Belgesellere meraklıyımdır. Belgeselsiz duramam. AB grubu izleyici olduğumdan ya National Geografic, ya da Discovery Channel izlerim, fırsat buldukça alt yazılı dizileri ile CNBC-e ruhuma iyi gelir.

O aslanların ceylanları hamburlop edişi, leoparların zebraları çiğneyişi, fillerin çiftleşişi bana her seferinde doğanın dengesini hatırlatır. Öyle ya doğal dengeyi bozmamak gerekir. Ben de doğanın dengesi ve kuvvetlisi olarak mesela işçimin maaşını iç edebilirim. Bu doğal dengenin bir sonucudur. Takdiri ilahi işte...

Belki inanmayacaksınız şu aralar TRT 1'e merak sardım. Orada bir belgesel izledim, hayatım değişti. Şah vardı, şahbaz vardı, lafbaz vardı, velhasılı yok yoktu.

Benim işçileri hamburlop edenler, meğer solcularmış, mesela Alevileri Maraş'ta, Çorum'da hamburlop edenler de solcuymuşlar. Ordu da bunlara çalışmış.

Mesela 12 Eylül'ün ordusu darbe yapınca "bizim çocuklar başardı diyenler de" solcularmış. ABD'ye karşı çıkanlar sağcılarmış.

Benim gibi işadamları da solcuymuş. Ben % 20 solcuydum, benim rakipler Aziz Nesin'in dediği gibi % 60 sosyalist olup, işçilerine de açacak kapı, yiyecek ekmek bırakmamışlar meğerse...

Dedim ya, bir belgesel izledim hayatım değişti, benimle aynı belgeseli izleyen evinde no-frost buzdolabı olmayan, tarikatçı Anadolu Kaplanı patronlarının D grubu izleyici işçileri anlamazsa, ben "microwave" fırınımda ısıtıp ısıtıp bu belgeseli önlerine sürerim, siz hiç tasalanmayın.

Doğanın dengesi bir başka oluyor canım, doğa(l) belgeselci dengesiz hayvanlara göre...