza mahkumiyetini bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran şikayetten vazgeçme veya etkin pişmanlık,

    c- Ceza zamanaşımının dolması,

    d- Genel af,

    Halinde Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinerek, arşiv kaydına alınır.

    ( 2 ( Adli sicil bilgileri, ilgilinin ölümü üzerine tamamen silinir,

    ( 3 ( Türk vatandaşları hakkında yabancı mahkemelerce verilmiş olup 4 üncü maddenin birinci fıkrasının ( f ( bendine göre adli sicile kaydedilen hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkumiyet hükümleri, kesinleştiği tarihten itibaren mahkumiyet kararında belirtilen sürenin geçmesiyle, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce adli sicil kayıtlarından çıkartılarak arşiv kaydına alınır. Adli para cezasına mahkumiyet hükümleri ile cezanın ertelenmesine ilişkin hükümler, adli sicil kaydına alınmadan doğrudan arşive kaydedilir."hükmüne yer verilmiştir.

    Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hakların kullanma yasağının aynı maddenin ikinci fıkrasında cezanın infazı ile sınırlı tutulmuş olması ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 9 uncu maddesi hükmü karşısında, gerek Devlet memuriyetinde iken gerekse Devlet memuriyetine girmeden önce 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin ( A ( bendinin beşinci alt bendinde sayılan ve Devlet memuriyetine atanmaya engel teşkil eden suçları işlemek suretiyle mahkum olup da cezalarını çektikten sonra, mezkur Kanunun 92 nci maddesinde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yeniden Devlet memuriyetine atanmayı talep edenler ile 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 9 uncu maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi sonucu adli sicilden hükümlülük kaydını sildirenlerin Devlet memurluğuna dönme taleplerinin kabul edilebileceği düşünülmektedir.

    Ancak, yukarıda durumu belirtilenler hakkında yapılacak işlem hususunda Adalet Bakanlığından görüş sorulmuş, bir örneği ekte gönderilen yazıdan da anlaşılacağı üzere bu konunun yeterince açıklığa kavuşturulmadığı görülmüştür.

    2575 sayılı Danıştay Kanununun "Danıştay'ın görevleri" başlıklı 23 üncü maddesinin ( a ( bendinde yer alan, "Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık tarafından gönderilen işler hakkında görüşünü bildirir." hükmü ile aynı Kanunun 42 nci maddesinin ( f ( bendinde yer alan "Danıştay'ca istişari mahiyette incelenmek ve düşüncesini bildirmek için Devlet Başkanlığı veya Başbakanlıktan gönderilecek işleri, ... inceler ve gereğine göre karara bağlar veya düşüncesini bildirir." hükmü uyarınca yukarıda bildirilen konu hakkındaki tereddütlerin giderilebilmesi amacıyla Danıştay'dan istişari görüş alınması hususunu müsaadelerinize arz ederim." denilmektedir.

    Dairemizce yapılan çağrı üzerine gelen Başbakanlık Hukuk Müşaviri ..., Devlet Personel Başkanlığı Uzmanı ..., Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü Daire Başkanı ..., Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Tetkik Hakimi ... ile Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Şube Müdürü ...'ün açıklamaları dinlendikten sonra konu incelenerek,

    Gereği Görüşülüp Düşünüldü:

    KARAR : 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma başlıklı 53 üncü maddesi ile 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun adli sicil bilgilerinin silinmesi başlıklı 9 uncu maddesi hükümleri dikkate alınarak, Devlet memuriyetinde iken veya memuriyete girmeden önce 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan suçları işlemek suretiyle mahkum olup ta cezasını çekenlerin, Devlet memuriyetine atanmalarını talep etmeleri durumunda memuriyete atanmalarının mümkün olup olmadığı hususunda düşülen duraksamanın giderilmesi istenilmektedir.

    657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Devlet memurluğuna alınacaklarda aranılacak şartların gösterildiği 48 inci maddesinin ( A ( bendinin 5 numaralı alt bendinde, Devlet memurluğuna alınacakların, taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere, ağır hapis veyahut 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamaları gerektiği, aynı Kanunun 98 İnci maddesinin ( b ( bendinde de, memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birinin kaybedilmesi halinde memurluğun sona ereceği hükme bağlanmıştır.

    765 sayılı Türk Ceza Kanununun 20 nci maddesinde, hakimlerin, bu Kanunda belirtilen şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalar yanında hükmedebilecekleri feri cezanın, geçici veya sürekli olarak kamu hizmetlerinden yasaklılık cezası olduğu ve bu cezanın hangi hususlardan oluştuğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanunun 121 inci maddesinde, "Müebbeden hidematı ammeden memnuniyet ve ceza mahkumiyetinden mütevellit diğer nevi ademi ehliyet cezaları memnu hakların iadesi tarikiyle izale olunabilir.", 122 nci maddesinde, "Yukarıdaki maddede yazılı ceza, şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezaya bağlı olduğu halde, buna mahkum olan ve İslemiş olduğu cürümden dolayı pişmanlık duyduğunu ihsas edecek surette iyi hali görülen kimse, asıl cezasını çektiği veya ceza af ile ortadan kalktığı tarihten itibaren üç ve zamanaşımı ile düşmüş olduğu surette düştüğü tarihten itibaren beş yıl geçtikten sonra memnu hakların iadesini talep edebilir.", 124 üncü maddesinde de, "Memnu haklar, Usulü Muhakematı Cezaiye Kanununun tayin ettiği suretlerle iade olunur. Memnu hakların iadesine alakadarların talebi üzerine usulü dairesinde karar verilmesi mahkemeye aittir." hükmüne yer verilmiştir.

    26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüğe konulmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının ( b ( bendinde, 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırıldığı, aynı Kanunun 13 üncü maddesinde ise, bu Kanunun infazın ertelenmesi veya durdurulması başlıklı 10 uncu maddesi dışındaki diğer hükümlerinin 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır. Bu hükümlere göre 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır.

    5237 sayılı Türk Ceza Kanununun belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kişinin, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak hangi hakları kullanmaktan yoksun bırakılacağı sayılmış, maddenin ikinci fıkrasında, kişinin işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakıldığı hakları kullanamayacağı, beşinci fıkrasında, birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle istenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına veya adli para cezasına mahkumiyet halinde, hükümde belirtilen cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verileceği, adli para cezası yönünden bu cezanın, para cezasının tamamen infazından sonra işlemeye başlayacağı, altıncı fıkrasında da, belli bir meslek veya sanatın yada trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan dolayı mahkumiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına yada sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği, yasaklama ve geri almanın, hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe gireceği ve sürenin, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlayacağı, 69 uncu maddesinde ise, cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunluklarının süresinin ceza zamanaşımı doluncaya kadar devam edeceği hüküm altına alınmıştır.

    5237 sayılı Kanun, feri ceza olarak maddede sayılan ve mahkumiyete bağlı olarak verilen güvenlik tedbirlerini belirtmiş, 765 sayılı Kanundan farklı olarak, mahkum edilen kişinin, sürekli olarak belli haktan kullanmaktan yasaklanmasını sona erdiren bir düzenleme getirmiş, kasten işlenen suçlarda kişinin mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar hak yoksunluğundan mahrumiyeti öngörmüştür. Kanunun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkralarında, güvenlik tedbirlerinin, mahkumiyetten sonra devam edeceği durumlara ilişkin istisnalar düzenlenmiştir. 5237 sayılı Kanun, hak yoksunluğunu belli bir süreyle, genel olarak ta cezanın infazı ile sınırlandırmıştır. Dolayısıyla ceza infaz edildiğinde mahkumiyete bağlı hak yoksunluğu da herhangi bir mahkeme veya mercii kararına gerek olmaksızın ortadan kaldırılmış, 765 sayılı Kanundan kaynaklanan memnu hakların iadesi uygulaması sona erdirilmiştir.

    Ancak, 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 2 nci maddesinde, hakkında Türk mahkemeleri veya yabancı ülke mahkemeleri tarafından kesinleşmiş ve Türk hukukuna göre tanınan mahkumiyet kararı bulunan Türk vatandaşları ile Türkiye'de suç işlemiş olan yabancıların kayıtları da dahil tüm adli sicil bilgilerinin, mahallinde bilgisayar ortamına aktarılmasını takiben, Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğündeki Merkezi Adli Sicilde tutulacağı, 4 üncü maddesinde, Türk mahkemeleri tarafından vatandaş veya yabancı hakkında verilmiş ve kesinleşmiş mahkumiyet hükümlerinin adli sicile kaydedileceği, 7 nci maddesinde, bu bilgilerin, kullanılış amacı belirtilmek suretiyle, kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına verilebileceği, 9 uncu maddesinde, adli sicildeki bilgilerin, cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması, ceza mahkumiyetini bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran şikayetten vazgeçme veya etkin pişmanlık, ceza zamanaşımının dolması ve genel af halinde, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinerek arşiv kaydına alınacağı, 12 nci maddesinde ise, arşiv bilgilerinin, ilgilinin ölümü üzerine ve her halde kaydın girildiği tarihten seksen yılın geçmesiyle tamamen silineceği, fiilin kanunla suç olmaktan çıkarılması halinde, bu suçtan mahkumiyete ilişkin adli sicil ve arşiv kayıtlarının, talep aranmaksızın tamamen silineceği, kanun yararına bozma veya yargılamanın yenilenmesi sonucunda verilen beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının kesinleşmesi halinde, önceki mahkumiyet kararına ilişkin adli sicil ve arşiv kaydının tamamen silineceği hüküm altına alınarak, hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunanların tüm adli sicil bilgilerinin adli sicile kaydedilmesi, Kanunun 9 uncu maddesinde gösterilen hallerden birinin varlığı halinde bu bilgilerin silinerek arşiv kaydına alınması, Kanunun 12 nci maddesinde gösterilen hallerden birinin varlığı halinde de bu bilgilerin tamamen silinmesi düzenlenmiş, böylece kişilerin sona eren mahkumiyetlerine ilişkin bilgilerin, belli süreyle sınırlı olmak üzere, bu bilgilerin varlığına gerek duyan birimlerce görülebilmesi, değerlendirilebilmesi imkanı getirilmiştir.

    Memnu hakların iadesine ilişkin mahkeme kararlan, mahkumiyeti ortadan kaldırmamakla beraber ceza mahkumiyetinden doğan bazı hakların kullanılmasına yönelik ehliyetsizlikleri geleceğe dönük olarak ortadan kaldırmaktadır. Devlet memuriyetinde iken veya memuriyete girmeden önce 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde sayılan suçları işlemek suretiyle mahkum olan ve bu nedenle bu Kanunun 48 inci maddesinin ( A ( bendinin 5 numaralı alt bendinde gösterilen şartı taşımayanların, ilgili mahkemelerden memnu hakların iadesi kararı almaları durumunda Devlet memurluğuna atanabilecekleri ancak bu atama konusunda idarenin takdir yetkisi bulunduğu açıktır. Dairemizin 22.4.1992 günlü, E: 1992/126, K: 1992/150 sayılı kararı da bu hususu açıklığa kavuşturmuştur.

    5237 sayılı Kanunda memnu hakların iadesine imkan veren hukuki yola yer verilmemekle birlikte, 765 sayılı Kanun süresiz olarak mahkumiyete bağlı hak yoksunluğunu düzenlediği halde memnu hakların iadesi gibi bir düzenlemeye yer vererek kişilerin süresiz şekilde hak yoksunluğuna mahkum olmamalarını sağladığı, 5237 sayılı Kanunun ise, mahkumiyete bağlı hak yoksunluklarını belli sürelerle sınırlayarak, bu yoksunluğun kişinin hayatının sonuna kadar devam etmesine engel olduğu, hak yoksunluğu sona erince de kişinin toplumun diğer bireyleri gibi kanunlar çerçevesinde haklarını kullanabilmesine imkan tanıdığı görülmektedir.

    SONUÇ : Bu durumda, Devlet memuru iken 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde sayılan suçların herhangi birinden mahkum olan ve bu mahkumiyete bağlı olarak belli hakları kullanmaktan yasaklanan, söz konusu mahkumiyeti nedeniyle memuriyeti sona eren kişiler ile Devlet memurluğuna atanmadan önce söz konusu suçların herhangi birinden mahkum olan ve bu mahkumiyete bağlı olarak belli hakları kullanmaktan yasaklanan, bu mahkumiyeti nedeniyle Devlet memurluğuna atanma şartlarını taşımayan kişilerin, hak yoksunlukları sona ererek yasaklanan haklarını yeniden kazanmaları durumunda, Devlet memurluğuna atanmalarının mümkün olduğu ancak, ilgililerin arşiv kaydına alınan adli sicil bilgileri de gözönüne alınmak suretiyle idarelerin bu atamalar konusunda takdir yetkileri bulunduğu sonucuna varılarak dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 13.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
    .C.
    DANIŞTAY
    8. DAİRE
    E. 2005/721
    K. 2006/792
    T. 1.3.2006
    • MEMNU HAKLARIN İADESİ KARARI ( Tüm Ehliyetsizlikleri Ortadan Kaldırıcı Nitelikte Olduğu - Kararı Almış Olan Davacının Artık Bu Aşamada Memuriyete Engel Halinin Varlığından Söz Edilemeyeceği )
    • EHLİYETSİZLİKLERİ KALDIRICI NİTELİKTE KARAR ( Memnu Hakların İadesi Kararı Almış Olan Davacının Artık Bu Aşamada Memuriyete Engel Halinin Varlığından Söz Edilemeyeceği )
    657/m. 48/A-5
    ÖZET : Memnu hakların iadesi kararı tüm ehliyetsizlikleri ortadan kaldırıcı nitelikte olduğundan, memnu hakların iadesi kararı almış olan davacının, artık bu aşamada memuriyete engel halinin varlığından söz edilemeyeceği hk.

    İstemin Özeti : ... Özel Hedef Dersanesi öğretmeni olan davacının, ön izin belgesinin iptal edilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün 22.3.2002 gün ve 52635-35 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada; davacının, Artvin İli, ... İlçesi ... Köyü ilkokul öğretmeni olarak görev yapmakta iken yasadışı örgüt üyesi olmak suçundan Erzurum 1 nolu Askeri Mahkemesinde yargılandığı ve 5 yıl ağır hapis, ömür boyu kamu görevinden men cezası ile cezalandırılması sonrasında, 657 sayılı Yasanın 48/A-5 maddesinde belirtilen memur olma koşullarından birini kaybettiğinden bahisle aynı Yasanın 98/b maddesi uyarınca görevine son verildiği, daha sonra Artvin Ağır Ceza Mahkemesinin 9.10.1997 günlü kararıyla davacının memru haklarının iadesine karar verildiği, bu arada davacının Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün yeterlilik belgesi vermesiyle birlikte 1995 yılından itibaren özel dershanelerde görev yaptığı, en son 30.9.1998 tarihinden bu yana Özel ... Dersanesinde çalışıyor iken 657 sayılı Yasanın 48/A-B maddesinde sayılan koşullardan birini taşımadığından bahisle dava konusu işlem ile ön izin belgesinin iptal edilmesi üzerine anılan işlemin iptal istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı, memnu hakların iadesi kararı, ister Türk Ceza Yasasından, ister özel bir Yasadan kaynaklansın kamu hizmetlerinden yasaklanma, memuriyetten mahrumiyet, seçme seçilme hakkından yoksun kılınma, meslek ve sanatın tatili ve her nevi ehliyetsizlikleri ortadan kaldırıcı bir karar olduğundan, söz konusu memnu hakların iadesi kararı verilmesinden sonra ilgilinin durumunun bu koşullarda değerlendirilmesinin zorunlu olduğu, bu durumda davacının memnu haklarının iade edilmiş olması nedeniyle 657 sayılı Yasanın 48/A-5 maddesi hükmü açısından memuriyete engel bir halinin bulunmadığı, davalı idare her ne kadar ilgilinin yeniden Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi bir okulda çalıştırılması noktasında açıktan atama koşulları çerçevesinde takdir yetkisine sahipse de, memur olma şartlarından birini kaybettiği gerekçesiyle özel öğretim kurumlarında çalışmasına ilişkin ön izin belgesinin iptal edilmesinde hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden Ankara 9. İdare Mahkemesinin 09.07.2004 gün ve E:2004/322, K:2004/1036 sayılı kararının, hukuka aykırı olduğu, davacının ön izin belgesi almak için yaptığı başvuru sırasında eksik beyanda bulunduğu ileri sürülerek 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

    Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

    Danıştay Tetkik Hakimi Nihat TOKTAŞ'ın Düşüncesi: İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

    Danıştay Savcısı Eren SONBAY'ın Düşüncesi: İdare ve yergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

    Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

    KARAR : İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.

    İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından,

    SONUÇ : Temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına ve yargılama giderlerinin temyiz isteminde bulunan üzerinde bırakılmasına 01.03.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    Aydın
    İletiler
    1.962
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Adli sicil kaydının silinmesi ve memurluk

    "Bu siteye üye olmama sebep olan olay" diye bahsettiğim konudaki kişi hakkında, eski TCKya göre hüküm veren ağır ceza mahkemesi, yeni TCKnın yürürlüğe girdiğinin ertesi günü, yeni TCKya göre "karar düzeltmesi" yaptı.
    Kısaca:
    "Ömürboyu memuriyetten men" cezasını, 2 yıl 10 güne, bu suç görev sırasında işlendiği için de yarısı kadar daha arttırılarak 3 yıl 15 güne,
    "Ağır para cezasını" yeni TCKda olmadığı için kaldırılmasına v.s. karar verdi.
    Kişi Adli Sicil Kanununa eklenen 13/A maddesindeki süreleri de sabıkasız/suç işlemeden tamamladıktan sonra, kendisi hakkında karar veren mahkemeye müracaat ederek "memnu hakların iadesi kararı" talep etti.Mahkeme dedi ki; Hukuk sistemimizde artık "menu hakların iadesi" diye bir düzenleme olmadığından, mahkememizin de böyle bir yetkisi bulunmamaktadır.Mealen böyle; satır, satır hatırlamıyorum.
    Mahkemeye göre "MEMNU HAKLARIN İADESİ" diye birşey yokmuş.Sadece "İnfazın tamamlanıp, tamamlanmadığı" varmış.
    İyi günler...

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

adlı sicil silinmesi ve memuriyet

icralik olmak memuriyeti etkiler mi

memurluk adli sicil

memnu haklarin geri iadesi ile ogretmen atamasina

onanan ceza e devlette neden silinir

taksirli suc arsiv kaydindan silinmesi

memurluk arsiv kaydi

danistay memurluktan men bozm

Forum

Benzer Konular :

  1. Adli sicil kaydının silinmesi
    Dün evlenmek için adliyeye gittim adli sicil kaydımı istedim. Bundan yaklaşık 6 - 7 yıl önce bir yanlış anlaşılmaya mütakiben hırsızlık suçundan...
    Yazan: ben758474 Forum: Ceza İnfaz Hukuku
    Yanıt: 13
    Son İleti: 29-09-2009, 00:37:26
  2. Adli sicil kaydının silinmesi
    Yeni adli sicil yönetmeliğini inceledim ama önceki yönetmelikte olduğu gibi cürümlerde 5 yılın tamamlanması gibir bir hükme ratlamadım.Cürümlerde 5...
    Yazan: Av.Meltem Aslan Forum: Ceza İnfaz Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 21-11-2005, 17:53:33
  3. Adli sicil kaydının silinmesi
    merhabalar. ben 1998 yılında işlediğim hırsızlık suçundan hapis cezası aldım. cezamı çektikten sonra yeni bir yaşama başladım. yeni bir üniversitede...
    Yazan: student Forum: Ceza İnfaz Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 14-08-2005, 01:27:33
  4. Adli sicil kaydının silinmesi
    20.022003de işyerimizde kavgada ruhsatsız silahla olayı önledim 1ay ceza evinde kaldım sadece silahı teşhir ettim. kararda silahla tehtit yazıyor....
    Yazan: sefer_ipek Forum: Ceza İnfaz Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 19-05-2005, 15:35:44
  5. Adli Sicil Kaydının Silinmesi
    1995 yılında hakkımda dava açıldı. Madde: 416/3. dava Ağır Cezada görüldü. Karar üzerine 1999 yılında Ben temyize gittim yargıtay esastan kararı...
    Yazan: mutluedin Forum: Ceza İnfaz Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 21-03-2005, 12:21:42

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.