Yazmayayım yazmayayım diyorum amma dayanamıyorum. 17 şehidimizin üzerine yazabilecek ne var ki? Hangi yazı, hangi cümleler duyguları ifade edebilir bir anlam kazanabilir. Duyguların bu yoğunlukta yaşandığı sözcüklerin yetersiz kaldığı noktalar vardır ya işte o durumdayım. Hele hele sitedeki akla zarar yazıları okuyunca boğazıma da birşeyler düğümleniyor... Yahu insan bir gün olsun kendi derdinin önüne bir şey koymaz mı? Hay sana da eşine de arsana da tapunada uyduruk sorununa da diyor insan... Ayıp ayıp... Hele hele kendini dindar olarak pazarlamaya çalışan dinci din sömürücüsü şerefsizlerin konuşması iyice yıkıntı getiriyor...
İşte bu durum muhacehesinde bendeniz de geçmişten günümüze süratle geleyim dedim bakalım gerçekten ne neymiş... Gerçi tek olay anlatacağım o yeterli olacaktır anlayana Ah Atatürk'üm ah...
Neyse başlayayım ben bunada bakalım nereye gidecek ....
Bugün içimden geldiği gibi haykırmak istemiştim şu forumlarda, ama sonra vazgeçtim , susmayı hiç ama hiç yazmamaya karar verdim ve hatta internet ve TV leri protesto edip hiç izlememe kararı almıştım ki bu forumu gördüm , teşekkür etmeyeceğim Sayın commodore1tr 'ye, çünkü olması gerekeni yapmıştır. Ekleyeceğim bir şey yok mu? elbetteki var ama yazmak istemiyorum, istemiyorum çünkü...
Görmek istemiyorum hiç bir forumu, hiçbir konuyu , hiçbir mevzuyu da...
İçimden hiç bir şey gelmiyor. Teşekkür etmek bile...
Şimdi her olayı dine bağlayanlar iyi okusun belki anlarlar. Gerçi Birinci Dünya savaşının ortaya çıkardığı bir gerçek tüm dünya gibi Türkiye'yi de etkilemiştir. Bu gerçekte artık savaşların ''din'' uğrundan çok ulus ve ulusal çıkarlar eksenine kaydığıdır. Ancak şu bir gerçektir ulusu oluşturan manevi değerler korunarak ve birlik sağlanarak daha bir motive olunmaktadir. Zaten bu da ulus olmanın bir gereği değil midir ? Ortak manevi değerlerin olmadığı bir ulus olamaz. Dolayısı ile gerek I. dünya savaşı gerekse Kurtuluş savaşı ve gerekse Kore ve Kıbrısta ki ALLA ALLAH nidaları din birliği için savaşı değil ulusun manevi birliğinin göstergesidir. Ama bunu anlamayan gerzek çoktur. Gerçi ısrarla din birliği GAZA CİHAD der dururlar ama nedense Güney Kore ile ilgili bu durumu açıklayamazlar. Ama ben şimdi büyük bir cihadı anlataımda görelim bu cihad ne menem bir şeymiş...
13 Kasım 1915 te Başta istanbul olmak üzere tüm memaliki Osmaniye yi yani osmanlı İmparatorluğunu büyük bir heyecan sarar. Bunun nedeni Halife Sultan Reşat'ın 14 Kasım da cihat ilan edeceği haberinin duyulmasıdır. İttihat ve Terakki de herkese haber uçurur Fatih camiinde olunması için....
Aklı erenler şaşırmıştı. Çünkü daha önceleri Bulgarlar Ruslar İstanbul kapılarına dayandığında bile cihad ilan edilmemişti. Hele hele Türk askeri için savaşmak için cihada hiç ihtiyaç yoktu . Uçan haberlere göre bu Almanların zorlaması ile alınmış bir karardı. Onlar sanıyordu ki cihad ilan edilince Tüm osmanlı ve islam alemi İngiliz Fransız ve Ruslara karşı ayaklanacak... Yer yerinden oynayacak işin komiği İngilizlar Fransızlar ruslar hatta Bizim ileri gelenlerde öyle sanıyordu, bu ülkelerde yaşayan çok fazla müslüman vardı ve tepkiden korkuyorlardı.. Bu arada halifenin gücü ilkkez sınanacaktı.
Nihayet 14 Kasım geldi. Bütün gazetelerde büyük harflerle bu haber vardı. Hatta kartpostalları... Tarihe not düşelim şimdi... sonra devam ederiz...
İŞTE BU MÜTHİŞ CİHADIMIZIN KARTPOSTALI ALMANYADABASILMIŞ NE İSLAMİK DEĞİL Mİ? ALMAN AVUSTURYA VE OSMANLI HÜKÜMDARLARI CİHADI İLAN EDEN EN SONDA ...
BU DA YAYIMLANAN MÜTHİŞ CİHAD I EKBER İN ORJİNAL METNİ ARAPÇA....
Fatih camiinin avlusu sabah erkenden doldu. Avludakilerin hiçbirisi bir cihad nasıl ilan edilir nedir bilmiyordu. Zaten buda islam aleminin son cihadı olarak tarihe geçecekti. Avlu ve Camii bayraklarla donatılmış sahanlığada bir kürsü yerleştirilmişti. Bazı gazetelere göre 50 bin kişi dolmuştu avluya minarelerden tekbirler okundu halk katıldı sonra Fetva Emini Nuri efendi kürsüye geldi ve halife Sultan Reşadın bütün İslam alemine seslenen cihad bildirisini sonrada beş parçadan oluşan cihan fetfasını o gür sesiyle okudu .
Beş bölüm olan fetva özetle tüm Müslümanlar Alman ,Macar ve Avusturyalılar ile birlikte savaşacak İngiltere ve dostlarına karşı ayaklanacaklardı. İşin komiği bir maddeye görede Özellikle Alman olmak üzere Avsturya ve Macar askerlerine karşı gelen Müslümanlar cehennem azabıyla yanacaklardı. ...
Fetva dört bir yana dağıtıldı özellikle Almanya bunda çok çabaharcadı Gazeteler olayı büyüttükçe büyüttü. Her kafadan bir ses çıktı. Halk coştu ama nedense sadece istanbulda ki tokatlayan hanın camları ve yeşilköyde ki Rus heykeli tahrip edildi. O zaman da uçanlar çıktı ( Erbakan'ın o zaman ki tipleri)Kimi sınırları avrupaya kimi asyaya uzatıyor kimi girit i geri alıyordu..
Amma İkdam gazetesi yazarı Ziya şakir Bey'in yorumu herkesten iyiydi.
'' Hazreti Muhammed Cihad için Allah tan emir alıyordu.. Bunlar Almanlardan...''
Aradan haftalar geçti cihad teşvik edildi kıyamet kopması için Alman altınları bile sokaklara saçıldı amma heyhat... Ne Fasta ne cezayir de ne Arabistanda ne Mısırda Ne Türkistanda nede Avrupadaaşayan müslümanlarda tık olmadı... Olan yukarda da dediğim gibi bir heykelle bir işyeri camlarına oldu... Padişahın etkisi dinin etkisi bu kadar dı işte...
Umarım bu sefer anlayan anlar... Anlamayan ... Şimdi gelelim asıl konumuza DESTANA MEHMETÇİĞE hem de hemen hemen aynı tarihlerden başlayalım 1915 ten....
4 Mart 1915 Amiral Sackville Carden donanması olmayan Türklere son darbeyi rahatlıkla vurabileceğini düşünüyordu. Hesap etmediği bir şey vardı... O da Türkler ... Normal bir savaşçı ulus değildi ki Türkler... olmayanı var eden ve hatta bunu var olanda bilee deneyen bir ulustu. İkinci özellik seneler sonra ortaya çıkacak ve Almanlar jetonlu telefonlarından neden ha bire su çıktığını çok geç çözeceklerdi. Gerçi birincisinin ruh halini bugün bile çözebilmiş değillerdir. Sadece onlar mı bu gün askerden kaçmak için kilo almaya çalışan sözde dindar aslı dinci şerefsizlerde anlayamazlar bu duyguyu... Neyse konuyu karıştırmayayım .
Seddülbahir tabyası Türkler tarafından boşaltılmıştı ama kale ön gözetleme yeri olarak çok ama çok önemliydi. Karadan yapılacak bir saldırı esnasında yarımadayı 9. Tümen'i ile savunacak olan Binbaşı Halil Sami, 27. piyade alayı 3. Tabur 10. Bölük eratından Mustafaoğlu Bigalı Mehmet çavuş komutasında bir takım askeri Seddülbahir kale'sine yerleştirdi. Tbya nın hemen aşağısında yer alan kale de gözetleme yapacaklar düşman saldırırsa oyalayacak ve acele geride ki yedek birliğe haber göndereceklerdi. Gelen birlikle birlikte eğer dayanır hayatta kalırlarsa düşmana karşı koyacaklardı. Kısacası takım oyalama harekatı yapmakla görevlendirilmiş gözden çıkarılmış bir takımdı.
Mehmet Çavuş takımını,deniz tarafına karşıyı geniş bir açıyla görecek bir şekilde yerleştirmişti. Ellerinde sadece tüfek ve el bombaları vardı. Her bir askere mermileri bile sayarak bizzat kendisi verdi. Süngüleri biletip talim yaptırdı Koca kalede topu topu 30 kişiydiler ama görevlerinin ne kadar öenmli olduğunu hepsi biliyordu. Moraller yüksekti yılgın olan yoktu.
Mehmet Çavuş'a düşmanın ancak deniz tarafından gelebileceği anlatılmıştı onun için geride sadece beş nöbetçi kalmış diğerleri kale nin içindeydi.
Kalenin açığına demirleyen üç muhrip yedi gambot kaleyi ve arkasını 14 45 den itibaren bomba altına alarak tam 45 dakika bombaladılar. Ama Türk bataryalarından hiç bir karşılık gelmedi. Motorlara doldurulan askerler karaya çıkmaya başladılar saat 1530 du. Motorlar karaya yaklaşırken Mehmet çavuş askerlere bir konuşma yaptı...
'' Bana bakın; üzerinde durduğumuz ayağımızıbastığımız bu yerler ata yadigarıdır, vatanımızdır. Başka gideceğimiz yer yoktur. ha anamızın bacımızın karımızın ırzı ha vatanımızın ırzı aynıdır fark yoktur. Bu gelen deyyuslarda ırz düşmanıdır. Ona göre döğüşün , bu ırz düşmanlarını geldiklerine pişman edelim....'
Gelen ''ırz düşmanları''da sanki bir şey yokmuş gibi coşku ile sahile atlıyor bağıra çağıra kontrolsüz ve sakınmasız toplanıp ilerliyorlardı. Mehmet Çavuş bekledi bekledi ve komutunu verdi....
''haydi bismillah ateş...''
Birdenbire karadan ateş başlamıştı düşman tümseklerin arkasına saklanmaya çalışıyor kimisi denize geri atlıyor kimiside motorlara geri hücüm ediyordu. Mehmet çavuş ve takımı isabetli atışlarla ortalığı kasıp kavuruyordu. Kumsal ve motorlar kısa sürede ölü ve yaralı düşman askerleriyle doldu.
Karadaki düşman askerleri karşı ateşe başlayamamışlardı. Sadece uzaktaki muhripten ve gambotlardan makinalı ile ateşeediliyor ama kimseyi göremiyorlardı. Kaldıki şaşırmışlardı çünkü tüfekler aynı yerden ateş etmiyorlardı. Çünkü kaledeki 30 kişi sürekli yer değiştirerek geniş açıdan ateş ediyorlardı. İngilizler in bu şaşkınlığı hesap hatası yapmalarınada neden oldu kalede ki asker sayısını çok ama çok fazla olarak hesap ettiler. Bu hesapta bizim işimize yaradı çünkü teknelerde bekleşen düşman askerleri bu nedenle karaya çıkmakistemediler çıkmadılar. Komutanları tabanca zoruyla tehtitle karaya zorla çıkartırken çok fazla isteksizlikle karşılaşıyorlardı. Karaya yaklaşan ayak basan anında mermiyi yiyiyordu. Ölüler üst üste dolmuş sandallar cesetle dolmuş bazı sandallar akıntıya kapılmıştı. Denizin rengi kızıla dönmüştü...
Mehmet Çavuş durmadan yer değiştirerek sürekli ateş ediyordu. Öyle seri ateş etmeye başlamıştıki kendinden geçmişti. Birden ellerinde bir sıcaklık hissetti elleri ısınmıştı. Tüfeğine baktı. Ucu nar gibi kızarmış namlusu paramparça olmuştu. Öfkeyle tüfeğini düşmana doğru fırlattı.Öfkeyle yerdeki taşları alıp düşmana doğru atmaya başladı artık eline ne geçerse düşmana doğru savuruyor bir yandan da takımını yüreklendiriyordu. Mehmet çavuşlarının düşmana taşla saldırdığını gören erler dahada cesaretlenmiş açıktan atışa başlamışlardı. Bu sırada kurşunlardan irisi Mehmet çavuşun Başını sıyırdı bnu farketmedi bile . Başka bir kurşunsa göğsünün sağ tarafına saplanıp Mehmet çavuş u savaş dışı bıraktığında İngilizler yavaş yavaş motor ve sandallarını geriye çekmeye başlamışlardı bile.... Kaledekilere karşı koyamıyor sapır sapır dökülüyorlardı En iyisi muhriplere geri dönmek kaleyi topla yerle bir etmekti... Çekilme sırasında yedek kuvvetlerde yetişir. 6 şehit 13 yaralı verilir 11 sağlam erle çatışma devam eder. Yetişen yedek kuvvetle gelen seyyar iki topun da ateşe başlamasıyla ingilizler çekilir ve İmroz adasına doğru ilerlerler .
Kaledeki 30 er kendilerinden en az yirmi kat kalabalık güç kıyaslaması bile yapılamayacak bir düşmana karşı 6 saat aralıksız çarpışmış ve kazanmışlardır. Saat 21 45 te sessizlik başlar....
( Şimdi her hikaye anı anlatımımın sonunda malumunuz kaynakça veriyorum. Orur a gene bir zıpçıktı çıkarda konuyu bırakıp detaydan saldırır diye peşinen yazayım. Mehmet Çavuş' un tüfeğinin namlusunun yarılmasından sonra ki bölümde kimi kaynaklar kürekle kimi kaynaklar taşla kimi kaynak sopayla kimiside tüfeğinin dipçiğiyle savaştığını yazar. Kendi anısında ise ''istihkam küreği'' ile savaşa devam etmiştir. Ancak ben okuduğum çok geniş kaynaklardan ve başka anılardan dolayı taş ı seçtim. Bana daha uygun geldi hemde benim anlatımıma uygun... Peşinen söyleyeyim de birileri bir yerden çıkar gibi aaa o kürekmiş demesin... Olayın aslının ruhunun içine etmesin...)
Şimdi çatışmanın başladığı saatlere tekrar geri dönüp hızla ilerleyerek bu hikayeyi bağlayalım hep birlikte de birşeyi öğrenelim....
4 Mart 1915 Cevat paşa Mustafa Kemal' le Kilit bahirde buluşmuş. kıa bir dertleşmeyi müteakip savaş hakkında konuşmaya başlamışlardır. Konuşmaya Amiral Von Usedom da katılmıştır. Asker karavanasına katılırlar Kilitbahirdeki beş büyük tabyayı gezerler. ( Değirmendere , Namazgah , Rumeli Hamidiye , Rumeli Mecidiye ve Yıldız tabyaları Parantezin parantezi... Utanç verici bir durumda şudur ki bu tabyalardan şu an yarım yamalak ortada duran bir ikisi var Değirmendere ve Yıldız tabyalarının izibile yok. Tarihine sahip çıkamayan uluslar ... söyleme susssssssssssss.)
Bir subay koşarak Mustafa kemal'in yanına gelir 26. Alay Komutanı Yarbay Kadri Bey in bir telefon notunu uzatır . Bu notta 'ingilizlerin Seddülbahir'e çıkartma yapmaya başladıkları'' yazılıdır. Paşa ve amiralden izin isteyerek ayrılır. Tümenine telefon ederek üç alayında harekete hazır bulunmasını emreder. Albay Kadri Bey'e de şu emri verir.
'' Şimdi yanınıza geliyorum. Ben oraya gelene kadar kıyıya çıkmış olan tüm düşman denize dökülecektir....''
Bu iki talimattan sonra atına atlar ve dörtnala birliğine döner....
Mustafa Kemal Akşamüzeri Açıtepeye gelir . Durumu öğrenir .Askerleriyle gurur duyar. Kadri Bey'le birlikte Seddülbahire iner. 6 şehidimiz uğruna can verdikleri vatan toprağının bağrına defnedilmiş 13 yaralımız ilk tedavilerinin yapılması ardından kışla yıkıntısına taşınmıştır. Mustafa kemal ve Kadri bey önce şehitlerimizin mezarında dua ederler sonra yaralıları ziyaret ederler. Mehmet çavuş ta yaralılar arasındadır. Her iki elide parçalanmıştır. Askerlerden olayı dinlerler askerlere sigara ikram edip birlikte içerler. Olay ve büyüklüğü Mustafa Kemal 'i çok etkiler...
Mustafa Kemal Müstahkem Mevkii Komutanlığına uzun bir rapor yazar olayları anlatır değerlendirmesini yapar ve raporunun sonunda Mehmet çavuşun ödüllendirilmesini ister...
İşin bir başka ilginç yönü bu aşırı sert tepkiden sonra İngilizler 25 Nisan a kadar bir daha hareket etmezler buda bizlere vakit kazandırır....
VEEEEEE GELELİM CAN ALICI NOKTAYA
MEHMET ÇAVUŞ ÇANAKKALE SAVAŞINDA KAMUOYUNA AÇIKLANAN İLK KAHRAMANDIR. TÜRK ASKERİ BU OLAYDAN SONRA MEHMET; MEHMETÇİK DİYE ANILACAKTIR. TARİH 5 NİSAN 1915 TİR. O GÜNE KADAR DENİZCİSİNİN ADI LEVENT KARACISININ ADI OLMAYAN ASKERİMİZ ARTIK TEK İSİMDİR MEHMETÇİK
Mehmet Çavuş Daha sonra Tabak soyadını aır ve 1964 yılına kadar Biga Bahçeköy de yaşar . Her zaman ki gibi ölümünden kimsenin haberi olmaz tıpkı yazdığı destanın yerinde bir kitabesinin olmaması gibi... Elin Anzağı kaç bin km den gelip yalan yanlış yerlerde kutlama yaparken bizlerin kendi coğrafyamızda değerlerimize sahip çıkamamamız ne acı değil mi? Belki de günümüz geçmişimize hiç sahip çıkmadığımızdan oluyordur. Belki de yalan yanlış bildiğimizden farklı farklı kandırıldığımızdan... Onlara gelelim ağır ağır ama bu günlük müsade....
05.10.2008 tarihimde pazar sabahı kahvaltı masasında gazateyi elime aldım ve ilk sayfada 3.5 sene beraber acı tatlı herşeyi paylaştığım kişinin resim ve şehit olduğunu görünce dünyam yıkıldı ....
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı
25-04-2024, 18:09:51 in Ceza Hukuku