Askerde uzun saçıma karışılmasın istiyorum

[Buraky]

Sevgili arkadaşlar,

Bilindiği gibi askerlikte erkeklere uzun saç yasağı var. Ben henüz 19 yaşındayım, daha üniversitem bitecek çok yıllar var ama şimdiden şöyle bir kaygım oluştu: Askerde saçlarımı kestirmek istemiyorum.

Bildiğim kadarıyla kişilere özel bazı kararlar verilebiliyor. Örneğin din dersi istemeyen bir öğrenci "tek kişiye mahsus" din dersinden muaf tutulmuştu. Ben buna benzer bir hak olarak, saçlarıma karışılmamasını istiyorum. Birçok gerekçem var:

- Kadın askerler saçlarını uzatabiliyor. Bizde bu hak olmaması insan haklarına, eşitliğe aykırı.
- Saçların kısa olmasının nedeni temizliktir diyorlar: Kadın askerler kirlenmiyor mu?
- Kafa derimde tedavisi olmayan bir egzema var. Saçlarım kısa olunca durmadan kaşıyorum, sonucunda kanlı yaralar açılıyor. Saçlarımın uzun olması bunu engelliyor.

Şimdi benim askere gitmek için 7 ila 9 yılım var. Ancak şimdiden bir yerlerde hakkımı aramak istiyorum. Ne yapmalıyım bir yere dava mı açmalıyım bunun düzeltilmesi için?

Türkiye'de büyük olasılıkla herkes aleyhime karar verecektir ama ben bunu Avrupa'ya da taşımaya razıyım. Orada kararların görülmesi yıllar sürüyormuş o yüzden böyle erken bir tarihi seçtim.

Tavsiyelerinizi bekliyorum. Ciddi yanıtlarınız için şükran duyar selamlar sunarım.

[Tangör Evren]

Türkiye de kızlar askerlik yapmazlar. Muvazzaf veya yardımcı sınıfta subay olabilirler bunlarında kendisine has kıyafet yönetmeliği vardır. Örneğin hiç bir kadın subay saçlarını beline kadar uzatıp salına salına dolaşamaz.

Gerek ülkemizde gerekse tüm dünya da askerlik belirli özel kuralları olan mesleklerdendir. Kendisine has disiplin yönetmeliği ve kılık kıyafet kanunu vardır. Bunlardan biriside saçlarla ilgili düzenlemelerdir. Bazı ülkeler sakala izin verirken Türkiye'nin de içinde bulunduğu bir çok ülke silahlı kuvvetleri savaş durumu hariç buna izin vermez.

Saçların belli uzunlukta olması bu yönetmelikler ve disiplin talimatlarında düzenlenmiştir. Temizlik saç bakımında en son şart olarak karşımıza çıkmakta olduğundan kadın/erkek ayrımının burada yapılması hukuki zemin teşkil etmeyeceği gibi saç konusunda kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmış olmasıda çağdaş hukuk normları içerisindedir.

Deri hastalığınızdan dolayı sağlık raporu almanız durumunda saçlarınızın daha uzun kalacağı da ayrı bir gerçek ve iletinizde ki elle tutulur tek neden olarak görülmektedir.

Şahsi kanaatim olarak bu kuralların uygulanması AİHM sine taşınsa bile kazanma olanağı olmayan davalardandır.

[Buraky]

Ciddi yanıtınız için teşekkür ederim.

Anladığım kadarıyla Dünya henüz buna hazır değil o halde. İnsan hakları deniliyor ancak dünya hala vahşi bir orman gibi. Bağnaz kurallar sözkonusu. En basitinden cinsiyet ayrımı yapılabiliyor. Anayasa'daki eşitlik ilkeleri sözde kalıyor.

Peki AİHM'ye nasıl başvurabilirim? AİHM'ye başvurmak için, Türk mahkemelerinden sonuç alınamamış olması mı gereklidir?

[sdt23]

Peki AİHM'ye nasıl başvurabilirim? AİHM'ye başvurmak için, Türk mahkemelerinden sonuç alınamamış olması mı gereklidir?

Evet.
Ayrıca askerde saçlarınız sıfıra vurulmaz, 3 numara yapılır.

[Devrim Sinan Karavelioğlu]

Tangör bey gereken açıklamayı çok güzel yapmış, bir iki şey de ben eklemek istiyorum:

Askerde uzun saçınızı sık sık yıkayacak olanağı bulamayabilirsiniz. Ayrıca bahsettiğiniz deri rahatsızlığı "seboreik dermatit" (saçlı deri egzaması) olup eğer doktora göründüyseniz kısa saçın tedavide önemli bir etken olduğunu söylemiştir.

[aliayan]

"Biz medeniyet, ilim ve fenden kuvvet alıyoruz. başka bir şey tanımıyoruz. "M.Kemal ATATÜRK

Merak ettiğim için soruyorum.Bu yukarıda eklediğiniz cümleyi nereden alıntı yaptığınızı öğrenebilirmiyim? Yanlış anlaşılmasın daha önce rastlamadığım için merak ettim.Teşekkürler.

[Devrim Sinan Karavelioğlu]

"Biz medeniyet, ilim ve fenden kuvvet alıyoruz. başka bir şey tanımıyoruz. "M.Kemal ATATÜRK

Merak ettiğim için soruyorum.Bu yukarıda eklediğiniz cümleyi nereden alıntı yaptığınızı öğrenebilirmiyim? Yanlış anlaşılmasın daha önce rastlamadığım için merak ettim.Teşekkürler.

Söz, Atatürk'ün "Nutuk" adlı eserinde mevcuttur. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 4. yıldönümü nedeniyle yapılan kutlamalarda 1927 yılında söylemiş.