Mustafasız Mustafa…………
Göğün kenarlarındaki kurşini renklere bakıp akşamın olduğunu sanabilirdiniz.
Ama ankarada henüz öğle vaktini yenice geçmiştik.. ulusa doğru giden uzun caddenin ışıkları yanıyordu.
Kaldırımlar kirli bir yağmurla ıslanmış cadde kasvetli bir havaya bürünmüştü.
Yürüdüğüm yolun solunda bitmeyen bir trafik akıp gitmekte sağında ise hiçbir kıpırtı yoktu.
Başımı kaldırınca botaş ın arıza konteynirını gördüm ..
Ama o sırada bir sinama reklam afişide giriverdi görüş alanıma.
Afiş sinamalara yeni ce düşen can dündarın Mustafa belgeseline ait ti.
Biraz yaklaşıp inceledim.
Saat 15 de matina sı vardı.
İyi dedim içimden sıkıcı bir öğleden sonrası için bir meşguliyet bulmuştum sonunda.
Saate baktım 14 15di……..yönümü ulus sinamasına doğru çevirip yürüdüm.
Sonunda film başladı.
Birinci sınıf bir ekiple çekildiği anlaşılıyordu.
Açılar perspektif konuya ve görüntü hakimiyeti tam bir profosyonel işiydi.
Müzikleri yapan kimse eline sağlık demeden geçemedim……..
Ama fakat hatta lakin….
Film iyiniyetin içine kurnazca döşenmiş minik tuzaklarla başladı.
İlk başlarda can beyin buğulu sesi
Görüntülerin gerçekliğine enikonu bir katkısı olduğunu farkettim.
Seyrettiğim Mustafa bize öğretilen mustafadan giderek farklılaşıyordu.
doğrusu bir efsane beklerken;
yalnızlık içinde
Kendi hezeyanlarını yaralı koca bir milletin sırtından gerçekleştirmiş bencil bir adam çıktı karşımıza..
İçki sofralarında tükenmiş
Zaaflarına mağlup……..
Zelil bir adamdı perdeye yansıyan karakter.
Bu kadar yalnız ve bencil bir adamın bu kadar kapsamlı bir devrim çarkını işletebilmesi şaşılacak bi şey diye düşündüm.
Çevresinde onun bu durumunu fark etmeden yaşayan insanların zekasıyla alay eden bu belgeselin
Altında Can Dündar imzası olmasa birinci gösterimden sonra karpuz kabuğundan gemiler yapan çocukların çöp kutularından toplayıp mum ışığına tutarak oynatmaya çalıştıkları filmlerden biri olurdu .kuşkusuz.
Hayal kırıklığı içinde birinci bölüm bitti .
Hava almak için salona çıktım.
İnsanların konuşmaları kulağıma kadar geliyordu.
Öfkeli bir ses…
‘’Olmaz kardeşim!. Olamaz !
O adam Mustafa ise atatürk kim?’’ diye söyleniyordu.
Yürüyüp tuvalete girdim. Yüzümü yıkarken aklıma dedem geldi.
Dumlupınar gazisi rahmetli halilbrahim dedem.
Atatürk hakkında söyledikleri sanki kayıttan çalar gibi beynimde konuşmaya başladı birden…..
-evet! hepimiz o adama bir şey borçluyuz……evlat!
Bu vatanın o adama borcu vardır……..
O büyük bir komutandır.
Ardından iyi kötü çok şey söylerler ama sen hiç birine inanma.
Hiçbir asker güvenmediği bir komutanın arkasında ölümüne savaşmaz.
Biz dumlupınarda hücuma kalktığımızda hepimiz öleceğimizi biliyorduk.
Ama Tereddüt bile etmedik. Neden?
Yıllar önce
Okulda hazırladığımız bir panel için dedemi kurtuluş savaşı hakkında sorguya çekmiştim.
Çok az konuşan dedem
O gün saatlerce bana 1914- 1938 arasına denkgelen gençliğini bütün ayrıntılarıyla anlatmıştı.
Öyle ilginç
Öyle inanılmaz
Öyle acıklı olaylar anlatmıştıki inanmak gerçekten zordu.
O konuışurken tuttuğum notlar aklıma geldi.
Hatta o gün panelde son söz olarak
Bu hatıralar yaşanmışsa (kaldıki benim hiçbir kuşkum yok!)
Gerçekten Bu vatan mucize bir vatan………..arkadaşlar………
Evet bir mucize olmuş……
İyikide olmuş! (demiştim.)
Yüzümü yıkayıp yerime dönerken aklımda bu düşünceler vardı….
Yerime oturdum oturur oturmazda filmin ikinci bölüm başladı.
Ama filme odaklanmadan önce son olarak aklımdan şu düşünce geçti
‘’Keşke dedem sağ olsaydı da bu belgesele onu gö-türebilseydim…’’
1938 e gelindiğinde yalnız çaresiz kırgın ve zavallı bir adamın ölümüne sanki kimsenin umrunda değilmiş gibi bir izlenim uyandırılmıştı.
dayanamayıp ayağa kalktım sesli düşündüğümün farkına bakışları üzerimde hissettiğim zaman anlayabilmiştim.
-Olmaz yaw bu kadarıda olmaz!……
Biri bize büyük bir yalan söylüyor…
Bu yalancı ya dedem yada sponsorlu can Dündar.
Diye söylenerek orayı terk ettim.
Benle beraber salonun yarısının boşaldığını fark ettiğimi de belirtmeliyim.istasyona gelip ege ekpresini beklemeye başladım.
Bir yandanda düşünüyordum.
Bu adam bu kadar yalnız ve sevgisizce ölüp gittiyse öldüğü gün ve cenazesinde ki o kadar kalabalıklar neyin nesi idi acaba……
Eve döndüğümde sabah ezanı okunuyordu.
Annem namaza kalkmıştı beni birden karşısında görünce yüzü güldü.
-Geç kaldın meraklandık (diye sızlandı.)
tehirli geldik ana. (Dedim.)
- körolası trenler tehir etmeden gelemezler bilirim.
- Buna şükür anacım adamlar ellerinden gelse ddy fesih edecekler.
- Nasıl geçti halledebildinmi ?
- Ettim çok şükür.
- Ana sana bir soru soracağım
Merakla Yüzüme baktı
-sor bakalım.
-sen atatürkün ölümünde kaç yaşındaydın…
İlkokul iki ye gidiyordum… neden?
Peki Atatürk öldüğünde neler oldu hatırlayabilecekmisin?
-hatırlamazmıyım..
Neler oldu neler ortalık ayağa kalktı. Babam odasında saatlece ağladığını bilirim.
Annem komşularla beraber toplanıp kuran okudular.
O gün okul iş falan olmadı..
Üzerimizde beyaz ne varsa çıkarttılar.
Herkesin gözleri ağlamaktan kızarmıştı.
Bir an durup
sabahın bu vaktinde niye soruyon bunları noldu?
Hiiç trende gelirken bir tartışma vardı Atatürk yalnız ve millettin sevgisinden mahrum ölmüş
Dediler bende merak ettim….
Annem yüzüme tuhaf tuhaf bakıp :
Bunu diyen halt etmiş. Halt etmekle kalmamış edebsizlik etmiş.
-Tamam ana saol sabah olunca detaylarıyla anlat hatırladıklarını bana
Bunları bir yerlere yazıp belge olarak saklayalım…….
Nolur nolmaz!
Seyrettiğim Mustafa bize öğretilen mustafadan giderek farklılaşıyordu.
doğrusu bir efsane beklerken;
İşte bütün mesele bu.
Mustafa Kemal Atatürk büyük bir insandı, insanüstü bir varlık değildi.
O bir insandı, insanca duyguları vardı.
Can Dündar'ın bakış açısında tenkit edilecek yönler olabilir.
Ancak Can Dündar'ın sağlıklı bir şekilde eleştirilebilmesi için öncelikle Atatürk sevgisi yüzünden onu "insanüstü varlık" olarak görenlerin ayaklarının yere basması lazım.
"Bize öğretilen Atatürk" de gerçek Atatürk değil. Hatta Atatürk'ü sevmeyenlerin aslında "bize öğretilen Atatürk"ü sevmeyebileceği ihtimalini düşündünüz mü?
Ben Atatürk'ü "Bize öğretilen Atatürk"ten farklı olduğunu düşündüğüm için seviyorum.
Bir insan olarak Mustafa Kemal Atatürk'ü hakkıyla anlayabilmek ümidiyle...
Bize öğretilen Atatürk; gerçek ATATÜRK...
Sıradanlık ve Atatürk birbirine endekslenmemeli... Ne boyunun ölçüsünü; ne annesine gücenip gücenmediğini, ne de sofrasındaki içkinin alkol oranını merak ediyorum!!!
Fikirlerini, ideasını, ülkemi varedebilme gücü ve zekasını, milletine işaret ettiği yolu ve ülküyü bilmek, özümsemek, özümsetmek varken..,hele ki; SIRADANLIĞI TÜRK MİLLETİNE ÖNCELİKLE KENDİ YAKIŞTIRAMAZKEN.., ATA'MIZIN SIRADANLAŞTIRILMASI, bunun önerilmesi, buna teşebbüs edilmesi KENDİ KENDİMİZE, KENDİ GEÇMİŞİMİZE, GELECEĞİMİZE, VARLIĞIMIZA yaptığımız en ağır istismardır...
İşte bütün mesele bu.
Mustafa Kemal Atatürk büyük bir insandı, insanüstü bir varlık değildi.
O bir insandı, insanca duyguları vardı.
Can Dündar'ın bakış açısında tenkit edilecek yönler olabilir.
Ancak Can Dündar'ın sağlıklı bir şekilde eleştirilebilmesi için öncelikle Atatürk sevgisi yüzünden onu "insanüstü varlık" olarak görenlerin ayaklarının yere basması lazım.
atatürkün insan üstü olduğunuı söyleyen kim!
asıl atatürk'ü çanakkale savaşında yok saymak için insan üstü hurafeleri uyduranların tezgahıdır bu......
minnetimizi ifade ederken abartmiş olmamız onu bir doğa üstü olduğuna inandığımız anlamınamı gelir. ?
pöh!
çok özel şartlardan çok özel dönüşümler ve değişimler yapabilen herkese duyulabilecek hayranlıktır bizimkisi.
benim itirazım can dündarın penceresinden gösterilmeye çalışılan atatürk imajınadır..
yaptığına belgesel diyeceksen içinde yorumun olmayacak.
yorum yapacaksan adına belgesel demeyeceksin.
tarhin önemli çok önemli duraklarından bir sahneyi cımbızlayıp önü ve arkası çok farklı bir gerçeği farklı algılatma hakkınız olabilirmi?.
atatürk ulusumuzun bileşkesidir.
dedemin komutanıdır.
öl dediğinde ölmeye giden dedemi bilgisayarınızın başına yanlayıp anlamanız mümkün değil. bunu anlıyorum
anlamadığım atatürk!ü ilah statüsünde algıladığımızı düşünmenizdir
son olarak ben bu filmden çıkardığımı söyleyeyim
ya dedem çok aptal mış
yada .can dündar kötü niyetli.................................!
kitaplığımın üst tarafındaki dolaplarda hep eskiye ait belgeler notlar durur.
mustafa filmini seyrettikten sonra zihnimde oluşan '' haksızlık'' sendromunu bir türlü teskin
edemiyordum.
o gün o panelden önce dedemden aldığım notları bulup bir karşılaştırma yaparsam belkide enazından kendime yararı olacağını düşünüp
o dolaplarda ne varsa odanın ortasına yığdım.
dedemin koca paşa'sıyla can dündarın mustafa'sı
aynı canda iki farklı beden gibi zihnimden hiç çıkmıyordu.
Yığınla ıvır zıvırın içinden nihayet o notları bulabildim.
Özenle bir klosöre dosyalamışım.
El yazımla aldığım notları daktilo ile dikte ederek düzeltmişim.
Karkacık-burgacık yazılarımı daha inanılır bulduğumdan önce o sararmaya yüz tutmuş
Sayfaları okumaya başladım.
İşte bu yazılardan bir bölümünü ilgisini çekenlerle paylaşmak istedim.
Atatürkü ilk nerde tanıdın dede ? '' diye sordum…..''
Koca paşanın adını ilk çanakkalede duyduk. O zaman paşa falan değildi. Yalnız hergün alayda adı bir yerlerde geçiyordu.
57. topçu alayına bir yarbay gelmiş o komuta edecekmiş dediler.
Ardından hergün bir başarısını duyuyorduk.
Kulaktan kulağa yayılan bir ünü oluştu kısa sürede.
Anafartalar 57. topçu alayı ile anılır olmuştu.
- Çanakkale savaşında hangi görevde idin.
Ben çanakkalede cephe gerisinde levazım bölüğünde görevliydim.
Hergün yığınla gelen şehit cenazelerini biz gömüyorduk.
Bıyığı henüz terlememiş yüzlerce delikanlıyı kendi elimle toprağa koydum evlat…
Dayanılır gibi değil di.
Yaralıları çadır revirlere taşımak da bizim görevimizdi.
Önceleri çok acı çektik bu durumdan ancak her akşam çavuş toplayıp bize moral vermeye çalışıyordu.
Birgün Ankaralı cemal ben ve Sivaslı (adını tam olarak hatırlayamadı)
çavuşun karşısına çıkıp çaktık selamı.
Kumandanım müsaade ederseniz görevimizi değiştirmek istiyoruz diye önce ben konuştum
Hayırdır Neden? diye sordu.
Dayanamıyoruz kumandanım…nolur bizide…..cepheye yazın dedim
orda birkez ölünüyor burda biz hergün ölüyoruz diye lafı ağzımdan aldı Ankaralı…..
Çavuş ufak tefek biriydi. Kayserili gedikli osmandı adı
Bizi bir süre süzdükten sonra
Hadi koçlarım dönün görevinizin başına bıraksalar vallaha önce ben gideceğim
Hepimiz cephede olamayız…….. yazıkki bu yaptığımızda bir vazife rahat olun diye bizi geri yolladı…….
(Atatürkle hiç karşılaştınmı dede.? )
Birkaç defa onu savaş alanında inceleme yaparken gördüm……
Bir defasında Biz yaralıları ve şehitlerimizi topluyorduk.
O sırada yanında iki teğmenle çıkageldi…. Çatılmış gür kaşları vardı.
Parlak tüylü, kalpağını koltuğunun arasına almış deniz tarafına doğru yürüyüp uzunca bir süre düşman karargahına doğru baktı.
O sırada birden koş asker diye bağırdı. İnce tiz bir sesi vardı.
Birkaç askerle beraber koşarak yanına vardık.
Eliyle yerde yatan bir askeri gösterip bu asker sağ tez alın bunu diye emretti.
Atatürk’ü o kadar yakından ilk o zaman görmüştüm.
Derhal askere müdahale edildi..
Oysa vefat işareti vardı baş ucunda.
Müdahale sonrası askerin yaşadığını öğrendik…….
Gerçekten evlat o anda içimden bu savaşı asla kaybetmiyeceğimizi anladım……
(Peki çanakkaleden söz açılmışken bu yeşil sarıklılar neyin nesi dede size yardımcı oldukları söyleniyor böyle bir olaya şahit oldunuzmu hiç?…)
(Dedem gürültülü bir sesle gülerek cevaplar)
Bu ölüm tarlalarında hergün herkes bir şeyler görüyordu…..evlat……
Ama bana sorarsan
Bu tamamen asılsız düzmece şeyler.
Böyle şeyler söyleyip onca ölen vatan evladına haksızlık ediyorlar.
• ahval öylesine karışıktıki.
• Böyle söylentiler çıkması gayet normaldi.
• Belkide manevi bir destek olması için istenerek çıkarılmışta olabilir. Ancak ben hiç böyle bir fevkaladelikle karşılaşmadım…….. ama söylentiler çoktu…..
•
• (En büyük sıkıntı neydi sizce?…)
• .açlık evlat…….. yoksulluk………….!.
• Bizi düşmandan daha çok açlık yokluk kırdı….. yaa bilirmisin hizmet hayvanlarına verilen yiyeceği bile paylaştığımız olmuştur.
• Hatta atların dışkısı içinde sindirilmemiş arpaları toplayıp yiyenler vardı düşün artık..
( Bitmedi)
Not:
Dedem eylül 1921 de çıkarılan genel seferberlikte tekrardan askere alınmış…..
kurtuluş savaşında büyük taaruzda cephede görev yapmış….. defalarca atatürk’le
karşılaşmış ve ilginç anılar yaşamış.
Ve bütün bu anıların son cümlesini aktararak kararı sizlere bırakacağım.
(Bak evlat!
Hiçbir asker güvenmediği bir komutanın arkasında ölümüne savaşmaz!.
Biz dumlupınarda hücuma kalktığımızda hepimiz öleceğimizi biliyorduk.
Ama Tereddüt bile etmedik. Neden?
(Nedenini anlarsanız Atatürk ün de kim olduğunu az buçuk anlamış sayılırsınız.?)
Herkese iyi aksamlar,Fransada saat 22.50
"Salci baci" olayaini ararken rastladim bu siteye.
Sayni Ayazoglum "Mustafa" filmini görmüs.Malesef bizler CD lerde çikmasini bekleyecegiz galiba.
Diyorsunuz ki "Seyrettiğim Mustafa bize öğretilen mustafadan giderek farklılaşıyordu.
doğrusu bir efsane beklerken;
yalnızlık içinde
Kendi hezeyanlarını yaralı koca bir milletin sırtından gerçekleştirmiş bencil bir adam çıktı karşımıza..
İçki sofralarında tükenmiş
Zaaflarına mağlup……..
Zelil bir adamdı perdeye yansıyan karakter. "
Evet dogru tesbit. Besikten mezara, insanüstü "Ulu Önder" imajiyla beyni yikanmis insanlar , filmde gördügünüz "Mustafa" tanimlamasindan muhakkak rahatsiz olacaktir.
Burada "beyni yikanmis" sözünü hakaretvari ve sahsiniza mahsus degil, bende dahil halkimizin genel egitiminden bahsediyorum.
Ben 50 yasindan sonra gerçek Mustafa (Kemal) Atatürk'ü yabanci kaynaklardan ögrenebildim.
Kemal ismini paranteze almadaki gaye ilgi uyandirmak içindir.
Anne ve Babasinin ona verdigi göbek adi,gerçek ismi neden kullanilmazda sonradan verilidigi(efsanevi bi sekilde) söylenen Kemal ismi ile anilir.
Bu soruya bir türlü cevap bulamadim.
Fransada methiye türünden yazilmis kitaplar haricindede Mustafa Kemal hakkinda pek fazla bilgi yok. Ama varolan kitaplar türklerin yazdiklarindan daha gerçekcidir.
Benoist Mechin'in Mustapaha Kemal/La mort d'un Empire(Mustafa Kemal/bir imparatorlugun ölümü) isimli kitabi Atatürk hakkinda yazilan en iyi biyografi olsa gerek.
Herkese iyi aksamlar,Fransada saat 22.50
"Salci baci" olayaini ararken rastladim bu siteye.
Sayni Ayazoglum "Mustafa" filmini görmüs.Malesef bizler CD lerde çikmasini bekleyecegiz galiba.
Diyorsunuz ki "Seyrettiğim Mustafa bize öğretilen mustafadan giderek farklılaşıyordu.
doğrusu bir efsane beklerken;
yalnızlık içinde
Kendi hezeyanlarını yaralı koca bir milletin sırtından gerçekleştirmiş bencil bir adam çıktı karşımıza..
İçki sofralarında tükenmiş
Zaaflarına mağlup……..
Zelil bir adamdı perdeye yansıyan karakter. "
Evet dogru tesbit. Besikten mezara, insanüstü "Ulu Önder" imajiyla beyni yikanmis insanlar , filmde gördügünüz "Mustafa" tanimlamasindan muhakkak rahatsiz olacaktir.
Burada "beyni yikanmis" sözünü hakaretvari ve sahsiniza mahsus degil, bende dahil halkimizin genel egitiminden bahsediyorum.
Ben 50 yasindan sonra gerçek Mustafa (Kemal) Atatürk'ü yabanci kaynaklardan ögrenebildim.
Kemal ismini paranteze almadaki gaye ilgi uyandirmak içindir.
Anne ve Babasinin ona verdigi göbek adi,gerçek ismi neden kullanilmazda sonradan verilidigi(efsanevi bi sekilde) söylenen Kemal ismi ile anilir.
Bu soruya bir türlü cevap bulamadim.
Fransada methiye türünden yazilmis kitaplar haricindede Mustafa Kemal hakkinda pek fazla bilgi yok. Ama varolan kitaplar türklerin yazdiklarindan daha gerçekcidir.
Benoist Mechin'in Mustapaha Kemal/La mort d'un Empire(Mustafa Kemal/bir imparatorlugun ölümü) isimli kitabi Atatürk hakkinda yazilan en iyi biyografi olsa gerek.
Türkçesini bulursaniz tavsiye ederim.
sevgili bajezet
Kimin beyni yıkanmış acaba?
Siz mutosyona uğramış beyninizle bize böyle hakaret etmeden
acaba benim beynim yıkanmış olabilirmi diye kendinize hiç sordunuz mu?
Atatürk ün özel yaşamının bütün ayrıntılarını ; küçük zaaflarını bilmeniz size ne katacak.
merak ediyorum.......
Bize o dahinin özel yaşamında ki açıklarını göstererek neyi isbat etmeyi düşünüyorsunuz...?
Bilin diye söylüyorum.
Yaşamış bütün dahilerin özel yaşamları karmaşıktır..
Boşuna çenenizi yorup zaman harcamayın
Atatürk bizim Atatürkümüz sevabı da günahı da bize ait.
Siz Fransa da başkalaşmış iseniz bu sizin sorununuz.
Lütfen
hariçten gazel okumaya luzum yok!
Onu sizlerin adına soroz& çocukları yapıyor.
Rahat olun siz...
Can ,
kesinlikle bu filmi yapmadan önce ATATÜRK düşmanlarından para desteği aldı.
Ve ulu önder ATATÜRKÜ aciz ve kendini bilmez olarak tanıtıp, anlattı .
Canı severdim ama artık popüleritesi bittiği ve maddi sıkıntı içinde oldugundan yön değiştirip bu terbiyesizliği yapmıştır.
merhabalar , arkadaşım mustafanın şöyle bir sorunu var: uzun bir flört döneminden sonra eşiyle evlendi, evlilikleri şöyle oldu.bu bayanın bazı yanlış...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Ortak su arıtma problemi
01-05-2024, 11:22:36 in Kat Mülkiyeti Hukuku