+ Konuyu Yanıtla
1 / 17 Sayfa 1234567891011 ... SonSon
1 den 10´e kadar toplam 165 ileti bulundu.

Konu: Bekir Coşkun Sayfası

Bekir Coşkun Sayfası Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Oct 2003
    Nerede
    Hatay, Türkiye.
    İletiler
    3.380
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Bekir Coşkun Sayfası

    Favori yazarlarımın başında yer alır Sayın Bekir Coşkun.

    Konuların bam teline basmakta üzerine yoktur. İki mizahi cümlesi çok şey ifade eder. İşte bugünkü yazısı da buna bir örnek.



    18.03.2005
    Bekir COŞKUN
    Kelepçeye alışmak...

    bcoskun@hurriyet.com.tr

    AKP'nin basın özgürlüğünü genişletmesi nedeniyle(!), mahkemelere daha çok gidip gelecekleri için, dün gazeteciler "Adliyeye alıştırma yürüyüşü" yaptılar.

    Bu iyi bir şey.

    Tam iktidardan yolsuzluk-suiistimal sesleri yükselmeye başlarken, gazetecilerin hortum haberleri yazması, yasayla yasaklanıyor.

    Diyelim ki hırsız politikacı yakalandı mı?

    Yakalandı...

    Mahkeme onun hırsız olduğuna karar verene kadar bekleyecek gazeteci. Hırsız koltuk sahibiyse zaten dokunulmazlığı var, yargılanamayacak. Yok yargılanmasına başlansa bile bu senelerce sürecek.

    Eğer dayanamayıp hırsızı topluma haber verirse medya, yeni yasaya göre hırsız yerine gazeteciyi içeri atacaklar.

    Bunun gibi daha 21 sansür maddesi var yeni yasada.

    İşte bundan dolayı "Adliye yoluna alışma" yürüyüşü yaptı arkadaşlarımız.

    *

    Yolları açık olsun.

    Bundan sonraki aşama "Kelepçeliyken kafa kaşıma alıştırması", "Cezaevine giriş ve yerleşme alıştırması", "Gardiyan ile iletişim alıştırması" olmalı.

    Yazgısıdır bu gazetecinin.

    Diktatörler, sahte demokratlar, yalancılar, üçkáğıtçılar, hırsızlar, art niyetliler bizleri hiç sevmediler.

    Kısa bir aradan sonra bizler yeniden adliye yolunu, hapishane havasını, kelepçenin acısını öğrenmeliyiz.

    *

    Basın özgürlüğü mü?..

    O neyin nesi...

    Öyle bir sorunumuz olsa, niçin sayfalarda ve ekranlarda yeterince tepki yok?..

    Niçin bütün gazeteler bir günlüğüne siyah başlıklarla çıkmıyorlar kendi özgürlükleri için?..

    Niçin televizyonlarda spikerler siyah bantlar bağlamıyorlar?..

    Niçin o özgürlüğün bize değil topluma lazım olduğunu, kör-topal demokrasimiz için medyanın sesinin kısılmaması gerektiğini var gücüyle haykırmıyor gazeteler-televizyonlar?..

    Sayıları öyle fazla olmayan kimi muhabirlerin-yazarların-emekçilerin "Adliye yoluna alışma" yürüyüşü yeterli yanıt mıdır?..

    Bizler mahkeme yollarına, kelepçelere alışırız alışmasına...

    Ama medya özgür olmadan yaşamaya nasıl alışır?..

    Nasıl?..



    Hukuki NET Güncel Haber

    Bekir Coşkun Sayfası konulu yargıtay kararı ara
    Bekir Coşkun Sayfası konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Jul 2003
    Nerede
    Samsun
    İletiler
    5.785
    Blog yazıları
    2
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Çok güzel yazmış Bekir Coşkun, ne adına yapıldığı belli olmayan düzenlemeler yüzünden, basın özgürlüğünün bir eli daha bağlanıyor. Eeeeee? Polis bir şey yapamaz, medya bir şeyi yazamaz ise, nooolacak peki?

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Oct 2003
    Nerede
    Hatay, Türkiye.
    İletiler
    3.380
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Bekir Coşkun sayfası

    14.04.2005
    Bekir COŞKUN
    Kayıp şeyler...

    bcoskun@hurriyet.com.tr

    BEN aslında milliyetçiyim.

    Yüreğimde ülkemin sevgisi var.

    Bayrağımızı her gördüğümde bir koşu sarılıp öpesim gelir... Askerler marşlar söyleyerek yürüdüğünde gözlerim yanar.

    Ama...

    Milliyetçiler milliyetçilik adına bu güzel ülkeyi babalarının çiftliğine çevirdiler. Siyasi partiler kurup iktidarın nimetlerini üleşirken, çeteler kurup bizi soydular.

    Milliyetçilik çıkar gruplarına dönüştü.

    Kaba kuvvetleri ve hoşgörüsüzlükleri ile kendilerini kanun saydılar.

    Ellerinde silah ve kan vardı.

    Onlarla aynı kefede olmamak için milliyetçilikten söz edemez oldum.

    Milliyetçiliğimizi elimizden aldılar.

    *

    Ben aslında Müslümanım.

    Yüreğimde Allah sevgisi var.

    Bir sabahın alacakaranlığında, ya da akşamın hüzünlü griliğinde ezan sesi duyduğumda içimde kıyametler kopar.

    Sığınışım, yakarışım, dualarım vardır.

    Ama...

    Dinciler din adına uygarlığa ve çağdaşlığa karşı çıkıp ülkemizi her fırsatta karanlığa boğdular.

    Dindarlık# çıkar gruplarına dönüştü.

    Şirketler kurup safları, tarikatlar kurup aptalları, siyasi partiler kurup toplumu kandırdılar.

    Onlarla aynı kefede olmamak için dinimden söz edemez oldum.

    Dinimizi elimizden aldılar.

    *

    Ben aslında insanım...

    Kimliğimde sevgi ve barış var.

    İnsan olmanın gururunu da, sorumluluğunu da unutmam.

    Her insan gibi özlemlerim, tepkim, eleştirim, arayışım olmalı.

    Ama...

    İnsanlar bu ülkedeki #8216;insani değerleri#8217; silip, yerine ikiyüzlülüğü, yalakalığı, çıkarcılığı, avantacılığı koydular.

    Hukuk dahi buralarda suçsuzdan-haklıdan yana değil.

    Bu akşam televizyon haberlerine bir bakın; hukuksuzluk içinde yok olan, güçlünün ezdiği, mazlumun tükendiği bir toplum göreceksiniz.

    Böyle mi olur insan?

    İnsanlıktan söz edemez olduk.

    İnsanlığımızı elimizden aldılar.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jul 2004
    Nerede
    izmir, Türkiye.
    İletiler
    135
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayın Fırat Bayındır,
    Sayın Bekir Çoşkun'un yazısında gerçek payı var, ama tam olarak katıldığımı söyleyemem. İnsan içindeki gerçek vatan, millet, allah, canlı, çiçek, böcek, sevgisini beyninde ve yüreğinde kendisi öldürmedikçe bunu kimse yok edemez, ancak umudunuz bittiği anda bitersiniz, Kimse bu olguları elimizden alamaz. Sözleriyle, davranışlarıyla, eylemleriyle incitebilirler ama asla alamazlar, yeterki siz içinizde hissedin. Fazla iyi niyetli olduğumu düşünmüş olabilirsiniz ama allahın bana verdiği yüreğimdeki milliyetçilik, allah ve insan sevgisini yok edemezler.
    Umuda bin kurşun sıksada zulüm, unutma umuda kurşun işlemez gülüm demiş şair. Herkesin umutlarının ve yüreğindeki sevgilerin devamı dileği ile...

    Saygılarımla,

    romantic

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Oct 2003
    Nerede
    Hatay, Türkiye.
    İletiler
    3.380
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    22.06.2005
    Bekir COŞKUN
    Mercedes'le cennete

    AKP'nin peşine takılmak sadece "cennet-i álá"ya gitmeye yaramıyor. Aynı zamanda mezara da Mercedes ile gitmeyi sağlıyor.

    Başbakan'ın Alman otomotivcilere "Artık cenaze arabalarımız Mercedes marka" demesinden sonra, işlerin ne kadar yolunda olduğunu daha iyi anlıyoruz.

    Misal vatandaş öldü.

    Kamyonet gelirdi eskiden.

    Başbakan "Cenaze arabalarımız artık Mercedes" müjdesini verdiğine göre, sonunda Mercedes'e binme şansına kavuşan vatandaş, aynı zamanda ekonomik büyümenin ve dünyada yıldızlaşmanın simgesi gibi bir şey...

    Kapılar "kuupp"diye kapanır.

    Rahat ve konforlu.

    İçindeki rahmetli ekonominin hálá iyi yolda gittiğinden ve Türkiye'nin dünyada yıldızlaştığından emin olmak için tabutun içinden seslenir:

    "Ne geldi?.."

    "Mercedes..."

    "Kaç vites?..."

    "250 SEL otomatik... Ful donanım, siyah metalik, çelik jant, orijinal döşeme, klima..."

    *

    Başbakan'ın başarıda ölüleri dahi Mercedes'e bindirme noktasına gelmesi ve Türkiye'nin dünyada bir yıldız gibi parlaması sonucudur ki, büyümenin rekor kırmasına rağmen işsiz sayısının niye durmadan arttığına kimsenin aklı ermiyor.

    Yoksulluk sınırının altındakilerin sayısı artıyor. Sinek avlayan esnaf sayısı artıyor. Ürününü yakan köylü sayısı artıyor. İşsiz sayısı artıyor.

    Ama nasıl oluyorsa Türkiye büyüyor...

    Biz aslında Türkiye'nin neresinin büyüdüğünü biliyoruz; dengesiz beslenme sonucu ötü büyüyor.

    Ötü (Özel Teşebbüsü) büyüdükçe, yoksulluk artsa bile Türkiye yıldızlaşıyor.

    Ve sonunda vatandaş Mercedes'e biniyor.

    *

    Çocuklar "Mercedes geldi" diye koşarlar.

    Geride kalanlar da ağlamakta olan gözlerinden bir tekini açıp bakarlar. Evet, büyüyen ve dünyada yıldızı parlamakta olan Türkiye'nin işareti olarak Mercedes kapıda.

    Rahmetli Mercedes'e biner, tabutun içinden sorar:

    "Kaç yapıyor?.."

    "......!"

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Mar 2005
    Nerede
    New Zealand.
    İletiler
    153
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    07.10.2005 Hürriyet
    Bekir COŞKUN

    Cami avlusuna terk edildim...


    SANIRIM açıklamam gerekiyor...

    Ertuğrul Özkök'ün dünkü yazısında "AB karşıtları" listesindeydim. Tam onu okurken değer verdiğim editörlerimizden Neyyire Özkan telefonla arayarak "Senin AB karşıtı olmanı kabul edemiyorum"; dedi.

    O anda Ayşe Arman'ın soruları geldi önüme. Eğer yüreğim yerse yanıt vermemi istiyordu.

    Mesela şu soruya:

    "Bunun (AB'nin) modernleşme yolunda bir zafer olmadığında niçin ısrar ediyorsunuz?.. Kendinizi cami avlusuna terk edilmiş gibi hissediyor musunuz?.."

    Elbette yanıtları verdim, pazar günü okursunuz.

    *

    Birincisi; ben AB'ye karşı değilim.

    Şartlar ne olursa olsun Türkiye'nin AB'ye girmesi gerektiğini isteyen satırlar bu köşede yayınlandı.

    Ben tam tersine, Türkiye'nin AB'ye girememesinden yakınıyorum.

    Türkiye Batılılaşmayı, AKP'yi iktidar yaparak çoktan reddetti.

    Hangisi Batılı olmanın işareti söyler misiniz; Lüksemburg'da atılan imzalar mı, yoksa çocukların oynadığı yeşil alana cami yaptırmak mı?..

    Hangisi çağdaşlığa atılan adım; medyada atılan "Avrupalı olduk" çığlıkları mı, yoksa üniversite kapısında direnen türbanlılar ordusu mu, her köşe başında açılan Kuran kursları mı, türbanlı devlet protokolü mü?..

    Hangisi Avrupa'nın yolu; salonlardaki törenler mi, yoksa iktidarın adamları tarafından elbise giydirilen mayolu afişler, öpüştüler diye gemilerden indirilen turistler, ayakta işenmez diye sökülen pisuvarlar, bacağı açık diye meydanlardan sökülen sanat heykelleri, her sosyal tesiste kurulan harem-selamlıklar mı?..

    Daha sayılacak binlerce ilkel ortaçağ uygulaması...

    Hangisi?..

    *
    İktidarın böylece on yıl dokunulmazlık kazandığını... İstediği düzenlemeleri artık yapabileceğini... İşte daha ikinci gün (dün) ilk iş olarak Milli Eğitim Bakanı'nın "YÖK'ü kaldırmaktan" söz ettiğini görmüş olmanız gerekir.

    Ya da bu metinlerin yerli-yabancı patronlara serbest dolaşım hakkı getirdiğini; ama halkın dolaşım hakkını "kalıcı olarak" sınırladığını...

    Ne yapabiliriz?..

    Özal "Türkiye'yi çağ atlattı" denildiğinde, Demirel "Baba", sayıldığında, Mesut Yılmaz için"Büyük atılım hamlesi" yazıları döşendiğinde, Tansu Çiller "Leydi Batı'yı büyüledi" hükmüne varıldığında da ben kendimi cami avlusuna terk edilmiş gibi hissetmiştim.

    Bizim yazgımızdır bu...

    -----------------

    Sayın Bekir Coşkun bu yazısını yazdığı sırada herhalde aşağıdaki SORU ÖNERGESİ gündeme gelmemişti ya da haberi yoktu.Olsaydı mutlaka bu haberi de kullanırdı.

    07.10.2005 Hürriyet

    'Atatürk'ün 10'uncu yıl nutku çıkarıldı'

    CHP Milletvekili Sür, MEB'in dağıttığı "İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük" kitabından Atatürk'ün Onuncu Yıl Nutku'nun çıkarılmasını Meclis gündemine getirdi.


    CHP Balıkesir Milletvekili Orhan Sür, bir soru önergesiyle Milli Eğitim Bakanlığı'nın ilköğretim öğrencilerine basarak dağıttığı 8'inci sınıfta okutulmakta olan "İlköğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük" kitabının bu yılki baskısından "Gazi Mustafa Kemal'in Onuncu Yıl Nutku"nun çıkarılmasını Meclis gündemine getirdi.

    CHP Balıkesir Milletvekili Orhan Sür, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e üç ayrı soru önergesiyle "İlköğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük" kitabının bu yılki baskısında yapılan değişiklikleri sordu.


    Sür, bu kitapta 2004 baskısının 119'uncu sayfasında okuma parçası olarak yer alan "Gazi Mustafa Kemal'in Onuncu Yıl Nutku"nun 2005 yılı baskısında yer almadığına dikkat çekerek, Bakan Çelik'e, "Türk Ulusu" sözleriyle başlayıp "Ne Mutlu Türküm Diyene" vecizesiyle sona eren bu tarihi söylevin çocuklarımıza öğretilmesinden neden vazgeçtiniz?" diye sordu.

    Sür, "Yüce Atatürk'ün çok sevdiği ulusuna yol gösteren ve yokluklar içinde 10 yıla sığdırılan başarının büyüklüğünü anlatan bu önemli söylevin cumhuriyetimizin ve geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımıza öğretilmesinde hangi sakınca bulunmuştur? Bu söylevin kitaplardan çıkarılmasından sonra Milli Eğitim müfredatının Atatürk devrim ve ilkeleri doğrultusunda olduğunun savunulması mümkün müdür?" sorularını da yöneltti.

    ŞEYH SAİD AYAKLANMASI, DOĞU İSYANI OLMUŞ

    Sür, aynı kitabın 2004 baskısının 125'inci sayfasında çok partili rejim denemeleri bölümünde Şeyh Said ayaklanması ile ilgili kısmın başlığının "Şeyh Said ayaklanması" olarak yer almaktayken, "Doğu İsyanı" olarak değiştirildiğine de dikkat çekti. Bakan Çelik'e, bu değişikliğin nedenini soran Sür, "Bu bölümün başlığının Doğu İsyanı olarak değiştirilmesiyle sanki bütün Doğu bölgesinde yaşayan vatandaşlarımız isyan etmiş gibi gösterilmesi tarihin çarpıtılması değil midir? Bu başlık değişikliğinden beklenen yarar nedir?" dedi.

    TÜRK BAYRAĞI VE ŞAHİN BEY

    Sür, Bakan Hüseyin Çelik'e, "İlköğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük" kitabının geçen yılki basımında Türk Bayrağı ve altında bayrağın anlatımı varken, bu yılki baskıdan bunun da kaldırıldığını anımsatarak, bunun nedenini sordu.


    Sür, yine aynı kitabın geçen yılki baskısının 90'ıncı sayfasında "Antep savunması ve Şahin Bey" yer alırken, yeni baskıda bu bölümün de yer almadığını belirterek, Bakan Çelik'ten, Ulusal Kurtuluş Savaşı#8217;nın en önemli yerel kahramanlarından olan Şahin Bey'in çocuklara öğretilmesinden vazgeçilmesinin nedeni ve amacı konusunda da bilgi istedi.

    ---------------------

    Ülkemiz hiç bir iktidar döneminde İÇTEN ve DIŞTAN bu kadar AĞIR bir saldırı ve kuşatma altında olmamış, Türk Medyası da bu kadar iktidar payandası olmamıştır. Artık AB' ciler ile Ulusalcılar arasındaki ayrışma da olabildiğince netleşmiş, aynı gazetede yazanlar birbirlerini açıktan eleştirmeye ve hatta kınamaya başlamışlardır. Elbetteki bu kınama tek istikametli olup, ne yazık ki Ulusalcılar sürekli GARD' ını almış boksörler gibi sürekli bir savunma durumundalar,durumundayız.
    AB oylamasının yapılacağı Pazar günü BBC CNN gibi dünya medyasında MHP' nin mitingi uzun uzun gösterilirken, bizim TV' lerimiz ve güya haber kanalları olan NTV CNN Türk,HABERTÜRK gibi kanallarda bırakın görüntüyü, haber olarak bile değerlendirilmedi. Amaç insanlarımızdan AB karşıtı her olayı gizlemekti, ama bu kadarına da EL İNSAF demek lazım.

    Sayın Bekir Coşkunun şu 2 tespiti ÇOK ÖNEMLİ

    1) Türkiye Batılılaşmayı, AKP'yi iktidar yaparak çoktan reddetti

    2)İktidar böylece on yıl dokunulmazlık kazandı

    Bu lafa da çok içerliyorlar ama başka da bir tanımlama bunlara uymaz, MÜTAREKE BASINI' nın tüm bu çabalarına rağmen yurdun dört bir yanında her ne isim altında olursa olsun (genellikle Kuvayı milliye gibi isimler alıyorlar) pıtrak gibi açan derneklerde insanlar örgütlenmeye başladılar. Gerçekten de CUMHURİYETE karşı açılan bu sinsi savaşta artık daha fazla eylemsiz kalmaya kimsenin hakkı yok. Fetullah Efendi' nin kendi tebaasına öğrettiği yöntemle EĞER İLERLİYEMİYORSAN, YERİNDE ZIPLAYACAKSIN,

    Mesela 10.YIL MARŞINI her sabah söyleyeceksin

    TÜRK ÖNDE, TÜRK İLERİ

    -------------------------------------------

    Yukarıdaki yazıyı yazdıktan sonra yine bu günkü hürriyet gazetesindeki bir haber dikkatimi çekti.

    07.10.2005
    Dubai Prensi'nden Türkiye'ye 10 milyar dolarlık yatırım


    Faik KAPTAN/İSTANBUL

    Dubai Prensi, dün İstanbul'da önce 5 milyar dolarlık projeye imza attı, akşam da Başbakan Erdoğan'la Sultanahmet'te teravih namazı kıldı.


    Bir arkadaşım bu manşeti eleştirmek için Hürriyet Gazetesine mesaj göndermiş ve demişti ki,

    Bu manşetinizden ben bir şey anlamadım, ne demek istiyorsunuz.Gelen parayı hayırlamak için mi namaz kılındı, yada başbakan para getirmeyenlerle namaz kılmaz mı, parayla namazın ne alakası var

    Ama beklediğimiz oldu ve bu eleştiri artık ne yazık ki MÜTAREKE BASINI sıfatını layıkıyla hekeden bu gazetede YER ALMADI.

    Bu kez arkadaşım belki Türkçe mesajı anlamamışlardır (!) diye İNGİLİZCE olarak şu mesajı gönderdi.

    " Yazığım eleştiri yayınlamadınız demek ki eleştiriye tahammülünüz yok. Ama yinde bize eski Hürriyet ile bu günkü yüzünüz arasındaki farkı gösterdiğiniz için teşekkür ederiz.

    Doğal ki bunu da yayınlamayacaklar.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Oct 2003
    Nerede
    Hatay, Türkiye.
    İletiler
    3.380
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    22 Aralık 2005
    Bekir COŞKUN bcoskun@hurriyet.com.tr

    Peki, Başbakan ne dedi?..

    ANLADIĞIM kadarıyla Başbakan'ın söylediklerini düzeltmek için özel bir tim var. Bu tim Başbakan daha konuşurken, söylediklerinin nasıl düzeltileceğini düşünüyor.

    Bu timin en önemli ismi Akif Beki diyorlar.

    Düzeltme görevi genelde Akif Beki'ye düşüyor.

    Başbakan daha ağzını açar açmaz, muhtemelen düzeltme timi Akif Beki'ye "Koş..." diyordur:

    "Koş... Medyaya de ki..."

    Akif Beki, böylece Akif Deki oluyor.

    Diyelim ki Başbakan konuştu...

    Düzeltme timinde bir koşuşturmadır başlıyor.

    Uzmanlar danışmanlara, danışmanlar başdanışmana, başdanışman müsteşara, müsteşar bakana...

    Bakanlar "Nasıl düzelteceğiz?" diye Başbakan'a koşuyorlardır.

    Başbakan kimseye koşamadığı için, onu durduğu yerde zıplarken buluyorlardır.

    Ve sonunda medyayı çağırıp da Başbakan'ın sözünü düzeltme görevi Akif Deki'ye veriliyordur:

    "Akif, de ki..."

    *

    İzmir ile ilgili sözlerinde de keza...

    Ben biliyorum; Başbakan "Gávur İzmir"i ima ettikten sonra yoğun tepki alınca, bu sefer "Öyle demedi, şöyle demek istedi" şeklinde bir açıklama yapılması kararlaştırıldı.

    İyi ama o demek istediği neydi?..

    Bence başladılar İzmir ile ilgili bir sakıncasız deyim, bir uygun söz, bir masum benzetme aramaya. Bir liste hazırladılar, ki Başbakan onu söylemek istemiş olsun.

    Liste uzundu:

    "İzmir'in kavakları...", "İzmir efesi...", "İzmir lokması...", "Gezinelim Kordon'da..." gibi...

    Belki Başbakan da listeye baktı, "Bu noktada şunu demiş olayım..." diyerek katkıda bulundu ve Akif Deki'ye görev verildi:

    "Koş Akif, de ki..."

    *

    Zaten sonrasını siz biliyorsunuz, Akif Deki medyaya "Sayın Başbakan "Gávur İzmir" sözünü ima etmemiştir, Başbakanımız "Solun kalesi İzmir'ii ima etmiştir" açıklamasını yaptı.

    Elbette Başbakan konuşmalarını sürdürecek.

    Düzeltme timi düzeltecek.

    Size ise dinlemek düşecek...




  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Oct 2003
    Nerede
    Hatay, Türkiye.
    İletiler
    3.380
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    21 Aralık 2005
    Bekir COŞKUN bcoskun@hurriyet.com.tr

    İzmir'i yıkmalı...

    İÇİNDEN İzmir'i alıp çıkarttığınızda, Türkiye artık eski Türkiye sayılmaz. Türkiye'nin Türkiye olması için İzmir'i hemen yerine koymalısınız.

    İzmir, bu arabesk bedenin yakasına takılmış bir çağdaşlık rozeti gibi orada durur.

    Türkiye'nin uygar yüzüdür İzmir.

    İzmir olmazsa biz eksik sayılırız.

    Eğer tüm yöreler İzmir gibi çağdaş, İzmir gibi demokrat, İzmir gibi uygar olsaydı... Bu kara yazgı ile cebelleşip, bu kir-pas içinde yüzüp, bu ilkel ve çağdışı kafalılarla tarumar olur muydu memleket?..

    *

    Bu yüzden tutucular (gizlemeye çalışsalar da) İzmir'i hiçbir zaman sevmediler.

    Tarikatlarla örgütlenmiş, türbelerde istikbalini arayan, şeyhlerle-şıhlarla yolunu bulan bir toplum özlemleri, İzmir'i bir türlü içine alamıyor.

    İlkel ve çağdışı emelleri İzmir sınırında bitiyor.

    Dönüp yeniden bakın:

    Ne İstanbul'un kültür beşiği bölgelerinde olduğu gibi kırmızı noktalı sokaklar oluşmakta İzmir'de... Ne de Ankara'nın göbeğinde olduğu gibi haremlik-selamlık yüzme havuzları...

    Batı'dan gelen emperyalizm kadar, Doğu'dan gelen din ve vicdan sömürüsüne de karşı koyuyor İzmir.

    Her konuda görüşünü haykıran, her zaman demokratik tepkisini ortaya koyan, her an yönetime tavır koyabilen...

    Uygar...

    Çağdaş...

    Demokrat...

    *

    Bu nedenle sevmediler İzmir'i.


    Ben biliyorum canı sıkılıyordur gericinin.

    İzmir'i yıkmalı...

    Nasıl ki İzmir'in onaylamadığı zihniyetler daha sonra tüm ülkenin vicdanında mahkûm oldularsa... Nasıl ki İzmir'in izin vermediği düşünceler başaramadılarsa... Kendi zihniyetinin İzmir tarafından onaylanmamasını da tehdit olarak görüyordur tutucu...

    Biliyor ki İzmir'in reddettiğini tarih kabul etmiyor.

    İşte bu yüzden İzmir'i sevmediler.

    Sevmeyecekler...

    (........)

    Sen üzülme İzmir... Bu görgüsüz, zevksiz, tutucu bedenimizin yakasında çağdaşlık rozetimizsin.

    Sensiz olmaz...


  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Oct 2003
    Nerede
    Hatay, Türkiye.
    İletiler
    3.380
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    17 Aralık 2005
    Bekir COŞKUN bcoskun@hurriyet.com.tr

    Sürücü...

    ONU uçağın kokpitinde görünce arkadaşlara "Başbakan'ın uçağı kullanma olasılığı var mı?" diye sordum, arkadaşlarımız "Yok" dediler.

    "Ya kullanmaya kalkarsa?.."

    İlk kez bir airbus uçağı havada geri geri gideceği için, elbette tüm dünya gibi benim de haberimin olacağını söylediler.

    Bende zaten uçak korkusu olduğundan elbette üzerinde duruyorum.

    Biliyorsunuz; hızlı trenin raylardan uçması, ata binme denemesi, traktör kullanma girişimi... Tüm bunlardan sonra ben Başbakan'ın hareket eden şeylerden uzak durması gerektiğine inanırım.

    *

    Traktör sürme denemesini tarihe geçmesi bakımından tekrarlıyorum:

    Traktör fabrikasında Başbakan traktörün direksiyonuna geçip besmeleyle oturdu.

    Havaya baktı, tavanı yok...

    Sonra eğilip önce sağ tekerleğe, sonra sol tekerleğe baktı, yerlerinde duruyorlardı.

    Direksiyonu iki eliyle tutup biraz salladı.

    Etrafını sarmış bürokratlar bir ağızdan "Bravooo... Nuroolll... Ne yapsa yakışıyor..." diye alkışladılar.

    Sonra kontağı çevirdi ve sağ kulağını motordan yana çevirerek (Ki motor o yanda değildi) sesini dinledi.

    Vites kolunu aramaya başladı.

    Sağa baktı yok, sola baktı yok, sonra fabrika yöneticileri "Bunun vitesini koymayı unutmuşsunuz" denilir korkusuyla bir an önce öne atılıp bir ağızdan "İşte şu Başbakanım..." dediler.

    Başbakan vitese taktı.

    Gaz verdi...

    Ve traktör traktör olalı böyle bir şey başına gelmemişti. Önce ön tekerlekler zıpladı, sonra arkası kalkıp indi traktörün. Fabrika yöneticileri, bürokratlar, partililer ellerini traktörün en uygun yerine koyarak sanki tutmaya çalıştılar durmadan ve giderek artan hızla zıplayan traktörü, ama olmadı...

    Ve traktör olanca hızıyla geriye doğru gitmeye başladı.

    Fabrika müdürü, vatandaşlara "Kaçın... Allah'ını seven canını kurtarsın..." diye bağırdı.

    O sırada "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye bağırmakta olan vatandaşlar can havliyle kaçtıkları için slogan şöyle oldu:

    "Türkiye seninle guurrr..."

    *

    Bir gün uçak kullanmaya kalkmaması dileğiyle biraz abartmış olabilirim.

    Çok abarttıysam...

    Niye dönüp memlekete bakmıyorsunuz?..

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Jun 2004
    Nerede
    ankara, Turks and Caicos Islnd.
    İletiler
    110
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    2 Mart 2006
    Bekir COŞKUN

    Başbakan olmak ciddi bir iştir...

    DÜN Başbakan, Maliye Bakanı Unakıtan hakkında yazı yazan köşe yazarlarının ve medya önde gelenlerinin bunu "Bir şeyler karşılığında yaptıklarını" söyledi ve ekledi:

    "Bakın bu kadar ağır söylüyorum..."

    Daha da açıkçası:

    Başbakan, gazetecilerin bir avanta karşılığında Maliye Bakanı'nın yaptıklarını yazıp-çizdiklerini öne sürdü.

    İyi mi?..

    *

    "Başbakan" olmak ciddi bir iştir.

    Bu yüzden dünyanın uygar yerlerinde "ciddi" insanları "Başbakan" yaparlar.

    Lafını bilmeyen, konumunun farkında olmayan, sorumluluğunun bilincini taşımayan, önünü göremeyen insanları "Başbakan" yapmazlar.

    Köylüsünü "Ananı al da git" diyebilen, Meclis'te karşılıklı oturduğu anamuhalefet liderine "Üç nokta" koyan, medyasını "bir şeyler karşılığında yazı yazmakla" suçlayan kimseler, biraz olsun adam gibi ülkelerde "Başbakan" olamazlar.

    *

    Gazetecilerin "dokunulmazlığı" yok.

    Halkın arasında alnımız ak, başımız dik dolaşabiliriz. Kimse bize "Anamızı ağlattınız" diye bağırmaz. Ne yumurta atan olur, ne yakamıza yapışan.

    Ne de otuz tane koruma polisiyle gezeriz.

    Ama Başbakan bunları yapamaz.

    Havada uçuşan bu iddialardan sonra, kendi milletvekilleri dahi isyan ederken, sokağa çıkamaz.

    Çünkü kimin "bir şeyler karşılığında" ne yaptığını sokaktaki kimi insanlar anlamaya başladılar.

    *

    Önermez miyim ben Başbakan'a:

    Gazeteciler bildiklerini yazıyorlar-çiziyorlar. Sayfalarda ve ekranlarda bildiklerimiz her gün yer alıyor.

    Kör kuyuya taş atmak gibi olsa da; kiri-pası, avantayı, hırsızlığı, vurgunu, soygunu gazeteciler Allah'ın her günü toplumun önüne seriyorlar ve toplum görüyor.

    O zaman sıra Başbakan'da...

    Hangi gazetecinin, hangi yazarın "bir şeyler karşılığında" ne aldığını açıklaması gerekir.

    Yiğit-mert insan bunu yapar.

    "Başbakan" olmak ciddi bir iştir.

    Böyle "Başbakan" olmaz.

+ Konuyu Yanıtla
1 / 17 Sayfa 1234567891011 ... SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

yhs-ddc_bd

https:www.hukuki.netshowthread.php4235-Bekir-Coskun-Sayfasi&page=13

Forum

Benzer Konular :

  1. Adalet Bakanı Bekir BOZDAĞ'a Dava Açmak
    Merhaba, Bu ülkede böyle bir soru sormak saçma biliyorum ama yinede sormak istedim. 15 Temmuz darbesinden sonra yapılan haberlerden anladığım...
    Yazan: bozkurt58 Forum: Kamu Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 06-06-2017, 17:21:55
  2. Yeni Mevzuat: Yargı Kararları Işığında Kişilik Haklarının Korunması Ve Medyanın Sorumluluğu Coşkun Ongun*
    Hukuk Makaleleri ve Mevzuat Kısmına yeni bir hukuki kaynak eklendi, üzerinde tartışmak ister misiniz : İlgili veri linki - Konu: Yargı...
    Yazan: admin Forum: Mevzuata İlişkin Bilgi ve Yorumlar
    Yanıt: 0
    Son İleti: 28-12-2010, 14:44:43
  3. Tecavüzcü Coşkun İle Nuri Alço arasındaki Farklar
    http://www.radyomydonose.com.tr/images/seyirdefteri/nuri%20al%E7o.jpg Coşkun açtır, Nuri tok. · Coşkun kot giyer, Nuri beyaz takım elbise. ·...
    Yazan: Av.Duygu Tekay Forum: Mizah - Eğlence
    Yanıt: 23
    Son İleti: 17-02-2010, 19:16:38
  4. Web Sayfası
    merhaba değerli site üyeleri ilk olarak böyle güzel bir sayfa ve forum düşündüğünüz için gerçekten çok teşekkür ederim şahsım adına ben aslen...
    Yazan: azumet Forum: Hukukçular İçin Bilgisayar ve İnternet
    Yanıt: 1
    Son İleti: 06-11-2007, 20:36:48
  5. Web sayfası
    web sayfasın ile ilgili olarak (web sayfasına reklam alabilmek için var olan düzenlemeler,sözleşme içeriği ile ilgili bilgiler,hukuki...
    Yazan: resulkaya Forum: Bilişim Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 04-01-2004, 17:21:57

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.